Ahlâk ve Edeb

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Ahlâk ve Edeb
« : 29 Ocak 2018, 14:57:26 »
İbadetlerin ve insanın amelî hayatı, temel dini ve ahlâki hükümlere ve
kurallara uygun olarak gerçekleşir. Her ne kadar bir insan bir ibadeti veya
herhangi bir fiili, o fiilin şartları ve rükünlerini yerine getirerek yapmış
olursa, ibadetini yapmış sayılır; ancak mesele burada bitmez. Çünkü bir işi
veya bir fiili yapmanın kuralları vardır; bir de bu kuralları uygulamanın
ahlâkî/estetik boyutu. Bir ibadeti veya fiili yaparken estetik zevk tarafını da
dikkate almaya, o fiili [b]“âdâbıyla yapmak”[/b] denir.

Bir işi yapmak önemli olmakla birlikte, edebine/adabına uygun bir şekilde
yapmak ta önem arz etmektedir. Bu cihet, klasik İslâm kültüründe, kullanılan
“hüsün” veya “hasen” teriminde de açığa çıkmaktadır. Nitekim “hasen”
kelimesi hem ahlâki “iyi”yi, hem de estetik anlamda “güzel”i ifade
etmektedir. Bir fiilin “hasen” olması, ahlâk kurallarına uygun olduğu gibi,
edebe de uygun olması, yani âdâbınca yerine getirilmesi, kısaca o fiili
gerçekleştirenin estetik kaygıları da dikkate alması anlamına gelmektedir.

İslâm ahlâk literatüründe muhtelif alanlarda telif edilen çok sayıda kitap
“âdâb” veya “edeb” başlığını taşımaktadır. Mesela bir hakimin (eski adıyla
kadı) yargı sürecinde nasıl davranacağını kendisine konu edinen disiplinin
adı “edebü’l-kadı” iken, bir meseleyi birden fazla şahsın, birbirini kırıp
üzmeden nasıl tartışacağı “âdâbü’l-bahs ve’l-münazara” başlıklı kitaplarda
ele alınmıştır. Bunun yanında namaz kılmanın, oruç tutmanın ve diğer
ibadetler kadar sofrada yemek yemenin de “âdâbı” geliştirilmiştir ki, bu
kısaca insan davranışlarının ahlâki kurallara uymasının ötesinde, bu kurallara
uymanın estetik bir şekilde, güzelce, başka insanları rahatsız etmeden ve
hassasiyetle gerçekleştirilmesini ifade etmektedir.