Ertuğrul Gazi - Hayatı (1188 - 1281)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı melike

  • ****
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: ANKARA
  • 739
  • +66/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Dal rüzgarı Affetse de...Kırılmıştır bir kere...
Ertuğrul Gazi - Hayatı (1188 - 1281)
« : 02 Nisan 2008, 16:29:56 »
Ertuğrul Gazi, 1188 yılında doğmuştur. Babası (Süleyman Şah) Gündüzalp, annesi Hayme Hatun’dur.
Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyuna mensuptur.
Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey’in babasıdır.
Sungur Tekin, Gündoğdu ve Dündar adlarında 3 kardeşi vardı.

Uç beyi olarak hüküm sürmüstür.
Hükümranlik süresi Osmanogullari'nin en uzunudur.
Babasi Gündüz Alp,annesi Hayme Ana (Haymana)dir.
Babasinin ölümü üzerine Ertugrul Bey babasinin yerine geçti.

Ailesinin bir kismi Ahlat'ta kaldi. Malazgirt Meydan Savasi'ndan sonra Kayi Boyu'nun bir kismi Ankara'nin batisindaki Karacadag yöresine yerlestirilmislerdir.
Yassiçemen meydan muharebesinde Selçuklu Sultani Alaaddin Keykubat lehine yararliklar gösterdi.
Selçuklu Sultani, Kayi Beyi'ne Bizans sinirinda 1000 kilometrekarelik bir topragi Bizans'a karsi siniri savunmak ve ileriye götürmek göreviyle verdi.
13.asir ortalarinda Ankara'nin batisindan göç edip Sögüt ve Domaniç'i ele geçiren Ertugrul Bey idaresindeki Kayi asireti,400 çadir halkindan olusuyordu.
Bugünkü Kütahya-Bursa-Bilecik illerinin sinirlarinin birlestigi bölgedeki topraklari beyligine “yurt” tuttu.
Sögüt Kasabasi'nin fethinden sonra beylik merkezini Sögüt'e tasidi. Ölümünde Bizans'tan yaptigi fetihlerle topraklarini 4.800 kilometrekareye çikarmisti.

Osmanli Devleti'nin temellerini atan Ertugrul Gazi,Oguzlarin Kayi Boyu'na mensup olup Selçuklularin uç beyi degildir.
Selçuklu Türkiyesi'nin Bizans sinirinin kuzey kesiminden sorumlu büyük uç beyleri olan Çobanogullari'na taabi olmustur.
Ancak oglu Osman Bey 1300 yili basinda büyük uç beyi olup,artik dogrudan dogruya Selçuklu Sultani'na baglanmistir.

Oglu Osman Gazi'ye yaptigi vasiyeti ile alti asir boyunca ayakta kalacak olan bir devletin idarecilik ruhunun temellerini atmistir.

Ertuğrul Gazi, yöneticiliği döneminde aşiretinin nüfusunun az olmasından dolayı barış merkezli, tedbirli ve ihtiyatlı bir siyaset izledi. Çevresinde bulunan Türkmen beylikleri ve Bizans (İnegöl-Karacahisar-Bilecik) tekfurlarıyla daima iyi geçinip onların durumlarını ve siyasi şartları gayet iyi değerlendirerek başında bulunduğu aşiretini ve idaresi altında yaşayanları sulh ve sükûn içinde yaşattı.

Ertuğrul Gazi, oğlu Osman Bey’e küçük bir beylik, tecrübeli kumandanlar, iyi bir nam ve fethe müsait bir zemin bırakmıştır.

Ertuğrul Gazi, Halime Hatun ile evlendi. Gazi Sarı-Batı Savcı Bey (vefâtı: 1288), Gündüz Alp (vefâtı: 1306), ve Osman Bey (1258-1326) adlarında üç oğlu oldu.

Ertuğrul Gazi, 1281 yılında Bilecik, Sögüt ilçesinde vefat etmiştir. Sögüt ilçesi'nde her yıl Ertuğrul Gazi'yi anma törenleri yapılmaktadır.

Oğlu Osman Gazi´ye yaptığı vasiyeti ile altı asır boyunca ayakta kalacak olan bir devletin idarecilik ruhunun temellerini atmıştır.

Ölüm tarihi kesin olarak bilinmeyen Ertugrul Gazi'nin 90 yasindan fazla oldugu halde [color=red](1281-1288) [/color] tarihleri arasinda Sögüt'te vefat ettigi bilinmektedir.

Orhan Saik Gökyay'in tesbitine göre Dede Korkut kitabinin önsözünde su kayit yer almaktadir:

“Korkut ata ayitti,ahir zamanda hanlik gerü Kayi'ya dege,
kimesne ellerinden almaya,ahir zaman olup kiyamet kopunca.
Bu dedügü Osman neslidür, isde sürilü gideyorur.” 

Ertuğrul Gazi (bazı kaynaklara göre Erdoğdu Bey) Batı Anadolu’da Söğüt Ovası ile Domaniç Yaylasında yaşayan Oğuz Türkleri'nin Bozok boyunun Kayı kolundan olan büyük kalabalık bir obaya başkanlık etmekte idi. Osman Gazi onun küçük oğlu idi. Tarihçi İbn-i Kemal (ö. 1534) Tevarih-i Al-i Osman adlı eserinde Ertuğrul Bey'in Anadolu'ya (Rum'a) geldiğinde iki oğlu bulunduğunu, Söğüt'te göçebe yaşamının sürdürürken 1254'de (hicri 652'de) "aslan yapılı ay yüzlü" küçük oğlu Osman'ın doğduğunu bildirir. Halk söylentilerine göre annesi (ya da babaannesi), Hayma Ana'dır.

Yine tarihçi İbn-i Kemal, Osman'ın gençliğinde "yiğitler arasına girdiğini" ve "vurmada tutmada ve durmada ve oturmada herkesi kendine uydurduğunu" belirtir ve kardeşlerden en küçüğü olmakla beraber "şimşir (kılıç) ve tedbirle cümlesinden evvel olduğunu" bildirir. Bu anlatımın Oğuz destanının temalarına benzer şekilde işlenmiş olduğu barizdir.