bebeğim

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı RABİA

  • ****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Gaziantep/islahiye
  • 415
  • +71/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • rabia
bebeğim
« : 23 Nisan 2008, 12:45:00 »
[b][color=purple]1. Yeni doğan bebeklerin 0-6 yaşları arasında sağlıklı beslenmeleri için nasıl bir yol izlenmelidir? Bu zaman zarfında özellikle belirtmek istediğiniz kritik geçiş dönemleri nelerdir?
Beslenme, yaşamın her döneminde sağlığın temelini oluşturur. İlk altı aylık dönemde bir bebek için en yararlı besin kuşkusuz sadece anne sütüdür. Anne sütü, D vitamini dışında ilk ayda bebeğin tüm gereksinimlerini karşılayacak bileşimdedir. Anne sütü temizdir. Verilmesi biberon gibi bir araç gerektirmediğinden yalnız anne sütü alan bebekte, ağız yoluyla bulaşan enfeksiyonlar hemen hiç görülmez. Emzirilen yeni doğmuş bebekler, sağlıksız koşullarda bile gelişebilirler. Emzirilen bebeklerin genelde enfeksiyonlara özellikle ishala karşı güçlü bir direnç geliştirdikleri belirtilmektedir. Anne sütünde bulunan IgA gibi immün globulinler çocuğu ishale ve diğer mikroplu hastalıklara karşı korur. Anne sütü almayan bebeklerde solunum yolu hastalıkları ve diğer enfeksiyon hastalıkları da daha sıktır. Anne sütü her zaman hazırdır. Vücut sıcaklığında olduğu için hazırlık ve ısıtma gerektirmez, ekonomiktir. Ayrıca anne sütü ile beslenme anne-çocuk ilişkisinin en olumlu şekilde gelişmesini sağlar. Kısaca anne sütünün kendine özgü bağışıklayıcı, besleyici, psiko-sosyal ve ekonomik yararları vardır.
Altı aydan büyük bebeklerde anne sütü tek başına yeterli olmaz. Bu nedenle bebek ilk 6 ayını tamamladığında ek besinler mutlaka verilmelidir. Eğer ek besinlere bebek  6 aylık olmadan çok önceden başlanırsa ya da bu besinler evde hijyenik biçimde hazırlanıp saklanmıyorsa, çocuğun malnütrisyon ve hastalıkla karşılaşma riski artar. Ek besinlere altı ay dolduktan çok sonra başlanması ise çocuğun büyümesini olumsuz etkileyebilir ve enfeksiyonlara karşı direnç azalır.
Çocuğun beslenmesinde en önemli husus hiç şüphesiz; “sağlıklı beslenme” çerçevesinde yeme alışkanlığı kazanmış olmasıdır. Çocuk ilk duygusal bağlarını kendisini besleyenle kurmaktadır. Bu bakımdan çocukların yemek yeme alışkanlığını kazanmasında ailedeki büyüklerin çok önemli bir yeri vardır. Çocuk beslenmesinde karşılaşılan en önemli sorunlar, çocukların yanlış beslenme alışkanlığı kazanmalarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

2. Yeterli ve dengeli beslenmenin tanımını yapabilir misiniz? Bu çerçevede bebeklerin beslenmesinde mutlaka yer verilmesi gereken besin grupları nelerdir?
Yeterli ve dengeli beslenmek için gerekli protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineral gibi besin ögeleri besinlerle sağlanır. Besinler, içerdikleri besin ögelerinin türleri ve miktarları yönünden farklıdır. Bazı besinler proteinden, bazıları vitamin ve mineralden zengindir. Her besini yeme olanağımız da yoktur.  Bu nedenle besinler besleyici değerleri yönünden dört ana grup altında (1.Süt ve ürünleri, 2.Et,yumurta kuru baklagiller, 3. Taze sebze ve meyveler 4. Tahıllar) toplanır. Bir gruptaki yiyeceklerden çok fazla alıp, diğer gruptakilerden çok az veya hiç almayan kimseler, dengesiz besleniyor demektir. Çeşitli besinlerin tüketimi enerji sağlamanın yanında, çocukların ihtiyaç duydukları protein , karbonhidrat, yağ , vitamin ve mineralleri de almalarını sağlar

Süt ve Süt Ürünleri: Süt, peynir, meyveli taze peynirler ve yoğurt, çocukların büyümesi-gelişmesi, güçlü kemiklere, dişlere ve kaslara sahip olması için gerekli olan protein, kalsiyum ve D vitaminini sağlar. Bu grup vücudumuz için gerekli kalsiyum ve riboflavinin en iyi kaynağıdır. Kemik  sağlığı için gerekli olan kalsiyum, süt grubu besinler tüketilmeden sağlanamaz. Bu grup ayrıca protein, fosfor ile B2, B12 ve A vitamininden zengindir.

Et–Yumurta-Kurubaklagil: Et, tavuk, balık, yumurta, fasulye, fındık ve tahıl ürünleri güçlü kaslar ve sağlıklı kan için gerekli olan protein, demir, B vitaminleri  (B2, B6,B12 ve niasin) ve bazı mineralleri (demir, çinko,fosfor, magnezyum)  sağlar. Bu gruptaki besinlerde diğerlerinkine oranla daha çok protein vardır. Özellikle hayvansal kaynaklı besinler demir açısından çok iyi kaynaktırlar.

Taze Sebze ve Meyveler: Her türlü sebze ve meyve bu grup altında toplanır. Bileşimlerinin önemli kısmı sudur. Bu nedenle sebze ve meyveler günlük enerji ve protein gereksinmesine çok az katkıda bulunurlar. Bunun yanında çocukların cildi, göz ve diş eti sağlığı tutmaları için gereken A (beta karoten) ve C vitamini, potasyum ve diğer mineralleri içerirler. Meyve ve sebzelerin başka bir işlevi  de barsak faaliyetlerine yardımcı olmalarıdır.

Tahıllar: Buğday, pirinç, mısır ve bunlardan yapılan un, ekmek, makarna, bulgur ve benzeri besinler bu gruba girer. Bu grup besinlerin önemli kısmı karbonhidrattır.  Bu nedenle de tahıllar vücudun temel enerji kaynağıdır.  Bu grup ayrıca B vitamini, demir, mineral ve posa içerirler. Bunlar ayrıca iyi bir kompleks karbonhidrat kaynağı olup, çocukların aktiviteleri için gereken enerjiyi sağlarlar.

Genelde; oyun çağındaki çocukların ve okul öncesi çocukların porsiyonları yetişkin porsiyonlarının ¼’ü ile 1/3’ü arasında olmalıdır. Yetişkinler için olduğu gibi, çocuklar için de sağlıklı bir yeme planı dengelenmiş, yeterli ve  her besin grubundan aşırıya kaçmadan tüketim ile mümkündür. Buna karşın belli bir besin grubundan uzun bir zaman boyunca alınmaması, vücudun büyümek için gereksinim duyduğu bazı temel besin ögelerinden yetersiz alınmasına sebep olabilir.

3. Türkiye’de 0-6 yaş arası çocuklarda yanlış ve yetersiz beslenme sonucunda ne gibi sağlık problemleri görülmektedir?
Ülkemizde beslenme durumunu sorunlarını ve bu sorunlara yol açan nedenleri saptamak amacıyla yapılan çeşitli araştırmalarda yetersiz beslenmenin özellikle bebek, çocuk, gebe ve emzikli kadınları etkilediğini göstermektedir.

Türkiye’de ulusal ve bölgesel düzeyde yapılan araştırmalarla saptanan yetersiz beslenmeyle ilgili sağlık sorunlarının başlıcaları; 0-6 yaş grubu çocuklarda protein-enerji malnütrisyonu, anemi (kansızlık), raşitizm, okul çağı çocuklar ve gençlerde zayıflık ve şişmanlık, anemi, iyot yetersizliği hastalıkları,  vitamin yetersizlikleri ve diş çürükleridir.

Bebek ölüm hızı: Türkiye’de bebek ölüm hızı binde 42.7, beş yaş altı ölüm hızı ise binde 52.1 dir. Kırsal yerleşim yerlerindeki bebek ölüm hızı kentsel yerleşim yerlerine kıyasla 1.6 kat daha fazladır. Anneleri eğitimsiz olan çocuklar arasında bebek ölüm hızı bin canlı doğumda 60’ dır. Bu hız, anneleri en az ilkokul mezunu olan çocuklara göre 1.7 kez daha fazladır
Bebeklerde düşük doğum ağırlığı (<2500 gram) ile doğum oranı %10.0’dur. Bebek ve çocuk ölümlerinin çoğu yetersiz beslenmeye bağlı büyüme ve gelişme bozuklukları ile önlenebilir hastalıklar olup, protein, enerji, vitamin ve mineral eksikliğinin neden olduğu beslenme yetersizliklerinden kaynaklanmaktadır. Çocuklarda emzirme yaygın (% 95.2 ) ise de tek başına 4 ay anne sütü ile beslenenlerin oranı % 9.4’ dür. Doğumdan sonraki ilk bir ay içinde yalnız anne sütü alan bebeklerin oranı %14 dür. Türkiye’ de çocuklar oldukça uzun bir süre emzirilmelerine karşın, ek besine çok erken yaşlarda başlanılmaktadır. Çocukların yaklaşık yarısı (%49) daha bir aylık iken ek besin almaya başlamaktadır. İki-üç aylık bebeklerde ise ek besin alma oranı %55’ e yükselmektedir.

Protein-enerji malnütrisyonu ( yetersizliği): Çocuk ölümlerinin yaklaşık %60 ının nedeni malnütrisyondur. Her beş çocuktan biri yaşına göre kısadır. 24-59 aylık çocukların yaklaşık %20 si  bodurdur. Beş yaşındaki çocukların yaklaşık dörtte biri  kronik olarak yetersiz beslenmiştir ve %8 i  ciddi şekilde kronik beslenme yetersizliği göstermektedir. Boyun yaşa göre kısa olması;  kırsal yerleşim yerlerinde ve Doğu Anadolu’ da yaşayan çocuklar ile anneleri eğitimsiz  olan çocuklar arasında daha yaygın olup, doğum sırası yüksek olan ve 24 aydan daha  kısa bir aralıktan sonra doğan çocuklar arasında daha sıklıkla görülmektedir.

Anemi: 0-6 yaş grubu çocukların ortalama % 50 si, okul çağı çocuklarının % 30’ u, anemiktir. Anemi  bebek ve çocuklarda büyüme ve gelişmeyi etkiler. Anne anemik ise bebekte büyüme geriliği, düşük doğum ağırlığı, görülebilir. Anemi ayrıca anne ve bebek ölümlerine yol açar.

İyot yetersizliği hastalıkları: 6-12 yaş grubu çocuklarda  basit guatr görülme sıklığı % 30.3  (E:%27.7,K:%32.6) dür. İyot yetersizliği guatr dışında fiziksel ve zihinsel gelişme geriliğine de neden olur. İyot yetersizliğinin ağır vakalarında düşük ve erken doğum, ölü doğum, doğuştan gelişme bozuklukları, sağırlık ve dilsizlik görülür.

Raşitizm: Malnütrisyondan sonra görülen en önemli beslenme sorunu olan raşitizm gelişmiş ülkelerde alınan önlemlerle hemen hemen görülmez olmuştur. Türkiye’de gerek ulusal gerekse bölgesel düzeyde yapılan araştırma sonuçlarına göre raşitizm görülme sıklığı %7.9-20.0 arasında değişkenlik göstermektedir.

Vitamin yetersizlikleri: Okul çağı çocuklarda  yapılan bir çalışmada vitamin B1: %20.1, vitamin B2: % 89.9,  vitamin B6: % 83.3,  vitamin B12:%5.9,  vitamin C: %17.5, vitamin A:%11.6,  b-Karoten:%3.5,  vitamin E:%21.8, demir: %1.8, hemoglobin: %52.7, hemotokrit: %54.3 oranında  yetersiz düzeyde saptanmıştır. Ayrıca yine yapılan bir çalışmada folik asit yetersizliğine bağlı nöral tüp defekti prevelansı 10 bin doğumda 30.1 (E:%43.9  K:%56.1  K/E:1.27)  olarak bulunmuştur.

Diş çürükleri:  Bölgesel çalışmalarda 6-12 yaş grubunda saptanan diş çürüğü prevelansı % 64-100 arasında değişmektedir. Süt dişlerinde  çürük prevelansı ise  6 yaşında %83.8, 8 yaşında % 92 olarak belirlenmiştir.

4. Beslenme kaynaklı hastalıklardan korumak için bebeklerin yeterli ve dengeli beslenmelerine dikkat etmemiz gerekiyor. Ancak bu geçiş dönemine bebekleri hazırlamak, bu dönemi onlar için de mümkün olduğu kadar eğlenceli hale getirmek çok da kolay olmasa gerek. Annelere bir kaç ufak tavsiyede bulunabilir misiniz?
• Çocuklarınıza yemek için yeterli zamanı tanıyın. Unutmayın onlar kendi kendilerine beslenmek için yeterli beceriyi henüz kazanmamışlardır.
• Oyun çağı çocukları oyun için yaşarlar. Yemekleri eğlenceli bir aile toplantısı haline getirin. Yemek yerken televizyon seyretmeyin, günün olaylarından bahsedin, çoçuklarınızla ve eşinizle birlikte yemek yemenin keyfini yaşayın. Yemekten zevk alın. Bu yaklaşma çocuğun yemekle ilgili olumlu alışkanlıklar kazanmasında çok önemlidir.
• Çocuklarınız sizi izleyerek sağlıklı beslenme alışkanlıklarını öğrenirler. Kendiniz çeşitli besinleri tüketerek onlara örnek olun. Büyük kardeşlerin de küçük kardeşlerine örnek olabileceğini unutmayın. Yani sağlıklı beslenmeyi tüm aile bireyleri hep birlikte uygulayın. Birlikte yemek sağlıklı beslenme davranışlarını kazanmak  için iyi bir fırsattır.
• Çocuklarınızın daima otururken yemek yemelerini sağlayın. Çocuklarınızın yemeklerine rahatça ulaşabilmelerini sağlayın. Ayakta dururken, yürürken veya uzanmış haldeyken yemek yemelerine izin vermeyin.
• Çocuklarınızı yemekle ödüllendirmeyin. Çocuğunuzu yemekle ödüllendirmek veya cezalandırmak yalnızca yemekle ilgili sağlıksız alışkanlıklar kazandırmaya neden olur. Çocuklarınızı daima  sevgi ile ödüllendirin
• Çocuklarınızın besin tercihlerine saygı gösterin. Onlara yemeklerini seçme özgürlüğü verin. İstemedikleri bazı yiyecekleri reddetmelerini kazanmaları gereken bir yetenek olarak değerlendirin.
• “Yasaklanmış’’ yemek kavramından kaçının. Bu çocuklarınızın onları daha çok arzu etmesine neden olabilir. Her türlü yiyecek çocuğunuzun sağlıklı beslenmesine katkıda bulunabilir.
• Çocuklarınızın özgüven kazanmalarını sağlamak için kendi kendilerine servis yapmalarını  teşvik edin. Örneğin bir sürahiden süt dökmek veya bir servis kabından kendi tabaklarına kaşıkla yemek almak gibi. Her ne kadar bu iş dağınıklığa sebep olsa da  çocuklarınızın özgüven kazanmaları için gereklidir.
• Tatlıları ödül olarak sunmayın. Tatlıları yemekle birlikte servis yapın
• Yemekleri  siz karıştırmayın . Porsiyonları ayrı koyun ve çocuğun  onları dilediği şekilde karıştırmasına izin verin.
• Çocuğunuzu mutfak işlerine dahil edin. Oyun çağı çocuklar taze meyveleri yıkayabilirler, sandviç yapmak için ekmek arasına et koyabilirler.
• Çocuğunuzun kendi isteklerine yönelik  bir yemeği planlamasına  izin verin. Ya da çocuğunuzun aile için yeni bir besin seçmesine izin verin.
• Çocuklarınız bazı yemekleri , örneğin ıspanağı tüketmek istemiyorsa endişelenmeyin. Brokoli veya havuç gibi aynı grupta yer alan diğer besinlerden sunun. Aynı gruptaki besinler aynı besleyici özelliklere sahiptirler.
• Yeni besinleri yemeklerin başlangıcında sunun . Bu an çocukların en aç olduğu zamandır. Ancak diğer yemekleri de yemesini sağlayın.
• Çocuğunuzun yeni bir besin veya farklı bir şekilde hazırlanmış besinden hiç değilse bir lokma almasını sağlayın.  Onları zorlamayın .İkna edici olun.
• Sevmediğiniz bir yemek varsa bu düşüncenizi kendinize saklayın. Bazı besinlerle ilgili kötü düşüncelerinizin çocuklarınızın yeni besinler denemesine engel olmasına izin vermeyin.
• Yeni bir besini sunmadan önce ondan bahsedin. Çocuklarınıza o yemeği hazırlamada yardım etme fırsatı verin . Böylece onu tatmakta daha istekli olacaklardır.
• Aynı besini değişik şekillerde sunun . Böylece değişik yeme stillerinin tadını çıkaracaklardır.
• Denemelerine izin verin. Çocuklar bir besini sevmeyi öğrenmeden önce onu beş on kez tatma ihtiyacı duyarlar.

vvv vvv vvv vvv[/color][/b]