Erbain zamanların karalaması

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Black_house

  • *****
  • Join Date: Eyl 2008
  • Yer: A'raf şehri
  • 4502
  • +462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
Erbain zamanların karalaması
« : 25 Aralık 2008, 01:18:45 »
[IMG]http://img123.imageshack.us/img123/5365/damlaig7.jpg[/img]

[color=navy][b]Erbain zamanların karalaması

Bu gadap çığlıkları aklımı aldı.
Keskin bir bıçak ağzında kıyıldı direncimin canına…
Sonuna nokta koyulamadı .
Bittim…



Erbain zamanlarına sığınıyorum kimsesizliğimin.
Kim –sessiz vurmuyorum uzun yollara .
Susmaya alışalı beri dilim ,uzun zaman olmuş diyorum.
Kanıyorum…


Kuytu bir duvar dibi bağdaşı kurdurmuşum haykırışlarıma.
Her yol cevapsız duraklarda indiriyor düşlerini,
Her yol tükeniyor kaybedişlerin sırtında.
Kendine geliş burdan sonrasında.


Ladese tutuştum hayatla yeniden.
Unutuşlarımı aklıma getiremeden aceleci verdim tekrar kararımı.
İnsan yenileceğine baştan bu kadar inanır mı?
Yorgun görünüyormuş gözlerim uzaktan bakınca.
Sıyrılamadığım kalıntıların birikenlerinden diyorum.
Aldırmıyorsun…
Kim misin ?
Bilsem…


Her sözüm bir suça mukabil kılınıyor.
Her zerre taşına takılıyor ayaklarım uzun yolların.
Saçlarımı sırılsıklam edene kadar dinmiyor yağmurlar.
Kalk içimden ey acı…!,
Nefesim kesiliyor.
Yorgun adımlarla tırmanıyorum kavurgan yokuşları.
İniltilerim sözlerimi kesiyor yol boyunca.
Gölgem kocaman olmuş önümden ilerliyor.
Facir bir benliğin affını diliyorum…


Ağır kilitler mühürlü değil kovulmadığım tek kapıda.
Avuçlarım kocamanlaşınca huzur-u divanda,
Şehadet’e duruyor yeniden yüreğim.
İnşirah adıyla kanıyorum kaldırımlarda.
Bu devran acırken öğretecek içine bağırmayı,içine kavgayı…
Af ola her zerre yanılış katarları,
Af ola tükenişin çığlıkları…

Ne desem bu rüzgarda dağılacak zaten,
Uçuşan kuru yapraklarına takılıp şehrimin.
Ne karalasam kelamın dilinde,diyeti ödenemeyen katle sayılacak.
Mil çektim aşkın gözlerine kör olsun diye.
Acı yüreğine duran ben oldum yine.

Şimdi ben ne desem korkuların kucağına çıkar yollar.
Ayın-Sin-Kaf’a,
Yalnızlığa,telaşa,suskunluğa…
İçine düştüğüm Yusuf’i kuyulara…
Dönme dolabın en tepesinde kaldı çocuk düşlerim.
Kalbimin telaşına sözüm geçmiyor,sığamıyor kalıbına.
Tutunuyorum sımsıkı soğuk demirlerine çocukluğumun.
Düşürüyorum doğruları uluorta yerlere.
Hep biri sahipleniyor uzatılan şekerlerimi.
Gücüm yok kavgaya,avaza,
Kaybediyorum.

Ayrı nehirleri vardı hikayelerin.
Ayaza çalmış gecelerde anlatılan,uzak nehirleri.
Şimdi ne desem başında suyun, ellerim dirençsiz bir soğuğa kaçırıyor yollarını.
Hazan vakitlerin yasına katılıyor.
Diyorum ya ;
Keskin bir bıçak ağzında kıyıldı direncimin canına.

BİTTİM…


Tuba Yılmaz[/b][/color]