El sanatları - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11650
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
El sanatları - Ansiklopedik Bilgi
« : 25 Eylül 2014, 12:22:59 »
Alm. Handwerk (n),  Fr. Arts (m.pl.) manuels, İng. Handicraft.
İşleme, süsleme gibi daha çok el emeği ile yapılan ve incelikle işlenen eserlerdir.

El sanatları kişinin kendi elleriyle üretimde bulunduğu hobi ve faaliyetleri kapsayan bir sanat dalıdır. Bu üretim zevk ya da ticari amaçlı olabilir. Bazı el sanatları yüzyıllardan beri geçerli olan geleneklere dayanmaktadır.

El Sanatları insanoğlu var olduğundan beri tabiat şartlarına bağlı olarak ortaya çıkmıştır. İnsanların ihtiyaçlarını karşılamak, giyinmek ve korunmak amacı ile ilk örneklerini vermiştir. Daha sonra gelişerek çevre şartlarına göre değişimler gösteren el sanatları, ortaya çıktığı toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtır hale gelerek "geleneksel" vasfı kazanmıştır.

Güzel sanatların bir kolu olan el sanatları göz nurunun, ince zevkin, uzun sabrın, gönülllerde yatan düşüncelerin, sanat olarak ortaya dökülmesidir. Tahta oymacılığından sedef kakmacılığına, iğne  oyası ve dantelaya kadar hepsi el sanatlarıdır. Ağaç, maden, cam işçiliği, çinicilik, yaldız, bezeme, tezhib, minyatür ve süsleme sanatlarının tamamı el sanatlarının içinde mütalaa edilir.

Çeşitli medeniyet ve kültürlerin gelişme ve geçit yeri olan Anadolu’da el sanatlarının çok eski bir geçmişi vardır. Burada pekçok çeşitleri yapılan sanatlarda, zevkin, renk anlayışının, geçmişe olan bağlılığın örnekleri görülür. El sanatlarının yapımı her ne kadar ekonomik ve iklim şartlarına bağlanırsa da Anadolu el sanatları, gelenek ve görenekleriyle mâziye olan bağlılıkları ortaya koyar.

Günümüzde her şeyin makinalaşması, tekniğin ilerlemesi, ince zevklerin yok olmaya doğru gitmesi, el sanatlarına olan rağbeti kısmen de olsa azalttı. Ülkemizde bilhassa küçük kasaba ve köylerde el sanatları geçerliliğini hâlâ devam ettirmektedir. Bilhassa gelinlik kızlar, göz nurlarını dantela, oyalara ve diğer el işlerine döküp sabrın, zevkin eserlerini işlemektedirler.

Diğer el sanatlarına rağbet olmadığı hâlde iğne oyası, iğne danteli, tığ danteli, gergef, kaneviçe, yün örgü işlerinin her çeşidi birbirinden güzel örnekler vererek devam etmektedir.
[b]
Türk El Sanatları. [/b]
El sanatları bir ülkenin kültürel kişiliğinin en canlı ve anlamlı belgeleridir. Anadolu'da yaşamış pek çok uygarlığın kültürü, Türkler'in yerleşmesinden sonra yeni bir sentez içinde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bu nedenle Türk el sanatlarının kökleri çok eskilere dayanmakta ve sosyo-kültürel açıdan önem taşımaktadır.

Örgün ve yaygın eğitim kurumlarının, resmi ve özel kuruluşların ve ilgili kişilerin desteği ile günümüze kadar ulaşan başlıca Türk el sanatları şunlardır:
Dokuma Sanatları (Kumaş, Halı, Kilim, Cicim, Sumak, Keçe); İşleme Sanatları (İğne, Sim); Örgü İşleri (Oya ve Dantel, Boncuk, Tığ, Mekik); Maden Sanatı (Kuyumculuk, Cam Sanatı); Ağaç İşleri Sanatı; Hammaddesi Taş olan El Sanatları (Oltu, Mermer, Lületaşı); Dekoratif Yapma Bebek; Deri Sanatları.

[b]GELENEKSEL EL SANATLARI[/b]

Bugün dünyadaki bilimsel ve teknolojik gelişmeye paralel olarak sosyal ve kültürel alanlarda görülen hızlı değişimi, geleneksel sanatlarda da görmek mümkündür. Ülkemiz açısından da söz konusu olan bu değişimi, Kozan’da da görmek mümkündür. Önceleri yörede çok yaygın ve gelişmiş olan el sanatları 20. yy’da eski önemini kaybetmeye başlamıştır. Ev dokumacılığı şeklinde yapılan geleneksel dokumacılık (halı, kilim, çul, çuval) günümüzde unutulmaya yüz tutmuştur.
Dokumacılık alanında görülen gerileme ve ilgisizlik diğer el sanatlarında da görülebilmektedir. Bu el sanatlarının başında bakırcılık, kalaycılık ve oymacılık gelmektedir.

Sivas'ta geleneksel el sanatları oldukça gelişmiştir. Dokumacılık, bakırcılık, gümüş işçiliği, çubukçuluk, çorap örücülüğü, ve çakı-bıçak yapımcılığı en köklü el sanatlarıdır. Bunlardan çorap örücülüğü giderek önemini yitirirken, diğerleri günümüzde de sürdürülmektedir. Sivas'ın çok zengin kompozisyonlu ve renkli dokumaları ile kara kemik saplı bıçakları ünlüdür.

[b]Dokumacılık :[/b]
Selçuklular döneminde başlayan dokumacılık sonraki yüzyıllarda gelişmiştir. Bunlardan bir dönem çok ünlü olan şal dokumacılığı günümüzde yapılmamaktadır. Sivas halılarının en önemli özellikleri tümüyle yün, sık dokulu ince havlı olmasıdır. Halının sık dokulu olması için kirkit oldukça sert vurulur. Bu arada esnekliği sağlamak için ilmikler iki tarandıktan sonra özel ayarlı makaslarla kesilerek hav yüksekliği ayarlanır. "Eriş" denilen çözgü ipliği çok bükümlü ve incedir.

Bu yüzden halılarda düğüm sayısı oldukça yüksektir. Selçuklu halılarındaki geometrik bir düzenle yerleştirilmiş motiflerin oluşturduğu kompozisyonlar, geliştirilmiş biçimleriyle günümüz Sivas halılarında da görülmektedir. "Çeşmi bülbül, çamurlu, kuçlu, lalezar, yılanlı" bunlar arasındadır. Desenlerin kimileri kent adları, kimileri de sayılarla anılır. Sivas halılarının bir başka özelliği de zıt renklerden özenle kaçınılmasıdır. Halılarda en az 12 renk görülür. Başlangıçta çok mat olan bu renkler kullanıldıkça canlılık kazanır. Lacivert, al ve tonları yaygındır.

Kilim dokumacılığı daha çok köylerde gelişmiştir. Seccade, divan, taban ve duvar tipi kilimler çok yaygındır. Ayrıca 6-7 m kare büyüklüğünde kilimlere rastlanır. Geçmişte Gürün, Şarkışla, Yıldızeli ve Kangal'da dokunan kilimler renk ve desen açısından farklılık göstermekteydi. Bunlarda geometrik motiflerin yanında çeşitli figüratif motiflerde kullanılırdı.

Teknik kaygılarla kilimlerde çoğunlukla geometrik motifler yeğlenir. Al, yeşil, mavi, kara ve turuncu en yaygın renklerdir.

[b]Çorap Örücülüğü :[/b]
Geçmişte Gürün'de çok gelişmiş olan çorap örücülüğü günümüzde yitmeye yüz tutmuştur. Burada tiftikten ince görünümlü çorap örülürdü. Kullanılan sitilize bitki, hayvan ve insan motifleri dokuyanın iç dünyasını yansıtacak biçimde işlenirdi.

"Yandım alamadım, yarimi eller aldı. Kakül ergen bıyığı, eli mektuplu, elif-be, aşık kirpiği, gönül kilidi, katip çimciği ve civan kaşı" en yaygın motiflerdir.

[b]Çubukçuluk (Ağızlık Yapımcılığı) :[/b]
Çubukçuluk köklü el sanatlarından biridir. Kişisel kullanım yada satış için yapılan çubuklar günümüzde turistik bir değer kazanmıştır. Ağızlık yapımında yörede germişek yada karamuk denilen bir ağaç kullanılır. Germişek çubukları istenilen boyda kesilir, bunlar uzunluklarına göre "Lüleli, topcık başlı, yanma başlı, ufak ağızlık, ufak lüleli ağızlık, arabalı ağızlık (birbirine geçmeli)" gibi çeşitli adlar alır. Tomruk makinesinde kabukları soyulan çubuklar tornaya bağlanır, keski yatay yada dikey tutularak desenin dış çizgileri (konturlu) çizilir. Sonra kalemle (ince uçlu işleme ve kakma gereci) desenler oluşturulur. Bu işleme "nakış keskisi" denir. İşlemleri bitirilen ağızlık kezzaba batırılır. Ateşe tuttuktan sonra zımparalanır. Yeniden tornaya bağlanır ve matkapla ağız bölümü (sigara konulan yeri) açılır. Çakıyla yassılaştırılan bu bölümde kezzaba batırma, kızartma ve cilalama işlemlerinden geçirilir.

Süslemede uygulanan bir başka teknikte ekin saplarının üzerine ibrişim yada ipek sarılmasıdır. uzunlamasına kesilmiş ekin sapları süslemenin yapılacağı bölümlere yerleştirilir. Alt ve üstlerden renkli ibrişim (yada ipek) sarılarak süslemeler oluşturulur. Bu teknik çoğunlukla yazı yazmada uygulanır. İlde ilk ağızlığı Şeyh Aziz Baba'nın yaptığı söylenir.

[b]Bakırcılık :[/b]
Bakırcılık eski yaygınlığını yitirmiştir. İl bakırcılığının en eski örnekleri Sivas müzelerinde sergilenmektedir. Külçe bakır önce küçük parçalar halinde silindirden geçirilerek inceltilir, sonra biçimlendirilir. Biçimlendirmede kazan ve sinilerde dövme, küçük kaplarda çekme tekniği kullanılır. Dövme tekniğinde bakır, ağaç tokmakla dövülür; çekme tekniğindeyse istenilen tahta kalıplara göre tornada çekilir. Süslemeler kakma yada çalma tekniğiyle yapılır. Kakma tekniğinin iki uygulama biçimi vardır. Birinde motifler kap üzerine kazılarak yada oyularak işlenir. Diğerinde ise kabın üzeri bal mumuyla sıvanır, motifler kalemle çizildikten sonra açılan oyuklara asit dökülür. Asidin bakır üzerinde oluşturduğu karalanmalardan yararlanılarak motif işlenir. Çalma tekniğinde motifler demir zımparalarla baskı yapılarak işlenir. Yazılar, bitkisel ve geometrik motifler en yaygın süslemelerdir. Geometrik motiflerde geçmeli daireler, üçgenler, dörtgenler; bitkisel motiflerde yaprak, lale, nar, nar çiçeği ve servi kullanılır.

Ustaların yapıtlarına adlarını, bir din büyüğünün adını yada ayeti yazması gelenektir. Ancak yazıyı motifler arasına yerleştirmek güç olduğundan bu gelenek giderek kaybolmaktadır. Bu tür süslemelere en çok Osmanlı dönemi yapıtlarında rastlanmaktadır.

[b]Çakı-Bıçak Yapımcılığı :[/b]
Geçmişin gözde kılıçları, kılınççılar çarşısında yapılırdı. Kılıcın yerini giderek daha güçlü silahlar alınca, kılıç ustaları çakı-bıçak yapımına yöneldiler. Günümüzde de sürdürülen çakı-bıçak yapımı, eski yaygınlığını yitirmiştir. Kentte bulunan bıçakçı atölyelerinde; genellikle kılıç tipli bıçaklar, bağ bıçakları, büyük ekmek bıçakları, bir iki üç ağızlı yada ustura ağızlı bıçaklar yapılır. Kentin özellikle kara saplı bıçakları ünlüdür. Çakı ve bıçakların "namlu" denilen ağızları çelikten sapları boynuzdan yapılır. Ocakta kızdırılan çelik, örste dövülerek namlu biçimi verilir. İlk düzenlemeden sonra oluğu (tırnak oyuğu) açılır. Yeniden düzenlenir, su verip parlatılır. Böylece namlu sapa takılacak hale gelir. Sap için çoğunlukla öküz, keçi ve koç boynuzu kullanılır. Boynuz istenilen boyutta kesilir, ısıtılarak mengenede düzeltilir, kalıplanır. Sonra içi testereyle oyulur. Bıçak ustalarının "elde resim yapma" dedikleri son düzenlemeden geçirilir. Rendelendikten ve zımparalandıktan sonra namluya takılacak duruma gelir. Namlu sapın uç bölümünde açılan oyuğa yerleştirilir, delinerek çivilenir. Çivi başları birer pul konduktan sonra ezilir, çarkta parlatılır.

[b]Sedef İşi ve Teknikleri[/b]
SEDEFKAR (Sedefçi) Sedef üzerinde çalışan, sedef kullanarak eşya yapan, sedef işleyen kimse.
SEDEF (mother of pearl) Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğundan elde edilen sedefcilikte kullanılan pırıltılı gökkuşağı renklerini yansıtan değişik renklerde sert taşçıl deniz kabuğu.

SEDEF İŞÇİLİĞİNDE TEKNİKLER
Selçuklu eserlerinde kullanılmayan kakma ( gömme) tekniği XV. Yüzyıl başlarında ortaya çikmiştır bu süreci takiben sıvama (yapıştırma veya kaplama adıylada anılır) tekniği gelişmiştir. Sedef işçiliği ülke, kültür, motif ve kullanim alanlarına göre farklı teknık ve isimler altında gruplandırılabilir.

a) Kakma tekniği:
Zemine çizilen deseni uygun derinlikte oyularak, oyulan desenlerin kalıplarının çıkarılıp çıkarılan kalıplarda hazırlanan malzemeleri ahşabı ahşaba, sedefi ahşaba, tası başka bir taşa gömme işlemine kakma tekniği denir.
b) Sıvama tekniği:
Zemine çizilen deseni uygun malzemelerle fleto, zencerek, bağa, sedef, fildişi, kemik, abanoz, peleseng, yılan ağacı ve bunun gibi bir çok ağaçtan elde edilmiş papeller kullanarak zeminde boşluk kalmayacak şekilde bezenmesine yapıştırma ve sıvama tekniği denir.

c) Eser-i İstanbul (istanbul işi):
İki bölüme ayrılır saray atölyeleri ve Eminönü tahtakale civarında sıra işi yapan küçük atölyeler bulunurdu, saray atölyelerinde cami kapı kanatları, Kuran muhafazası, pencere kanatları, sanduka sebekeleri, saltanat kayıkları, saray kapı kanatları, vaaz kürsüsü, taht gibi her biri bir diğerini aratmıcak güzellikte eserler üretilmiştir. Topkapı sarayı kutsal emanetler bir çift kapı kanadı, Eminönü yeni cami giriş kapıları, vaaz kürsüsü, hünkar mahveli pencere kapak kanatları 3 çift, dolap kapak kanatları 1 çift, mahfel’den balkona geçiş kapı kanatları 1 çift, emin önü yeni cami hünkar kasrı içi giriş ve oda kapı kanatları toplam 8 çift, sultan ahmet giriş kapı kanatları, sait halim pasa yalısı, Fatih cami vaaz kürsüsü ve bunlara benzer birçok eserler çok özenle saray atölyelerinde yaptırılmıştır.

Küçük atölyelerde ise kuran muhafazası, rahle, çeyiz sandığı, hattat yazı takım çekmecesi, sehpa, kavukluk, çekmece gibi eserler yapilmaktaydı. d) Sam işi: Daha çok tel ve badem şeklinde kesilmiş sedeften işlenmiş mobilya, sehpa, aynalı tırnak takım gibi eşyalar yapılmaktadır.

e) Vıyana işi: Çalışma masası, sehpa, ayna tırnak takımı gibi eşyalara yeşil (arusek) tipi sedefleri 0.5mm ile 0.8mm arasında küçük parçaları çizilen motiflerin üzerine aralarında 1-2mm boşluk kalacak şeklinde mozaik (paledyen) gibi yapıştırılır, ara boşluklar odun kömürü tozu veya abanoz ağacı tozundan yapılmış macunla doldurulur. Yüzey zımpara kağıdı ile düzeltilip cila uygulanır.

f) Kudüs işi: Şam işi, Antep işi genelde bunları aynı guruba toplayabiliriz. Bu guruptaki tekniklerde tatlı su sedefi veya mat mermerimsi sedefler kullanılır.