Hz. Muhammed (s.a.v.)'in Mucizesi: Geleceğe Dair Verdiği Haberler

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11650
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
[b]Geleceğe Dair Verdiği Haberler ve Temessülât[/b]

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Allah’ın bildirmesiyle gelecekle ilgili pek çok konuda haberler vermiştir. Verdiği haberler ise aynen bildirdiği gibi vücuda gelmiştir.
Burada Sahih rivayetlerden bir kısmına yer vereceğiz.

[b]Cennet ve Cehennem Temmessülâtı[/b]

Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:
Bir gün Güneş tutulmuştu. Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) küsûf namazını kıldıktan sonra şöyle buyurdu:
"Şüphesiz Güneş ve Ay, Allah'ın âyetlerinden iki âyettir. Sizler bu tutulmayı gördüğünüz zaman açılıncaya kadar namaz kılın. Yemin olsun ki, ben şu küsûf namazı kıldığım yerde bana vaad olunan her şeyi görmüşümdür. Hatta namazda benim ileriye doğru gitmeye başladığımı gördüğünüz vakit de, ben Cennet'ten bir salkım üzüm almak istediğimi görüyorum; ve yine yemin olsun ki, beni geri çekiliyor olduğumu gördüğünüz sırada ben Cehennem'i, bazısı bazısını târumâr ettiğini müşâhede ediyorum."[1]

[b]Kabir Azabı[/b]

Abdullah ibn-i Abbas (radıyallâhu anh) anlatıyor:
Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) iki kabrin yanına uğradı ve:
"Dikkat edin. Bunlar, muhakkak azab görüyorlar. Hem de büyük bir şeyden dolayı azab görmüyorlar. Bunlardan biri koğuculuk yapardı, diğeri de bevlinden korunmazdı." buyurdular.[2]
Hazreti Hasan’ın Sulha Sebep olması
Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir gün Sahabelerine şöyle demiştir :
“Şu benim oğlum Hasan, seyyiddir. Allah onun vasıtasıyla Müslümanların iki büyük ordusunu barıştıracaktır.”[3]
Bu rivayetten tam kırk sene sonra Hazreti Hasan (r.a)’ın kumandası altındaki İslam ordusu, Hazret-i Muaviye (r.a)’ın ordusu ile karşı karşıya geldiğinde Hazret-i Hasan (r.a) hakkından fedakârlık ederek Müslüman kanı dökülmesini engellemiş ve dedesinin (a.s.m) bu mucizevî haberini tasdik etmiştir.

[b]Kisra ve Kayser’in Hazineleri[/b]

Câbir İbn-i Semüre (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Kisra ölünce, ondan sonra başka kisra yoktur. Kayser de öldü mü ondan sonra kayser yoktur. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e yemin olsun, siz her ikisinin de hazinelerini Allah yolunda harcayacaksınız." [4]

[b]Her Yerde Güven ve Zenginliğin Hakim Olması[/b]

Adiyy İbn-i Hatim (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ben Resûlullah’ın (aleyhissalâtu vesselâm) yanında iken bir adam geldi ve fakirlikten şikayet etti.
Derken biri daha gelip, o da yol kesilmesinden şikayet etti. (Aleyhissalâtu vesselâm bana dönerek:)
"Ey Adiyy dedi, sen Hire şehrini gördün mü?"
"Hayır görmedim, ancak işittim!" dedim. Bunun üzerine:
"Eğer ömrün biraz uzarsa, devesine binen bir kadının Hire'den (tek başına) kalkıp Kâbe'yi tavaf edeceğini mutlaka göreceksin. O bu seyahatini yaparken Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayacak!"
Adiyy der ki: "İçimden, kendi kendime: "Memlekete dehşet saçan Tayy eşkiyaları nereye gidecek?" dedim. Resûlullah sözlerine devam etti:
"Eğer ömrün olursa Kisra'nın hazinelerinin de fethedildiğini göreceksin!"
"Kisra İbn-i Hürmüz mü?" diye araya girdim.
"Evet İbnü Hürmüz olan Kisra!" buyurdu ve devam etti:
"Eğer hayatın uzarsa mutlaka göreceksin: "Kişi eli altın ve gümüş parayla dolu olduğu halde bunu tasadduk etmek üzere fakir arayacak fakat kendinden onu kabul edecek bir tek adam bulamayacak. Her biriniz, mutlaka bir gün gelecek aranızda herhangi bir perde, bir tercüman olmaksızın Allah'la karşılaşacaksınız. O zaman Allah Teâla hazretleri:
"Sana tebliğ getiren bir peygamber göndermedim mi?" diye soracak. Muhatabı: "Evet gönderdin!" diyecek.
Rabb Teâla:
"Ben sana mal vermedim mi, ikram etmedim mi?" diye soracak,
kul:
"Evet! Ey Rabbim, verdin!" deyip sağına bakacak, cehennemden başka bir şey görmeyecek, soluna bakacak cehennemden başka bir şey görmeyecek."
Adiyy der ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini işittim:
"Bir hurmanın yarısı da olsa onu sadaka olarak vererek ateşten korunun! Kim yarım hurma bulamazsa güzel bir sözle korunsun!"
Yine Adiyy radıyallahu anh dedi ki:
"Ben Hire'den kalkıp, Beytullah'ı tavaf eden ve Allah'tan başka kimseden korkmayan yaşlı kadını gördüm. Kisra İbn-i Hürmüz'ün hazinelerini fethedenler arasında ben bizzat bulundum. Eğer sizlerin ömrü uzun olursa mutlaka, Aleyhissalâtu vesselâm'ın şu söylediğini de göreceksiniz: "Kişi, eli altın veya gümüşle dolu olarak çıkacak, onu kendinden (sadaka olarak) kabul edecek adam bulamayacak." [5]

[b]Mısır’ın Fethi[/b]

Hazreti. Ebu Zerr (radıyallahu anh) anlatıyor:

"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Sizler Mısır'ı fethedeceksiniz. Orası (paraya) "kîrat" denilen yerdir. Oranın halkına hayır tavsiye edin. Onların bir zimmet, bir de rahim (hakkı) vardır." [6]

[b]Gelecekten Haber[/b]

Huzeyfe (radıyallâhu anh) anlatıyor:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm aramızda doğrulup, o günden Kıyamet'e kadar olacak her şeyden bahsetti. Onu belleyen belledi ve unutan da unuttu. Şu arkadaşlarım da bunu bilirler. (Resûlullah'ın haber verdiği ve fakat) unutmuş olduğum o şeylerden biri vukua gelip görünce, öylesine canlı hatırlıyorum ki, tıpkı, kişinin gördüğü bir şahsın yüzünü, o şahıs kaybolunca hatırlamadığı halde bilahare karşılaşınca hemen tanıyıvermesi gibi." [7]

[b]İstanbul’un Fethi[/b]

Bişr el-Ğanevî (radıyallâhu anh) anlatıyor:
Allah Rasûlü’nü (sallâllâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyururken işittim:
"İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan; o ordu ne güzel ordudur!..” [8]

[b]Dipnotlar:[/b]
[1] Buhârî, el-amel fi's-salât 11; Müslim, küsûf 3.
[2] Buhârî, vudû’ 55, 56; cenâiz 81, 88; edeb 46, 49; Müslim, taharet 111.
[3] Buhârî, Fiten: 20; Sulh: 9; Fedâilu Ashâbi’n-Nebî: 22; Menâkıb: 25; Dârîmî, Sünnet: 12; Tirmizî, Menâkıb: 25; Nesâî, Cum’a: 27; Müsned, 5:38, 44, 49, 51.
[4] Buhârî, Menâkıb 25, Humuz 8, Eyman 3; Müslim, Fiten 77.
[5] Buhârî, Menâkıb 25.
[6] Müslim, Fezâilu's-Sahâbe 226.
[7] Buhârî, Kader 4; Müslim, Fiten 23; Ebu Davud, Fiten 1
[8] Ahmed bin Hanbel, 4/335; Buhârî, et-Tarihu'l-Kebîr, 1/ 81; et-Târihu's-Sagîr, 1/341; Taberânî, el-Mu'cemu'l-Kebîr, 2/24; Hâkim, Müstedrek, 4/422; Heysemî, Mecmeu'z-Zevâid, 6/219.