1. İslâm dininin konu ve muhtevasını oluşturan iki temel alan olan itikadî ve amelî alanların içeriklerini kısaca açıklayınız? Cevap: İtikadî alan, insanın dinî bakımdan hissetmiş olduğu inançla, amelî alan ise daha çok günlük hayattaki uygulanma biçimleriyle ilgilidir.
2. Kelam ile fıkhın birbirlerinden farkı nedir? Cevap: Kelam, Kur’an ve sünnet kaynaklı bilgilerin derlendiği bir alan iken, fıkıh, dinî hayatın günlük yaşamda uygulanışıyla ilgili ilmî kapsama sahiptir.
KELÂM İLMİNİN TARİFİ
3. Kelam kelimesinin sözlük anlamı nedir? Cevap: Kelam bir fikri, bir manâyı tam olarak anlatan söz, lafız, konuşma, nutuk, ibare demektir.
4. Kelam ilminin konusu nedir? Cevap: Kelam ilminin konusu, Kur’an ve vahyin bütünüdür ve dolayısıyla o bütünlüğün kodları olan altı iman esası, Allah’ın mutlak varlığı ve birliği ile kâinatın yegâne yaratıcısı olarak O’nun bu evrenle ilişkisinin ilmi, çok kısa bir ifadeyle bir varlık bilgisi ilmidir.
5. Muhteva olarak birbirlerine benzeyen ve ortak noktaları olan felsefe ve kelamı birbirlerinden ayıran ana esas nedir? Cevap: Felsefe ve kelam birbirlerine çok benzeseler de “İslâm ilke ve esaslarına göre bahsetmek”, kelam ilminin felsefeden ayrıldığı temel noktadır. Çünkü kelâm ilmi, konu edindiği bütün meseleleri aklın yanında vahyi ve nakli, yani Kur’an ve sünneti dikkate alarak çözümler veya hükme bağlar.
6. Kelam ilminin temel metodu kısaca nasıl açıklanabilir? Cevap: Kelâm, ilmi nakli ve aklı bir arada tutup, her birine yerine ve durumuna göre değer vererek, meseleleri sadece akılla çözmeye çalışan felsefeden ayrılmaktadır. Kelâm metodu genel olarak din (vahiy) ile aklı bir arada tutmayı temel almaktadır. Onun için o, her ne kadar aklî delillere dayanmış olsa da sonuçta bu delillerin doğruluğuna dair dinden bir şahidin bulunmasına önem verir.
7. Kelâm ilminin Kur’an ve Sünnet’te yer alan İslâm inanç esaslarıyla ilgili temel vazifesi nedir? Cevap: İslâm dininin inanç esaslarını aklî ve naklî delillerle ispat etmeye çalışmaktır. İkincisi ise; bu esaslar hakkında ortaya çıkabilecek şüpheleri izale etmek ve Müslüman olmayanların İslâm’a yöneltecekleri eleştirilere cevap vermek, onların iddia ve delillerini çürütmektir.
KELÂMIN FAYDASI VE GAYESİ
8. Kelamın, insanın inanç dünyasına yaptığı dünyevî ve uhrevî katkılar nelerdir? Cevap: Kelâm, insanın dünyada mutlu yaşamasını, âhirette de ebedî kurtuluşu elde etmesini sağlar.
9. “Gerçekçilik” bakımından kelâmın insana kazandırdığı temel nedir? Cevap: Kelâm ilmi sayesinde insan, aklî ve naklî delillerle desteklenmiş bir imanla taklitten tahkîke, gerçek ve sağlam bir inanca ulaşır.
10. İnsanın batıl inançlardan kurtulmasında kelam ilminin nasıl bir faydası dokunur? Cevap: Kelâm ilmi sayesinde elde edilen sağlam inanç bilgisi ve imanıyla insan, İslâm inançlarına ters düşen sapık akım ve cereyanlardan, her çeşit hurafe ve batıl inançlardan kurtulur. Böylece gerçek anlamda sahip olduğu inancını korur.
11. Şüphe içinde olan kişinin aklındaki şüphelere karşı kelam ilminin nasıl bir tesiri vardır? Cevap: Kelâm, ilmi doğru yolu arayanlara rehberlik ederken, hakkı, hakikati kabule yanaşmayan, ona karşı itirazlarda bulunan, şüpheler ortaya atanlara bunlardan kurtulmaları hususunda yardımcı olur.
12. Kelâm ilminin İslâmiyet’in güvenilirliğine yaptığı katkı nedir? Cevap: Kelâm ilmi, sahip olduğu yöntemiyle gerek diğer din mensupları tarafından ortaya atılan kasıtlı şüphe ve itirazları, gerekse samimi olmalarına rağmen kimi şüpheleri olan insanlarca ileri sürülen tereddütleri ve itirazları göğüsleyerek İslâm inancını sarsıntıya uğramaktan korur.
13. Kelâm ilmi, diğer ilimlere nasıl kaynaklık teşkil eder? Cevap: Kelâm ilmi, diğer dini ilimler için bir temel oluşturur. Diğer dini ilimler kelâm ilmine istinad eder. Kelâm ilmi, konusu olması hasebiyle Allah’ın varlığını ve birliğini, nübüvvetin hak oluşunu, ilâhî kitapların gönderildiğini ispat edip âhiretin varlığını temellendirmedikçe diğer ilimlerin bu alanlarda yorum yapmalarından bahsetmek mümkün olamaz. Bu ilimler ancak kelâm ilminin tespitlerine dayanarak yorumlarda bulunabilirler.
14. Kelâm ilmi, sosyal ve ferdî bakımdan insana nasıl bir sorumluluk kazandırır? Cevap: Kelâm ilminin en önemli faydalarından birisi de yaratıcı olarak Allah’a ve O’nun yaratmış olduğu tüm evrene, mahlûkata karşı görev ve sorumluluklarını bilen, bunun bilincinde olan bir imana sahip insanı yetiştirmek, bu insanlardan müteşekkil bir cemiyet inşa etmek ve böylece amelî (pratik) hayatta insanı mutlu kılmaktır. Bu sayede insan, Allah’a karşı ibadet (kulluk) görevini bilinçli bir şekilde yaparken, aynı zamanda tüm evrene karşı da duyarlı ve sorumlu bir biçimde hareket eder. Onun sahip olduğu sağlam inanç ona bu sonucu elde etmede doğru bir rehberlikte bulunur. Ancak sağlam delillerle elde edilmiş hakikî imanın pratik hayatta yaptırım gücü olur. Kişinin kendi hür iradesiyle karar verip benimsediği, doğru olduklarını kabul ettiği şeyleri yerine getirmesi, bunlar için gerekli olan niyetin sağlamlığı ve geçerliliği ancak her türlü şek ve şüpheden arınmış bir imanla mümkün olur. Böyle bir imanın neticeleri de şüphesiz güzel olur. Unutmamak gerekir ki sağlam bir inanca sahip olmak tek başına bir değerdir, ama amele dönüşmeyen, yani pratik hayatta fiilî bir karşılığı olmayan iman bir bilgi yükü olmaktan öte bir anlam taşımaz.
KELÂMIN KONUSU
15. Kelâm ilminin ele aldığı konular ana hatlarıyla hangi başlıklar altında toplanmalıdır? Cevap: Kelâm ilminin ele aldığı konuları başlıca iki başlık altında incelemek doğru olur. Bunlardan birincisi, doğrudan doğruya dinî akideleri oluşturan konulardır ki bunlara mesâil ve makâsıd, yani ana konular ve amaçlar adı verilir.
16. Kelâm ilmine göre Kur’an’ın geniş muhtevası, daha sistematik olarak incelemek ve anlayabilmek için hangi başlıklara ayrılmaktadır? Cevap: İslâmın inanç ilkelerini rakamlarla ifade edip sınırlandırmak esasen mümkün olmamakla ve bu anlamda tüm Kur’an’ın muhtevasına inanmak temel ilke olmakla beraber, bu geniş muhteva önce altı, sonra üç ilkeye indirgenerek, anlaşılması ve akılda tutulması kolaylaştırılmıştır. Ana kelâm kaynakları da inanç konularını bu üç temel esas (usûl-i selâse) başlığı altında ele almıştır. Bunlar, ilâhiyât, nübüvvât ve semiyyât konularıdır.
17. İlâhiyât, içerik olarak neleri konu edinir? Cevap: İlâhiyât, Allah’ın varlığını, birliğini, sıfatlarını ve fiillerini, yani yaratıp var etmesini ve tüm varlık âlemiyle olan ilişkisini konu edinir.
18. Nübüvvât, içerik olarak neleri konu edinir? Cevap: Nübüvvât, vahiy ve vahyi getiren melek ile tüm meleklere iman ve vahyin toplanıp yazıldığı Kitap (Kur’an) ile tüm ilâhî kitaplara imanı konu edinir.
19. Semiyyât, içerik olarak neleri konu edinir? Cevap: Semiyyât; melek, cin, şeytan gibi görünmeyen varlıkların yanında bu dünya hayatının geçiciliğini, ölümün bir son olmayıp, yeni bir hayatın, bir dirilişin başlangıcı olduğunu, ebedî hayatın âhirette yaşanacağını ve bu hayatın kıyamet denilen bir hâdise ile başlatılacağını konu edinir. Ayrıca burada yaşadığımız hayatın hesabının verileceği, onun sonucuna göre Cennet ve Cehennem hayatının yaşanılacağı, Cennet ve Cehennem’in mahiyeti gibi âhiret hayatıyla ilgili tüm meselelerden bahsedilir.
20. Kelâm ilminde vesâilin yeri ve muhtevası nedir? Cevap: Kelâm ilminde temel itikadî meseleler bütün detaylarıyla incelenirken, bunların daha doğru ve kolaylıkla anlaşılabilmelerini sağlamak için adına vesâil yani ana konuları anlamaya vesile ve yardımcı olan konular ele alınır. Bu konular aslında ana mesele olan itikadın anlaşılmasına ve açılımına aracı olan, onları ispat etmede ve delillendirmede kolaylık sağlayan araç konulardır. İşte kelâm ilminin ikinci konusunu bunlar teşkil eder.
21. Bilim ve fikir dünyasının zamanla gelişmesiyle birlikte vesâil konuları nasıl bir gelişim süreci takip etmiştir? Cevap: İslâm düşünce tarihi ve bilimdeki gelişmeye bağlı olarak vesâil konuları değişiklik ve gelişme göstermiştir. Şöyle ki; İslâm’ın ilk asrından sonraki dönemlerde felsefenin İslâm dünyasına girerek yayılmaya başlaması sonucunda aklî izah ve yorumlar daha çok ağırlık kazanınca kelâm ilmi de tabiî ve kaçınılmaz olarak aklî izahlara yer vermeye başlamıştır. Böylece kelâm ilminin ele aldığı konular farklılık arz etmeye başladığı gibi takip edilen metotta da değişiklikler olmuştur. Bu safhada kelâm ilmi evrende var olan her mevcudu (varlık) konu edinmiştir. Yani var olan her şey, her varlık, var olması bakımından kelâm ilminin konusunu teşkil eder.
22. Kelâm ilmi varlığı ele alırken, tabî ilimler ve felsefeden farklı olarak nasıl bir metot ve muhteva farklılığına sahiptir? Cevap: kelâm, mevcudu (varlık) ele alırken aynı şeyi inceleyen tabiat ilimleri ve felsefeden metot ve muhteva itibariyle ayrılır. Yani, kelâm ilmi, fizik ve kimya gibi varlığı laboratuarda incelemediği gibi, varlıktan sadece aklî veriler ışığında bahsetmez, aksine akılla beraber varlık hakkında vahyin söylediklerine de kulak verir, onları önemle dikkate alır. Zira vahyin kaynağı olan Allah, varlığın da yaratıcısıdır. Dolayısıyla elbette ve kaçınılmaz olarak, varlığı yaratanın onun hakkında söylediklerine dikkat etmek aklın da bir gereğidir, aklî bir zorunluluktur.
23. Kelâm ilmine göre İslâm’ı anlamak için, başlangıçta akıl mı, yoksa nakil mi önce gelir? Cevap: Başlangıçta nakil söz konusu değildir. Zira Allah inancı yokken nakil diye bir şey düşünülemez. Dolayısıyla burada ilk önce aklî muhakeme ile Allah’ın varlığına ulaşmak gerekmektedir. Kaynak olarak kelâm ilmi için aklın önemi burada karşımıza çıkmaktadır. Bundan dolayıdır ki Mâturîdiye ve Mu‘tezile gibi önemli kelâm ekolleri, vahiy ulaşmasa bile insanın aklıyla Allah’ın varlığını bilmesi gerektiğini, aksi takdirde sorumlu tutulacağını belirtirler.
24. Farklılaşan şartlar ve yeni ihtiyaçların ortaya çıktığı günümüzde, kelâm ilminde nasıl bir yol takip edilmelidir? Cevap: Zamanın gelişen ve değişen soru ve sorunlarına, tarihi birikimler de ortaya konularak çağın diliyle cevaplar bulunmalıdır. Bunun için, gelişen sosyal ilimlerde ulaşılan seviye ve sonuçlardan istifade ile geçmişte bu gelişmeler ışığında kelâm ilminin konusu nasıl genişletildi ise benzer bir şekilde günümüzde de yeni konular ve yeni yorumlar geliştirilmelidir. Dolayısıyla sosyal ve diğer beşeri bilimlerin gelişmelerine paralel olarak yeni bazı metot ve izah tarzları yapılmak zorundadır.
KELÂMIN YERİ VE ÖNEMİ
25. Gazzâlî ilim tasnifi yaparken nasıl bir sistematik oluşturur? Cevap: Gazzâli, ilmi tasnif ederken önce aklî ve dinî olmak üzere ikiye ayırır. Sonra bunların her birinin küllî ve cüzî kısımlara ayrıldığını söyler. Aklî ilimler; riyaziye ve mantık, tabii ilimler ve metafizik olmak üzere 3’e ayrılır. Dinî ilimler de küllî ve fer’i ilimler olarak ikiye ayrılır. Külli ilim kelâmdan müteşekkil iken, fer’i ilimler hadis, tefsir ve fıkıhtan oluşur.
26. Kelâm ilminin temel faydaları nelerdir? Cevap: Her şeyden önce İslâm dininin inanç sistemini ortaya koymakta olan kelâm ilmi, insanın ve dinin temel meselesi olan Allah’ın varlığını ve birliğini aklî ve naklî delillerle anlatmaya çalışmaktadır. Sonrasında ise diğer inanç esaslarını yine aynı yöntemle insan aklına hitap ederek onun idrakine sunmaktadır.
27. Gazzâlî’ye göre kelâm ilmi ile kimler uğraşmalıdır? Cevap: Gazzâlî’ye göre kelâm ilmi ile avam değil, havâs mertebesindeki kişiler uğraşmalıdır. Gazzâlî, kelâmın entelektüel bir bilgi olduğunu söyler. O, bununla kelâmın özel ve dakîk (ince) bir ilim olduğunu, dolayısıyla belli bir donanıma sahip olmayan insanların bu ilimle uğraşmalarının doğru olmayacağına dikkat çeker.
KELÂMIN İSİMLERİ
28. Kelâm ilminin tarih boyunca sahip olduğu isimleri bilmek, bu ilimle uğraşanlar için ne ifade eder? Cevap: Kelâm ilminin daha önceki isimlerini bilmek, bu ilmin geçirdiği çeşitli evrelere işaret ettiği gibi bu ilmin önemli özelliklerine de işaret etmektedir. Dolayısıyla bu isimleri bilmek kelâm ilminin ilgili olduğu alanı ve tanımını daha iyi anlamanın yanında bu ilmin tarihini ve gelişim sürecini kavramaya da yardımcı olur.
29. Kelâm ilminin ilk isimlerinden olan “el-Fıkhu’lekber”, adını kimden ve hangi vesile ile almıştır? Cevap: Kelâm ilmi için kullanılan ilk isimlerden olan bu adlandırmayı Hanefî mezhebinin büyük imamı; İmam Azam Ebû Hanîfe yapmış ve bu sahada yazdığı eserine elFıkhu’l-ekber (en büyük fıkıh) adını vermiştir.
30. Ebû Hanîfe, fıkhı nasıl tarif eder ve bunun gerekçesi nedir? Cevap: Ebû Hanîfe fıkhı; “Kişinin lehinde ve aleyhinde olan şeyleri bilmesidir” şeklinde tarif eder. İslâm düşüncesinin amelî alanında ortaya çıkan en önemli ve yaygın mezheplerden birisinin imamı kabul edilen Ebû Hanîfe, fıkhı böyle tanımlarken, inanç alanında yazdığı eserine bu ismi vererek şöyle demek istemektedir: “İtikadî alandaki bilgi fıkıh ilminde konu edinilen amelî alandaki bilgiden daha üstündür.”
31. Akâidin kelime anlamı nedir? Cevap: Akîde kelimesinin çoğulu olan akîde, gönülden bağlanılan, kesinlikle karar verilen, düğümlenmişcesine sağlam şekilde katiyetle inanılan şey, itikad ve iman demektir.
32. Akâid ilmini konusu nedir? Cevap: İslâm dininde kesinlikle inanılan hususlar anlamına da gelen akâid, iman esasları anlamına da gelerek, iman esaslarını konu edinen ilmin adıdır.
33. İslam akâidini oluşturulmasında hâkim temel faktörler neye göre belirlenmişlerdir? Cevap: İslâm akâidini oluşturan esaslar tamamen Kur’an ve hadîsler ile belirlenmiştir.
34. Kelime anlamı itibariyle “tevhid” ne demektir? Cevap: Tevhîd, bir şeyin bir olduğuna hükmetmek, onu bir olarak bilmek, bir şeyi diğerlerinden ayırarak onu tek kılmak, birlemek, bir kılmak anlamlarına gelmektedir.
35. Istılâhi anlamda “tevhid” ne demektir? Cevap: Tevhid, mutlak manâda Allah’ın bir olduğunu bilmek, O’ndan başka ilâh bulunmadığına, zât, sıfat ve fiillerinde eşi, benzeri ve dengi olmadığına inanmaktır. Bir başka ifadeyle tevhîd; Allah’ın zâtını, düşünce ve anlayışta tasavvur edilebilen, vehim ve zihinlerde tahayyül olunabilen her şeyden tecrid ve tenzih etmektir.
36. İbadet boyutundan bakıldığında amelî anlamı ile “tevhid” ne demektir? Cevap: Tevhid, ibadeti sadece Allah’a has kılmak demek, yalnız ona kulluk etmek demektir.
37. Kelâm ilmine bir başka ifadeyle tevhid ilmi denmesinin sebebi nedir? Cevap: Allah’ın birliği ve tüm sıfatlarından bahsettiği için ona kelâma tevhîd ilmi denmiştir.
38. Tevhid ve sıfat ilmi kavramları birlikte olarak ilk defa ne zaman ortaya çıkmıştır? Cevap: İslâmın ilk asırlarından itibaren tartışılmaya başlanan ve her biri Allah’ın sıfatlarıyla doğrudan alakalı olan, başta Allah’ın sıfatlarının keyfiyeti olmak üzere, kader, insan hürriyeti meselesi, büyük günah işleyen insanın (mürtekib- i kebîre) iman açısından durumu, imanamel ilişkisi, iman-küfür konusu ve benzeri meselelerde tartışmalar oluyordu. Selef uleması bu konularda tartışmalara katılmış ve bunlar hakkındaki düşüncelerini kaleme aldıkları eserlerinde ifade etmişlerdir. İşte bu eserlere onlar tevhîd risâlesi ismini verirlerken bu tartışmaların yapıldığı ilme ise tevhîd ve sıfât ilmi denilmiştir.
39. “Usûl”kelimesinin lügat anlamı nedir? Cevap: “Usûl”, “asıl” kelimesinin çoğuludur. Asıl kelimesi lügatte; kök, esas, temel, kaynak, başlangıç yeri, belli başlı, en mühim, en önemli, gerçek ve hakîkat, bir şeyin üzerine bina edildiği temel anlamına gelmektedir. Usûl de bunların daha vurgulu bir biçimidir. 40. Kelamda Usûlü’d-dîn ne anlama gelmektedir? Cevap: Usûlü’d-dîn, dinin aslını, esasını oluşturan, dinin amel, ahlâk gibi diğer unsurlarının kendisi üzerine bina edildiği temel, yani imana, itikada taalluk eden konulardır. Bir başka ifade ile “ahkâm-ı asliyye” denilen ve dinin inanca taalluk eden hükümlerini inceleyen ilimdir.
41. Kelâmın bir başka adı olan nazar ve istidlal ne demektir? Cevap: Eşya hakkında düşünme ve bu yolla, henüz bilgisine ulaşılamamış şeylerin bilgisine ulaşmak amacıyla zihinde önceden var olan bilgileri düzenlemek, bir araya getirmek ve böylece bir sonuca ulaşmak çabasına nazar ve istidlal denir.
42. Pek çok adı olan kelâm ilminin en yaygın adı olan ve “söz” anlamına gelen “kelâm” denmesinin sebebi nedir? Cevap: İslâm düşüncesinin ilk asrında Allah’ın sıfatları meselesi anlaşılmaya çalışılırken bu çerçevede üzerinde en çok tartışma yapılan sıfat kelâm sıfatı olmuştur. Bu yüzden bu ilme kelâm ilmi denilmiştir. Ancak, bu ilme kelâm adının verilişinin en önemli ve etkili nedenini, Kur’an’ın, kelâmullah yani, Allah’ın sözü, O’nun kelâmı olduğu gerçeğinde aramak daha doğru olur.
KELÂM VE DİĞER İLİMLER
43. Kelâm ilmi ile felsefe, neden sıkı bir münasebet içindedirler? Cevap: Çünkü her ikisi de başlangıcı ve sonucu itibariyle varlığı, onun mahiyetini, nedenini ve niçinini araştırırlar.
44. Uygulamada felsefe ve kelâmın birbirinden temel farkı nedir? Cevap: Felsefe, meselelere çözüm bulmaya çalışırken sadece akla dayanır. Halbuki kelâm ilmi, akla dayandığı gibi nakli yani vahiy yoluyla bize ulaştırılmış olan ilahî bilgiyi de önemli bir bilgi kaynağı olarak kabul eder ve ele aldığı konuları her iki bilgi kaynağından hareketle izah ve ispata çalışır.
45. Ulaşılan son netice veya bilginin kontrol ve tasdik mekanizması bakımından felsefe ve kelâm arasındaki temel fark nedir? Cevap: kelâm ilminin İslâm’ın inanç esaslarını ortaya koymak ve onların müdafaasını yapmak gibi bir gayesi vardır. Bunu yaparken tabii olarak ilahî bilgiyi dikkate alır. Felsefenin böyle bir gayesi olmadığından vahyî bilgi onun için delil teşkil etmez. Dolayısıyla ulaştığı neticelerin vahyin prensiplerine uygun olup olmadığı da felsefe için önemli değildir.
46. Bilgi kaynakları bakımından felsefe ve kelâmın farkları nelerdir? Cevap: Hem felsefe, hem de kelâm aklı bilgi ve değerlendirme kaynağı olarak kullanırken, kelâm vahyi de değerlendirme ve sınırlandırma kaynağı olarak kullanır.
47. Kelam ve tabiat ilimlerinin ortak yönü nedir? Cevap: Kelâm ilmi ve tabiat bilimleri olan fizik, kimya, biyoloji, astronomi, matematik ve benzeri ilimlerin ilişkisi, her iki ilim türünün de varlığı ve onun özelliklerini konu edinmelerinden dolayıdır.
48. Tabiat ilimleri ve kelâm ilminin varlığı ele alışları arasındaki temel fark nedir? Cevap: Kelâm ilminin varlık perspektifi, tabiat ilimlerine göre daha geniştir. Çünkü tabiat bilimleri varlığı yalnız bu dünyadaki durumuyla ele alır. Bir yaratanın bulunup bulunmadığıyla uğraşmadığı gibi, duyulur âlemin dışıyla da ilgilenmez. Hâlbuki kelâm ilmi varlığı ele alırken ilk ve mutlak varlık olan ve diğer varlıkları da yaratan Allah’ın zâtını konu edindiği gibi, duyulur âlemin dışında kalan gâib alanla doğrudan ilgili bir bilim dalıdır.
49. Kelâm ve tabiat ilimlerinin metotlarındaki temel fark nedir? Cevap: Tabiat ilimleri daha çok gözlem ve deneyle sonuca ulaşır. Sadece olayın seyrini takip ederek tâbi oldukları kanunları keşfe ve izaha çalışır. Kelâm ilmi ise tüm varlık ve olayların sebep ve nedenlerini sorar, araştırır.
50. Kelâm ilminin varlığı incelerken sorduğu temel sorular nelerdir? Cevap: Tabiat kanunlarının nedeni nedir ve nedensellik nedir? Âlemde bir determinizm var mıdır? Sonra tabiat kanunlarını keşfedip anlamanın amacı nedir? Ve bütün bu evrende olup biten olaylar ve gerçeklikler ortasında insanın konumu nedir? Tümüyle eşya niçin ve kim tarafından yaratılmıştır? Bir yaratıcı var mıdır, yok mudur?
51. Tabiat ilimleri ile kelâm ilminin varlığı ele alışlarındaki benzerlik ve farklılıklar nasıl örneklendirilebilir? Cevap: Tabiat ilmi, bir ağacın nasıl büyüdüğünü, hangi şartlarda ve nasıl meyve verdiğini kendisine has kanunlar ve prensipler çerçevesinde inceler ve açıklar. Ancak, onun yaratıcısının kim olduğunu, niçin ve ne sebeple yaratıldığını yani yaratılmasındaki gaye ve hikmetler üzerinde düşünmez. Zira inanç alanı ve metafizik alan deney kapsamına girmez, deneye konu edilemezler. İşte işin bu yönü kelâmın konusudur.
52. Kelâm ile insan ve toplum bilimleri neden birbirleriyle yakından ilgilidir? Cevap: Çünkü akâide dair meselelerin kaynağı ilahî ise de onların üzerinde gerçekleştiği ve bu meseleleri konu edinen insanın bizzat kendisidir. İtikat ve inanç insanın bilincinde ve toplumun vicdanında yaşar. Bu bakımdan inanç konuları aynı zamanda insanî ve toplumsal konulardır.
53. Kelâm ilmi, neden insan ve toplum bilimlerinin konuları ve verilerini değerlendirerek çalışılmak zorundadır? Cevap: İnsan sahip olduğu değerleri bakımından toplumun çocuğudur. Toplumsa tek tek insanlardan oluşur. Onun için inanç alanıyla ilgilenen kelâm ilmi, amacını gerçekleştirmede başarılı olabilmesi için insanî ve toplumsal olguya, sosyal olaylara ve onları etkileyen unsur ve dinamiklere dikkat etmek, onları anlamak, onlardan yararlanmak zorundadır. Bunun için de sosyal ve beşerî bilimlerin değerlendirmelerinden önemle istifade etmelidir. Toplum bilimleri ve diğer insan bilimlerinin ulaştığı sonuçlardan, özellikle fert ve kitle psikolojisinden, din sosyolojisinden, insanın ve inancın tarihinden istifade etmek, çağa hitap etmek durumunda olan bir kelâm ilmi için elzemdir.
|