[b]MÜTEVÂTİR[/b] 1. Mütevâtir hadis nedir? Cevap: Mütevâtir sözlükte, araya zaman girmekle beraber kesintiye uğramaksızın, devam etmek, birbiri ardınca gelmek anlamındaki v-t-r kökünden gelmektedir. Bir hadis terimi olarak mütevâtir şöyle tanımlanmıştır: “Yalan bir haberi rivayet etme hususunda birleşmeleri aklın ve âdetin kabul etmeyeceği kadar kalabalık râvîler topluluğunun kendileri gibi bir topluluktan alıp naklettikleri, görülen ve duyulan (his ve müşahedeye dayalı) bir olayla ilgili hadislerdir”.
2. Mütevâtir hadis için başlıca şart nelerdir?
Cevap: • Hadisin kalabalık bir topluluk tarafından rivayet edilmesi ve bu topluluğun her nesilde tevatür sayısının altına düşmemesi. • Bu kalabalığın yalan üzerine birleşmelerinin aklen ve âdeten mümkün olmaması. • Haberi nakleden kişilerin o haberi bizzat kaynağından işitmeleri veya olayı kendi gözleriyle görmeleri.
3. Lafzî Mütevâtir hadis nedir?
Cevap: Bütün rivayetlerinde lafızları aynı olan yani, Hz. Peygamber’in ağzından çıktığı şekilde bize ulaşan hadislerdir.
4. Ma‘nevî mütevâtir hadis nedir?
Cevap: Râvîlerin, aralarında müşterek bir nokta olan çeşitli hükümleri veya bilgileri ayrı ayrı lafızlarla nakletmeleri şeklinde meydana gelen ortak manaya denir. Yani aynı anlam değişik lafızlarla rivayet edilmiş olmaktadır. Mesela Hz. Peygamber’in abdest alışını, namaz kılışını, nasıl oruç tuttuğunu, nasıl haccettiğini anlatan ibadetlere dair hadisler, Allah Resûlün’e Cennette Kevser Havzı’nın verileceğine dair rivayetler ve insanlara karşı davranışlarını bildiren farklı lafızlarla gelmiş pek çok hadis mânen tevâtür dercesine ulaşmış rivayetlerdir.
5. Mütevâtir hadis’in bilgi değeri nedir?
Cevap: Mütevâtir haber, kesin olarak doğruluğu bilinen haberdir. Dolayısıyla bir hadisin mütevâtir olması, onun Hz. Peygamber’e ait olduğu hakkında bir şüphenin bulunmaması demektir. Bu nedenle İslâm âlimlerinin çoğunluğu, mütevâtir hadisin kesin bilgi ifade ettiği görüşündedirler.
6. Mütevâtir hadisler konusunda eserler hangileridir?
Cevap: Mütevâtir hadisler konusunda ilk eser yazan Suyûtî’dir (ö. 911/1505). O, elEzhâru’l-mütenâsire fi’lahbâri’l-mütevâtire adındaki eserinde kendi şartlarına göre mütevâtir kabul ettiği 113 hadis zikretmiştir. Daha sonra bu kitabını Suyûtî, Katfü’l-Ezhâri’l-mütenâsire fi’lahbâri’l-mütevâtire ismiyle özetlemiştir. Konuyla ilgili şimdiye kadar yapılan en geniş çalışma ise Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî’nin (ö. 1345/1929) Nazmü’l-mütenâsir mine’l-hadîsi’l-mütevâtir adlı eseridir.
[b]ÂHÂD HABER[/b]
7. Haber-i vâhid, nedir?
Cevap: Mütevâtir haberin şartlarını taşımayan veya mütevâtir seviyesine ulaşmayan haber olarak tanımlanmıştır.
8. İmam Şâfiî Âhâd haber konusunda meşhur eseri erRisâle’de gösterdiği deliller bazıları nelerdir?
Cevap: • İbn Ömer’den nakledildiğine göre Kubâ’da sabah namazı kılınırken bir haberci gelir ve Hz. Peygamber’e bir âyet indiğini, artık namazların Kâbe’ye doğru kılınacağını bildirir. Önceden Kudüs’e yönelerek namaz kılan Müslümanlar bu haber üzerine Kâbe’ye yönelerek namaz kılmaya başlarlar. Burada içlerinde Ensâr’ın fakihleri bulunan Kubâ halkı Hz. Peygamber’den bizzat duymadan bir kişinin getirdiği habere dayanarak kıbleyi değiştirmişlerdir (Buhârî, “Ahbâru’lâhâd”, 1).
• Enes b. Mâlik şöyle rivayet etmiştir: Ben, Ebû Talha, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh ve Übey b. Ka‘b’a hurmadan yapılmış şarap dağıtırdım. Bir gün bir haberci geldi ve şarabın haram kılındığını söyledi. Bunun üzerine Ebû Talha, Ey Enes! Kalk ve şu şarap kabını kır, dedi. Ben de kalktım ve bir taşla kabı kırdım.
• Hz. Peygamber pek çok sahâbîyi tek başına bir yere elçi olarak göndermiş ve varacakları yere ulaşınca onlara yaptığı tavsiyeleri tutmalarını söylemesini istemiştir. Bu çerçevede Mus‘ab b. Umeyr’i Medînelilere, Muâz b. Cebel’i Yemen’e, Dıhye b. Halîfe’yi Rûm Meliki Herakleios’a, Abdullah b. Huzâfe es-Sehmî’yi İran Kisrâ’sı II. Hüsrev (Pervîz)’e, Amr b. Ümeyye ed-Damrî’yi Habeş Meliki Necâşî’ye, Hâtıb b. Ebû Beltea’yı İskenderiye Meliki Mukavkıs’a göndermiştir.
[b]ZAYIF HADİS[/b]
9. Zayıf hadis nedir?
Cevap: Sahih ve hasen hadis için aranan şartlardan birini ya da birkaçını taşımayan hadislere zayıf hadis denir.
10. Zayıf hadisle amel konusundaki görüşler nelerdir?
Cevap: • Hiçbir şekilde zayıf hadisle amel edilmez. • Mutlak olarak amel edilir. • Bazı şartlarla amel edilir.
11. Zayıf hadisle amel konusundaki alimlerin görüşü nedir?
Cevap: Yahya b. Ma‘în, Müslim, İbn Hazm, Ebû Bekir İbnü’l-Arabî gibi âlimlere göre ne helal, ne haram, ne de amellerin faziletiyle ilgili konularda zayıf hadisle amel etmek caiz değildir. Ahmed b. Hanbel’in amellerin fazileti dışında da, helal ve haram kapsamına giren konularda zayıf hadisle amel edilebileceği görüşünde olduğu nakledilmiştir.
[b]MEVZÛ HADİS[/b]
12. Mevzû hadis nedir?
Cevap: Söylemediği veya yapmadığı halde Hz.Peygamber’e -sallellahu aleyhi ve sellem- nispet edilen söz ve işlerle ilgili haberdir. Bu tür bir habere hadîs denmesinin sebebi, uydurma da olsa, şeklen bir sened ve metne sahib olması ile uyduranın onun hadîs olduğunu iddia etmesidir.
13. Hadis tarihinde görülen uydurma sebeplerinin başlıcaları nelerdir?
Cevap: • İslâm Düşmanlığı • Irk ve Mezhep Yanlılığı • Maddi Yarar Elde Etme Hırsı • İslâm’a Hizmet Arzusu
14. Hadis uydurmanın başlıca yöntemleri nelerdir?
Cevap: Uyduranın bizzat kendisinin düzmesi veya başkasının sözünü alıp hadis diye ortaya sürme. Bu usullerden ikincisinde bilhassa filozof, sufi, tabip ve hakîmlerin sözlerinden istifade edildiği görülmektedir.
15. Hadisin uydurma olduğunu gösteren bazı belirtiler nelerdir?
Cevap: • Râvîdeki Belirtiler • Metindeki Belirtiler
16. Hadis uyduran râvîlerin tanınmasını sağlayan ilim hangisidir?
Cevap: Cerh ve ta‘dîl ilmi adında hadis ilminin müstakil bir dalı oluşmuştur.
17. Cerh ve ta‘dîl faaliyetleri ve mevzûat eserleri çerçevesinde ortaya çıkan çalışma gurupları hangileridir?
Cevap: • Genel olarak tenkide uğramış râvîleri, özel olarak da hadis uyduran veya bununla suçlanan kimseleri tespit edip tanıtmak. Bunun için yazılan kitaplarda, tanıtılan kimselerin tenkide uğrayan rivayetlerinden de örnekler verilir. İbn Hibbân’ın Kitâbü’l-mecrûhîn’i ile İbn Adî’nin el-Kâmil fi’ddu‘afâ’sı genel olarak tenkide uğramış râvîlere dair yazılmış eserlerdir. Burhâneddîn elHalebî’nin el-Keşfü’l-hasîs ammen rumiye bivaz’i’l-hadîs isimli eseri ise sadece hadis uyduranları tanıtmaktadır. • Uydurma hadisleri tanıtmak. Bu maksatla da değişik düzenlerde birçok kitap yazılmıştır. Hadis tarihinde mevzû hadisleri müstakil eserlerde toplama 273 faaliyetinin yaklaşık hicrî beşinci asırdan itibaren başladığı söylenebilir. Mevzû hadislerle ilgili eserlerin genel başlığı elMevzû‘ât’tır. İslâm âlimleri mevzû hadisleri bir araya getiren birçok eser telif etmişlerdir. Aşağıda yaygın olarak kullanılan mevzûât kitapları ele alınacaktır.
18. el-Mevzû‘ât kime aittir ,özelliği nedir ?
Cevap: Ebu’l-Ferec İbnü’l-Cevzî’nin (ö. 597/1201) uydurma olduğu tespit edilen 1850 haberi fıkıh konularına göre bir araya getirdiği eseridir. Giriş kısmında uydurmacılar, uydurma sebepleri hakkında bilgi verilmekte men kezebe hadisinin varyantları üzerinde durulmaktadır. Eserde haberlerin önce senedi ve metni verilmiş, ardından senedde yer alan râvilerden kusurlu olanların durumu açıklanmış, yer yer metin tenkidi yapılmıştır. Ancak müellif bazı zayıf, hasen hatta sahih hadisleri de eserine almakla eleştirilmiştir. Suyûtî’ye göre eserde mevzû sayılmaması gereken 300 kadar hadis bulunmaktadır. Suyûtî el-Leâli’l-masnû‘a fi’l-ehâdîsi’lmevzû‘a adlı kitabını İbnü’l-Cevzî’nin söz konusu eserindeki yanlışlıkları ortaya koymak amacıyla kaleme almıştır.
19. Tenzîhu’ş-şerî‘a kime aittir?
Cevap: İbn Arrâk (ö. 963/1556) tarafından telif edilen eserin tam adı Tenzîhu’ş- şerîati’l-merfû‘a ani’l-ahbâri’ş- şenî‘ati’l-mevzû‘a’dır.
20. Hangi maksatla ve hangi konuda uydurulmuş olursa olsun mevzû hadisler dinin bünyesinde ve Müslümanların hayatında birçok tahribat yapmıştır, bu tahribatlar nelerdir?
Cevap: • Hadis âlimleri daha faydalı bilgiler için harcayacakları zamanı, uydurma hadisleri tespit etmek ve onlarla mücadele etmek için harcamışlardır. • Bazı mevzû hadisler helali haram, haramı helal göstermek suretiyle dini hükümleri tahrif etmiştir. • Uydurma hadisler Müslümanlar arasındaki ayrılığı ve çatışmayı kö- rüklemiştir. Bu parçalanma arttıkça her grup kendini haklı gösterecek daha çok hadis uydurmuştur. • İslâm dinini kabul etmeye eğilimli olanları ve cahil Müslümanları dinden soğutmuştur. • Sözde, Müslümanları dine teşvik etmek ve onları kötülüklerden uzaklaştırmak maksadıyla uydurulan sözler, ya yaptığı en küçük iyiliğe güvenerek Müslümanları tembelliğe teşvik etmiş ya da günahlarının affedilmeyeceği düşüncesiyle onları ümitsizliğe düşürmüştür. • Dünya sevgisi, kadın, mal, evlat aleyhinde uydurulmuş hadislerin tesiriyle Müslümanlar, dünyayı bir kenara bırakmışlar, Allah’a giden yolda engel olur düşüncesiyle mal, mülk, evlat ve aileyi terk ve ihmal etmişlerdir. • Uydurma hadisleri vaaz ve nasihatlerine sermaye yapan kıssacılar halkın, cahil, tembel ve anlayışsız kalmasına büyük çapta sebep olmuşlardır.
|