Hoca Ahmed Yesevî (ö. 1166) ve Hikmetleri

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Hoca Ahmed Yesevî (ö. 1166) ve Hikmetleri
« : 02 Mart 2018, 14:52:27 »
Ahmed Yesevî, Türkler arasında kendi adıyla tarikat kurmuş bir mutasavvıftır.
Onun tarihî hayatı ile ilgili bilgiler oldukça azdır. Ahmed Yesevî Batı
Türkistan’ın Sayram kasabasında dünyaya gelmiştir. Çocuk yaşta iken anne
ve babasını kaybetmiş ve bakımını ablası Gevher Şehnaz Hanım üstlenmiştir.

Ablasıyla birlikte Yesi’ye göç etmişlerdir. Ahmed, eğitimine bu şehirde baş-
lamıştır. Daha sonra Yesi’de bulunan mutasavvıflardan Arslan Baba’ya intisap
ederek tasavvuf yoluna yönelmiştir. Arslan Baba vefat edince Buhara’ya
giderek Şeyh Yusuf-ı Hemedânî’ye intisap etmiştir.

Yusuf-ı Hemedânî’nin ölümünün ardından yerine geçen iki halifesinin de
vefat etmesiyle üçüncü olarak Ahmed Yesevî irşad makamına geçmiştir.
Bundan sonra Yesi şehrine dönerek irşad görevini burada sürdürmüştür. Çok
sayıda müridi olmuştur. Mansur Ata (ö.1197), Said Ata (ö. 1218-19), Süleyman
Hakîm Ata (ö. 1186) bunlardan en meşhur olanlarıdır. Ahmed Yesevî,
rivayete göre, altmış üç yaşına eriştiğinde Hz. Muhammed’in bu yaşta vefat
etmesi sebebiyle, ona olan saygısının bir işareti olarak bir kuyu kazdırıp ömrünün
geri kalanını yerin altında geçirmiştir.

Ahmed Yesevî’nin hayatı hakkında menkıbeler de teşekkül etmiştir. Bunlardan
en dikkat çekici olanı Arslan Baba ile karşılaşmasıdır. Menkıbeye göre,
Arslan Baba Hz. Muhamed’in sahabilerinden birisidir. Gazvelerden birinde
yiyecek bulamayan sahabe Hz. Muhammed’e gelerek yiyecek ricasında
bulunurlar.

Hz. Peygamber’in duası üzerine Cebrail tarafından bir tabak hurma
getirilir. Sahabiler tabaktan hurma alırken bir hurma yere düşer. Cebrail
Hz. Peygamber’e “Bu hurma, ümmetinizden Ahmed adlı birinin kısmetidir.”
der. Bunun üzerine Hz. Peygamber emaneti kimin teslim edeceğini sorar.
Sahabilerden cevap gelmeyince orada bulunanlardan Arslan Baba Allah’ın
inayeti ve Hz. Peygamber’in delaletiyle görevi yerine getireceğini bildirir.

Hz. Peygamber mübarek hurmayı kendi eliyle Arslan Baba’nın damağına
yerleştirir. Arslan Baba bu işaretle Yesi’ye gelerek küçük Ahmed’i aramaya
başlar. Onu arkadaşlarıyla oynarken bulur. Arslan Baba henüz hurmadan
bahsetmeden Ahmed emaneti vermesini ister. Arslan Baba beş yüz yıldır damağında
sakladığı hurmayı ağzından çıkararak sahibine teslim eder (Eraslan,
1993).

Ahmed Yesevî Orta Asya bozkırlarında kendisine tabi olan dervişlerine
dinî ve tasavvufî hakikatleri, tarikatın âdâb ve erkânını öğretmek gayesiyle
“hikmet”ler söylemiştir.

Hikmet, kelime anlamı itibarıyla hâkimlik, bilgelik,
sebep anlamlarına gelmektedir.

Edebî olarak ise Ahmed Yesevî’nin dinî-tasavvufi manzumelerine hikmet denilmektedir.
Bu manzumelerin toplandığı esere de [b]Dîvân-ı Hikmet [/b]adı verilmiştir.

Hikmet söyleme geleneği Yesevî dervişleri tarafından devam ettirilmiştir.
Sonradan söylenilen bazı hikmetlerin Ahmed Yesevî’ye mal edildiği de görülmektedir.
Zaman içerisinde Ahmed Yesevî’nin söylediği hikmetlerle müridlerin söyledikleri hikmetler karışmıştır.

Hatta bazı hikmetlerin dil özellikleri bakımından Yesevî’nin yaşadığı
dönenmin dil özelliklerini yansıtmadığı görülmektedir. Bu bakımdan elimizdeki
Dîvân-ı Hikmet nüshalarındaki bütün hikmetlerin Ahmed Yesevî’ye ait
oldukları söylenemez. Hatta bu hikmetlerin hangisinin Ahmed Yesevî’ye,
hangisinin dervişlerine ait olduklarını belirlemek de mümkün değildir. Bununla
birlikte hikmet adı altında yazılan şiirler temelde Ahmed Yesevî’nin
inanç ve düşünce dünyasını yansıtmaktadır. Hikmetlerin ana çerçevesini şeriat
ve tarikat esasları, ahlakî düsturlar, ilâhî aşk, peygamber sevgisi, dünya hayatı,
kıyamet, cennet ve cehennem vb. konular oluşturur.

Karahanlılar döneminde yazılan Kutadgu Bilig, Dîvânu Lugati’t-Türk, ve
Atabetü’l-hakâyık isimli eserler, dinî muhtevalı olmakla beraber tasavvufî özellik
taşımamaktadır. Zira bu eserlerin yazıldığı dönemde Türkler arasında tasavvuf
henüz yayılmamıştı.

Orta Asya’da tasavvuf edebiyatı Ahmed Yesevî’nin hikmetleri ile başlamıştır.

[b]Divan-ı Hikmet'in Özellikleri:[/b]
Kitapta Allah aşkı Peygamber sevgisi işlenmiştir.
Hikmet: Hoş, hayırlı anlamlarına gelir.
Sade ve yalın bir dil kullanılmıştır.
Aruz ve hece ölçüsü kullanılmıştır.
Dörtlük ve beyitle yazılmıştır.
144 hikmet ve 1 münacaat'tan oluşur.