Cennet veya Cehennem’e Girme

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Cennet veya Cehennem’e Girme
« : 03 Şubat 2018, 12:26:21 »
İlâhî buyruklara uyan müslümanların âhiret âleminde mutluluk ve huzur
yurdu olan cennete; kâfirlerin ve ilâhî buyruklara uymayanların ise azap
yurdu olan cehenneme gireceklerine iman etmek İslâm dinindeki âhiret
inancının son merhalesini oluşturur.

Cennet sözlük anlamı itibariyle sık bir şekilde bitki ve ağaçlarla dolu olan
bahçe demektir. Dinî kaynaklarda ise iman edip ilâhî buyruklara uyan
müslümanların âhiret hayataının başında, iman ettiği halde ilâhî buyruklara
uymayan veya bu konuda sürekli ihmalkâr davranan günahlakar müslümanların
cehennemde bir süre ceza çektikten sonra girecekleri ve ebedî
olarak kalacakları mutluluk yurdu anlamına gelir. Âlimlerin çoğunluğuna
göre cennet yaratılmıştır ve şu anda mevcuttur. Gök tabakalarının en üstünde
bulunduğunu kabul edenler olduğu gibi yerinin bilinemeyeceğini ve hatta
âhiret âlemi kurulurken yaratılacağını savunanlar da vardır. Ancak ikinci
görüş fazla itibar görmemiştir.

Kur’an’da “Adn”, “Firdevs”, “Na‘îm” ve “Me’vâ” gibi değişik bölümleri
bulunduğu bildirilen cennetle ilgili tasvirlerden anlaşıldığına göre orada
maddî mekân ve tesislerden ibaret olan üst üste kurulmuş konaklar ve güzel
meskenler, paha biçilemez kıymette ev eşyaları ve hizmetçiler, pınarlar,
nehirler, süt ve bal ırmakları, içkiler, tertemiz eşler, hoş kokular, ürünleri
kolayca toplanabilen çeşitli meyve ağaçları, nefis yiyecekler, değerli
elbiseler, altın takılar ve süsler, insan gönlünün ve gözlerinin arzu ettiği her
şey, kısaca her türlü lüks ve konfor, kesintiye uğramayan huzur ve barış,
Allah’ı görme ve onunla konuşma bahtiyarlığı, bir de ölümsüzlük vardır (etTevbe
9/72; es-Saf 61/12; ez-Zümer 39/20; Fussılet 41/30-32; ez-Zuhruf
43/71; ed-Duhân 44/51-57; Muhammed 47/15; et-Tûr 52/17-28; er-Rahmân
55/12, 46-76; el-Vâkıa 56/28-29). Kur’an’da cennet hakkında verilen bu
bilgilerin benzerleri daha ayrıntılı bir şekilde sahih hadislerde de yer almıştır.

Kur’an ve sahih hadislerde cennet, kısaca hiçbir insanın tasavvur
edemeyeceği, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir
kimsenin hayal edemediği nimetlerin bulunduğu mutluluk yeridir (es-Secde
32/17; Buhârî, “Tevhîd” 35; Müslim, “Cennet” 3-5).

Cehennem ise sözlük anlamı itibariyle “derin kuyu” demektir. İslâm
kaynaklarında “kâfirlerin ve günahkâr müslümanların içinde azap görecekleri
ve yaptıkları kötü eylemlerin karşılğında cezalandırılacakları yurt” anlamına
gelir. Kur’an’da cehennem kâfirlerin, münafıkların, zalimlerin, fâsıkların ve
mücrimlerin, kısaca ilâhî buyruklara inanmayan veya itaat etmeyen insanların
cezalandırılacağı bir yurt olarak tanıtılır. Yapılan tasvirlere göre hepsi de
yakıcı ateş anlamıyla irtibatlı olan cehennem, “cahîm”, “hâviye”, “hutâme”,
“lezâ”, “saîr” ve “sakar” adlı daha şiddetli bölümleri ve aşağı tabakaları
vardır. Cehennem azabı en hafif olan ve en üstte bulunan tabakayı teşkil eder
ve günahkâr Müslümanların ceza göreceği yerdir. Cahîm ise alevi ve ısı
derecesi yüksek olan en derin ateş tabakasıdır.

Kur’an ve sahih hadislerde yapılan tasvirlerden anlaşıldığına göre
cehennmede biyolojik ve psikolojik olmak üzere iki türlü azap
uygulanacaktır. Biyolojik olan azap can yakıcı ve öldürücü ateş türleri,
ateşten yataklar ve elbiseler, dondurucu soğuklar, görevli meleklerce
kullanılan demir topuzlar ve zincirler, kaynar sular ve katranlardan oluşan
içecekler, zakkumdan ve dikenli ağaçtan yiyecekler, kısaca ifade etmek
gerekirse insana eziyet verecek uygulamalardır. Psikolojik azap türü ise
ruhlara ıztırap verme şeklinde olup bu da dışlama, aşağılama, Allah’ı
görmekten ve O’nunla konuşmaktan mahrum bırakma şeklinde gerçekleşir
(el-Mutaffifîn 83/15; Âl-i İmrân 3/77).

Cehenneme girecek olan kimseler arasında çeşitli âyetlerde şu gruplar
sayılır: Allah’ı, Hz.Muhammed dâhil olmak üzere peygamberleri ve âhiret
hayatını inkâr edenler, İslâm dîniyle alay edenler, ilâhî buyruklara isyan
ederek günah işleyen ve ardından tövbe etmeyenler, sürekli namazlarını
terkedenler, büyüklük taslayarak Allah’a ibadet etmekten yüz çevirenler,
Allah ve peygamberleriyle mücadeleye girişip yeryüzünde bozgunculuk
yapanlar, haksız yere adam öldürenler, iffetli kadınlara iftira edenler, yalnızca
dünyayı kazanmak için çalışanlar, yetim mallarını haksız yere yiyenler. Hadis
kaynaklarında daha başka gruplar da bunlara ilave edilmiştir.

İslâm bilginlerinin çoğunluğuna göre cehennem de cennet gibi yaratılmış
olup şu an mevcuttur ve cennete nispetle evrenin en alt kısmındadır.
Cehennem azabıyla ilgili olarak da İslâm bilginleri iki farklı görüştedir.

Bilginlerin çoğunluğuna göre cehennemedeki biyolojik ve psikolojik azap
türleri ebedî olup sonsuza dek sürecektir. İçlerinde ashaptan bazılarının da
bulunduğu bir grup bilgine göre ise Allah’ın dilediği kadar sürdükten sonra
azap sona erecek, Allah’ı görmekten ve onunla konuşmaktan mahrum
olmaktan ibaret bulunan psikolojik azap ebediyen sürecek ve hiçbir zaman
sona ermeyecektir.