İlâhî buyruklara uyan müslümanların âhiret âleminde mutluluk ve huzur yurdu olan cennete; kâfirlerin ve ilâhî buyruklara uymayanların ise azap yurdu olan cehenneme gireceklerine iman etmek İslâm dinindeki âhiret inancının son merhalesini oluşturur.
Cennet sözlük anlamı itibariyle sık bir şekilde bitki ve ağaçlarla dolu olan bahçe demektir. Dinî kaynaklarda ise iman edip ilâhî buyruklara uyan müslümanların âhiret hayataının başında, iman ettiği halde ilâhî buyruklara uymayan veya bu konuda sürekli ihmalkâr davranan günahlakar müslümanların cehennemde bir süre ceza çektikten sonra girecekleri ve ebedî olarak kalacakları mutluluk yurdu anlamına gelir. Âlimlerin çoğunluğuna göre cennet yaratılmıştır ve şu anda mevcuttur. Gök tabakalarının en üstünde bulunduğunu kabul edenler olduğu gibi yerinin bilinemeyeceğini ve hatta âhiret âlemi kurulurken yaratılacağını savunanlar da vardır. Ancak ikinci görüş fazla itibar görmemiştir.
Kur’an’da “Adn”, “Firdevs”, “Na‘îm” ve “Me’vâ” gibi değişik bölümleri bulunduğu bildirilen cennetle ilgili tasvirlerden anlaşıldığına göre orada maddî mekân ve tesislerden ibaret olan üst üste kurulmuş konaklar ve güzel meskenler, paha biçilemez kıymette ev eşyaları ve hizmetçiler, pınarlar, nehirler, süt ve bal ırmakları, içkiler, tertemiz eşler, hoş kokular, ürünleri kolayca toplanabilen çeşitli meyve ağaçları, nefis yiyecekler, değerli elbiseler, altın takılar ve süsler, insan gönlünün ve gözlerinin arzu ettiği her şey, kısaca her türlü lüks ve konfor, kesintiye uğramayan huzur ve barış, Allah’ı görme ve onunla konuşma bahtiyarlığı, bir de ölümsüzlük vardır (etTevbe 9/72; es-Saf 61/12; ez-Zümer 39/20; Fussılet 41/30-32; ez-Zuhruf 43/71; ed-Duhân 44/51-57; Muhammed 47/15; et-Tûr 52/17-28; er-Rahmân 55/12, 46-76; el-Vâkıa 56/28-29). Kur’an’da cennet hakkında verilen bu bilgilerin benzerleri daha ayrıntılı bir şekilde sahih hadislerde de yer almıştır.
Kur’an ve sahih hadislerde cennet, kısaca hiçbir insanın tasavvur edemeyeceği, hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir kimsenin hayal edemediği nimetlerin bulunduğu mutluluk yeridir (es-Secde 32/17; Buhârî, “Tevhîd” 35; Müslim, “Cennet” 3-5).
Cehennem ise sözlük anlamı itibariyle “derin kuyu” demektir. İslâm kaynaklarında “kâfirlerin ve günahkâr müslümanların içinde azap görecekleri ve yaptıkları kötü eylemlerin karşılğında cezalandırılacakları yurt” anlamına gelir. Kur’an’da cehennem kâfirlerin, münafıkların, zalimlerin, fâsıkların ve mücrimlerin, kısaca ilâhî buyruklara inanmayan veya itaat etmeyen insanların cezalandırılacağı bir yurt olarak tanıtılır. Yapılan tasvirlere göre hepsi de yakıcı ateş anlamıyla irtibatlı olan cehennem, “cahîm”, “hâviye”, “hutâme”, “lezâ”, “saîr” ve “sakar” adlı daha şiddetli bölümleri ve aşağı tabakaları vardır. Cehennem azabı en hafif olan ve en üstte bulunan tabakayı teşkil eder ve günahkâr Müslümanların ceza göreceği yerdir. Cahîm ise alevi ve ısı derecesi yüksek olan en derin ateş tabakasıdır.
Kur’an ve sahih hadislerde yapılan tasvirlerden anlaşıldığına göre cehennmede biyolojik ve psikolojik olmak üzere iki türlü azap uygulanacaktır. Biyolojik olan azap can yakıcı ve öldürücü ateş türleri, ateşten yataklar ve elbiseler, dondurucu soğuklar, görevli meleklerce kullanılan demir topuzlar ve zincirler, kaynar sular ve katranlardan oluşan içecekler, zakkumdan ve dikenli ağaçtan yiyecekler, kısaca ifade etmek gerekirse insana eziyet verecek uygulamalardır. Psikolojik azap türü ise ruhlara ıztırap verme şeklinde olup bu da dışlama, aşağılama, Allah’ı görmekten ve O’nunla konuşmaktan mahrum bırakma şeklinde gerçekleşir (el-Mutaffifîn 83/15; Âl-i İmrân 3/77).
Cehenneme girecek olan kimseler arasında çeşitli âyetlerde şu gruplar sayılır: Allah’ı, Hz.Muhammed dâhil olmak üzere peygamberleri ve âhiret hayatını inkâr edenler, İslâm dîniyle alay edenler, ilâhî buyruklara isyan ederek günah işleyen ve ardından tövbe etmeyenler, sürekli namazlarını terkedenler, büyüklük taslayarak Allah’a ibadet etmekten yüz çevirenler, Allah ve peygamberleriyle mücadeleye girişip yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, haksız yere adam öldürenler, iffetli kadınlara iftira edenler, yalnızca dünyayı kazanmak için çalışanlar, yetim mallarını haksız yere yiyenler. Hadis kaynaklarında daha başka gruplar da bunlara ilave edilmiştir.
İslâm bilginlerinin çoğunluğuna göre cehennem de cennet gibi yaratılmış olup şu an mevcuttur ve cennete nispetle evrenin en alt kısmındadır. Cehennem azabıyla ilgili olarak da İslâm bilginleri iki farklı görüştedir.
Bilginlerin çoğunluğuna göre cehennemedeki biyolojik ve psikolojik azap türleri ebedî olup sonsuza dek sürecektir. İçlerinde ashaptan bazılarının da bulunduğu bir grup bilgine göre ise Allah’ın dilediği kadar sürdükten sonra azap sona erecek, Allah’ı görmekten ve onunla konuşmaktan mahrum olmaktan ibaret bulunan psikolojik azap ebediyen sürecek ve hiçbir zaman sona ermeyecektir.
|