Melekler, Allah tarafından verilen görevleri eksiksiz yerine getiren itaatkâr varlıklardır. Ayetlerde onların ulûhiyetle ilgili görevleri yanında insanlarla ve tabiatla ilgili görevlerinin de olduğundan bahsedilir. Meleklerden insanlarla ilgili görevleri olanlar daha çok onların ruhî ve manevî hayatı ile ilgilenmektedirler.
[b]Allah tarafından meleklere verilen görevleri şöylece sıralamak mümkündür:[/b]
a. Allah’ı hamd ile yüceltmek: Meleklerin Kur’an’da belirtilen görevlerinden ilki; Yüce Allah’ı hamd ile yüceltmek, O’na secde etmek, O’nu gece gündüz takdis etmek ve emrolundukları diğer işleri yerine getirmektir.
“Şüphesiz Rabbin katındaki (melek)ler, O’na ibadet etmekten büyüklenmezler. O’nu tespih ederler ve yalnız O’na secde ederler” (el-A‘râf 7/206). “(Onlar Allah’ı) Hiç ara vermeksizin gece ve gündüz tespih ederler” (elEnbiya 21/20).
b. Peygamber’e salat ve selam getirmek: Kur’an’da meleklerin görevlerinden biri de peygamberlere salat ve selam getirmektir: “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin” (el-Ahzâb 33/56).
c. Müminlere âhirette şefaat etmek ve insanlara dünyada hayır duada bulunmak: Şefaat, kıyamet gününde günahkârlar hesabına Allah’tan bağışlanma dilemektir. Kur’an’da meleklerin inanan kullar için Allah’tan şefaat dilediklerinden bahsedilmektedir:
“Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ederek tespih ederler, O’na inanırlar ve müminler için (şöyle diyerek) şefaat dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru.” “Ey Rabbimiz! Onları da, onların babalarından, eşlerinden ve soylarından iyi olanları da, kendilerine vaadettiğin Adn cennetlerine koy. Şüphesiz sen mutlak güç sahibisin, hüküm ve hikmet sahibisin. “Onları kötülüklerden koru. Sen o gün kimi kötülüklerden korursan, ona rahmet etmiş olursun. İşte bu büyük başarıdır” (el-Mü’min 40/7-9).
Bunun yanında meleklerin herhangi bir ayrımda bulunmaksızın dünyadaki tüm insanlar için dua ettikleri de belirtilmektedir: “Neredeyse gökler (O’nun azametinden) üstlerinden çatlayacaklar. Melekler ise, Rablerini hamd ile tespih ederler ve yeryüzündekiler için bağışlanma dilerler. İyi bilin ki Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” (eş-Şûrâ 42/5).
d. İnsanları iyi işlere sevketmek, onları korumak amacıyla takip etmek: Melekler, şeytanların aksine insanları iyi işlere yöneltirler. Her insanın biri melek, biri de şeytan olmak üzere iki arkadaşı bulunmakta, Kur’an,
birincisine “şâhid”, ikincisine “sâik” (sevkeden) demektedir. Bu melekler insanların yaptığı iyi işlere şahitlik edecek olan meleklerdir. “Herkes beraberinde bir sevk edici, bir de şahitlik edici (melek) ile gelir” (el-Kâf 50/21).
Ayrıca Kur’an’da, insanı takip eden bir refakatçinin bulunduğundan da söz edilir.
“İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın” (Kaf 50/18).
“İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar. Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur” (erRa’d 13/11).
e. Peygamberlere vahiy getirmek: Allah Teâlâ, insanlar gibi meleklerden de elçiler seçtiğini, Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahiy indirildiği gibi Hz. Muhammed’e de vahiy gönderildiğini ve Cebrail’in, Kur’an’ı Peygamber’in kalbine indirdiğini haber vermektedir:
“De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’ân’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir” (el-Bakara 2/97-98).
f. Peygamberlere ve müminlere maddî ve manevî destek olmak: Kur’an’da meleklerin müminleri sıkıntılı ve üzüntülü anlarında teselli ettiği, kâfirleri ise sıkıntıya soktuğu belirtilmektedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de Hz. İsâ’nın Rûhu’l-kudüs ile desteklendiği, meleklerin Allah’a inanıp doğru yolda yürüyenlere manevî destek verdikleri haber verilmektedir:
“Andolsun ki, siz son derece güçsüz iken Allah size Bedir’de yardım etmişti. O hâlde Allah’a karşı gelmekten sakının ki şükretmiş olasınız. Hani sen mü’minlere, “Rabbinizin, indirilmiş üç bin melek ile yardım etmesi size yetmez mi?” diyordun. Evet, sabrettiğiniz ve Allah’a karşı gelmekten sakındığınız takdirde; onlar ansızın üzerinize gelseler bile Rabbiniz nişanlı beş bin melekle size yardım eder” (el-Bakara 2/123-125).
“Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da, “Ben size ard arda bin melekle yardım ediyorum” diye cevap vermişti.” (el-Enfâl 8/9). “Sonra Allah, Resulü ile mü’minler üzerine kendi katından güven duygusu ve huzur indirdi. Bir de sizin göremediğiniz ordular indirdi ve inkâr edenlere azap verdi. İşte bu, inkârcıların cezasıdır (et-Tevbe 9/26).
g. İnsanların yaptıklarını kaydetmek: Kur’ân-ı Kerîm’de insanın yanında bulunan iki meleğin katiplik yaparak onun tüm yaptıklarını kaydettikleri belirtilmektedir:
“Hâlbuki üzerinizde muhakkak bekçiler, değerli yazıcılar (kirâmen kâtibîn) vardır” (el-İnfitâr 82/10-11).
h. Tabiatın yönetimi ve ilâhî kanunların icrasıyla meşgul olmak: Kur’an’da âlemi idare eden varlıklara yemin edilmesi, insanların canını alan “ölüm meleği”nden söz edilmesi, meleklerin yalancı peygamberlerin ve kâfirlerin canını alacaklarının bildirilmesi vb. hadiseler meleklerin ilahi kanunların icrasında görevli olduklarını gösterir.
“(Kâfirlerin ruhlarını) şiddetle söküp çıkaranlara, (mü’minlerin ruhlarını yavaş yavaş) kolaylıkla çekip alanlara, (emrolundukları şeye süratle) yüzüp gidenlere, sonra yarışıp öne geçenlere, sonra işleri düzenleyenlere (bütün bu vazifeleri yapan meleklere) yemîn olsun (ki, öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz!)” (en-Nâziât 79/1-5).
“De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz” (es-Secde 32/11).
Bunun gibi, arşı taşıyan ve onun etrafında dolaşan meleklerin varlığı düşünüldüğünde, onların tabiat kanunlarının icrasında oldukça etkili oldukları anlaşılır. Çünkü arş kavramı kâinatın ilâhî varlık tarafından idare edilmesinin sembolüdür. Dolayısıyla meleklerin arşı yüklenmesi, onların kainatın idaresine vasıta edildikleri anlamına gelir.
“Melekleri de, Rablerini hamd ile tesbih edip yücelterek Arş’ın etrafını kuşatmış hâlde görürsün. Artık kulların arasında adaletle hüküm verilmiş ve “Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur” denilmiştir” (ez-Zümer 39/75).
“Arş’ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunanlar (melekler) Rablerini hamd ile tespih ederler, O’na inanırlar ve inananlar için (şöyle diyerek) bağışlanma dilerler: “Ey Rabbimiz! Senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O hâlde tövbe eden ve senin yoluna uyanları bağışla ve onları cehennem azabından koru” (el-Mümin 40/7).
h. İlâhî cezaları yerine getirmek: Zor dönemlerinde müminlere destek olan melekler, Allah’ın kâfirlere takdir ettiği cezalarında uygulayıcısıdırlar. Nitekim Allah tarafından Lût kavmini cezalandırmak için gönderilen melekler, önce Hz. İbrahim’e uğramışlar ve geliş amaçlarına ona şöyle açıklamışlardır:
“Elçilerimiz (melekler) İbrahim’e müjdeyi getirdiklerinde, “Biz, bu memleket halkını helâk edeceğiz, çünkü oranın ahalisi zalim kimselerdir” dediler” (el-Ankebût 29/31).
Kur’ân-ı Kerim, kıyamet gününde ve sonrasında kâfirleri bekleyen azabı anlatırken de meleklerin fonksiyonlarına temas etmektedir:
“Melekler, kâfirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin” (el-Enfâl 8/50).
1. Cennet ve cehennemde görevli melekler: Kur’an’da âhirette müminleri selamlayarak karşılayacak olan cennet bekçilerinden (er-Ra‘d 13/23-24) ve cehennemlikleri korkutan görevli meleklerden (ez-Zümer 39/71-72) bahsedilmektedir. Bunlara genel olarak “hâzin” adı verilmiştir. Cehennem bekçilerini temsil eden melek bir âyette Mâlik (ez-Zuhruf 43/77), cennet meleği ise hadislerde (Süyûtî, s. 67) Rıdvân ismiyle geçer. Cehennem görevlileri ayrıca “zebânî” olarak da adlandırılmıştır (el-Alak 96/18).
|