Kur’an-ı Kerim’de meleklerin özellikleri ve görevleri hakkında çeşitli bilgiler verilmektedir. Buna göre, Allah tarafından kendilerine verilen görevleri eksiksiz olarak yerine getirmekle yükümlü olan melekler, günah işlemekten uzak varlıklardır. Onlar sadece Allah’ın emriyle hareket ederler ve asla ona itaatsizlik etmezler. Melekler bu özellikleriyle günah işleme yeteneğine sahip olan insanlardan ve cinlerden ayrılmışlardır. Bu çerçevede, Kur’anda Allah’ın insanı yaratma dileğine meleklerin itiraz eder bir tarzda yaklaşması, onların bu yaratılışına aykırı gibi görünse de bunun görüş bildirmek veya gerçeği öğrenmek amacıyla söylendiği ileri sürülmüştür. Nitekim ayetin devamında ve konuyla ilgili diğer ayetlerde meleklerin mutlak bir teslimiyet içinde oldukları açıkça görülmektedir:
“Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti” (elBakara 2/ 30).
[b]Ayet ve hadislerde geçen ifadelerden hareketle meleklerin özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:[/b]
1.Melekler nurdan yaratılmış varlıklardır. Meleklerin hangi maddeden yaratıldığına dair Kur’an’da açık bir bilgi yoktur. Fakat bir hadiste “cinlerin ve şeytanların ateşten, Hz. Âdem’in toprak ve çamurdan, meleklerin ise nurdan yaratıldığı belirtilmektedir (Müslim, “Zühd” 10).
2. Meleklerde erkeklik ve dişilik özelliği yoktur. Bu nedenle müşriklerin, melekleri Allah’ın kızları sanmaları batıl bir inanıştır. Kur’ân-ı Kerim onların bu düşüncelerinin yanlışlığını ortaya koymaktadır: “Onlar Rahman’ın kulları olan melekleri dişi kabul ettiler. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler?” (ez-Zuhruf 43/19; es-Sâffât 37 /149- 150).
3. Melekler, yorulma, usanma vb. bedensel özelliklerden arınmışlardır. “O’nun huzurunda bulunanlar, O’na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar. Onlar bıkıp usanmaksızın gece gündüz Allah’ı tesbih ederler” (Fussilet 41/38).
4. Melekler; Allah’a isyan etmeyen, O’nun emrinden dışarı çıkmayan, kendileri için öngörülen görevleri eksiksiz yapan ve asla günah işlemeyen varlıklardır:
“Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar” (en-Nahl 16/50).
Burada, Kur’an’da Adem’e secde etmeyerek Allah’a isyan eden İblis’in, meleklerden değil, cinlerden olduğunu belirtmek gerekir (el-Kehf 18/50). 5. Melekler son derece güçlü ve üstün özelliklere sahip varlıklardır. “(Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti” (en-Necm 53/5).
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır” (et-Tahrim 66/6).
“(Kur’an), şüphesiz değerli, güçlü ve Arş’ın sahibi katında itibarlı, orada (meleklerce) itaat edilen, güvenilir bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür” (et-Tekvîr 81/19-21).
6. Bir ayette meleklerin kanatları olduğu belirtilmektedir. Ayette geçen “kanat” ifadesini diğer dünyevî varlıkların kanatlarına benzeterek anlamak doğru değildir. Çünkü bu kanatların mahiyeti bilinmemektedir.
“Hamd, gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah’a mahsustur. O, yaratmada dilediğini artırır. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter” (el-Fâtır 35/1).
7. Normal şartlarda gözle görünmeyen melekler, Allah’ın emir ve izni ile çeşitli şekillere girebilmektedirler. Peygamberler onları aslî suretleri ve büründükleri biçimleri ile görebilirler. Nitekim Cebrâil (a.s.), Hz. Meryem’e bir insan şeklinde görünmüş, Hz. İbrahim’e insan şeklinde gelen melekler onu bir evlat ile müjdelemişlerdir.
“(Ey Muhammed!) Kitap’ta Meryem’i de an. Hani o ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail’i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü” (Meryem 19/16-17).
“And olsun elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi. Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce, onları yadırgadı ve onlardan dolayı içinde bir korku duydu. Dediler ki: “Korkma, çünkü biz Lût kavmine gönderildik.” İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u. İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u. İbrahim’in karısı ayakta idi. (Bu sözleri duyunca) güldü. Ona da İshak’ı müjdeledik; İshak’ın arkasından da Yakûb’u” (Hûd 11/69-73).
8. Melekler de diğer varlıklar gibi gaybı bilemezler. Çünkü gaybı sadece Allah bilir. Meleklerin bildiği gayb, Allah’ın onlara bildirdikleriyle sınırlıdır. “De ki: “Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir. Onlar, öldükten sonra ne zaman diriltileceklerinin de farkında değildirler” (en-Neml 27/65).
Melekler, Allah’ın Âdem’e öğrettiği varlıkların isimlerinin ne olduğunu bilememişler, Hz. Âdem, Allah’ın emriyle, varlıkların isimlerini söyleyince de Yüce Allah; göklerin ve yerin gaybını ancak kendisinin bildiğini belirtmiştir.
“Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi. Melekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler. Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem, meleklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi” (el-Bakara 2/31-33)
|