İslâm Dininin İnançla İlgili Hükümleri

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
İslâm Dininin İnançla İlgili Hükümleri
« : 03 Şubat 2018, 10:29:24 »
İslâm inancı her insandan Allah’a mânevî gönül bağıyla bağlanmayı ve
bunda samimiyet ve içtenlik göstermeyi ister. İnançlar dışarıdan değerlendirilmesi
pek mümkün olmayan ve insanın yaratıcısıyla olan bağını ihtiva
eden ilkelerden ibarettir. İnanç konuları temel olarak peygamberlere indirilen
vahiyle belirlenir. Vahyin içeriği de Allah’ın var ve bir olduğuna, meleklere,
kitaplara, peygamberlere, âhiret gününe ve kaza ve kaderin iyi ve kötü
yönleriyle Allah’tan olduğuna inanmaktan ibarettir. Bunlar üçe indirilmek
suretiyle Allah, peygamber ve âhiret inancı olarak özetlendiği gibi bazen de
bire indirgenmek suretiyle Allah’a iman olarak özetlenir. İslâm tevhit dinidir.
Bütün konular bu temel esas etrafında örülür.

Diğer yönden inançla ilgili hükümlere aslî, yapıp etmelerle yani ibadet ve
muamelâtla ilgili olanlarına fer'î esaslar denir. Bu ayırım inanç esasının dinde
ne kadar önemli olduğunu göstermek içindir. Dinin aslî inanç esasları aslî
birinci derecede önemli, muamelatı ilgilendiren fer'i konulardaki esasları ise
ikinci derecede önemli hususlardır. Çünkü insan nasıl inanıyorsa öyle yaşar.
İnancını kaybeden veya inancı olmayan kişiler ise yaşadıkları gibi inanmak
mecburiyetindedirler.

İslâm dininin inanç esasları itikat olarak isimlendirilir. İtikat ise "Bir şeye
gönül bağlamak, düğüm atmışçasına kesinlikle inanmak ve bütünüyle
benimsemek” anlamlarına gelir. İman etmekle eş anlamlıdır. İtikat esasları ise
"İslâm dininde kesinlikle inanılan ve inanılan hususlarda şüpheye yer
vermeden doğru kabul edilen değerler" anlamına gelir. Yine bu kelimelerle
ilgili diğer bir terim de "akîde", çoğulu "akâid"tir. Akîde "Gönülden bağ-
lanılan şey" ve " kesinlikle inanılan değer" demektir. Terim olarak anlamı ise
“Sahibi nezdinde hiçbir şüphe kabul etmeyen kesin hüküm, inanılması
gerekli olan temel ilke, iman esasıdır.”

Allah Teâlâ’nın kulları hakkında belirlediği hükümler İslâm dininde üç
ana başlık altında incelenir. Bunlar; itikâdî, amelî ve ahlâkî hükümlerdir. Bu
hükümlerin tamamı bir bütün olarak İslâm’ı meydana getirir. Bu
hükümlerden sadece biri veya ikisi İslâm'ın tamamını karşılamaz. Yani
meselâ amelî veya ahlâkî hükümler İslâm'ın sadece bir veçhesini temsil eder.
Bu temsil İslâm’ın tamamı söz konusu olduğunda eksik demektir. Ancak
inanç esaslarının bulunmaması veya eksik veyahut da yanlış olması halinde
dini hükümlerin geri kalan kısmı bir anlam ifade etmemektir. Meselâ itikat
esaslarını kabul etmeyen bir kişi, çok amel etmiş veya gayet ahlâklı bir
davranış sergilemiş olsa bile onun İslâm’la bir ilgisi kurulamayacaktır.

İbadetleri lüzumsuz gören kişi de aynı şekildedir. “Kim imanı kabul etmezse
onun ameli boşa gitmiştir. O, âhirette de ziyana uğrayanlardandır” (el-Mâide,
5/5; Nisâ 4/124; Enbiyâ 21/94) ifadesiyle bu hususa dikkat çekilmiştir.
Bu inanç konularının neler olduğu ve neleri kapsadığı bu ders kitabının
tamamının konusudur. Bu sebeple bu ünitede bunların içeriklerinden de
bahsetmeyeceğiz. Her ünite konu olarak seçtiği bir inanç esasını geniş şekilde
ele alacaktır. Biz bu konulara işaret etmekle yetinip esas konumuz olan inanç
esaslarının itikat olma yönünden incelenmesine geçeceğiz. İnanç esaslarının
tespitini, bu esasların devamlılığını, onlara olması gereken bağlılığı ve
onların özelliklerini ele alacağız.

İslâm’ın her şeyden önce tevhid dini olması sebebiyle en önemli yönü,
evrende Allah’tan başka hiçbir varlığı mabut olarak kabul etmemektir. Bu
bağlamda İslâm’ın inanç esasları bazı ayırıcı özellikler taşır. Bu esaslar içine
girmesi gerekenler sadece inancı ilgilendiren hususlar olmayıp dinin
tamamını içine alacak temel hükümlerdir. İslâm’ın vahiy yapısından ve Hz.
Peygamber’in hadislerinden elde edilmiş bütün hükümler belli şartları
taşımak şartıyla inanç değeri taşırlar. İslâm’ın inanç esasları Hz. Peygamber’e
indirilen vahyin tamamı olarak kabul edildiğinden Kur’ân’ın tamamı inanç
esası olarak değerlendirilir. Onların temel yapısı ve uygulanması İslâm’ı
oluşturduğu için bir hüküm itikat, amel veya ahlâk olarak değer kazanmadan
önce inanç esaslarına dayanır ve bu yönüyle değer ifade eder.