Arapça bir kelime olan “ibadet” sözlükte “boyun eğme, alçak gönüllü olma, iteat, kulluk, tapma, tapınma” gibi anlamlara gelir. Dinî bir terim olarak ibadetin genel anlamı, her şeyin yaratıcısı olan Allah’a içten gelerek ve gönüllü olarak yönelmek, boyun eğmek ve iteat etmektir. Türkçemizde ibadet, kulluk etmek ve tapmak kelimeleriyle de ifade edilmektedir. Dinî literatürdeki “ubûdiyet” kavramı ise insanın Allah’a olan teslimiyetini, bağlılığını ve kullukta bulunmasını ifade etmektedir.
İbadetin biri geniş diğeri dar olmak üzere iki anlamı vardır. Geniş anlamda ibadet, mükellef yani yükümlü olan herkesin Allah'a karşı duyduğu saygı ve sevginin sonucu olarak O'nun rızasına uygun ve iradeye dayalı bütün davranışlarını içine alır. Buna göre tamamen dinî olan görevler yanında, kişilerin Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak için yaptığı her fiil, niyet, düşünüş ve söz ibadet olarak nitelendirilir. Bu amaçla fert ve toplum yararına gerçekleştirilen her olumlu davranış dinî ve manevî bir anlam kazanır ve ibadet sayılır. Allah’ın emirlerine iteat edip yasaklarından kaçmak da ibadettir. Bu anlamda ibadetin zikir, fikir ve şükür olmak üzere üç boyutu vardır. İbadetin zikir boyutu, Allah inancını zihinde canlı tutmak, O’nu anmak ve varlığını benliğinde duyabilmektir. Fikir boyutu, Allah’ın sıfatları ve evrende yarattığı eşsiz eserleri hakkında düşünmektir. Şükür ise, bütün bu nimetlerine karşı minnettarlığını bildirmektir.
Kur’ân’a göre ibadet sadece insana mahsus bir eylem ve özellik değildir. Evrendeki canlı cansız bütün varlıklar kendi özelliklerine göre Yüce Yaratıcı’ya ibadet etmektedir (el-İsrâ 17/44). Fakat biz aynı cinsten olmamızdan dolayı sadece insanların ibadetini görüp anlayabiliyoruz. Dar ve özel anlamda ibadet ise, Allah ve Resulü tarafından yapılması istenen, niyete bağlı olarak yaratana karşı saygı ve boyun eğmeyi ifade eden ve yapana sevap kazandıran belirli davranış biçimleridir. Fıkıh literatüründe ibadet yaygın olarak bu özel anlamda kullanılmaktadır. Buna göre ibadet, dinî içerikli belli ve düzenli yapılan davranış biçimleridir. Bunlara sistematik ve şekle bağlı ibadetler (ibâdât-ı mersûme) de denir. İslâm’ın temel şartlarını oluşturan namaz, oruç, zekât, hac bu tür ibadetlerin belli başlılarıdır. Bunların yanında, kurban kesme, i‘tikâf, Kur’ân okuma gibi davranışlar da bu anlamıyla ibadetin en meşhur örnekleridir. Adak, yemin, keffâretler ile haram ve helaller de ibadet kavramına dahildir. Bu konularda bilgi edinmek için kitabın ilgili ünitelerine bakabilirsiniz.
Dinî literatürde Allah’a saygıyı ve O’nun rızasını gözeterek iş yapmayı ifade etmek üzere “ibadet” yanında “tâat” ve “kurbet” kelimeleri de kullanılmaktadır. Tâat, emri benimseyip yerine getirmek demektir. Buna iteat da denir. İster belli bir niyetle isterse niyetsiz yapılsın, yapılmasından dolayı sevap kazanılan herhangi bir iş demektir. Mesela Kur’ân okumak bir taâttır. Yakınlık anlamına gelen kurbet ise, insanı manevî olarak Yüce Allah’a yaklaştıran her bir güzel iş anlamındadır. Söz gelimi sadaka vermek ve nâfile namaz kılmak birer kurbettir.
Bu üç kavram arasındaki ilişki kısaca şöyledir: Bu üç kelime, kulun kendisini Allah’a ifade etmesi, O’nu Rab olarak kabul etmesi, emrine amade olduğunun bilincinde olması ve kuldan Allah’a yönelik eylem olmaları noktasında ortaktırlar. Ancak, kurbet ibadetten daha kapsamlıdır. Kendisinden sevap beklenen ibadet daima niyete ihtiyaç gösterdiği için, kurbet olarak adlandırılan bir davranış her zaman ibadet olarak nitelendirilemez. İbadet anlamı taşımayan kurbette ise niyet aranmaz.
Emredilenleri yapıp, yasaklananlardan da uzak durmak anlamına gelen tâat ise kurbetten daha geniş bir anlamı ifade etmektedir. O halde kurbet, niyete bağlı olmasa da, kendisine yaklaşılacak olanı tanıdıktan sonra sevap getirecek fiili yapmaktır. İbadet, niyete bağlı olup fâiline sevap kazandıran bir davranış iken, tâat, niyete bağlı olsun ya da olmasın fâiline sevap kazandıran fiildir. Buna göre, niyete bağlı olarak yapılan beş vakit namaz, oruç, zekât ve hacdan her bireri kurbet, tâat ve ibadet kelimelerinden biriyle ifade edilebilmektedir. Kur’ân okuma, bir şeyi vakfetme, köle azadı ve sadaka gibi davranışlar niyete bağlı olmadıkları halde yine söz konusu kelimelerin her biriyle adlandırılabilmektedirler.
|