Tâif Kuşatması

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Tâif Kuşatması
« : 15 Ocak 2018, 11:04:07 »
Tâif’e ulaşan Sakîf ve Hevâzinliler, şehir surlarının kapılarını kapatıp şehrin
kalesinde savaşa hazırlanmışlardı. Bir yıllık erzak depolamışlar ve
savunmada kullanmak üzere taş toplayıp bunları atacak sapanlar
yerleştirmişlerdi. Onların peşinden Tâif’e kadar gelen Hz. Peygamber,
sağlam bir surla çevrili şehri kuşatma altına aldı.

İslâm’a girmeyi veya teslim olmayı reddeden Tâifliler
erzakları tükeninceye kadar savunmayı devamettirip sonunda
ölüm kalım mücadelesine gireceklerini söylüyorlardı.

Kuşatmanın ilk safhasında kalelerden Müslümanları ok yağmuruna tuttular.
Atılan oklardan yaralananlar ve şehit düşenler oldu. Bunun üzerine
ordugâhını biraz daha geriye çeken Hz. Peygamber, sur içine taş ve yanıcı
maddeler atabilen mancınık; ayrıca surlara yaklaşıp tahrip etmekte
yararlanılan sığır derisiyle kaplı tahtadan yapılmış debbâbe ve dabr denilen
savaş araçlarını kullandırdı. Ancak savunma savaşını iyi bilen Tâifliler,
surlara yaklaşmaya çalışan dabr ve debbâbelerin üzerine kızgın yağ veya
kızgın demir atarak içindeki askerlerin surlara yaklaşmasına izin vermediler.

Hz. Peygamber Tâif’ten çıkıp kendilerine sığınacak kölelerin âzad
edileceklerini ilân etti. Bunun üzerine 20 civarında köle kaleden inmeyi
başararak müslümanlara katıldı. Bir ay civarında sürdürülen kuşatmanın
uzayacağı anlaşılınca, Resûlullah, arkadaşlarıyla bir durum değerlendirmesi
yaptı. Nevfel b. Muâviye ed-Di’lî’nin, uzun süre beklenilirse Tâifliler’in
teslim olmak zorunda kalacağı, kuşatma kaldırılırsa da artık onlardan
müslümanlara bir zarar gelmeyeceği şeklindeki görüşünü, yerinde bulup
kuşatmayı kaldırdı (8/630).

Kuşatma sırasında on bir (veya on dört) şehitverilmişti.
Kuşatmayı kaldıran Hz. Peygamber, Huneyn esir ve
ganimetlerinin bekletildiği Ci’râne’ye hareket etti.

Tâif’ten ayrılırken,  Tâifliler aleyhinde bedduada bulunması istenince,
Allah’tan onlara hidayet nasip etmesini ve onları Müslüman olarak kendisine göndermesini istedi.
Resûl-i Ekrem’in bu sözleri, Tâif’in kan dökülerek fethedilmesini istemediği
ve Tâif halkının müslüman olarak kendisine gelmeleri beklentisi içinde fethi
tehir ettiği şeklinde de yorumlanmıştır.

Gelişmeler bu yorumu teyid etmektedir.
Şöyle ki, Mekke pazarını kaybeden ve İslâmiyet’e giren komşu
kabileler tarafından çepeçevre kuşatılan Sakifliler müslümanlarla savaşarak
başa çıkamayacaklarını anlayınca, 9/630 yılında Medîne’ye bir heyet
göndererek İslâm'ı kabul ettiler.