Hz. Peygamber’in Amcası ile Suriye Seyahati ve Bahîra Hadisesi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Peygamberimiz dokuz (veya on iki) yaşında bulunduğu sırada amcası Ebû
Tâlib bir ticaret kervanıyla Suriye’ye gitmeye karar vermişti. Aile arasında
amcasının Hz. Muhammed’i de yanına alıp almaması konuşuldu. Özellikle
amca ve halaları gidilecek yerin uzaklığını ve çocuk için bu yolculuğun
hastalık ve sair hususlar açısından taşıdığı muhtemel riskleri dikkate alarak
evde kalmasının uygun olacağını söylediler. Ancak Peygamberimiz
amcasıyla birlikte gitmek için yalvardı. Yeğeninin ısrarını gören Ebû Tâlib
duygulandı ve onu da yanına aldı. Kervan Suriye topraklarındaki Busrâ’da
konakladı. Bu arada bir manastırda yaşayan Bahîra adlı rahip de kafileyi
izlemekteydi. Daha önce birçok kervan burada konakladığı halde herhangi bir
ilgi gösterme ihtiyacı duymayan rahip bu kafileye ayrı bir önem vermişti.

Çünkü bu sefer o güne kadar hiç görmediği bir şeyi farketmiş, alçak ve küçük
bir bulutun kafilenin üstünde yavaş yavaş ilerlediğini, sürekli yolculardan bir
veya ikisi ile güneşin arasına girdiğini görmüştü. Büyük bir ilgiyle kervanın
yaklaşmasını izledi. Bahira manastırdaki kutsal kitaplardan haberdar olup bir
peygamberin geleceğine ve bunun da yakın olduğuna inanıyordu. Büyük bir
merakla kafileye haber gönderdi ve hepsini yemeğe davet etti. Dikkatini Hz.
Muhammed üzerinde yoğunlaştıran Bahîra onun yüzüne bakınca zihnindeki
birçok sorunun cevabını buldu. Onu dikkatle inceledi ve yemekten sonra
insanlar ayrılmaya başladıklarında ona bazı sorular sormak istedi.
Bahira: Sana bazı sorular sormak istiyorum. Lât ve Uzzâ hakkı için bana
cevap verir misin?

Hz. Muhammed rahibin sözünü kesti ve “Lât ve Uzzâ’ya yemin ederek
bana soru sorma. VAllahi ben putlardan nefret ettiğim kadar hiçbir şeyden
nefret etmedim.”

Bahira Kureyşliler’in Lât ve Uzzâ adına yemin ettiklerini bildiği için
böyle davranmış, ama farklı bir cevapla karşılaşmıştı.
Hz. Muhammed’e uykusuna varıncaya kadar çeşitli hususlarda sorular
soran Bahira verilen cevapları dikkatle dinledi; aldığı cevaplar onun bildiği
ve merak ettiği özelliklerle uyum içindeydi. Nihayet uygun bir sırada izin
isteyip çocuğun sırtına baktı. Omuzları arasındaki mührü görünce gelmesi
yakın olan peygamberle karşı karşıya olduğundan şüphesi kalmadı. Ebû
Tâlib’e dönüp ona da bazı sorular sorduktan sonra şöyle dedi: “Yeğenini
buradan uzaklaştırıp geri götür ve onu Yahudilerden koru. Çünkü benim

bildiğimi onlar da bilirler ve görüp fark ederlerse ona kötülük yaparlar.
Yeğeninin geleceğinde büyük şeyler gizli. Onun yüzü peygamber yüzüne,
gözleri de peygamber gözlerine benziyor. Biz kutsal kitaplarımıza ve
atalarımızdan gelen rivayetlere göre bir peygamberin gelmesinin yakın
olduğunu biliyoruz. Bunu Yahudiler de biliyor, ancak onlar gelecek
peygamberin İsrailoğulları arasından çıkmasını bekledikleri için onu kıskanıp
zarar verebilirler. Sana bu nasihati yaparak bu konudaki görevimi ifa ettiğimi
bilmeni isterim”.
Ebû Tâlib bunun üzerine getirdiği eşyayı Busra’da sattı ve seyahatını
yarıda keserek Mekke’ye döndü. Bundan sonra çıktığı seyahatlerde, başına
bir şey gelir korkusuyla çocuğu bir daha yanına almadı.

Bahira hadisesi hıristiyanlar tarafından oldukça abartılıp efsaneleştirilmiş, Hz.
Muhammed’in getirdiği mesajı Bahîra’dan öğrendiği, dolayısıyla İslâm’ın ve
Kur’ân’ın Bahîra tarafından uydurulduğu iddia edilmiştir. Müslümanlar
açısından böyle bir iddianın ciddiye alınması mümkün değildir. Çünkü genel
olarak İslâm ve Kur’ân-ı Kerîm, Yahudi ve Hıristiyanların kutsal kitapları olan
Tevrat ve İncil’le tevhid çizgisinden gelen ortak noktalar dışında muhteva
bakımından farklıdır. Hz. Peygamber’in Bahîra ile görüşme sırasında yaşının
küçük olması ve görüşme süresinin kısalığı gibi hususlar da dikkate
alındığında bu tür iddiaların temelsiz olduğu açıkça görülmektedir. Bununla
birlikte İslâm’ın ilk asırlarından itibaren Hıristiyanlar tarafından yukarıdaki
iddialar tekrarlanagelmiş, ayrıca bu iddiaları ispatlamaya yönelik pek çok kitap
yazılmıştır.