Peygamber Efendimiz’in Anne ve Babası

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
Peygamber Efendimiz’in Anne ve Babası
« : 14 Ocak 2018, 15:16:41 »
Hz. Muhammed’in babası, Kureyş’in Benî Hâşim kolundan Abdullah b.
Abdülmuttalib, annesi ise Kureyş kabilesinin Benî Zühre koluna mensup
Vehb b. Abdümenâf’ın kızı Âmine’dir. Hz. Peygamber onların
evliliklerinden dünyaya gelen tek çocuklarıdır. Peygamber Efendimiz’in baba
tarafından dedesi Abdülmuttalib b. Hâşim, babaannesi Fâtıma bint Amr, anne
tarafından dedesi Vehb b. Abdümenâf, anneannesi de Berre bint
Abdüluzzâ’dır.
Hz. Peygamber’in babası Abdullah akranları arasında çok beğenilen
yakışıklı bir gençti. Yüzünde diğer gençlerde bulunmayan bir güzellik ve
parlaklık vardı. Bunun Hz. Peygamber’e ait “nübüvvet nûru” (peygamberlik
nuru, Nûr-i Muhammedî) olduğu kabul edilir. Rivâyete göre Abdullah,
Âmine ile evlendikten sonra alnındaki nur Âmine’ye intikal etti. Çünkü
Âmine bu nurun gerçek sahibine, Efendimiz’e hamile kalmıştı. Abdullah
Kureyş gençleri arasında yakışıklılığı ve alnındaki nur dolayısıyla dikkat
çekmekte, kadınlar arasında bu özellikleri konuşulmakta ve bu arada birçok
evlilik teklifi almaktaydı.
Abdullah’ın babası Abdülmuttalib, Zemzem Kuyusu’nu yeniden ortaya
çıkarıp onardığı sırada Kureyş’in bazı ileri gelenleri ona engel olmaya
çalışmış, onu alaya alıp küçük düşürmek istemişlerdi. O sırada Hâris’ten
başka oğlu olmayan Abdülmuttalib onlara karşı savunmasız bir durumda
olduğundan on oğlu olursa birini kurban edeceğine dair adakta bulunmuştu.
Bir süre sonra duâsı gerçekleşip on oğlu dünyaya geldiğinde gördüğü bir
rüyada kendisine adağı hatırlatılmış, o da oğullarından hangisini kurban
edeceğini belirlemek için kuraya başvurmuştu. Abdülmuttalib’in Hübel putu
önünde çektirdiği kura o sırada en küçük oğlu olan Abdullah’a çıkınca İsâf ve
Nâile putlarının önünde oğlunu kurban etmeye karar vermiş, ancak buna
başta kızları olmak üzere pek çok kimse karşı çıkmıştı. Adağını yerine
getirebilmek için bir çözüm arayan Abdülmuttalib kendisine yapılan bir
tavsiye doğrultusunda Hicâz bölgesinin meşhur kâhinine (arrâfe) danışmak
üzere Medine’ye, kadının Hayber’de olduğu bilgisi üzerine de buraya
gitmişti. Kâhin kadın Abdülmuttalib’e örfe göre bir insan diyeti olan on deve
ile Abdullah arasında kura çekmesini ve kura develere çıkınca o kadar deveyi
kurban etmesini tavsiye etmişti. Mekke’ye dönen Abdülmuttalib, Abdullah
ile on deve arasında kura çektirmiş, fakat ilk kura Abdullah’a çıkmıştı.
Sonraki kuralar da Abdullah’a çıkınca Abdülmuttalib her defasında deve
sayısını onar onar artırarak kuraya devam etmiş, sayı yüze ulaşınca kuranın
develere çıkması üzerine 100 deve kurban etmişti. Böylece çok sevdiği oğlu
Abdullah’ı da kurtarmıştı. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz, hem babası
Abdullah’ın hem de büyük atası Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmâil’in kurban
edilmekten kurtulmuş olduğunu kastederek, “Ben iki kurbanlığın oğluyum”
demiştir. Abdullah gençlik çağına ulaştığında kendisine gelen birçok evlilik
teklifini kabul etmemiş, nihayet babasının teşebbüsüyle Vehb’in kızı Âmine
ile evlenmiştir. Abdullah’ın bu sırada on sekiz (veya yirmidört) yaşında
olduğu anlaşılmaktadır.

Hz. Peygamber’in annesi Âmine Kureyş kızları arasında seçkin bir yere
sahipti. Babası Vehb de Zühre oğullarının ileri gelenlerinden biriydi.
Abdülmuttalib, oğlu Abdullah’ı yanına alarak Âmine’yi babası Vehb’den
veya diğer bir rivâyete göre Vehb vefat etmiş olduğu için amcası Vüheyb’den
istemiş, olumlu cevap verilmesi üzerine evlilikleri gerçekleşmiştir. Zamanın
âdetleri doğrultusunda evliliğin ilk üç günü Âmine’nin evinde geçmiştir.

Hz. Peygamber’in Babası Abdullah’ın Vefatı
Abdullah, Âmine ile evlendikten bir süre sonra ticaret için Suriye’ye giden
kafileye katılarak Gazze’ye gitti. Dönüş yolunda o zamanki adı Yesrib olan
Medine’ye ulaştıklarında hastalandı. Burada babasının dayıları olan Adî b.
Neccâr oğullarını ziyaret etti. Akrabalarının yanında bir ay kadar hasta
yattıktan sonra vefat etti ve Medine’de defnedildi. Bu sebeple Peygamber
Efendimiz yetim olarak dünyaya gelmiştir. Aynı yıl Mekke’de çok önemli bir
olay meydana gelmiş ve Allah’ın kutsal evi Kâbe’nin yıkılmasına teşebbüs
edilmiştir. (Fil Vak‘ası)