İlk iş olarak, sahtiyan (keçi derisi) veya meşin (koyun derisi), hangi deri cinsi tercih edilecekse, debbâğhânede önceden temizlenip kahverengi, siyah, vişneçürüğü veya ördekbaşı yeşili bir renge ılık banyoda boyanmış olmalıdır. Kap için seçilen deri, mermer üzerinde ıslak vasatta bıçkı denilen âlet yardımıyla iç tarafından yanlamasına tıraş edilerek kâğıt gibi inceltilir. Klasik mücellitlikte öğrenilmesi gereken ilk merhale budur; çünkü işlem yapılırken derinin üzerinde oluşabilecek bir yırtık bütün emekleri boşa çıkartır.
Kitabın açılıp kapanma yerine rastlayan derinin daha kalın bırakılması kabın çabuk yıpranmasını önlediği için, tıraş esnasında buna dikkat edilir. Derinin tıraşlanması işleminden sonra alt ve üst kap olarak kitabın eni ve boyuyla aynı ölçüde kesilmiş iki mukavvanın üstüne bu deri, sırt dışındaki üç tarafından içeriye kıvrılarak bütünüyle gergin bir şekilde yapıştırılır. Bu maksatla çiriş tozuyla hazırlanmış bir tutkal kullanılır. Sırt (dip) tarafı ise muhat payı olarak yapıştırılmadan geniş bırakılır. Kap, tazyik altında kurumak üzere bekletilir. Bezemesiz sade deriyle kap yapılışı böyle olur. Eski devirde kıl kalem denilen fırçayla zermürekkep kullanılarak deri üzerine işleme tarzında gerçekleştirilen yazma kapların ön hazırlığı da bu usulledir. Eskiden hazır mukavva bulunmadığı için kağıtların bir büyük ahşap levha üzerine, usulüne göre üstüste yapıştırılması yoluna gidilir ve bu murakka‘ germe işleminin sonunda mukavva elde edilirdi. Zamanımızda tamir için eski kitap kapları sökülüp ara kağıtları açıldığında, üzeri geçerliliği kalmamış yazılarla dolu yazma kitap varaklarının bu maksatla kullanıldığı görülmektedir.
Gömme şemse tekniğiyle yapılacak kaplarda şu farklı uygulama gerekir: Yine kitap ölçülerinde olmak üzere, üst ve alt kaplar için ikişer mukavva hazırlanır. Basılacak kalıpların sınırı mukavvaların sadece ikisi üzerinde çizilerek görünür hale getirilir. Dendan çivisi ile bu çizgilerin üstüne çekiçle vurularak kullanılacak kalıpların ölçüsüne göre mukavva üzerinde pencereler açılır.
Günümüzde de biri düz, diğeri kalıba göre açılmış boşlukları bulunan iki mukavva üstüste yapıştırılır. Aynı işlem alt kap için de tekrarlanır. Tıraşlanmış deri, biraz evvel anlatıldığı şekilde her iki kabın üzerine yapıştırıldığında, kalıpların oturtulacağı yuvalar çukur haliyle belirir. Kalıplar buraya yerleştirilip, ıstampa âleti altında baskıya alınarak kuruması beklendiğinde, desenler kabın üstünde kabartma olarak kendini gösterir. Gömme şemse için kullanılacak kalıpların hazırlanmasına, tarrah denilen sanatkârlar tarafından desenlerinin çizilmesiyle başlanır. Geçmiş yüzyıllarda üstüste yapıştırılarak sertleştirilmiş manda köselesi üzerine aktarılan desenler itina ile hakkâkler tarafından oyulur; kullanılmaktan dolayı eskidiğinde kalıp yenilenirdi. Daha sonraları, bunun yerine dayanıklılığı fazla olan sarı pirinç madeninden kalıplar yapılmıştır. Ne kadar farklı desene sahip olan kalıp kullanılırsa, görünüm de o nisbette zenginleşir. Doğu’nun ortak malı sayılan hatayî gurubu çiçekler, rûmî çeşitleri, bulut gibi tezyinî unsurlar şemse, salbek, köşebend, kenar suyu bölümlerinde yerine ve usulüne göre kullanılmışlardır.
Doğu tarzında ciltlemek için, önce kitabın Batı’daki forma karşılığı cüzleri üstüste birbirine bağlanarak elde dikilir. Bu maksatla ibrişim (ipek iplik) kullanılır. Sırtı tutkallanan cüzler, artık şîrâze örmeğe hazır hâle getirilir. Kitap sırtının üst ve altına, çoğu zaman çift renkle dağılmayı önlemek için örülen şîrâzenin farklı isimlerle anılan çeşitleri vardır: Geçmeli, tek baklava, çift baklava, sağ sol yolu, sıçan dişi, alafranga...Şîrâze örülmeden önce her bir cüzün içinden bir ibrişim atılır. Bütün cüzler bitene kadar bu işlem sürdürülür. Son cüzün içinden geçirilip sırtta düğümlenir. Bundan sonra kitabın sırtına dip kösteği denilen bir deri yastık yapıştırılır, buna dip tutmak denilir. Evvelden hazırlanmış olan kaplar, dipteki uzantılarından kitabın sırtına önce alt kap, sonra da üst kap sırasıyla bağlanır. Bunun için cendere denilen âlet kullanılır.
|