Elektroensefalografi (EEG) - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11655
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Elektroensefalografi (EEG) - Ansiklopedik Bilgi
« : 29 Ağustos 2014, 16:33:01 »
Alm. Elektroenzephalgraphie (f), Fr. Electro-encéphalographie (f), İng. Electroencephalography.
Saçlı deri üzerine konulan elektrotlarla, beyin hücreleri arasında mevcut olan elektrikî potansiyellerin elektroensefalograf denen cihazlarla kaydedilmesi işlemi. Buna kısaca EEG de denir.

Beyin dalgaları aktivitesinin elektriksel yöntemle izlenmesini ölçen yöntemdir. Hastaya elektrik akımı verilmediğinden ağrı ya da acı hissedilmez.

Elektroensefalografla elde edilen kayıt da, elektroensefalogram (EEG) diye adlandırılır. Elektroensefalografi ya da halk arasında yaygın deyimle "beyin elektrosu çekme" diye adlandırılan bu teknik, 1929'da Alman ruh hekimi Hans Berger tarafından geliştirilmiştir.

EEG için kullanılan cihazlar tam veya yarı transistörlü olup, hacimleri küçülmüştür. Bu cihazların iki kısmı vardır. Birinci kısmında, beyin hücreleri arasında mevcut olan düşük voltajlı elektrikî potansiyelleri büyütmek için amplifikatörler bulunur. Cihazın ikinci kısmı şilograf olup, gelen elektrikî potansiyelleri kâğıda geçirir. İşte bu potansiyellerin yazdırılması ile elde edilen şeride elektroensefalogram ismi verilir. Bu elektroensefalogramda alfa, beta, teta ve delta ismi verilen ve beyin hücreleri arasında elektrikî potansiyellerin karşılığı olan değişik frekansta beyin dalgaları mevcuttur. Beyin dalgalarını ilk defâ tesbit eden bilgin Canton’dur. Bir İngiliz bilgini olan Canton (1874) tavşan ve maymunların kafatasına veya direkt olarak beynine koyduğu elektrotlardan bu dalgaların mevcûdiyetini anladı. Bu metodun insana uygulanmasını ise ilk olarak 1924’te Viyanalı Berger gerçekleştirdi.

Beyin dalgaları, beyin yüzeyinde bulunan piramit şeklindeki hücrelerden kaynaklanmaktadır. Beyin yüzeyinde ayrıca yıldız şeklinde ve iğ şeklinde de hücreler vardır. Bugün kullanılan EEG cihazları 8-16 kanallı olup, beyin yüzeyinin her bölgesinden gelen elektrikî potansiyel farkları aynı anda tâkib edilebilmektedir. EEG için kullanılan cihazın mühim parçalarından biri de başa takılan elektrotlardır. Çok çeşitli elektrotlar mevcut olup, bugün en çok kullanılanlar, gümüşten yapılmış, disk şeklinde 5 mm çapında, ortası çukur olanlardır.

EEG’nin çekilişi: Tok karnına gelen hasta sessiz odada rahat bir koltukta oturur, uyanık ve gözleri kapalıdır. Baş derisi yağlı ise önceden sabunla yıkanarak temizlenir ve elektrotlar saçlı deri üzerine belirli pozisyonlarda yerleştirilir. Sonra cihaz çalıştırılarak çekime başlanır. Beyin dalgalarının yazdırıldığı kâğıdın hızı saniyede 30 milimetredir. Çekime başlamadan önce cihazın ayarlaması (kalibrasyonu) yapılır. Beyin dagalarının yüksekliği mikrovolt ile ifâde edilir.

EEG beyinle ilgili bâzı bozuklukların teşhisinde işe yarar. Bunlar arasında en mühimi saradır. Beyin dalgaları sara hastalığında normalden farklı özelliklere sâhiptir. Bu özellikler değerlendirilerek teşhise varılır ve ilâç seçimi yapılır. Fakat bâzan saralı hastalarda EEG tamâmen normal olabilir. Şüpheli durumlarda EEG çekilirken bâzı uyarmalar (derin nefes alma, ışık, ses vermek gibi) yapılarak gizli sarayı açığa çıkartmak mümkün olmaktadır.

Beyin apseleri, beyin hasarı veya urlarında beyin dalgalarının yükseklikleri ya çok azalır veya hiç dalga teşekkül etmez. Çünkü harap olan beyin hücrelerinde elektrikî aktivite meydana getirebilme özelliklerini kaybetmiş olurlar. Kazâlardan sonra beyin sarsılması durumunda genellikle bir bozukluk bulunmaz, bâzan yaygın yavaş dalgalar (teta ve delta) bulunabilir. Diğer beyin hastalıklarında ve uyku ilâçlarına da bağlı olarak bunlara benzer dalga değişiklikleri husûle gelir.

EEG’nin geliştirilmiş bir şekli CEEG’dir (Computer Analized EEG). Bu cihaz, New York’ta çalışmalar yapan tanınmış Türk doktorlarından Prof. Dr. Turan İtil ve arkadaşları tarafından bulunmuş ve HZi Nöro-Psikiyatri Vakfı tarafından New York, İstanbul ve çeşitli dünyâ ülkelerine yayılmıştır.

CEEG, esas olarak bir EEG cihazı ile 3 adet (biri merkezî, ikisi yardımcı olmak üzere) mikrokomputerden meydana geliyor. Otomatik bir elektrot kaskı ile oldukça kullanışlı hâle getirilen EEG cihazından alınan grafik, yine otomatik olarak komputerlere verilip 8 EEG kanalı birlikte analiz ediliyor ve aynı zamanda renkli topografik beyin şemaları da çiziliyor. Bu şemalarda, beynin çeşitli bölgelerindeki dalga değerlerini net olarak görmek mümkün.

Sistemin kullanıldığı ilk araştırmalarda psikotropik ilâçların terapik etkileri kesin olarak belirlenebilmiştir. Bu durum şu iki yönden önemli olabilecektir. Hekim hastasına verdiği ilâcın cins ve dozunu ayarlamakta daha isâbetli karar verebilecektir. Ayrıca, patentli ilâcın yerine imâlatına izin verilen yeni muâdil ilâçların tesirlerinin tesbitine yarayacaktır. Amerika’da birçok ilim adamı sağladığı kesin veriler sebebiyle psikotropik ilâçların muadiliyetlerinin tesbitinde CEEG ve pupillometri gibi objektif metodların da kullanılmasını istemektedir.

Bu arada sistemin 2 zaafını da belirtmek gerekir. Bunlardan ilki, EEG çekimi sırasında meydana gelen artifakların da beyin dalgası olarak değerlendirilmesi. Bunun çekim sırasında silinmesi gereklidir. İkinci zaaf da grafiğe çok seyrek akseden anomalilerin oldukça düşük değerde algılanması. Halbuki bu anomaliler genellikle önemli ifâdelerdir. Bu zaafın giderilmesi için de hekimin kâğıt üzerinde kontrolu gerekmektedir.

Yetişkinlerde çekime gelmeden önce saçın bir gün önceden temizlenmesi gereklidir. Uyku EEG`si çekimi için, hasta kişinin 24 saat uykusuz kalması gerekebilir. Çocuklarda çekim genellikle uykuda yapılmaktadır. Bunun için çekim öncesi ilaç verilebilir ve çekimin kolay olması için, çocuğun geç yatırılıp erken kaldırılması önerilir.