Sultân Birinci Osman Gazi Hân - Hayatı

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı pusula

  • ****
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Hatay
  • 290
  • +57/-3
  • Cinsiyet: Bay
  • Kaybolduğunuz yolda pusulanız Hz. Kur'an olsun...
Sultân Birinci Osman Gazi Hân - Hayatı
« : 29 Mart 2008, 12:34:58 »
[b]Osmanli sultanlarinin ilki. Dünyânin en uzun ömürlü hânedaninin ve en büyük devletlerinden Osmanli Devletinin kurucusu. 1258 tarihinde Sögüt'te dogdu. Oguzlarin Bozok kolunun Kayi boyundan Ertugrul Gâzinin ogludur. Islâm terbiyesiyle yetistirildi. Islâmi ilimler ögretildi. Devrin örf ve âdetince mükemmel bir askeri tâlim ve terbiyeyle yetisti.

Ertugrul Gâzinin silâh arkadasi ve kumandanlarindan kiliç kullanmayi, kargi savunmayi, ata binmeyi ögrendi. Onlarin gazâlarini dinledi. Yaptiklarindan ibret alarak, gençligindeb itibâren gazalara katilip, zaferler kazandi, kumandanlik vasiflarini gelistirip kuvvetlendirdi. Bizans'in hâkimiyetindeki Bati Anadolu cihat memleketi oldugundan, bölgede gazâ niyetiyle pekçok kumandan mücâhid, dervis ve her biri birer gönül sultani seyh ve âlim bulunuyordu.

Osman Gâzi; Anadolu'nun Islâmlastirilip, Türklesmesi faaliyetine katilan bu gönül sultanlarindan, ahilerden, Seyh Edebâl'nin sohbetlerine katilip, mâneviyâtini yükseltti. 1277 yilinda, on dokuz yasindayken bir gece rüyâsinda; Seyh Edebâli'nin bögründen bir ay çikip, gögsüne girdigini, sonra göbeginden, bütün âfâki, gökyüzünü kaplayan bir agacin çiktigini, yüksek dag ve pinarlara gölge saldigini ve insanlarin ondan çok faydalandiklarini gördü. Rüyâsini Seyh Edebâli hazretlerine anlatti. Hocasi; ''Müjde ey Osman! Hak teâlâ sana ve senin evlâdina saltanat verdi. Bütün dünyâ, evlâdinin himâyesinde olacak, kizim Mâl Hâtun da sana es olacak.'' diyerek rüyâsini tâbir etti. On dokuz yasindayken Seyh Edebâli'nin kizi Mâl Hâtun ile evlendi. Edebâli'nin kizinin Bâlâ Hâtun oldugu da rivâyet edilmistir.

Osman Gâzi cesâreti, zekâsi, cömertligi, Islâm dinine sadâkati ve tatbikati herkesçe takdir edildiginden babasi tarafindan Kayi boyu beyligine aday gösterildi. Ertugrul Gâzi, 1281 yilinda vefât edince Kayi beyi oldu. Anadolu Selçuklu Devletinin Bizans hudundaki Kayilar, Sögüt kislagi ile Domaniç yaylagi arâzisine hâkimdiler. Osman Gâzi, Kayi beyi olunca, hudut komsusu Bizans tekfurlari ile iyi geçinmeye çalisti. Bunlar arasinda en çok Bilecik tekfuru ile anlasiyordu. Boyda, eskiden beri yaylaga çikarken, agir esyâlari Bilecik Tekfuruna emânet etmek, buna karsilik tekfura bâzi hediyeler sunmak gelenegi vardi. Emânetin teslimi ve alinmasi, silahsiz kimseler ve kadinlar tarafindan yapilirdi.

Asiretlerin yaylaya çikis ve dönüslerinde, Inegöl Tekfuru yollarini keserek, onlara zarar veriyor, bu yüzden sik sik çarpismalar oluyordu. Osman beyin kuvvet ve nüfûsunun devamli arttigini gören Inegöl Tekfuru Nikola, komsularindan tekbir alinmasini istedi. Inegöl Tekfurunun Bizanslilara ittifak teklifi, Bilecik Tekfuru tarafindan Osman Gâziye haber verildi.

Tekfur Nikola'nin, pazarköy (Ermenibeli) kuvvet topladigi tespit edilince, Osman Gâziye haber verildi. Tekfur Nikola'nin, pazarköy'de kuvvet topladigi tespit edilince, Osman Gâzi, Kayi ileri gelenleri, kumandanlar ve arkadaslarindan Akçakoca, Abdurrahman Gâzi, Aykut Alp, Konur Alp ve Turgut Alp ile görüsme yaparak, Inegöl'ün fethine karar verdi.

1284'te Pazarköy'de meydana gelen muhârebede, Osman Gâzinin yegeni Bay Hoca sehit düstü. Muhârebe ardindan Kulaca Kalesi fethedildi. Maglubiyet üzerine Inegöl Tekfuru ile Karacahisar Tekfuru birlestiler.

1288 yilinda Domaniç yakininda Erice (Ekizce) 'de yapilan muhârebede, tekfurlar tekrar maglup edildiler. Bu muhârebede de Osman Gâzinin Ekizce muvaffakiyeti, Anadolu Selçuklu Sultâni Giyâseddin Mes'ûd Sah tarafindan mükâfatlandirildi. Gönderilen bir fermanla Sögüt Osman Gâziye yurt olarak verildi. Sultandan aldigi duâ sonrasindan gazâ akinlarini daha da hizlandiran Osman Gâzi, bir baskinla Inegöl Tekfurunu ve pekçok askerini öldürdü. Inegöl'den pekçok ganimet aldi. Inegöl Tekfurunun öldürülmesi ve Osman Gâzinin devamli genislemesi, Bursa ve Iznik tekfurlarini telâslandirdi. Osman Gâzinin Bizans tekfurlarina karsi tâkip ettigi siyâset; Anadolu Selçuklu Sultanliginca takdir edilip, tekrar mükâfatlandirildi.

1289'da bir fermanla Sögüt'e ilâveten Eskisehir ve Inönü taraflari verilip, miri vergiden muaf tutulduklari gibi Beylik âlametlerinden alem, tug, kiliç ile gümüs takimli at da gönderildi. Selçuklu sultaninin hediyeleri alinip, fermani okununca Osman Gâzinin gazâ akinlari iyice hizlandi. Iznik'e akin tertiplendiyse de kale alinamadi pekçok ganimetle dönüldü. Karacahisar ile Yarhisar tekfurlari, Osman Gâzi aleyhine ittifak kurdular. 1291'de Karacahisar fethedilince, alinan ganimetlerin beste biri Anadolu Selçuklu Devleti bassehri Konya'ya gönderilip, kalanlar muhârebeye katilan gâzilere dagitildi.

1292'de Sakarya irmaginin kuzeyine akin yapildi. Bu akinlarda Sorgan köyü, Göynük, Tarakli Yenicesi ve Mudurnu taraflarinin askeri mevkileri tahrip edilip, pekçok ganimet alindi. Osman Gâzi, gazâlarda alinan ganimetleri hâlen kurulus safhasinda olan devletin ihtiyaçlarini tamamlamakta kullaniyor, kalanlarini muhârebelere katilan gâzilere dagitiyordu. Osman Gâzinin teskilâtlanmaya verdigi agirlik 1298 yilina kadar devam etti.

Osman Gâzinin ileriye dönük faaliyetlerini, huduttaki Bizans tekfurlarini daha da telaslandirdi. Bilecik tekfuru da Osman Gâzi aleyhine ittifak içine girdi. Bizans- Rum tekfurlari, Osman Gâziyi muhârebe meydaninda öldürüp yenemeyeceklerini anlayinca, entrikaya basvurdular. Yarhisar Tekfurunun kiziyla evlenecek olan Bilecik tekfurunun dügününe dâvet edip, öldürmeyi plânladilar. Osman Gâziye suikast tertibi, dostu Harmankaya Tekfuru Köse Mihal tarafindan haber verildi. Gerekli tedbirleri alan Osman Gâzi, Bizans tekfurlari ile berâber dâvet edildigi dügüne, hediye olarak kuzu sürüsü gönderdi.Dügün sonrasi yaylaya çikacagini bildirerek, eskiden oldugu gibi degerli esyâlarinin kadinlar vâsitasiyla kaleye alinmasini istedi. Bilecik Tekfuru, Bizans tekfurlariyla ittifâk hâlinde oldugundan Osman Gâzinin teklifini kabul edip, dügün yeri olan Çakirpinari'na gitti. Osman Gâzi asiretin esyâsi yerine atlara silâh yükletip, harp hilesiyle, kirk kadar gâziyi kadin kiliginda Bilecik'e gönderdi. Asiret kâfilesi Bilecik'e gidip, sehri ele geçirdi. Osman Gâzi de dügünden dönen tekfurlari kurdugu pusuyla yenilgiye ugratip, dügüne katilanlarin ve askerlerinin çogunu öldürttü. Osman Gâziye karsi tertiplenen Bizans entrikasi lehe çevrilip, gelin dâhil, dügüne katilanlarin bir kismi esir alindi. Geline Nilüfer adi verilip, Osman Gâzinin oglu Orhan Gâziye nikâhladi. Fethe devam edilip, ertesi gün Yarhisar Kalesi kusatildi ve ele geçirildi. Osman Gâzinin kumandanlarindan Turgut Alp ve gâziler de Inegöl'ü fethettiler.

Osman Gâzi Bati Anadolu'da Bizans hududunda fetihlerde bulunurken, MogolIlhanlilar da Anadolu'yu istilâ ettiler. Ilhanli Hükümdari Gazan Han Anadolu Selçuklu Sultani Alâeddin Sahi Iran'a götürdü.

Bütün Türkiye Selçuklu Devletinin topraklari, Ilhanlilarin eline geçti. Ilhanli zulmünden hicret eden birçok Anadolu Selçuklu emiri ve mâiyeti, Osman Gâzinin gazâlarina katilmak için hizmete geldi. Böylece Osman Gâzi 1281 yilindan beri arâzisini devamli genisletip, gazâ niyetiyle hizmetine katilanlarla devamli güçlendi. Anadolu Selçuklu Sultanliginin fetret devrindeki iktidar boslugundan faydalanan Türk beyleri istiklâllerini ilân ettiler. Osman Gâzi de iyice kuvvetlenmisti. 1299'da istiklâlini ilân edip, tabilikten kurtuldu. Osman Gâziye istiklâl alâmetleri olan ferman, sancak, alem, tug, kiliç ve at ile takimi önceden verildiginden, istiklâlin, ilân etmesiyle, devlet teskilâtinin müesseselerini kurup, her kaleye subasi, dizdar, kâdi tâyin etti.

Köyler timar olarak sipâhilere dagitildi. Bu arada Yundhisar ve Yenisehir kalaleri fethedildi. Osman Gâzi, yeni fethedilen Yenisehir'i merkez, hâline getirdi. Burada idâri, iktisâdi ve sosyal müesseseler insâ ettirip, evler, dükkanlar, çarsi ve hamamlar yaptirdi. Devleti bes idâri bölgeye ayirdi. Her bölgenin idâresine güvendigi, kâbiliyetli ve âdil kumandanlar tâyin etti.

Oglu Orhan beye Sultanönü, Gündüz Alp'e Eskisehir, Aykut Alp'e Inönü, Hasan Alp'e Yarhisar, Turgut Alp'e Inegöl bölgelerinin idâresini verdi. Neticede dört yüz çadirla Türkiye Selçuklu bizans hududuna yerlestirilen Kaya Asireti, 1299'da Osman Gâzinin adina izâfeten Osmanli hânedani ve devletini kurmus oldu. Osman Gâzi Islâm dininin esaslarini, Türk örfünü teskilât ve müesseselerini safha safha yerlestirip, mükemmellestiriyordu. Teskilât ve müessesini kurarken, Islâm dininin farzlarindan cihat emrini de yapiyorlardi. Devamli genisleyip, teskilâtlanan Osmanli tehlikesini huduttaki tekfurlarla hâlledemeyecegini anlayan Bizans Kayseri ikinci Andronikos Poleologos, hassa kumandanlarindan Musalon'u Osman Gâzi üzerine sefere gönderdi. Musalon kumandasindaki Bizans kuvvetleriyle Osman Gâzi 1302'de Iznik'in kuzeydogusundaki Koyunhisar Kalesi mevkiindeki karsilastilar. 27 temmuz 1301 târihinde yapilan Koyunhisar Muhârebesinde Osman Gâzi muzaffer oldu.

!302 yilinda Köprühisar Kalesi fethedildi. 1303'te Yenisehir'in güneybatisindaki Marmaracik Kalesi fethedilip, Iznik'in kuzeyindeki Katirli Dagi etegine kale yapildi. Kaleye Taz Ali kumandasindaki yüz asker birakilarak Iznik ablukaya alindi. 1306'da Bursa Tekfurunun idâresindeki müttefik Bizans tekfurlarina karsi sefer yapildi. Osman Gâzi müttefik Bizans tekfurlarinin kuvvetini Dinboz'da maglup etti. Kestel, Kite ve Ulubad kaleleri Osmanlilarin eline geçti.

1306'da Osmanlilar, ilk defâ Ulubat tekfuruyla askeri antlasma imzâladilar. Antlasmaya göre; mülteci Kite Tekfuru Osmanlilara iâde edilecek, Türkler Ulubat Nehrini geçmeyecekti. Osman Gâzinin Osmanli arâzisini devamli genisletmesi Bizanslilari telasa düsürdü. Bizanslilar, Ilhanlilarla akrâbalik kurarak, Osmanli taarruzlarindan kurtulmak istediler. Bizans Kayseri kizi Maria'yi Ilhanli hükümdari Gazan Hana nisanladi. Onun ölümüyle de Olcaytu Hana nisanlayarak, kalelerini Osman Gâzinin taarruzlarindan kurtarip, Osmanli hakimiyetindeki arâzilerin geri alinmasini ümit etti.

Osman Gâzi, Bizans Kayserinin ittifak arayisi içinde oldugu zamanda da gazâlarini sürdürdü. 1307'de Iznik kusatilip, Yalova'ya akin düzenlendi. böylece Osmanlilar denize ulasti. 1308'de Marmara Denizindeki Imrali Adasi fethedilip, deniz üssüne sâhip olundu. Bizans'in Bursa ile deniz ulasimi ve irtibati kontrol altina alindi. Iznik civârindaki Koçhisar fethedildi. Osmanlilarin Bizans hududunda tesis ettigi âdil idâre; tekfurlarin zulmünden, vergilerin agirligindan bikan hiristiyan ahâliden baska, kumandanlarin da takdirini kazanmisti. 1313'te Harmankaya Tekfuru Mihal de Osman Gâzinin maiyetine girip, Müslüman oldu. Köse Mihal Gâzi adini alarak, pekçok muhârebeye katildi. Osmanli Devletine çok hizmeti geçti. Marmara sâhilinden Karadeniz istikâmetinde gazâ akinlarina devâm eden Osmanlilar,

1313'te Akhisar, Geyve, Lüblüce, Lefke, Hisarcik, Tekfurpinari, Yenikale, Karagöz ve Yanikçahisar kalelerini fethettiler. Bursa, Osmanli arâzisi ortasinda birakildi. Bursa ablukaya alinip, Kaplica ve Uludag istikâmetlerine iki kale yapildi. Kaplica istikâmetindekinin kumandanligina Osman Gâzinin yegenlerinden Aktimur, Uludag tarafindakine Balaban tâyin edilip, kalelere kumandanlarinin isimleri verildi.

1313 yilindan itibâren Bursa kusatmaya alindi. Mogol istilâsindan Bati Anadolu'ya gelip, Kütahya'ya yerlesen Çavdarli Asiretinin Osmanliya karsi yaptigi düsmanca hareketler, Osman Gâzinin oglu Orhan Gâzi tarafindan durduruldu. Oymahisar'da yapilan muhârebede Çavdaroglu esir edilip, asiretin saldirganlari cezalandirildi. 1317 yilinda Orhan Gâzi ve kumandanlarindan Konur Alp, Sakarya ve Karadeniz istikâmetindeki Karatekin, Ebesuyu, Karacebes, Tuzpazari, Kapucuk ve keresteci kalelerini fethedip, bu mevkileri Osmanli hâkimiyetine aldilar. Akça koca Sakarya Nehrinin batisindan Iznik Kalesine kadar olan mevkii fethetti. Buralara, adina izafeten, Koca-eli denildi. Osman Gâzinin, gençliginden beri Rum ve düsman tecâvüzlerine karsi sürdürdügü askeri hazirligi ve mücâdelesi, devlet kurarken gerçeklestirdigi idâri ve siyâsi faaliyetler onu altmis yasindan itibâren iyice yormaya basladi. Nikris (romatizma) hastaligindan da muzdaripti. Gazâ akinlariyla yetisip, yigitligi, cesâreti, bilgisi ve dinine sadâkatiyle düsmanlarin korkusunu, Müslümanlarin takdirini kazanan oglunun idâre tarzini sagliginda görebilmek için, son yillarindaki fetih hareketlerinde ve siyâsi hâdiselerde Orhan Gâziyi vazifelendirdi.

1321'de Orhan Gâziyi Mudanya, Kara Timurtas Beyi de Gemlik seferine gönderdi. Mudanya feth edilip, Bursa ablukasi daha da kuvvetlendi. Akinlara devam edilerek 1323'te Akyazi, Ayanköy, 1324'te Karamürsel, 1325'te Orhaneli denilen Atranos feth edildi. Osman Gâzi, 1314 yilindan beri çevresini ablukaya alip, kusatma hâlinde tuttugu Bursa'nin fethini görmek istiyordu.

Orhan Gâzi 6 nisan 1326 târihinde Bursa'yi fethedip, Osman Gâzinin ve Müslümanlarin arzusunu yerine getirdi. Gâzilerin akinlari neticesinde, Bolu, Kandira, Ermenipazari ve Devehisari feth edildi. Bursa dâhil bütün fethedilen bölgeler imar olunarak, sâhipsiz evler gâzilere dagitildi. Osmanli teskilât ve müesseseleri kuruldu. Hiristiyan ahâliden Osmanli ülkesinde oturanlar, Islâm dininin gayri müslimlerle alâkali hukûku tatbik edilerek vergilendirildiler. Osman Gâzinin, hastaligi Bursa'nin fethinden sonra artti. Hocasi Seyh Edebâli ve hanimi Mâl Hâtunun vefâtiyla hastaligi daha da siddetlendi. Vefât edecegi zaman, oglu Orhan Beye vâsiyetnamesi, Islâmiyete olan sevgi ve saygisini, Türk milletinin rahat ve huzurunu düsündügünü ve insan haklarina olan gönülden bagliligini açikça bildirmektedir. Vasiyetnâmenin özü söyledir: ''Allahü teâlânin emirlerine muhalif bir is eylemiyesin! bilmedigini seriat ulemâsindan sorup anlayasin! Iyice bilmeyince bir ise baslamayasin! Sana itâat edenleri hos tutasin!

Askerine in'âmi, ihsâni eksik etmeyesin ki, insan ihsânin kulcagizidir. Zâlim olma! Âlemi adâletle senlendir ve Allah için cihâdi terk etmeyerek beni sâd et! Ulemâya riâyet eyle ki, seriat isleri nizâm bulsun! Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona ragbet, ikbâl ve hilm göster! Askerine ve malina gurûr getirip, seriat ehlinde uzaklasma! Bizim meslegimiz Allah yoludur ve maksadimiz Allah'in dinini yaymaktir. Yoksa, kuru kavga ve cihângirlik davâsi degildir. Sana da bunlar yarasir. Dâima herkese ihsânda bulun! Memleket islerini noksansiz gör! Hepinizi Allahü teâlâya emânet ediyorum.'' Osmanli sultanlari, bu vasiyetnâmeye candan sarilmis, devletin 600 sene hiç degismeyen anayasasi olmustur. Osman Gâzinin misâfir kaldigi evde Kur'ân-i kerim'e hürmeti, kurdugu osmanli devletinin 623 yil din-i Islâm ile idâre edlip, 620 yillik iktidariyla yorumlanir.

Osman Gâzi vasiyetini yaptiktan sonra 1 agustos 1326 târihinde Sögüt'e vefâT ettiI. kabri Bursa'daki Gümüslü Kümmettedir. Osman Gâzinin Orhan beyden baska Alâeddin Bey, Çoban Bey, Hâmid Bey, Melik Bey, Pazarlu Bey adinda ogullari, Fatma Hâtun adinda bir kizi vardi. Ölümünden sonra devletin basina oglu Orhan Bey geçti. Osman Gâzi sâlih bir Müslüman olup, Islâm ahlâkinin iyi ve güzel vasiflarina sâhipti.
Az sayidaki asiret kuvvetleriyle, Bizans ordusunu ve tekfurlarini üst üste maglup edip, zaferler kazanan üstün bir kumandandi. Dünyânin en uzun ömürlü hânedanina ve en büyük devletlerinden birini kurdu. Osman Gâzi kurdugu hânedanla; üç kita, yedi iklim, her çesit irk, dil, din, mezhep, fikir, kültür ve medeniyetteki insani, bünyesinde Osmanli adi altinda toplayan, Kur'ân-i kerim, hadis-ü serif ve Islâm âlimlerince övülen mânevi hizmetlerin mirasçisi ve idârecilik vasfinin 13. yüzyilindan 20. yüzyila kadar nesillere intikalcisidir. Osmanli Devleti ser'i meselelerini, kurulusundan itibaren Hanefi mezhebi hükümlerince hâlletti. Kazâ merkezlerine, sehirlere tâyin edilen, Hanefi mezhebine göre karar verirlerdi.

Osman Gâzi zamâninda askeri teskilat oguz töresine göre olup, asiret kuvvetlerine dayaniyordu. Târihçilerin, Osman Gâzi ve kurdugu devlet hakkindaki ortak fikirleri özetle söyledir: Türk ve Islâm târihinin en muhtesem devri Osmanlilarin eseridir. Onlar, milli ve Islâmi mefkûrelerinin dâhiyâne terkibi, siyâsi istikrar ve sosyal adâletleri sâyesinde üç kitanin ortasinda ve Akdeniz havzasinda, beser târihinde nizâm-i âlem dâvâsinin en kudretli temsilcileri olmuslardir.

Osmanli hânedani, dünyâda hiçbir âileye nasib olmayan büyük ve dâhi padisahlari bir biri ardindan yetistirmekle, bu devlete yanliz en büyük hayâtiyeti bahsetmedi. Onu milli, Islâmi ve insani ideâller çerçevesinde milletin kalbini kazanarak cihân hâkimiyeti düsüncesinin de en saglam teskilâti hâline getirdi. Islâm dininin, beseriyeti saâdete, adâlete ve insanliga eristirmek için, ilân ettigi yüksek esaslar ve dünyâ nizâmi mefkûresi, Eshâb-i kirâmdan sonra en ileri derecesine osmanli devrinde ulasmistir.

Osmanli sultanlari ilmi ve ilim adamlarini memleketlere sâhip olmaktan üstün tuttular. Kemâl sâhibi ilim erbâbini dâima takdir edip onlara ragbet gösterdiler. Pâdisahlar, savasta ve barista, kânunlarin düzenlemesinde, dinin bildirdigi hükümlere sâdik kalmakla yükselip kuvvetlendiler. Islerinde âlimlerle istisâre eylediler. Devlet nizamlarinin hazirlanip, düzenlenmesini ve teftisini onlara havâle edip, idâri mesuliyetlere onlari da dâhil ettiler. Bunun için Osmanli Devletinde ulemâ sinifi, hürmetli bir mevkideydi. Bu yüzden korkutmaya dayanmaktan çok, adâleti yerlestiren kânunlar yapildi.

Osmanli Devleti, kavimler, dinler ve mezhebler arasinda saglam bir âhenk, halk kitleleri arasinda hiçbir fark ve tezâda müsâade etmemekle, dünyâ târihinde milletlerarasi en kudretli ve cihânsümûl bir siyâsi varlik teskil etti. Osmanli Devleti ve sultanlarinin dâvâlarida kendi tâbirleriyle ''Nizâm-i âlem'' üzerinde toplaniyor. koca devletin hikmet-i vücûdu ve cihâdi da, bu milli, Islâmi ve insani esaslara bagli bulunanbir cihân hâkimiyeti düsüncesine dayaniyordu. Bu düsünce, gerçekten Türk-Islâm târihinde en yüksek derecesini bulmus ve müstesnâ bir kudret kazanmisti.

Bu büyük siyâsi varlik, eski ve yeni devletlerden farkli olarak, ne dista istilâ tehditlerine ve ne de içeride çesitli irk, din, mezhep mensublari ve grublarin huzursuzluk endiselerine mâruz bulunuyordu. Osmanli cihân hâkimiyeti ve dünyâ nizâmi ideâli, süphesiz milli suur ve uyanis yaninda asil kaynagini Islâm dini ve onun cihâd rûhundan aliyordu. Seyh ve evliyânin himmetleriyle yükselen gazâ rûhu, küçük sögüt kasabasindan Bursa'ya ve bu medeniyet merkezinden de Rumeli'ne yayiliyordu. bu arada Osmanli Devletinin kurulus ve cihâd rûhunun yükselisinde tasavvuf da büyük kudret kaynagi idi.

Gerçekten de Osmanli Devletinin kurulus ve yükselisinde tasavvuf tarikatleri, seyhler, veliler ve dervisler birinci derecede rol oynamistir. Osman Gâzi ve haleflerinin etrâfi din adamlari ve evliyâ ile dolmus ve daha ilk günden Osmanli akinlari gazâ mâhiyetini almistir. Nitekim Osman Gâzi, dâmâdi oldugu büyük tasavvuf âlimi Seyh Edebâli'ye intisâb ederek her hususta onunla istisârede bulunurdu. Kendisinden sonra gelecek Osmanli sultanlarina da Islâm âlimlerine hürmet edilmesini, onlara her türlü kolayligin gösterülmesini ve her iste kendilerine danisilmasini tavsiye etti.

Bu vasiyete lâyikiyla uyan Osmanli sultanlari, fethettikleri yerleri medrese, zâviye, imâret, dârülkurrâ ve türbelerle kutsilestirmisler, buralarda yetisen âlimlerle dünyâya Islâmiyeti yaymislar, asirlarca maddi ve mânevi güç ve emeklerini bu ugurda harcamislardir. 


[color=blue][b]Sultân Birinci Osman Gazi Hân

Padişahlık Sırası
1

Saltanatı
27 Yıl

Cülûsu
1281, 1284, 1299

Babası
Ertuğrul Gâzi Bey

Annesi
Hayma Ana

Doğumu
1258

Vefâtı
1326

Kabri
Bursa'da Osman Gâzi Türbesi'ndedir

Erkek Çocukları
Pazarlı Bey, Çoban Bey, Hamid Bey, Orhan Bey

Alaeddin Ali Bey, Melik Bey, Savcı Bey.

Kız Çocukları
Fatıma Hatun
[/b]