[color=green][b]Şüphesiz insanlar için kurulan ilk ev, elbette Mekke'deki o çok mübarek ve âlemler için hidayet olan (Kabe-i Muazzama) dır. Âdem'siniz...
Yitik cennetinizi aramaya çıkacaksınız.. Yitik cennetinizi yani kaybettiğiniz özünüzü.Uzaklaştığınız fıtratınızı, günah ve isyanla kirlettiğiniz vicdanınızı, harabeye dönen yüreğinizi, antik ve modern hurafelerin çöplüğüne dönen aklınızı, ezcümle kendinizi aramaya çıkacaksınız.
Bir bakıma çocukluğunuzdaki safiyetinizi arayacak, maskelerden görülmez ve seçilmez hale gelen gerçek yüzünüzü keşfe çıkacaksınız. Hayat yolculuğunda ilahi bir sınamadan geçeceksiniz.
Sen, uzun yola çıkmaya hüküm giymiş müebbet muhacir, ademin rolünü İbrahim'in rolünü, Hacer'in rolünü oynamak, hicreti üç boyutlu yaşamak için önce terk etmeyi öğreneceksin.Çünkü, terk etmeden bulamayacağını aklından çıkarmayacaksın.
Toprağını, yurdunu, şehrini, yuvanı terk edeceksin..Bu sayede hicaz toprağın, Harem yurdun, Mekke şehrin, Kabe yuvan olacak.Sevdiklerini, yakınlarını, dostlarını terk edeceksin..Adem, Havva, İbrahim, İsmail, Hacer gibi yeni, dostlarla tanışacaksın..Çevreni terk edeceksin.Hepsi de senin gibi yolcu olan yepyeni bir çevre edineceksin..Unvanını, şanını, namını, nişanını, statünü, makamını terk edeceksin..Sırtına giydiğin ihram, seni insanlığa mensup kılacak, sadece insanlığa.Kulluğu en yüce makam, ALLAH'ın en güzel dost, nefsini en büyük düşman, imanı en büyük ,imkan, yolcuğu en önemli iş, yüreğini e n değerli nişan, teslimiyeti en yüksek akmam, müslümanı en yüce unvan, hacı olmayı en sahici nam ve şan olarak bileceksin.[/b][/color] [img]http://img110.echo.cx/img110/5336/00862wu.jpg[/img] [b][color=purple]Terk ederek öyle terk etmeyi öğreneceksin ki, en sonunda terki terk edeceksin..Unutma ki terki terk etmeyi öğrenenler sahip olduklarını asla terk etmezler. Ve dahi terk edilmeyecek sahici değerlere sahip olurlar.
Gurbetin olmadığı yerde vuslattan söz edilemeyeceğini bileceksin..Nasıl namaza dururken tekbir için kaldırdığın ellerlinle tüm dünyayı, sahip olduğun her şeyi kaldırıp ardına atıyorsan, kutlu sefere çıkarken de aynen öyle yapacaksın. Ancak önce niyet etmelisin.
…Dil ile söylemenin bir önemi yok, dil ile söylemek sadece dilin niyetindir. Aklın niyeti bilinç, kalbin niyeti marifet, bedenin niyeti ameldir. Kalbi işi katmadan aklı işe katmadan yapılacak bir niyet niyet olamayacak papağancasına bir tekrar olacaktır.
Hicret yolcususunuz. Kendi Mekkenizi fetih için medeniyetinizin kıblesine yürüyorsunuz..Kendi kişisel menkıbenizi yaşamak için yola çıkacaksınız. Menkıbenizi ,Hz İbrahim'in ölümsüz menkıbesi ile tevhid etmek için yola çıkacaksınız.Âdem olarak adam olmaya yürüyorsunuz.Her gün yöneldiğiniz kıblenizle sözleşme yenilemeye gıyabi tanışıklığı vicahiye çevirmeye yürüyorsunuz. Düşünün bir, Hacer de sizin gibi muhacir değil miydi? O'nun için bu adı almamış mıydı? O da kaderine, sevdalandığı ve sevinçlere değişmediği kederine yürümemiş miydi
Yeniden düşünerek yürüyeceksin..Yüreğindeki çarpık vatan anlayışını doğrusu ile değiştirmek için yürüyeceksin..Coğrafya bilincine ermek için yürüyeceksin..Yüreğindeki naylon sınırları, sentetik kimlikleri ,tampon bölgeleri ,mayınları ve tel örgüleri yok etmek, tüm gönlü haritanı sil baştan çizmek için yürüyeceksin. Yürümekle varılmadığını lakin varmak için mutlaka yürümek gerektiğini akıldan çıkarmadan yürüyeceksin.
Bu dünyada bir garip yolcu gibi ol diyen Sevgililer Sevgilisine kulak verecek, mahşeri dünyada yaşamak için yürüyeceksin. Yükün Hacer'in yükümü geçmeyecek, tüm dünyalığını sırtında taşıyacaksın. Azık getirmeyeceksin, korkma kuşlar kadar mütevekkil olursan kuşlar gibi rızkının ağzına konulacağını bileceksin.
Ve unutma ki aslan nereye giderse rızkı oraya gelir.
Yüreğinin tüm ağırlılarını boşaltacaksın. Çünkü bir davete icabet için yola çıktın seni davet eden senden selim bir davet istiyor. Seni davet edeni konuk edeceğin tek yerindir yüreğin, orayı konuğuna hazırlamalısın. Tıpkı Yunus’un dediği gibi,
Temiz et gönül evini Yar gelicek kondurmaya
Yüreğini enkazdan arındıracaksın. Kalabalıkları, köpük ve cürufu, çürük sevdaları, buruk tutkuları, kara sevdaları, boş hülyaları, beş para etmez heves ve hevaları geldiğin yere koyacaksın.
Göğsüne ALLAH'ın iliştirdiği en etkili muska olan yüreğin, Kabe'ndir senin.. Kabe'ni putlardan arındırarak İbrahim'in rolüne soyunacaksın. Unutma ki dünya ve dünyalıklar bir okyanus, yürekse bir gemi, Eğer su geminin içine girerse, gemi batacaktır. Batmamak için yüreğini tahkim etmeli, su almaz hale getirmelisin..Unutma ki denizde yol almak su almamakla mümkündür. Su alan gemiler yol alamazlar.
Emanetlerini emanet etmeyi öğreneceksin. ALLAH'ın sana emanet ettiklerini senin ALLAH'a emanet etmekten kaçınman ne büyük talihsizlik..Çocuğunu,eşini, işini, aşını, yoldaşını, savaşını, ALLAH'a emanet edeceksin. Unutma O emanete ihanet etmez. Sen ihanet etsen de O etmez.
Çıkacağın mahşer provasında O'ndan başka emanetçi aramayacaksın. Çünkü sen zaten O'na aitsin. O'ndan geldin ve yine O'na döneceksin..
Tıpkı kalbin gibi zihninin ağırlıklarını da bırakmalısın. Yük etmemelisin bu aşk yolculuğunda..Gereksiz yük yolcunun yürüyüşünü ağırlaştırır. Yolcuyu yolundan alı koyan yük sahibine ikram değildir.
Aşkını hasretin özge memelerinden emzirmelin..Hasretin yüreğini çöle gözlerin, göle çevirmeli..Oraya sen varmadan yüreğini yollamalısın..Seni götüren ayakların değil, yüreğin olmalı..Yüreğin dururken ayağına yük olmamalısın.
Yüreğin kuş gibi uçurduğunu ayaklar taş gibi taşır.[/color][/b] [b]MİKAT
Dur
Böyle elini kolunu sallayarak Harem bölgesine giremezsin..Henüz Âdem olmadın, oysa adam olman önce adem olmadan geçiyor. Muhterem kılınmış bir toprağın sınırındasın.Bu sınırlara Mikat denilir. Unutma ki bu sınırlar, melek, Cebrail aracılığıyla ALLAH tarafından belirlenmiştir Mikat'ı mahşerin sınırı da sayabilirsin. Yola hangi araçla çıkarsan çık, ille de sana en yakın Mikatta giymelisin mahşer elbisesini..
Kadınsan, harem bölgeyle erkekten daha uyumlusun. Çünkü kadın da tıpkı bu bölge gibi haremdir, mahremdir. Yani dokunulmazlığı vardır,muhteremdir. Ne ki elini ,yüzünü mutlaka açmalı, kendini tanıtmalısın. Yüzün ne kıymeti var, maskelerin bir bir düştüğü bir mahşere yürüyorsun.
Elbisen sade olmalı..Kefeni hatırlatmalı. Süsten ve ziynetten uzak durmalısın. Bedenin arkaya ruhun öne çıkarıldığı bir mahşerdesin, unutma. Ve yine hatırla ki ruhun cinsiyeti yoktur.
Erkeksen, önce cinsiyet sembolü olmak üzere seni ele veren tüm sembolleri terk etmelisin. Zenginle yoksulun, patronla işçinin, general ile erin, amir ile memurun, devlet başkanı ile sıradan vatandaşın aynı olduğu bir mahşerin provasındasın. Rütbeni, makamını, mevkiini, sosyal konumunu, servetini, şöhretini, bilgini, temsil eden elbiseler giyemezsin.Dini ,askeri siyasi, bilimsel, iktisadi konumunla hava atacak, çalım satacak yer değil mahşer. Oradaki tek rütbe kalıcı güzelliklerdir.
Âdem'sin…
Adem gibi yeryüzü vatanın, şeytan düşmanın, insanlık ulusun, İslam milletin, adalet devletin, cennet ülkün, dünya ülken, Mekke başkentin, tevbe ve dua lisanın, aşk yükün, iman rütben, ALLAH dostun olmalı.
Âdem gibi cenneten dünyaya sürgünsün. Gurbettesin. Garipsin. Bir hubutu/düşüşü yaşadın. Bir ayet gibi nazil oldun yeryüzüne. Sürgünde sürgün verecek, bir tohumken bin meyveye duracaksın. Sılanı arayacak, nesneleştirilemeyen tek yerin olan ruhunun ellerinde adam olacaksın.
Sadece sırtındaki elbiseleri değil, içindeki seni ayrıcalıklı kıldığına inandığın duygu ve düşünceleri de Mikatta bırakmalı haram duygu ve düşüncelerle Hareme girerek ilahi mahremiyete manevi tecavüzde bulunmamalısın.[/b]
|