[b]Beni Bıraktın...
“Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın,
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın.” (*)
Ömrünü sırtına sarmış bebe niyetine bir ana gibi şefkat kucağı… Boş. Yük değil, asla değil sadece biraz ağırlık omuzlarda taşınan. Taşımaya heveslendiğince güzel.
Taşımaya başladıkça altında ezen… Yürümeye takat kalmamış gibi ayaklarda, bir zorlanışın hâkimiyeti dudaklarda. Titreyen sözcükler gibi, yakan heyecanı gibi aşkın.
Gözlerin aynalık ettiği gerçek. Görünmeyen. Ama hep görüle/bile/n… Kapatılan kapısından kalbin, son anda sızmayı başaran çocuk misali, umulmadık anda yüzüstü insanı yakalayan. Alnından öperken kimi zaman, kimi zaman da sırtından vuran.
Yumulunca gözler karanlığa, kendi filmini oynatan. Simsiyah… Hayaller beyaz. Karanlığı bürünmüş olsa da görülen siyahta. Farklı renklerin hükmünden uzakken yine de rengârenk bir film sunan. Yaşadığınca, yaşadıklarınca seni anlatan.
Hep ihanete maruz kalan. Aldatıldığını anlamayanlara inat, anında esen rüzgârla tepeden tırnağa insanı sarsan… Pişmanlık, hüzün, mutluluk, umut en çokta özlem…
Ne olursa olsun, adı geçince iç geçirten. Bir fotoğrafta, bir mendilde, mendildeki işleme de, bir kitapta, kitaba düşülen notta, bir mektupta, bir örtüde, bir giyside, bir ağacın altında, bir bankta, bir deniz kıyısında, evin girişinde, arabadan dışarı attığın ilk adımda, bir şarkıda, bir vitrinde, bir filmde, bir duada, bir tespihin tanesinde, belki de en sonda imamesinde…
Saklanan her minik saniyede…
Kendini gurur duysak da duymasak da gösteren gururlu geçmişim/iz.
Gitmediğini biliyorum, biliyoruz…
Ama gün o gün oldu ki;
“Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı, Beni sensiz bıraktın…”(*)
Yersiz, yurtsuz, kimliksiz…
“Beni bensiz bıraktın…”(*)
Ben’den ederek bedenimi… Parçalayıp tozla kaplayana dek benliğimi…
Elam E. Doğan
(*) Timur Selçuk / Beni kör kuyularda[/b]
[url=http://dareyndergisi.com]Dareyn Dergisi ~ Bir bedende yaşanan iki dünya[/url]
|