A abiyotik: Canlılık göstermeyen, cansız. aktanitler: Periyodik tabloda, 89 atom numaralı aktinyumla başlayıp 1 0 3 atom numaralı lavrensiyumla biten ve 7. periyotta yer alan elementler dizisi. aktivite: Etkinlik. Çocukların kendi amaç ve gereksinmelerine uygun geldiği için isteyerek katıldıkları herhangi bir öğrenme durumu. akvaryum: Tatlı veya tuzlu su hayvanlarının ve su bitkilerinin yapay bir ortamda beslendiği su kabı. albüminoit: Hayvan organizmasının vücudunun çeşitli organlarına gerekli olan sağlamlık ve sertliği veren protein. alçak basınç: Yüzeyde atmosfer basıncının civar bölgelerden düşük olduğu bölge. alg: Su yosunu. ambalaj: Eşyayı sarmaya yarayan mukavva, kâğıt, tahta, plastik madde vb. malzeme. amonyak: Azot ve hidrojen karışımı olan keskin kokulu bir gaz. anorganik: Organik olmayan. İnorganik. antibiyotik: Bitkilerde, özellikle küf mantarlarında bulunan veya sentezle elde edilen, birçok mikroba karşı kullanılan penisilin türevi ilaçların ortak adı. antikor: Vücutta mikrop ve toksinlere karşı oluşan bağışıklık maddeleri. arz talebi: Üreticinin piyasaya mal çıkarması ve tüketicinin piyasadan mal çekmesi olayları, sunu ve istem. asal: Esasla ilgili, asıl ve temel olan. Esasi. aşı: Bazı hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik. atmosfer: Dünya’yı saran gaz katmanı. Basınç birimi. ATP: Hücre içi biyokimyasal reaksiyonlar için gereken kimyasal enerjiyi taşıyan molekül. ayrıştırıcı: Bitkilerin, hayvanların atık ve kalıntılarını, salgıladıkları enzimlerle parçalayan canlılar.
B bağıntı: iki veya daha çok nitelik arasında matematik işlemleri yardımı ile kurulan bağlılık veya eşitlik. bakteri: Havada, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma veya hastalıklara yol açan, küresel, silindirimsi, kıvrık biçimde olan bölünerek çoğalan tek hücreli canlı. balta: Ağacı kesme, yarma, yontma vb. işlerde kullanılan ağaç saplı, demir araç. baraj: Suyu toplama, sulama ve elektrik enerjisi üretme amacıyla akarsu üzerinde yapılan set, bent. barut: Ateşli silahla bir merminin atılmasına veya herhangi bir aracın fırlatılmasına yarayan, patlayıcı madde. benzin: Petrolün damıtılması ile elde edilen, özgül ağırlığı yaklaşık 0,65 olan, renksiz, uçucu, kendine has kokusu bulunan, özellikle motorlu araçlarda yakıt olarak kullanılan bir sıvı. beşeri: İnsanlarla ilgili. beyaz eşya: Buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi gibi aletlere verilen ad. biçerdöver: Ekini biçen, döven, tanelerini ayıran, samanı deste veya balya yapan makine. biyokimya: Canlıların kimyasını inceleyen biyolojinin ve kimyanın bir dalı. biyo-teknoloji: Canlı hücreleri ve mikroorganizmaları kullanarak biyolojik tekniklerle endüstri ve tıp alanında kullanılmak üzere materyal üretimi.
C cevher: Değerli maden, mücevher. cımbız: Kıl vb. ince cisimleri tutmak veya çekmek için kullanılan küçük maşa.
Ç çekiç: Çivi çakma, madenleri dövmede kullanılan saplı bir el aleti. çivi: İki cismi birbirine tutturmak için çakılan, ucu sivri, metal veya ağaçtan yapılmış ufak çubuk, mıh. çimento: Killi kalkerleri özel fırınlarda pişirip ezmekle elde edilen, çamuru çabuk katılaşıp sertleşen ve yapılarda harç malzemesi olarak kullanılan kül renginde veya beyaz toz. çöküntü: Çökme.
D dekoratif: Dekor olarak kullanılan, süslemeye yarayan, süsleyici, tezyini. derz: Duvar taşlarının veya tuğlalarının harçla doldurulup üzerinden mala geçirilerek düzeltilen aralığı. devinim: Devinme işi, hareket. devirli: Eşit zaman aralıkları ile ardışık olarak tekrarlanan hareket. dinamit: Nitrogliserin ile yapılan patlayıcı bir madde. diploit: İki kromozom takımı taşıyan hücre veya organizma. dizayn: Çizim, tasarım. dizel: Sıkıştırılmış hava içine püskürtülen yakıtla çalışan motor. dozer: Tırtıllı veya lastik tekerlekli yol yapım makinesi.
E ekinoks: Gün tün eşitliği, gün dönümü. Gündüz ile gecenin eşit olması durumu. eksen: Bir cismi iki eşit parçaya bölen çizgi, mihver. ekstrem: Aşırı, müfrit. ekvator: Yer yuvarlağının eksenine dik olarak geçtiği ve yer yuvarını iki eşit parçaya böldüğü varsayılan en büyük çember. elyaf: Genellikle iplik durumuna getirilebilir lifli maddeler. endüstri: Sanayi. Ham maddeleri işlemek, enerji kaynaklarını yaratmak için kullanılan yöntemlerin ve araçların bütünü. etçil: Etle beslenen, etobur. etobur: Dişleri et yiyecek biçimde olan, omurgalı, memeli, etçil, karnivor.
F fenolftalein: İnsan besini için temel bir amino asit. fermantasyon: Mayalanma. Organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca salgılanan enzimler etkisiyle uğradığı değişiklik. filtre: Süzgeç. fosfat: Yapay gübre ve bazı ilaçların yapımında kullanılan fosforik asidin tuzu veya esteri. fren: Bir makinenin, herhangi bir taşıtın hızını kesmeye veya onu durdurmaya yarayan mekanizma. fuel oil: Yakıt yağı. Koyu renkte, az akışkan bir petrol ürünü.
G gaz yağı: Rafinerilerde benzinden sonra alınan bir üründür. Önceleri sadece aydınlatma amacıyla kullanılırken sonradan ısıtma, soğutma, traktör yakıtı ve jet yakıtı olarak kullanılmaya da başlanmış bir yakıt türü. genom: Gametlerde bulunan kromozomlar. greyder: Altında bulunan ve değişik açılarla çalışabilen bıçağı ile toprağı kesen veya yayan yol makinesi. ham madde: Bir ürün veya mal oluşturmak için gerekli maddelerin işlenmeden önceki doğal durumu. haploit: Olgun bir üreme hücresinde bulunan kromozom takımı. hasar: Herhangi bir olayın yol açtığı kırılma, dökülme, yıkılma gibi zarar. hepçil: Hem hayvansal hem bitkisel besinlerle beslenme. hijyen: Sağlık bilgisi. Sağlık kurallarına uygun. homolog kromozom: Biri anneden diğeri babadan gelen ve aynı gen çiftine sahip kromozom. hormon: İç salgı bezlerinden kana geçen ve organların işlemesini düzenleyen maddelerin genel adı. ihracat: Bir ülkenin ürettiği malların başka bir ülkeye satılması, dış satım. immünoloji: Bağışıklık bilimi. inorganik: Organik olmayan. Cansız olan. insülin: Şeker hastalığına karşı kullanılan bir hormon. israf: Gereksiz yere para, emek, zaman, vb. ni harcama. ithalat: Bir ülkeye başka bir ülkeden mal getirme veya satın alım, dış alım. ivme: Hareket eden bir cismin kısa zaman içinde, hızında oluşan değişmenin bu zamana oranı. izolasyon: Yalıtım. Elektrik, ses ve ısı akımını engelleme.
J jeodezi: Yer ölçümü.
K kalas: Kalın biçilmiş uzun tahta. kalkınma: Kalkınmak işi. kasırga: Hızı saatte 120 km’yi bulan çok güçlü fırtına. kauçuk: Bitki özsuyundan elde edilen bir lif. Doğal kauçuk, ağaçların özsuyundan yapılır. keser: Tahta, ağaç yontmaya, çivi çakmaya yarayan, kısa saplı, bir yanı keskin ağızlı çelik araç. kısır: Üreme imkanı olmayan, döl vermeyen. kireç: Kalsiyum oksit. klima: Sıcak veya soğuk hava vererek kapalı bir ortamın havasını değiştiren elektrikli bir araç, iklimleme cihazı. klonlama: Klonlamak işi. koçan: Mısırın tanelerini taşıyan üzeri yaprakla örtülü, püsküllü meyvesi. konsantre: Yoğunlaştırılmış, yoğun. İyileşme. kozmetik: Cildi ve saçları güzelleştirmeye yarayan her türlü madde. kürek: Toprak, kömür vb. ni alıp atmaya yarayan yayvan bir bölümü, buna bağlı uzun bir sapı bulunan araç.
L lazer: Çok güçlü pırıltılar oluşturan, değişik alanlarda kullanılan ışık kaynağı. lojistik: Geri hizmet. Kişilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere her türlü ürünün, hizmetin ve bilgi akışının çıkış noktasından varış noktasına kadar taşınmasının etkili ve verimli bir biçimde planlanması ve uygulanması.
M macun: Hamur kıvamına getirilmiş madde. mamul: Yapılmış, işlenmiş, imal edilmiş ürün. mayalanma: Organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca enzimler etkisiyle uğradığı değişiklik. mekatronik: Mekatronik, makine, elektronik, yazılım ve kontrol mühendisliğine dayanan, çok kontrollü bir mühendislik dalı. melez: Değişik türden canlıdan üremiş, kırma, azma, metis. menteşe: Kapı, pencere, mobilya kapaklarında kullanılan, bir mille birbirine tutturulmuş, biri sabit, öbürü hareketli iki parçadan oluşan metal parça. mikrobiyoloji: Mikroorganizmaları inceleyen bilim dalı. mineral: İçinde inorganik maddeler bulunan. moleküler biyoloji: Canlıları molekül düzeyde inceleyen bilim dalı. motorin: Mazot. mutasyon: Değişim.
N nafta: Petrolden damıtılan ürün. nihai: İşi sona erdiren, işi kesen, son. nitrat: Nitrik asit tuzu.
O obruk: İçinde su biriken çukur yer, doğal kuyu. oluk: Bir şeyin akmasına yarayan üstü açık boru. omnivor: Hem et hem ot ile beslenen canlı. omurilik: Omurga içinde bulunan kanal boyunca uzanan, sinir dokusu. operasyon: Ameliyat. otçul: Sadece otla beslenen canlı, otobur. ozon: Molekülünde üç oksijen atomu bulunan, ağır kokulu, gaz durumundaki basit madde.
P pankreas: Midenin arkasında bulunan, boşaltıcı kanallarıyla onikiparmak bağırsağına bağlı, iç ve dış salgıları olan iri bir bez. paratoner: Yıldırımsavar. pedal: Bir makine, bir araçta ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzenek, ayaklık. penis: Erkeklik organı pense: Çeşitli biçim ya da büyüklükte maşa veya kıskaç. pestisit: Böcek öldürücü kimyasal madde. petrokimya: Petrolden organik kimyasal ürünler elde etmede kullanılan endüstri dalı. polyester: Tahta üzerine sürüldüğünde koruyucu, parlak bir katman oluşturan poliasidin doymamış alkollerle veya glikollere etkimesiyle elde edilen kimyasal madde. prokaryot: Hücre içinde zarlı bir organeli bulunmayan canlı. proses: Süreç.
R radyasyon: Işınım. Elektromanyetik dalgalar veya parçacıklar biçimindeki enerji yayımı ya da aktarımıdır. rafineri: Şeker, petrol vb. maddelerin arıtıldığı yer, arıtımevi. rampa: Bir yolun yokuş olan bölümü. rekabet: Aynı amacı güden kimseler arasındaki çekişme, yarışma, yarış. reyon: Bir mağazanın yalnız bir tür ürün satılan bölümü. rezerv: Yatağında veya havzasında bulunduğu hesaplanan, henüz işletilmemiş kömür, petrol, demir vb.
S salgı: Hücrelerin, vücuttaki bezlerin kandan ayrılıp oluşturdukları ve yeniden kana, başka dokulara saldıkları sıvı madde. saydam: Işığı geçiren madde. sektör: Bölüm, kol, dal, kesim. sentetik: Yapay yolla elde edilen. sintigrafi: Gama ışınları yayan radyoaktif bir izotopun organizma içindeki yolunu izlemek temeline dayanan teşhis yöntemi. siyanobakteri: Mavi yeşil algler olarak da adlandırılan, oksijen üreten fotoototrof prokaryotlar. soda: Sindirimi kolaylaştırmak, susuzluğu gidermek için kullanılan, içinde sodyum karbonat bulunan, köpüren su. sperm: Erkek üreme hücresi.
Ş şiddet: Bir hareketin, bir gücün derecesi, sertlik. şimşek: Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içindeki elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi biçimindeki geçici ışık.
T talep: Arz, istek. tasarruf: Tutum, para biriktirme, artırım. teknoloji: Bir endüstri dalı ile ilgili yapım yöntemlerini, kullanılan araç gereç ve aletleri kapsayan bilgi. tekstil: Dokuma. tektonik: Parçalanıp dağılmış yer katmanlarının birbirleri ile olan ilgilerini araştıran yer bilimi. tempo: Gidiş, ilerleyiş, gelişme hızı, tarz. testis: Er bezi toksikoloji: Zehirle, onların organizmaya olan etkileriyle ve zehirlerin belirlenmesiyle uğraşan bilim dalı. transgenetik: Bir bitkiye farklı türlerden olmak üzere bir veya daha çok genin aktarımı ile elde edilen yeni bitki. trend: Eğilim. tür: Ortak bir atadan gelen, çiftleştiklerinde verimli yavrular oluşturabilen canlılar topluluğu.
Ü üreme: Canlılarda çoğalma.
V vajina: Döl yolu vernik: Bazı maddeleri parlatmak veya havanın etkisinden korumak için sürülen bir sıvı. viraj: Dönemeç. volkanik: Volkanla ilgili.
Y yıldırım: Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer arasındaki elektrik boşalması. yoğuşma: Buharın sıvı hâle geçmesi. yörünge: Bir gök cisminin hareketi süresince izlediği yol. yumurta: Dişi üreme hücresi. yumurtalık: Dişilerde bulunan, dişi üreme hücrelerinin üretildiği yer.
Z zigot: Döllenmiş yumurta hücresi.
|