Osmanlı Mimarlık Malzemeleri - Teknik ve Süslemes

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
İnsanlık kadar eski olan yapının ve onun oluşumunda kullanılan malzemenin
esas olarak her coğrafya ve millette hemen hemen değişmediği görülür.
Osmanlı inşaatlarında da esas olarak taş, tuğla, ahşap, metal gibi ana
malzemeler kullanılmıştır.

[b]Taş: [/b]
Asya’da daha çok tuğla kullanan Türk mimarları, Anadolu
coğrafyasında yerli ustalardan yararlanarak taş ve tuğlayı beraber kullanmışlardır.
Duvar yapı malzemesi olarak taşın küfeki, karataş, granit ve
kum taşı cinsleri ile ince ve sanat isteyen işlerde yani mihrap, minber, kapı
çerçeve ve söveleri, sütun ve sütun başlığı ve kaidelerinde, kafes ve
korkuluklarda, kitâbelerde mermerin çeşitli cinslerinin kullanıldığı gö-
rülmektedir.

[b]Tuğla: [/b]
Pişmiş topraktan yapılan bu malzemenin kullanılışı taş kadar
eskidir. Osmanlı mimarları da Asya’dan beri bildikleri tuğlayı, Anadolu’da
taşla birlikte bilhassa duvarlarda dikine ve yatık olarak kullanmışlar ve hatta
bunu bir bezeme unsuru haline getirmesini bilmişlerdir. Tuğlanın, duvarda
kullanıldığı gibi, özellikle kemer, kubbe ve minare yapımında, zemin
kaplamasında, çatı ve kubbe örtüsü olarak kiremit şeklinde ve su künklerinin
yapımında kullanılmıştır.

[b]Ahşap: [/b]
Ahşabın Osmanlı mimarlığında özel bir yeri vardır. Hemen
birçok mimarın özellikle Mimar Sinan’ın önce iyi bir marangoz olduğunu
biliyoruz. Ahşap malzemenin, Osmanlı mimarisinin her safhasında ve hemen
her yerinde çeşitli cins ve ölçülerde ve isimlerde standartlaştırılarak
kulanıldığı görülmektedir.

[b]Metal: [/b]
Osmanlı mimarlık sanatında metal malzeme esas olarak, demir,
kurşun ve pirinç olarak karşımıza çıkar. Demirin gergi, kuşak, kafes, kenet ve
düz tavanlarda putrel yerine bir hayli çok kullanıldığı görülmektedir. Pirinç
ise sütun bileziklerinde, kapı ve pencere kanatları kuşak ve rozetlerinde,
mandallarda, döküm kafeslerde kullanılmıştır. Kurşun hemen hemen kıymeti
değişmeyen bir örtü malzemesi olarak günümüze kadar gelmiştir. Avrupalılar’ın
örtü olarak bakır kullanımına karşı, Osmanlılar kurşunu tercih
ederek, levhalar halinde kubbe ve çatılarda, su derelerinde taşların birbirine
bağlanma yerlerindeki demir kenetlerin diplerine kurşun dökerek tutturmakta
kullanmışlardır.

[b]Süsleme: [/b]
Osmanlı mimarisinde, belirli alanlarda görülen süslemede
çoğu zaman aynı malzemeler kullanılmakla beraber alçı, çini, renkli taş, cam
gibi yardımcı elemanlar da kullanılmıştır. Ayrıca kalem işi denilen
süslemelere de yer verilmiştir.

[b]Alçı: [/b]
Selçuklu mimarisinde de kullanılan alçının, Osmanlı mimarisinde
daha çok bezeme elemanı olarak kullanıldığını görüyoruz. Suya fazla
dayanıklı olmadığından, daha çok bina içlerinde kullanılır. Mihrap ve
mukarnaslarda, pandantif ve tromp denilen duvardan kubbeye geçiş elemanı
olan kısımlarda, silme ve profillerde ve malakârî denilen mala ile yapılan
oyma alçı süslemelerde ve tepe pencerelerinin içliklerinde günümüze kadar
kullanıldığı görülmektedir.

[b]Taş: [/b]
Osmanlı mimarları renkli taşları kakma şeklinde kullanarak yapının
bilhassa dışını süslemişlerdir. Minare kaide ve gövdelerinde, pencere kemer
aynalarında, kapı ve pencere taçlarında, geometrik yazı levha ve kuşakları
olarak birçok yerde kullanılmıştır.

[b]Çini (Kâşî): [/b]
Sırlanmış pişmiş killi toprak olan çini, Osmanlı mimarisinde
önceleri Asya’da sırlı tuğla şeklinde kullanılırken, sonraları levhalar halinde
sadece kaplama olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bursa ve Edirne’de sırlı
tuğla ve sır üstü ve sır altı yapılan levhaların mihraplarda ve mukarnaslarda
kullanıldığı görülür. Daha sonraları ise cami ve türbelerde, sadece iç
hacimlerde pencere kemer aynalarında, yazı levhaları halinde, panolar
şeklinde en güzel örneklerine rastlanmaktadır.

[b]Kalem İşi: [/b]
Osmanlı mimarisinde doğrudan doğruya sıva üzerine boya ve
altın ile yapılan bezeme işine kalem işi denmektedir. Rûmî ve hatâyî diye
adlandırılan çeşitli üslûptaki desenler, yazılar, kubbe, kemer ve duvarlarda
kalemkâr denilen ustalar tarafından özenle işlenmiştir.