İnsanlık kadar eski olan yapının ve onun oluşumunda kullanılan malzemenin esas olarak her coğrafya ve millette hemen hemen değişmediği görülür. Osmanlı inşaatlarında da esas olarak taş, tuğla, ahşap, metal gibi ana malzemeler kullanılmıştır.
[b]Taş: [/b] Asya’da daha çok tuğla kullanan Türk mimarları, Anadolu coğrafyasında yerli ustalardan yararlanarak taş ve tuğlayı beraber kullanmışlardır. Duvar yapı malzemesi olarak taşın küfeki, karataş, granit ve kum taşı cinsleri ile ince ve sanat isteyen işlerde yani mihrap, minber, kapı çerçeve ve söveleri, sütun ve sütun başlığı ve kaidelerinde, kafes ve korkuluklarda, kitâbelerde mermerin çeşitli cinslerinin kullanıldığı gö- rülmektedir.
[b]Tuğla: [/b] Pişmiş topraktan yapılan bu malzemenin kullanılışı taş kadar eskidir. Osmanlı mimarları da Asya’dan beri bildikleri tuğlayı, Anadolu’da taşla birlikte bilhassa duvarlarda dikine ve yatık olarak kullanmışlar ve hatta bunu bir bezeme unsuru haline getirmesini bilmişlerdir. Tuğlanın, duvarda kullanıldığı gibi, özellikle kemer, kubbe ve minare yapımında, zemin kaplamasında, çatı ve kubbe örtüsü olarak kiremit şeklinde ve su künklerinin yapımında kullanılmıştır.
[b]Ahşap: [/b] Ahşabın Osmanlı mimarlığında özel bir yeri vardır. Hemen birçok mimarın özellikle Mimar Sinan’ın önce iyi bir marangoz olduğunu biliyoruz. Ahşap malzemenin, Osmanlı mimarisinin her safhasında ve hemen her yerinde çeşitli cins ve ölçülerde ve isimlerde standartlaştırılarak kulanıldığı görülmektedir.
[b]Metal: [/b] Osmanlı mimarlık sanatında metal malzeme esas olarak, demir, kurşun ve pirinç olarak karşımıza çıkar. Demirin gergi, kuşak, kafes, kenet ve düz tavanlarda putrel yerine bir hayli çok kullanıldığı görülmektedir. Pirinç ise sütun bileziklerinde, kapı ve pencere kanatları kuşak ve rozetlerinde, mandallarda, döküm kafeslerde kullanılmıştır. Kurşun hemen hemen kıymeti değişmeyen bir örtü malzemesi olarak günümüze kadar gelmiştir. Avrupalılar’ın örtü olarak bakır kullanımına karşı, Osmanlılar kurşunu tercih ederek, levhalar halinde kubbe ve çatılarda, su derelerinde taşların birbirine bağlanma yerlerindeki demir kenetlerin diplerine kurşun dökerek tutturmakta kullanmışlardır.
[b]Süsleme: [/b] Osmanlı mimarisinde, belirli alanlarda görülen süslemede çoğu zaman aynı malzemeler kullanılmakla beraber alçı, çini, renkli taş, cam gibi yardımcı elemanlar da kullanılmıştır. Ayrıca kalem işi denilen süslemelere de yer verilmiştir.
[b]Alçı: [/b] Selçuklu mimarisinde de kullanılan alçının, Osmanlı mimarisinde daha çok bezeme elemanı olarak kullanıldığını görüyoruz. Suya fazla dayanıklı olmadığından, daha çok bina içlerinde kullanılır. Mihrap ve mukarnaslarda, pandantif ve tromp denilen duvardan kubbeye geçiş elemanı olan kısımlarda, silme ve profillerde ve malakârî denilen mala ile yapılan oyma alçı süslemelerde ve tepe pencerelerinin içliklerinde günümüze kadar kullanıldığı görülmektedir.
[b]Taş: [/b] Osmanlı mimarları renkli taşları kakma şeklinde kullanarak yapının bilhassa dışını süslemişlerdir. Minare kaide ve gövdelerinde, pencere kemer aynalarında, kapı ve pencere taçlarında, geometrik yazı levha ve kuşakları olarak birçok yerde kullanılmıştır.
[b]Çini (Kâşî): [/b] Sırlanmış pişmiş killi toprak olan çini, Osmanlı mimarisinde önceleri Asya’da sırlı tuğla şeklinde kullanılırken, sonraları levhalar halinde sadece kaplama olarak kullanılmaya başlanmıştır. Bursa ve Edirne’de sırlı tuğla ve sır üstü ve sır altı yapılan levhaların mihraplarda ve mukarnaslarda kullanıldığı görülür. Daha sonraları ise cami ve türbelerde, sadece iç hacimlerde pencere kemer aynalarında, yazı levhaları halinde, panolar şeklinde en güzel örneklerine rastlanmaktadır.
[b]Kalem İşi: [/b] Osmanlı mimarisinde doğrudan doğruya sıva üzerine boya ve altın ile yapılan bezeme işine kalem işi denmektedir. Rûmî ve hatâyî diye adlandırılan çeşitli üslûptaki desenler, yazılar, kubbe, kemer ve duvarlarda kalemkâr denilen ustalar tarafından özenle işlenmiştir.
|