İslâm’ın ilme ve kitaba verdiği önemin sonucu, hat sanatının ilk güzel örnekleri kitap sanatları sahasında görülmüştür. Başta İslâm’ın temel kitabı, insanlık için hidayet ve rahmet kaynağı Kur’ân-ı Kerîm, en‘âm ve cüzler, hadis kitap ve mecmuaları, yazı albümleri, levhalar, ilmî ve edebî eserler hattatlar tarafından büyük bir sabır, emek ve titizlikle en güzel şekilde yazılmış, tezhip ve cilt sanatlarının farklı üslûpları ile İslâm medeniyetinin şaheserleri ortaya konmuştur. Güzel yazı, mushaf, kitap ve murakka‘ların dışında, devlet teşkilâtında, mimaride, ahşap, maden, kumaş ve çini sanatlarında, sosyal hayatın her safhasında ince duygularla işlenmiştir.
[b]Kur’ân-ı Kerîm[/b]
İslâm medeniyetinde kitap sanatlarının Kur’an etrafında şekillendiği görülür. Güzel, ilâhî söz ve mânalar hattatın kalem, aşk ve imanıyla şekillenir; müzehhibin ince fırçasıyla altınlanır, renklenir, bezenir; mücellidin hünerli ellerinde işlenerek iki kapak arasında bir sanat şaheseri olarak kitap haline gelir. Yüzyıllar içinde bir taraftan âlimler Kur’an’ı daha rahat ve doğru okumayı sağlayacak imlâ kurallarını ve güzel yazma usullerini geliştirirken, kâtipler ve hattatlar da daha çok mushaf hatlarının güzelleşmesi yolunda hünerlerini göstermiş, sultan ve devlet adamlarının destek ve himayeleri ile hat sanatının en güzel eserlerini ortaya koymuşlardır.
[b]Hadis Kitap ve Mecmuaları, Yazı Albümleri, Levhalar[/b]
Hat sanatında Kur’ân-ı Kerîm’den sonra en çok işlenen saha Hz. Muhammed’in adı, örnek şahsiyeti ve sözleri etrafında oluşmuştur. Hadis kitapları arasında öğretim ve tesbit maksadıyla sadece okunaklı olmasına dikkat edilmiş olanları olduğu gibi, peygamber sözüne lâyık, güzel hatlara bürünmüş, sanat değeri taşıyan pek çok kitap ve mecmua da bulunmaktadır.
[b]Hilye-i Şerif[/b]
Hz. Peygamber’in müminlere en güzel örnek olan (el-Ahzâb 33/21) yaşama tarzını ve davranışlarını konu alan şemâil kitapları özellikle onun en yaygın ve feyizli bölümü hilye-i şerifler hat sanatında en çok yazılan ve işlenen konulardır. Hâfız Osman’dan beri hattatlar arasında hilye yazmak bir gelenek haline gelmiş, büyük hat üstatları sanat hünerlerini Hz. Muhammed’e duydukları muhabbet ve hasret duygularını hilye yazarak göstermişlerdir. Sözlükte “süs, ziynet, güzel sıfatlar, güzel yüz” gibi mânalara gelen “hilye” isminden Hz. Peygamber’in mübarek vasıfları ve bunlardan bahseden kitap, Hâfız Osman tarafından tertip edildiği bilinen, ekseriya da Hz. Ali’den rivayet edilen hilye metninin yazıldığı levha anlaşılır. Hilye metinleri edebiyat ve hüsn-i hat sahalarında da işlenmiş, insanların sanat duygularının ifade vasıtası olmuş, gönüllerde dinî bir heyecan ve sevgi uyandırmıştır.
Hâfız Osman’dan başlanarak günümüze kadar hüsn-i hatla hilye yazmak bir gelenek haline gelmiştir. Cep için katlanabilir tarzda yazı albümlerinde duvarlara asmak için farklı tasarımlarla hazırlanmış hutût-ı mütenevvia veya muhakkak, sülüs, nesih ve ta‘lik hatlarla yazılarak zamanının anlayışına göre tezhip edilmiş hilyeler hat sanatının en güzel örnekleri arasında yer alır. Hilye kompozisyonunda çoğu zaman besmelenin yazıldığı baş makam, Hz. Muhammed’in mübarek vasıflarının yazıldığı beyzî veya dairevî vb. göbek kısmı, göbek etrafında dört halifenin veya Hz. Peygamber’in, aşere-i mübeşşerenin isimleri, Hz. Muhammed’le ilgili âyetlerden biri (el-Enbiyâ 21/107; el-Kalem 68/4; el-Feth 48/28-29) ve hilye metninin devamı ve ketebenin yazıldığı etek kısmı bulunur.
Hz. Muhammed’e duyulan iman, sevgi ve saygının neticesinde şekillenen hilye levhalar, müslümanlar arasında büyük bir önem ve itibar kazanarak bilhassa Osmanlılar’da bir hattata hilye yazdırıp duvara asmak bir gelenek haline gelmiş, taşıdıkları kutsî mâna sebebiyle hilyeler etrafında birtakım inanç ve gelenekler de oluşmuştur. Hilye-i şerif levhalarının evleri tabii âfetlerden ve bilhassa yangından; cepte taşımak için katlanabilir şekilde veya boyuna takılan gerdanlık küçük boy hilyelerin ise insanları her türlü zarar ve kötülüklere karşı koruyacağına inanılmıştır.
[b]Delâilü’l-hayrât ve Dua Mecmuaları[/b]
Müslümanların en çok okuduğu metinler belirli sûre ve âyetleri, Allah’ın isimlerini, salavat ve duaları içeren evrâd, Delâilü’l-hayrât ve dua risâleleridir. Kur’an’ın Hz. Peygamber’e salâtü selâm getirmekle ilgili tavsiyelerinden (el-Ahzâb 33/56) hareketle dinî hayatı daha feyizli yaşamak, Hz. Muhammed’in şefaatini talep etmek maksadıyla okunan bu dua kitapları hat üstatları tarafından büyük bir özenle yazılmış, tezhip ve cilt sanatlarının güzellikleriyle birleşerek İslâm sanatlarını zenginleştirmiştir.
[b]Kıta ve Murakka‘lar[/b]
Kıta, ölçüleri belirlenmiş dikdörtgen biçiminde bir kâğıdın bir yüzüne yazılmış güzel yazı parçaları için kullanılan bir hat terimidir. Yâkūt elMüsta‘sımî ekolünde aklâm-ı sittenin klasik kurallarına ulaşmasıyla yaygınlık kazandığı tahmin edilmektedir. Ekseriya yazıldığı hat grubuna göre sülüs nesih kıta, muhakkak-reyhânî kıta, tevkī‘-rikā‘ kıta, ta‘lik kıta diye adlandırılır.
Ta‘lik hatla yazılmış kıtalar sola yukarı doğru mâil yazılmışsa mâil nesta‘lik, düz yazılmışsa düz nesta‘lik kıta adını alır. Sülüs-nesih kıtalarda ekseriya âyet ve hadisler, nesta‘lik kıtalarda ise iki beyitten oluşan şiir yazılır.
XV. yüzyıldan beri hat üstatlarının çeşitli hatlarla yazdığı kıtaların bir araya getirilmesiyle oluşan murakka‘larda yazı albümleri genellikle hadîs-i şerifler konu alınmıştır. Dünya müze ve kütüphanelerinde korunan ve İslâm medeniyetinin ulaştığı sanat seviyesini gösteren binlerce murakka‘ Resûl-i Ekrem’in erdemli ve huzurlu bir hayatın prensiplerini öğreten sözlerini içine almaktadır. Bunlar yazı, tezhip ve cilt sanatlarının uyandırdığı zevk ve hayranlık duyguları içinde Peygamber sevgisinin gönüllerde daha canlı ve devamlı kalmasını sağlamıştır.
[b]Levhalar[/b]
Mustafa Râkım’dan sonra celî sülüs, Yesârîzâde’den sonra celî ta‘lik yazının belli estetik kurallar kazanarak gelişmesiyle beraber cami, çehâryâr-ı güzîn, kuşak, kubbe, mihrap vb. cami yazıları, türbe, mescid gibi mimari eserler dışında ev ve iş yerlerine asılmak maksadıyla celî hatla yazılmış müslümanların hayatına yön veren hadisler, âyetler hat sanatında çok geniş bir yer tutar.
İslâm büyükleri ve şairlerinin Hz. Muhammed, Ehl-i beyt ve ashabına duydukları sevgi, şefaat dileme ve övgü gibi duygularla dile getirdikleri kelâm-ı kibar, na‘t ve ahlâkî manzumeleri de celî hatlarla yazılmış, duvarlara asılmış, böylece müslümanların sanat zevkini tatmin etmiştir.
|