İslam İnanç Esasları - Ünite 7: Âhiret İnancı - Çözümlü Sorular

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
ÂHİRET ÂLEMİ

1. Ahiret Alemi nedir?
Cevap: Âhiret âlemi hakkında Kur’an’da kullanılan farklı
isimler, bu âlemin iç yüzünü ifade edici mahiyettedir.
Bunlardan anlaşıldığına göre âhiret gerçekleşmesi hak
olan, insanların kabirlerinden çıkarıldıktan sonra diriltilip
biraraya toplanacağı ve inançlarıyla davranışlarından
hesaba çekilip karşılıklarının verileceği, iyi davrananlarla
kötü davranışta bulunanların ayırt edileceği, dünyayı boşa
ve yanlış işlerle geçirip gerekli hazırlığı yapmamaktan
dolayı pişmanlık duyacağı ebedî bir âlemdir.

2. Varoluşun anlamı ve Ahiret ilişkisi nedir?
Cevap: Âhiret âlemini konu edinen âyetlerde
belirtildiğine göre evrenin ve orada ortaya çıkan hayatın
var edilmesinin gerçek, anlamlı ve akla yatkın bir
açıklaması olmalıdır (Âl-i İmrân 3/191; el-Mu’minûn
23/115; er-Rûm 30/8; Sâd 38/27; ed-Duhân 44/38-39; elAhkâf
46/3; el-Kıyâmet 75/36). Şayet âhiret âlemi yoksa
veya hayat bu dünya hayatından ibaretse hayata ve varlığa,
insanı her bakımdan tatmin eden anlamlı, makul, tutarlı bir
açıklama getirmek imkânsız hale gelir. Çünkü dünya
hayatı az bir mutluluğa karşılık sıkıntı, zorluk, acı ve
üzüntülerle dolu kısacık bir hayattır. Yoklukla son bulacak
geçici bir dünya hayatı ve varlığının, insan aklını tatmin
edip rahatlatan bir anlamı yoktur. Buna karşılık mutlulukla
dopdolu bir ebedî hayat için yaratılmış olmak ise daha
anlamlı ve akla daha yatkındır (et-Tevbe 9/38; Yûsuf
12/109; er-Ra’d 13/26; İbrahim 14/3;eş-Şûrâ 42/36).

3. İnanç ve davranışların karşılıklarının verilmesi
bağlamında Ahiret inancının anlamı nedir?
Cevap: Gerçeğe inanma veya inkâr etme, iyilikte bulunma
yahut kötülük yapma özgürlüğü ve gücüne sahip kılınan
insanlar dünyada farklı inançları benimseyip değişik
davranışlar sergilemektedir. Kimi gerçeği onaylamakta
veya redetmekte, kimi gerçeğe destek verirken kimi de bu
gerçeğe karşı mücadele etmektedir. Bir kısım insan iyilik
yaparken bir kısmı kötülük etmekte; bir kısmı
zulmederken bir kısmı da zulme uğramakta; bazı insanlar
âdil bazıları da zalim olmakta; bazıları Allah’a inanıp
buyruklarına uymakta, bazıları da inkâr edip buyruklarına
isyan etmektedir. Akıl, Müslümanla kâfirin, müttakî ile
günahkârın, yeryüzünde yanlışı düzeltenle bozguncunun,
âdil ve zâlimin ayırt edildiği ve yaptıkları işlere
karşılıklarının verildiği bir âlemin var olmasını gerekli
görür (el-Bakara 2/281; Âl-i İmrân 3/30, 185; el- Enfâl
8/37; el-Enbiyâ 21/47; Sâd 38/28; el-Mü’min 40/58; edDuhân
44/40; el-Câsiye 45/21; et-Teğâbun 64/7 el-Mülk
67/1-2; el-Kalem 68/25-26; ez- Zilzâl 99/6-8). Şayet
ölümle her şey sona erecekse ve insanların yapıp
ettiklerine karşılıklarının verileceği bir âhiret âlemi yoksa
bütün inanç ve davranışlar değer hükmü bakımından eşit
hale gelir. Bu ise insanların doğruluğu üzerinde ittifak
ettiği adalet ilkesiyle bağdaşmaz ve kabul edilebilir bir
tablo oluşturmaz. Her insan yaptığı zerre kadar iyi ve kötü
davranışlarının karşılığını görmelidir. Şu halde insanlar
âhiret âleminin gerekli olduğunu bu açıdan da düşünerek
bulabilirler.

4. Ahiret ve hakikat ilişkisi nedir?
Cevap: Tarihin tanıklık ettiği erken dönemlerdenden
itibaren insanlar hangi inanç ve davranışların doğru ve
gerçek, hangilerinin yanlış ve gerçek dışı olduğu
konusunda sürekli bir görüş ayrılığı içinde olmuş; hatta bu
sebeple de birbirleriyle savaşıp kan dökmüştür. Bilgi çağı
olan günümüzde de bu süreç aynen devam etmektedir.
İhtilaf edilen inanç ve davranışlar konusunda hak ile
bâtılın ortaya çıkacağı; hakperestlerin doğru,
putperestlerin ise yanlış yolda olduklarını kesinlikle
bilecekleri ve bütün gerçeklerin herkesçe zorunlu olarak
bilinip tasdik edileceği bir âlem bulunmalıdır (en-Nahl
16/38-39; el- Hac 22/69; ez-Zümer 39/46; el-Mü’min
40/70-75; el-Câsiye 45/17). Aksi takdirde hakikatin
insanlarca bilinip doğrulanması ve onaylanması mümkün
olmaz. Bu durum ise hakikatin yapısıyla bağdaşmaz.

ÂHİRET ÂLEMİNİN SAFHALARI

5. Ahiret aleminin safhaları nelerdir?
Cevap:
• Ölüm ve kabir hayatı
• Kıyamet alametleri
• Kıyametin kopması
• Ölülerin diriltilmesi
• Haşir
• Hesaba çekilme
• Sırattan geçme
• Cennet veya Cehenneme girme

6. Ölüm nedir?
Cevap: Ölümün metafizik boyutu, gayb âlemine ilişkin ilk
tecrübelere açılan bir kapı olmasından ve insanın daha
önce algılayamadığı melekleri görmesinden kaynaklanır.
Ölüm anında insan bu olayı gerçekleştirmekle görevli
melekleri görür. İslâm inancında insanın ölümü,
meleklerin insanın ruhunu bedeninden çekip alması
anlamına gelir. Ölüm işlerini yürütmekle görevli melek
Azrail ve onun yardımcılarıdır. Ruh ise anne rahminde
yaratılışı anında insanın bedenine melek tarafından
üflenen ve onu diğer canlılardan ayıran algılama gücüdür.

7. Kabir nedir?
Cevap: Kabir “ölünün gömüldüğü eşilmiş toprak parçası”
anlamına gelir. Kabirlerden oluşan mekâna kabristan adı
verilir. Türkçe’de kabir ve kabristan yerine mezar (ziyaret
edilen yer) ve mezarlık tabiri de kullanılır. Kur’an’da
belirtildiğine göre Allah insanları melekleri vasıtasyla
öldürür, sonra diriler aracılığıyla onları kabre koydurur.
Hz. Âdem’in oğullarından Kâbil’in, öldürdüğü kardeşi
Habil’i kabre koyması için bir karga göndererek toprağı
eşmesini sağlamak suretiyle ona yol göstermiş, böylece
ölen insanların kabre konulması gerektiğini de onlara
öğretmiştir (‘Abese 80/21; el-Mâide 5/31). Bu bilgiler ölüleri kabre koymanın dinî bir dayanağı bulunduğunu ve
bunun bir yükümlülük olduğunu gösterir.

8. Kabir alemi nedir?
Cevap: Akâid kitapları kabir âleminde ölülerin sorguya
çekildikten sonra azap veya nimet içinde bulunacaklarına
dair bilgiler içerir. Bunların bir kısmı sahih hadislerde, bir
kısmı âyetlerde yer almıştır. Bu konudaki bilgiler üç
başlıkta toplanabilir:
• İnsanların Sorguya Çekilmesi: Sahih hadislerde
belitildiğine göre kabre konulan insan Münker ve
Nekîr adlı melekler tarafından dine, Allah’a ve
Hz.Peygamber’e dair inançları hakkında sorguya
çekilir. Allah’ın müminleri dünya ve âhirette
kararlı bir sözle sâbit kılacağını ifade eden âyetin
(İbrâhîm 14/27) kabirde sorguya çekilmeye
ilişkin olduğu da ayrıca hadislerde bildirilmiştir
(Buhârî, “Cenâiz 67,86; Müslim, “Cennet” 70-
74).
• Sâlih Müminlerin Nimet İçinde Bulunması: İlâhî
buyruklara uyan müttakî ve sâlih müminler
kabirlerinde nimet içinde bulunacaktır. Çünkü
Kur’an’da belirtildiğine göre Allah yolunda
öldürülenlere ölü denilmez, aksine onlar
diridirler, fakat dünya insanları bunu anlamazlar,
onlar Rableri nezdine rızıklandırılmakta olup
mutludurlar. Ayrıca şehit olmayıp dünyada
kalanlara, âhirette korku ve üzüntüyle
karşılaşmayacakları müjdesini vermek isterler
(el-Bakara 2/154; Âl-i İmrân 3/169). Kâfirler ve
• Âsî Müminlerin Azap İçinde Bulunması:
Kâfirlerin yanı sıra ilâhî buyruklara uymayan
günahkâr müminler kabirlerinde azap içinde
bulunacaktır. Buna açıkça işaret eden âyetler ve
bunları tefsir eden hadisler vardır. Âyetlerde
belirtildiğine göre Hz.Mûsâ’ya inanmayan
Firavun ve taraftarları suda boğulmalarının
ardından hemen ateşe atıldılar, halen sabah ve
akşam ateşe arz edilip kıyâmet günü ise en
şiddetli azaba atılacaklardır (Nûh 71/25; elMu’min
40/60). Ayrıca kâfirler ve münafıklar
cehennemdeki büyük azaptan önce yakın bir
azabı tadacaklardır (es-Secde 32/21; et-Tûr
52/47).

9. Kıyamet nedir?
Cevap: Dinî bir terim olarak kıyamet evrende oluşan
kozmolojik düzenin bozulmasının ardından yeniden
oluşması diye tanımlanır. Kur’an’da birden fazla kavramla
ifade edilen kıyamet hakkında en çok kullanılan isim
“kıyametin kopma zamanı” anlamındaki “Sâat” tabiridir.
Sarsıcı anlamına gelen “Râcife”, korkunç gürültü demek
olan “Karia”, “Sahha” ve ayrıca “Tâmme” gibi değişik
adlarla da anılır. Kur’an’da belirtildiğine göreşüphesiz
kıyametin kopma vakti vardır ve mutlaka gelecektir, fakat
bunun bilgisi Allah nezdindedir. Zamanı gelince göz açıp
kapayıncaya kadar çok kısa sürede ansızın onu ortaya
çıkaracak olan yalnızca Allah’tır (el-Mu’min 40/59; elKamer
54/50; en-Nahl 16/77; el-A’râf 7/185; el-Mülk
67/26).

10. Kıyamet Alametleri nelerdir?
Cevap: Kur’anda ve hadislerde kıyâmetin kopmasından
önce alâmetlerinin gerçekleşeceği açıklanmış (Muhammed
47/18; Buhârî, “Îmân” 37), ancak bunların nelerden ibaret
olduğuna dair ayrıntılı bilgiler verilmemiş, sadece
kıyâmetin kopmaya başlamasından önce gökten aşağıya
doğru inip insanları bürüyecek olan azap verici bir
dumandan ve bunu gidermesi için Allah’a dua
edileceğinden bahsedilmiştir (ed-Duhân 44/10-12). Ayrıca
“ye’cücme’cûc” ün (geçiş yerinin) açılacağından söz
edilmiş, ancak bunun ne anlama geldiği hakkında hiçbir
bilgi verilmemiştir (el-Enbiyâ 21/96).

11. Kıyamet Alametlerinden ahlaki ve kozmolojik olanlar
nelerdir?
Cevap: İçki tüketiminin yaygınlaşması, insanların yarı
çıplak dolaşması, zinanın aleni hale gelmesi, adam
öldürme olaylarının ve terörün artması, faizin helal telakki
edilmesi, ibadetlerin terk edilmesi gibi dinî hayatın
yozlaşcağını ve insanların ahlâkî bozuluşa sürükleneceğini
haber veren kıyamet alâmetleri evrendeki düzeninin
yıkılışından çok bireyin ve toplumun çöküşüne dikkat
çekmeye yöneliktir. Çünkü bu tür olaylara her devirde
rastlamak mümkündür. Bunlar kıyametin küçük alâmetleri
olarak değerlendirilir.
Evrendeki kozmik düzenin yıkılışını konu edinen
rivayetler de kıyametin nasıl kopmaya başlayacağını
bildiren ifadelerdir. Bu rivayetlere göre kıyamet
kopmadan önce güneş batıdan doğacak, büyük yer
sarsıntıları ve çöküntüleri gerçekleşecek, yerküreden bir
ateş çıkıp insanları doğudan batıya sevkedecek, yıldırımlar
ve şiddetli yağmurlar olağan üstü bir şekilde çoğalacaktır.

12. Kıyametin kopması ne demektir?
Cevap: Kur’an’da belirtildiğine göre kıyamet Sûr’a ilk
defa üfürülmekle kopacak ve evrenin kozmik düzeni
bozulacaktır. Sûr “ses çıkaran ve eğri boynuza benzeyen
boru, borazan” anlamına gelir. Sûr ile eşanlamlı olan
“nâkur” tabiri de “ses çıkarmak” manasında kullanılarak
kıyametin korkunç bir gürültüyle kopacağı açıklanır. İlgili
âyet ve hadislerde bildirildiğine göre görevli bulunan
İsrâfîl adlı melek (Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn” 200; İbn
Mâce, “İkâme” 180) tarafından Sûr’a ilk defa üflenince,
Allah’ın dilediği kimseler müstesna, göklerde ve
yerkürede bulunan bütün canlılar ölecektir (ez-Zümer
39/68). Yeryüzü sarsılacak, dağlar sökülüp paramparça
haline gelecek ve bunlar atılmış renkli yünler veya kum
yığını gibi olacaktır. Uzay dürülecek ve erimiş maden gibi
olacak, ay tutulup güneşle bir araya gelecek, güneş de
dürülüp yıldızlar düşecek ve dağılıp yok edilecektir (ezZilzâl
99/1; el-Enbiyâ 21/104; el-Kıyâme 76/6-10; elMurselât
77/7-13; et-Tekvîr 81/13; el-Kâri’a 101/1-5).

13. Ölülerin dirilmesi ne demektir?
Cevap: Sûra ikinci defa üflenince Allah evreni yeniden
inşâ edecek, yer başka bir yer olacak ve dümdüz
yapılacak, gökler de başka gökler haline getirilecek, yer
küre yükünü dışarı atacak, kabirler deşilecek, ruhlar
bedenleriyle birleştirilip ölüler bir anda diriltilecek ve
insanlar çırpınıp yayılan kelebekler veya çekirge sürüleri
gibi bölük bölük mahşere doğru sevk edilecek ve hakîr bir
halde Allah’ın huzuruna varacak, o gün kâfirler için çok
zor bir gün olacaktır (İbrâhîm 14/,42,48; el-İnfitâr 82/1-4;
ez-Zümer 39/68-69; el-İnşikâk 84/4; en- Nebe’ 78/16-17;
el-Me’âric 70/42; en-Neml 27/87; el-Müddessir 74/8-9).

14. Öldükten sonra dirilmeye ilişkin deliller nelerdir?
Cevap: Âyet ve hadislerde ölümden sonra diriliş inancını
hayretle karşılayıp inkâr eden ve bu konuda bilgilenmek
isteyen herkese çeşitli deliller sunulmuştur. Bunların
başlıcaları şöyle sıralanabilir:
• İnsanı İlk Yaratan Ölümünden Sonra Tekrar
Diriltebilir: İnsanı yaratmak, buna ilişkin bilgi ve
güç sahibi olmayı gerektiren bir eylemdir. Allah
ilkin topraktan yarattığı insanı, öldürüp toprağa
gömdürdükten sonra onu tekrar yaratmaya
kadirdir. Hatta parmak uçlarını farklı izleriyle
birlikte eski şekline sokmaya da güç sahibidir.
Çünkü buna dair bilgisi ve gücü vardır. Toprağın
insan cesedinden eksilttiği unsurları ve geride
bıraktıklarının yanı sıra yaratılanlara dair her
türlü bilgi Levh-i Mahfuz’da mevcuttur. Asıl
hayretle karşılanması gereken, Allah’ın ölüleri
dirilteceğine inanmamaktır. Zira akıl bir eylemi
bir kez yapabilenin onu ikinci kez daha kolaylıkla
yapabileceğine hükmeder (er-Ra’d 13/5; el-İsrâ
17/49; er-Rûm 30/27; Lukmân 31/27; Yâsîn
36/78-79; Kâf 50/2-5,15; el- Vâkıa 56/61-62; elKıyâme
75/2-3).
• Evreni Yaratan İnsanı Tekrar Yaratabilir: Evren
gibi son derece karmaşık bir işleyiş düzenine
sahip olan varlık âlemini yaratan güç, insan gibi
daha küçük bir varlığı daha kolay yaratabilir.
Çünkü evreni yaratmak insanları yaratmaktan
daha büyük bir iştir ve zordur. Gözlemlerimiz
evrenin var olduğunu bize kanıtlamaktadır. Bu
sebeple bunu yaratan Allah’ın insanları daha
kolayca yaratacağı varsayılır (el-İsrâ 17/98- 99;
el-Mu’min 40/57; el-Ahkâf 46/33; en-Nâzi‘ât
79/27).
• Ölü Toprakta Canlılar Yaratan Toprataki Ölüleri
Diriltebilir: Allah Teâlâ içinde hiçbir canlı varlık
bulunmayan kupkuru ve bir anlamda ölü olan
toprakta gökten indirdiği yağmur vasıtasıyla pek
çok böcek ve bitkiyi canlandırıp yaratmakta ve
bu olay her zaman insanların gözlemleri önünde
tekrarlanıp durmaktadır. Ölü toprakta hayatı
yaratmakla topraktaki ölü insanların diriltilmesi
birbirinin benzeri olaylardır. İnsan aklı iki benzer
olaydan birini yapabilenin diğerini de
yapabileceğine hükmeder (el-A’râf 7/56; el-Hac
22/5-7; er-Rûm 30/19; Fâtır 35/9; Fussılet 41/39;
Kâf 50/9-11).
• Tarihte Ölülerin Diriltildiğine İlişkin Örnekler
Vardır: Ölülerin diriltmesini akıllarına
sığdıramayanlara veya bu konuda bir gözlem ve
deney yaşamak isteyenlere örnek olmak üzere
Allah geçmişte bazı ölüleri dirilttiğini haber
vermiştir. Hz. Mûsâ zamanında İsrailoğulları bu
örneğe şahid olmuş, Hz.İbrahîm bizzat öldürüp
parçalara ayırdığı bir kuşun dirilişini
gözlemlemiş ve adı belirtilmeyen bir insan
öldürüldükten yüz yıl sonra diriltilmiş ve ölmüş
eşeğinin diriltilişi de kendinse izlettirilmiştir (elBakara
2/55-56, 72, 243, 259-260).

15. Haşir nedir?
Cevap: Arapça “haşr” kelimesi sözlükte bir topluluğu zor
kullanarak bulunduğu yerden çıkarıp bir mekânda
toplamak anlamına gelir. İslâm inancında haşir ise âhirette
diriltilen insanların hesaba çekilmek üzere “arasât” veya
“mevkıf” yahut “mahşer” denilen maydanda
toplanlamarını ifade eder. Haşir dirilişten sonraki
merhaleyi teşkil eder. Kur’an’da bildirildiğine göre
insanlar, cinler, melekler ve tapınılan putlar hesaba
çekilmek için haşredilecektir (Âl-i İmrân 3/158; el-En’âm
6/51, 72,128; Sebe’ 34/40; el-Ahkâf 46/6). Kabirlerinden
çıkarılıp diriltilen insanlar çekirge sürüleri gibi kendilerini
çağırana doğru koşacak, herkesin yanında görevli iki
melek bulunacaktır (Kâf 50/21, 44; el- Kamer 54/7-8).
İlâhî buyruklara isyan etmekten sakınan müminler
Allah’ın huzuruna binekli elçiler ve konuklar gibi parlak
yüzlü olarak haşredilecek; kâfirler, zâlimler ve Kur’an’dan
yüz çeviren günahkârlar ise gözleri korkudan göğermiş,
zincirlere vurulmuş, katrandan elbiseler giydirilmiş,
yüzleri kara olarak kör, sağır ve yüzükoyun bir halde
sevkedilecektir (İbrâhîm 14/49-50; el-İsrâ 17/97-98;
Meryem 19/68, 85-86; Tâhâ 20/102, 124-127; el-Furkân
25/34; en-Neml 27/83-85; Kâf 50/44; Abese 80/38-42).

16. Hesaba Çekilme nedir?
Cevap: Arapça bir kelime olan “hisâb”ın dilimize
uyarlanmış şekli hesaptır. Sorumluluk yüklenenlerin
dünyadaki inanç ve davranışlarından ötürü âhirette hesaba
çekilmelerine inanmak da âhiret inancı içindeki
konulardan birini oluşturur. Kur’an’da âhirete verilen
isimlerden biri hesap günü anlamına gelen “yevmu’lhisâb”,
bir diğeri de ayırma günü manasındaki
“yevmu’lfasl” dır. Bunlar âhirette mükelleflerin hesaba
çekileceğini vurgular.

17. Sırat nedir?
Cevap: Kur’an’da çok açık ifadelerle yer almamakla
birlikte “İçinizden cehenneme uğramayacak kimse yoktur”
(Meryem 19/71-72) anlamındaki âyetin yorumuna ve çok
sayıda hadis rivayetine dayanılarak âhirette cehennem
üzerinde kurulmuş “sırat” adı verilen bir köprüden
geçileceğine inanılır. Âyette geçen “vürûd” tabiri cehenneme girmeyi değil yakınından geçme anlamı da
taşıyabilir.

18. Cennet ve Cehennem nedir?
Cevap: İlâhî buyruklara uyan müslümanların âhiret
âleminde mutluluk ve huzur yurdu olan cennete; kâfirlerin
ve ilâhî buyruklara uymayanların ise azap yurdu olan
cehenneme gireceklerine iman etmek İslâm dinindeki
âhiret inancının son merhalesini oluşturur. Cennet sözlük
anlamı itibariyle sık bir şekilde bitki ve ağaçlarla dolu olan
bahçe demektir. Dinî kaynaklarda ise iman edip ilâhî
buyruklara uyan müslümanların âhiret hayataının başında,
iman ettiği halde ilâhî buyruklara uymayan veya bu
konuda sürekli ihmalkâr davranan günahlakar
Müslümanların cehennemde bir süre ceza çektikten sonra
girecekleri ve ebedî olarak kalacakları mutluluk yurdu
anlamına gelir. Âlimlerin çoğunluğuna göre cennet
yaratılmıştır ve şu anda mevcuttur. Gök tabakalarının en
üstünde bulunduğunu kabul edenler olduğu gibi yerinin
bilinemeyeceğini ve hatta âhiret âlemi kurulurken
yaratılacağını savunanlar da vardır. Ancak ikinci görüş
fazla itibar görmemiştir.