Sorular ve Cevaplar => Edebiyat ve Hobi => Bilgi Bankası => Hayatım Roman => Konuyu başlatan: Black_house - 12 Ekim 2008, 10:27:36

Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: Black_house - 12 Ekim 2008, 10:27:36
(http://imagecache2.allposters.com/images/NIM/PL027.jpg)

1 - Nihayet Gidiyorum

İki yıldır içimde günden güne büyüyen bir niyetle başladı bu yolculuk.
Her geçen gün insanın yüreğini kavuran,yaşadığım mekanda solgun bir gül gibi
duran bir bekleyiş.Hedefe kiitlenmiş bekliyor fırsat kolluyorsunuz.
Gidiş heyecanını anlatacak cümleler kuramadığımdan.burayı geçiyorum.
Ve...Ayrılık...
Gelmemeleri için tüm ısrarıma rağmen havaalanını dolduran ailem,akrabalarım ve arkadaşlarım.
Beni ağlatmadan uçağa bindirmeye hiç niyetleri yok gibi...
Hani öylede oluyor.
Ne zormuş bu ayrılık... (http://www.uyanangenclik.com)
Olsun...Şikayetçi değiim halimden.
Bu yolculuğu kendi irademle seçmedim mi?
Her şeyi geride bırakmanın burukluğu kaplıyor bedeninizi.
İşiniz,mevkiniz,aileniz,sevenleriniz,malınız-mülkünüz...
Gönlünüzde götürüyorsunuz sevdiklerinizi ve selamlarını...
Adeta tekrar dönmeyecekmiş gibi bir hisse kapılıyorsunuz.
Sonra Allah'ın evi Kâbe geliyor aklınıza.
Meleklerin attığı temel.
Yeryüzündeki ilk bina...
Sonra...Randevunuzun Yaradanla olduğu kaplıyor vücudunuzu.
Korkuyla karışık bir ferahlık hissediyorsunuz.
Dua ediyorum işte o zaman.
"Ya Rabbi!
 Şu sana gelen fiziki bedenimi,sana olan yakınlığıma vesile kıl"(Amin)

Gönderilşimi hatırlamak istemiyorum ama...Unutamıyorum da...
Sanki bir rüya gibi.


Devam edecek...



Alıntı
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: Black_house - 17 Ekim 2008, 22:28:15
(http://img93.imageshack.us/img93/7908/elvadamr9.png)

2 - Elveda Fani Dünya

Günde beş defa yönümüzü dönüyoruz Oraya...
Kalbimizi Kâbe'ye veriyoruz adeta her namazda.

"Sen O'nu görmesen de O seni görür."

Buyuruyor Allah'ın habibi(s.a.v.).

Yoksa... Kâbe sembolden öte bir şey değil.Yüzümüz yere dönük gökler gibi,
Sağanak sağanak yağmalıyız her birimiz  Kâbe'nin özlemiyle seccademize...
Acaba kaçımız bu hasretle gözyaşı dökebiliyor?
Soralım bir kendimize...

Bir kişi ,bir Allah dostuna soruyor:
- Ben peygamberimizi(s.a.v.) rüyamda göremiyorum ne yapmalıyım?
- Sen git tuzlu balık ye.Su içmeden yat diyor.
Sonra gelip rüyasını anlatıyor:
- Sular gördüm,şelaleler,pınarlar...Ama Resulü göremedim.
Ve... (http://www.uyanangenclik.com)Allah dostu cevap veriyor.
- işte sen, öyle bir aşkla yanmalısın ki O'nu görebilesin...
Sen Ey müslüman kardeşim!
Yaşadığımız andan sorumlu değil miyiz herbirimiz?
Kâbe'de size cennetin anahtarını vermiyorlar.Yolunu gösteriyorlar.
Hac yolculuğunun dönüşü var.Ama ya hayatın...
Yolculuğa çıkacağın gün olan son yolculuğunu hiç düşünüyor musun?
Dünyadan ahirete uzanan bir yolculuk...
Buğün...Beytullah'ı yolculuğa çıkıyorum.
Yarın... Rabbime doğru gitmeyecek miyim?
Buğün...Ailemden ayrılıyorum.
Yarın...Onları terketmeyecek miyim?
Buğün...Sevdiklerimden ayrılmanın üzüntüsünü taşıyorum.
Yarın...Cennette onlarla olmanın sevincini yaşamayacak mıyım?
Allah'ın izniyle cennet ehlinden olursak onları görebileceğiz.
"...Benim ibadetim,hayatım ve ölümüm Allah'ın Rızası içindir..." (En'am suresi,162.ayet)
Bu şuurda olmalı değil mi insan?
Söz nereden nereye geldi...
Suudili kaptanın sefer duasıyla başladı yolculuğumuz.
İçim kıpır kıpır.
Bu duayı duymak beni uçak kalkmadan adeta uçuruyor.
Elveda sana ey şehir...Elveda ey ailem...Elveda ey sevenlerim...
Tekrar dönmeyecekmiş hissiyle bırakıyorsunuz her şeyi geride...
Allahım! ne zor bu veda anı...
Veda anında gözyaşları oluk oluk akıyor...
Nice bileği bükülmez yiğitler veda anında yenik düşmüştür gözyaşlarına...

Bize ,layık olmadığımız halde
cömertçe hacc'ı ikram eden Allah'a hamdolsun...


Alıntı
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: Black_house - 17 Ekim 2008, 22:30:24
(http://img93.imageshack.us/img93/4066/ucakwe5.jpg)

3 - Merhaba! Resulün(S.A.V.) Yaşadığı Topraklar

Uçağa önce numara sırasına göre yerleşiyoruz.Ben orta koridordayım.
Cam kenarı olmadığı için üzülüyorum.Yerleşmeler zor olunca...Bir anons geliyor...
"Her yolcu boş bulduğu koltuğa otursun."
Bana gün doğuyor.Hemen cam kenarına geçiyorum.
Ve bir ohh çekiyorum.Allahım! sana hamdolsun...
Suudili hosteslerin tesettürlü olması dikkatimi çekiyor.
İki katlı 450 kişilik bir suudi uçağı...Ve herkese sıcak yemek veriliyor.Hizmet mükemmel....
Yol boyunca dışarı bakıyorum...
Nihayet anonsla Mikat sınırına girdiğimiz belirtiliyor.
Telbiye getiriyoruz her bir ağızdan."Lebbeyk,Allahümme lebbeyk..."
Adeta siyahlaşmış topraklar...Siyahlaşmış dağlar, taşlar...
Burada anlıyorum ki, güneş her şeyi karartıyor.
Hoş ya...Bizde bronzlaşıyoruz bilahere.

Nihayet uçaktan iniyoruz.
Toprağı öpenleri görüyorum.
Vize işlemlerinde keyfi bekletiliyoruz... (http://www.uyanangenclik.com)
Gelmeden önce büyüklerim bana, bir çuval sabır götürmemi istemişlerdi.
Çuvalım sabır dolu...
Birbirimize sabrı tavsiye ediyoruz.
Şimdide valiz bulma telaşındayız...Gelen bantlar üzerinde valiz arıyoruz.
Uçağa binmeden gördüklerime tembihliyordum.
"Valizlerinize işaret koymayı unutmayın.Bulmanız kolay olsun."
Kimi kurdale bağlamış, kimi bayrak,kimisi renkli bez...Anlayacağınız herkes bir işaret koymuş.
Bense aksine işaret koymuyorum.İşaretsiz tek valiz benimkiydi diyebilirim.
İşaretsiz valizi seçmek ne kadar da kolaymış...

Bizi otellerimize götürecek servislerin olduğu yere geliyoruz.
Bizimle beraber dahada kalabalıklaşıyor orası...Buradan sabaha kadar çıkarsak iyi diyorum.
Biz 52 kişilik ayrı bir grubuz.
Diğer gruplar en az 200 kişi...Sevkiyatların düzensiz yapıldığını görüyorum.
Hacılar 42 kişilik otobüslerle,kontrolleri yapılıp gönderiliyor.
Kafile başkanımızı buluyorum hemen.
"Bizim 10 fazlamız var.Bunu bir gruba ilave edersek bir otobüsle hemen gidebiliriz" Diyorum.
"Hocam, kime gideceğim?Ne diyeceğim... "diyerek yanaşmıyor.Sonra:
"Sen benim vekilmsin ne yaparsan yap" diyor.Gidiyorum.Tursab yetkilisi arkadaşı buluyorum.
Durumu izah ediyorum.
"Tamam hocam,hemen grubunu getir."Diyor.
Benimle beraber 10 kişiyi ayırıyorum.Bizim 42 kişilk grup otobüslere biniyor.
Çantaların yüklenmesini bekliyorlar...
Kafile başkanı bize acıyan gözlerle bakıyor.Bunu hissediyorum.
İsteseydim bende önce gidebilirdim.Ama ben zoru seçiyorum.
Ama bilmiyor ki...

"Allah dilerse, kişinin mermere geçirirmiş dişini..."

32 kişilik sosyete hacı dedikleri gruplardan birine denk geliyoruz.
Tursab yetkilisi arkadaştan, Allah razı olsun...
Biz 10 kişiyi hemen bu gruba dahil ediyor...
"Bunları otellerine bırakın."diyede talimat veriyor şöföre...
Bizim çantalar herkesten önce yükleniyor otobüse.
Herkesten önce düşüyoruz yola...Bekle bizi Mekke...Geliyoruz...
İki saat süren bir yolculuk...
Yolda bize zemzem veriliyor.Hükümetin ikramı.
Vehhabi düşüncesinde kaleme alınmış broşürler dağıtılıyor.
Telbiyelerle Mekke'ye giriyoruz.
Merhaba Mekke!...Mescid-i Haram-ı arıyor gözlerimiz...Ama heyhat...
Bizi kalacağımız otele bırakan sosyeteler,Kâbe'nin yakınındaki otellere gidiyorlar....
Biz hemen odamıza yerleşiyoruz.Bizim grup ortada görünmüyor.
Bir duş alıp,teşekkür namazı kılıyorum.
Nihayet 2 saat sonra geliyorlar...Gece saat 2:00...
"Nasıl olur?Biz sizden önce binmiştik otobüse..."Onlarda şaşıyorlar önce gelişimize...
Biraz dinlenmemiz,sabah Kâbe'ye gideceğimiz söyleniyor...
Allahım! Ne uzun bir gece...Çabuk uyuyan ben...
Sabaha kadar bir sağa bir sola dönüyorum.
Uyuyamıyorum...
Nihayet...
Bizi  Mescid-i Haram'a götürecek otobüsler geliyor.



Alıntı
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: Black_house - 17 Ekim 2008, 22:33:01
(http://img147.imageshack.us/img147/1134/kabeyj4.jpg)

4- Allah'ın evi Kâbe

Unuttuğum bir hususu belirtmeliyim.
Cidde, mikat sınırının içinde olduğundan bizler ihramlıyız.
Önce Medine'ye gidenler ihramsızlar...
Onlar,Zülhuleyfe denilen yerde ihrama girerek Mekke'ye geliyorlar.
Kısacası üzerimizde iki parçadan oluşan havlu türü ihram var.
İki bezden başka birşey kalmıyor üzerimizde.
İçimizde nefsimiz var sadece...
Şimdi onunla mücadele edeceğiz.
İhram içerisinde insan kulluğun doruğuna varıyor.
Tek bir kıl bile koparmanız yasak...
Canlıyı bırakın öldürmeyi,incitmek bile yasak.
Adeta yaşarken kefen giyiyorsunuz.
Telbiyelerle otobüslere biniyoruz... (http://www.uyanangenclik.com)
İki tünelden geçerek Mescid-i Haram'a varıyoruz.
24 numaralı kapının önündeyiz.Babüs Selam kapısı...
Başlarımız öne eğik şekilde yürüyoruz.Kulağımız hocada...
"Allahu Ekber" sözüyle başımızı kaldırıp Kâbe'ye bakacağız...
Sanki yol uzadıkça uzuyor...
Bir an önce hedefe ulaşmak isteyen aceleci bir misafir gibiyiz.
Nihayet müjdeyi veren ses yankılanıyor kulaklarınızda...
"Allahu Ekber"
Kulaklarınıza inanamıyorsunuz.Başınızı kaldırıyorsunuz.
Gözlerinizle teyit için bakıyorsunuz.
Tüm heybetiyle karşınızda Kâbe...Allah'ın evi Kâbe...
Sanki burada doğdun...Sanki burada büyüdün...
Hasretin sona erdiği an buğün...
Bakışınız,ses tonunuz,kalp atışlarınız değişiyor...
Gözlerinize hakim olamıyorsunuz.Gözyaşları ,hıçkırıklar birbirine karışıyor.
Kimse kimseyi görmüyor...Herkes iç aleminde....
"İşte Rabbim geldim.Çağrına uydum."
Hiçbir hacı bu duyguyu anlatamaz.
Bu duygu ancak yaşanır.
Ve Dua ediyorsunuz...
Duyufur Rahmanız şimdi.Allah'ın misafiri...
Ey cümleler,kelimeler! Ne kadar basit kalıyorsunuz duygularımı anlatmaya..
Anlatmak istediğimi anlatamıyorsunuz...
Sonraları...
Tattığım bu duyguyu yeniden tatmak için...Yeni gelen hacıları kolladım.
Onların peşine takıldım.O duyguyu tekrar tadamadım.
Evet gözler ağlıyor ama...Tat aynı değil.

İlk gördüğünüz anki duyguyu bir kez yaşıyorsunuz...
Ve asla unutamıyorsunuz...


Alıntı
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: Black_house - 17 Ekim 2008, 22:34:09
(http://img93.imageshack.us/img93/7734/tavafum1.jpg)

5 - Kalabalığa Karışmak

Şimdi tavaf yapacağız.
Din görevlisi hocam beni öne geçiriyor.En genç ben olunca....
Kendisi de en arkaya geçiyor.
Güye grubu aramıza almış oluyoruz.
Daha Rükn'ü Yemani köşesine gelmeden  grup dağılıyor.
Herbirerimiz kalabalığa karışıyoruz.
Kalabalık içersinde yapayalnızsınız.
İçi dolu dolu gitmenin zevkini yaşıyorum.
Hiç yabancılık çekmeden...Nerede ne yapacağını bilmek ayrı bir huzur kaynağı oluyor benim için....
Hacerül esved köşesine geliyorum.Niyetimi yapıyorum.
Kâbe'yi soluma alıp başlıyorum dönmeye...
Medine’nin ikiz kardeşi bu güzel şehrin kanatları altındasın... Harem’desin...Kâbe'desin...
Kâbe'nin dibine geliyorum yavaş yavaş...
Rükn'ü Şami köşesini geçince nihayet dokunabiliyorum... (http://www.uyanangenclik.com)Allahım ne büyük heyecan.
Kalbimi dayıyorum.Başımı kaldırıp yukarı bakıyorum.
Ve bunun bir sembol olduğunu anlıyorum.
Ona yüzler sürüyorum...Rabbimi düşünerek...

"Ya Rabbi! Şu Kâbe'ne fiziksel yakınlığımı,sana olan yakınlığıma vesile kıl."

Canlı cesetler gibisiniz kalabalık içinde...
Bu kadar müslüman ne yapmaz ki...
Hac bir kıyamdır belki de...
Yoksa...Biz ölünce kıyamın bir anlamı kalır mı?
Başsız koyun sürüsü gibiyiz.

MÜSLÜMANIM DİYEN BU KADAR MİLLET...

Bu kadar insan bir kıyama kalksa...Bir başımız olsa...
Dünyanın altını üstüne getirmez miyiz?
Ama nerede heyhat...
İşte bizde tavafta başsız kaldık.Ben görevimi yapıyorum.
2 rekat tavaf namazı kılıyorum.
Zemzemin oraya geliyorum.Kana kana içiyorum.Dualar ediyorum...
Sonra Mehmet hoca görünüyor...Oda zemzem içiyor...
Grubunu bana soruyor...Çoban olan ben değilim ki...
Sonra beraber say yapıyoruz...Hoca ve ben...
52 kişiden sadece ikimiz...Otele dönüyorum.
Saçımı feda ediyorum...Değil saçım, başım feda islam yoluna...Duş alıp ihramdan çıkıyorum.
Böylece bir Umre yapmış oluyorum...
Sonra görevli olduğum yere Müsteşfel etrak'a gidiyorum....
Ya diğerleri...
Kimisi niyet etmemiş,Kimisi istilam yapmamış,Sol avuç içini öpenler olmuş...
Anlamadığım husus...Say yapmadan tıraş olanlar...
Hiç mi okumadınız?Hiç mi size söylenmedi yapacaklarınız?...
Adeta herkes yanlış yapma yarışıyla bitirmiş ilk tavaflarını...
Bunu sonradan öğreniyoruz.
Kimi kurban kesiyor...Ceza olarak...Allah kabul etsin diyoruz....

Bunun sorumlusu kim dersiniz?


Alıntı
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: Black_house - 17 Ekim 2008, 22:35:14
(http://img392.imageshack.us/img392/917/zemzemyr2.jpg)

6- Kana Kana Zemzem İçmek

Kana kana zemzem içiyorum dedim ya...
Açgözlülüğe son...
İçiyoruz kana kana zemzemi.
Haram lokma girmeyecek bir daha...Hoş girmedi ya...
Mübarek su ile midemizi yıkıyoruz adeta.

Zemzem içerken dualar ediyorsunuz.

Biliyorum ki:

"Zemzem ne niyetle içilirse o yararı sağlar."

"Allahım!..Senden yararlı ilim,bol rızık ve her dert için şifa istiyorum."

Hacer annemizin,susuzluktan kıvranan küçük İsmail'e hayat veren suyu..
Zemzem... (http://www.uyanangenclik.com)
İlim şifasını anlatmada aciz kalıyor,bu mübarek suyun..

Sevincim çok büyükte...
Birden aklıma ayrılıklar geliyor...
İsmailler geliyor...
Bizim İsmailleri düşünüyorum.Zemzemi bulamazlarsa ölecekler.
Susamışlara zemzem vermeli değil miyiz?..Söyleyin?..
Safa merve arasında değil yedi kere:
Yetmişbin kere koşayım...Zemzemi ulaştırayım susamışlara.
Yeter ki İsmailler ölmesin.

Yalanla avunmuşuz,hakikatler ortadayken...
Duysun dünya alem çığlıklarımızı.
Düşün...Kendini hayale kaptır.
Gençlik hayallerin gelsin aklına.
Evet...Sevimli hayellere açılırken kolların,uçsuz bucaksız uzar gider...
Sonu yoktur bu yolların.
Karşınızda Kâbe...Zemzem içerken...
İşte böyle hülyalara dalıyorsunuz.

Şair ne güzel tercüman olmuş duygularımıza:

Güzel olsan, açsan güller misali,
Giyinip kuşansan dallar misali,
uzayıpta gitsen yollar misali..
Ömrün uzun olsa ,bin yıl yaşasan...
Şöhret olsan,şanlar,namlar taşısan,
El üstünde omuzlarda taşınsan...
Sonunda mutlaka dönüş O'nadır...


Alıntı
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Ekim 2008, 22:39:31
aarroo hocam  103   tşkk
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: Leb-i Damla - 18 Ekim 2008, 00:35:27
Yarım kalan bir yazı dizisini okuyabilecek olmak beni sevindirdi.
Yaşadıklarını bu kadar güzel kaleme alan hacının günlüğünü müsait zamanımda büyük bir zevkle okuyacağımdan emin olabilirsiniz. 0399
 
Emeğinize,kaleminize sağlık Avicenne... frrr (+)
Rabbim kabul buyursun yapılan hac ziyaretini,Gitmeyenlerede nasip etsin inşaAllah. duuaa
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: Black_house - 20 Ekim 2008, 21:38:07
(http://img383.imageshack.us/img383/5061/sefamervecu8.jpg)

Safa ve Merve tepesi

Çocukluğumdan beri mrak etmişimsir sefa ile merve tepelerini.
Öyle iki tepeyi göremeyince hayal kırıklığı yaşıyorum.
Nerede bu tepeler.Hani çukur olan yer neresi.
Hacer annemizin yavrusun koyduğu yer acaba neresi?
Nihayet Sefa tepesi denilen yerdeyim.Kayaalr var orada yapaymı gerçek  mi ayırt edemiyorum.
Ayaklarım ufacık kayalara basıyor.Büyük bir haz duyuyorum.
Kâbe'ye doğru dönerek duaya başlıyorum.
Hz.Hacer annemizin hatırası canlanıyor gözümde.
Hacer annemize bir mücize gösterildi burada.
Bakalım biz neler göreceğiz.
hafif iniş aşagı inmeye başlıyorum.4 gidiş 3 geliş.
Sa'y dediğimiz yürüyüşe başlıyorum.
Bir şey arıyor herkes.Arana nşey ne?
Bir medet bir imdat bekliyoruz adeta.
Yeşil ışıkların olduğu yere gelince adımlarımızı hızlandırıyoruz.
Adeta ben koşuyorum.İsmail(a.s.)ı kaybetmeme endişesini yaşamaya çalışıyorum.
İsmail'ler ölmeyecek...
İsmail'ler yaşayacak...
Yeterki biz Hacer olalım.Yeterli İsmail'lerin kıymetimni bilelim.
Hiç bir şeyi hiç kimseyi görmüyorsunuz adeta.
Sefa tepesinde kayalar yok...Olsun...Rampaya çıkıyoruz...
Yine aynı hızla yürüyotuz.
geliş gidişler,iniş çıkışlar... (http://www.uyanangenclik.com)
Hayatımızda öyle değil mi sahi?
Orda dakikalar öyle hızlı ki...
Say'dan sonra dua ediyorum.rahmet esiyor adeta...
Ağlıyorsunuz herkes gibi...
Gayri ihtiyari...



Alıntı
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: Black_house - 20 Ekim 2008, 21:43:42
(http://80.190.202.79/pic/g/gizliilimler/ghoost_dua.jpg)

Bin davut

Yatsı namazını Beytullah'da eda ettikten sonra nihayet otelime geliyorum.
Oda arkadaşım ismail çok yorgunum diyerek kendini yataga atıyor.
Bense içimde tarifini yapamadığım bir sıkıntı çekiyorum.
Ne yaptıysam uyuyamıyorum.İsmail'se uykuya .çoktan dalmıştı bile...
Otelin dışına çıkıyorum.Biraz hava almak umuduyla.
Ama içimdeki sıkıntı bir türlü geçmek bilmiyor.
Ne yapsam diye düşünürken
"Bin Davut" geliyor aklıma birden .3 durak ötede büyük bir alışveriş merkezi.
Ayaklarım beni adeta oraya sürüklüyor.
Yürüyorum sessiz adımlarla.Gecenin bir yarısı...Sokaklar sessiz.
Nihayet bin davuttayım.Sanki gündüz gibi içerisi.Işıkları gözümü kamaştırıyor.
Hep hacı görmeye alışık gözlerim değişik simalar görüyor.
İçerisi tam bir curcuna.Bir şey alacağımdan değil. işte...İçinde dolaşmaya başlıyorum.
Raflardaki Türk mallarını görmek beni mutlu ediyor.Gurur duyuyorum ülkemden.
içeride ne kadar dolaştığımı bilmiyorum.
Bir elin arkadan omuzlarıma dokunmasıyla irkiliyorum.
Hızla geriye dönüyorum.Yaşlı ak sakallı bir amca... (http://www.uyanangenclik.com)Bana sarılıyor birden.
Hüngür hüngür ağlıyor koca adam.Bir yandan dualar ediyor.
Seni bana Allah gönderdi.Seni bana Allah gönderdi diye söyleniyor.
Bir müddet adamın kendisine gelmesini bekliyorum.
Beni birine benzetti galiba diye düşünüyorum.
Ağlamaktan kan çanagına dönen gözleri gözlerimle buluşuyor.Kimbilir ne kadar ağlamış.
Kayboldum diyor.Benim sormama  fırsat vermeden.
2 saatı aşkın otelini aradığı halde bulamamış.Araplara sormuş ama nafile...
Sonra alışveriş merkezi gözüne ilişmiş.Acaba bir tanıdık bulabilirmiyim umuduyla.
Bir tezgahtar beni göstermiş ona.İşte bu Türk diyerek.
Kolundaki bileklikrten hemen benim yanımdaki otelde kaldığını anlıyorum.
Tamam amca seni orya götüreceğim diyorum.
İçimdeki sıkıntının nedenini şimdi daha iyi anlıyorum.
Rabbim sıkıntılı halimizde nasılda birilerini vesile kılıyor.
Bu hacı amcam kimbilir nasıl dualar etti.
Yeterki samimi olalım.
Yeterki yürekten gelsin dualarımız.
Yeterki özümüzde sözümüzde bir olsun.
O zaman hızırınız yetişecektir size.

Şükürler olsun sana Rabbim.
Beni hayırlı bir işe vesile kıldığın için...


Alıntı
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: zeron - 20 Ekim 2008, 22:04:33
çok akıcı ellerinine sağlık yazanın  aarroo
Allah hepimize nasip etsin  cry   dduuaa
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: busegül - 20 Ekim 2008, 22:18:26
 tşkk   aarroo   ggüüll
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: evren - 08 Ocak 2009, 08:36:26
elenirinize saglık  aarroo
Başlık: Bir hacının günlüğü
Gönderen: insanlar_alemi - 08 Ocak 2009, 09:16:53
aarroo