Ünite 9: Dua, İbadet ve Dinî Törenler - Sorularla Öğrenelim

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
1. Dua neden edilir?
Cevap: İnsan yapısı gereği dua eden bir varlıktır.
Dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde insanlar
dua etmiş, dua etmekte ve ilahi varlıkla iletişim kurarak
O’na duygularını, düşüncelerini, gönüllerini açmakta,
isteklerini sunmaktadır. Aynı şekilde inandıkları varlığa
karşı sevgilerini, saygılarını, bağlılıklarını göstermek,
O’nu yüceltmek üzere tapınma davranışında bulunmakta,
ibadet etmektedir. Bu nedenle dua da, ibadet de evrensel
bir özelliğe sahiptir. Bütün ilahi, beşeri ya da ilkel diye
kabul edilen dinlerin hepsinde dua, ibadet ve dinî ritüeller,
birey ve toplum hayatının ayrılmaz bir özelliği olarak yer
almaktadır.

2. Dua, ibadet ve dini ritüellerin psikoloji üzerine etkileri
nelerdir?
Cevap: Din psikologları araştırmalarında dua, ibadet ve
diğer dinî ritüellerin önemli psikolojik etkilerini açığa
çıkarmışlardır. Olumlu kişilik özellikleri kazandırmada,
ruh ve beden sağlığını koruma ve geliştirmede dinî
uygulamalar, çok yönlü işlevlere sahip bulunmaktadır.
Ancak, dua ve ibadetin, dinî tören ve âyinin bu çok yönlü
etkileri, dinî inançtan bütünüyle bağımsız değildir. Dinî
inanç ve değerlere bağlanmadaki samimiyet, derinlik ve
adanmışlık ölçüsünde, dua ve ibadetlerin etkileri kişiliği
dönüştürücü ve yapılandırıcı olabilmektedir.

DUA PSİKLOJİSİ

3. Dua nedir?
Cevap: Dua sözlükte, “çağırmak, davet etmek, yardım
istemek” anlamlarına gelmektedir. Terim olarak dua,
inanan kişinin Allah’la iletişim kurması, O’na yalvarışı ve
yakarışı ve O’ndan yardım dilemesidir. Dolayısıyla duada
bireyden Allah’a doğru bir yöneliş ve insani durumunu ve
talebini Allah’a arz ve O’nun yardımını talep, temel
unsurlardır.

4. Birey için duanın anlamı nedir?
Cevap: Sınırsız istek ve arzulara, sayısız korku ve
endişelere sahip bulunan insanın gücü sınırlıdır. Hayat
sürecinde istek ve arzularını gerçekleştirme yolunda
birçok olumsuz durumla, engelle karşılaşırken, bunların
ancak bir kısmını kendi imkânları ile aşabilmekte, çoğuna
ise güç yetirememektedir. Bu durumda mutlak güç sahibi
İlahi Varlığa, Allah’a ihtiyacı olduğunu her zamankinden
çok daha şiddetle hissetmektedir. Her şeye gücü yeten bir
Varlık olarak O’na yönelmekte, O’ndan yardım talep
etmektedir.

5. Duada birey kime yönelir?
Cevap: Duada birey Allah’a yönelerek onunla iletişim
kurar, duygu ve düşüncelerini, arzu ve isteklerini,
dertlerini ve beklentilerini O’na arz eder. Bilir ki Allah
onun söylediklerini duymaktadır, durumunu görmekte,
bilmektedir. Kulunun kendisinden yardım istemesini
memnunlukla karşılamaktadır. Onun isteklerini mutlaka
dikkate alacaktır.

6. Dua türleri nelerdir?
Cevap: Dualar bireysel olarak da toplu olarak da (cemaat
halinde) yapılır. Bireysel dualarda daha çok bireyin duygu
ve düşünceleri ön plana çıkar. Toplu dualarda dua formu
ve içeriği dinlere ve toplumlara göre değişiklikler gösterir.
Bu dualarda daha çok cemaat bilinci ön plana çıkar.

7. Dua her zaman sözlü mü edilir?
Cevap: Dua her zaman sözlü olarak yapılmaz. Sözsüz
dualar da vardır. Bazı anlar vardır ki insan konuşmadan
zihniyle ve kalbiyle Allah’a yönelir. Allah’a duyduğu
sevgi, saygı, bağlılık, minnettarlık, hayranlık, şükran
duygularını söz kalıplarına dökmeden kalbiyle sunar.
Aşkın Varlığın yüceliği ve eşsizliği içte duyulur ve
yaşanır. İlahi gerçeklik içselleştirilir. Kişi Allah’ı
düşünerek, O’nu tasavvur ederek O’nun desteğine ve
yardımına duyduğu ihtiyacı lisan-ı hâl ile de O’na arz
eder. Aslında sessiz duada da bir dinamizm vardır ve
sessiz dua da bir fiildir.

DUA GÜDÜLERİ

8. Dua, bireyin hangi özelliklerine göre güdülenir?
Cevap: Bireyi Allah’la iletişim kurarak O’na dua etmeye,
O’ndan yardım talebinde bulunmaya yönelten güdülerin
çok çeşitlilik gösterdiği görülmektedir. Bunlar bireyin
yaşına, cinsiyetine, eğitim, kültür ve ekonomik durumuna
göre farklı nedenlere bağlı ve farklı içeriklerde
olabilmektedir. Örneğin, 11-18 yaş arası öğrenciler
üzerinde yapılan bir araştırmada Allah’a dua etmelerine
sebep olarak % 41’i manevi sıkıntıları, % 15’i maddi
sıkıntıları, % 11’i mutluluk anlarını, % 7’si de tabiatın
güzelliğini saymışlardır.

9. Dua güdüleri nelerdir?
Cevap: Dua gidileri aşağıda maddeler halinde
listelenmiştir:
• Maddi ya da Manevi Bir Arzunun, Bir İsteğin
Gerçekleşmesi
• Bir Çaresizliğin, Mahrumiyetin, Sıkıntının
Giderilmesi
• Allah’ın Nimetlerine Şükrün İfadesi
• Günahlarının Bağışlanması
• Allah’ın Yüceliğine Duyulan Hayranlığın
Vurgulanması

10. Maddi ya da Manevi Bir Arzunun, Bir İsteğin
Gerçekleşmesi gidisini açıklayınız.
Cevap: İnsanın çok farklı istek ve arzuları vardır.
Kendisiyle, sevdikleriyle, bulunduğu durumla, gelecekle,
dünyayla, Ahiretle ilgili birçok isteği olur. O, hayat süreci
içerisinde bunların ancak bir kısmını
gerçekleştirebilmekte, bazılarını kısmen, bazılarını da hiç
elde edememektedir. İşte insan arzu ve isteklerini
karşılamada kendisine yardım etmesi için Yüce bir varlık
olan Allah’a yönelir ve O’na dua eder. Bu istekler mal,
servet, şöhret, çocuk, başarı, zafer gibi maddi; aşk,
mutluluk, huzur, iyi bir insan olma, ilahi inayet ve şefaate
ulaşma gibi psikolojik ve manevi türde olabilir.

11. Bir Çaresizliğin, Mahrumiyetin, Sıkıntının Giderilmesi
gidisini açıklayınız.
Cevap: İçinde bulunduğu çaresizliği ve mahrumiyeti
gidermek için Allah’tan yardım talebinde bulunmak
duanın önemli bir güdüsüdür. Dua ile çaresizlik ve sıkıntı
arasında çok yakın bir ilişki vardır. Hatta Allah’a
inanmadığını belirten kişilerin bile çok çaresiz kaldıkları
anlarda Allah’a dua ettiklerinin gözlendiğini araştırmacılar
ifade etmektedirler. Şu psikolojik bir gerçektir ki, her türlü
dinî inancı terk etmiş ve sadece akli (rasyonel) bir hayat
tarzını benimseyen birçok kişi, aşırı tehlike durumlarında,
yani bir kaza anında veya bir hastalık sırasında yahut da
ecel saatinde dua ve yakarışlarda bulunur.

12. Allah’ın Nimetlerine Şükrün İfadesi güdüsünü
açıklayınız
Cevap: Allah’a karşı duyulan sevgi, saygı ve bağlılığın,
O’nun nimetlerine şükrün ifadesi olarak dualar
yapılmaktadır. Birey kendi varoluşunun nedeni olan,
kendini yaratan, ona birçok yetenek güç ve imkânlar
bahşeden Allah’a duasında teşekkür eder, şükranlarını
sunar. Özellikle yemek dualarında bu çok net olarak
görülmektedir. “Ya Rabbi! Verdiğin nimetlere, sıhhat ve
afiyete binlerce şükürler olsun!” ifadesi çokça söylenen bir
şükür duasıdır. Ayrıca doğum, düğün veya başka bir
kutlama gibi sevinç ve mutluluk anlarında da Allah’a
şükranların ifade edildiği dualar yapılır. Böylece birey
aynı zamanda kendini, kendi benliğini kabul etmekte,
Allah’la kurduğu sevgi bağını güçlendirmiş olmaktadır.

12. Günahların bağışlanması güdüsünü açıklayınız
Cevap: Allah’ın isteklerine, emir ve yasaklarına uygun
davranışlarda bulunamadığı, hatalarının, günahlarının
olduğu bilinciyle birey, Allah’ın kendisini bağışlaması için
O’na dua eder, yalvarır. Allah’ın isteğine aykırı hareket
etmiş olmanın üzüntüsünü, Allah’ın rızasını kaybetmenin
endişesini yaşar. Pişman olduğunu belirtir, tutum ve
davranışlarını düzelteceğine dair O’na söz verir, tövbe
eder. Allah’tan kendisini cezalandırmamasını,
Cehennemden uzaklaştırıp Cennetle ödüllendirmesini
talep eder. Bu bağışlanma isteği ve bağışlanacağı ümidi
aynı zamanda onun günahkârlık ve suçluluk duygusuna
kapılmasını da önler. O’na duyduğu güvenle rahatlar.

12. Allah’ın Yüceliğine Duyulan Hayranlığın
Vurgulanması güdüsünü açıklayınız
Cevap: Bazı insanlar belirgin bir ihtiyacı olmadan,
Allah’ın Yüceliğine duyduğu hayranlığı belirtmek,
sevgisini, saygısını, güvenini arz etmek ve Allah’ın razı
olduğu bir kul olabilmek için dua ederler.

13. Dua nasıl edilir?
Cevap: Dua sırasında uyulması gereken dinlerce
belirlenmiş şekiller vardır. Örneğin, ellerin havaya
kaldırılması gibi. Yine nasıl dua yapılacağına dair önceden
hazırlanmış dua sözleri de olabilmektedir. Ayrıca birey bir
aracı ile (bir şahıs, bir sembol veya put gibi) dileğini
Allah’a iletmekte ya da doğrudan doğruya Allah’tan
taleplerde bulunmaktadır.

14. Dua sadece ezberlenen metinlerle mi olur?
Cevap: Çoğunlukla bireylerin ibadetler sırasında tekrar
ettikleri, ezberledikleri, önceden hazırlanmış dua
metinlerinden dua ettikleri görülmekle beraber, o an
içinden geldiği şekilde dua edenler de olmaktadır. Dua
eden kişi duada sözlerin önemli olduğuna inanıyorsa,
söyleyeceklerini itina ile seçer, güzel cümleler kurmaya
çalışır. Duada samimiliğin daha önemli olduğuna
inanıyorsa içten geldiği şekilde taleplerini Allah’a bildirir.
Kur’an’da, boyun bükerek, sessizce, korku ve ümitle dua
edilmesi gerektiği bildirilmektedir.

15. Her dua kabul olur mu?
Cevap: Dua eden kişi elbette duasının kabul olacağı ümidi
ve inancı içerisinde bulunur. Hatta duasının hemen kabul
edilmesini isteyebilir, sabırsız davranabilir. Duanın kabulü
konusunda farklı inançlar, farklı değerlendir-meler vardır.
Bazıları er veya geç duasının kabul olacağına inanır.
Bazıları duanın cevabının doğrudan doğruya ya da
zamanla sezilemeyecek bir şekilde dolaylı olarak da
verilebileceğini düşünür. Bazıları Allah’tan kendisi için
hayırlı olanı ister ve istekleri gerçekleşmese de bunu ezeli
takdir ile yine kendi lehine yorumlar. Bazıları dualarının
karşılığını Dünyada olmasa da Ahirette mutlaka alacakları
inancıyla ruhsal bir rahatlık duyar.

16. Dua ederken önemli olan nedir?
Cevap: Duada Allah’a karşı duyulan samimi inanç,
bağlılık ve güven, içtenlik oldukça önemlidir. Sözlerin
kalp tarafından onayı gereklidir. Kur’an’da insanların tabii
özelliği olarak, başlarına bir sıkıntı geldiğinde, darda
kaldıklarında Allah’a yalvardıkları, kurtulup nimete
kavuştuklarında ise, Allah’ı unutarak kendi çabalarıyla
bunları elde ettikleri gibi çelişkili bir tutum
takındıklarından bahsedilmektedir. (Bkz. Zümer, 39/49,
Lokman, 31/32, Yûnus, 10/12). Bu ayetlerde, rahatlık ve
bolluk içindeyken Allah’ı unutup darlıkta hatırlayanlar
yerilirken, aslında insana yakışanın, hem darda hem de
rahatlıkta Allah’ı hatırlamak ve anmak olduğu
vurgulanmış olmaktadır.

17. Duanın etkileri nelerdir?
Cevap: Duanın insanın bütün psikolojik mekanizmaları,
ruh ve beden sağlığı üzerinde etkili olduğunu gözlem ve
araştırmalar göstermektedir. Dua insanın düşüncesini,
duygularını, algılarını, istek ve arzularını, tutum ve
davranışlarını, kısaca tüm kişiliğini etkilemektedir. Bu etki
bireyden bireye farklılık göstermekte, özellikle duadaki
samimiyet, içtenlik ve süreklilik etki gücünün tayininde
önemli rol oynamaktadır.

18. Duanın en önemli yararı nedir?
Cevap: Duanın en önemli yararı, kişinin yalnız olmadığını
hissetmesidir. Dua ve ibadetle Allah’a sığınan ve bu
dünyada yalnız olmadığını bilen insan, çağımızda en çok
rastlanan bir hastalık olan depresyonun oluşturduğu
gerginlik, karamsarlık, endişe hali, dalgınlık, unutkanlık
ve yoğunlaşma güçlüğünden büyük oranda korunur.
Çünkü dua eden bireyin gelecekle ilgili kaygıları azalır,
hayata olumsuz bakmaz; iyi, güzel beklentiler içerisinde
olur.

19. Duanın iyileştirici etkisi var mıdır?
Cevap: Son otuz yılını duanın insan fizyolojisi üzerine
etkilerine adamış olan Dr. Benson, inancın hastalıklar
üzerinde % 60–90 oranında iyileştirici etkisinin olduğunu
kaydetmektedir. Benson 1200 kişi üzerinde yaptığı
araştırmada, dindar insanların daha uzun ve sağlıklı
yaşadıklarını, ibadetine düşkün ve düzenli şekilde dua
edenlerin daha seyrek hasta olduklarını ve
hastalandıklarında hastanede kalma sürelerinin daha az
olduğunu belirlemiştir. Yine bu araştırma sonunda, dinî
referanslara göre yaşayanlar arasında kalp ameliyatı
geçirenlerin ameliyat sonrası ölüm riskinin, hiçbir dinî
aktivitesi olamayanlara göre on dört misli daha az olduğu
tespit edilmiştir. Beyin MR görüntülerinde de dua
halindeki kişinin beyninde kompleks aktivitelerin
gerçekleştiği rapor edilmiştir. Dua eden bir kişinin vücut
ısısı yükselmekte, bedeninde bir uyarılma hissi
yaşanmakta, algı gücü keskinleşmekte, bilinç ve
farkındalık düzeyi artmaktadır.

İBADET PSİKOLOJİSİ

20. İbadet nedir?
Cevap: Sözlükte ibadet; “Tanrı buyruklarını yerine
getirme, Tanrı’ya yönelen saygı davranışı, tapınma,
tapınış, kulluk” gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak,
Allah’a karşı kulluk ve bağlılığı ifade eden sözler ve
hareketler, O’na yaklaşmak için yapılan dinî davranışlar
diye tanımlanır. İbadet, genel anlamda bireyin inanç,
düşünce ve duygu dünyasında kendisini hissettiren
sübjektif olgular, diğer bir deyimle kalplerin
derinliklerindeki dinî yaşanış ve tecrübelerin, davranış
halinde dışa aksetmesinden ibarettir. İbadet kelimesi
günlük dilde, şekli belirlenmiş, yapılması gereken belli
dinî görevler olarak kullanılmaktadır. Örneğin, namaz
kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek gibi. Ancak, Allah’ın
buyruğuna uygun davranmak, O’nu hatırlayıp anmak ve
O’na bağlılığı ifade etmek için yapılan her davranış ibadet
tanımı içerisinde değerlendirilir.

21. İbadetin psikolojik etkileri nelerdir?
Cevap: İbadetin psikolojik etkileri aşağıda listelenmiştir:
• İbadet ve Düşünce
• İbadet ve Duygu
• İbadet ve Davranış
• İbadet ve İrade
• İbadet ve Kişilik
• İbadet ve Benlik
• İbadet ve Vicdan
• İbadet ve Ruh Sağlığı

22. İbadetin düşünce açısından etkilerini açıklayınız.
Cevap: İbadet, zihindeki kavramları aktif olarak harekete
geçirir ve bireyin, dinî inancına uygun kavramlar arasında
yeni bağlantılar kurmasına imkân hazırlar. Yani ibadet,
bireyi günlük hayat alışkanlıklarının üzerinde yeni şeyleri
düşünmeğe yöneltir ve ona, yeni ilişki şekilleri keşfetme,
inancına uygun yeni alternatifler bulma gibi yaratıcı bir
özellik kazandırır. İbadetin hayatın amacını kavramada,
hayatı anlamlandırmada da önemli rolü vardır. İnsan
zaman zaman kendi yaratılışının ve hayatın varoluşunun
amacı üzerinde düşünür ve bunu çözmeye, tatmin edici
açıklamalar bulmaya çalışır. Böylece ibadet bireyin
düşüncesini olumlu yöne yönlendirir. Onun yanlışlarını ve
hatalarını görmesini sağlar. Tenkitçi düşünme olarak
isimlendirilen bu tür düşünme ile birey yaptıklarını,
yapamadıklarını ve bunların nedenlerini bilinçli olarak
değerlendirir.

23. İbadetin ölüm sonrası hayat hakkındaki etkileri
nelerdir?
Cevap: İbadet ölüm ve ölüm sonrası hayatla ilgili
düşüncenin şekillenmesinde de oldukça etkilidir. Ölüm ve
ölüm sonrası hayat insanın en çok düşündüğü olguların
başında gelir. İnsana ölümü ve dünyanın sınırlılığını
hatırlatan birçok dışsal olay vardır. Fakat ibadet, insana
kendi faniliğini hayatın bir gerçeği olan ölümü ve ölüm
sonrası hayatı düşündürme bakımından pek çok uyarıcı
unsurlar taşır.

24 İbadetin duygu açısından etkilerini açıklayınız.
Cevap: Allah’la iletişim halinde insanın bütün duygu
potansiyelleri harekete geçer. Korku sevgi ve saygı,
minnettarlık, huzur ve sevinç, ümit ve güven bunların
başında gelir. İbadet eden kişi, Allah’ın buyruğunu yerine
getirdiğinden dolayı sevinç duyar, rahatlar. Dinî yaşayış
ve uygulamalarındaki eksik ve kusurlardan dolayı Allah’ın
razı olduğu bir kul olamamanın üzüntüsünü ve korkusunu
duyar. Birey aynı zamanda öldükten sonra Allah’ın
mükâfatından uzak kalma ve cezalandırılma endişesini ve
korkusunu da yaşar. Bu üzüntü, endişe ve korkular, bir
taraftan da bireyi ibadet etmeye, Allah’ın emrine uygun
davranışta bulunmaya iter. Diğer taraftan ibadetler Allah’a
inanan bütün insanları sevmede, kardeşlik duygularının
güçlenmesinde ve insanlara karşı daha hoşgörülü bir tutum
kazanmada da etkileyici bir role sahiptir. Özellikle
cemaatle kılınan namazlarda, aynı inanç ve değerleri
paylaşan kişiler olarak Mü’minlerin yan yana, omuz
omuza Allah’ın huzurunda durarak, O’nun önünde rükû ve
secdeye kapanarak birlikte O’na dua ve yakarışta
bulunmaları bu duyguların gücünü artırır. Birlikte olma,
bir bütüne ait olma duygusu, sosyalleşme, sosyal bütünlük
ve dayanışma duyguları gelişir. Birey aynı dine mensup
insanlarla (cemaatle) bir etkinliği paylaşırken insan
psikolojisinde önemli bir nokta olan ait olma duygusunu
tatmin eder. Tek başına ibadetini yerine getirirken de, aynı
anda dünyada milyonlarca insanın aynı amaç için aynı
duygularla aynı ibadeti yaptığını bilmek insana ayrı bir
haz verir.

25. İbadetin davranış açısından etkilerini açıklayınız.
Cevap: Eğer kişi Allah’a kuvvetle inanmış ve O’nun
buyruklarını hiç kuşku duymadan kabul etmişse, onları
büyük oranda yerine getirme çabası içerisinde olur. Çünkü
inançlar davranışlara yansır, davranış halinde ortaya
çıkarlar. Davranış halinde ortaya çıkmayan inanç gittikçe
zayıflar ve zamanla yok olacak düzeye gelir. Bu nedenle
ibadetler hem dinî inancın gücünü gösterirler, hem de bu
inancın güçlü kalmasını sağlarlar. Bunu eski bilim
adamları “fener” örneğiyle açıklarlardı. Şöyle ki, fenerin
içinde yanan lamba inancı, lambayı çevreleyen camlar ise
ibadetleri temsil eder. Nasıl ki camlar, dıştan gelen
etkilere, rüzgâra karşı lambayı sönmekten koruyorsa, aynı
şekilde ibadetler de, olumsuz etkilere, istek ve arzulara
karşı inancı korurlar, onun zayıflamasını önlerler. Yani
burada karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. İnancın
kuvvetliliği insanı ibadette bulunmaya iter, yaptığı
ibadetler de inancını korurlar.

26. İbadetin irade açısından etkilerini açıklayınız.
Cevap: Dini inancı olan bir kişi, dinin kendisinden
yapmasını istediği davranışları yapmak ister. Bunların
başında da dinî bir görev olan ibadetler gelir. Ancak
insanın aynı anda birbiriyle çelişen, çatışan arzu ve
istekleri olur. Bazı arzu ve istekler, diğerlerinin
gerçekleşmesini engellerler. İnsan bunu özellikle dinî
istekleriyle diğerleri arasında sık sık yaşar. Dinî
görevlerini yaparken bir takım arzu ve istekleri, maddi
zevkler buna karşı direnç oluşturur. İşte o zaman bir
çatışma yaşar. Dinin istekleri ile diğer istekler çatışır. İşte
burada, kişi için daha önemli, daha güçlü, daha etkili olan
istek diğerlerini yener, ön plana geçer ve kendisini
gerçekleştirir.

27. İbadetin irade konusunda etkilerine bir örnek veriniz.
Cevap: Örneğin namaz kılmak isteyen bir kişi aynı
zamanda bir televizyon programını izleme, arkadaşlarıyla
sohbet etme, eğlenme arzusu duyabilir. Onu namaz kılma
isteği doğrultusunda davranışta bulunmaya iten güdüler-
(dinî sorumluluk ve görev duygusu vb.) başka bir arzusu
yönünde davranışta bulunmaya iten güdülerden daha
güçsüz, daha zayıf olduğunda gerçekleşemez. Bu da
namazın onun hayatındaki değeriyle, namaza verdiği
önem derecesiyle doğrudan ilişkilidir. Bu, geçici bir süre
için de olabilir, uzun süre de böyle devam edebilir.
Zamanla namazın kendisi için daha önemli olduğu
yönündeki inanç güçlü duruma gelirse, bu sefer birey
diğer istek ve arzularını frenler ve iradesini namaz kılma
yönünde kullanır. Dolayısıyla burada, diğer istek ve
arzuları frenleyen, kişiyi namaz kılma yönünde karar
vermeye ve davranışta bulunmaya götüren bir inanç ve
irade gücü söz konusudur. İbadet tecrübesi, insani arzulara
üstün gelen ilahî ve manevî hedefler doğrultusunda bir
iradi çabayı etkin duruma getirir.

28. İbadetin kişilik açısından etkilerini açıklayınız.
Cevap: İnsanın toplumdaki diğer kişiler üzerinde bıraktığı
bir etki, diğerlerinin onu değerlendirmesine neden olan bir
takım belirgin kişilik özellikleri vardır ki, bunlar daha çok
onun ahlaki yönünü oluşturur. Örneğin, dürüst, adaletli,
namuslu, onurlu, şeref ve haysiyetine düşkün, cesaretli,
kendisine güvenilir, yardımsever veya yalancı, işine
geldiği gibi konuşan, hilekâr, çıkarına göre hareket eden,
bencil, korkak, güvenilmez vb. Hatta bütün bu özellikler,
halk arasında kişilikli kişiliksiz, karakterli karaktersiz
(karaktere ahlaki kişilik de denmektedir) gibi
nitelendirmelere de yol açmaktadır. Burada kişilikli
denilen insan, kişiliği beğenilen, olumlu kişilik
özelliklerine sahip olan, kişiliksiz denilen insan da kişiliği
beğenilmeyen, olumsuz kişilik özelliklerine sahip olan
insandır. İbadet insanı, olumsuz kişilik özelliklerinden
uzaklaştırıp, olumlu kişilik özellikleri geliştirmesine
yardımcı olur. Söz gelimi namaz kılan insan, yalan
söylemekten, ikiyüzlü hareket etmekten kaçınır; samimi
ve dürüst olmaya çalışır. Çünkü her gün huzuruna çıktığı
Yüce Rabbinin, her şeyi görüp gözettiğini bilir. Sadece
kendi çıkarını düşünen bencil birisi değil, çevresindeki
insanları da düşünen yardımsever, diğerkâm bir eğilim
taşır. Hak ve adaleti gözetmeye dikkatli ve cesaretli olur.
En büyük güç olarak Allah’a inanan ve kıldığı namazın
her rek’atında, “yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız Senden
yardım dileriz” düsturunu tekrar eden bir Müslüman, eğer
bunu içtenlikle ifade ediyorsa, namazdan sonra da onurlu
davranışlarda bulunur, bazı çıkarlar uğruna başkalarına
boyun bükmez, haysiyetini çiğnetmez, kişilikli olur.

29. İbadetin benlik açısından etkilerini açıklayınız.
Cevap: İnsan zaman zaman kendisine dışarıdan birisi gibi
bakar ve kendini değerlendirerek bütün özellikleriyle ilgili
hükümler verir. Bu hükümler olumlu da olabilir, olumsuz
da olabilir. Kişi kendinin bazı yönlerini beğenip bazı
yönlerini beğenmeyebilir. İdealinde varmayı düşündüğü
noktaya ne kadar yakınsa kendini o kadar mutlu hisseder.
Sahip olduğu eksiklikler, yetersizlikler ve başarısızlıklar
kendini değersiz görmesine neden olabilir. İbadet bireye
farkındalık bilinci kazandırır. Onu inanç değerleri
çerçevesinde sorumluluklarını düşünmeğe iter ve
yaptıklarının da yapamadıklarının da farkına varmasında
etkili olur. Kendi güçlerinin, sınırlılıklarının,
yaşadıklarının, kaygılarının ve olaylara bakış açılarının
farkında olma bilincinin oluşmasında ibadetin etkili
olacağı rahatlıkla söylenilebilir.

30. İbadetin vicdan açısından etkilerini açıklayınız.
Cevap: İnsanın içinde doğuştan gelen, gerek kendi
gerekse başkalarının yaptığı davranışları değerlendiren ve
bunlar hakkında iyi-kötü şeklinde hükümler veren bir
kontrol ve yargı gücü vardır ki, buna vicdan denilir. İnsan
vicdanı ile kendi kendini muhakeme eder, yargılar. Bu
nedenle vicdan adeta insanın içinde kurulan bir
mahkemedir ve insanın bu mahkemenin yargılamasından
kurtulması mümkün değildir. Kişinin yaptığı iyi
davranışlar ve kötülüklerden uzak durması vicdanının
hassaslaşmasına ve küçük bir kötülükten bile vicdan azabı
duymasına, sık sık kötülük yapması ve suç işlemesi ise
vicdanının zayıflamasına ve hassasiyetini kaybetmesine
neden olur. İbadeti dinî bir görev kabul eden inançlı insan,
bu görevini zamanında ve uygun şekilde yerine
getirmediğinde rahatsızlık duyacak, psikolojik çatışma
yaşayacaktır. Suçluluk ve günahkârlık duygusu şeklinde
yaşanan bu çatışma-dan vicdanının kurtulup huzur
bulmasında, yine yaptığı ibadetin ona büyük yardımı
olacaktır.

31. İbadetin ruh sağlığı açısından etkilerini açıklayınız.
Cevap: İnsan zihni günlük hayat akışı içerisinde
çoğunlukla olayların yoğun etkisi altında bunalır,
bunlardan sıyrılarak kendi iç dünyasına, kendi özüne
dikkatini çevirerek rahatlama ihtiyacı duyar. İbadet insana
gerginlik ve stresten kurtulmada, ruh sağlığını korumada
yardımcı olur. İşte İslam’da gün içerisinde tekrarlanan
namaz ibadeti insanı günlük hayatındaki yoğun işlerden,
zihnini rahatsız eden problemlerden uzaklaştırarak kısa bir
süre de olsa dinlenmesini ve stres atmasını sağlar. Ona
psikolojik boşalım yaşatır. Namaz belli aralıklarla sürekli
devam ettiğinden bir süre sonra birey, ruh sağlığını bozan
düşüncelerden tamamen kurtulabilir. Beş vakit kılınan
namazı, uzun yola çıkan ve saatlerce araç kullanan bir
şoförün, sağlıklı bir şekilde menziline varabilmesi için
belli aralıklarla yorgun bedenini dinlendirmek, dağılan
dikkatini toparlamak üzere verdiği molalara benzetilebilir.
Yorgun bedenin bu molalara ne kadar ihtiyacı varsa,
kalbin ve ruhun da namazlarla rahatlamaya, sükûnete
ermeye o kadar muhtaç olduğu söylenebilir.

DİNİ TÖREN

32. Dini törenlere örnek veriniz ve neden dini tören
yapıldığını açıklayınız.
Cevap: Her toplumda özel zamanlarda ve mekânlarda
sabit, kalıplaşmış, sembolik anlamları da olan kutlama ve
törenler düzenlenir. Bunlar genel olarak toplumsal
yaşamın sembolik nitelikli ya da dar anlamda dinî nitelikli
eylemleri olabilir. Örneğin mezuniyet törenleri, doğum
günü kutlamaları, resmi bayram törenleri genel nitelikli bir
ritüel, Hz. Peygamber’in doğumunu kutlama, bir sünnet
merasimi, bir mevlit okutma merasimi, bir yağmur duası
dinî ritüellerdir. Dolayısıyla dinî ritüeller, dua ve ibadetten
farklı, içinde duanın da yer aldığı dini kutlama ve
uygulamalardır. Buna göre ritüeller salt ibadet ya da dinî
pratikle özdeşleştirilemeyecek kadar geniş bir kavramsal
içeriğe sahiptir.

33. Dinî Ritüel, Ayin ve Törenin Psikolojik Etkileri
nelerdir?
Cevap: Dinî ritüelin, ayin ve törenin, katılımcılar üzerinde
önemli psikolojik etkilerinin olduğu bir gerçektir.
Öncelikle bu törenler sırasında kişinin dinî duyguları
yoğunluk kazanmakta, coşkunluk yaşanmaktadır. Mevlit
dinlerken ağladığını belirten kişiler olmaktadır. Bu duygu
yoğunlaşması, bireyin düşüncesine ve davranışlarına da
yansır. Birey Allah’ı, Ahreti, yaptıklarını düşünür ve
bütün kişiliğiyle iyi olma arzusu ön plana geçer. Kendini
kritik eder ve sorumluluk duygusu güçlenir. Hatalarından,
yanlışlarından pişmanlık duyarak bunları tekrar etmeme
yönünde bir eğilim ortaya çıkar. Zihnindeki kötü
düşünceleri, kalbindeki kötü duyguları atar. Dinî ritüeller,
dinî inancı pekiştirir, kuvvetlendirirler. Bireyler bu tür
törenler sırasında kendilerini Allah’a daha yakın
hissederler. Denebilir ki, dinî inanç kendisini ifade eden
eylemler vasıtasıyla hayatiyetini devam ettirir, canlılık ve
güç kazanır. Bu tür eylemlerle pekiştirilmeyen ve yeniden
harekete geçirilmeyen bir inancın etkisiz kalacağı açıktır.