1. Dua neden edilir? Cevap: İnsan yapısı gereği dua eden bir varlıktır. Dünyanın her yerinde ve tarihin her döneminde insanlar dua etmiş, dua etmekte ve ilahi varlıkla iletişim kurarak O’na duygularını, düşüncelerini, gönüllerini açmakta, isteklerini sunmaktadır. Aynı şekilde inandıkları varlığa karşı sevgilerini, saygılarını, bağlılıklarını göstermek, O’nu yüceltmek üzere tapınma davranışında bulunmakta, ibadet etmektedir. Bu nedenle dua da, ibadet de evrensel bir özelliğe sahiptir. Bütün ilahi, beşeri ya da ilkel diye kabul edilen dinlerin hepsinde dua, ibadet ve dinî ritüeller, birey ve toplum hayatının ayrılmaz bir özelliği olarak yer almaktadır.
2. Dua, ibadet ve dini ritüellerin psikoloji üzerine etkileri nelerdir? Cevap: Din psikologları araştırmalarında dua, ibadet ve diğer dinî ritüellerin önemli psikolojik etkilerini açığa çıkarmışlardır. Olumlu kişilik özellikleri kazandırmada, ruh ve beden sağlığını koruma ve geliştirmede dinî uygulamalar, çok yönlü işlevlere sahip bulunmaktadır. Ancak, dua ve ibadetin, dinî tören ve âyinin bu çok yönlü etkileri, dinî inançtan bütünüyle bağımsız değildir. Dinî inanç ve değerlere bağlanmadaki samimiyet, derinlik ve adanmışlık ölçüsünde, dua ve ibadetlerin etkileri kişiliği dönüştürücü ve yapılandırıcı olabilmektedir.
DUA PSİKLOJİSİ
3. Dua nedir? Cevap: Dua sözlükte, “çağırmak, davet etmek, yardım istemek” anlamlarına gelmektedir. Terim olarak dua, inanan kişinin Allah’la iletişim kurması, O’na yalvarışı ve yakarışı ve O’ndan yardım dilemesidir. Dolayısıyla duada bireyden Allah’a doğru bir yöneliş ve insani durumunu ve talebini Allah’a arz ve O’nun yardımını talep, temel unsurlardır.
4. Birey için duanın anlamı nedir? Cevap: Sınırsız istek ve arzulara, sayısız korku ve endişelere sahip bulunan insanın gücü sınırlıdır. Hayat sürecinde istek ve arzularını gerçekleştirme yolunda birçok olumsuz durumla, engelle karşılaşırken, bunların ancak bir kısmını kendi imkânları ile aşabilmekte, çoğuna ise güç yetirememektedir. Bu durumda mutlak güç sahibi İlahi Varlığa, Allah’a ihtiyacı olduğunu her zamankinden çok daha şiddetle hissetmektedir. Her şeye gücü yeten bir Varlık olarak O’na yönelmekte, O’ndan yardım talep etmektedir.
5. Duada birey kime yönelir? Cevap: Duada birey Allah’a yönelerek onunla iletişim kurar, duygu ve düşüncelerini, arzu ve isteklerini, dertlerini ve beklentilerini O’na arz eder. Bilir ki Allah onun söylediklerini duymaktadır, durumunu görmekte, bilmektedir. Kulunun kendisinden yardım istemesini memnunlukla karşılamaktadır. Onun isteklerini mutlaka dikkate alacaktır.
6. Dua türleri nelerdir? Cevap: Dualar bireysel olarak da toplu olarak da (cemaat halinde) yapılır. Bireysel dualarda daha çok bireyin duygu ve düşünceleri ön plana çıkar. Toplu dualarda dua formu ve içeriği dinlere ve toplumlara göre değişiklikler gösterir. Bu dualarda daha çok cemaat bilinci ön plana çıkar.
7. Dua her zaman sözlü mü edilir? Cevap: Dua her zaman sözlü olarak yapılmaz. Sözsüz dualar da vardır. Bazı anlar vardır ki insan konuşmadan zihniyle ve kalbiyle Allah’a yönelir. Allah’a duyduğu sevgi, saygı, bağlılık, minnettarlık, hayranlık, şükran duygularını söz kalıplarına dökmeden kalbiyle sunar. Aşkın Varlığın yüceliği ve eşsizliği içte duyulur ve yaşanır. İlahi gerçeklik içselleştirilir. Kişi Allah’ı düşünerek, O’nu tasavvur ederek O’nun desteğine ve yardımına duyduğu ihtiyacı lisan-ı hâl ile de O’na arz eder. Aslında sessiz duada da bir dinamizm vardır ve sessiz dua da bir fiildir.
DUA GÜDÜLERİ
8. Dua, bireyin hangi özelliklerine göre güdülenir? Cevap: Bireyi Allah’la iletişim kurarak O’na dua etmeye, O’ndan yardım talebinde bulunmaya yönelten güdülerin çok çeşitlilik gösterdiği görülmektedir. Bunlar bireyin yaşına, cinsiyetine, eğitim, kültür ve ekonomik durumuna göre farklı nedenlere bağlı ve farklı içeriklerde olabilmektedir. Örneğin, 11-18 yaş arası öğrenciler üzerinde yapılan bir araştırmada Allah’a dua etmelerine sebep olarak % 41’i manevi sıkıntıları, % 15’i maddi sıkıntıları, % 11’i mutluluk anlarını, % 7’si de tabiatın güzelliğini saymışlardır.
9. Dua güdüleri nelerdir? Cevap: Dua gidileri aşağıda maddeler halinde listelenmiştir: • Maddi ya da Manevi Bir Arzunun, Bir İsteğin Gerçekleşmesi • Bir Çaresizliğin, Mahrumiyetin, Sıkıntının Giderilmesi • Allah’ın Nimetlerine Şükrün İfadesi • Günahlarının Bağışlanması • Allah’ın Yüceliğine Duyulan Hayranlığın Vurgulanması
10. Maddi ya da Manevi Bir Arzunun, Bir İsteğin Gerçekleşmesi gidisini açıklayınız. Cevap: İnsanın çok farklı istek ve arzuları vardır. Kendisiyle, sevdikleriyle, bulunduğu durumla, gelecekle, dünyayla, Ahiretle ilgili birçok isteği olur. O, hayat süreci içerisinde bunların ancak bir kısmını gerçekleştirebilmekte, bazılarını kısmen, bazılarını da hiç elde edememektedir. İşte insan arzu ve isteklerini karşılamada kendisine yardım etmesi için Yüce bir varlık olan Allah’a yönelir ve O’na dua eder. Bu istekler mal, servet, şöhret, çocuk, başarı, zafer gibi maddi; aşk, mutluluk, huzur, iyi bir insan olma, ilahi inayet ve şefaate ulaşma gibi psikolojik ve manevi türde olabilir.
11. Bir Çaresizliğin, Mahrumiyetin, Sıkıntının Giderilmesi gidisini açıklayınız. Cevap: İçinde bulunduğu çaresizliği ve mahrumiyeti gidermek için Allah’tan yardım talebinde bulunmak duanın önemli bir güdüsüdür. Dua ile çaresizlik ve sıkıntı arasında çok yakın bir ilişki vardır. Hatta Allah’a inanmadığını belirten kişilerin bile çok çaresiz kaldıkları anlarda Allah’a dua ettiklerinin gözlendiğini araştırmacılar ifade etmektedirler. Şu psikolojik bir gerçektir ki, her türlü dinî inancı terk etmiş ve sadece akli (rasyonel) bir hayat tarzını benimseyen birçok kişi, aşırı tehlike durumlarında, yani bir kaza anında veya bir hastalık sırasında yahut da ecel saatinde dua ve yakarışlarda bulunur.
12. Allah’ın Nimetlerine Şükrün İfadesi güdüsünü açıklayınız Cevap: Allah’a karşı duyulan sevgi, saygı ve bağlılığın, O’nun nimetlerine şükrün ifadesi olarak dualar yapılmaktadır. Birey kendi varoluşunun nedeni olan, kendini yaratan, ona birçok yetenek güç ve imkânlar bahşeden Allah’a duasında teşekkür eder, şükranlarını sunar. Özellikle yemek dualarında bu çok net olarak görülmektedir. “Ya Rabbi! Verdiğin nimetlere, sıhhat ve afiyete binlerce şükürler olsun!” ifadesi çokça söylenen bir şükür duasıdır. Ayrıca doğum, düğün veya başka bir kutlama gibi sevinç ve mutluluk anlarında da Allah’a şükranların ifade edildiği dualar yapılır. Böylece birey aynı zamanda kendini, kendi benliğini kabul etmekte, Allah’la kurduğu sevgi bağını güçlendirmiş olmaktadır.
12. Günahların bağışlanması güdüsünü açıklayınız Cevap: Allah’ın isteklerine, emir ve yasaklarına uygun davranışlarda bulunamadığı, hatalarının, günahlarının olduğu bilinciyle birey, Allah’ın kendisini bağışlaması için O’na dua eder, yalvarır. Allah’ın isteğine aykırı hareket etmiş olmanın üzüntüsünü, Allah’ın rızasını kaybetmenin endişesini yaşar. Pişman olduğunu belirtir, tutum ve davranışlarını düzelteceğine dair O’na söz verir, tövbe eder. Allah’tan kendisini cezalandırmamasını, Cehennemden uzaklaştırıp Cennetle ödüllendirmesini talep eder. Bu bağışlanma isteği ve bağışlanacağı ümidi aynı zamanda onun günahkârlık ve suçluluk duygusuna kapılmasını da önler. O’na duyduğu güvenle rahatlar.
12. Allah’ın Yüceliğine Duyulan Hayranlığın Vurgulanması güdüsünü açıklayınız Cevap: Bazı insanlar belirgin bir ihtiyacı olmadan, Allah’ın Yüceliğine duyduğu hayranlığı belirtmek, sevgisini, saygısını, güvenini arz etmek ve Allah’ın razı olduğu bir kul olabilmek için dua ederler.
13. Dua nasıl edilir? Cevap: Dua sırasında uyulması gereken dinlerce belirlenmiş şekiller vardır. Örneğin, ellerin havaya kaldırılması gibi. Yine nasıl dua yapılacağına dair önceden hazırlanmış dua sözleri de olabilmektedir. Ayrıca birey bir aracı ile (bir şahıs, bir sembol veya put gibi) dileğini Allah’a iletmekte ya da doğrudan doğruya Allah’tan taleplerde bulunmaktadır.
14. Dua sadece ezberlenen metinlerle mi olur? Cevap: Çoğunlukla bireylerin ibadetler sırasında tekrar ettikleri, ezberledikleri, önceden hazırlanmış dua metinlerinden dua ettikleri görülmekle beraber, o an içinden geldiği şekilde dua edenler de olmaktadır. Dua eden kişi duada sözlerin önemli olduğuna inanıyorsa, söyleyeceklerini itina ile seçer, güzel cümleler kurmaya çalışır. Duada samimiliğin daha önemli olduğuna inanıyorsa içten geldiği şekilde taleplerini Allah’a bildirir. Kur’an’da, boyun bükerek, sessizce, korku ve ümitle dua edilmesi gerektiği bildirilmektedir.
15. Her dua kabul olur mu? Cevap: Dua eden kişi elbette duasının kabul olacağı ümidi ve inancı içerisinde bulunur. Hatta duasının hemen kabul edilmesini isteyebilir, sabırsız davranabilir. Duanın kabulü konusunda farklı inançlar, farklı değerlendir-meler vardır. Bazıları er veya geç duasının kabul olacağına inanır. Bazıları duanın cevabının doğrudan doğruya ya da zamanla sezilemeyecek bir şekilde dolaylı olarak da verilebileceğini düşünür. Bazıları Allah’tan kendisi için hayırlı olanı ister ve istekleri gerçekleşmese de bunu ezeli takdir ile yine kendi lehine yorumlar. Bazıları dualarının karşılığını Dünyada olmasa da Ahirette mutlaka alacakları inancıyla ruhsal bir rahatlık duyar.
16. Dua ederken önemli olan nedir? Cevap: Duada Allah’a karşı duyulan samimi inanç, bağlılık ve güven, içtenlik oldukça önemlidir. Sözlerin kalp tarafından onayı gereklidir. Kur’an’da insanların tabii özelliği olarak, başlarına bir sıkıntı geldiğinde, darda kaldıklarında Allah’a yalvardıkları, kurtulup nimete kavuştuklarında ise, Allah’ı unutarak kendi çabalarıyla bunları elde ettikleri gibi çelişkili bir tutum takındıklarından bahsedilmektedir. (Bkz. Zümer, 39/49, Lokman, 31/32, Yûnus, 10/12). Bu ayetlerde, rahatlık ve bolluk içindeyken Allah’ı unutup darlıkta hatırlayanlar yerilirken, aslında insana yakışanın, hem darda hem de rahatlıkta Allah’ı hatırlamak ve anmak olduğu vurgulanmış olmaktadır.
17. Duanın etkileri nelerdir? Cevap: Duanın insanın bütün psikolojik mekanizmaları, ruh ve beden sağlığı üzerinde etkili olduğunu gözlem ve araştırmalar göstermektedir. Dua insanın düşüncesini, duygularını, algılarını, istek ve arzularını, tutum ve davranışlarını, kısaca tüm kişiliğini etkilemektedir. Bu etki bireyden bireye farklılık göstermekte, özellikle duadaki samimiyet, içtenlik ve süreklilik etki gücünün tayininde önemli rol oynamaktadır.
18. Duanın en önemli yararı nedir? Cevap: Duanın en önemli yararı, kişinin yalnız olmadığını hissetmesidir. Dua ve ibadetle Allah’a sığınan ve bu dünyada yalnız olmadığını bilen insan, çağımızda en çok rastlanan bir hastalık olan depresyonun oluşturduğu gerginlik, karamsarlık, endişe hali, dalgınlık, unutkanlık ve yoğunlaşma güçlüğünden büyük oranda korunur. Çünkü dua eden bireyin gelecekle ilgili kaygıları azalır, hayata olumsuz bakmaz; iyi, güzel beklentiler içerisinde olur.
19. Duanın iyileştirici etkisi var mıdır? Cevap: Son otuz yılını duanın insan fizyolojisi üzerine etkilerine adamış olan Dr. Benson, inancın hastalıklar üzerinde % 60–90 oranında iyileştirici etkisinin olduğunu kaydetmektedir. Benson 1200 kişi üzerinde yaptığı araştırmada, dindar insanların daha uzun ve sağlıklı yaşadıklarını, ibadetine düşkün ve düzenli şekilde dua edenlerin daha seyrek hasta olduklarını ve hastalandıklarında hastanede kalma sürelerinin daha az olduğunu belirlemiştir. Yine bu araştırma sonunda, dinî referanslara göre yaşayanlar arasında kalp ameliyatı geçirenlerin ameliyat sonrası ölüm riskinin, hiçbir dinî aktivitesi olamayanlara göre on dört misli daha az olduğu tespit edilmiştir. Beyin MR görüntülerinde de dua halindeki kişinin beyninde kompleks aktivitelerin gerçekleştiği rapor edilmiştir. Dua eden bir kişinin vücut ısısı yükselmekte, bedeninde bir uyarılma hissi yaşanmakta, algı gücü keskinleşmekte, bilinç ve farkındalık düzeyi artmaktadır.
İBADET PSİKOLOJİSİ
20. İbadet nedir? Cevap: Sözlükte ibadet; “Tanrı buyruklarını yerine getirme, Tanrı’ya yönelen saygı davranışı, tapınma, tapınış, kulluk” gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak, Allah’a karşı kulluk ve bağlılığı ifade eden sözler ve hareketler, O’na yaklaşmak için yapılan dinî davranışlar diye tanımlanır. İbadet, genel anlamda bireyin inanç, düşünce ve duygu dünyasında kendisini hissettiren sübjektif olgular, diğer bir deyimle kalplerin derinliklerindeki dinî yaşanış ve tecrübelerin, davranış halinde dışa aksetmesinden ibarettir. İbadet kelimesi günlük dilde, şekli belirlenmiş, yapılması gereken belli dinî görevler olarak kullanılmaktadır. Örneğin, namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek gibi. Ancak, Allah’ın buyruğuna uygun davranmak, O’nu hatırlayıp anmak ve O’na bağlılığı ifade etmek için yapılan her davranış ibadet tanımı içerisinde değerlendirilir.
21. İbadetin psikolojik etkileri nelerdir? Cevap: İbadetin psikolojik etkileri aşağıda listelenmiştir: • İbadet ve Düşünce • İbadet ve Duygu • İbadet ve Davranış • İbadet ve İrade • İbadet ve Kişilik • İbadet ve Benlik • İbadet ve Vicdan • İbadet ve Ruh Sağlığı
22. İbadetin düşünce açısından etkilerini açıklayınız. Cevap: İbadet, zihindeki kavramları aktif olarak harekete geçirir ve bireyin, dinî inancına uygun kavramlar arasında yeni bağlantılar kurmasına imkân hazırlar. Yani ibadet, bireyi günlük hayat alışkanlıklarının üzerinde yeni şeyleri düşünmeğe yöneltir ve ona, yeni ilişki şekilleri keşfetme, inancına uygun yeni alternatifler bulma gibi yaratıcı bir özellik kazandırır. İbadetin hayatın amacını kavramada, hayatı anlamlandırmada da önemli rolü vardır. İnsan zaman zaman kendi yaratılışının ve hayatın varoluşunun amacı üzerinde düşünür ve bunu çözmeye, tatmin edici açıklamalar bulmaya çalışır. Böylece ibadet bireyin düşüncesini olumlu yöne yönlendirir. Onun yanlışlarını ve hatalarını görmesini sağlar. Tenkitçi düşünme olarak isimlendirilen bu tür düşünme ile birey yaptıklarını, yapamadıklarını ve bunların nedenlerini bilinçli olarak değerlendirir.
23. İbadetin ölüm sonrası hayat hakkındaki etkileri nelerdir? Cevap: İbadet ölüm ve ölüm sonrası hayatla ilgili düşüncenin şekillenmesinde de oldukça etkilidir. Ölüm ve ölüm sonrası hayat insanın en çok düşündüğü olguların başında gelir. İnsana ölümü ve dünyanın sınırlılığını hatırlatan birçok dışsal olay vardır. Fakat ibadet, insana kendi faniliğini hayatın bir gerçeği olan ölümü ve ölüm sonrası hayatı düşündürme bakımından pek çok uyarıcı unsurlar taşır.
24 İbadetin duygu açısından etkilerini açıklayınız. Cevap: Allah’la iletişim halinde insanın bütün duygu potansiyelleri harekete geçer. Korku sevgi ve saygı, minnettarlık, huzur ve sevinç, ümit ve güven bunların başında gelir. İbadet eden kişi, Allah’ın buyruğunu yerine getirdiğinden dolayı sevinç duyar, rahatlar. Dinî yaşayış ve uygulamalarındaki eksik ve kusurlardan dolayı Allah’ın razı olduğu bir kul olamamanın üzüntüsünü ve korkusunu duyar. Birey aynı zamanda öldükten sonra Allah’ın mükâfatından uzak kalma ve cezalandırılma endişesini ve korkusunu da yaşar. Bu üzüntü, endişe ve korkular, bir taraftan da bireyi ibadet etmeye, Allah’ın emrine uygun davranışta bulunmaya iter. Diğer taraftan ibadetler Allah’a inanan bütün insanları sevmede, kardeşlik duygularının güçlenmesinde ve insanlara karşı daha hoşgörülü bir tutum kazanmada da etkileyici bir role sahiptir. Özellikle cemaatle kılınan namazlarda, aynı inanç ve değerleri paylaşan kişiler olarak Mü’minlerin yan yana, omuz omuza Allah’ın huzurunda durarak, O’nun önünde rükû ve secdeye kapanarak birlikte O’na dua ve yakarışta bulunmaları bu duyguların gücünü artırır. Birlikte olma, bir bütüne ait olma duygusu, sosyalleşme, sosyal bütünlük ve dayanışma duyguları gelişir. Birey aynı dine mensup insanlarla (cemaatle) bir etkinliği paylaşırken insan psikolojisinde önemli bir nokta olan ait olma duygusunu tatmin eder. Tek başına ibadetini yerine getirirken de, aynı anda dünyada milyonlarca insanın aynı amaç için aynı duygularla aynı ibadeti yaptığını bilmek insana ayrı bir haz verir.
25. İbadetin davranış açısından etkilerini açıklayınız. Cevap: Eğer kişi Allah’a kuvvetle inanmış ve O’nun buyruklarını hiç kuşku duymadan kabul etmişse, onları büyük oranda yerine getirme çabası içerisinde olur. Çünkü inançlar davranışlara yansır, davranış halinde ortaya çıkarlar. Davranış halinde ortaya çıkmayan inanç gittikçe zayıflar ve zamanla yok olacak düzeye gelir. Bu nedenle ibadetler hem dinî inancın gücünü gösterirler, hem de bu inancın güçlü kalmasını sağlarlar. Bunu eski bilim adamları “fener” örneğiyle açıklarlardı. Şöyle ki, fenerin içinde yanan lamba inancı, lambayı çevreleyen camlar ise ibadetleri temsil eder. Nasıl ki camlar, dıştan gelen etkilere, rüzgâra karşı lambayı sönmekten koruyorsa, aynı şekilde ibadetler de, olumsuz etkilere, istek ve arzulara karşı inancı korurlar, onun zayıflamasını önlerler. Yani burada karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. İnancın kuvvetliliği insanı ibadette bulunmaya iter, yaptığı ibadetler de inancını korurlar.
26. İbadetin irade açısından etkilerini açıklayınız. Cevap: Dini inancı olan bir kişi, dinin kendisinden yapmasını istediği davranışları yapmak ister. Bunların başında da dinî bir görev olan ibadetler gelir. Ancak insanın aynı anda birbiriyle çelişen, çatışan arzu ve istekleri olur. Bazı arzu ve istekler, diğerlerinin gerçekleşmesini engellerler. İnsan bunu özellikle dinî istekleriyle diğerleri arasında sık sık yaşar. Dinî görevlerini yaparken bir takım arzu ve istekleri, maddi zevkler buna karşı direnç oluşturur. İşte o zaman bir çatışma yaşar. Dinin istekleri ile diğer istekler çatışır. İşte burada, kişi için daha önemli, daha güçlü, daha etkili olan istek diğerlerini yener, ön plana geçer ve kendisini gerçekleştirir.
27. İbadetin irade konusunda etkilerine bir örnek veriniz. Cevap: Örneğin namaz kılmak isteyen bir kişi aynı zamanda bir televizyon programını izleme, arkadaşlarıyla sohbet etme, eğlenme arzusu duyabilir. Onu namaz kılma isteği doğrultusunda davranışta bulunmaya iten güdüler- (dinî sorumluluk ve görev duygusu vb.) başka bir arzusu yönünde davranışta bulunmaya iten güdülerden daha güçsüz, daha zayıf olduğunda gerçekleşemez. Bu da namazın onun hayatındaki değeriyle, namaza verdiği önem derecesiyle doğrudan ilişkilidir. Bu, geçici bir süre için de olabilir, uzun süre de böyle devam edebilir. Zamanla namazın kendisi için daha önemli olduğu yönündeki inanç güçlü duruma gelirse, bu sefer birey diğer istek ve arzularını frenler ve iradesini namaz kılma yönünde kullanır. Dolayısıyla burada, diğer istek ve arzuları frenleyen, kişiyi namaz kılma yönünde karar vermeye ve davranışta bulunmaya götüren bir inanç ve irade gücü söz konusudur. İbadet tecrübesi, insani arzulara üstün gelen ilahî ve manevî hedefler doğrultusunda bir iradi çabayı etkin duruma getirir.
28. İbadetin kişilik açısından etkilerini açıklayınız. Cevap: İnsanın toplumdaki diğer kişiler üzerinde bıraktığı bir etki, diğerlerinin onu değerlendirmesine neden olan bir takım belirgin kişilik özellikleri vardır ki, bunlar daha çok onun ahlaki yönünü oluşturur. Örneğin, dürüst, adaletli, namuslu, onurlu, şeref ve haysiyetine düşkün, cesaretli, kendisine güvenilir, yardımsever veya yalancı, işine geldiği gibi konuşan, hilekâr, çıkarına göre hareket eden, bencil, korkak, güvenilmez vb. Hatta bütün bu özellikler, halk arasında kişilikli kişiliksiz, karakterli karaktersiz (karaktere ahlaki kişilik de denmektedir) gibi nitelendirmelere de yol açmaktadır. Burada kişilikli denilen insan, kişiliği beğenilen, olumlu kişilik özelliklerine sahip olan, kişiliksiz denilen insan da kişiliği beğenilmeyen, olumsuz kişilik özelliklerine sahip olan insandır. İbadet insanı, olumsuz kişilik özelliklerinden uzaklaştırıp, olumlu kişilik özellikleri geliştirmesine yardımcı olur. Söz gelimi namaz kılan insan, yalan söylemekten, ikiyüzlü hareket etmekten kaçınır; samimi ve dürüst olmaya çalışır. Çünkü her gün huzuruna çıktığı Yüce Rabbinin, her şeyi görüp gözettiğini bilir. Sadece kendi çıkarını düşünen bencil birisi değil, çevresindeki insanları da düşünen yardımsever, diğerkâm bir eğilim taşır. Hak ve adaleti gözetmeye dikkatli ve cesaretli olur. En büyük güç olarak Allah’a inanan ve kıldığı namazın her rek’atında, “yalnız sana kulluk ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz” düsturunu tekrar eden bir Müslüman, eğer bunu içtenlikle ifade ediyorsa, namazdan sonra da onurlu davranışlarda bulunur, bazı çıkarlar uğruna başkalarına boyun bükmez, haysiyetini çiğnetmez, kişilikli olur.
29. İbadetin benlik açısından etkilerini açıklayınız. Cevap: İnsan zaman zaman kendisine dışarıdan birisi gibi bakar ve kendini değerlendirerek bütün özellikleriyle ilgili hükümler verir. Bu hükümler olumlu da olabilir, olumsuz da olabilir. Kişi kendinin bazı yönlerini beğenip bazı yönlerini beğenmeyebilir. İdealinde varmayı düşündüğü noktaya ne kadar yakınsa kendini o kadar mutlu hisseder. Sahip olduğu eksiklikler, yetersizlikler ve başarısızlıklar kendini değersiz görmesine neden olabilir. İbadet bireye farkındalık bilinci kazandırır. Onu inanç değerleri çerçevesinde sorumluluklarını düşünmeğe iter ve yaptıklarının da yapamadıklarının da farkına varmasında etkili olur. Kendi güçlerinin, sınırlılıklarının, yaşadıklarının, kaygılarının ve olaylara bakış açılarının farkında olma bilincinin oluşmasında ibadetin etkili olacağı rahatlıkla söylenilebilir.
30. İbadetin vicdan açısından etkilerini açıklayınız. Cevap: İnsanın içinde doğuştan gelen, gerek kendi gerekse başkalarının yaptığı davranışları değerlendiren ve bunlar hakkında iyi-kötü şeklinde hükümler veren bir kontrol ve yargı gücü vardır ki, buna vicdan denilir. İnsan vicdanı ile kendi kendini muhakeme eder, yargılar. Bu nedenle vicdan adeta insanın içinde kurulan bir mahkemedir ve insanın bu mahkemenin yargılamasından kurtulması mümkün değildir. Kişinin yaptığı iyi davranışlar ve kötülüklerden uzak durması vicdanının hassaslaşmasına ve küçük bir kötülükten bile vicdan azabı duymasına, sık sık kötülük yapması ve suç işlemesi ise vicdanının zayıflamasına ve hassasiyetini kaybetmesine neden olur. İbadeti dinî bir görev kabul eden inançlı insan, bu görevini zamanında ve uygun şekilde yerine getirmediğinde rahatsızlık duyacak, psikolojik çatışma yaşayacaktır. Suçluluk ve günahkârlık duygusu şeklinde yaşanan bu çatışma-dan vicdanının kurtulup huzur bulmasında, yine yaptığı ibadetin ona büyük yardımı olacaktır.
31. İbadetin ruh sağlığı açısından etkilerini açıklayınız. Cevap: İnsan zihni günlük hayat akışı içerisinde çoğunlukla olayların yoğun etkisi altında bunalır, bunlardan sıyrılarak kendi iç dünyasına, kendi özüne dikkatini çevirerek rahatlama ihtiyacı duyar. İbadet insana gerginlik ve stresten kurtulmada, ruh sağlığını korumada yardımcı olur. İşte İslam’da gün içerisinde tekrarlanan namaz ibadeti insanı günlük hayatındaki yoğun işlerden, zihnini rahatsız eden problemlerden uzaklaştırarak kısa bir süre de olsa dinlenmesini ve stres atmasını sağlar. Ona psikolojik boşalım yaşatır. Namaz belli aralıklarla sürekli devam ettiğinden bir süre sonra birey, ruh sağlığını bozan düşüncelerden tamamen kurtulabilir. Beş vakit kılınan namazı, uzun yola çıkan ve saatlerce araç kullanan bir şoförün, sağlıklı bir şekilde menziline varabilmesi için belli aralıklarla yorgun bedenini dinlendirmek, dağılan dikkatini toparlamak üzere verdiği molalara benzetilebilir. Yorgun bedenin bu molalara ne kadar ihtiyacı varsa, kalbin ve ruhun da namazlarla rahatlamaya, sükûnete ermeye o kadar muhtaç olduğu söylenebilir.
DİNİ TÖREN
32. Dini törenlere örnek veriniz ve neden dini tören yapıldığını açıklayınız. Cevap: Her toplumda özel zamanlarda ve mekânlarda sabit, kalıplaşmış, sembolik anlamları da olan kutlama ve törenler düzenlenir. Bunlar genel olarak toplumsal yaşamın sembolik nitelikli ya da dar anlamda dinî nitelikli eylemleri olabilir. Örneğin mezuniyet törenleri, doğum günü kutlamaları, resmi bayram törenleri genel nitelikli bir ritüel, Hz. Peygamber’in doğumunu kutlama, bir sünnet merasimi, bir mevlit okutma merasimi, bir yağmur duası dinî ritüellerdir. Dolayısıyla dinî ritüeller, dua ve ibadetten farklı, içinde duanın da yer aldığı dini kutlama ve uygulamalardır. Buna göre ritüeller salt ibadet ya da dinî pratikle özdeşleştirilemeyecek kadar geniş bir kavramsal içeriğe sahiptir.
33. Dinî Ritüel, Ayin ve Törenin Psikolojik Etkileri nelerdir? Cevap: Dinî ritüelin, ayin ve törenin, katılımcılar üzerinde önemli psikolojik etkilerinin olduğu bir gerçektir. Öncelikle bu törenler sırasında kişinin dinî duyguları yoğunluk kazanmakta, coşkunluk yaşanmaktadır. Mevlit dinlerken ağladığını belirten kişiler olmaktadır. Bu duygu yoğunlaşması, bireyin düşüncesine ve davranışlarına da yansır. Birey Allah’ı, Ahreti, yaptıklarını düşünür ve bütün kişiliğiyle iyi olma arzusu ön plana geçer. Kendini kritik eder ve sorumluluk duygusu güçlenir. Hatalarından, yanlışlarından pişmanlık duyarak bunları tekrar etmeme yönünde bir eğilim ortaya çıkar. Zihnindeki kötü düşünceleri, kalbindeki kötü duyguları atar. Dinî ritüeller, dinî inancı pekiştirir, kuvvetlendirirler. Bireyler bu tür törenler sırasında kendilerini Allah’a daha yakın hissederler. Denebilir ki, dinî inanç kendisini ifade eden eylemler vasıtasıyla hayatiyetini devam ettirir, canlılık ve güç kazanır. Bu tür eylemlerle pekiştirilmeyen ve yeniden harekete geçirilmeyen bir inancın etkisiz kalacağı açıktır.
|