Helal terimi, mubah teriminin eş anlamlısıdır.
Mubah için, ayrıca “hıll (bağlanmamış/yasaklanmamış/bağsız), mutlak (serbest), câiz (olağan)” terimleri de kullanılır.
Mubahın kaynağı, ya dindir (ibâha-i şer’iyye), ya da insanlara her şeyin serbestliği kuralına haram-helal, kötülük-iyilik, zarar-yarar ölçütlerinin uygulanmasıyla görevli insan aklıdır. (ibâha-i akliyye).
[b]1. İbâha-i şer’iyye[/b]
Şâri’nin fiil veya terkinin cevâzını bizzat düzenlediği mubahlardır. Dolayısıyla, bunların mubahlığı şer’îdir; yani mubahlığı dinî kaynaklarla tesbit edilmiştir.
Deniz avının ve yenmesinin helalliği (el-Mâide 5/96), kurban etlerini saklamanın helalliği (Buhârî, “Edâhî”, 16) gibi.
Bu tür mubahları/helalleri inkâr etmek, kesin bir delile dayanıyorsa küfürdür, kişiyi dinden çıkarır.
Yeme içmenin (el-Mülk 67/15), nikâhın ve kesin delile dayalı benzerlerinin inkârı gibi. Farz ve haramın altındakileri te’vilsiz olarak inkâr, fısktır; te’vile dayalı olursa, herhangi bir şey yoktur.
Allah’ın haram kılmadığını haram kılan, Allah’ın haram kıldığını helal kılan gibidir. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur:
“De ki: ‘Haydi, Allah şunu haram kıldı’ diye tanıklık yapacak şahitlerinizi getirin. Onlar şahitlik etseler de sen onlarla beraber şahitlik etme. Ayetlerimizi yalanlayanların ve âhirete inanmayanların arzularına uyma. Onlar Rablerine, başka şeyleri denk tutuyorlar” (el-En‘âm 6/150).
[b]2. İbâha-i Asliyye/Akliyye (Istıshâbu’l-Hâl/Hükm-i Aslî)[/b]
Yasaklamaya ilişkin herhangi bir ayet veya hadis bulunmadığı için, aslî hüküm olan mubahlık (ibâha), aksi sabit oluncaya kadar aynen devam eder. Bunun için, “Eşyada aslolan, mubah oluştur” (el-aslu fi’l-eşyâi el-ibâha) ilkesi vardır.
Günlük insanî ihtiyaçlarımızın geneli mubahtır. Şeker yemek, pamuk veya yün yatakta yatmak gibi. Bu tür mubahlar, bazı hadislerde “afv” (serbest) olarak adlandırılır.
Hz.Peygamber’e (s.a.v) susam ve peynir sorulunca şu cevabı verdi: “Helal, Allah’ın kitabında helal kıldığıdır. Haram, Allah’ın kitabında haram kıldığıdır. Susmuş oldukları ise affedilenlerdir. Çünkü Allah, asla hiçbir şeyi unutmaz.” Sonra, “Rabbin, asla unutkan değildir.” (Meryem 19/64) ayetini okudu. (Tirmizî, “Libâs”, 6; İbn Mâce, “Et‘ıme”, 60).
İbâha-i akliyye, çok geniş bir helal dairesi ortaya koyar. Dolayısıyla, İslâm’da haram dairesi oldukça dar tutulmuştur. Yeni bir nesne veya fiil için, öncelikle mubah olduğu düşünülür, dinen veya aklen bir sınırlama olup olmadığı daha sonra araştırılır.
|