İnsanı yeryüzündeki diğer canlılardan ayıran önemli farklardan biri de, irade sahibi olmasıdır. İrade sahibi varlık, önünde bulunan seçeneklerden birini tercih edebilecek durumdadır. Allah Teâlâ, insanın dünyaya geliş gayesini “imtihan olmak” şeklinde belirlemiştir. İnsan, dünya adı verilen bu imtihan alanında iradesini özgür bir şekilde kullanmak için, onu iyiliğe ya da kötülüğe teşvik eden varlıklara muhtaçtır. Bu nedenle, insanı kötülüğe çağırmak için şeytan, iyiliğe davet etmek için de melekler yaratılmıştır.
İnsanın meleklere inanması demek, meleklerin telkin ve teşviklerine göre hareket edip mevcut yeteneklerini bu yönde yükseltmesi gerektiği anlamına gelir. Bunun sonucu olarak o, şeytanların her türden kötü telkinlerinden ve fitnelerinden de uzak durur.
Melek inancı, maddeci ve pozitivist anlayışlara karşı varlığın sadece görünen nesnelerden ibaret olmadığını hatırlatıp manevî ve ruhanî âlemlerin bulunduğunu da hatırlattığı için bütün dinlerde olduğu gibi İslâm’da da önem kazanmıştır. Allah’ın rızasına uygun, dürüst ve ahlâklı bir hayat yaşamaya kendini adamış olan mümin, kâinatta bu idealleri temsil eden ve en üst mertebede yaşayan görünmez varlıkların bulunmasından manevi bir destek alır ve aynı seviyeye ulaşmak için çaba sarf eder. Buna karşılık insanları kötülüğe teşvik eden şeytanlardan da uzak durur. İrade gücüyle iyi ve kötü arasında tercihte bulunabilen insanlar, kendilerine anlatılan melek ve şeytan davranışları üzerinde düşünme ve karşılaştırma yapabilme imkânı bulurlar.
Nasıl ki peygamberler yaşamlarıyla, vahiyle gelen teorik ilkelerin somutlaşmasını sağlıyorlarsa, melek modeli de ulaşılması beklenen hedef açısından benzer bir işlevi görmektedir.
Allah’ın melekleri yaratmasının şüphesiz daha başka gayeleri ve hikmetleri de vardır. Kur’an’da belirtilen çerçevede Allah’a teslimiyetin sembolü olan melekler, fizik âlem ile ulûhiyet makamı arasında bir köprü vazifesi görmektedirler. Çeşitli ayetlerde Cenâb-ı Hakk’ın kâinatı melekler aracılığıyla sevk ve idare ettiği vurgulanmaktadır. Bunun gibi melekler, Allah Teâlâ’nın mesajlarının insanlığa iletilmesinde de etkin rol oynamaktadırlar. Onlar aracılığıyla peygamberlere iletilen vahiy, Allah tarafından insanlara iletilen emir ve yasakları ihtiva etmektedir. Melekler Allah’ın emirlerini insanlığa ileten bir elçi konumundadır.
Öte yandan meleklerin insanlara dua ve istiğfar etmesi, onların müminlerle dostluğa dayalı bir bağ kurmasını sağlamaktadır. Bir ayette Allah’a inanan ve istikamet üzere yaşayan kişilere ömürlerinin sonunda meleklerin geldikleri ve onlara korkmamalarını ve geride bıraktıkları için üzülmemelerini telkin ettikleri haber verilmektedir. (Fussilet 41/30) Melekler insanoğlunun sürekli olarak yanında bulunan, onu koruyan kollayan, yaptıklarını kaydeden varlıklardır. Bu durum insanda bir tür kontrol duygusu oluşturur. Her durumda sahipsiz olmadığını kavrayan insan, böylece kendini güvende hisseder. Bu şuur insanın davranışlarına olumlu manada tesir eder ve onun sürekli olarak iyilik istikametinde ilerlemesini sağlar.
Modern dönemde gelişen, Kur’an ayetlerini bilimsel gelişmeler ışığında yorumlayan anlayışların da etkisiyle, melekleri rüzgâr, şimşek gibi tabiat güçleriyle özdeşleştiren bazı yaklaşımlar olmuştur. Bu türden bilimsel yorumlar, evreni mekanik bir işleyişe indirgeyeceği gibi dinin özünde var olan manevî rehberlik duygusunun da yok olmasına yol açar. Latîf ve nuranî bir yapıda bulunmaları, melekleri diğer varlıklardan farklılaştırmakla birlikte onların gerçek bir varlık türü olmasına engel olmaz. Ayrıca âyet ve hadislerde meleklerin görevlerine işaret eden ifadeler, tabiattaki işleyişin ilâhî bir kontrol altında bulunduğunu vurgulamaya yöneliktir. Dolayısıyla melekleri bu görevlere karşılık gelen tabiat olaylarıyla eşleştirmeye gerek yoktur. Kâinatın sadece beş duyunun kapsamına giren nesnelerden oluşmadığı, maddî alanın mükemmel bir işleyiş için tek başına yeterli sayılamayacağı, ruh vb. birçok görünmeyen varlık sayesinde maddenin hayatiyet kazandığı inancını benimseyenler, naslarda Allah’ın mahlûkatı sevk ve idare etmesine aracılık ettiği bildirilen meleklerin duyular üstü gerçekliğini de kabul eder.
|