Kur’ân’ın Nüzûlü ve Metinleşmesi - Sorularla Öğren

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Uyanan Gençlik

  • ******
  • Join Date: Kas 2010
  • Yer: HATAY
  • 7462
  • +547/-0
  • Cinsiyet: Bay
GİRİŞ
1. Kur’ân’ı sağlıklı bir şekilde anlamak, yorumlamak ve
uygulamak için ne yapmak gerekir?
Cevap: Vahyin mahiyetini, başlangıcını, keyfiyetini,
çeşitlerini, geliş şekillerini, yazılmasını, nüzûl aşamalarını
ve ayrıca bize ulaşana kadar hakkında yapılan çalışmaları
doğru bir şekilde öğrenmek gerekmektedir.

KUR’ÂN’IN NÜZÛL SÜRECİ: VAHİY

2. Vahyin tanımı nasıldır?
Cevap: Gizli ve süratli bir şekilde bildirmek, seslenmek,
gizli konuşmak, fısıldamak, emretmek, telkîn etmek,
ilham etmek, işâret etmek, yazı yazmak, bir şeyi başkasına
intikal ettirmek, elçi göndermek ve içgüdü gibi anlamlara
gelmektedir.

3. Vahyin terim olarak tanımı nasıldır?
Cevap:Yüce Allah’ın insanlara ulaştırmak istediği
mesajlarını peygamberlerine, alışılmışın dışında gizli bir
yolla süratli bir şekilde bildirmesidir.

4. Resûlullah’a Hıra Mağarası’nda gelen ilk ayet
hangisidir?
Cevap: ’’Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı
aşılanmış bir yumurtadan yarattı. Oku! Rabbin, en büyük
kerem sahibidir. O Rab ki kalemle (yazmayı) öğretti.
İnsana bilmedikleri şeyi öğretti” (Alak (96), 1-5)

5. Vahyin bir müddet kesilmesinden (fetret devrinden)
sonra ilk defa hangi sûre nazil olmuştur?
Cevap: Müddessir sûresinin baş tarafının nâzil olduğu
rivâyet edilmektedir.

6. Tebliğ eden (elçi) ile kendilerine tebliğ edilen
(muhâtap) arasında iletişimin sağlanabilmesi hangi şartın
olması gerekir?
Cevap:
• Mahiyet/ontolojik olarak eşit yani, aynı seviyede
olunmalı.
• Aralarında ortak bir dil/anlaşma vasıtası bulunmalıdır.

7. Resûlullah Cebrâil’den vahyi hangi şekillerde almıştır?
Cevap: Ya melek beşer suretine girerek Resûlullah’a
getirmiştir veya Resûlullah, beşer suretinden sıyrılıp
melek suretine girerek Cebrâil’den almıştır.

8. Vahyin keyfiyeti ne demektir?
Cevap:Allah ile Peygamberi arasında olan bir sırdır,
başka bir ifade ile bu, fizik ötesi bir hâdisedir. İnsan
aklının bu sırrı tam olarak kavraması mümkün değildir.

9. İslâm âlimleri vahyin çeşitlerini nasıl ayırmışlardır?
Cevap: Metlüv (okunan) ve gayr-i metlüv (okunmayan)
olarak ikiye ayırmışlardır.

10. İslâm düşüncesinde sünnetin vahiy kaynaklı olduğunu
kabul edenler ekseriyeti teşkil etmektedir. Bunların ileri
sürdükleri delillerin başında hangi ayetler gelmektedir?
Cevap: ’’Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve
Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak
"işittik ve itâat ettik" demeleridir” (Nûr (24), 51). Allah
ve Resûlü bir işe hüküm verdiği zaman, inanmış bir erkek
ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur”
(Ahzâb (33), 36).

11. Vahyin geliş şekillerini anlatan ayet hangidir?
Cevap: “Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde
arkasından konuşur yahut bir elçi gönderip izniyle ona
dilediğini vahyeder” (Şûrâ (42), 51).

12. Vahiy gelişi kaç şekilde gerçekleşmiştir?
Cevap:
• Allah’ın iletmek istediği mesajları peygamberinin
kalbine doğrudan bırakması/yerleştirmesi.
• Vahyi peygamberine bir perde arkasından bildirmesi.
Hz. Mûsâ’ya ağaçtan nidâ etmesi bu tür bir vahiy
çeşididir.
• Vahiy getirmekle görevlendirdiği bir meleği elçi
olarak göndermesi. Kur’ân bu şekilde yani, Cebrâil
vâsıtası ile indirilmiştir.

13. Resûlullah’a vahyin geliş şekilleri nelerdir?
Cevap: Hz. Peygamber’in uyurken gördüğü sâdık rüyalar.
Cebrâîl’in aslî suretiyle görünerek vahiy getirmesi.
Cebrâil’in görünmeden çıngırak sesine benzer bir sesle
vahiy getirmesi. Hz. Peygamber uyanık iken meleğin
görünmeksizin onun kalbine ilâhî vahyi ilkâ etmesi.
“Rûhu’l-Kuds kalbime şöyle üfledi. Cebrâil’in insan
suretine girerek vahiy getirmesi.

14. Cebrâîl’in aslî suretiyle görünerek vahiy getirmesi kaç
defa olmuştur?
Cevap: İki defa meydana gelmiştir: Birincisi, Hz.
Muhammed’in peygamberliğinin başlangıcında olmuştur. ُ
‘’Andolsun ki o Cebrâil’i apaçık ufukta görmüştür”
(Tekvir (81), 23) âyeti buna işâret etmektedir. İkincisi ise,
Miraç’ta Sidretu’l-Müntehâ’da vâki olmuştur. ‘’ Andolsun
onu, bir kez daha Sidretu’l-Müntehâ’nın yanında
görmüştür” (Necm (53), 13-14) âyetleri de bu ikincisine
işâret etmektedir.

15. Vahiy esnasında Hz. Peygamber’de hangi haller
meydana gelmiştir?
Cevap:
• Resûlullah’ın, en soğuk günlerde bile alnının
terlemesi.
• Resûlullah’ın üzerine büyük bir ağırlığın çökmesi.
• Resûlullah’ın yanında bazen horultuya, bazen de arı
uğultusuna benzer bir ses işitilmesi.
• Resûlullah’ın sırt üstü yatarak üzerinin örtülmesi ve
yüzünün kızarması.
• Bunlardan başka vahiy inerken Resulullah’ın uykusu
gelir, vücudu kaskatı kesilir ve ağırlaşır, üzerine
sekînet iner, gözlerini belli bir noktaya dikerdi.

16. Vahiy esnasında Hz. Peygamber’de bu olağan dışı
durumları gören müşrikler ona bazen kâhin, bazen de şâir
ve mecnûn demişlerdir.Bunlara karşı hangi ayetler
gelmiştir?
Cevap:“Arkadaşlarında (yani Hz. Muhammed’de) delilik
yoktur” (Arâf (7), 184). ”/ ْ َRabbinin lütfuyla Sen ne
kâhinsin, ne deli/mecnûn” (Tûr (52), 29).

17. Vahiyle ilham arasındaki farklar nelerdir?
Cevap:
• Peygamberler kendilerine indirilen vahyin Allah
katından olduğunu kesin olarak bilirler. İlhamın
kaynağı belli olmadığı için onu alanlar onun nereden
geldiğini bilemezler.
• Vahiy vasıtalı, ilham ise vasıtasız olarak tecellî eder.
• Vahiy olayı son bulmuştur, ilham ise devam
etmektedir.
• Vahiy bağlayıcıdır, ilham ise bağlayıcı değildir.
• Vahiy umumî ve küllî, ilham ise hususî ve cüzîdir.
• Vahiy yoluyla elde edilen bilgiler birbirleriyle
çelişmez; ilham ile elde edilen bilgiler ise birbirleriyle
çelişebilir.

18. Keşf nedir?
Cevap: Duyular ve akıl yoluyla bilinme imkânı olmayan
gaybî hakîkatlerin gözle görünürcesine apaçık bir şekilde
kişiye bildirilmesidir.

19. Mükâşefe nedir?
Cevap: Kalp gözünün açılması ve gayb âleminin
görülmesini sağlayan hâl” anlamındadır.

20. Keşf ve mükâşefe gibi “insanda kalp gözünün açılıp
gaybî bilgilerin kalbe doğması” ortak anlamında birleşen
kavramlar nelerdir?
Cevap: Basîret, ferâset, ilm-i ledün, marifet, tecellî, sezgi
vb. Kavramlar.

21. Medîne döneminde kaç kişi vahiy kâtipliği yapmıştır?
Cevap: 65 kişi.

22. Mekke’de ilk vahiy kâtibi kimdir?
Cevap: Abdullah b. Sa’d b. Ebî Sarh’tır.

23. Medîne’de ise ilk vahiy kâtipliği yapan kişi kimdir?
Cevap: Übeyy b. Ka’b’tır

24. Vahiy kâtiplerinin bazılarının isimleri nasıldır?
Cevap: Ebû Bekir, Ömer b. elHattâb, Ali b. Ebî Tâlib,
Osman b. Affân, Zübeyir b. Avvâm, Halid b. Velîd, Amr
İbnu’l-Âs, Huzeyfe İbnu’l-Yemân, Âmir b. Füheyre,
Mu’âviye, Şurahbil b. Hasene, Muğîre b. Şu’be, Muâz b.
Cebel, Abdullah b. Erkâm, Sâbit b. Kays, Abdullah b.
Zeyd, Abdullah b. Revâha, Talha b. Ubeydillah, Sa’d b.
Ebî Vakkâs, Huvaytıb b. Abdi’l-Uzzâ, Hâlid b. Sa’îd,
Hanzala b. erRabî’, Cehm İbnu’s-Salt, el-Huseyin enNemerî,
Muhammed İbnu’lMesleme ve Ebân b. Sa’îd.

25. Vahyin yazıldığı malzemeler nelerdir?
Cevap:
• Hurma ağacının, yaprakları, kabukları ve
yapraklarının orta damarları.
• İnce beyaz taşlar.
• Kürek ve kaburga kemikleri.
• İşlenmemiş deri.
• İnce deri (rakk).
• Çanak-çömlek parçaları.
• Parşömen parçaları.
• Tahtadan yapılmış levhalar.
• Bez parçaları.

26. El-Hadarî nedir?
Cevap: Hz. Peygamber seferde ve misafirlikte
bulunmadığı zamanlarda inen vahiylerdir. Kur’ân’ın
ekserisi bu şekilde nâzil olmuştur.

27. Es-Seferî nedir?
Cevap: Hz. Peygamber yolculukta veya savaşta
bulunduğu sırada nâzil olan vahiylerdir. Meselâ Nisâ
sûresinin 176. âyeti, Hz. Peygamber seyir halinde iken
indirilmiştir.

28. En-Nehârî nedir?
Cevap: Gündüz nâzil olan vahiylerdir. Kur’ân-ı Kerîm’in
ekserisi gündüz vahyedilmiştir.

29. El-Leylî nedir?
Cevap: Geceleyin inen vahiylerdir. Meselâ Kasas
sûresinin 56. âyeti, geceleyin; Tevbe sûresinin 118. âyeti,
gecenin son üçte birinde inmiştir.

30. Es-Sayfî nedir?
Cevap: Yaz mevsiminde nâzil olan vahiylerdir. Meselâ
Nisâ sûresinin 176. âyeti, yazın Haccetu’l-Vedâ’da nâzil
olmuştur.

31. Eş-Şitâî nedir?
Cevap: Kış mevsiminde nâzil olan vahiylerdir. Meselâ
Nûr sûresinin 11- 26. âyetleri soğuk bir günde nâzil
olmuştur.

32. El-Firâşî nedir?
Cevap: Hz. Peygamber yatağında iken nâzil olan
vahiylerdir. Meselâ Mâide sûresinin 67. âyeti, Hz.
Peygamber Ümmü Seleme’nin yanında iken indirilmiştir.

33. El-Ardî nedir?
Cevap: Hz. Peygamber yeryüzünde iken nâzil olan
vahiylerdir. Kur’ân-ı Kerîm’in hemen hepsi Resûlullah
yeryüzünde iken indirilmiştir.

34. Es-Semâî nedir?
Cevap: Hz. Peygamber semâda iken inen vahiylerdir.
Meselâ Bakara’nın 285. âyetinin Resûlullah Miraç’ta iken
indirildiği rivâyet edilmektedir. Ancak bazı âlimler bunu
kabul etmemektedirler.

35. Vahyin, Yüce Allah’tan Hz. Peygamber’e inişine kadar
olan nuzül aşamaları nelerdir?
Cevap: Levh-i Mahfûz’a İnmesi, Beytü’l-İzze’ye İnmesi,
Hz. Peygamber’e İnmesi.

36. Diğer ilâhî kitaplardan farklı olarak Allah Kur’ân’a
verdiği farklı özellikler nelerdir?
Cevap: Hem toplu ve hem de parça parça iniş. Bu da
O’nun, gerek Kur’ân’a ve gerekse Kur’ân’ın kendisine
indirildiği Hz. Peygamber ve onun ümmetine vermiş
olduğu önemi gösterir.

37. Kur’ân’ın ilk önce, Levh-i Mahfûz’a, O’nun katından
indiği hangi ayetten anlaşılmaktadır?
Cevap: ’’Hayır o şerefli bir Kur’ân’dır. Levh-i
Mahfûz’dadır” (Büruc (85), 21- 22)

38. Kur’ân-ı Kerîm kaç yılda ve nasıl indirilmiştir?
Cevap: Kur’ân-ı Kerîm, yaklaşık olarak yirmi üç yıl süren
bir zaman diliminde bazen bir, bazen birden fazla âyet,
bazen de bir sûre olarak indirilmiştir.

39. Kur’ân’ın Resûlullah’a parça parça indirilmesinin
birçok sebep ve hikmetleri nelerdir?
Cevap:
• Kur’ân’ın parça parça indirilmesiyle Müslümanlara
büyük bir kolaylık sağlanmıştır.
• Kur’ân’ın parça parça inmesiyle, büyük çoğunluğu
okuma-yazma bilmeyen Arapların Kur’ân’ı
anlamaları ve uygulamaları kolaylaşmıştır.
• Kur’ân, parça parça inmekle, ona inanmayanların iç
yüzleri açığa çıkmıştır.
• Müslümanların sordukları sorularla müşrik, münkir ve
münâfıkların şüphe ve itirazlarına anında cevaplar
verilmiştir.
• Hz. Peygamber ve ashâbına moral ve güç kaynağı
olmuştur.
• Zaman zaman meydana gelen hâdiseler sebebiyle
ortaya çıkan problemlere taze çözümler getirmiştir.
• Hz. Peygamber ve ashâbının yaptığı hatalar
zamanında düzeltilmiştir.
• İlâhî irade tarafından değiştirilmesi gereken bazı
hükümlerin zamanı gelince değiştirilmesine imkân
sağlanmıştır (nâsih-mensûh).
• Kur’ân’ın bir beşer kelamı değil, ilâhî bir kitap
olduğunu göstermeye vesile olmuştur.
• Kur’ân, edebiyatçılara meydan okumuştur.
• Kur’ân, toptan indirilmiş olsaydı bu durum onun,
önceden başkaları tarafından düşünülüp tertîb edildiği
şüphesini doğururdu.

KUR’ÂN’IN MUSHAFLAŞMA SÜRECİ

40. Hz. Peygamber kendisine indirilen âyet ve sûreleri
tebliğ etmeden önce ne yapardı ? Bu konudaki ayet
hangisidir?
Cevap: Hz. Peygamber kendisine indirilen âyet ve sûreleri
Allah’ın lütfuyla önce ezberler, sonra tebliğ ederdi. İbn
Abbas’tan gelen şu rivâyet bunu açıkça ortaya
koymaktadır: “Cebrâil Hz. Peygamber’e vahiy
getirdiğinde Resûlullah, unutmamak maksadıyla gelen
vahyi devamlı tekrar ettiği için sıkıntı çekerdi. Bunun
üzerine Allah, َّ”/ Onun hemen okumak için dilini
kımıldatma. Onu toplamak ve okumak bize düşer. O halde
biz onu okuduğumuzda sen onun okunuşunu takip et”
(Kıyâme (75), 16-18) âyetlerini indirdi”. Şu âyet de bu
hususa işaret etmektedir: َ”/ Sana Kur’ân’ı okutacağız.
Allah’ın dilemesi dışında sen onu hiç unutmayacaksın”
(Alâ (87), 6-7).

41. Hz. Peygamber döneminde Kur’ân’ı ezberleyen
başlıca sahabiler kimlerdir?
Cevap: Ebû Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali, Zeyd
b. Sâbit, Abdullah b. Mes’ûd, Abdullah b. Abbâs,
Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Amr b. el-Âs, Abdullah b.
Zübeyr, Ubey b. Ka’b, Talha, Sa’d, Huzeyfe, Sâlim, Ebû
Hureyre, Abdullah b. Sâib, Hz. Âişe, Hafsa, Ümmü
Seleme, Mu’âz b. Cebel, Ebû Zeyd, Mucemmi’ b. Câriye,
Fudâle b. Ubeyd ve Mesleme b. Muhalled.

42.Kur’ân’ı ezberlemeye sevk eden belli başlı sebepleri
nelerdir?
Cevap:
• Güçlü bir hâfızaya sahip olmaları.
• Namazda belli bir miktarda Kur’ân okumanın
farz/vâcip oluşu.
• Kur’ân’ın emir ve yasaklarına uymanın gerekli
olması.
• Resûlullah’ın, Kur’ân eğitimi ve öğretimi ile bizzat
ilgilenmesi.
• Kur’ân okuyanlara verilecek sevap ve mükâfâtın
büyük olması.

43.Kur’ân’ın o dönemde bir cilt halinde toplanmayışının
sebepleri nelerdir?
Cevap:
• Hz. Peygamber hayatta olduğu müddetçe vahiy
devam ediyordu.
• Âyet ve sûreler nuzül tarihine göre sıralanmıyordu.
• Vahyin tamamlanmasıyla Hz. Peygamber’in vefatı
arasındaki süre, Kur’ân’ın bir cilt halinde
toplanmasına yetecek kadar değildi

44. Kur’ân’ın bir cilt halinde toplanması hangi halife
zamanında olmuştur?
Cevap: Hz. Ebû Bekir.

45. Kur’ân’ın bir cilt halinde toplanması hangi sahabi
başkanlığında olmuştur?
Cevap: Zeyd b. Sâbit’in başkanlığında.

46.Zeyd b. Sâbit’in bu işin başına geçirilmesinin
(Kur’ân’ın bir cilt halinde toplanması ) nedenleri
nelerdir?
Cevap:
• Zeyd, uzun süre vahiy kâtipliği yapan bir kişi idi
• Resûlullah hayatta iken Kur’ân’ın tamamını
toplamıştı.
• Zeyd, Kur’ân’ın tamamını ezberleyen ve onu en güzel
şekilde okuyan sahâbîlerden biriydi.
• Zeyd’in kırâati, Hz. Peygamber’in son arzada
Cebrâil’e sunduğu kırâat idi.
• Zeyd, çok zeki bir kişiydi.
• Zeyd, bütün Müslümanların güvenini kazanmış olan
biriydi.

47.Hz. Peygamber’in vefâtından altı ay sonra başlayan
Kur’ân’ı toplama faaliyeti kaç yıl sürmüş ve toplanan
nüshaya ne ad verilmiştir?
Cevap:Yaklaşık olarak bir yıl sürmüştür. Toplanan bu
nüshaya Abdullah b. Mes’ûd’un teklifiyle Mushaf adı
verilmiştir.

48. Toplanan Mushaf’ın bazı özellikleri nelerdir?
Cevap:
• Bu nüsha en ince ilmî tespit usulleriyle toplanmıştır.
• Bu nüshaya, ancak tilâveti mensûh olmayan âyetler
alınmıştır.
• Bu nüsha yedi harfi ihtivâ etmektedir. (Yedi harf
konusu ikinci ünitede ele alınacaktır).
• Bu nüshanın doğruluğu, hem ümmetin icma’ı ve hem
de tevâtürle sâbittir.

49. Kur’ân’ın çoğaltılması (İstinsâh) kimin zamanında
olmuştur?
Cevap: Hz. Osman zamanında.

50. Hz. Osman, Kur’ân’ı çoğaltacak olan heyete hangi
talimatı vermiştir?
Cevap:
• Çoğaltmada, Ebû Bekr döneminde toplanan Mushaf
esas alınacaktır.
• Çoğaltılacak nüshalara, Hz. Peygamber’in son arzada
okumuş olduğu bir harf alınacak, geriye kalan altı
harf alınmayacaktır.
• Bu nüshalara tilâveti neshedilmiş âyetler
yazılmayacaktır.
• Heyetteki üyeler arasında lehçe bakımından herhangi
bir ihtilaf çıkarsa, Kureyş lehçesi tercih edilecektir.
• Birkaç Kur’ân nüshası istinsah edilerek çeşitli
beldelere gönderilecektir. Bu beldelere gönderilen
Kur’ân nüshalarına uyan diğer nüshalar aynen
kalacak, uymayanlar bunlara göre tashîh edilecek,
tashîhi mümkün olmayanların ise ya imhâsı ya da
mürekkeplerinin silinmesi sağlanacaktır.
• Sûreler bu gün elimizdeki Kur’ân’larda olduğu
şekilde tertîb edilecektir.
• Çeşitli maksatlarla kaydedilen birtakım özel not ve
kayıtlar bu Mushaflara yazılmayacaktır

51. Hz. Osman döneminde çoğaltılan Mushaflar, neden
noktasız ve harekesiz olarak yazılmıştı?
Cevap: Bunun nedeni , noktasız ve harekesiz yazıyla
Kur’ân’ı çeşitli kırâat vecihlerine göre okuyabilmekti.

52.Resmü’l-Mushaf ne demek?
Cevap: Kur’ân’ın kelimelerinin ve harflerinin yazılışında
Osman b. Affân’ın tasvip ve tercih ettiği imlâ şekil ve
tarzı” diye tanımlamak mümkündür.

53.Hz. Osman döneminde Mushaf çoğaltılırken bu günkü
yazım kurallarından farklı bir yazı stili kullanılmıştır. Bu
farklılıklardan bazıları nelerdir?
Cevap:
• Hazif yapılması. Yani kelimeden harf düşürülmesi
demektir. Meselâ “yâ eyyühâ/ياأيها” ibaresini
yazarken, ye harfinden sonra elifi yazmamak gibi.
• Fazladan harf ilave edilmesi. Meselâ çoğul ya da
çoğul hükmünde olan kelimelerin sonunda bulunan
vavdan sonra elif ilave etmek gibi.
• Bedel. Yani bir harfin yerine başka bir harfin
yazılması. Meselâ salât ve zekât kelimelerinde olduğu
gibi.
• Fasl ve vasl. Vasl, kelimenin son harfinin, onu takip
eden kelimenin baş harfiyle kaynaştırılması demektir.
مم “şeklinde م “kelimelerinin◌ّ ◌َ ◌ِ ” ا ِ◌ن م ْ◌ َ◌ ا”
bitiştirilerek yazılması gibi. Fasl ise tam tersine,
kelimenin son harfinin, onu takip eden kelimenin ilk
harfiyle kaynaştırılmaması demektir. Meselâ “ألا/ellâ”
kelimelerinin “لا ن َأ” ْ◌şeklinde ayrı olarak yazılması
gibi.
• İki kırâata da elverişli olacak şekilde yazma. Bir
kelime iki kırâat şekliyle okunabiliyorsa, o kelime iki
kırâata göre de okunacak şekilde yazılmıştır. Meselâ
“ملك” kelimesinin birden fazla okunuş şekli vardır.
Bu kelime, “ملك” şeklinde yazılırsa, hem “كمل” ve
hem de “مالك” olarak okunabilir. Dolayısı ile söz
konusu kelime Osmânî Mushaf’ta, “ملك” olarak iki
kırâata göre de okunacak şekilde yazılmıştır. (Ersöz,
1996)