Sorular ve Cevaplar => Bilgi Bankası => Sözlükler => Konuyu başlatan: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:18:30

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:18:30
B (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.25)
C-Ç (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.60)
D (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.75)
E (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.90)
F-G (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.115)
H (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.135)
I (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.145)
İ (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.150)
J-K (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.160#lastPost)
L-M (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.200#lastPost)
N-O (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.210#lastPost)
Ö (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.220#lastPost)
P-R (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.230#lastPost)
S (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.240)
Ş-T (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.260)
U-Ü-V (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.280)
Y (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.290)
Z (http://uyanangenclik.com/index.php?topic=4847.310)

---  A  ---

Aba terlik.:PANTUFLA

Abartı. : MÜBALAĞA

ABD Başkanı Eisenhower’in takma adı. :   İKE

Abdülhak Hamit Tarhan’ın manzum trajedisi. :  NESTEREN

Abla.:CİCE

Acem hükümdarı. :  EKASİRE

Acemi zeybek.:KIZAN

Acemi,bir işe yeni başlayan. : NEVNİYAZ

Acemi. : TOR

Acı biber.:KAYEN

Acı çikolata :  BİTTER

Acı kavun. :  EŞEK HIYARI

Acı yitimi. : ANALJEZİ

Acıbadem ağacı.: EREZ

Acıklı olay,dram. :HAİLE

Acıklılık. : FECAAT

Aç gözlü.: TAMAHKAR

Açı ölçmeye yarayan dönme hareketli bir çeşit cetvel. :ALİDAT

Açık alan korkusu.:AGORAFOBİ

Açık duran baş parmağın ucundan işaret parmağının ucuna kadar olan uzaklık.: SERE

Açık eflatun renk.: KIZILŞAP

Açık havada ızgara veya kızartma yapmaya yarayan ocak.:BARBEKÜ

Açık kapı ve pencereler arasında oluşan hava cereyanı.: KURANDERE

Açık mavi, kırmızı ve beyaz,sıkı ve tatlı küçük elma. : ABİ

Açık tohumlardan parklarda süs bitkisi olarak yetiştirilen,yurdu Güney Asya olan,palmiyeye benzer ağaç.  :   SİKALAR

Açık toprak rengi. : BOZ

Açık toprak rengi.:BOZ

Açık ve yüksek sesle.:CEHREN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:19:20
Açık yeşil ve pembe renkli,kolay işlenen,değerli bir taş. :   YEŞİM

Açık,ortada.  :   AYAN

Açıkgöz,kurnaz,hin.:EKE

Açıkgöz.:CİNGÖZ

Açıklık,bellilik.:BEDAHET

Açıktan geç,yaklaşma anlamında bir denizcilik ünlemi.:ALARGA

Açma,açılış.  :   KÜŞAT

Ad kavmi hükümdarı Şeddad tarafından cennete benzetilerek yaptırılan efsanevi bahçe.:İREM

Ad veya numara çekilerek oynanan şans oyunlarının genel adı.: LOTARYA

Ada çayı. : MERYEMİYE

Adak. : NEZİR

Adalet.: TÜRE

Adana ve Mersin yöresinde güğümle doldurularak sokaklarda satılan ve böbreğe iyi geldiğine inanılan meyankökü şurubu.:AŞLAMA

Adanmış ülke yada İsrail ülkesinin eski adı.:KENAN

Adem ile Havva’nın üçüncü oğlu. :   ŞİT

Adet görme. : MENSTRUASYON

Adet yokluğu: AMENORE

Adı kötüye çıkmış kimse.:BEDNAM

Adım aralığı.  :  FULE

Adını anma,sözünü etme.:ZİKİR

Adını bugünkü Bogota yakınlarında yaşamış bir yerli kabilesinin efsanevi yöneticisinden alan masalsı altın ülkesi.: ELDORADO

Adil hükümdar.:DAVER

Afgan halklarından biri. :   PEŞTUN

Afganistan ve Pakistan kadınlarının yüzlerini örtmek için kullandıkları bir tür peçe:  BURKA

Afrika kabilelerinde krala verilen ad.: KABAKA

Afrika kokarcası da denilen bir kürk hayvanı. :   ZORİLLA

Afrika kökenli bir Amerikan müziği.:CAZ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:20:02
Afrika kökenli bir dans.:BAMBULA

Afrika misk kedisi. :   KALEMİS

Afrika ve Asya’nın kurak bölgelerinde yaşayan kemirgen bir hayvan.:GERBİL

Afrika zencilerinin çalı çırpıdan yaptıkları çardak gibi barınak.:APATAM

Afrika’da   gruplar   halinde   yaşayan   ve   boyu   30 cm   kadar   olan   memeli   bir  hayvan.: KUYRUKSÜREN

Afrika’da  ve Amerika’da yaşayan,iri gövdeli,uzun yapraklı palmiye.: RAFYA

Afrika’da bir ağaç. : AKO

Afrika’da bir oyun türü. :  AVELE

Afrika’da bir ülke. : BENİN

Afrika’da çitle çevrili bir hayvan barınağı ile çevresindeki evlerden oluşan yerleşme biçimi.:KRAAL

Afrika’da yaşayan bir antilop. : KOB

Afrika’da yaşayan bir leylek türü.:MARABU

Afrika’da yaşayan bir yaban kedisi.:İMPAKA

Afrika’da yaşayan iki antilop türünün ortak adı. :  GNU

Afrika’da yaşayan İnek antilobu. :  KAAMA

Afrika’da yaşayan iri bir antilop: BEİSA

Afrika’da yaşayan ve çok hızlı koşabilen  bir antilop. :  İMPALA

Afrika’da yaşayan,narin ve küçük bedenli bir antilop.: BEİRA

Afrika’da yetişen ve parlak kerestesi mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç.:OKUME

Afrika’dan  zenciler tarafından getirildiği sanılan ağır bir Küba dansı. :  HABANERA

Afrika’nın   en   yüksek   dağı   Kilimanjaro’nun   yerli   dillerde   özgürlük   anlamına   gelen  adı. :   UHURU

Afrika’nın hızlı koşular için yetiştirilmiş evcil hecin devesi. :  MEHARİ

Afrika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan  iri bir leylek cinsi. : TANTAL

Afrika’ya özgü bir tür yaban kedisi.:SERVAL

Afyon yöresinde kadınlar tarafından oynanan bir halk oyunu.:FADİK

Afyon’un Sandıklı ilçesinde bir kaplıca.:HÜDAİ

Afyondan çıkarılan,öksürüğü kesmek için hekimlikte kullanılan bir madde.  :   KODEİN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:20:40
Afyondan elde edilen ve hekimlikte kullanılan bir alkoloit. :   PAPAVERİN

Agaragar.:JELOZ

Ağ :  APIŞLIK

Ağ yatak. : HAMAK

Ağacın reçinesini çıkarmada,boyanmış eski mobilyaları temizlemede kullanılan beyaz toz.:POTAŞE

Ağaç bilimi. : DENDROLOJİ

Ağaç cilası.:LAK

Ağaç çemberler  üzerine örülmüş  torba biçiminde balık ağı. :  VİNTER

Ağaç çivi.  :  KAVELE

Ağaç dallarından yapılmış gölgelik.:ÇARDAK

Ağaç işleriyle uğraşan ve ağaçtan çeşitli eşya yapan usta.:MARANGOZ

Ağaç rendelemekte kullanılan,uzun marangoz rendesi. :   PLANYA

Ağaç sansarı.:ZERDEVA

Ağaç veya demir parçalarını birbirine bağlamakta kullanılan somunlu iri başlı vida: CIVATA

Ağaç veya fidan dikmeye yarayan yer.:OYUM

Ağaç veya kumaştan yapılmış bir kanal içinde hareket ederek açılıp kapanan perde.:STOR

Ağaç veya topraktan yapılmış küçük testi.:BODUÇ

Ağaç yada sebze dikmek için açılan çukur. :  EMEN

Ağaç,bağ çubuğu veya sebze dikmek için açılan çukur.:EMEN

Ağaç,taş ve madenleri oyarak şekil veren usta.:NAKKAR

Ağaçların kütük ve dallarındaki yosun. : PUS

Ağaçlıklı yol.:ALE

Ağaçtan yapılmış iri çekiç.:TOKMAK

Ağaçtan yapılmış testi.: SENEK

Ağaçtan yapılmış top.: TOMAK

Ağdalı,koyu kıvamlı bir maddenin özelliği,ağdalık.: VİSKOZİTE

Ağı otu.: BALDIRAN

Ağıl,davar ağılı : ARKAÇ : KOM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:21:14
Ağın her suya atılışıyla bir defada yakalanan balık. :  FOROZ

Ağır akan su.:KARASU

Ağır başlı,uslu. : DÖLEK

Ağır bir şeyi denizden çıkarmak veya denize indirmek işinde kullanılan büyük vinçli deniz teknesi.:ALGARİNA

Ağır bir yükün yerden yükseltilmesini sağlayan alet.:KRİKO

Ağır cisimleri bir yerden başka bir yere kaydırmak ve özellikle deniz teknelerini karaya çekmek için bunların altına sürülen yuvarlak ağaç.Çekek tahtaları,felek. : FİLENK

Ağır ritimli bir İspanyol dansı.:BOLERO

Ağır tempolu bir İspanyol dansı.:SARABANDA

Ağır topuz.:GÜRZ

Ağır,kalın,dayanıklı ve sağlam.: KUNT

Ağırbaşlı,sözleri ve davranışları ölçülü olan kimse.:DENLİ

Ağırbaşlılık.:VAKAR

Ağırlama. :  İCLAL

Ağız kısmı yayvan bakır kap.:ÜSKÜRE

Ağız ve dil hareketlerinden yararlanarak,soluk borusuna arka arkaya küçük miktarda hava göndermek için başvurulan soluk alma.:FROG

Ağız yangısı. : STOMATİT

Ağızdan ağıza söylenen parola. : PASAPAROLA

Ağızotu.:YEM

Ağrı Dağındaki bir yayla. :  ELİ

Ağrı dağının eski adı. :  ARARAT

Ağrı.: VECA

Ağrı’nın Doğubeyazıt ilçesine özgü bir tür köfte.:ABDİKÖR

Ağrılı ve kirpikleri dökülmüş göz.:ÇİPİL

Ağustos ayının ilk haftasına denk gelen yazın en sıcak günlerine verilen ad.:EYYAMIBAHUR

Ağustos böceği.: ORAK BÖCEĞİ

Ağzı çember biçiminde telden yapılma torbaya benzer büyük gözlü ağ. : APOŞİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:21:43
Ağzı geniş,tek kulplu su kabı: KANATA

Ağzı sıkı.:KETUM

Ağzın içinde oluşan pamukçuk. : AFT

Ağzına kadar dolu.:LEBALEP

Ahali,sakinler.:SEKENE

Ahbaplık,arkadaşlık,alışkanlık.: ÜNSİYET

Ahırdaki gübreyi dışarı atmak için kullanılan delik, pencere. :   TEMEK

Ahi kuruluşlarına girenlerin törenle bellerine bağlanan kuşak. :   ŞED

Ahize,alıcı,reseptör. : ALMAÇ

Ahlaklı.: NEZİH

Ahmaklık. : HAMAKAT

Ahmet Raşit Öğütçü. :   ORHAN KEMAL

Ahmet Rıfat’ın kurduğu,insanın bütün nefis baskılarından,geçici eğilimlerinden arınmasını amaçlayan bir Sünni sistemi.: RUFAİLİK

Ahşap ve çubuklarla yapılan ve pencerelere takılan siper.:KAFES

Ahududu soslu şeftalili,krem şantili dondurma.:PEŞMELBA

Ahududu. : AĞAÇ ÇİLEĞİ 

Aids testi.  :  ELİZA

Aids virüsü.:HİV

Ailesine bakan./Yoksul: AİL

Ajanda.:ANDAÇ

Akaç. :  DREN

Akaju. : MAUN

Akanyıldız. : AĞAN : ŞAHAP

Akarsu krosu. Sal yarışı. :   RAFTİNG

Akarsu krosu.: RAFTİNG

Akarsu yatağı., mecra. : AKAK

Akbaba.:KERKES

Akciğer zarı iltihabı.:PNÖMONİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:22:13
Akciğer. : RİE

Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu patolojik ses. :   RAL

Akdeniz  ülkelerinde  görülen, en  çok  keçi  sütü  ile  bulaşan  ateşli  bir hastalık.:MALTAHUMMASI

Akdeniz  yöresinde  yetişen  ve  çiçek  tomurcukları  turşu  yapımında  kullanılan  bir  bitkiye verilen ad. :  KEBERE

Akdeniz bölgesinde bir akarsu. :  ALATA

Akdeniz Bölgesinde yaygın bir çiçek.:BEGONVİL

Akdeniz Bölgesinin batı kesiminde bir akarsu.: EŞEN

Akdeniz çevresinde bol yetişen,ateşe ve öksürüğe karşı sağaltıcı bir etkisi bulunan,uyarıcı,güçlendirici,yara sağaltıcı olarak da yararlanılan bir bitki.:DALAKOTU

Akdeniz çevresinde yaşayanlarda görülen kansızlık.Cooley hastalığı. :   TALASEMİ

Akdeniz çevresinde yetişen ve dalları sepet örmekte kullanılan bir ağaççık.:AYIT

Akdeniz ve Marmara’da yaşayan kırmızı renkli,eti lezzetli bir balık. : MAZAK

Akdeniz yöresinde görülen  çok sıcak rüzgar. : SİROKO

Akdeniz yöresinde kendiliğinden yetişen ve dokumacılıkta kullanılan bir bitki.: ALFA

Akdeniz yöresinde yetişen ve köklerinden kırmızı boya elde edilen bir bitki. : HAVACIVA

Akdeniz yöresinde yetiştirilen ve lezzetli kökleri sebze olarak kullanılan bir bitki.:İSKORÇİNA

Akdeniz’de İtalya’ya ait bir ada. :   ASİNARA

Akdeniz’de yaşayan beyaz etli bir balık. :  HANİ

Akdeniz’de yaşayan iri karides türü. : NİKA

Akdeniz’de yaşayan,pullu,eti beğenilen bir balık.:SİNARİT

Akdeniz’de yaşayan,vücudu yassı,pullu,eti lezzetli bir balık.: İŞKİNE

Akıcı söz. :  SELİS

Akıl hastalıklarının genel adı. :   PSİKOZ 

Akıl. :  US

Akıldışıcılık. :  İRRASYONALİZM

Akıllı,zeki.:LEBİB

Akıllıca. : ALEMİYANE

Akılsız,budala.  :  EBLEH

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:22:43
Akıntılı hastalık.:AKARCA

Akıtaç. :   PİPET

Akıtma.:İSALE

Akkız otu,mübarek dikeni gibi adlar da verilen ve çiçekli dalları halk hekimliğinde kullanılan otsu bitki. :   ŞEVKETİ BOSTAN

Akkor. :  NARIBEYZA

Akla ve bilmeye değil de iradeye üstünlük tanıyan,ruhsal olayların ve bilgi sürecinin temelinde iradeyi gören bilim dışı öğreti.:VOLONTARİZM

Aklı başında olmayan,baygın.:BİHUŞ

Aklı yatmış. : KAİL

Akran,eş.:BEKTAŞ

Akran. :   TAYDAŞ

Akrep takım yıldızının kuyruğunun güneyinde yer alan,küçük güney takımyıldızı,sunak.:ALTAR

Aksaray’da bir baraj. :APA

Aksu,ak basma,perde.:KATARAKT

Akşam vakti,akşam namazı.  :   AŞA

Aktinyum elementinin simgesi. : AC

Akut lösemilerin tedavisinde kullanılan bir antibiyotik. :AZASERİN

Akyuvar.  :  LÖKOSİT

Alaca benekli./Cüzamlı./Çiçek bozuğu. : ABRAŞ

Alaca,iki renkli.: YANAL

Alakasız.(Mecazi). :  KELALAKA

Alamanadan küçük,üç çifte balıkçı kayığı. : MANYAT

Alan korkusu.:AGORAFOBİ

Alaşım. : HALİTA

Alaturka müzikte kullanılan bir tür zilsiz tef.  :   BENDİR

Alavereci. :  SPEKÜLATÖR

Alay,eğlenme. : MEZEK

Alaysı.  :  İRONİK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:23:21
Alçak   kimse. : DENİ

Alçalma. :  ZÜL

Alçı taşı.:JİPS

Alçıdan  kabartma süsler.Süslemecilik sanatında alçak kabartma tekniğinde,mala ile yapılan alçı süslemeye verilen ad. :  MALAKARİ

Aldatma,oyun,düzen.:DESİSE

Alev.Yalaz. : ALAZ

Aleve tutularak pişirilmiş.:FLAMBE

Alevi ve Bektaşi müritleri aydınlatmak için düzenlenen cemaatlerde dedelere yapılan yardım veya verilen para.:HAKKULLAH

Alevi-Bektaşi törenlerine verilen ad Alevi semahı.:CEM

Alışılagelen.:BERMUTAT

Alışkanlık.:ÜNSİYET

Alışkanlıkla elde edilmiş beceri.: RUTİN

Alışma,kaynaşma.:ÜLFET

Alışveriş. :AKSATA

Alışverişte çok kar amacını güden kimse.:BEZİRGAN

Alkalik. : KALEVİ

Alkil kökü. :AMİNO

Alkolde eriyen hayvani reçine.:GOMALAK

Allah’ın buyruklarına uyma.:TAAT

Almak,alıp götürmek.:APARMAK

Alman,Avusturya,İngiliz,Rus ve İsveç askeri hiyerarşisinde en yüksek rütbe.:FELDMAREŞAL

Almanca evet.:JA

Almanya dışına sürülmüş Musevilerin 14. asırdan başlayarak kullanmış oldukları Almanca-Yahudice karması dil. :   YİDİŞ

Almanya ve Avusturya’da kullanılmış eski gümüş para. :   TALER

Almanya ve İtalya’da resim müzelerine çoğu zaman verilen ad. :   PİNOKOTEK

Alnın üzerine düşen kısa kesilmiş saç.:KAKÜL
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:23:54
Alosa’da denilen balık.: TİRSİ

Alt gagasında deriden bir kesesi olan iri kuş.: PELİKAN

Alt,aşağı.:ZİR

Altay panteonunda deniz tanrıçası. : AKANA   

Altı aylığa kadar körpe yaban domuzu.:FESEK

Altı çan biçiminde genişleyen etekler için kullanılan sözcük. :  KLOŞ

Altı düz,üçgen biçiminde yelkenli iki kişilik tekne. :   ŞARPİ

Altı mukavva ile beslenmiş,üstü sırmalı işleme.: DİVAL

Altı veya sekiz çift kürekle çekilen dar,uzun bir çeşit kayık : KANCABAŞ

Altın alaşımı.: ORÜR

Altın kökü.  :  İPEKA

Altın renginde olan.:ALTUNİ

Altın ve gümüş eritilen kabın içine konulan çerçeve. :   İLİCE

Altın ve gümüş işlemeli bir tür ipekli kumaş. İpekten sarımtırak dallı nakışlarla işlenmiş bir tür beyaz kumaş. :  DİBA

Altından yapılma,altın rengi. :   ZERRİN

Altıpatlar da denilen bir tabanca türü.:REVOLVER

Altmış santimlik bir uzunluk ölçüsü. :  ARŞIN : ENDAZE

Altmış yıl.: SİTTİNSENE

Altmışlı yılların başlarında doğan bir Jamaika müziği.:SKA

Altyapı. : İNFRASTRÜKTÜR

Alüminyum,bakır ve magnezyum katılmış çinko alaşımlarına verilen ad. :  ZAMAK

Alüminyumun simgesi: AL

Alüvyon. : LIĞ

Alyuvarlar. :  ERİTROSİT

Amaçlamak. :   İSTİHDAF ETMEK

Amaçtan şaşmak: ÇAVMAK

Amasya’da bir göl. : BORABAY

Amasya’nın Taşova ilçesi yakınlarında,sarkıt ve dikitleriyle tanınmış mağara.  :  BALLICA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:24:37
Amazon bölgesinde bataklık sık orman.: İGAPO

Ameliyat bıçağı. :   BİSTÜRİ  :  NEŞTER

Ameliyat ipliği. :   KATKÜT

Amerika ve Avustralya’da yaşayan,kürkü değerli memeli bir hayvan.:OPOSSUM

Amerika’da   yaşayan,  avlanması   ve  postlarının  satılması  yasak  olan  memeli  bir  hayvan. :OSELO

Amerika’da 1917’de çeşitli meslekten insanları kültürel,insancıl amaçlar çerçevesinde toplamak amacıyla kurulan kulüp.:LİONS

Amerika’da Amazon,Afrika’da Nijer ırmakları gibi Ekvator bölgesindeki büyük suların geçtiği havzalarda bulunan geniş ve balta girmemiş ormanlara verilen ad. :   SELVA

Amerika’da yaşayan ve yavrularını sırtında taşıyan keseli sıçan. :   SARİG

Amerika’nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaç,hint bademi.:KAKAO

Amerika’nın sıcak bölgelerinde yetişen bir ağaççık.:İKAKO

Amerika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan kimi kemiricilerin ortak adı.: AGUTİ

Amerikan armudu : AVOKADO

Amerikan devesi. :   LAMA

Amerikanın  ekvator bölgesindeki tatlı sularda yaşayan bir kaplumbağa. : MATAMATA

Amerikanın sıcak bölgelerinde yetişen ve mandalinaya benzer meyvesi olan bir ağaca verilen ad. :  GUAYAVA

Amine Hatun’un Hazreti Muhammed’e hamile kaldığı gece.:REGAİP

Amip,akyuvar ve bazı bakterilerde hücre bölünmesi yoluyla olan çoğalma.:AMİTOZ

Amirler. : ÜMERA

Amonyak tuzu. :   NIŞADIR

Amyant.  : AKASBEST

Ana ırmağa karışan akarsu.:GELEĞEN

Ana kent. :  METROPOL

Ana rahminde doğma zamanını tamamlayamamış veya vaktinden önce düşmüş çocuğa verilen ad. :CENİN

Anadolu beyliklerinde donanma askeri.  : AZAP

Anadolu halklarının ana tanrıçası.  :  KİBELE

Anadolu halklarının en eski ana tanrıçası,:MA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:25:06
Anadolu’da doğup Karadeniz’e dökülen akarsuların en doğuda olanı.:ÇORUH

Anadolu’da Lykia bölgesinin en önemli liman kentlerinden biri.:PATARA

Anadolu’da seyirlik köy oyunlarını düzenleyen kişiye verilen ad.:KIZILAYAK

Anadolu’da yüzyıllardan buyana göçerler arasında dokunan bir tür ensiz dokumaya verilen ad. : ÇARPANA

Anadolu’nun bazı yörelerinde mercimekli bulgur pilavına verilen ad.:MÜCEDDERE

Anadolu’nun bazı yörelerinde tohuma verilen ad. :  BİDER

Anadolu’nun çeşitli yörelerinde genellikle kadınların vücutlarının çeşitli yerlerine yaptırdıkları dövme.  :   DAK

Anadolu’nun en eski halkı.:LUVİLER

Anadolu’nun güneybatısının antik devirlerdeki adı. :   KARİA

Anadolu’nun iç ve doğu kesimlerinde yaşayan,toprak altına yuva kuran memeli bir hayvan.:AVURTLAK

Anadolu’nun kimi bölgelerinde erkekler arasında yapılan sohbet toplantıları:  BARANA

Anadolu’ya özgü bir halk oyunu.:TAMZARA

Anahtar. : AÇAR

Anakent,ana şehir.:METROPOL

Anarşizmin rengi.:KARA

Anasonsuz üzüm rakısı. :  DÜZİKO

Anayurdu Meksika olan,odunundan kırmızı boya elde edilen bir ağaç.:BAKAM

Anayurdu Orta ve Güney Amerika ile  Batı Hint adaları olan elli kadar ağaç ve çalı türünün ortak adı.: JAKARANDA

Angola’nın başkenti.:LUANDA

Angola’nın para birimi.:ESKÜDO

Anında çeviri.: SİMÜLTANE

Anında,hemen.: ALAMİNÜT

Anıtkabir’in tasarımını da gerçekleştiren ünlü mimarımız.:EMİN ONAT

Anıtmezar. : MOZOLE

Ankara keçisinin kılı. :  MOHER

Ankara ve yöresine özgü iki kişiyle oynanan ağır ritimli bir halk oyunu.:FİDAYDA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:25:37
Ankara yöresine özgü bir halk oyunu.:MİSKET

Ankara’daki Hitit Güneşi adlı anıtıyla tanınan,1905-1978 yılları arasında yaşayan heykelcimiz.:NUSRET SUMAN

Ankara’nın Kızılcahamam ilçesinde ulusal park kapsamına alınan orman alanı.:SOĞUKSU

Anket. : SORMACA

Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası.:BEYİT

Anlambilim.: SEMANTİK

Anlaşılmaz bir biçimde yüksek sesle bağırmak.: BÖĞÜRMEK

Anlaşma,uyuşma. :   ANTANT

Anlatışta düzgünlük.: FESAHAT

Anlayış.  :   İZAN: FERASET

Anlayışlı.:FERASETLİ.:ZEYREK

Anlayışsız,ahmak,kalın kafalı.:GABİ

Ansızın gelen bela,sıkıntı. : MUSİBET

Antakya’da,bir çok dinsel yapı bulunan ve tabiatı koruma alanı kapsamına alınan dağ.:HABİBNECCAR

Antalya ilinde antik bir kent. :   SİMENA

Antalya körfezinin batı kıyısında bir burun. :  GELİDONYA

Antalya Körfezinin batı kıyısında bir koy ve burun.: ADRASAN

Antalya ve Fethiye körfezleri arasında yer alan yarımadanın adı.:TEKE

Antalya yöresine özgü,kaburga kemiği ve pirinçle yapılan bir yemek.:LABA

Antalya’da bir baraj.:ALAKIR

Antalya’da bir mağara. :  KARAİN

Antalya’da Kale ve Finike ilçeleri arasında yer alan kıyı gölü.:BEYMELEK

Antalya’da Manavgat çayı üzerinde bir baraj ve hidroelektrik santralı.:OYMAPINAR

Antalya’da tanınmış bir mağara.: DAMLATAŞ

Antalya’nın Elmalı ilçesinde tabiatı koruma alanı kapsamına alınan ve Toros sediri ağaçlarıyla kaplı olan orman alanı. :  ÇIĞLIKARA

Antalya’nın eski adı.:ADALYA
        

Antalya’nın Lara bölgesinde,yaklaşık 150 kuş türünü barındıran bir göl.:YAMANSAZ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:26:05
Antalya’ya özgü tahinle  yapılan bir yiyecek. :  HİBEŞ

Antarktika’da etkin bir yanardağ.:EREBUS

Antepfıstığıgillerden,sıcak bölgelerde yetişen,kabuğu hekimlikte,yaprakları dericilikte kullanılan bir ağaç. :   SOMAK

Antik çağda daha çok mezar taşı işlevi gören ama adak,anı veya sınır taşı olarak da dikilen taş levha.:STEL

Antik çağlarda Kızılırmak ile Sakarya ırmağı arasındaki bölgeye verilen ad. : GALATYA

Antik çağlarda,Anadolu’nun güneybatısına verilen ad.:LİKYA

Antik Yunan’da,konserler verilen,şiirler okunan,oyunlar oynanan,genellikle dikdörtgen biçiminde,üzeri kapalı yapı.:ODEON

Antiller’de ve bütün tropikal bölgelerde yetiştirilen,kökündeki yumrulardan ararot çıkarılan bir kamış çeşidi.:MARANTA

Antimon’un simgesi. :  SB

Antlaşma:. MUAHEDE

Anüsten su vermek yoluyla kalın bağırsağın içini temizleme.Lavman.: TENKİYE

Apandis iltihabı.:APANDİSİT

Aptal. : ALIK: ŞAVALAK

Ara,arasında.:BEYN

Ara.     : ANTRAKT

Araba oku.:ARIŞ

Araba okunun ekseni. :  İK : İĞ

Araba üzerine gerilerek içine saman veya tahıl doldurulmuş büyük kıl çuval. : GERİ

Araba vapuru. :  FERİBOT

Arabacı.:KOÇAŞ

Arabada saman yüklenen taşıma sepeti. : ÇİTEN

Arabistan plakası. :   KSA

Arabistan yarımadasında yaşayan bir çok Arap kabilesinin ortak adı. :   MAZİN

Arabistan’da çeşitli yerlerde kurulan pazarlar.: SUK

Aracısız,doğrudan. : BİLVASITA

Arap  abecesiyle yazılan ve ancak büyüteçle okunan bir yazı biçimi. :  GUBARİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:26:32
Arap abecesiyle yazılan bir yazı türü. :   CELİ : HİLALİ.: TALİK

Arap alfabesinin her hangi bir rakamı karşılayan ve anlamsız sekiz kelimeden oluşan değişik bir düzeni. :  EBCET

Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri.  :   FANTAZMA

Arap atlılarının bayramlarda yaptıkları gösteri.:FANTAZYA

Arap dili ve edebiyatıyla uğraşan kimse.: ARABİST

Arap erkek giyiminde,kefiyenin kaymaması için başa geçirilen ayarlı çember.Yün çember bağ. : AGEL

Arap harflerinin en çok kullanılan el yazısı biçimi.:RIKA

Arap harfleriyle yazılmış metinlerde kısa ünlüleri göstermek için kullanılan işaret.:HAREKE

Arap reisinin evi. :   ZAMALA

Arap yazısının düz ve köşeli çizgilerle yazılan eski bir biçimi.:KUFİ

Arapça çok karanlık gece.:LEYLA

Arapça da ben. : ENE

Arapça dilbilgisinde fiil çekim örneklerini içeren kitap.: EMSİLE

Arapça el yazısı biçimi. : RIKA

Arapça kuş.:TAYR

Arapça zarf yapan gibi anlamında benzetme öneki.:KE

Arapça’da domuz.  :   HINZIR

Arapça’da inandık anlamında bir söz.:AMENNA

Arapların başlarındaki serpuş.  :  KEFİYE

Arapların Recep ayında kestikleri kurban. :  ATİRE

Araz. : İLİNEK

Arazi  üzerinde  serilmiş  bir  işaret  noktasının  düşeyini  gösteren  geometrik  biçimli  tahta lata. :MİRA

Arazide dikilen işaret çubuğu.  :    ARDA

Ardıç kozalağı. :  EFİN

Argo da adam,herif anlamında söz.  :  LAVUK

Argo da ahlaksız kimse.  :   KAYARTO

Argo da esrar. :  OT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:27:00
Argo da hiç emek vermeden ele geçirilen şey. :  LÜP

Argo da orta yaşlı erkek. :   KIRANTA

Argo’da aptal,sersem.:GEBEŞ

Argo’da çirkin kimseye verilen ad.:KOKOROZ

Argo’da dikizleme.:RONT

Argo’da dolap.:KETENPERE

Argo’da dost,metres anlamında sözcük.:GACO.:ZAMKİNOS

Argo’da fahişe.:KEVAŞE

Argo’da gizli dost.:AŞNAFİŞNE

Argo’da görgüsüz,kaba saba kimseye verilen ad.:ZONTA

Argo’da hamama verilen ad.:TATO

Argo’da hile,düzen,tuzak.: TONGA

Argo’da kağıt para.:PAPEL

Argo’da lira anlamında kullanılan sözcük.:OSKİ

Argo’da metres.:MANTİNOTA

Argo’da rakı.:ANZAROT

Argo’da sersem,budala,ahmak.: HIRT

Argo’da silahla yapılan hırsızlık.: TUFA

Argo’da sövme,sövgü.:KALAY

Argo’da tanışıyormuş gibi yaparak para sızdırma.:MANİTA

Argo’da tavla oyununda kullanılan zar.:KEMİK

Argo’da vurgun anlamında sözcük.: TUFA

Argo’da yolsuzca veya zorla elde edilen mal.:KAPAROZ

Argo’da,şuna bak,hale bak anlamında bir sözcük.:KİTAKSİ

Argoda alay. : SARAKA

Argoda altın lira. :   OSKİ

Argoda bit. :  MACAR

Argoda cebi delik. : KOKOROZ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:27:37
Argoda çalmak  ,aşırmak. :  AŞIRAMENTO

Argoda değersiz,kötü. :   KITIPİYOZ  :  KITIPİYOS

Argoda değersiz,önemsiz,derme çatma. : CAVALACOZ

Argoda genç ve yakışıklı erkeğe verilen ad. :  LAÇO

Argoda git defol anlamında sözcük. : NAŞ

Argoda giysi.  :   FAÇA

Argoda gizli yer. :  SOTA

Argoda gösteriş,çalım. : AFİ

Argoda gözetleme. : ERKETE

Argoda güzel giyimli,çok şık. :APİKO

Argoda külhanbeyi tavırlı kimse. : ADADİYOZ

Argoda oynaş. : AFTOS

Argoda uydurma söz,yalan.:KITIR

Arı beyi.:ANAARI

Arı kil. :  KAOLİN

Arıların çıkardığı bir tür salgı.. :   EĞİR

Arıların kovan deliğini kapatmak için kullandıkları sarı ve yumuşak madde,balmumu.:KİREBOLU

Aristokrasi.:ZADEGAN

Aristoteles’in  şiir anlayışından alınan  ve sanat yapıtını birtakım kurallara bağlı olmakla birlikte dünyanın bir taklidi olarak tanımlayan terim. : MİMESİS

Arjantin’in plaka işareti.: RA

Ark.Kıvılcım. : ŞERARE

Arka. :   PEŞ  : AKAB

Arkadaş,geceleri konuşulup dertleşilen dost.:SEMİR

Arkadaş. :  ENİSE

Arkadaş.:YAREN : REFİK

Arkalıksız iskemle.  :   SEKMEN

Arkalıksız küçük iskemle. :  OTURAK

Arkalıksız,alçak,yumuşak,ayakları gözükmeyen oturacak. :  PUF

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:28:07
Arkası kabarık,oturak yeri geniş koltuk.  :  BERJER

Arkası yırtmaçlı resmi ceket. :CEKETATAY

Arkası yırtmaçlı,etekleri uzun,çift sıra düğmeli,resmi erkek ceketi.:REDİNGOT

Arkeolojide antik kentlerin mezarlarına verilen ad. :   NEKROPOL

Arkeolojide,genellikle boynuz veya hayvan başı biçiminde içki kabı.: RİTON

Armağan,karşılıksız verilen:  PEŞKEŞ

Armut biçiminde ipek telli Vietnam lavtası. :   TİBA

Arnavutluk para birimi. :  LEK

Arnavutluk’un plakası:AL

Arpa,buğday ve benzerlerinin kalburdan geçirilmiş bölümü.  :   ELENTİ

Arsenik. :   ZIRNIK

Arsız sokak çocuğu,piç. :  KOPİL

Arşının sekizde bir uzunluğunda ölçü birimi. :   URUP

Arşiv.:BELGELİK

Arta kalan. : BAKİ

Artırma yoluyla yapılan satış.:MEZAT

Artvin ilinde,Sahara yaylası ile birlikte ulusal park kapsamına  alınan ve doğal güzelliğiyle tanınan bir göl.: KARAGÖL

Artvin ilinde,ulusal park kapsamına alınan ünlü yayla.:SAHARA

Artvin’in Ardanuç ilçesinde ünlü bir yayla.:BİLBİLAN

Artvin’in eski adı. : LİVANE

Aruz ölçülerinden biri. : REMEL

Aruz ölçüsünde kısa okunması gereken bir heceyi,kalıba uydurmak için uzatma. :  İMALE

As.: KAKIM  :  ERMİN 

Asalak bilimi. :   PARAZİTOLOJİ

Asalak. : TUFEYLİ : EKTİ

Asbestli çimentodan yapılan bir çatı kaplama gereci.:ETERNİT

Asgari,minimum.: MİNİMAL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:28:39
Asık suratlı,somurtkan. : ABUS

Asıl hücre ile protoplazma uzantılarından ve bir silindir eksenden oluşmuş sinir hücresi.:NÖRON

Asıl,unsur,hipostaz.: UKNUM

Asilzade,derebeyi.:ALPAGUT

Asit. : HAMIZ

Asker şapkalarına takılan ve rengi uluslara göre değişen işaret. :  KOKART

Asker yetiştirilmek üzere Yeniçeri ocağına alınacak çocukları seçip toplama işi.:DEVŞİRME

Asker,ordu. :  LEŞKER

Asker,ordu.:CEYŞ

Asker. :  SÜ

Asker.:SÜ

Askeri ataşe..  :  ATAŞEMİLİTER

Askeri donatımın metal bölümlerini temizlemek için kullanılan üstübeç,alkol ve sabun karışımı madde. :  ASTİKA

Askeri mahkeme.:DİVANIHARP

Askerlerin arasına katılmış sivil savaşçı.:BAŞIBOZUK

Askerlik çağı.:ESNAN

Aslan takımyıldızının Latince adı.: LEO

Asma biti. : FİLOKSİRA

Asma filizinin rengi,açık yeşil renk.:FİLİZİ

Asma kütüğü.: REZ

Asma,kavun,karpuz gibi bitkilerin sürgünü veya dalı.: TEVEK

Asma,yukarı kaldırma. :   TALİK

Asmalık.:BAĞ

Aspiratör.:EMMEÇ

Ast. : MADUN

Astarlık bir kumaş türü.: SOF

Astronomi alanındaki buluşları,matematik,doğa bilimleri,coğrafya ve tarih alanındaki çalışmalarıyla ünlü,Orta Çağın en büyük bilginlerinden biri.: BİRUNİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:29:12
Astronomi.  :  FELEKİYE

Asurlular tarafından kurulan ticaret kolonilerine verilen ad.:KARUM

Asya ve Afrika’da yaşayan,güzel ötüşlü küçük bir kuş.:BENGALİ

Asya’da bir göl.:URMİYE

Asya’da bir ırmak. : OBİ : OKA

Asya’da ve Malezya takımadalarında yetişen yelpaze yapraklı büyük boylu palmiye.:KORİFA

Aşağı derece.:DEREKE

Aşağılık kimseler,alçaklar anlamında eski sözcük.: EDANİ

Aşı boyası. :   OKR

Aşık  ve  bilye  oyunlarında  kullanılan, içi  oyulup  kurşun  akıtılarak  ağırlaştırılmış  boyalı kemik.: AKAT

Aşık kemiği. :  KAP :TALUS

Aşık olmaktan duyulan korku. :   AMOROFOBİ

Aşılanmamış zeytin ağacı,yabani ağaç.: DELİCE

Aşırı iştahlı.:EKİL

Aşırı iştahsızlık. : ANOREKSİ

Aşırı kitap okuma tutkusu.:BİBLİYOMANİ

Aşırı sembolist sanatçılara verilen isim.(19. Asır sonlarında görüldü).:DEKADAN

Aşırı şişmanlık. : OBEZİTE

Aşırı ulusçuluk.: ŞOVENİZM

Aşiret. : OYMAK

Aşk ateşi. :   OD

Aşk. : SEVİ

Aşkla ilgili,kösnül.:EROTİK

Aşure kazanını karıştırmak için kullanılan uzun saplı,yayvan uçlu kepçe.  :  MABLAK

At ahırı. :   TAVLA

At arabalarının tekerleğine geçirilen demir çember. :   ŞINA

At eğitimi ve bu eğitimin yapıldığı yer. : MANEJ

At eğitimi yapılan alan.: MANEJ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:29:42
At gezdirmeliği. : PADOK

At koşturup karşı takım oyuncularına değnek atarak topluca oynanan eski bir Türk oyunu.:CİRİT

At tüyünün rengi. : DON

At üretilen çiftlik. :HARA

At ve eşek yavrusu.:KULUN

At ve kısrak sürüsüne verilen ad. :  ÜREK

At veya araba uşağı. : İSPİR

At yarışlarında kullanılan klasik engele verilen ad. : OKSER

At,eşek gibi tek tırnaklı hayvanların tırnağı. :   TOYNAK

At,köpek gibi evcil bir hayvanın soy kütüğü. :   PEDİGRİ

Ata bakan,tımar eden kimse,at bakıcısı.:SEYİS

Atardamar bozukluğu.  :ARTERİT

Atardamar. : ARTER

Atardamarda kanın pıhtılaşması veya yağ parçacıklarının oluşması sonucunda meydana gelen tıkanma.:AMBOLİ

Atasözlerine dayanan didaktik Çin-Japon şiiri. : Pİ

Ateş anlamına gelen Sanskritçe sözcük.: AGNİ

Ateş böceği. : ARUSEK

Ateş. : KOR : NAR

Ateşe tapanlar,Zerdüşt dinine bağlı olanlar. : MUGAN

Ateşli silah çapı.  :   KALİBRE

Ateşli silahlarda atılmak için hazırlanan her türlü patlayıcı madde.:CEPHANE

Ateşperest. :  MECUSİ

Ateşte kızartılmış taze buğday veya mısır. :   ÜTME

Ateşten fırlayan ve etrafa saçılan kıvılcım.:UÇKUN

Atgillerden soyu tükenmiş olan küçük,çevik bir yaban atı. :   TARPAN

Atı yönetmek için ağzına takılan demir araç : GEM

Atıcılık sporunda bir dal.:SKEET.:TRAP.:BALTRAP

Atıcılık. : RİMAYET

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:30:14
Atılmış,eğrilmeye hazırlanmış,top biçiminde yün veya pamuk . :  TULUP

Atın ağzına takılan demir araç.  :  GEM

Atın başındaki süsler. :   OYAN

Atın bir koşma biçimi.:RAHVAN

Atın bir tür hızlı yürüyüşü. :  EŞKİN

Atın eşkin yürüyüşü. :   LİNK :  ADETA

Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü.:TIRIS

Atın kişnemesi. : OKRAMA

Atıştırmalık. :  SNACK BAR

Atik,çevik.:ÇALAK

Atilla İlhan’ın lakabı  : KAPTAN

Atlara binilerek değneklerle oynanan bir çeşit top oyunu.:POLO

Atların ağzına takılan kantarma türlerinden biri. :   PELEM

Atların alnından alt çenesine uzanan beyazlık.:KİLİT

Atların ayaklarında görülen ve rahat yürümelerini önleyen hastalık. :ARPALAMA

Atların boynuna takılan muska,değerli taş,hayvan tırnağı gibi şeylere  eski Türklerde verilen ad.:MONCUK

Atların taşınması için yapılmış kapalı taşıma aracı.:VAN

Atlas çiçeği.: KAKTÜS

Atlas. : SATEN

Atletizm yarışmalarında derece alan atletlerin veya giysileri sergilemek için mankenlerin çıktıkları merdivenli,yüksekçe yer.: PODYUM

Atletizmde on ayrı dalda yapılan yarışma.:DEKATLON

Atlı savaşçı. :   ŞÖVALYE

Atmaca ve doğana benzeyen bir tür yırtıcı kuş.: MUYMUL

Atmaca,doğan.:LAÇIN

Atmosfer içinde oluşan sıcaklık değişmeleri,rüzgar,yıldırım,yağmur,dolu gibi olaylara verilen genel ad.: METEOR

Atmosferin 11 km kalınlığında olan ilk katmanı. :   TROPOSFER

Atmosferin,yeryüzünden 80 km yükseklikte başlayan son tabakası.:İYONOSFER

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:30:41
Atom çekirdeğinde her bir (+1) pozitif elektrik yükü taşıyan tanecik.:PROTON

Atom çekirdeğini oluşturan proton ve nötronun ortak adı. : NÜKLEON

Atom parçacığı. :   PARTİKÜL

Atölye.  :  İŞLİK

Av köpeğinin gizlendiği yerden avı gözetlemesi. :   FERMA

Av köpeğinin gizlendiği yerden avı gözetlemesi.: FERMA

Av vergisi,av resmi. : SAYDİYE

Av. : ŞİKAR

Ava alıştırılamayan bir tür doğan.  :  ESPERİ

Avcı çantası.:CELBE

Avcı kulübesi Avcı pusu yeri.  :   AVSİN.  :  EVSİN

Avcı kulübesi.:GÜME

Avcılar için göl kenarında yapılmış kulübe. :  BECENE

Avcıların av beklemek için taş yığınlarından yaptıkları pusu. :   ÖNEZE

Avda hiçbir şey öldüremeyen veya tutamayan avcı için kullanılan sözcük.:MAZET

Avı çekmek için dökülen yem.:DADAMIK

Avlamak istediği yaban domuzu tarafından öldürülen,Bybloslu genç Fenike tanrısı.:ADONİS

Avlu.,iki ve daha çok katlı ev,sofa. : HANAY

Avrupa Birliğine üye ülkelerin ortak para birimi.:EURO

Avrupa Futbol Birliği’nin kısaltması.:UEFA

Avrupa uzay ajansı. :  ESA

Avrupa uzay araştırmaları örgütü. : ESLO

Avrupa ve Kafkasya’nın yüksek dağlarında yaşayan bir cins dağ keçisi.:ŞAMUA

Avrupa Yayın Birliği. :  EBU

Avrupa’da 18. asırda egemen olan İtalyan opera tarzının adı.: NAPOLİTEN

Avrupa’da bir ırmak. : İNN

Avrupa’da yaşayan bol renkli iri bir kelebek türü. : ADELA

Avrupa’nın en büyük gölü. : LADOGA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:31:17
Avrupalıların Çin devlet memurlarına verdikleri ad. :  MANDARİN

Avşa adasına verilen ad.:TÜRKELİ

Avşa adasında yetişen ve iyi bir sofra şarabı elde edilen kırmızı üzüm cinsi. :  ADAKARASI

Avukat   sayısı   beşten   az   olan   yerlerde   avukat   yetkisini    taşıyan   meslek   adamına verilen ad : DAVA VEKİLİ

Avukatların meslek örgütü.  :  BARO

Avustralya tavuğu’da denilen bir kuş. :  MELİ

Avustralya’da yaşayan bir cins devekuşu. : EMU

Avustralya’da yaşayan çeşitli otçul keselilerin ortak adı.:VALABİ

Avustralya’da yaşayan keseli ağaççıl memeli hayvan.: KOALA

Avustralya’da yaşayan,ağır gövdeli,kısa bacaklı hayvan.:VOMBAT

Ay ( kamer ) takviminin beşinci ayı,büyük tövbe ayı.: CEMAZİYÜLEVVEL

Ay ağılı,hale. :AYLA

Ay çiçeğine verilen bir başka ad.:GÜNEBAKAN

Ay takviminde on birinci ay. :   ZİLKADE

Ay takviminin yedinci ayı.:RECEP

Ayağa kalkmak. :   KIYAM

Ayağa vurulan halka,köstek,pranga.:BUKAĞI

Ayağı kayma,sürçme. :   ZEL

Ayağı sakat olan.:ÇOLPA

Ayağı sekili at.: ALABACAK

Ayağına çabuk,atik,çevik.:ÇALAK

Ayak :  KADEM

Ayak bakımı.:PEDİKÜR

Ayak bastı parası. :  KADEMİYE

Ayak bilekliği.. :  HALHAL

Ayak takımı.:PARYA

Ayak topu.  :  FUTBOL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:32:18
Ayakkabı bağı.:BAĞCIK

Ayakkabı boyama. :  LOSTRA

Ayakkabı çekeceği. :  KERATA

Ayakkabı kalıbının çapı. :  LORTA

Ayakkabı yapıştırıcısı. : ÇİRİŞ

Ayakkabı,çanta yapımında kullanılan parlak deri.: RUGAN

Ayakkabıcılıkta kenar düzeltmek için kullanılan metal alet.:MAKİNETA

Ayakkabıların altına çakılan demir.: NALÇA

Ayakkabının altını kalınlaştırmak için yerleştirilen parça.: FİYAPA

Ayakkabının ön tarafında dikişle ayrılmış burun bölümü. :  MASKARATA

Ayakkabının üstünden bacağın alt bölümüne değin sarılan,kumaş yada köseleden yapılmış bir tür tozluk.  :.GETR

Ayakkabının yumuşak olan üst bölümü. : SAYA

Ayaklı,taşınır ocak.:MALTIZ

Ayaklık. :  PEDAL

Ayakta duran. :  KAİM

Ayarı bozuk (para). : NASARA : NASERE

Aydın ilinde bir baraj.: MADRAN

Aydın yöresinde,kadınların kına gecesi,düğün,bayram gibi özel günlerde başlarına örttükleri geniş örtüye verilen ad. :   ULADA

Aydınlatma,ışıklandırma.  :   TENVİR

Ayın etkisiyle huyunun değiştiği düşünülen kimse.:AYSAR

Ayın on dördü.:BEDİR

Ayırıcı duvar,cidar.:ÇEPİÇ

Ayırmaç.:FARİKA

Ayırtman. :   MÜMEYYİZ

Aylandız da denilen ve gölge ağacı olarak dikilen kötü kokulu bir ağaç.  :   KOKARAĞAÇ

Aymaz. :  GAFİL

Aynı adlı karabiberden elde edilen bir tür içki.  :  KAVA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:32:48
Aynı adlı keçi türünün ince,yumuşak,parlak yünü.:TİFTİK

Aynı cins.  :  HETEROJEN

Aynı cinsten şeyler arasındaki ince fark.:NÜANS

Aynı işi yapan esnafın bulunduğu çarşı. : ARASTA

Aynı oranda aynı element oluşumunda ama farklı özellik taşıyan iki bileşikten biri.:İZOMER

Aynı rengin çeşitli tonlarıyla yapılan resim.  :   KAMAYÖ

Aynı tiyatroda çalışan oyuncular topluluğu.:TRUP

Aynı yere giden taşıt veya yolcu topluluğu.:KONVOY

Ayrıca   değerli   taşlarla   süslü   olmayan   altın   veya   gümüşten   yapılmış   kuyumculuk  işleri.:  SADEKARİ

Ayrılış,ayrılık. :  FİRKAT

Ayrılma.  :  İNFİRAK

Ayrılmış,dağınık. :  MÜTEFERRİK

Ayrıntılar.: MÜFREDAT

Ayvalık ilçesindeki ünlü turistik tepe. :   ŞEYTAN SOFRASI

Az aydınlık yerlerde görememe biçiminde beliren göz hastalığı. :   TAVUKKARASI

Az bulunan,nadir.:TURFA

Az eğimli arazi.:BAYIR

Az kavrulmuş un ve tavuk eti dövülerek yapılan,pelte kıvamında yöresel bir yemeğe verilen ad.  :  HERİSE

Az miktarda.:CÜZİ

Az pişmiş et. :  TATARİ

Az sözle çok şey anlatma. :   İCAZ

Az yada çok kabarık enine fitillerle belirginleşen ipekli bir dokuma. :  GROGREN

Azalma. : FİRE

Azap.: EZİNÇ

Azerbaycan’ın başkenti.:BAKÜ

Azerbaycan’ın para birimi.:MANAT

Azerbaycanlı ünlü yazar.:ANAR

Azgın,kızgın hayvan.:AKUR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Şubat 2009, 22:33:17
Azı dişi.:NAB

Azılı atları zaptetmek için dillerini bastıracak biçimde yapılmış demir araç.: KANTARMA

Azınlık,azlık. : EKALLİYET

Aziz mezarı.: RAVZA

Azman bir midye çeşidi.:PİNES

Azmış yara.:BICILGAN

Azotun bir başka adı. :   NİTROJEN 

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:47:54
   ---  B  ---    

Baba,şeyh,önder. : BAB

Bacağın alt bölümünü ve ayakkabının üstünü örten,kumaş veya köseleden yapılmış bir tür tozluk : GETR

Bacağın kalçadan dize kadar olan kısmı.:UYLUK

Badem sübyesi.Bademden yapılan şerbet. : SOMATA

Bademli kek. : PRALİN

Bafa gölünün diğer adı. : ÇAMİÇİ

Bağ bekçisi.:BAĞBAN

Bağ budamaya yarayan eğri bıçak.TARA

Bağ çubuğu,çalı çırpı.:ÇEPER

Bağ kütüğü. : OMCA

Bağ ve bahçe sulamak için açılmış su yolu,ark.:KARIK

Bağ,bahçe gibi yerlerin çevresine çalı,kamış,ağaç gibi şeylerden çekilen duvar.:ÇİT

Bağa,tosun. : KELE

Bağan otu’nun zehiri. : AKONİTİN

Bağırsak iltihabı.:ANTERİT

Bağırsak kurdu. : ASKARYAZ

Bağırsak solucanı. : ASKARİS.: ASKARİT

Bağırsak.:MİA

Bağırsaklar. :  EMA

Bağırsakları tutan karın içi zarı. : MASARİKA

Bağırsakların iç yüzeylerinde bulunan pürtüklerin adı : TÜMÜR

Bağırsaktan yapılmış ameliyat ipliği.:KATGÜT

Bağış yapma : İRA

Bağlamaya benzer bir Yunan çalgısı. : BUZUKİ

Bağlamayı mızrap yerine parmaklarla çalmak.:ŞELPE

Bağlaşık devletler.(1.Dünya Savaşında  İttifak Devletleri). : DÜVELİ MÜTTEFİKA

Bağnazlık.: TAASSUP

Bağsız ayakkabı.Kuzey Amerika Kızılderililerinin giydiği deriden yapılmış,tek parça ayakkabı. : MOKASEN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:48:33
Baharat satıcısı. : AKTAR

Baharatlı sirkeye yatırılmış koyun etinden yapılan şiş.:ŞAŞLIK

Baharda çok erken çiçek açan ve eczacılıkta kullanılan soğanlı bir bitki.: KARDELEN

Bahardan az önce,ilkin havada,sonra suda ve en sonra toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.:CEMRE

Bahçelerde süs çiçeği olarak yetiştirilen sarılıcı bir bitki. :  AKASMA

Bahçelerde yazın oturmak için yapılan kafes biçiminde kubbeli,üstü yeşilliklerle sarılan süslü çardak. : KAMERİYE

Bahçıvan,bağ bekçisi.:BAĞBAN

Bahreyn’in başkenti.  :   MANAMA

Bahreyn’in plaka işareti.:BRN

Bakar körlük. : AMOROZ

Bakır kalay karışımı.: TUNÇ:BRONZ

Bakır küçük kova.  :  BAKRAÇ

Bakır taşı. : MALAKİT

Bakır,nikel ve çinkodan oluşan gümüş görünüşünde bir alaşım.  :   FAKFON

Bakırcı örsü. :   ZAVA

Bakırdan yapılma ve küre biçiminde bir tür davul. : TİMBAL

Bakırdan,çift dilli nefesli çalgı.:SARÜSOFON

Bakışımsızlık. :ASİMETRİ

Bakir : ERDEN

Bakire kız.  :   AZRA

Bakla,fasulye,bezelye gibi taze sebzelerde,içinde tohumların sıralanmış bulunduğu kabuğa verilen ad. : BADIC

Baklagillerden,bazı türleri hekimlikte idrar söktürücü olarak kullanılan bir bitki.:KATIRTIRNAĞI

Baklagillerden,çok yıllık,dikenli bir çalı.:GEVEN

Baklagillerden,hayvan yemi olarak yetiştirilen bir bitki.:FİĞ

Baklagillerden,sıcak bölgelerde yetişen,bir çok türü bulunan bir bitki.:SİNAMEKİ

Baklavaya benzeyen bir tür hamur tatlısı.:SAMSA

Bakmak,beslemek,yetiştirmek.  :  ESERMEK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:49:03
Bakmak,beslemek,yetiştirmek.:ESERMEK

Bakraç.:DEBBE

Bal  :   ASEL

Bal alırken takılan başlık.  :   GÖZENE

Bal konulan ufak tekne.:ŞAFUL

Bal mumuna veya parafine batırılmış fitil. : ŞAMA

Bal özelliği,bal niteliği.  :   ASELİYET

Bal özü. :   NEKTAR

Bal peteği.  :   DALAK

Bal,yağ,yoğurt gibi şeyler koymaya yarar tahta kova.:KÜLEK

Bal,yoğurt koymaya yarayan tahta kova. : KÜLEK

Balçık : ALEKA

Balerin  kostümü. :   TÜTÜ

Balgam taşı.:ONİKS

Balı alınmış petek. :  KAVARA

Balı alınmış petek.:KAVARA

Balık adam.:DALGIÇ

Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından ip. : FARİL

Balık ağlarının alt ve üst yanlarına geçirilen keçi kılından yapılmış ip.:FARİL

Balık salamurası.  :  LAKERDA

Balık yumurtası ile yapılan meze. :  TARAMA

Balık.:MAHİ

Balıkçıların,balıkları çevirmek için kayıklarla denize fırdolayı ağ salmaları. :   VOLİ

Balıkesir yöresine özgü bir halk oyunu.:NİNNARE

Balıkesir’de doğal güzelliğiyle ünlü bir şelale. :   SÜTÜVEN

Balıkesir’in  Sındırgı ve Bigadiç yörelerindeki dağ köylerinde yaşayan Yörüklerin geleneksel el tezgahlarında dokudukları yün halılara verilen ad. :  YAĞCIBEDİR

Balıkesir’in Bandırma ilçesine bağlı bir belde.:EDİNCİK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:49:43
Balıkesir’in Edremit ilçesine bağlı,etnografya müzesiyle tanınmış köy. :TAHTAKUŞLAR

Balıkesir’in eski adı.:KARESİ

Balıkesir’in İnegöl ilçesi yakınlarındaki ünlü kaplıca. :   OYLAT

Balıkesir’in Sındırgı ilçesi yakınlarındaki ünlü kaplıca.  :   EMENDERE

Balıkesir’in Sındırgı ve Bigadiç yörelerindeki dağ köylerinde geleneksel el tezgahlarında dokunan yün halılara verilen ad.:YAĞCIBEDİR

Balıkların iste kurutularak yapılan pastırması.  :   LİKORİNOZ

Balıkların sürü halinde geçeceği yerlere ağlarla kurulan geniş ve sabit bir tuzak türü.:DALYAN

Balıkların tuzlaması.:ANÇÜEZ (ANÇUVEZ)

Balina.:FALYANOS

Balla hazırlanan bir hamur tatlısı. :   ZULUBYA

Bambu saplarından yapılmış.:HEZARAN

Bangladeş para birimi.:TAKA

Bangladeş’in para birimi. : TAKA

Bankacılıkta faizin başlangıç tarihine verilen ad. : VALÖR

Bankalar arası işlemlerde bir gecelik faiz uygulaması.:REPO

Bankalar arasında çeşitli paralar için ön mutabakat ve emaneten satışla sağlanan takas işlemi.:SWAP

Bantlarla süslenmiş bir tür kumaş.: ELİFİ

Banyo temizlik aracı.  :  KESE

Barınak  MELCE

Barındırma. : İBATE

Barış.:HAZAR

Baryum’a benzeyen,radyoaktif alkali toprak metali.  :   RADYUM

Baryumun simgesi:BA

Basıcı,yayıncı. :  EDİTÖR

Basık ve geniş. :   YAYVAN

Basım evinde harfleri dizen ve satırları blok durumunda döken dizgi makinesi.  :   LİNOTİP

Basımcılık. :   TABAAT

Basımcılıkta harfler arasında bırakılan boşluk.:ESPAS

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:50:33
Basımcılıkta harflerin büyüklük ve küçüklüklerine göre aldığı ad. :   PUNTO

Basımevinde harfleri dizen ve satırları blok durumunda döken dizgi makinesi.: LİNOTİP

Basımevlerinde dizilmiş harfleri iyice yerleştirmek için üzerlerine vurmaya yarar takoz.:TAKATUKA

Basiret.Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği.: SAĞGÖRÜ

Basketbolde hatalı yürümeye verilen ad.: STEPS

Basketbolde hücum oyuncusu.:PİVOT

Baskın. :  DOMİNANT

Basur. : HEMOROİT

Baş bodoslaması omurga hattına dikey olarak çelik lamadan yapılmış gemi.:BALTABAŞ

Baş çoban:EKE

Baş dönmesi. :   VERTİGO

Baş garson.  :  METRDOTEL

Baş örtüsü olarak kullanılan bir tür ipekli dokuma. :  VALA

Baş örtüsü,yazma.:DOLAK

Baş örtüsü,yün atkı.: LEÇEK

Baş parmak ve serçe parmağı uzaklığı.  :  KARIŞ

Baş tarafı balta ağzı gibi düz olan gemi.: BALTABURUN

Başa dert açacak karışık durum.:ÇAPANOĞLU

Başak toplama. : LİKAT

Başarı,başarma. :  MUVAFFAKİYET

Başarısız. : RATE

Başı pullu,boyu 2 m kadar olan,zehirli ve tehlikeli bir yılan.:OKYILANI

Başı yuvarlak,kıçı aynalı Karadeniz yapısı  bir yelkenli. : GAGALI

Başıboş at.:YILKI

Başıboş gezen hayvan sürüsü.:ÖREK

Başıboş hayvan.: YONT

Başın çevresine çember gibi dolanıp bağlanan bağ.:ÇATKI

Başıyla kanat ve kuyruk uçları aynı renkte olan güvercin.: MAĞ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:51:11
Başkomutan.:MİR Başka bir manzume örnek alınarak aynı ölçü ve aynı uyakla yazılan manzume.:NAZİRE

Başka insanların davranışlarını olumlu yada olumsuz biçimde yargılamakta kullanılan ölçütler bütünü. : AHLAK

Başka,fazla. :  MAADA

Başka,öteki,diğer.:ÇİR

Başkaları.:AĞYAR

Başkalarının sırtından geçinen,asalak,tufeyli.:EKTİ

Başkalaşım. : METAMORFOZ

Başkanlık. :   RİYASET

Başkasının adına gezerek satıcılık yapan kimse. :  TABLAKAR

Başkasının buyruk ve dileklerini yerine getiren,söz tutan.:ESLEK

Başkasının yaptığı deyim ve davranışları anlamsız olarak yinelemek.  :   EKOLALİ

Başkasının yaptığı hareket ve davranışları anlamsız olarak tekrarlama,yansıca.:EKOPRAKSİ

Başkırdistan Özerk  Cumhuriyeti’nin başkenti. :  UFA



Başlangıç.:MEBDE

Başlıca belirtisi kısa,çabuk,değişken güçte irade dışı hareketler olan bir hastalık.: KORA

Başlıca üyesi Fransız yazar Jules Romains olan ve toplumun ortak bilincini dile getirmeyi amaçlayan edebiyat akımı.:ÜNANİMİZM

Başlık. : SERPUŞ

Baştan ayağa./Baştanbaşa. :   SERAPA

Baştan savma,üstünkörü.:YALAPŞAP

Başvurulması gereken kaynak.:REFERANS

Bataklık gazı. : METAN

Bataklık. Küçük su birikintisi,gölcük.  :   AZMAK

Batı Afrika da bir ırmak. : OTİ

Batı Afrika kıyılarında esen çok kuvvetli fırtına.:TORNADO

Batı Afrika ormanlarında,Gine ile Liberya arasında yaşayan,türleri içinde en iyi konuşan gri papağan.:JAKO

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:51:43
Batı Anadolu’da  Lidya bölgesinde eskiçağ kenti. :   SART

Batı Hindistan’da eski bir Hindu devleti. :   KAÇ

Batı mimarlığı ve dekoratif sanatlarında 18.yy da ortaya çıkan stilize deniz kabuğu,çakıl taşı ve sarmal motiflere verilen ad. : ROKAY

Batı Samoa’nın başkenti. APİA

Batı ülkelerinde Vikont ile şövalye arasında soyluluk unvanı.: BARON

Bayat ekmek,yemek. :  KERTİ

Bayındırlık işleri. : NAFİA

Bayındırlık.: UMRAN

Bayır.:ŞEV

Baykuşgillerden,Avrupa-Asya ve Kuzey Afrika’da yaşayan bir kuş.:KUKUMAV

Bayraktar.Sancak veya bayrak taşıyan. :ALEMDAR

Bayram.:İD

Bazı ateşli silahlarda namlunun ucunda bulunan küçük çıkıntı.: ARPACIK

Bazı bitkilerin genellikle süt görünümünde olan özsuyu (kauçuk özsuyu). : LATEKS

Bazı böceklerin katı ve sert üst kanadı. : ELİTRA

Bazı canlıların bir takım yiyeceklere,ilaç,koku,toz gibi nesnelere gösterdikleri ters tepkiye verilen ad. : ALERJİ

Bazı eşyaya verilmesi gereken boyutları,yan görüşü çizmeye,hazırlamaya yada denetlemeye yarayan örnek.:GABARİ

Bazı giyeceklere sertlik vermek için kullanılan bir tür kumaş. :TARLATAN

Bazı harfleri kusurlu söyleyen. :   PELTEK

Bazı hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan iğne biçiminde billur madde. :  RAFAT  :  RAFİT

Bazı hayvanları karanlıkta ışık,çok aydınlıkta karanlık aramaya iteleyen dürtü.:FOTOKİNEZİ

Bazı işlerde sicim yerine kullanılan,ince ve uzun,esnek deri parçası.: SIRIM

Bazı kağıt oyunlarında üçüncü durumdaki oyuncu söz konusuysa,kendisinden önceki oyuncuda ara kağıt veya kağıtlar bulunduğunu düşünerek büyük kağıt yerine düşük değerde bir kağıt atmak.:EMPAS

Bazı kağıtların dokusunda bulunan ve ancak aydınlığa tutulunca görülen çizgi,resim ve yazı gibi biçimler.: FİLİGRAN

Bazı oltalarda kösteği ağırlaştırmak için kullanılan kurşun parçası.:ZOKA

Bazı telli çalgılarda kullanılan hayvan bağırsağından tel.Çalgı teli. : KİRİŞ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:52:11
Bazı türleri evlerde süs bitkisi olarak yetiştirilen bir tür palmiye.:LATANYA

Bazı vakıf kuruluşlarında fakirlerin doyurulması için ayrılan ödenek.: İTAMİYE

Bazı yörelerimizde küçük kar anlamında kullanılan sözcük. :  GİLİRİK

Bebeğin başsız olarak doğmasına tıpta verilen ad. : AKEFALİ

Bebeklere iç çamaşırı olarak giydirilen ince pamukludan kısa kollu giysi. :   ZIBIN 

Becerikli,iş bilen. :  EVİRGEN

Becerikli,usta.:MAHİR

Beceriksiz,güçsüz.:CÜDAM

Bedenin belden aşağı bölümlerini yıkamakta kullanılan tuvalet aracı.:BİDE

Beğenmemek,azımsamak,küçümsemek. :   BUNMAK

Beklenmedik hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyen,güldürücü öykü anlatan kimse.: NEKRE

Bekleyen. : MUNTAZIR

Bel ve kalça arası.  :  BASEN

Bel,çapa veya sabanın toprakta kaldırdığı iri parça.:KESEK

Bel,orta,ara,aralık. : MİYAN (MEYAN)

Belediye.:URAY

Belgeleme. : TEVSİK

Belgesel.: DOKÜMANTER

Belirli bir tonda yazılmış müzik parçasının niteliği.: TONALİTE

Belirti. : SEMPTOM

Belirtiler.: SENDROM

Belize plakası. :  BH

Bellek yitimi. : AMNEZİ

Belli belirsiz hissedilen hafif yel.:ESİNTİ

Belli belirsiz tarih olaylarına ve efsane motiflerine dayanılarak halkın hayal gücüyle meydana gelmiş eser,epope.:DESTAN

Belli bir birim alan içinde yaşayan tüm canlıları,fiziksel çevreleri ve aralarındaki her tür karşılıklı ilişkiyi içeren kavram.:EKOSİSTEM

Belli bir bölgede yaşayan hayvanların tümü./ Yeryüzünde ekolojik olarak sınırlanabilir bir yaşam
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:52:42
mekanında bulunan bütün canlıları ifade eder.(orman faunası,çayır ve deniz faunası gibi). :FAUNA

Belli bir konuda düzenlenen oturum veya seminer,bilgi şöleni.:SEMPOZYUM

Belli bir malın yönetilmesi veya belli bir işin yapılması için görevlendirilen kimse.:KAYYUM

Belli konulara uzun süre odaklanabilme,ayrıntıları algılamada çok başarılı olma ancak insanlarla iletişim kurmakta zorlanma biçiminde kendini gösteren sendrom.:ASPERGER

Belli olmayacak kadar yavaş akan su.:IĞIL

Benekli hayvan.:ÇAPAR

Benim gibi.:BENCİLEYİN

Benin’in eski adı.:DAHOMEY

Benzenden türeyen ve boya sanayiinde kullanılan zehirli  bir madde.Organik boya cevherine verilen ad. : ANİLİN

Benzer seslerin bir mısrada veya bir cümlede kulağa hoş gelecek bir ahenkte tekrarlanması.:ALİTERASYON

Benzeşim,örnekseme.  : ANALOJİ

Benzeştirme. :ASİMİLE

Benzeti.:TEŞBİH

Beraber asker olanlar. :   TERTİP

Berber  :PERUKAR

Bereketli.:ARTAĞAN

Bergama ilçesinde Allianoi antik kentini sular altında bırakacak olan baraj.:YORTANLI

Bergama’nın eski adı. :   PERGAMON

Bering Denizi ile Büyük Okyanus arasında yer alan adalar grubu. :ALEUT

Berkelyumun simgesi  :  BK

Besinini bağımsız olarak sağlayan bitki,kendi belsek.:OTOTROF

Beş heceli üç dizeden oluşan Japon şiir türü.  :  HAİKU

Beş yaşından büyük veya damızlık dışı bırakılmış dişi koyun.:MARYA

Beşparmak da denilen ve üzerine dikili çizgiler bulunan pamuklu bir kumaş.:ELİFİ

Beton  delme  kalemi. Betona  delik  açmakta  kullanılan  sivri  uçlu, çelikten  yapılmış bir alet. :  MURÇ

Beyaz iş işlemekte kullanılan beyaz ve parlak iplik.:SİRESATEN

Beyaz iş işlemekte kullanılan bir çeşit parlak pamuk ipliği.: PAMUKAKİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:53:15
Beyaz mermerde bulunan sert kısım.  :  EMERİL

Beyaz porselen kaplama.:JAKET

Beyaz Rusya’nın başkenti.: MİNSK

Beyaz yada mor çiçekler açan,meyveleri dikenli bir bitki.:TATULA

Beyaz,sarı renkte soğanlı bir süs bitkisi. : NERGİS

Beyaz,yeşil,mavimsi gri renkte billurlaşmış bir tür kalsiyum karbonat.:ARAGONİT

Beyin  yangısı. : ANSEFALİT

Beyin dalgalarının ölçülmesi yöntemi.:EEG

Beyin elektrosu. : EEG

Beyin. :  DİMAĞ

Beyit. : EV

Beyşehir gölünde bir ada. :  MADA

Bez  torba.:CAĞ

Bez dokuyan veya satan kimse.:BEZZAZ

Bez parçalarından dokunan basit kilim,yaygı. :   PALA

Bez tezgahında ipliği ayarlayan tarak. : GÜCÜ

Bez,beze.:GUDDE

Bezekçi. Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta. : NAKKAŞ

Bezekçilikte kullanılan,çok parlak, yeşil ve pembe dalgalı bir çeşit sedefe verilen ad.ARUSEK

Bezeme,süsleme. :  TEZYİN

Bezikte bir deyim. :   RUBİKON

Bıçak bilemeye yarayan çelikten,çubuk biçiminde araç. :  MASAT

Bıçak,kılıç gibi kesici aletlerin kabzanın içinde kalan bölümü.:PIRAZVANA

Bıçkın Rum delikanlısı.: PALİKARYA

Bıkma,usanma.:GINA

Bıldırcın sökünü. : CURNATA

Biberiye,dişbudak. :  HASALBAN

Biçimsiz. : AMORF

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:54:30
Bilardo oyununda kullanılan değnek.  :  İSTEKA

Bilardoda ,oyunculardan birinin topunun öteki toplardan birine değdikten sonra geri dönmesini sağlayacak şekilde yapılan vuruş.  :  KLEPS

Bilenmiş  kesici  bir  aracın  yüzünde  kalan  ve  bileyi  taşıyla  giderilen  metal  çapağı, kıl ağı. :   ZAĞ

Bileşik. : MÜREKKEP

Bileşikgillerden şekeri çok bir tür yer elması.  :   BADAT

Bileşikgillerden,kökleri sebze olarak kullanılan otsu bir bitki.: TEKESAKALI

Bileşim,bileştirme. : TERKİP

Bilgi ve düşüncesi alınmak üzere kendisine danışılan kimse,bilgili.:DANİŞMENT

Bilgi,ilim,irfan.:DANİŞ

Bilgi,malumat.: TİLİ

Bilgicilik.: SOFİZM

Bilgileri gösteren simgeler dizesi.:KOD

Bilgili,haberli,uyanık. : AGAH

Bilginin saklanması ve üretilmesini konu alan akademik ve mesleki disiplini. :  BİLİŞİM

Bilginler : ARİFAN.

Bilginler,yazarlar,sanatçılar kurulu.:AKADEMİ

Bilgisayar   kullanımında   çözüme   erişmek  için  işlenebilir  duruma  getirilmiş  bilgi ortamı.: VERİTABANI

Bilgisayarda bir depolama ortamı olarak yararlanılan,belli sığası olan,plastik manyetik araçlara verilen ad.  :   DİSKET

Bilgisayarda erişilebilir bellek.: RAM

Bilim doktorlarının ve Kardinallerin giydikleri dört köşe külah yada başlık.  :   BARATA

Bilinç,şuur.: ES

Bilinemezcilik.:LAEDRİYE

Bilinen,adı geçen,sözü edilen.  :  MAHUT

Bilirkişi.:EHLİHİBRE

Billur.:KRİSTAL

Billurlaşmış doğal kalsiyum karbonat.:KALSİT

Bilyeli tekerlekler ve küçük bir sandıktan oluşan basit taşıma aracı. :  TORNET

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:55:03
Bilyeli yatak.:RULMAN

Bin dokuz yüz on iki yılında batan transatlantik. :   TİTANİK

Bin metrekarelik bir alan ölçüsü birimi.:DÖNÜM

Binada genel elektrik sigortası.  :  KOFRA

Binaların önlerinde üstü örtülü  önü açık yer. : REVAK

Bir    atom    yada    molekülden     ötekine     bir    yada   daha   çok   elektronun    geçişi   olayı. :   REDONS  : REDOKS

Bir  borunun ağzına  biçim   vermek,  genişletmek   veya   pürüzlerini   almakta   kullanılan  aygıt. :   RAMBA

Bir  çeşit uzun rende. :  KUSTERE

Bir  geminin  alabildiği  yük  miktarı (.Kuzey  Avrupa’da  kullanılan  200 kg’a  yakın  gemi yüklerine  ve  büyük  miktarda  ticaret  mallarına  değer  biçmeye  yarayan  kütle  ölçü  birimi). :  LASTA

Bir  ilacın  yerine, o  ilaçla  aynı  koşullarda  ve  aynı  biçimde  verilen  etkisiz  ve  zararsız madde. :PLASEBO

Bir  matematiksel   ifadede aldığı  değere  göre  belirli  durumlar  kümesini  saptayan değişken. :   PARAMETRE

Bir  sanatçının, bir  okulun  veya  bir  dönemin  yapıtlarını  toplu  bir  biçimde  sunan  resim sergisi. :   RETROSPEKTİF

Bir  sözcüğün  yerine  başkasını  kullanma  biçiminde  görülen  konuşma  bozukluğu,  söz karışıklığı . : PARAFAZİ

Bir  tiyatro  oyununda  oyuncuların  bir  defada  söylediği parça. : TİRAT

Bir  ülkede  olağanüstü  dönemlerde  devletin  ödeme  süresi  gelmiş  borçlarını  yasayla ertelemesi. : MORATORYUM

Bir akarsu yatağının az eğimli vadi tabanlarında ve ova düzlüklerinde çizdiği “S” harfine benzer kıvrım.:MENDERES

Bir aletin çapları birbirinden farklı olan parçalarından birini ötekine geçirebilmek için yararlanılan bağlayıcı.:ADAPTÖR

Bir Alman denizatlısı tarafından batırılan ve 1915’te ABD’nin 1.Dünya Savaşına girmesine neden olan İngiliz yolcu gemisi.  :   LUSİTANİA

Bir anason türü.(Çorba,sebze ve balık yemeklerinde kullanılır).:PİMPİNEL

Bir anayasa yapmak veya bir anayasayı değiştirmek için toplanan olağanüstü ve geçici meclis.:KONVANSİYON

Bir arazinin bölünmesi,parsellere ayrılması.:İFRAZ

Bir arazinin çeşitli noktaları arasındaki yükselti farkını ölçmeye yarayan alet,düzeç.:NİVO

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:55:39
Bir aruz vezni. :  REMEL

Bir asitle birleşince bir tuz oluşturan madde.:BAZ

Bir at arabası türü.:LANDON

Bir atardamarın bir noktasında oluşan ur biçiminde gevşeme şişkinliği.:ANEVRİZMA

Bir atımlık barut.:KESİ

Bir av köpeği cinsi. :   ZAĞAR  :   SETER

Bir av köpeği cinsi.:TERİYE

Bir av kuşu. :   ÜVEYİK

Bir avuç dolusu: APAZ

Bir ayakkabıya ağaç veya metal çivi çakmak için delik açmaya yarayan ayakkabıcı aleti.:KAÇABURUK

Bir bakteri türü.:BASİL

Bir baleyi oluşturan adım,figür ve anlatımların bütünü.:KAREOGRAFİ

Bir balık türü.  :  İSKORPİT: ZARGANA

Bir balık türü.:DUBAR

Bir baş rahip yada bir baş rahibe tarafından yönetilen manastır.:ABEYİ

Bir başlık türü.:BÖRK

Bir batarya topun birden ateş etmesi.:SAPARTA

Bir bestede kullanılabilecek aynı türden sesler kümesi.:SKALA.:ISKALA

Bir bezik oyunu terimi. :   VİDO

Bir bilgiyi gösteren simgeler dizisi.:KOT

Bir binadaki toplantı veya gösterinin yapıldığı yer,/ Tiyatroda dinlenme yeri. :  FUAYE

Bir binanın yöre imar dairesinin öngördüğü azami yüksekliği.:GABARİ

Bir borca karşılık hesabı daha sonra görülmek üzere yapılan kısmi ödeme.:AKONT

Bir böbrek üstü hormonu. :   KORTİZON

Bir bölgede yetişen bitkilerin hepsi,bitki örtüsü.: FLORA

Bir bölgede yetişen hayvanların tümü.:FAUNA

Bir buçuk dirhem değerinde eski bir ağırlık ölçüsü birimi. :  MİSKAL

Bir buharlı lokomotifin hemen arkasına yerleştirilen ve lokomotifin beslenmesi için gerekli yakıt ve suyu

taşıyan araç. :   TENDER
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:57:24
Bir buluşun ve kullanım hakkının kime ait olduğunu gösteren belge. :   BERAT

Bir büyük güç sahibini perde arkasından yöneten kimse.:KAMARİLLA

Bir büyükelçinin temsilci olarak bulunduğu ülke dışına çıkması durumunda veya o ülkeye gelmesinden önce ona vekalet eden diplomat.:MASLAHATGÜZAR

Bir canlıdaki genlerin tümü.  :   GENOM

Bir caz üslubu (1940’larda ortaya çıktı).:BOP

Bir cins antilop. : KAV

Bir cins av köpeği.: ZAĞAR

Bir cins bamya. :   OKRA

Bir cins baykuş. : YAPALAK

Bir cins börülce. :  MAŞ

Bir cins doğan. :   ZAĞANOS

Bir cins erik. :AYNABAKAR

Bir cins güvercin. :   PAL

Bir cins ince,şık dokunmuş patiska. :  NANSUK

Bir cins iri yengeç.:PAVURYA

Bir cins kokulu sandal ağacı. Bir cins mısır.:KALEMBEK

Bir cins koyun. : DALABA

Bir cins mimoza:. AMBERAĞACI

Bir cins orkide. : ADA

Bir cins pamuklu kumaş.  :   KALİKO

Bir cins parlak kumaş. : KARAMANDOLA

Bir cins pasta.:EKLER

Bir cins portakal. : NAVEL

Bir cins reçine. : LAKA

Bir cins sülün. :   TURAÇ

Bir cins taze fasulye.:ANAPA

Bir cins tüylü av köpeği: BARAK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:57:54
Bir cins, sazana benzer tatlı su balığı. : KARAKEÇİ

Bir cismin hareketinin ölçülmesinde temel alınan nicelik. : MOMENTUM

Bir çakıl taşı türü.:BREŞ

Bir çalışmaya yardım sağlamak için,genellikle açık havada yapılan eğlentili toplantı.:KERMES

Bir çeşit balık ağı.  :  IRIP

Bir çeşit börülce.:MAŞ

Bir çeşit büyük ve zehirli örümcek.:KUNDA

Bir çeşit çevirme ağı.:BARABAT

Bir çeşit erkek şalvarı.:ÇAKŞIR

Bir çeşit hamur yemeği. : PİRUHİ

Bir çeşit ince,çoğu kez çiçekli pamuklu kumaş.  :   MARKİZET

Bir çeşit ipek kumaş.:KEMHA

Bir çeşit İtalyan peyniri. : PARMİCAN

Bir çeşit kekik. : ZAHTER

Bir çeşit kısa ney.: NISFİYE

Bir çeşit Leh dansı.:MAZURKA

Bir çeşit pamuklu kumaş. : HASA

Bir çeşit papağan.:LORİ

Bir çeşit pelte.: PALUZE

Bir çeşit sertçe,ince yünlü kumaş.:SOF

Bir çeşit testere. :  MUŞER

Bir çeşit top mermisi. : HUMBARA

Bir çeşit Venedik altın akçesine verilen ad.  :  DUKA

Bir çeşit yanardağ kütlesi  : BAZALT

Bir çiçek. :   PAŞAÇADIRI

Bir çift at tarafından çekilen,üstü kapalı,yaylı ve dört tekerlekli binek arabası.:KARUÇA

Bir çifte kürekli küçük patalya. :  DİNGİ

Bir çocuk oyunu. : KUKA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:58:22
Bir çok Avrupa ordusunda mızraklı süvarilere verilen ad.:UHLAN

Bir çok bedensel özelliğiyle file benzeyen,tavşan iriliğinde memeli bir hayvan.:DAMAN

Bir çok bitkiyle özel bir koku verilmiş,tatlı,bir tür şarap.:VERMUT

Bir çok Ermeni baş patrik ve patriğin adı.: NERSES

Bir çok kıtadan oluşan şarkı gibi söylenmek üzere yazılmış duygusal şiir,şarkı. : LİED

Bir çok kişi tarafından el ele tutuşarak oynanan bir halk oyunu.: HORA

Bir çok kişinin yaptığı işlerde gayret vermek için kullanılan ünlem.:YİSA

Bir çok organik maddeyi eritmekte kullanılan uçucu,kolayca alev alır,eter kokusunda bir sıvı.:ASETON

Bir çuval türü.: TELİS

Bir dalda dördü beşi bir arada bulunan meyve kümesi.: ÇATANAK  :  ÇOTANAK

Bir dalganın genlik,evre ve sıklığının bir yasaya göre zaman içinde farklılaşması.:MODÜLASYON

Bir davanın mahkemece nasıl bir hükme bağlandığını gösteren resmi belge.:İLAM

Bir deniz teknesinin başka bir tekneye veya iskeleye yanını vererek yanaşması.:ABORDA

Bir deniz yolculuğunda geminin veya yükünün gördüğü zarar.:AVARYA

Bir deste (52’lik) kağıtla oynanan bir iskambil oyunu.:KİNG

 Bir devletin topraklarıyla çevrilmiş,başka bir devlete ait arazi. :ANKLAV

Bir devletin yada bir şirketin yönetimini birlikte yürüten üç kişilik topluluk. :  TROYKA

Bir dilde yeni sözcükler kullanma. :  NEOLOJİ

Bir dileği yerine getirme.:İSAF

Bir dilin söz varlığı. :  VOKABÜLER

Bir dizi metal yada bambu dilden oluşan Afrika’ya özgü bir çalgı. : MBİRA

Bir dokunun sertleşmesi.:SKLEROZ

Bir duvardaki taş yada tuğla sırası. :   REDE

Bir düğmeyi yada kopçayı tutmaya yarayan halkacık. : BRİT

Bir düzlem şeklin aynı yöndeki paralel bütün kirişlerini eşit parçalara bölen çizgi. : ORTAY

Bir düzlemin odak denilen durağan iki noktaya uzaklıkları değişmeyen noktaların geometrik yeri olan eğri.:HİPERBOL

Bir ekin hastalığı.  :   RASTIK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:58:55
Bir elçinin bir ülkeye atanmasından önce o ülkeden istenen uygun görme yazısı.:AGREMAN

Bir elektrik akımını alıp başka bir kuvvete çeviren cihaz.: RESEPTÖR

Bir elektrik devresindeki akımı,başka bir devreden geçen akımdaki değişiklikler aracılığıyla denetleyen aygıt,.değiştirgeç. : RÖLE

Bir elektrofonun veya başka elektro-akustik sistemin yükseltici ve hoparlörleriyle birlikte kullanılmak üzere tasarlanmış güç yükseltici olmayan radyo alıcısı.: TUNER

Bir elektron tüpünde temel işlevi ikincil yayım üretmek olan elektrot.  :   DİNOT

Bir elma türü. :   APİ

Bir erik türü.:AYNABAKAR

Bir eser üzerindeki hak.: TELİF

Bir eserde asıl konu olarak ele alınan olaylardan önce,geçmiş bir takım başka olguları anlatan ilk bölüm,öndeyiş.:PROLOG

Bir fal türü.:CİFİR

Bir fındık çeşidi.:FOŞA

Bir Fransız halk dansı.:GAVOT

Bir gemici düğümü,ızbarço bağı.: ALABORİNA

Bir gemideki malların gösterildiği,boşaltma işlerinin yapılacağı liman idaresine verilecek liste./Bildiri. :  MANİFESTO

Bir geminin alabildiği yük miktarı.:LASTA

Bir geminin hangi devlete ait olduğunu gösteren bayrak.:BANDIRA

Bir geminin yüklü su kesimi ile boş su kesimi arasında kalan bölümü.:FAÇA

Bir geyik türü. :  ÇOPUR

Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça,giysi.. : ROBA

Bir giyeceğin göğüsle omuz arasında kalan bölümüne eklenen parça.:ROBA

Bir görevin yerine getirilmesinde iş ortaklığı. :   SİNERJİ

Bir görüntü,bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için simgelerle göz önünde canlandırıp dile getirme. :ALEGORİ

Bir gösteri sırasında perde arasındaki dinlenme zamanı.:ANTRAKT

Bir güreş türü.:KARAKUCAK:DALMA

Bir halk türküsü.:MAYA

Bir hava taşıtının belirli bir noktadan uzaklığını ve yön açısından belirlemeyi ve çevredeki hava taşıtlarına kimi komutları iletmeyi sağlayan radar eşgüdümlü hava trafik denetleme sistemi. :  NAVAR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:59:28
Bir hekimin ustalığı,mahareti.  :  HAZAKAT

Bir Hıristiyan derneği.:CİZVİT

Bir Hint tanrıçası.:BRAHMA

Bir Hint tanrısı.:BRAHMA

Bir hükümdara vergi veren halk. : RAİYE

Bir ırmağın denize kavuştuğu yerde lığların birikmesiyle oluşan üçgen biçimli ova,delta.:ÇATALAĞIZ

Bir ile üç yaş arasında bulunan burulmuş erkek sığır. :   TOSUN

Bir ilin en yüksek maliye görevlisi.:DEFTERDAR

Bir inanışın heyecanı ile coşup kendisinden geçme hali,vecd.:CEZBE

Bir ipe geçirilmiş yada birbirine bağlanmış yaş yemiş yada sebze bağı.  :   HEVENK

Bir ipe veya çubuğa dizilmiş yada saplarından birbirine bağlanmış yemiş veya sebze bağı.:HEVENK

Bir iskambil oyunu. : FİTİL: OHEL

Bir İspanyol dansı.:BOLERO

Bir İspanyol şiir türü.:ROMANS     
        

Bir iş için,herhangi bir üst makama yazılan yazı.:MÜZEKKERE

Bir işi yapmak,bir aracı onarmak için kullanılan alet takımı.:AVADANLIK

Bir işin sonunu düşünerek ölçülü,tedbirli davranma.: TEMKİN

Bir işletmenin ani batışı.  :  KRAK

Bir kağıt oyunu. : KANASTA

Bir kalkanın ortasında bulunan,eli korumaya ve oklardan sakınmaya yarayan,genellikle bombeli bölüm.:UMBO

Bir kap içinde sıvı yağ ve fitilden oluşmuş aydınlatma aracı.:KANDİL

Bir kasın tümünü veya bir parçasını kesme ameliyatı.:MİYOTOMİ

Bir keçi yünü türü.:MOHER

Bir kelimedeki harflerin yerini değiştirerek elde edilen kelime.:ANAGRAM

Bir kıyıya yada gemiye göre açık deniz. : ALARGA

Bir kilim türü.:CİCİM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 22:59:59
Bir kimse veya bir sorun için halkın olumlu veya olumsuz kanaatinin belirlenmesi amacıyla yapılan oylama. : PLEBİSİT

Bir kimsenin kimlik bilgilerini gösteren kayıt. :  KÜNYE

Bir kitabın kısaltılmış biçimi ve özellikle kısa tarih kitabı. :   EPİTOME

Bir konu ile ilgili bilgi vermek ve bu bilgiler üzerinde tartışmak amacıyla birkaç yetkilinin yönetimi altında düzenlenen toplantı.:SEMİNER

Bir konuda özet olarak verilen bilgi veya açıklama.:BRİFİNG

Bir konuyu açıklamak için hazırlanmış resim veya levhalardan oluşmuş kitap,harita kitabı.:ATLAS

Bir koy yada lagünün  dar girişi.  :  İNLET

Bir koyun türü.:DAĞLIÇ

Bir köleyi özgürlüğüne kavuşturma.: İTAK

Bir köpek cinsi. :  KANİŞ

Bir köpek cinsi.:KANGAL.:FİNO

Bir köşeden karşı köşeye doğru katlanmış yada kesilmiş olan. : VEREV

Bir kumaş türü.:CANFES.:KREP

Bir kumaş üzerine başka bir kumaş parçası veya dantel dikilerek yapılan işlem.:APLİKASYON

Bir kundak üzerine oturtulan ve zemberekle geçirilen çelik yay. : ARBALET

Bir kurulun,bir topluluğun en önemli üyelerinden her biri. :  RÜKÜN

Bir kuruluşa bağlı yolcu gemilerinin  en eski kaptanı.  :  KOMODOR

Bir kuş türü.:BAŞTANKARA.:REA

Bir kuvvetin uygulandığı kütleyi bir eksen etrafında döndürme eğilimi. :   TORK

Bir maddenin kimyasal bir tepkimede hiçbir değişmeye uğramadan tepkimenin olmasını veya hızının değişmesini sağlayan etkisi.: KATALİZ

Bir madeni paranın yüzündeki bütün kabartma ve resimlerden daha yüksek bir çıkıntı oluşturan çevre pervazı.:ARSATA

Bir mekanı örten kemerli yapı.. :   TONOZ

Bir mersinbalığı türü.: BİZ.:ŞİP

Bir metreküp odun ölçü birimi. : STER

Bir metrenin milyonda biri. :  MİKRON

Bir meyve. Tüylü Liçi. : RAMBUTAN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:00:28
Bir meze türü.: TOPİK

Bir Mezopotamya destanı.:ETANA

Bir Mısır tanrısı.:PTAH

Bir motorda bilyelerin almaşık devinimini dairesel devinime çeviren dingil. :   KRANK

Bir motorda bilyelerin almaşık devinimini dairesel devinime çeviren mil.: KRANK

Bir mukavemet yarışını ve bir tüfekle atış yarışını içeren kayak sporu. : BİATLON

Bir mülk kaça satın alınmışsa,o mülke o para ile sahip olma,önalım.:ŞUFA

Bir müzik parçasının dinleyicilerin isteği üzerine  bir kez daha çalınması. :  BİS

Bir müzik parçasının hangi hızla çalınması gerektiğini gösteren alet.:METRONOM

Bir müzik yapıtında kullanılmaya elverişli tüm seslerin oluşturduğu dizi.: SKALA

Bir oda veya mekana açılan,duvar yada çitle çevrili girinti.:ALKOV

Bir operanın sözlerinin yazılı olduğu kitap.  :  LİBRETTO

Bir organda,bir atardamarın,doku bozukluğu sonucu kan pıhtısı ile tıkanması.:ENFARKTÜS

Bir organı su vererek yıkayıp temizleme. :  LAVAJ

Bir orkestradaki tüm çalgılarla çalınan bölüm.:TUTTİ

Bir orman ağacı. : SEKOYA

Bir orta oyunu tipi.:ZUHURİ

Bir ortaçağ çalgısı.: JİG

Bir Ortadoğu tanrısı.: BAAL

Bir ot ve bu otun öğütülmesiyle elde edilen tozdan yapılan bir çeşit tutkal.:ÇİRİŞ

Bir otomobilin arkasına takılan,insan taşımaya yarayan,tekerlekli,üstü kapalı araç.:KARAVAN

Bir oyuğa,bir yuvaya yerleştirilmiş tesisat.: ANKASTRE

Bir oyunda,bir filmde dinlenme süresi,ara.:ANTRAKT

Bir ölçü biriminin önüne getirildiğinde bu birimi binle bölen önek.:MİLİ

Bir ölüyü toprağa gömme.:DEFİN

Bir örümcek türü.:BÖ

Bir palmiye türü. : DUM

Bir pancar hastalığı.  :   KARABACAK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:00:55
Bir papağan türü.:LORİ

Bir parça üzerine paralel çizgiler çizmek için kullanılan alet. : MİHENGİR

Bir parçanın ağır çalınacağını belirten müzik terimi.:LENTO

Bir parçanın ağır ve görkemli çalınacağını veya söyleneceğini anlatan müzik terimi.:LARGO

Bir parçanın canlı,neşeli ve hızlı çalınacağını belirten müzik terimi.:ALLEGRO

Bir parçanın notalarının,ara vermeden birbirine bağlanarak söyleneceğini veya çalınacağını belirten müzik terimi.:LEGATO

Bir Pasifik ülkesi olan Batı Samoa’nın başkenti.: APİA

Bir Pasifik ülkesi olan Batı Samoa’nın para birimi.: TALA

Bir Pasifik ülkesi olan Vanuatu’nun para birimi.:VATU

Bir poliçenin arkasına ciro edildiği kişiye ödenmesi için yazılan havale emri. : ORDİNO

Bir resim,desen yada alçak kabartmada,bazı nesne ve figür boyutlarının,perspektifin etkisiyle kısalması. :   RAKURSİ

Bir resmi sulandırılmış renklerle boyamaya yada gölgelemeye verilen ad. : LAVİ

Bir roman veya öyküde ikinci derecede bir olay.:EPİZOT

Bir saç şekli. : ALABROS

Bir salgı bezi dokusunda,o doku aleyhine gelişen tehlikesiz ur.:ADENOM

Bir sanatçının tek müzik aleti eşliğinde verdiği konser. : RESİTAL

Bir seçimde adaylardan hiçbirinin gerekli oyu sağlayamaması nedeniyle seçimin sonuçsuz kalması. : BALOTAJ

Bir sesin yarım ton kalınlaştırılacağını gösteren nota işareti.:BEMOL

Bir sıvının içindeki alkol derecesi. :  GRADO

Bir sıvıyı gaz biçiminde püskürten aygıt.:VAPORİZATÖR

Bir sinema filmini televizyonda göstermeye yarayan cihaz.: TELESİNEMA

Bir sinir lifini uyarmak için anında devreye giren  bir doğru elektrik akımının sahip olması gereken en düşük şiddet değeri. :   REOBAZ

Bir sonuç çıkartma yolu.:ANALOJİ

Bir sorunu ele alış,ona bakış biçimi.:YAKLAŞIM

Bir sözcükteki harflerin yerini değiştirerek elde edilen yeni sözcük.:ANAGRAM

Bir su altı aracı.:BATİSKAF

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:01:23
Bir süre sürülmeyerek boş bırakılmış tarla. :  GEN

Bir süs bitkisi. :   ŞAKAYIK  :  KÜPE ÇİÇEĞİ  :  KATALPA

Bir süs taşı. : AMETİST

Bir şarkının,bir filmin deneme kaydı yada çekimi. :   DEMO

Bir şehrin avukatlarının toplandığı meslek kuruluşu.:BARO

Bir şey için uygun durum,fırsat.:PUNT

Bir şey üzerindeki gerekli bilgi,kavram.:NOSYON

Bir şeyden korkmak,ürkmek,çekinmek.: OCUMAK

Bir şeye dayanan. :  MÜSTENİT

Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma.HALT

Bir şeyi bir yerden bir yere götürüp getirmeye yarayan halat.: VARAGELE

Bir şeyi unutmamak için parmağa bağlanan iplik. : RETİME

Bir şeyin ayrıntılarına girmeden ana çizgilerini belirten.:KABATASLAK

Bir şeyin balmumu,alçı gibi maddeyle kalıbını çıkarmak için yapılan işlemlerin tümü.:MULAJ

Bir şeyin en güçlü ve sağlam yönü.:RÜKÜN

Bir şeyin en yüksek ve sivri noktası.:DİN

Bir şeyin içinde var olan. : MÜNDEMİÇ

Bir şeyin içindeki öz,lup.: EVİN:NÜVE

Bir şeyin kenarını koruyan,süsleyen veya sınırını belirleyen çerçeve.:BORDÜR

Bir şeyin özü,aslı.:MAYE

Bir şeyin parçaları arasındaki uygunluk.:LORANT

Bir şeyin yokluğunu hissetme.  :   ARAMİ

Bir tabanca türü.:PİŞTOV

Bir takoz türü.:BAT

Bir tarım aleti,geminin orta bölümü. : BEL

Bir tarikatın müritlerinin yolculukları sırasında konakladıkları, ibadet ve ayin yaptıkları tekkelere verilen ad. :    ZAVİYE

Bir tatlı su balığı:   ÇOTİRA. :  TARANGA

Bir tatu (döğme) türü.  : APAR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:01:52
Bir tekkenin şeyhi olan kimse.: POSTNİŞİN

Bir televizyon ekranına bağlanan mikrofon yardımıyla,ekrandaki görüntüler eşliğinde şarkı söyleme esasına dayanan oyun.: KARAOKE

Bir tema etrafında oluşan.:TEMATİK

Bir ticaret senedinin yenilenmesinden alınan komisyon.:ACYO

Bir ticari ortaklığın kuruluşu sırasında başlangıç sermayesini oluşturmak üzere  ortakların  vermeyi yükümlendikleri değerlerin tümü./ Anonim şirketlerde kurucu ortakların veya sermaye artırımına katılanların şirket sermayesine yaptıkları her türlü katkı. : APOR

Bir tiyatro oyuncusunun seyircilerin duyacağı biçimde ama sanki diğer oyuncular duymuyormuş gibi konuşması veya düşünmesi:. APAR

Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça : TİRAT

Bir tiyatro oyununda,karşısındakinin sözüne gerekli karşılığı verme.:REPLİK

Bir tiyatro sahnesinin önünde,ışık ve ışıldakların yerleştirildiği,izleyiciye en yakın yer.:RAMP

Bir tiyatroda en üst balkon. :   PARADİ

Bir toplantıda bulunma karşılığı alınan para,oturum ücreti.:HAKKIHUZUR

Bir toplumdaki ahlakla ilgili davranış biçimleri. :   TÖRE

Bir tuzla ürününün satıldığı bölgeler. : OROS

Bir tür Amerikan kekliği. : İNAMBU

Bir tür antilop. :  UREBİ

Bir tür asma,Meryem ana asması.:AKASMA

Bir tür balık ağı. : ABLATYA

Bir tür başlık.  :   KABALAK

Bir tür baykuş.  :  KUKUMAV

Bir tür bıçak.  :  DAĞA

Bir tür cüppe.  :   BİNİŞ

Bir tür çuha. :.EN

Bir tür dana ve öküz derisi.:TELATİN

Bir tür davul.:TİMBAL

Bir tür delikli balık ağı.:IRIP

Bir tür domino oyunu.: AZNİF

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:02:19
Bir tür et yemeği. : PATE

Bir tür ferace. :  ALAVURA

Bir tür filika.:FUTA

Bir tür gemici düğümü.Izbarço bağı. : ALABORİNA

Bir tür hafif ayakkabı. :   YEMENİ

Bir tür ince dokunmuş çizgi kumaş.:ÇİTARİ

Bir tür ince ipekli kumaş. : PAPAZİ

Bir tür ince meşin. :VAKETA

Bir tür İngiliz birası.:ALE

Bir tür iplik bükme aracı.:TEŞİ

Bir tür işleme. :  KOPANAKİ

Bir tür jelatin. : AGARAGAR

Bir tür kağıt süslemeciliği.:EBRU

Bir tür kalın ve ağır çizme. :  TOMAK

Bir tür kalsiyum karbonat.:ARAGONİT

Bir tür keçe çadır. : GEDEME

Bir tür kement.:BOLA

Bir tür kertenkele.  :  BABAKÖŞ: AGAMA:VARAN

Bir tür keten patiska veya basma. : KRETON

Bir tür keten,patiska veya basma.:KRETON

Bir tür kısa hırka.:LİBADE

Bir tür kömür sobası.: SALAMANDRA

Bir tür kukuletalı asker kaputu,yağmurluk.:AVNİYE

Bir tür kumaş. :  DRA: FLANEL

Bir tür kuzu eti yemeği. :KAPAMA

Bir tür kürek.:AYALEMA

Bir tür macun.:BERŞ

Bir tür mezgit balığı. :  MERLANOS

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:02:45
Bir tür nişasta helvası.:SABUNİYE

Bir tür org.: LATERNA

Bir tür ökçesiz ayakkabı,yemeni. :  KALAVRA

Bir tür palmiye.  :   AREKA

Bir tür pamuklu kumaş. :   PAZEN

Bir tür pelte. :   PALUZE

Bir tür perde. :   STOR

Bir tür peynir.  :   EDAM

Bir tür sağlam ve yumuşak dana veya öküz derisi. : TELATİN

Bir tür sert ve fazla kızarmayan domates. :  KAVATA

Bir tür ses alma cihazı.: DİKTAFON

Bir tür sıçan. : FARİG

Bir tür sıralaç. :   KALAMAZO

Bir tür soğanlı süs bitkisi.:AMARİLİS

Bir tür süs kağıdı.: SERPANTİN

Bir tür süsleme sanatı. 18. yy  başında Fransa’da çok geçerli olan,kavisli çizgileri bol,gösterişli bezeme üslubu. : ROKOKO

Bir tür şahin. : LAÇİN

Bir tür şalvar.  :  ELİFİ

Bir tür şeker hamuru.:NUGA

Bir tür tabanca.:NAGANT

Bir tür takoz.:BAT

Bir tür taşkömürü.:ANTRASİT

Bir tür tozluk.:GETR

Bir tür verimli balçık.  :   LÖS

Bir tür yağsız ve tuzsuz peynir. :   TELEME

Bir tür yapay mermer.  :  BREŞ

Bir tür yelkenli ve motorlu yarış teknesi.:REGATA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:03:13
Bir tür yün örgüsü.  :  HARAŞO

Bir tür yünlü kumaş. :  KAŞE

Bir tür zamk.:KİTRE:LAK

Bir türün,bir olayın karakteristik yönünü veren.:SPESİFİK

Bir ulusun başka bir ulusu siyasi ve ekonomik egemenliği altına alarak yayılması veya yayılmayı istemesi.: EMPERYALİZM

Bir ülkede yönetime el koyan kimselerden oluşan kurul.: CUNTA

Bir ülkenin iskeleleri arasında gemi işletebilme hakkı. :   KABOTAJ

Bir üzüm cinsi. :  İRİKARA: PAPAZKARASI

Bir üzüm türü.:KARAGEVREK

Bir varlığın doğası. : NELİK

Bir veya iki çalgı için yazılmış,üç veya dört bölümden oluşan müzik eseri.:SONAT

Bir veya iki milimlik pli.  :  NERVÜR

Bir yada iki çalgı için yazılmış üç yada dört bölümden oluşan müzik eseri. :   SONAT

Bir yağ türü.:BEZİRYAĞI

Bir yapıda dış kapıyla odalar arasındaki giriş bölümü.:DALAN

Bir yapının Belediyece öngörülen yüksekliği. : GABARİ

Bir yapının iç duvar kaplaması. :  LAMBRİ

Bir yarış  yelkenlisi. :   SNİPE

Bir yaşını geçmiş inek yavrusu.:DÜVE

Bir yazı sayfasının altına,metnin herhangi bir noktasıyla ilgili olarak yazılan açıklama.:HAŞİYE

Bir yelkenli türü.:CÖNK

Bir yengeç türü. :   UCA

Bir yerde biriken sıvıları dışarıya akıtmakta  kullanılan oluk veya boru. : AKAÇ

Bir yere gönderilen eşyanın listesi.:İRSALİYE

Bir yeri kira ile tutabilmek için sahibine veya içindeki kiracıya açıktan verilen para.:HAVAPARASI

Bir yetimin veya akılca zayıf birinin malını yöneten kimse. :  VASİ

Bir yılan türü.: PİTON

Bir yıllık kuzu.:TOKLU

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:03:39
Bir yol veya geçide girilmemesi için acele yapılan engel : BARİKAT

Bir yüzeyin eğiklik derecesini anlamaya yarayan araç. Topoğraf aracı. : NİVO

Bir yüzü içbükey,öbür yüzü dışbükey olan mercek. :  MENİSK

Bir yüzünde Kurtuluş Savaşı,diğer yüzünde ise Cumhuriyetin ilanı canlandırılan,8 Ağustos 1928’de açılan Taksim Atatürk Anıtının İtalyan heykeltıraşı.:PİETRO CANONİCA

Bir zırhlı gemi türü. : DRETNOT

Bir zinciri oluşturan halkalardan her biri.  :  BAKLA

Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazırlanmış arpa veya başka taneler.:MALT

Birbirine bağlı kurşun bölmelere yerleştirilmiş renkli cam parçacıklarından oluşan,saydam pencere süslemesi veya resim. :  VİTRAY

Birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı.:KIRAN

Birbirine sürtünen cisimlerin karşılıklı etkileşimini inceleyen bilim dalı. :   TRİBOLOJİ

Birbirine uygun,karışık. :  MÜMTEZİÇ

Birbiriyle geçinemeyen gemi tayfası. :  ALABABULA

Birçok onayaklı kabukluda orta sularda yaşayan larva biçimi. :  ZOE

Birden çok işletmenin bir grup başkanının yönetimi altında,belirli bir işi gerçekleştirmek amacıyla belirli bir süre için oluşturdukları topluluk.:POOL

Bireycilik. : İNDİVİDÜALİZM

Bireyler.: EFRAT

Biri Amerika’da,diğeri Madagaskar’da yetişen ve yelpaze biçiminde yaprakları olan iki ağacın ortak adı.:RAVENALA

Biri öne,öteki arkaya bakan,birbirine karşıt iki yüz biçiminde betimlenen eski bir Roma tanrısı.  :İANUS

Bir-iki yaşında koyun. :  ŞİŞEK

Birimlerin başına konulduğunda on katı gösteren bir ek.:DEKA

Birinci çağın ilk dönemi ve bu dönemde oluşmuş yer katmanları.:KAMBRİYEN

Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusunda kullanılan bir tür başlık.:KABALAK

Birine bir mülkü sahip kılma. :   TEMLİK

Birine karşı gelmek,sert cevap vermek.:ÇEMKİRMEK

Birinin ölümünü haber veren.:NAİ

Birler,tekler. :   YEGAN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:04:15
Birleşik bir ışık demetinin bir biçmeden (prizma) geçtikten sonra ayrıldığı basit renklerden oluşmuş görüntü.:TAYF

Birleşikgillerden hekimlikte kullanılan ıtırlı bir bitki. :   TARHUN

Birleşikgillerden,kökleri sebze olarak kullanılan otsu bir bitki. :   TEKESAKALI

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü’nün kısa yazılışı.: UNESCO

Birlik. :   VAHDET

Birlikte kullanıldığı terimin anlamına aşırılık kazandıran bir müzik terimi.:ASSAİ

Birmanya (Myanmar) para birimi.  :   KIYAT

Birmanya’da sıradağlar. :ARAKAN

Birmanya’nın plakası. :BA

Bisiklet ve motosiklette dümenin elle tutulan kısımlarına geçirilen ve yumuşak,sentetik maddeden yapılan kaplama.:ELCİK

Bistüri. :  NEŞTER

Bit yavrusu. :   YAVŞAK

Bit,tahta kurusu gibi böceklerin yumurtası.:SİRKE

Bit. : KEHLE

Bitki hastalıklarını inceleyen bilim dalı.:FİTOPATOLOJİ

Bitki kökleri,şeker,misk,dövülmüş ceviz veya fındık içi ile yapılan bir tür şekerleme.:DEVAİMİSK

Bitki. :  VİTAL

Bitkilerden elde edilen ilaçlarla hastalıkların tedavisi.: FİTOTERAPİ

Bitkilere,özellikle ekinlere zarar veren bir böcek.:BAMBUL

Bitkilerin,hayvanların doku ve sıvılarında bulunan,birleşimi karbon,oksijen,azot,hidrojen ve kükürt olan,suda eriyen,beyaza yakın renkte,yapışkan madde.:ALBÜMİN

Bitkinin doğal olarak yetiştiği yer,yurt.:HABİTAT

Bitkisel tellerden yapılmış kaba örgülü büyük çuval. :   TELİS

Bitkisiz. : AFİTAL

Bizans kiliselerinde kadınlara ayrılan bölüm. :   YİNEKE

Boagillerden,Afrika ve Asya’da yaşayan,zehirsiz,çok güçlü büyük yılan.:PİTON

Boagillerden,tropikal Amerika’da yaşayan,avını sararak ve sıkarak öldüren yılan.:ANAKONDA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:04:43
Bodrum yakınlarında turistik bir belde.:TÜRKBÜKÜ

Boğa güreşçisi. :   TORERO

Boğa güreşi.:KORİDA

Boğa,tosun.:KELE

Boğanotunun güz çiğdemi de denilen bir türü. :  İTBOĞAN

Boğaya tutulan kırmızı şal (Matadorların boğayı yormak ve hırslandırmak için kullandıkları kırmızı renkli kumaş parçası). :   MULETA

Boğaz mukozasının şişmesi,yutak iltihabı.: ANJİN

Bol,verimli,gür.:FEYYAZ

Bolivya’nın başkenti.  :  LAPAZ

Bolkar dağları ile Ala dağlar kütlesini birbirinden ayıran tektonik çukur.  :  ECEMİŞ

Bolluk,genişlik.:FERAHİ

Bolu ilinde bir kaplıca.:SAROT

Bolu yakınlarındaki kayak merkezi. : KARTALKAYA

Bolu’nun Göynük ilçesinde,doğal güzelliğiyle tanınmış bir göl.:SÜNNET GÖLÜ

Bombalardan korunmak için yerin altına kazılmış siper.:KAZAMAT

Borazan kuşu. : AGAMİ

Borç alınan bir paranın belirli zamanlarda ödeneceğini gösteren senetler.:ESHAM

Borç alma. : İSTİKRAZ

Borç veren,alacaklı  : DAİN

Borç veren.:DAYİN

Borç verme anlamında eski bir sözcük. :  İDANE

Borç verme. : İKRAZ

Borçlar.:DÜYUN

Borda kaplamalarını yerleştirmek için ahşap gemilerin omurgalarına açılan yuva. : AŞOZ

Borneo dağlarında yaşayan sülün. : RALİC

Borsada kesin vadeli değerlerin kuru ile primli değerlerin kuru arasındaki fark. :  EKAR

Boru sesi. : Tİ

Boruları döndürmeden eklemeyi sağlayan bağlantı parçası. :   RAKOR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:05:09
Borusunun içinde,ağız deliğinin altında bir tapa (blok veya dil ) bulunan ve ucundan üflenerek çalınan kavallara verilen ad. : DİLLİDÜDÜK

Bostanda yapılan bekçi kulübesi.  :  GÜMELE

Boş alan korkusu.: KENOFOBİ

Boş,anlamsız söz.:FASARYA

Boş,çürük,yanlış. :  BATIL

Boş,yararsız  :  . MALAYANİ

Boş. :  TEHİ

Boş.,yararsız,.saçma. : ABES

Boşanma. :  TALAK

Boşanmış kadın. : TALİKA

Boşluk. :  KAVİTE

Boşluk.:VAKUM

Boşta gezen.:HAYTA

Boşuna.:BEYHUDE

Botanikte köksap.: RİZOM

Botanikte populus olarak tanımlanan söğütgillerden uzun orman ağacı.: KAVAK

Botanikte,kabuğu çatlamamış meyve kabuğuna verilen ad.: AKEN

Bovling oyununda devrilmeye çalışılan,üzeri plastik kaplı tahta kuka. :  PİN

Boy,endam. : KAMET

Boy,klan. : ANAR

Boyacılık ve sepicilikte kullanılan tanence zengin bitkisel özüt.  :  KAŞA

Boyacılıkta kullanılan,nikel ve demire benzeyen,gümüşi renkte bir element.:KOBALT

Boyalı ve yapışkan suyun üzerine kapamak yoluyla kağıda yapılan bir çeşit dalgalı ve kareli süs.:EBRU

Boyanmamış seramik rengi. :   ZEM

Boylam uzunluk. : TUL

Boynuz.:KARN

Boynuzdan yapılan bir çeşit boru. : NEFİR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:05:33
Boyu  yüz metreyi aşabilen bir ağaç.: OKALİPTÜS

Boyu 40-60 cm,vücudu silindir biçiminde,gaga gibi ince uzun sivri ağızlı geçici bir balık.:ZARGANA

Boyunduruk. :   NİR

Boyut.:BUUT

Boyutları farklı iki gövdeden oluşan tekne tipi.: PRAO

Bozukluk ,yanlışlık. : SAKAMET

Bozukluk,yanlışlık,eksiklik.:SAKAMET

Bozularak kokuşmuş.:CILK

Bozulmak,ekşiyip çürümek.: EPRİMEK

Böbrek üstü bezlerinin etkili bir maddesi. :ADRENALİN

Böbürlenme. :   TAFRA

Böcek.:HAŞERE

Böcekbilim.:ENTOMOLOJİ

Böceklerde baş ile karın arasında kalan beden bölümü. : TARAKS

Böcekleri inceleyen bilim dalı.: ENTOMOLOJİ

Böceklerin kurtçuk durumundan yetişkin duruma geçerken arada aldıkları özel biçim. :NEMF

Böceklerin kurtçuk durumundan yetişkin duruma geçerken arada aldıkları özel biçim.:NEMF

Böğürtlen,diken dutu,it üzümü. : BÜK

Böğürtlen.:BÜK

Bölüştüren, ayıran, ikilem. : MUKASSİM

Bram Stoker’ın sinemaya da uyarlanmış ünlü korku romanı.:DRAKULA

Brezilya müziği.(1950’lerin sonlarında ortaya çıkarak halk arasında yaygınlaştı).:BOSSANOVA

Brezilya’da bir kent. : NATAL

Brezilya’da büyük kentlerin çevresini saran gecekondulara verilen ad.  :   FAVELA

Brezilya’nın para birimi. : REAL

Brezilya’nın plaka işareti. : BR

Briçte iki manştan oluşan bölüm.:ROBER

Briçte karşı tarafa ancak bir el vererek çıkarılan oyun. : ŞLEM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:05:58
Briçte kazanılan her ele verilen ad.: LÖVE

Briçte oyunculardan birinin elinde bir renkten hiç kağıt bulunmaması. : ŞİKAN

Briçte,bir eli üstün bir kağıtla almayıp daha aşağı bir kağıtla almaya verilen ad.:EMPAS

Bronz. :   TUNÇ

Bu günkü belediyenin Türkiye’de ilk kurulan biçimi. :   ŞEHREMANETİ

Bu günkü Hollanda,Belçika ve Kuzeydoğu  Fransa’ya eskiden verilen ad.: FELEMENK

Buddha’nın Çin’deki adı.: FO

Budistlerin  en büyük tanrısı. TARA

Budizm de ruhun ulaştığı en yüksek mertebeye verilen ad. :   NİRVANA

Budun ön kısmından elde edilen ve kızartmaya elverişli olan dana eti. :   NUAR

Buğday tanesinin olgunlaşmış içi.,bir şeyin özü. :  EVİN

Buğday,toprak gibi şeylerin elendiği iri gözlü kalbur.:GÖZER

Buhar.  :  İSTİM

Buharlı hamam. :  SAUNA

Bukalemun. : KAYAKELERİ

Bulanık,net olmayan. :   FLU

Bulaşıcı  hastalıklar  bulunan  bir  ülkeden  gelmiş  insanların  karantinaya  alındıkları  binaya verilen ad.  :   LAZARETTO

Bulaşıcı,geçici.:SARİ

Bulgar parası. :  LEVA

Bulgaristan’ın plakası. : BG

Bulgur,biber,soğan,domates gibi şeylerle yapılan ve asma yaprağına sarılıp çiğ olarak yenen bir yemek.  : BAT

Bulmaca anlamında kullanılan bir sözcük.: ENİGMA

Bulmaca bilim.  :  ENİGMATOLOJİ

Bulut. :  SEHAB

Bunama. :  ATEH

Bunamış.: MATUH

Bundan böyle.  :   BADEMA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:06:23
Bundan dolayı. : BİNAENALEYH

Bunun gibi,böyle. : HAKEZA  :  KEZALİK

Burçlar kuşağının dördüncü işareti (Yengeç).:CANCER

Burdur’da bir baraj.:ONAÇ

Burgaç,çevri,eğrim. : ANAFOR

Bursa – Mustafakemalpaşa’da bir kaplıca.  :  DÜMBÜLDEK

Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesinin  eski adı.  :  KİRMASTİ

Bursa’nın Gemlik ilçesinin antik dönemdeki adı.:KİOS

Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı,tamamıyla sit alanı olan Zeytinbağı bucağının eski adı.:TİRİLYE

Burun boşluğu ile orta kulağı birleştiren boru biçimindeki yola verilen ad.:ÖSTAKİ

Burun iltihabı. : RİNİT

Burun kanaması. : EPİSTAKSİS

Burun ve burun boşluğu hastalıklarıyla uğraşan patoloji dalı.:  RİNOLOJİ

Burun. :  ENF

Burunotu.: ENFİYE

Buzul.:CUMUDİYE

Bükerek germek için iki kat edilmiş bir ipin ucuna geçirilen tahta parçası. :  TOYAKA

Bükme ve fırlatma tekniklerini kullanması ve saldırganın gücünü ve hamlelerini ona karşı kullanmayı amaçlaması bakımından Jiujitsu ve Judo dövüş tekniklerine benzeyen kendini savunma sistemi.:AİKİDO

Bütün beslenme işlevlerinin bozulmasıyla oluşan ileri derecede zayıflık. : KAŞEKSİ

Bütün beslenme işlevlerinin bozulmasıyla oluşan ileri derecede zayıflık.:KAŞEKSİ

Bütün denizlerde yetişen,emici köklerle kayalara tutunan,uzun şeritler durumunda bir deniz yosunu.: LAMİNARYA

Bütün dünyaya yayılmış küçük yaprak böceği. :  LUPERUS

Bütün Hıristiyan kiliselerinin birleştirilmesini amaçlayan hareket.:EKÜMENİZM

Bütün vücudu yıkamak.:ÇİMMEK

Bütünleşme,birleşme.: ENTEGRASYON

Bütünleşme,birleşme.:ENTEGRASYON

Bütünsel. :   TOTAL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:06:45
Büyücü.:CADI

Büyük araç korunağı,sundurma.  :   HANGAR

Büyük bakraç.Su kovası. :   SİTİL

Büyük balıkçı kayığı. : ALAMANA

Büyük balıkların göğsüne yapışık olarak yaşayan küçük balıklara verilen ad.:RAMORA

Büyük bir maymun türü.:LANGUR

Büyük bira bardağı.:ŞOP

Büyük boynuzları olan bir yaban koyunu  :  ARGALI

Büyük bölümü hazır olarak buzdolaplarında saklanan,sonradan birleştirilip çabucak hazırlanabilen basit ve standart yiyecek servisinde uzmanlaşmış lokanta.:SNACK

Büyük bölümü saf metandan oluşan,kolayca tutuşabilen bir gaz.:GRİZU

Büyük çağlayan.:ÇAVLAN

Büyük çarpmaları,bölmeleri,kök ve kuvvet alışlarını yapabilmek için bulunan bir yol.:LOGARİTMA

Büyük çivi. : ENSER: MIH

Büyük çoğunluğu Moldova’da,az bir bölümü Deliorman,Dobruca,Besarabya ve  Ukrayna’da oturan Ortodoks Türk halkı.:GAGAVUZ

Büyük delikli kalbur. : SARAT

Büyük devletler. (İngiltere,Fransa,Almanya ve Rusya). : DÜVELİ MUAZZAMA

Büyük erkek kardeş,ağabey. : EDE

Büyük hasır çanta.Hasırdan örülmüş saplı torba. :   ZEMBİL

Büyük havan. :  DİBEK

Büyük havuz.:BİRKE

Büyük Hindistan cevizi. : NARCIL

Büyük ırmak. : ŞAT

Büyük iplik çilesi.: KELEP

Büyük kötülük. :  MELANET

Büyük küpeleriyle tanınan ve dinsel inançlarında Hindu,Şiva,Tandra Budhacılığı ve Hathayoga’ya özgü ögeleri birleştiren Şivacı çileciler tarikatı.: KANPHATAYOGİ

Büyük mağaza.:BONMARŞE

Büyük Menderes deltasında,zengin bir kuş yapısına sahip olan göl.:KARİNE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:07:11
Büyük meşin heybe.  :  HURÇ

Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç. :  GELBERİ

Büyük ocaklardan ateşi dışarı çekmek için kullanılan uzun saplı demir araç.:GELBERİ

Büyük Okyanus da yer alan,dünyanın en derin çukuru. :  MARİANA

Büyük piliç. :   YARKA:BULADA

Büyük pulluk.Kotan.   :    KUTAN

Büyük Rus kentlerinin yakınındaki tatil evlerine verilen ad.: DAÇA

Büyük saban.,pulluk anlamında yerel sözcük. : KOTAN

Büyük sandal. : BARKA: ŞALUPA

Büyük sıçan.: KEME

Büyük su kabı.:BİDON

Büyük tencere.  :   KAÇARULA:HARANA

Büyük ve derin karavana,kazan. :  KERES

Büyük ve görkemli ev. :   KONAK

Büyük ve ulu.:CELİL

Büyük yelkenli gemi.:CÖNK

Büyük yılan.: EJDER

Büyük yün çilesi. :   KELEP

Büyük zoka. : SİNARA

Büyük,kocaman.:CESİM

Büyük,yetişkin,yaşlı. :  EKE

Büyük,yumurtamsı,kırmızımsı mavi renkli bir erik türü.:AYNABAKAR

Büyükbaş yada küçükbaş hayvanların bağırsakları temizlenip içine ciğer,soğan,pirinç ve baharattan oluşan iç doldurularak yapılan dolma. :  BUMBAR DOLMASI

Büyükelçi.:  SEFİR

Büyüklük,irilik.:CESAMET

Büyüklük,yücelik.  :   İZZET

Büyükşehir,anakent.: METROPOL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 06 Şubat 2009, 23:07:33
Büyültme. : AGRANDİSMAN

Büyüme hormonunun aşırı salgılanmasına bağlı olarak ellerde,ayaklarda ve başta aşırı büyüme gibi değişikliklerle belirgin hastalık.:AKROMEGALİ

Büyümemiş karpuz. : KALAK: ŞALAK

Büyüteç.  :   LUP

Büyütme,abartma.  :   İZAM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:17:07
--- C ---
Caddelerde kutlama için kurulan süsler. :TAK

Cahiliye devri Arap şairi.:NABİGA

Cahiller.:CÜHELA

Cam bilye. : CİCOZ

Cam,sedef,taş v.v den yapılmış renkli süs tanesi.:BONCUK

Cami hademesi.:AYYUM

Camide namaza kalkmak için okunan ezan.: KAMET

Camide verilen ders.:DERSİAM

Camilerde iç avluda yer alan,havuz biçiminde bir haznenin çevresinde bulunan musluklardan oluşan,üstü kapalı yada açık çeşme. :   ŞADIRVAN

Camilerde parmaklıklarla çevrilmiş yer.:MAKSURE

Camlı taraça.:VERANDA

Can Yücel’in,Deniz Gezmiş’i anlattığı ünlü şiiri.:MARENOSTRUM

Can. :  ANİMA

Canlandırıcı. : ANİMATÖR   

Canlı bir organizmanın oluşturduğu ona özel bir renk veren kimyasal madde.:PİGMENT

Canlı bir varlığın içinde bulunduğu doğal veya maddi koşulların tümü.:ORTAM

Canlı olmayan cisim.:CİRİM

Canlı,hareketli.:CEVVAL

Canlı,parlak ve koyu pembe renk. :  FUŞYA

Canlılarda ve makinelerde kontrol,iletişim ve işleyişi inceleyen bilim.:SİBERNETİK

Canlıları benzerlik ve farklılıklarına göre sınıflandıran bilim.:TAKSONOMİ

Canlıların aralarındaki bağlantıları ve ortamlarıyla olan ilişkilerini inceleyen biyoloji dalı.:EKOLOJİ

Canlıların bölümlenmesinde dalların bir araya gelmesiyle oluşan birlik.  :   FİLUM

Canlıların hücre,doku ve organlarının görevlerini ve bu görevlerin nasıl yerine geldiklerini inceleyen bilim dalı. : FİZYOLOJİ

Cansız olan.: İNORGANİK

Cansız şeyler.:ECRAM

Cansız varlıklar.:CEMADAT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:17:56
Cansız. :   CAMİT

Casus.Ajan. : ÇAŞIT

Cava ve Bali gibi,Endonezya adalarından biri.(Eski adı Selebes). :   SULAWESİ

Cava yerlilerinin silahlarına sürdükleri çok güçlü bitkisel zehir. : UPAS

Cazibe. :ALBENİ

Cebirde bir denklemin katsayılarına giren değişken nicelik.:PARAMETRE

Cehennem bekçisi.:ZEBANİ

Cehennem.: TAMU

Celbeden,çeken.:CALİP

Cem Sultan’a Avrupalılarca verilen ad.:ZİZİM

Cemal Süreya’nın şiir kitabı.: SICAK NAL

Cenaze namazı kılmak için veya bayram ve Cuma namazına cemaati çağırmak için minarelerde okunan dua,çağrı ezanı.:SALA.: SELA

Cendere. : PRES

Cendere.:SIKMAÇ

Cengiz Han’ın annesinin adı. :   ULUNEKE

Cennet ile cehennem arası. :   ARAF

Cennet.:BEHİŞT

Cennetkuşu da denilen ve gösterişli çiçekleri olan bir süs bitkisi.:STARLİÇE   
        

Cennetlik. :   NACİ

Cennette bulunduğuna inanılan kutsal su.  :  KEVSER

Cennetteki iki melekten biri. :   RIDVAN

Cephe.:CENAH

Cepken altına giyilen kolsuz bir çeşit giysi.: GAZEKİ

Cerrahi aletler bilgisi.  :   ASİDOLOJİ

Cerrahide,marangozlukta kullanılan bir maddeyi kazımaya yarayan bıçak biçiminde araca verilen ad.  :  İSPATULA

Cesareti ve gücü ile tanınan dayanıklı bir köpek cinsi. :   TERİYE

Cesur,korkusuz.:SERBAZ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:18:32
Cevat  Şakir Kabaağaçlı. :  HALİKARNAS BALIKÇISI

Cevher.: TÖZ

Ceviz veya badem içi.:ÇİĞE

Ceviz. :  KOZ

Cevizin yeşil kabuğu veya yaprağı. : TETİR

Ceylan derisi.: RAK

Ceylan. :AHU : GAZAL

Cezaevinden serbest bırakılan suçlunun toplum yaşantısına yeniden uyabilmesini sağlamak amacıyla yapılan yardım çalışması.:PATRONAJ

Cezalandırma.:TECZİYE

Cezayir kurtuluş savaşında,Fransa saflarında yer alan Cezayirlilere verilen ad.:HARKİLER

Cezayir sahrasında vahalar  dizisi. :   RİR

Cezayir’de doğan ve Arap müziğiyle Batı müziğinin karışımı olan müzik türü. : RAİ

Cılız,zayıf.  :  İNEZE

Cıvataların altına yerleştirilen ortası delik yuvarlak metal parça. : RONDELA

Ciddi bir eseri veya olayı alaya alarak güldürme amacı güden komedi türü.Gülüt. : PARODİ

Ciddi işlerle uğraşmayan,havai.:YELEKE

Cila yapmakta kullanılan bir çeşit reçine.  :   KOPAL

Cila.:PERDAH

Ciltcilikte kitap yapraklarını düzgün tutmaya yarayan ince örülmüş şerit.Pehlivan kispetinin paçası. : ŞİRAZE

Ciltte çeşitli sebeplerle oluşan kaşıntılı döküntüler,kurdeşen.: ÜRTİKER

Cilveli.  :  FETTAN

Cimri. : NEKES

Cinayet.  :   KIYA

Cinnet,delirme,çıldırma.:CÜNUN

Cinsel  dürtünün   enerjisi.  Cinsel   içgüdünün  belirtilerini  taşıyan  yaşama  gücünün  bütünü. : LİBİDO

Cinsel uyarılmada ve doyumda,alışılmışın dışında davranışlara ve özel nesnelere zorunluluk duyma. :   PARAFİLİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:19:02
Cinsellik korkusu.: EROTOFOBİ

Cokeylerin giydiği bir tür başlık.: TOK

Cömert,dost. : AHİ: AKA

Cömert,eli açık.:CEVAT

Cumba.:SAHNİŞİN

Cümle bilgisi.:NAHİV.: SENTAKS

Cüruf.: DIŞIK

Cüzam hastalığına tutulmuş olan kimse.:MİSKİN

Cüzam. :  LEPRA

Cüzamlı. : ALATEN

Cüzi,kısmi. :TİKEL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:20:35
--- Ç ---
Çabalama.:CEHT

Çabuk kurumasını sağlamak için boyaya az miktarda katılan madde. : SİKATİF

Çabuk yol alan,hızlı giden.:YÜRÜK

Çabukluk,hız,sürat  : İVİNTİ

Çadır kümeleri. : ASARİM

Çağlar,devirler.  :   EDVAR

Çağrı kağıdı. : OKUNTU

Çakala benzer vahşi bir hayvan.:KARAKULAK

Çakıllı ve bozuk yol. :  NALDÖKEN

Çalgı ağızlığı ile pistonu olan,boyundan geçirilerek tutulan,çember biçimli,üflemeli bakır çalgı.:HELİKON

Çalgıcıların kullandığı bahşiş.:ALATURA

Çalgıç,mızrap.:TEZENE

Çalgılı meyhane. :   TAVERNA

Çalı bahçe duvarı. :   ÇİT

Çalışan,çaba gösteren.:CAHİT

Çalışan,gayret eden. : SAİ

Çalışkan.:HAMARAT

Çalışma. : SAY

Çalma,hırsızlık.:  SİRKAT

Çam ağacından yapılmış su testisi. :   SENEK

Çam ağacının çiğnenip emilen iç bölümü ve bunu almak için ağacın gövdesine açılan yara,soymuk. : YALAMUK

Çam ağacının reçineli kabuğu. :   ZAVİL

Çam sakızı. :   REÇİNE  : AKMA

Çam,ardıç,ladin ağaçlarının iğne gibi ince  yaprakları. : PÜR

Çam,ardıç,sedir gibi ağaçların yaprağı.: İBRE

Çamaşır leğeni.:TEŞT

Çamaşır yıkamada kullanılan yassı tokmak. :   TOKAÇ

Çamaşır yıkarken kullanılan tahtadan yassı tokmak.:TOKAÇ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:21:06
Çamaşırcı ayı’ denilen,kürkü kıymetli bir hayvan. :   RAKUN

Çamaşırın az kirli ve köpüklü son suyu. :  EPRİK

Çamgillerden,yüksek bölgelerde yetişen,kozalaklı bir orman ağacı. :  KÖKNAR

Çamur tedavisi. : PALEOTERAPİ

Çamur,cıvık.:LAY

Çamurcun,eğri koca gibi adlar da verilen ve yurdumuzun sulak alanlarında yaşayan küçük ördek cinsi.:ÇAKIRKANAT

Çan,çıngırak. : DERA

Çanakkale Boğazı’nın Nara Burnu mevkiinde,1954 yılında,Dumlupınar denizaltımıza çarparak batıran İsveç tankeri.: NABOLAND

Çanakkale Boğazında Dumlupınar deniz altısına çarparak, dört Nisan 1953’de batmasına neden olan İsveç yük gemisi. : NABOLAND

Çanakkale ilinde ünlü bir antik kent.:ASSOS

Çanakkale’nin Ezine ilçesinde bir kaplıca.:KESTANBOLU

Çanta ve ayakkabı yapımında kullanılan sepilenmiş dana derisi. :  VİDALA

Çanta,eldiven yapımında kullanılan yumuşak deri.:NAPA

Çapkın.:HOVARDA

Çarlık Rusya’sında gizli ve siyasi polis birliği.:OHRANA

Çarmıha giden İsa’ya kötü davrandığı için sonsuza dek yürümeye mahkum edilen efsanevi kişi.:AHASVERUS

Çarpan balığı. :   TRAKUNYA

Çarpık,eğri ağız. :   YILIK

Çarşıya,pazara getirilen şeylerden alınan tartı vergisi.:KANTARİYE

Çavuşkuşu,hüthüt.:İBİBİK

Çay ağzında yapılmış olan balıkçı büğeti.  :  KARMIK

Çeçenlerin kendi ülkelerine verdikleri ad.:İÇKERİYA

Çekici.:CALİP

Çekilerek balık avlamaya yarayan,genellikle daire şeklinde el ağı. :   TRATA

Çekim ve baskı işlemlerini çok çabuk ve otomatik olarak yapan fotoğraf makinesi.:POLAROİT

Çekinik. : RESESİF

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:21:33
Çekinme,sakınma.:İBA

Çekinmeden.:BİPERVA

Çekişme.:CİDAL

Çelik. :   PULAT

Çelikkalem takımyıldızının Latince adı.:CAELUM

Çelimsiz ve biçimsiz kimse.:CİMBAKUKA

Çelişki. :   TENAKUZ

Çember biçiminde,tellerden yapılma,torbaya benzer,büyük gözlü ağ.:APOŞİ

Çember ve demir tellerle bağlanmış ticaret eşyası.:BALYA

Çemberin çevresinin çapına oranını gösteren sayı.: Pİ

Çemen otu.: POY

Çene yarıştırma. :  TALK-SHOW

Çeper,zar.:CİDAR

Çerez olarak yenen tahıl kavurgası.:FİRİK

Çerkezlerin ulusal destanı. : NART

Çeşitleme.:VARYASYON

Çeşitler.:ENVA

Çeşitli boğanotu türlerinden elde edilen bir alkaloit. :   ATİZİN

Çeşitli dans ve oyunlardan oluşmuş sahne gösterisi. :   REVÜ

Çeşitli gösterilerin yapıldığı eğlence yeri.: KABARE

Çeşitli malzemelerin sanatsal amaçla bir araya  getirildiği ürün. :  KOLAJ

Çeşitli tropikal bölgelerde genellikle kuru,sağanaklardan sonra geçici akarsuya dönüşen sel yatağı.:ARROYO

Çeşitli yükleri yukarı çekmek için halattan yapılmış sapan. :  İZBİRO

Çeşitli yüzeyleri istenilen konuma getirmek için kullanılan ölçü aleti.:SUTERAZİSİ

Çeşme zıvanası. :   MASURA

Çeşme,musluk vs. çevreye sıçramasını veya akıp gitmesini önlemek için konulan delikli taş tekne.:YALAK

Çete.:GANG

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:21:57
Çevre.:ETRAF

Çevrili girinti. : ALKOV

Çıkılması güç kayalık yer.:LAÇİN

Çıkrık veya dişli yardımıyla ağır yükleri kaldırmaya veya çekmeye yarayan bir alet.:BOCURGAT

Çıkrıkçı çarkı.: TARTURA

Çılgın,divane. :   ŞEYDA

Çınar,meşe,palamut gibi ağaçların meyvesi.:PELİT

Çıplak toprak./Kel. : DAZ

Çıplak,tüysüz. : CAVLAK

Çırak.: ŞAKİRT

Çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların hepsi.: TAÇ

Çiçek bozuğu yüz.:ÇAPAR

Çiçek demeti. :   BUKET

Çiçek tozu. :  POLEN  :   TAL

Çiçek. : ŞÜKUFE

Çiçekleri hekimlikte kullanılan ve kökleri kavrularak yenilen bir bitki,sığırdili.:HODAN

Çiçekleri katmerli ve mor renkte bir tatula türü.:NAVÇAĞAN

Çiçekleri sinek örümcek gibi kimi böcekleri andıran otsu bir bitki.:OFRİS

Çift   sürerken öküzleri  yürütmek  için  kullanılan, ucuna  sivri  demir  çakılmış  uzun  değnek. :  ÜVENDİRE

Çift atlı binek arabası.  :  KAROÇA

Çiftleşme zamanı gelmiş kısrak yada dişi eşek.  :   GÜRE

Çiftlik uşağı.:AZAP

Çile durumundaki ipliği yumak yapmak veya masuraya sarmak için,üzerine geçirilen kafes dolap biçimindeki hafif ve bir eksen üzerinde dönen araç.: ELEMGE

Çimenlik,bahçe.:ÇEMENZAR

Çin ayısı. :  PANDA

Çin düşüncesinde dişi ilke  :  YİNG

Çin felsefesinde doğru yolu yada cennetin yolunu belirten temel kavram. :   TAO

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:22:28
Çin felsefesinde eril,gök,aydınlık,etkin ve delici olarak düşünülen ilke. :   YANG

Çin gongu. :   TAMTAM

Çin gülü. :  KAMELYA

Çin Halk Cumhuriyeti’nde bir ırmak.:İRTİŞ

Çin kirazı denilen ve nemli topraklarda yetişen bir meyve.: LİÇİ

Çin müziğine özgü dört veya beş telli lavta. : PİPA

Çin ve Japonya’da oynanan bir strateji oyunu. Çin satrancı. :GO

Çin,Vietnam,Malezya’da yetişen ve lifleri dokumacılıkta kullanılan değerli bir bitki.: RAMİ

Çin’de Buda’ya verilen ad. :  FO   
        

Çin’de yetişen ve meyvelerinden kurutucu bir yağ elde edilen ağaç. :   TUNG

Çin’in eski para birimi.: TAEL

Çin’in para birimi. :   YUAN

Çin’in plakası.: TJ

Çinakoptan büyükçe lüfer. :   SARIKANAT

Çingene çadırı.:ÇERGİ

Çingene.:KIPTİ

Çinko banyosu. :  GALVANİZ

Çinko,bakır ve nikelden yapılan,gümüşü andırır bir alaşım.Mayşor. :  ALMAN GÜMÜŞÜ

Çinko.:TUTYA

Çinkonun başlıca cevherlerinden biri olan doğal çinko sülfür.  :  BLEND

Çinlilerin bir uzunluk ölçüsü. :  Lİ

Çipura balığının,boyu 10 santimetreye kadar olan gençlerine verilen ad.:LİDAKİ

Çirişli bir çeşit parlak bez.: KETAL

Çirkin huy.  :   ENİR

Çirkin.:KAKNEM

Çiroz durumundan çıkarak yağlanmaya başlamış olan uskumru.:LİPARİ

Çit yapmakta kullanılan büyük kızak.: SÖVEN

Çit,perde. : ÖR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:22:55
Çit.: ÇEPER

Çitlembik. :  MELENGİÇ

Çivit renginde koyu mavi.:NİLGÜN

Çiy, kırağı. :   JALE:   ŞEBNEM 

Çizgi. : HAT

Çizgileri olan kumaş.:  REYE

Çizgilerin,yüzeylerin,katı cisimlerin birbirine rastlayıp kesiştikleri yer.:ARAKESİT

Çizilerek veya oyularak açılan kertik. : ÇETELE

Çoban düdüğü denilen keskin kokulu bir bitki. : MEYHANECİ OTU

Çoban düdüğü. :   TİKE

Çoban düdüğüne halk hekimliğinde verilen ad.:AZARON

Çoban köpeği.:KARABAŞ

Çoban türküsü. :  KAYABAŞI : İGLOG

Çoban yamağı anlamında kullanılan yöresel bir sözcük. : ÇONA

Çoban yıldızı,Venüs.:ÇOLPAN

Çoban yıldızı.  :  KERVANKIRAN

Çoban.: RAİ

Çobanların çaldığı ıslık. :ASADOLU

Çobanların omuzlarına aldıkları dikişsiz,kolsuz,keçeden üstlük : KEPENEK

Çocuk hastalıkları ile ilgili bilim dalı. : PEDİATRİ

Çocuk oyunlarında kale olarak kullanılan çukur.:MELE

Çocuklarda,karın şişmesiyle beliren bir hastalık.:KIRBA

Çocukları korkutmak için kendisinden söz edilen bir yaratık,umacı,hayalet.:KARAKONCOLOS

Çoğu kıldan dokunmuş büyük çuval.: HARAR

Çoğulcu.: PLÜRALİST

Çoğunluğu Türk soyundan olan ve Polonya topraklarında oturan Musevi topluluğu.:KARAİMLER

Çoğunlukla akaryakıt gibi sıvı maddeleri taşımada kullanılan,silindir biçiminde,metalden büyük kap.: GALON

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:23:23
Çoğunlukla bir kütleyi çok daha küçük bir kütle yardımıyla tutmaya yarayan alet.:BASKÜL

Çoğunlukla döşemelik olarak kullanılan,keten veya ipek karışımı bir kumaş.: DAMASKO

Çoğunlukla hidrojen veya helyumla şişirilmiş güdümlü balon.:ZEPLİN

Çoğunlukla imaretlerde yoksullara verilen kepekli undan yapılmış pideye benzer bir tür ekmek.: FODLA

Çoğunlukla yemek pişirmekte kullanılan,içinde ızgarası bulunan,ayaklı ve taşınır ocak.:MALTIZ

Çoğunlukla yüzey sularından yoksun mağaralarla ve yer altı ırmaklarıyla örülü kıraç ve kayalık arazi.  :  KARST

Çok acıklı olay.: HAİLE

Çok anlamlı bir kelimeye her defasında başka bir anlam yükleyerek birbirine yakın birkaç yerde kullanma. :  CİNAS

Çok az kaldı anlamında bir sözcük.:RAMAK

Çok beyaz.:APAK

Çok bilinen bir sözü veya atasözünü biraz değiştirip eklemeler yaparak güncel sorunları belirten cümle.:LAFORİZMA

Çok bükümlü ipliklerle dokunan ve kendine özgü dalgalı bir görünümü olan kumaş.:KREP

Çok eski bir geçmişi olan ve kimi Şinto törenlerinde yapılan dinsel Japon dansı. :  KAGURA

Çok eski bir tarihi anlatır. :  Fİ

Çok gizli.:EKTEM

Çok güzel,en güzel.:AHSEN

Çok hızlı gidebilen bir tür keşif gemisi. :  SKAVUT

Çok hücreli canlılarda hücrenin belli evrelerden geçerek çoğalması.:KARYOKİNEZ

Çok iğneli olta takımı. :  ÇAPARİ

Çok iğneli uzun balık oltası. : PARAKA

Çok ince bir yün cinsi.  :   KAŞMİR

Çok ince toz tanesi.: TOZAN

Çok ince ve çok seyrek muslin yada pamuklu bez. : ADATİS   

Çok iri ve kaba şey.: LENDUHA

Çok kaynatılarak koyulaştırılmış şerbet.:ŞURUP

Çok kepekli un. : PASPAL

Çok kısa boylu,bücür.:BODUR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:23:48
Çok öfkeli.Kötü ve korkunç cin.  :   İFRİT

Çok övünen. : FAHUR

Çok parlak.: BER

Çok pullu,gümüş renkte,beyaz etli bir balık.:KEFAL

Çok rüzgarlı yer.: TOZKOPARAN

Çok sesli müzikte bir beste.: FÜG

Çok süslü giyinen ve modaya düşkün kadın. :  KOKET

Çok şey bilen,her şeyden anlayan.:HEZARFEN

Çok şiddetli ve çevrintili bir yel. : KASIRGA

Çok tanrıcılık. :   PAGANİZM

Çok tanrılı dinden olan kimse. : PAGAN

Çok tehlikeli bir köpek balığı türü. :  HARHARYAS

Çok üşümek.:BUYMAK

Çok verimli,bol,eksiksiz.: ONGUN

Çok yırtıcı bir deniz balığı.:MURANA

Çok yiyen,obur.:HIRA

Çok yorulmak. :  TELESİMEK

Çok zaman tahıl,kepek ve keten tohumu karışımından oluşan at yemi. : MAŞ

Çokluk. : KESRET

Çorak toprak. :  KEPİR

Çorba   gibi   yiyeceklere   lezzet   kazandırmak   için   un   ve   yağla   yapılan   sosa verilen ad.  :   MEYANE : MİYANE

Çorum bezi de denilen ve geleneksel el tezgahlarında dokunan bir tür bez.:KENEFİ

Çorum ilinde,Hitit Uygarlığını aydınlatan ünlü höyük.:ALACAHÖYÜK

Çorum’da,Hititler döneminde yapılmış açık hava tapınağı.: YAZILIKAYA

Çorum’un Mecitözü ilçesinde bir kaplıca.: BEKE

Çorumun Alaca ilçesinde ünlü bir höyük.  :  ESKİYAPAR

Çöl bölgelerinde bazı çukurların tabanını kaplayan tuzlu ve killi toprak.: TAKİR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 07 Şubat 2009, 22:24:20
Çöl bölgelerinde yaşayan  bir sürüngen türü. : SKİNK

Çöl.:BEYABAN

Çölde fırtına sonucu tepecikler halinde yığılan kum kütlesi.:KAUR

Çölde işaret için konulan taşlar.  :  ARAM

Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgarların yığdığı  kum tepesi.Kumul./Buzul : EKSİBE.

Çöllerde veya deniz kıyılarında rüzgarların yığdığı kum tepesi. :  KUMUL

Çözgü ve atkının kumaş yüzeyi üzerinde kendiliğinden bir desen oluşturduğu her tür kumaşa verilen ad. :  FASONE

Çözgü veya atkının kumaş yüzeyi üzerinde,kendiliğinden desen oluşturduğu her tür kumaş.:FASONE

Çözgü. :ARIŞ

Çözgüsü ipek veya sentetik elyaf,atkısı kalın pamuk veya yün olan kumaş. :  BENGALİN

Çubuk veya kamıştan yapılmış bağ ve bahçe kulübesi.: HUĞ

Çuha kumaşının sarıldığı top.: PASTAV

Çukur yer.: ESİK

Çulluk. :  BEKAS

Çürütülmüş tütünden yapılan ve buruna çekilen keyif verici toz. :  ENFİYE 

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:05:42
--- D ---

Dadı. :   TAYA

Dağ geçidi.: AŞIT

Dağ keçisi. : ELİK:   YAĞMURCA

Dağ kırlangıcı da denilen küçük bir kuş.  : EBREHE

Dağ kırlangıcı denilen küçük bir kuş ,Keçisağan.:EBABİL : EBREHE

Dağ lalesi.Manisa lalesi: ANEMON

Dağ servi’si. : SEDİR : ARAR

Dağ sırtlarında davarların yatırıldığı düz,rüzgar almayan kuytu yer.: ARKAÇ

Dağ sırtlarında geçit veren çukur yer.Dağ üzerindeki yüksek geçit.  :   BELEN

Dağ tavuğu. : ÇİL

Dağ yürüyüşü. :   TREKKİNG

Dağcılık. :ALPİNİZM

Dağılma,  :  İNFİSAH

Dağıtıcı.:MÜVEZZİ

Dağıtım.:TEVZİ

Dağlarda yetişen,rengi hafif yeşil bir çeşit yaban soğanı.:KÖMÜREN

Dağların oyuk,kuytu yerleri.: KEPEZ

Dağlık yer.:CEBELİSTAN

Daha çok ayakkabı yapılan bir çeşit sağlam ve parlak kumaş.:KARAMANDOLA

Daha çok hayvan postundan yapılan bir başlık türü.:BÖRK

 Daha çok kadınların bluz üzerine giydikleri yelek. : JİLE

Daha çok Karadeniz yöresinde giyilen bir tür erkek ayakkabısı. : ÇAPULA

Daha çok Nil ırmağında kullanılan bir tür küçük gemi. :  FELUKA

Daha çok radyo ile yayımlanmak için hazırlanmış,genellikle güldürü niteliğinde kısa oyun.:SKEÇ

Daha çok tahıl tarlalarında görülen mor çiçekli bir bitki,mavi kantaron. / Peygamber çiçeğine verilen ad : BELEMİR

Daha çok Türkmen oymakları arasında rastlanan bir tür kukla oyunu.  :   KARAÇOR

Daha iyi. : EVLA

Daha sonra.:BİLAHARE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:07:53
Dahi. : ÖKE

Dal ve budak kırpıntısı.:ÇIRPI

Dalan.,çıkar topluluğu. : LOBİ

Dalga dalga renkli çizgiler.:MENEVİŞ

Dalga. :   TALAZ

Dalgalı parıltılar verilmiş olan bir tür kumaş,hareli kumaş.: MUARE

Dalla örtülü, çalı çırpıdan yapılmış kulübe,çardak. :  ALACIK

Dallardan örülmüş büyük sepet.:ÇİTEN

Dalları çok çatallı ve sapları odunsu bir bitki.:ÇALI

Dalsız budaksız ağaç.  :   KABAŞ

Dalyanın kapak yeri.: BASARNA

Damak zevki olan.Yemekten ve içkiden anlayan,bunların tadına varabilen kimse. : GURME

Damar sertliği. :ARTERYOSKLEROZ

Damarlı ve yarı saydam bir taş,balgam taşı. :   ONİKS

Damıtmaya yarar araç,damıtıcı.:İMBİK

Damla. :  KATRE

Danışma kurulu.: ŞURA

Danışma.:İSTİŞARE

Danimarka,İsveç ve Norveç’in küçük para birimi. : ÖRE

Danimarka’nın para birimi.:KRON

Dans adımı. :  EŞAPE

Dans düzenleme sanatı.  :  KOREOGRAFİ

Dantel ve nakış ipliği yumağı. :KUKA

Dar geçit,boğaz.:DERBENT

Dar tentene. : OYA

Dar ve ensiz tahta.: TİRİZ

Dar ve kapalı yerlerde duyulan kaygı veya korku,kapalı yer korkusu.: KLOSTROFOBİ

Dar,uzun ve hafif bir yarış kayığı,kik.:FUTA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:08:25
Darıdan   yapılan   şarabın   kımızla   karıştırılmasıyla   elde   edilen   eski   Türk  içkisine verilen ad.:  TARASUN

Datça’daki eski çağ kenti. :   KNİDOS

Dava. : ARANÇ

Davar ağılı.:KOM

Davet eden,çağıran. :  DAİ

Davranışçılık.:BEHAVYORİZM

Dayanak,yardımcı. : MEDAR

Dedeler,atalar.  :   ECDAT

Dedikodu etme. :  NEMİME

Dedikodu.Bir kişinin gıyabında ileri geri konuşmak. :  GIYBET

Dedikoducu. : NEMMAL

Defterler.:DEFATİR

Değerini,önemini yitirmiş.  :   KADÜK

Değerli eşya,kumaş,mücevher v.s. alınıp satılan kapalı çarşı.:BEDESTEN

Değerli madenlerde yasanın istediği ağırlık,saflık ve değer derecesi ölçüsü. : MİYAR

Değerli olan,zebercet adını taşıyan silikat.: OLİVİN

Değerli olmayan maden veya taşlardan yapılmış takı,süs eşyası.:BİJUTERİ

Değerli taşlarla donanmış. : MURASSA

Değerli tespih taşı.(Deniz filinin dişinden yapılan). : NAKA

Değersiz,önemsiz.:NAÇİZ

Değirmen suyunu başka yöne akıtmak için yapılan düzen.: SAVAK

Değirmen taşına buğdayı akıtan oluk.:ARD

Değirmen taşının ekseni.:SEPEK

Değirmen. :  AS

Değiş tokuş da üste verilen şey. : ABRA

Değiş tokuş. : MÜBADELE

Değiş,mal değişi,trampa.:TROK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:08:52
Değişik  renkli  çiçekleri  ve  rozet  yaprakları  olan, dere  kenarlarında da  yetişen  bir  süs bitkisi.: ÇUHA ÇİÇEĞİ

Değişik biçim.:VERSİYON

Değişik boyda , sert ağaçtan yapılmış tuşlardan oluşan bir Afrika çalgısı. :  BALAFON

Değişik çağları birbirine karıştırma,bir olayın çağıyla ilgili yanılma. :  ANAKRONİZM

Değişik çağları birbirine karıştırma,bir olayın çağıyla ilgili yanılma.:ANAKRONİZM

Değişik genetik kökenli çeşitli hücrelerden oluşan organizma.:KİMERA

Değişik renklerde üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına bir desen yapılan değerli taş.:KAME

Değişik renkli üst üste iki katmandan oluşan ve üstteki katmanına kabartma bir desen yapılan değerli bir taş.. :  KAME

Değişik renkte boya kullanılarak,kumaş üzerine desen ve zemin basma işlemiyle bu işleme uğratılan ipekli,yünlü vs kumaş.  :  EMPRİME

Değişik sayıda akortlu tahta yada metal çubukların gam sırasıyla dizilmesinden oluşan iki değnekle vurularak çalınan bir çalgı.  :  KSİLOFON

Değişik şekillerde kesilmiş,yağda veya fırında kızartılmış ekmek.:KRUTON

Değişik tonlarda boyama. :   RÖFLE

Değişik türlerden,çoğunlukla yabanıl ağaç,ağaççık ve çalıların deneysel yetiştirilmesine ayrılmış park veya alan.  :   ARBORETUM

Değişim cetveli,grafik.:DİYAGRAM

Değiştirgeç. : RÖLE

Dekoratif bir dikiş türü. : REÇME

Dekoratif demir işçiliği. :  FERFORJE

Delege . : MURAHHAS

Delgeç. : MATKAP

Delikanlı.Yakışıklı erkek:CİVAN

Delikli kepçe.:KEVGİR

Delikli örgü,gözenek.: AJUR

Delil,kanıt,ispat.:BURHAN

Delilik.:CİNNET.:CÜNUN

Deliorman,Dobruca, Besarabya ve Ukrayna’da oturan Hıristiyan Ortodoks Türklere verilen ad.:GAGAVUZ

Delme.: PERFORAJ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:09:14
Delta : ÇATALAĞIZ

Demir atmış gemi. :   RASİ

Demir kiriş. : PUTREL

Demir şiş. : SİH

Demir yada tahta üzerindeki boya,pas gibi şeyleri çıkarmakta kullanılan çelik araç.:RASPA

Demirci aracı. :  ÖRS

Demircilikte delik büyütmekte kullanılan araç. : AÇKI

Demirin   simgesi. : FE

Demiryollarında gündüz mekanik olarak bir kolla gece kırmızı ışıkla işaret veren alet.:SEMAFOR

Demiryollarında traverslerin altına,şoselerde düzeltilmiş toprak üzerine döşenen taş kırıkları.:BALAST

Demokrasi. : ELERKİ

Demre’de (Yeni adı Kale) yaşadığına ve Noel Baba olduğuna inanılan ve adı efsaneleşen Aziz.  :AYANİKOLA

Den dolayı,..den ötürü anlamında eski bir sözcük.: BİNAEN

Denek taşı.: MİHENK

Denetleme,denetim.: TEFTİŞ

Denetleme. : MURAKABE

Deney üstü. :   TRANSANDANTAL

Denge,ölçü. :  MUVAZENE

Dengesini ustalıkla korurken top,bıçak,tabak gibi nesneleri havaya atıp tutarak gösteri yapan sanatçı.: JONGLÖR

Deniz anası. :  MEDÜZ

Deniz ataşesi.  :  ATAŞENAVAL

Deniz avcılığında kullanılan ince daldan örülü sepet.  :   KİRTİL

Deniz ayısı da denilen ve soğuk güney denizlerinde yaşayan fok türü. : OTARİ

Deniz bilim.:OŞİNOGRAFİ

Deniz derinliğini ölçme işi (Batimetre). : İSKANDİL

Deniz diplerinde inceleme yapmak için kullanılan araç.:BATİSKAF

Deniz içinde zincirlerin birbirine dolaşması. :  ISPARMAÇA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:09:44
Deniz kenarında salaş ve dam gibi barınılacak yer.:KAVALA

Deniz kırlangıcı.:BALIKÇIN

Deniz kızı.: SİRER

Deniz kuşlarının  gübre olarak kullanılan pisliği.  :  GUANO

Deniz tarafından ırmak ağızlarında yada akarsuların kazdığı derin vadilerin aşağı kesimlerinde oluşan yüksek kenarlı kıyı biçimi. : RİA

Deniz taşıtlarını yönetmek.:ABRAMAK

Deniz taşıtlarının pervanesi. :   USKUR

Deniz tedavisi.:TALASOTERAPİ

Deniz teknelerinin iç yanları.: ALABANDA

Deniz veya denizcilikle ilgili.:BAHRİ

Deniz yolculuklarında geminin veya yükünün gördüğü zarar.. : AVARYA

Deniz,göl ve ırmaklarda balık yatağı olan yer.: BALIKLAVA

Deniz,göl ve ırmaklarda kıyılara yakın yerlerde ağ ve kazıklarla oluşturulan,balık avlama yeri.:DALYAN

Deniz.:BAHİR

Denizaltında dinleme aygıtı. : SONAR

Denizcilik dilinde aşağıda,alt anlamında kullanılan söz.Gemiyi baştan yada kıçtan halatla karaya bağlama. : ABAŞO

Denizcilik dilinde yelken indirmeye verilen ad.:MAYNA

Denizcilikte çok durgun deniz ve hava.: BONAÇA

Denizcilikte iki halatı ek yeri kalınlaşmayacak biçimde birbirine ekleme işi.:MATİZ

Denizcilikte safra anlamında kullanılan sözcük.:BALAST

Denizcilikte ve havacılıkta kullanılan radyo seyir sistemi.: LORAN

Denizcilikte yedek halat. : PERMEÇE

Denizcilikte,çekilmekte veya indirilmekte olan bir halatı veya zinciri bir yere bağlamak için verilen komut.: ABOSA

Denizde ada.:CEZİRE

Denizde ağır cisimleri kaldırmaya,batık gemileri çıkarma veya askıya almaya yarayan,su kesimi az,vinçli tekne yada duba. : ALGARNA   

Denizde batmış olan bir geminin,bir nesnenin yerini ve durumunu ses dalgalarıyla saptayan sistem.:SONAR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:13:27
Denizde yada kıyıda buz tabakasıyla örtülü olan kesim. :   BANKİZ

Denizde yaşayan,Latince adı Noctulica Milliaris olan,dokunulduğunda ateş böceği gibi ışık saçan plankton.(Milyonlarcası bir araya gelince geceleri bir balık veya bir kayık çarptığında ışık saçarlar).:YAKAMOZ

Denizde yol göstermeye,bir tehlikeyi veya geçiş yolunu haber vermeye yarayan yüzer cisim.:ŞAMANDIRA

Denizde yosunlu sazlı yer.:ÇEPEZ

Denize uzanan dar ve alçak kara parçası.:DİL

Denizin çekilmesi.:CEZİR

Denizlerin çekilmesiyle oluşan bölge. : NERİTEL

Denizli yöresinde kına gecesinde gelin için okunan  maniye verilen ad. :  OKŞAMA

Denk,uygun. : MÜTEVAZİN

Deprem bilim.: SİSMOLOJİ

Deprem dalgası.: TSUNAMİ

Derbeder,başıboş yaşayış.  :   BOHEM

Derbeder. : HARABATİ

Derebeylik düzeninde bir vasala  senyörce verilen  toprak veya mal. :  FİEF

Derebeylikte toprakla beraber satılan köle. : SERF

Deri dokusunun anormal büyüyüp yağlanmasıyla oluşan kabarcık.:ET BENİ

Deri hastalığı. :  LİKEN

Deri tüberkülozu. :  SIRACA

Deri üzerine uygulamaya özgü hamur kıvamında ilaç. : PAT

Deride,sinirler boyunca,özellikle gövde,bacak ve yüzde bir takım ağrılı fiskelerin dökülmesiyle beliren mikroplu bir hastalık : ZONA

Deriden yapılmış kalkan. :  DARAKA

Deriden yapılmış torba.:DAĞAR

Derilerin içine batırıldığı tanenli bitki suyu. :   TETERİ

Derin sular. : ABİSAL

Derin vadi. :  KANYON

Derinin yağ bezi ve ter bezi salgılarının anormal artışı. :  SEBORE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:13:51
Derinleştirme. : TAMİK : İKAR

Derinliği aynı olan sığ su alanı.  :  FİLET

Derinliği az metal kap. :   SAHAN

Derinliğine,iyice.Enine boyuna:. ARİZAMİK

Derinlik ölçme aracı. :   SONDA

Derinlik., aptallık. : AMAKAT

Derisinden kürk yapılan bir kır sansarı. : FERSAN

Deriyi kullanılabilecek duruma getiren kişi,sepici,tabak.:DEBBAĞ

Deriyle kaplı bir çeşit eskimo kayığı. :   UMİAK

Deriyle kaplı bir çeşit Eskimo kayığı.:UMİAK

Derli toplu,özenli,düzgün,temiz. : NETA

Ders verme.:TAKRİR

Dervişlerin bulunduğu yer.  : DERGAH

Dervişlerin giydikleri tiftikten yapılmış ince külah.ARAKİYE

Desibel.  :   DB

Destan.  :   EPOPE : DASİTAN

Destansı.  : EPİK

Deve semeri.  :  HAVUT

Deve yavrusu. : POTUK

Devegiller familyasından,sırtında besin depo etmeye yarayan tek hörgücü bulunan bir memeli türü.: HECİN

Deveyi çöktürmek için çıkarılan ses.:IH

Devinbilimi. :  DİNAMİK

Devirler,çağlar.:DEVRAN

Devlet hazinesi.:BEYTÜLMAL

Devlet hazinesi.:MİRİ

Devlet malı,beylik. : MİRİ

Devlet memurlarının maaşlarının derece ve tutarlarını düzenleyen sistem ve çizelge.:BAREM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:14:17
Devlet yönetiminde akrabalara ve özellikle yeğenlere yapılan iltimas.:NEPOTİZM

Devletçe koruma altına alınmış tarihi yer veya bölge.:SİT

Devletçe para,senet ve tahvil çıkarma,piyasaya sürme.:EMİSYON

Devletçe verginin kesildiğini gösteren etiket.:BANDROL

Devletçilik. :  ETATİZM

Devletin merkeziyetçiliğini savunan kimse. :  JAKOBEN

Devletler hukukunda bir ulusun hangi devlete bağlanacağıyla ilgili oylama.:PLEBİSİT

Dış evlilik.:EGZOGAMİ

Dış mahalleler.:VAROŞ

Dıştan   sağlanan   her   türlü   maddeye   karşı    fiziksel ve ruhsal  bir  bağımlılık  duyan  kimse. :  TOKSİMAN

Dibek. :   SOKU

Difteri.: KUŞ PALAZI

Diğer bir olayın belirli bir büyüklüğüne karşılık bulan bir olayın yaklaşık büyüklüğünü bulma amacını güden işlem.: REGRESİON

Dijital Video Disk’in kısaltması.:DVD

Dik yerlerden inen buzullarda,derin yarılmalar nedeniyle buz parçalarının koparak aşağıya düşmesi.:SERAK

Dik,sarp. :  YALMAN

Dikdörtgen bir masada oynanan minyatür futbol oyunu.: LANGIRT

Diken. : NİŞ

Dikenli çalı. :  KEVEN

Dikenli,sert pullu,kısa ve geniş,siyaha yakın esmer bir balık.:ÇOTİRA

Dikilitaş. : OBELİSK

Dikişte hata. :   POT

Dikme.Dik. : AMUT

Dil bilgisi.:GRAMER

Dil tutukluğu. :ANARTRİ

Dilde tutukluk,kekemelik. : REKAKET

Dilek. :  KAM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:14:48
Dilekçe. : ARZUHAL

Dilenci.: GOYGOYCU

Dili tutuk olan,kekeme.:REKİK
        

Dilsiz,sessiz.:EBKEM

Din adına yapılan savaş.:GAZA

Din büyüklerinin yada tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve olağanüstü davranışlarıyla ilgili hikaye. : MENKIBE

Din dışı. : LADİNİ

Din işleriyle uğraşanların mesleği.  :  İLMİYE

Din kurallarını öğretmek için yazılmış kitap.:İLMİHAL

Din uğruna yapılan savaş.:CİHAT

Dindar Yahudilerin başlarını örttükleri takke.:KİPPA

Dingil. : AKS

Dini bakımdan İngiliz kilisesine bağlı kimse.:ANGLİKAN

Dini ezgi veya kaynağı dini olan orkestra parçası.: KORAL

Dini ezgi yada kaynağı dini ezgi olan orkestra parçası.::KORAL

Dini tören masası.: SUNAK

Dini,felsefi ve politik bir öğretim sistemini meydana getiren dogma ve kavramların bütünü,öğreti.:DOKTRİN

Dinlenme salonu. :  ODİTORYUM

Dinler. : EDYAN

Dinsel  yada  yarı dinsel  bir  konu  üzerine   bestelenen  büyük  ölçekli  müzik yapıtına verilen ad. : ORATORYO

Dinsel inanışlara göre kıyamete yakın bir zamanda çıkacağına inanılan yalancı.: DECCAL

Dinsel tören ve kuralları.,mason töreni. Ritüel. : RİT

Dip not. : HAŞİYE

Diploma.:BRÖVE

Dipten dallanan bir süs bitkisi. : MAZI

Direk.Yapıda kullanılan dört köşe yada yuvarlak,kalınca sırık. :   MERTEK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:15:31
Dirgen,yaba.:ANADUT

Diş çıkarma. : ISNAN

Diş diplerinde ve kaplarda oluşan kireç tabakası.  :  KEFEKİ

Diş kiri,diş pası.:PESEK

Diş köklerini kaplayan sert madde.: SEMAN

Dişçilikte kullanılan,cıva ile bakır veya cıva,gümüş ve kalay bileşiği.:AMALGAM

Dişçilikte kullanılan,cıva ve bakır yada cıva,gümüş ve kalay bileşiği. : AMALGAM

Dişi at. :   KISRAK

Dişi bizon ile boğanın çiftleşmesinden doğan melez hayvan. :   KATOLO

Dişi deve. NAKA: MAYA:   ARVANA

Dişi geyik. :  MARAL

Divan edebiyatında içkiyi ve içkili toplantıları övmek için yazılan şiir türü.:SAKİNAME

Divan edebiyatında kaside veya gazelin ilk beyti.:MATLA

Divan edebiyatında sevgilinin kaşı,kirpiği,bakışı için kullanılan benzetme,: TİG

Divan edebiyatında şehzadelerin sünnet düğünleriyle hanım sultanların doğum ve evlenme törenlerini anlatan yapıtlara verilen ad. :   SURNAME

Divan şiirinde her beytin son sözcüğünü,sonraki beytin ilk sözcüğü yapma biçiminde ortaya çıkan söz sanatı. :  İADELİ

Divan şiirinde uyakta tesis adıyla anılan eliften önceki sessiz harfin harekesi. :   RES

Divit.yazı hokkası. : AME

Diyalektik. :EYTİŞİM

Diyalog halinde yazılmış,genellikle eğlendirici sahne eseri : SKEÇ

Diyarbakır yöresine özgü sütle yapılan bir hamur tatlısı. : NURİYE

Diyarbakır’ın eski adı. : AMİD : AMED

Diyelim ki,tutalım ki. :  BİLFARZ

Diyezli ve bemollü bir sesin eski duruma getirilmesini gösteren nota işareti.:BEKAR

Diz meniski travması. :  MENİSKUS

Dizanteri. :   KANLI BASUR

Dizginleri koyuverilmiş bir atın dört nala koşması.Süvari akını.:ILGAR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:15:55
Dizi,sıra. :  NAF

Dizicilerin harfleri içine yerleştirdikleri demir yuva.  :  KUMPAS

Dogma. : NAS : İNAK

Doğa seslerine benzer seslerle yapılan sözcük ses yansıması,yansıma.:ONOMATOPE

Doğacak çocuğu ana rahminden çekmeye yarayan aygıt.:LAVTA

Doğaçlama tiyatro. : TULUAT

Doğada ve toplumda nitelikle ilgili değişmelerin yavaş yavaş değil,birdenbire olması.:MUTASYON

Doğada,kemik dokusunda bulunan,içinde flüor veya klor olan doğal kalsiyum fosfat.:APATİT

Doğadaki canlıların birbiriyle ve çevreyle ilişkilerini inceleyen bilim dalı. :  EKOLOJİ

Doğal hidratlı manganez ve kalsiyum silikat.: İNEZİT

Doğal olarak böğürleri kalçalara doğru daralan at için kullanılan sözcük : LAĞAR

Doğal set. : SEKİ

Doğalcılık.:NATÜRALİZM

Doğalgaz,elektrik gibi şeylerin kullanılan miktarını ölçen alet.: SAYAÇ

Doğalgazın ikinci önemli bileşeni olan hidrokarbon.:ETAN

Doğanın bilgisine büyüsel işlemlerle varılabileceği inancı.  :   ÖKÜLTİZM

Doğayı gerçekte olduğu gibi bütün ayrıntılarına bağlı kalarak değil,ondan edinilen izlenimin ölçüsüne göre anlatan;doğrudan doğruya gerçeği,nesneyi değil de,onun sanatçıda uyandırdığı duyumları veren sanat akımı.:EMPRESYONİZM

Doğramacılıkta kereste olarak kullanılan,sıkıştırılmış talaş ve yongadan yapılan tahta.:SUNTA

Doğru yolu arama.:HİDAYET

Doğru,gerçek.:ÇIN

Doğruluğu ve gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca hareketlerin sonuçları ve başarıları ile değerlendiren öğreti.:PRAGMATİZM

Doğu  Karadeniz  Bölgesinde  tulum  eşliğinde  horon oynayarak  yapılan  geleneksel  eğlence. :  VARTAVAR

Doğu Afrika’da yaşayan bir antilop.:GERENUK

Doğu Afrika’da yaşayan göçebe bir halk.:MASAİLER

Doğu Anadolu ile Azerbaycan’da çalınan bir çalgı türü.: TAR

Doğu Anadolu’da bir göl.:ARİN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:16:21
Doğu Anadolu’da kullanılan bir küçük zurna.:MEY

Doğu Anadolu’da kullanılan bir tür küçük zurna.: MEY

Doğu Anadolu’dan doğarak Hazar’a dökülen bir ırmak.  :   ARAS

Doğu Anadolu’ya özgü bir halk oyunu. :TAMZARA : MEYROKİ

Doğu Anadolu’ya özgü bir halk oyunu.:SEPE

Doğu Anadolu’ya özgü,halay türü bir halk oyunu.:SEPE

Doğu Asya’da bir ırmak. :  YALU

Doğu Karadeniz  kıyı bölgesinde yetişen bir koyun türü.:KARAYAKA

Doğu Karadeniz dağlarında,fundalıklarda yetişen,2-3 m boyunda,kışın yaprak dökmeyen,çok iri ve mor çiçekler açan ve yaprakları halk hekimliğinde kullanılan bir ağaççık,orman gülü.:KOMAR

Doğu Karadeniz kıyı bölgesinde yetişen,uzun kuyruklu,beyaz renkli bir koyun ırkına verilen ad. :  KARAYAKA

Doğu Karadeniz’de  ünlü bir yayla. :   VERÇENİK

Doğu Karadeniz’de özellikle Rize yöresinde dokunan çamaşırlık ince bez. : FERETİKO

Doğu Karadeniz’in  dağlık kesimlerinde yaşayanların giydiği,bacağı çorap gibi saran bir tür çizme. : SABUK

Doğu kiliselerinde ermişlerin tahta pano üzerine yapılan resimlerine verilen ad.:İKONA

Doğu masal ve efsanelerinde kötü ve korkunç cin.:İFRİT

Doğu müziklerinde eserler arası çalınan parça.  : ARANAĞME

Doğu Timor’un başkenti. :  DİLİ

Doğu ülkelerinde yaşayan Yunan asıllılara verilen ad.: RUM

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da konar göçerlerin kıl çadırından oluşan yayla yerleşmesine verilen ad. :  ZOMA

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü,tavuk eti,sarımsak ve ekmekle yapılan bir çeşit pilav.:SENGESER

Doğum meleği.:AYZIT

Doğum sancısı.:BURU

Doğumdan altı ay sonraya kadar olan erkek yada dişi at yada eşek yavrusu.  :  KULUN

Doğurması yakın olan hamile kadın. :   AĞIRAYAK

Doğuştan kör.:DARİR

Doğuştancılık. : NATİVİZM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:16:44
Doktorların kulaklarına takarak insanların iç organlarını dinlemek için kullandıkları tıbbi alet.:STETESKOP

Doku ölümü.:NEKROZ

Dokubilim. :  HİSTOLOJİ

Dokuma tezgahı çerçevelerinin gücü tellerine takılan ve içinden çözgü ipliği geçen küçük halka.. : NİRE

Dokumacılıkta atkı ipliğini sıkıştırmak için kullanılan,demirden veya ağaçtan yapılmış dişli araç.: KİRKİT

Dokumacılıkta atkıların geçirildiği uzunlamasına ipler : ÇÖZGÜ

Dokumacılıkta kullanılan unlu yada çirişli sıvı.:HAŞIL

Dokumacılıkta mekikle enine atılan iplik.  :ATKI

Dokuması kalın,sık ve yumuşak,bir tür pamuklu bez.: PAZEN

Dokunmuş kumaşlardaki tarak izlerini yok etmek için bu kumaşları bir bıçaktan geçirme işlemi.Sanayide kimi metalleri ve yüzeyleri parlatma. :   POLİSAJ

Dokusunda altın ve gümüş renkte tellerin çoğunlukta olduğu kumaş.:LAME

Dokuz dereceden oluşan,depremlerin gücünü ölçme birimi.:RİCHTER

Dokuz milimetre çapında,İngiliz yapısı,hafif,kullanışı kolay bir tür makineli tüfek.:STEN

Dokuzuncu İsrail kralı. : YORAM

Dolama.Parmak çıbanı.  :   ETYARAN

Dolandırıcı.:AYYAR

Dolaşma,gezinti.:CEVELAN

Dolmuş yapan büyük at arabası. : OMNİBÜS

Dolunay,mehtap. ,ayın on dördü  :  . BEDİZ :  AYAS

Dolunayda huyu değişen.  :   AYSAR

Domalan’da denilen ve patatese benzeyen bir tür mantar.:KEME

Domates.: BANADURA

Domuz yavrusu. : MOZAK

Domuz.:BOCUK

Domuza benzer bir hayvan./ Yaban domuzu. :   PEKARİ

Don Kişot’un atının adı  : ROSİNANTE

Don,şalvar. : TUMAN

Donanım. : TEÇHİZAT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:17:17
Donanma. : ARMADA

Dondurulmuş meyve suyundan yapılan bir tür pelte. :  ELMASİYE

Dondurulmuş yada buzlu olarak hazırlanan içecek.:FRAPE

Dost,yakın arkadaş.:ENİS

Dostlar,arkadaşlar. :  İHVAN

Dökme demir,font. :   PİK

Dökülen tohumlarla  ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl. :  ALAZA

Dökülen yaprak. :  HAZAL

Dökümcülerin kullandığı ağaçtan yapılmış kalıp. :   SAÇULA

Döl verme yetkinliğine eren,baliğ.:ERİN

Döl yolu. :   VAGİNA

Dönbaba,turna gagası gibi adlar da verilen ve yapraklı dalları Ege Bölgesinde sebze olarak kullanılan otsu bir bitki.:İĞNELİK

Döneç. :   ROTOR

Dönek,uğursuz. : ALABACAK

Dönemeç.:BÜK

Dönümün dörtte biri kadar olan alan ölçüsü.:EVLEK

Dönüşümcülük. :  TRANSFORMİZM

Dört bölükten kurulan,bir binbaşının komutasında bulunan asker birliği.:TABUR

Dört Japon çiçek süsleme okulundan biri.  :   KO

Dört köşe yelkenlerin yan yakalarına,alt tarafa doğru bağlanan halat.: BORİNA

Dört tekerlekli,çift körüklü bir tür binek at arabası.:LANDO

Dört tekerlekli,hafif,bir tür gezinti arabası.:KALESKA

Dört tekerlekli,içinde dingillere paralel olarak düzenlenmiş karşılıklı iki oturma sırası bulunan üstü açılıp kapanabilen çift körüklü binek arabası.  :  LANDO:  LANDON

Dört telli bağlama.:BULGARİ

Dört yaşına kadar olan dişi manda.:EVERE

Dört. : CIHAR

Dörtte bir,çeyrek anlamında eski sözcük. :   RUBA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:17:42

Döşeme gereci plastik madde.  :  MARLEY

Döşeme sıvası.: ŞAP

Dövülmüş et,bulgur ve soğanla yapılan ızgara köfte. : ORUK

Dövülmüş sarımsak,yumurta sarısı ve zeytinyağından oluşan soğuk sos.: AYOLİ

Dövüşemeyecek duruma gelen bir boksörün karşılaşmayı bırakması. :    ABONDONE

Duacı.:DAİ

Dul kadınlar. :  ERAMİL

Duman rengi.  :  FÜME

Duman.:DUHAN

Dumanda kurutulmuş et,balık veya peynir.:FÜME

Dumanı toplayıp bacaya vermeye yarayan çıkıntı.:DAVLUMBAZ

Durağan yıldız.:SABİTE

Durgun su. :   RAKİT

Durum.  :  HALET

Duvar içindeki oyuk,raf,: NİŞ

Duvar lambası.  :   APLİK

Duvar örülürken büyük taşların arasına konan ufak taşlar. : HELİK

Duvar ve tavan süslemeleri yapan usta.:NAKKAŞ

Duvarcıların doğrultu bulmakta kullandıkları şakul ipi. : PERESE

Duvardaki taş yada tuğla sırası.:REDE

Duvarı berkitmek için taşların arasına yatay olarak yerleştirilen direk.: HATIL

Duvarları kaplayıp süslemek için kullanılan ve çiçek resimleriyle bezeli pişmiş balçık levha,fayans.:ÇİNİ

Duyarga,dokunma duyusu. : LAMİSE

Duygu kapanıklığı. :  APATİ

Duygulu. : MÜTEHASSİS

Duygusal,hikayeli türkü./ Serbest biçimli,romantik,müzik araçlarıyla çalınan yada şarkı olarak okunan yapıt. :  BALLAD

Duygusuz,kayıtsız,uyuşuk.  :  APATİK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:18:07
Düdenden daha geniş olan çukurlara verilen ad.:UVALA

Düğme ve süs eşyası yapımında kullanılan bir deniz kabuklusu. : ABALON

Düğün armağanı. : SAÇI

Düğünde oyundan sonra davulcunun topladığı para. : ŞABAŞ

Düğüne çağrılanlara düğün sahibince verilen hediye. :  DÜRÜ

Dümen kolu. :   YEKE

Dünya çapında.:CİHANŞÜMUL

Dünya ile ahret.:DAREYN

Dünya ve dünya ile ilgili her şey.:MASİVA

Dünyaca ünlü bir çevre örgütü.:GREENPEACE

Dünyanın   Yedi    harikasından   biri   sayılan   Bodrum’daki   anıtmezarıyla   ünlü  Kayra  kralı.  : MAUSOLOS

Dünyanın  yedi  harikasından  biri  olan  Babil  asma  bahçelerini  yaptıran  efsanevi  Asur kraliçesi. :SEMİRAMİS

Dünyanın bütün denizlerine yayılmış bir yumuşakça cinsi.:ERATO

Dünyanın büyük bir kısmını eline geçiren.:CİHANGİR

Dünyanın ilk nükleer denizaltısının adı.: NAUTİLUS

Dürbün.:IRAKGÖRÜR : BAKAÇ

Düş gücü.:MUHAYYİLE

Düşkünler evi.:DARÜLACEZE

Düşkünlük,tutku. :  İPTİLA

Düşman. :   YAĞI  : ADU

Düşmanlık. : ADAVET

Düşme.:SUKUT

Düşsel.:FANTASTİK

Düşük nitelikli,kötü anlamında argo sözcük.:DANDİK

Düşük sıcaklıklı bir yanardağ patlaması sonucunda ortaya çıkan küçük krater. :  MAAR

Düşünceden çok,canlı duygulara ve aşka dayanan sanat eserleri için kullanılan eski bir sözcük.:GARAMİ

Düşünceleri şeriat ilkelerine aykırı görüldüğünden,Memlük sultanının buyruğu üzerine,Halep’te derisi yüzülerek öldürülmüş olan Türk tasavvuf şairi.(14. asır). :NESİMİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 08 Şubat 2009, 22:18:40
Düşünme gücü. : KARİHA

Düşünülenin tersini söyleyerek yapılan ince alay.  :   İRONİ

Düşünüş biçimi.  :   MANTALİTE

Düz dam,taraça. :   ŞATU

Düz dokunmuş açık saman renginde bir tür ipek kumaş. :   SADAKOR

Düz duruma getirme,düzleme.: TESVİYE

Düz kenarlı şapka.  :   KANOTİYE

Düz nehir gemisi. :   TOMBAZ

Düz tepeli,sarp yamaçlı dağ,masadağ. :  MESA

Düz veya desenli bir kumaştan kesilmiş motiflerin bir başka kumaşa işlenmiş durumu.:APLİKE

Düz veya desenli kumaştan kesilmiş motiflerin bir başka kumaşa işlenmiş durumu.:APLİKE

Düz yakalı,önü ilikli bir tür ceket : SETRE

Düz yazıda yapılan uyak.:SECİ

Düz,engebesiz toprak parçası.: DÖLEK

Düzen,hile.: DEK

Düzenleme. :   ARANJMAN

Düzenlenmiş arazinin yüzölçümünü bulup planını yapmaya yarayan alet. : TAKEOMETRE   

Düzenleyen. : NAZIM

Düzenleyici.  :   ARANJÖR

Düzenli olarak ekim yapılan arazi.  :   EKENEK

Düzgün biçilmiş uzun ve ensiz tahta :  ÇITA  .

Düzgün sarılmış halat yumağı. :  RODA

Düzgün söz söyleme kolaylığı. :  TALAKAT

Düzgün. :  ONAT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:13:04
--- E ---

Ebegümecigillerden bir bitki.:BAMYA

Eczacılık.  :  İSPENÇİYARİ

Eczacılıkta kullanılan ve çürümeyen  bir bitki.:KARAYA

Eczacılıkta,parfümeride kullanılan ve çiçeklerden çıkarılan sarımtırak yağ. : LANOLİN

Edat. : İLGEÇ

Edebiyatta bir şiiri yada şiir parçasını şakacı bir anlatıma çevirme.:HEZEL

Edebiyatta birden çok anlamı olan bir kelimenin iyi anlamını kullanır görünerek,kötüsünü kastetmek.:CİNAS

Edebiyatta,iki yada ikiden daha çok anlamı olan bir sözcüğü yaygın olmayan anlamlarını düşündürecek yolda kullanma sanatı.:İHAM

Edepsiz,şamatacı. : ŞEREMET

Edepsiz,şirret.:ZİLLİMAŞA

Edipler. :   UDEBA

Edirne yöresine özgü bir peynir tatlısı.: BELMUŞ

Edirne’de Meriç ırmağı deltasında bir göl.:BÜCÜRMENE

Edirne’nin Enez ilçesinin antik adı. : AİNOS

Efelek de denilen çok yıllık otsu bir bitki.. : LABADA               

Efendisinin hizmetinden ayrılan ve serüvenler ardında ülkeyi baştan başa dolaşmaya koyulan samuray.:RONİN

Efes kentinin kurucusu. : ANDROCLE

Efes’te bir tapınak. :   SERAPİS

Eflatun,beyaz, kokulu çiçekler açan bir ağaç.:LEYLAK

Efsane köpek.:KITMİR

Efsanelere göre içene ölümsüzlük sağlayan bir su.:ABIHAYAT

Efsanevi Argos kralı.:AGAMEMNON

Efsanevi bir kuş. :   SİMURG

Eftalitler’de denilen ve 5. yüzyılda güçlü bir devlet kuran eski Türk ulusu.:AKHUNLAR

Ege bölgesinde Güllük körfezi kıyısında antik bir kent.  :  İASOS

Ege bölgesinde taze sarı incire verilen ad.  :  LAP

Ege Bölgesine özgü bir tür zeybek oyunu.: FERAYİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:15:56
Ege bölgesine özgü,küçük ama lezzetli bir karides cinsi.: ÇİMÇİM

Ege Denizinin eski adı. : ADALAR DENİZİ   

Ege denizinin ilk çağlarda “eski deniz” anlamındaki adı. :ARŞİPEL

Ege kıyılarında,özellikle İzmir kentinde etkili yerel deniz meltemi. :  İMBAT

Ege ve Akdeniz bölgelerinde yetişen,tohumları çok zehirli küçük bir ağaççık.:ZİVİRCİK

Ege ve Akdeniz’de bulunan iri ve büyük bir karides cinsi.:NİKA

Egemenliğini tanıma.:BİAT

Eğerin altındaki belleme. :   YUNA

Eğik olarak kesilmiş kenar. :   PAH

Eğilim,yönelim.:TANDANS

Eğim ölçer. :   KLİNOMETRE :EKLİMETRE

Eğirmen,kirmen.:İĞ

Eğitim bilimi. :   PEDAGOJİ

Eğlenceli,hafif konulu,içinde bestesiz konuşmalar da bulunan sahne yapıtı.:OPERET

Eğrelti otu,aşk merdiveni.: FUJER

Eğreti dikiş.: TEYEL

Eğretileme.: METAFOR

Eğrilmekte olan yün,keten gibi şeylerin tutturulduğu,bir ucu çatal değnek.: ÖREKE

Ejderha.:DRAGON

Ek çizgisi,bir vidada iki diş arasında kalan çukur bölüm. :  YİV

Ek vagon.:FURGON

Ek. : LAHİKA

Eker. :  MİBZER

Ekilen  biçilen tarlada  işçileri idare eden kimseye halk dilinde verilen ad. :  EYNERCİ

Ekin biçerken sıralanan işçi takımı.: HON

Ekin biçildikten sonra toprakta kalan köklü sap.: ANIZ

Ekinlerde başak.:KELLE

Ekip gereçleri. :  EKİPAJ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:18:06
Eklembacaklılardan taşlar altında yaşayan zehirli bir böcek.:ÇİYAN

Eklembacaklıların ve kabukluların örteneğini oluşturan madde.:KİTİN

Eklemlerdeki ağrılı hastalık. :ARTRİT

Ekler’e benzer bir tür pasta.:PROFİTEROL

Ekmek içi,ceviz,zeytinyağı,sarımsak ve sirke ile yapılan bir tür meze : TARATOR

Ekmek parçası,lokma. :  BANAK

Ekmek.:NAN

Ekonomik olayların açıklanmasında çok sayıda değişkeni göz önüne alarak ve karşılıklı bağıntılar kurarak,teorik çalışmaların deneylerle doğrulanmasını sağlayan matematiksel yöntem.: EKONOMETRİ

Eksen. : MİHVER

Eksiklik,kusur. :  NAKISA  :  AĞMAN

Eksiksiz,kusursuz.:HAZA

Ekşimik.:KESİK

Ekvator Afrika’sında ve Güney Afrika’da yaşayan küçük antilop.:GİB

Ekvator bölgelerinde yetişen bir meyve ağacı. : ANONA

Ekvator bölgesinde yetişen bir meyve ağacı.: ANONA

Ekvator kuşağında geniş çayırlara verilen ad.:SAVANA

Ekvator kuşağındaki geniş çayırlara verilen ad. : SAVANA

Ekvator para birimi. : SÜKRE

Ekvator.  :   EŞLEK

Ekzama. : MAYASIL

El ile bir çeşit dantel örmek için kullanılan silindir biçimli araç.: KOPANAKİ

El ile dokuma. : PEMAS

El işleri için kullanılan seyrek dokunmuş keten bezi.:KANAVİÇE

El tezgahında bez dokuyan kimse.:ÇULHA

Elazığ yöresine özgü bir halk oyunu. :   AVREŞ

Elbise plesi.:BÜZGÜ

Elbise,çamaşır ve örtü gibi şeylere süs olarak dikilen seyrek örgü,tentene.:DANTEL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:23:25
Elmasın tıraş edilmiş yüzlerinden her biri. :   FAÇETA

Emanet.İnam. :  VEDİA

Emekçi topluluğu. :   PROLETARYA

Emiliano  Zapata’nın devrim planı. : AYALA

Emmeç. : ASPİRATÖR

Emzikli şişe.:BİBERON

En az : EKAL : EDNA

En beyaz.:BEYZA

En büyüğü yarım kiloyu aşmayan kılçıklı küçük balıklara verilen ad. :ÇİTARİ

En büyük. :  EKBER

En çok vadilerde,yamaçlarda bulunan kil ve kum karışımı,sarı renkli verimli balçık.:LÖS

En elverişli,en iyi olan.:OPTİMUM

En eski jeolojik sistem.:AZOİK

En iri geyik. :   MUS

En kısa zaman.:AN

En küçük boylu yarış yelkenlisi. :   KADET

En küçük izci kuruluşu. :   OBA

En son. :  HATEM

En ünlü iki Alman destanından biri.:NİBELUNGEN

En yüksek değer.: KEMAL

Encümen,komisyon,komite. :  YARKURUL

Endonezya plakası. :  RI

Endonezya,Malezya gibi ülkelerde  hem erkek,hem kadın tarafından giyilen ve etek biçiminde sarınılan uzun kumaş parçası. :   SARONG

Endonezya’da takımadalar.  :   ARU

Endonezya’da takımadalar.: ARU

Endonezya’nın para birimi.: RUPİ

Enerji.:ERKE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:24:23
Engebeler,tümsekler,yüzey biçimleri.:AVARIZ

Engel,uymazlık.BEİS

Engel. :  KET

Engerek yılanı. : EFİ

Enine boyuna,her yönü ile.: ARİZAMİK

Enine olan : ARZANİ

Enli çember. :  KASNAK

Erbainden sonra gelen,31 Ocakta başlayan elli günlük kış dönemi.: HAMSİN

Erginlik.:RÜŞT

Erik,kayısı gibi ağaçlardan sızan bir tür zamk. :   KEDİBALI

Erim. : MENZİL

Erime. :   ZEVEBAN

Erişim. : MUVASALA

Erişmiş. :  NAİL

Eriyen elektrotla,karbondioksit koruması altında uygulanan ark kaynağı. :   MAG

Eriyik.  :   MAHLUL

Erkeğin eşi,zevce.: AYAL

Erkeğin toplumsal bakımdan kadına egemen olduğu ve bu nedenle efendilik ayrıcalıklarını hak ettiği düşüncesine dayanan ideoloji.:MAŞİZM

Erkek balığın tohumu.:SÜT

Erkek çocuk. :  KIZAN

Erkek deve.: LÖK

Erkek hayvanın dişisiyle çiftleşmesi.:AŞIM

Erkek hindi.  :  GURK

Erkek kardeş.:DADAŞ

Erkek keçi.:ERKEÇ

Erkek kümes hayvanlarının en iri ve yaşlı olanı.: BABAÇ

Erkek ördek. : SUNA

Erkek saçı biçiminde kesilmiş kadın saçı.:ALAGARSON

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:25:14
Erkek veya dişi üreme hücresi.:GAMET

Erkeklerde resmi,ciddi;kadınlarda öğleden sonra giyilen,özenli,süslü,aksesuarı tamam giyime verilen ad.:ABİYE

Erkeklerde yaş dönemi. :  ANDROPOZ

Erkeklere ait özel konut. :  GARSONİYER

Erkekliği güçlü,çok eski bir Mısır tanrısı.:MİN

Erkekliğin ve dişiliğin belirlenmesinde rol oynayan kromozom. : ALOZOM

Erkeklik organı. :   ZEKER

Erkekte cinsel güçsüzlük.,puluçluk. : ANANET

Erken bunama. : ŞİZOFRENİ

Erken doğmuş bebek. :   PREMATÜRE

Erken olgunlaşan ince kabuklu bir siyah üzüm çeşidi. :  DİMNİT

Ermeni müziğine özgü,kavala benzer bir çalgı. :  DUDUK

Ermenistan’ın başkenti.:ERİVAN

Ermenistan’ın kendi dilindeki adı.  :   HAYASTAN

Ermenistan’ın para birimi. :  DRAM

Erotik,şehevi  :  KÖSNÜL

Erteleme. :   TECİL

Erzak odası. : KİLER

Esenlik dilemek. : SELAM

Eserin sonuç bölümü.  :  EPİLOG

Eshabı Kehf’de yedi uyuyanların köpeğinin adı. :  KITMİR

Esinti,rüzgarın bir kere esmesi.:NEFHA

Esinti.:NEFHA

Esir çocuk. :  BEÇE

Eski   toplarda   kullanılan   mermi   ve   demir   parçalarını   taşıyan   silindir   biçiminde  kap. :  ŞARAPNEL

Eski  dilde bir yazıya eklenen parça. : ZEYİL

Eski  kültür  ve  sanat  anıtlarını  yakıp  yıkan, bunların  değerini  bilmeyen  kimse  yada topluluk. :  VANDAL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:25:46
Eski  Yunanlılarda, eşit  olmayan  iki  ses  arasında  kulakla  seçilebilecek  en  küçük  aralığa verilen ad. :  KOMA

Eski adı Seylan olan ülke. :  SRİLANKA

Eski ağırlık ölçüsü okkanın dört yüzde biri. :   DİRHEM

Eski Asur kenti. :  NİNOVA

Eski ayakkabı. : KELİK

Eski bez parçası,paçavra.:ÇAPUT

Eski bir ağırlık ölçüsü birimi.:BATMAN

Eski bir çalgı. : MAR

Eski bir fitilli tüfek. : ALAYBOZAN

Eski bir hacim ölçüsü.: KA

Eski bir salon dansı.: KADRİL

Eski bir tahıl ağırlık ölçüsü. : KİLE,: SA

Eski bir tüfek. :   KARABİNA

Eski bir uzunluk ölçüsü birimi (68 cm’ye eşit).: ARŞIN

Eski bir uzunluk ölçüsü.  :  ENDAZE

Eski çağlardan kalma eserleri tarih ve sanat bakımından inceleyen bilim dalı.:ARKEOLOJİ

Eski Çin felsefesinde,evrenin birliğini sağlayan düzen ilkesi.:TAO

Eski dilde  surat,yüz. : RU

Eski dilde acıyan. : RAİF

Eski dilde ağırbaşlılık,vakar. ;VAK

Eski dilde ağız.:DEHEN

Eski dilde ağlatma.  :  IBKA

Eski dilde akıllı. : LEBİB : LEBİBE

Eski dilde alametler,işaretler. : ALAİM

Eski dilde alın. : NASİYE

Eski dilde altın. :  ZER

Eski dilde anne. :EM.:  ÜM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:26:14
Eski dilde Aralık ayı. :  BİRİNCİ  KANUN

Eski dilde arka,sırt.:ZAHR

Eski dilde arkası sıra.: DERADAP

Eski dilde aslan. : ŞİR : ESED

Eski dilde at,beygir.  :  ESB

Eski dilde atasözü.:DARBIMESEL

Eski dilde ateşler. :   NİRAN

Eski dilde atlı haberci,postacı.:ÇAPAR

Eski dilde ayırıcı özellik. : ŞİAR

Eski dilde ayrı  durma.Sıkma,sıkarak bağlama. :   ŞET

Eski dilde aysberg. : CUMUDİYE

Eski dilde azı dişi.: NAB

Eski dilde baba Cet. :  EB

Eski dilde bağlı kılma,kısıtlama.: TAKYİT

Eski dilde balık. : MAHİ

Eski dilde balta.: TEBER

Eski dilde bayağı insanlar. :   EDANİ

Eski dilde bayrak.:RAYET

Eski dilde belediye . :   URAY

Eski dilde belirti. : NİŞANE

Eski dilde bencillik.:ENANİYET

Eski dilde berrak,duru.:NAB

Eski dilde bilgiçlik taslayan.:MALUMATFURUŞ

Eski dilde boy,endam. :   KAD

Eski dilde boynuzdan yapılan bir tür boru.:NEFİR

Eski dilde bozma,.feshetme. : FEK

Eski dilde burun ucu. / Hayvanların burun ucu.: KALAK

Eski dilde bülbül. :   ANDELİB

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:26:42
Eski dilde cam,kristal.: MİNA

Eski dilde cehennem. :  TAMU

Eski dilde cıva. : ABEK

Eski dilde çekinme,razı olma. :  İBA

Eski dilde çekirge. : MİK

Eski dilde çeyrek. : RUBU

Eski dilde çizme. :   MUSE

Eski dilde çöl. :  TİH

Eski dilde dağ eteği,çayırlık,çimenlik. :   RAG

Eski dilde daha doğru,en sağlam. :  ASAH

Eski dilde damar.: REG

Eski dilde delip geçen,içe işleyen.:NAFİZ

Eski dilde demir. : AHEN

Eski dilde deri kalkan.:DARAKA

Eski dilde derin hale getirme. : İKAR

Eski dilde derinlik.:UMK

Eski dilde deve.:ŞÜTÜR

Eski dilde devirler,çağlar,zamanlar.:EDVAR

Eski dilde dilek.:KAM

Eski dilde dilenci.: SAİL.:GEDA

Eski dilde dinlenme,istirahat.:AJ

Eski dilde doku. : NESİÇ

Eski dilde dokumacılıkta,tüle benzer ince ve saydam bir kumaş.:SAKANGUR

Eski dilde dolum,dolma,doluluk. :  MELA

Eski dilde dölleme,döllenme.: İLKAH

Eski dilde dönence.: MEDAR

Eski dilde dudak. : LEB

Eski dilde duvar. : DAR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:27:11
Eski dilde düğün yemeği./Saadet,mutluluk. : URS : URAS

Eski dilde Ekim ayı. :  BİRİNCİ TEŞRİN   

Eski dilde ekmek. :   NAN

Eski dilde elma:   . SİB

Eski dilde en azından.,asgari. :LAAKAL

Eski dilde en sefil,pek aşağı. :  ESFEL

Eski dilde en tatlı.:AZEB

Eski dilde engel,uymazlık.:BEİS

Eski dilde er,erkek. : NER

Eski dilde erik. : ALU

Eski dilde erkekler.: RİCAL

Eski dilde estetik. :   BEDİA

Eski dilde eş,zevce.:REFİKA

Eski dilde eşek .:HAR

Eski dilde eşik.:ASİTANE

Eski dilde etek. :DAMEN

Eski dilde faiz.:RİBA

Eski dilde gece. : ŞEB

Eski dilde geceler : LEYAL

Eski dilde geçip gitme,sona erme.: MÜRUR

Eski dilde gelin.: ARUS

Eski dilde gemi demiri.:MİRSAT

Eski dilde gemi. : SEFİNE : SABİHA : KEŞTİ

Eski dilde gerdek.  :   ARİS

Eski dilde geri döndürme,geri çevirme.:REKS

Eski dilde görme.:RÜYET

Eski dilde gösterme.:İRAE

Eski dilde göz. : AYN: DİDE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:27:38
Eski dilde güç,iktidar elde etme.: NAMİYE

Eski dilde güçsüz bırakma.  :   İHAN

Eski dilde gün.:RUZ

Eski dilde güneş yada ay tutulması. :   KESF

Eski dilde haberci,ulak.: SAİ

Eski dilde halkın İstanbul’daki yabancılara,özellikle Fransızlara verdiği ad.:DİDON

Eski dilde hastalık , dert. : DA

Eski dilde herhangi bir şeyin küçük parçası.:ŞİRZİME

Eski dilde hesap defteri.. : ABAR

Eski dilde hevesler,istekler. : EHVA

Eski dilde hokkabazlık,el çabukluğu. : ŞABEZE

Eski dilde horoz.:DİK

Eski dilde ılgın ağacı.:AC

Eski dilde idare etmek.,temize çıkarmak. : ABRAMAK

Eski dilde ihtiyarlık. : ŞEYB

Eski dilde iklimler.:EKALİM

Eski dilde ilkbahar.:NEVBAHAR

Eski dilde intikam,öç. :   SAR

Eski dilde kadın.: ZEN
        

Eski dilde kale hendeği. :   UR

Eski dilde kalıba dökme.:İSAGA

Eski dilde kamış. : NAY

Eski dilde kan.  :   DEM

Eski dilde kaplan.:BEBİR

Eski dilde karınca. :   MUR

Eski dilde Kasım ayı. : İKİNCİ TEŞRİN : SONTEŞRİN

Eski dilde kaş.: EBRU

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:28:03
Eski dilde kaz.: BAT

Eski dilde kemik.:AZM

Eski dilde kılıç. :  TİG

Eski dilde kırmızı renkli olan. : LALİN

Eski dilde kilise çanı.:NAKUS

Eski dilde kimseler,insanlar. :   KESAN

Eski dilde kip.:SIYGA

Eski dilde koku. : BU

Eski dilde kolay.  :   ASAN

Eski dilde korku.:BİM

Eski dilde kovma. : İBAD

Eski dilde kök tutmuş,köklenmiş.:RİŞEGİR

Eski dilde köpek. : SEG : SEK

Eski dilde körpelik,tazelik.: TARAVET

Eski dilde kumaş. : KALA

Eski dilde kurban bayramı. : ADHA

Eski dilde kuş gagası.:NAL

Eski dilde kuşluk vakti. :  ÇAŞT

Eski dilde lanet sözü. :  LAN

Eski dilde mektup,mesaj ulaştırma. :   BELAĞ

Eski dilde mermer.:RUHAM

Eski dilde mimaride yapıları örten süslü çatı ve saçaklar.:ARASTAK

Eski dilde mum,balmumu.: ŞEM

Eski dilde müjde,müjdeli haber. : SAVA

Eski dilde Müneccimlerce insanın doğduğu andan  başlayarak,yaşamındaki uğursuz anların hesaplanması. :  ASİTAN

Eski dilde nevale,azık. :   TUŞE

Eski dilde oburlar.: EKELE

Eski dilde Ocak ayı. :  İKİNCİ KANUN : KANUNU SANİ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:28:31
Eski dilde ok atıcı,okçu.:KEMANKEŞ

Eski dilde ok.. :   TİR

Eski dilde oklar anlamında sözcük.:NİBAL

Eski dilde otlar. : ERA

Eski dilde öç,intikam.:SAR

Eski dilde öd kesesi.:MERARE

Eski dilde öfke.:RİS

Eski dilde öğrenci.:ŞAKİRT.:TİLMİZ

Eski dilde öğüt,akıl verme.: NUSH

Eski dilde öğüt,nasihat. : MEVİZE : NUSH

Eski dilde örtme,gizleme.: SETR

Eski dilde özgürlük yanlısı olanlar. : AHRAR

Eski dilde parlaklık,göz alıcılık.:REVNAK

Eski dilde parlama.:LEM

Eski dilde pek az., çok aşağı. : EDNA

Eski dilde pirinç.  :  ERZ

Eski dilde rüzgar,esinti. : RİH

Eski dilde saf,arı,katıksız anlamında sözcük.:NAB

Eski dilde sağır. :  ASAM

Eski dilde sanık.: MAZNUN

Eski dilde satrançtaki vezir taşı.: ASAF

Eski dilde satrançtaki vezir.  :  FERZ

Eski dilde sermaye,kapital.:RESULMAL

Eski dilde sıcak suda haşlama. : NAK

Eski dilde sıcaklık,hararet.:TEB

Eski dilde sığır çobanı.: RAİ

Eski dilde sıhhi. :   ZENİ

Eski dilde soylular.:ZADEGAN
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:28:56
Eski dilde su yosunları.: ÜSNİYE

Eski dilde su.. : AB : MA

Eski dilde sünnet etme.:HİTAN

Eski dilde süs.: ZİVER

Eski dilde şarap.. :HAMR

Eski dilde şehir.:ŞAR

Eski dilde şiirler.:EŞAR

Eski dilde şişme,kabarma. :  AMASA

Eski dilde taç.: İKLİL

Eski dilde taçlar. :   TİC

Eski dilde tarak. :   ŞANE

Eski dilde toplama.  :  İCMA

Eski dilde tuğgeneral.: MİRLİVA

Eski dilde tuz. : NEMEK

Eski dilde uyurgezer.: SAİFFİLMENAM

Eski dilde uzaklık,ara. :   KAB

Eski dilde üzengi.: RİKAB

Eski dilde üzerine yazı yazılmış kağıda veya mektuba verilen ad.:RAKİME

Eski dilde üzüm.: İNEB

Eski dilde üzüntü,kaygı,  :  HEM

Eski dilde vergi toplama . : CİBAYET

Eski dilde yakın,az aralıklı olan.:KARİN

Eski dilde yara.:ZAHM

Eski dilde yardım. : NASR

Eski dilde yasaklayan,engel olan. :   NAHİ

Eski dilde yemin etme.  :   İLA

Eski dilde Yengeç Burcu.: SERETAN

Eski dilde yeni anlamında bir sözcük.: CEDİT
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:29:33
Eski dilde yıl. : AM

Eski dilde yılan.:MAR

Eski dilde yıldırım.: BARİKA

Eski dilde yıldız.:SİTARE

Eski dilde yırtma. : ÇAK

Eski dilde yiğitler,kahramanlar.  : ASÜD

Eski dilde yiyecek ve içecek şeyleri veren anlamında sözcük.: RAZİK

Eski dilde yumuşak.:NERM

Eski dilde yumuşaklık.: NERM

Eski dilde yuva.:LANE

Eski dilde yüzyıl.: ASR

Eski dilde zaman.:EYN

Eski dilde zarif giyinen kimse. : TİRENDAZ

Eski Doğu’da ve Bizans’ta hükümdarlık simgesi olan tören başlığı.:TİARA

Eski eşya pazarı.:BİTPAZARI

Eski İran dininde aşk  ve bereket tanrısı. :ANAHİTA

Eski İran dininde aşk ve doğurganlık tanrısı.:ANAHİTA

Eski İskandinav mitolojisinde baş tanrı. : ODİN

Eski İskandinav mitolojisinde evrenin yaradılışında oluşan ilk canlı. :   YMİR

Eski Japon  bozuk parası. : RİN

Eski Japonya’da  soylular sınıfı: İO

Eski Japonya’da tüccar sınıfı . : CHONİN

Eski Kıbrıs’ın kuvvet tanrısı. :  BES

Eski konaklarda harem ile selamlık arasındaki daire. : MABEYİN

Eski Mezdeki dinine bağlı Perslerin ayinlerde kullandıkları,bazılarının yalancı altın mantarı gibi sanrı yaratıcı bir mantar sandığı bitki.  :   HAOMA

Eski Mısır tanrılarının asası. :   UAS

Eski Mısır valilerine verilen ad.:HİDİV

Eski Mısır ve Yunan kültürlerinde önemli bir yeri olan insan başlı aslan gövdeli mitolojik yaratık. : SFENKS
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:30:10
Eski Mısır’da güneş tanrısı. : AMON

Eski Mısır’da şehir devletlerine verilen ad.:NOM

Eski Mısır’da üretici güç. :  KA

Eski Mısır’ın en büyük piramitlerinden biri. :  MİKERİNOS

Eski Mısırlıların,Asya’nın Mısır’a yakın bölgelerinde yaşayan Sami kavimlerine verdikleri ad.:AAMU

Eski mimarlıkta yapıları örten süslü çatı ve saçaklar.:ARASTAK

Eski Roma’da ayrıcalıklı Particiler dışında kalan yurttaşlara verilen ad.:PLEBLER

Eski Roma’da vahşi hayvan ve av tanrıçası.:DİANA

Eski Roma’da,bir sirk içinde küçük çapta deniz savaşları yapılmak üzere kazılmış büyük havuz.:NOMAHYA

Eski Romalılar zamanında,Roma’da ve diğer şehirlerde kamu işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan.:FORUM

Eski Romalıların ulusal giysisi olan geniş ve uzun harmani. :   TOGA

Eski Rusya’da gönüllü emekçiler birliği.:ARTEL

Eski salon danslarından biri.  :   KADRİL

Eski Sümer su tanrısı. : EA

Eski şairlerin kasidelerinde övdükleri kişilerden aldıkları bahşiş.:CAİZE

Eski Türk devletlerinde ,özellikle Selçuklularda şehzadelerin eğitimi yada bağımsız bir eyaletin yönetimi ile görevli vezir. :   ATABEK

Eski Türk güreşlerinden biri. : ABA

Eski Türklerde atasözü,tez. : SAV

Eski Türklerde büyük davula ve davul tokmağına verilen ad. :  BARABAN

Eski Türklerde deniz tanrıçası.:AKANA

Eski Türklerde hekim. :  ATASAGUN

Eski Türklerde kullanılan bir unvan.:TİGİN

Eski Türklerde mezarların üzerine anıt olarak dikilen taşlar.  :   BALBAL

Eski Türklerde ordu müfettişlerine verilen ad. :   YASAVUL

Eski Türklerde ölüler için yapılan tören. :    YOĞ : YUĞ

Eski Türklerde soylular sınıfı. : AKSÜYEK
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:30:56
Eski Türklerde Tanrı.: OĞAN

Eski Türklerde yağmur yağdırıp yel estirdiğine inanılan büyü taşı.:YADA

Eski Türklerde yer altı tanrısı.:ERLİKHAN

Eski ve usta gemici.: ÇAÇA

Eski Yahudilere verilen ad.:İBRANİ

Eski Yunan  mitolojisinde  Medusa’nın kanından doğma kanatlı at. : PEGASOS

Eski Yunan fabl’larını derlediğine inanılan,ama gerçekte yaşamadığı hemen hemen kesin olan yazara geleneksel olarak verilen ad.:EZOP (AİSOPOS)

Eski Yunan felsefesinde bölünmez birlik.: MONAT

Eski Yunan felsefesinde bölünmez birlik.:MONAT

Eski Yunan kentlerinde pazar yeri,antik kent meydanı.Yönetim,politika ve ticaret işlerini konuşmak için halkın toplandığı alan. : AGORA

Eski Yunan mitolojisinde kötülük tanrıçası.:ATE

Eski Yunan mitolojisinde öbür dünyanın en karanlık bölümü.: EREBOS

Eski Yunan mitolojisinde,Artemis tarafından öldürülen ve takım yıldıza dönüştürülen,Poseidon’un oğlu olan dev avcı.:ORİON

Eski Yunan mitolojisinde,Oidipus’un hem annesi,hem karısı olan kadın.: İOKASTE

Eski Yunan tiyatrolarında sahneye verilen ad.:SKENE

Eski Yunan ve Roma’da hekimlik tanrısı.: ASKLEPİON

Eski Yunanistan sitelerinin özelliklede Atina’nın yönetsel bölümü.:DEMOS

Eski Yunanistan’da tapınaklarda yer alan ve üzerine sungular konan masa. : ABAK

Eski Yunanlı,Grek.:HELEN

Eski Yunanlılarda,özellikle Makedonya piyadelerinin çekirdeğini oluşturan mızraklı alay.:FALANJ

Eski Yunanlıların Dionysos şerefine okudukları tören şarkısı.  :   DİTİRAMP

Eski,ezeli. :  KADİM

Eskiden adet,tören. :  DEB

Eskiden albay. : MİRALAY

Eskiden Anadolu beyliklerinde donanma hizmetlerinde görevlendirilen asker. : AZEB

Eskiden Aralık ayına verilen ad. :  İLKKANUN

Eskiden askerlerin aldıkları üç aylık maaşın Şevval,Zilkade ve Zilhicce aylarına denk gelen dördüncü bölümü.: LEZEZ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:31:24
Eskiden Avrupa’da kentler arasında yolcu taşımakta kullanılan kapalı ve dört tekerlekli at arabası. :   DİLİJANS

Eskiden Bağdat,Isfahan ve Almeria’da dokunan ipekli kumaş. :  ATABİ

Eskiden Bağdat,Isfahan ve Almeria’da dokunan sağlam ipekli kumaş.:ATABİ

Eskiden bezek işlerinde kullanılan bir tür sedef.: ARUSEK

Eskiden Bulgar krallarına verilen unvan.: GAR

Eskiden cüzamlı hastaların konulduğu yere verilen ad.: MİSKİNLER TEKKESİ

Eskiden ders çalışma masası. : RAHLE

Eskiden dervişlerin oturduğu yer,tekke.:DERGAH

Eskiden dokunan bir tür kalın ve pamuklu bez.:REVENDÜK

Eskiden el yazması kitaplara yapılan suluboya resim.:MİNYATÜR

Eskiden esnafların gelirlerini toplayıp satan kimse.:KESEDAR

Eskiden Fransa’da kullanılan 52 ar değerinde olan yer ölçüsü.:AKR

Eskiden giyilen düz yakalı,önü ilikli bir tür ceket.:SETRE

Eskiden giyilen kolsuz,önden açık,uzun ve geniş kesimli giysi.  :   KAFTAN

Eskiden harman ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi:. AŞAR

Eskiden İran’da kullanılan Zerdüşt takviminde yılın sekizinci ayı. :  ABAN

Eskiden işlemeli kısa yelek türü. : CAMADAN

Eskiden Japonların kullandığı 3.927 m  değerinde çizgisel ölçü.,Endonezya’nın plakası. : Rİ

Eskiden Japonların kullandığı 3.927 m değerinde çizgisel öçlü.:Rİ

Eskiden kansere verilen ad.:AKİLE

Eskiden kara ve deniz savaşlarında kullanılan bir top.:BALYEMEZ

Eskiden Karagöz oynatılan kahvelere verilen ad. :   TATU

Eskiden kimi gezgin dervişlere verilen ad.:ABDAL

Eskiden koyun ve keçi başına alınan sayım vergisine verilen ad.: AĞNAM

Eskiden kökü hekimlikte kullanılmış olan,zambakgillerden bir bitki.: SAPARNA

Eskiden köy muhtarının yardımcısı.:KİZİR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:31:50
Eskiden kullanılan bir ağırlık ölçüsü birimi.: OKKA

Eskiden kullanılan tepesi yuvarlak,dilimli çuha başlık. : ŞUBARA

Eskiden kullanılan üç direkli,bir tür yelkenli savaş gemisi.: FİRKATEYN

Eskiden kullanılan yedi gram ağırlığında altın sikke.: LİRA

Eskiden kullanılan,kıç tarafı yüksek,hızlı giden yelkenli.: ÇEKELEVE

Eskiden kullanılan,kolları ve etek uçları bazen bol ama genellikle bele oturan kadın korsajına verilen ad.  :  KARAKO

Eskiden kullanılmış ince,uzun ve zarif bir kayık.:HANIM İĞNESİ

Eskiden kullanılmış mermi yerine çakıl taşı atan bir tür top. : ÇAKALOZ

Eskiden kuyumculara taslak hazırlayan kimselere verilen ad. :   SADEKAR

Eskiden Kuzey Afrika’daki dervişlere verilen ad.:MARABUT

Eskiden lise düzeyinde okul. :  İDADİ

Eskiden Mısır halkından olan kimse. :  KIPTİ

Eskiden Mısır köylülerine verilen ad.  :   FELLAH

Eskiden Müslüman olmayanlardan alınan bir çeşit vergi.:CİZYE

Eskiden nikahsız olarak alınan cariyelere verilen ad.: ODALIK

Eskiden oğlak burcuna verilen ad. :   CEDİ

Eskiden okul öncesi yaştaki çocuklar mahalle mektebine başlarken yapılan tören.:AMİNALAYI

Eskiden on para değerindeki sikke. : METELİK

Eskiden özellikle sülüs yazı yazmak için kullanılan perdahlı bir kağıt türü : ALİKURNA

Eskiden papaların kullandığı tören başlığı. :   TİARA

Eskiden portre yapan ressamlara verilen ad.:NİGARİ

Eskiden postayı taşımaya yarayan küçük tekne.:AVİZO

Eskiden Romanya’nın yerli halkına ve bu halkın soyundan olan kimselere Osmanlı Türklerinin verdiği ad.: ULAH

Eskiden Rum korsanlarına verilen ad.: IZBANDUT

Eskiden Rus Kazaklarının başbuğuna verilen unvan.:ATAMAN

Eskiden savaşlarda işaret vermek için kullanılan büyük davul.: KÖS

Eskiden şairlerin kasidelerinde övgüsünü  yaptıkları kişilerden aldıkları para veya armağana verilen ad. : CAİZE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:32:16
Eskiden Tekel idaresine verilen ad.:REJİ

Eskiden tiyatroya verilen bir ad.:TEMAŞAHANE

Eskiden trajediye verilen ad.:HAİLE

Eskiden tuğgeneral.:MİRLİVA

Eskiden Türk’e yabancı olan kimse ve topluluklara verilen ad. :   TAT

Eskiden ücret karşılığı ölünün arkasından ağlayan kadın.:NAYİHA

Eskiden üzerine yazı yazmak için hazırlanan deri,parşömen. :   TİRŞE

Eskiden vezir konaklarındaki bir bölüm müstahdeme verilen ad.:ZOBU

Eskil. :  ARKAİK

Eskilere göre dünya atmosferinin ötesindeki boşlukları dolduran çok uçucu akışkan.:ESİR

Eskimiş giyecek.:ALIK:  ALAK

Eskimiş,üzerinden zaman geçmiş,kronik. : MÜZMİN

Eskimoların buzdan kulübeleri. : İGLO : İGLU

Eskimoların kendilerine verdiği ad. :  İNUİT

Eskrimde kullanılan üç silahtan biri. : EPE : FLÖRE

Esmer açık kestane renginde olan.: KONUR

Esmer,açık kestane rengi rengi.:KANUR

Esnaf kuruluşu.  :  LONCA

Esnek dokunmuş ipekli yada  yünlü bir kumaş.  :   JARSE

Esrarkeşlerin kullandığı bir çeşit nargile.: KABAK

Eş anlamlı. : SİNONİM

Eş basınç.  :   İZOBAR

Eş zamanlı olmayan.: ASENKRON

Eş zamanlı.: SENKRONİK

Eş,zevce. :  REFİKA

Eşcinsel kadın.  :   LEZBİYEN

Eşek binmeliği. :   SEMER

Eşek eyeri.: PALA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:32:54
Eşek yavrusu. :   SIPA

Eşek. :   KARAKAÇAN:  MARSIVAN

Eşey bezi. :GONAT

Eşeylik kazanmış böceğin son biçimi.:İMAGO

Eşeysiz bölünme. : AMİTOZ

Eşgüdüm.:KOORDİNASYON

Eşik. :   SÖVE

Eşit. : MÜSAVİ

Eşkenar dörtgen. :  MAİN

Eşya üzerindeki mikrop veya ufak böcekleri basınçlı buharla öldürmeye yarayan  büyük kazan. : ETÜV

Eşyanın üzerini işlemek için kullanılan sedef,plastik,metal vs malzemeden yapılmış parlak ve yassı plaka. : PAYET

Eşyaya vurulan damga.:EN

Et  ve  sebzeleri,  kapak   kenarı   hamurla   iyice   kapatılmış   tencere  içinde  pişirme  yöntemi. :  USTUFATO

Et haşlanırken su üzerinde biriken tortu.:KEF

Et kesimi yortusu.  :   APUKURYA

Et yemez. :   VEJETARYEN

Etek ceketten oluşan iki parçalı kadın giysisi. :   DÖPİYES
Etek ucuna doğru genişleyen. : EVAZE

Etene,son. :  MEŞİME : EŞ

Eter. : LOKMANRUHU

Eti beyaz ve lezzetli bir balık.:SUDAK

Eti beyaz,üzeri pullu iri bir balık.:LEVREK

Eti için avlanan bir deniz kabuklusu.:LANGUS

Eti için avlanan,pavuryaya benzer küçük su hayvanı.:ÇAĞANOZ

Eti yenen bir çeşit mürekkep balığı. :  KALAMAR

Etiket. : PAFTA

Etiyopya’nın para birimi. BİRR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 17 Şubat 2009, 23:33:23
Etken,yapan. : AMİL

Etkime. : TESİR

Etli lahana yemeği.:KAPUSKA

Etli,yuvarlakça ve şişkin olan sap kısmı yenen lahana cinsi. : ALABAŞ

Etnik. : BUDUNSAL

Etoburların gelişmiş dönemlerinde kalın bağırsaklarında yaşayan tenya türü.:EKİNOKOK

Ev halkı,aile. :  HORANTA

Ev makarnası. :  ERİŞTE

Ev.:BEYT

Evde kalmış kız. :   KALIK

Evlek.  :   MAŞALA

Evlenme.:İZDİVAÇ

Evlerin önündeki taşlık. Üstü kapalı balkon : SUNDURMA

Evlerin önüne oturmak için taş ve çamurdan yapılan set.: SEKİ

Evren bilim. :  KOZMOLOJİ

Evrenin temeli olarak düşünülen maddenin canlı olduğunu savunan öğreti.:HİLOZOİZM

Evrensel alıcı kan grubu. : AB

Evrensel hayat enerjisi anlamına gelen,çok eski bir Japon sağlık tekniği.: REİKİ

Eyer örtüsü. : ÇAPRAK : ŞAPLAK

Eytişim.  :  DİYALEKTİK

Ezgi,makam. : TERANE

Ezgi.:MELODİ

Ezici.:KAHİR

Ezilmiş havuç içine fındık,şeker vs eklenerek yapılan bir tatlı türü.: CEZERYE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 22 Şubat 2009, 23:23:48
--- F ---


Fabrika yapımı her türlü kumaş,bez gibi dokumalar.  :  MANİFATURA

Fahri.:ONURSAL

Faizler.  :  FERAİZ

Fal. :  BAKI

Falez.:YARIYAR

Farazi. :  HİPOTETİK

Farbala,fırfır.: FARBA

Farsca’da  tat,çeşni,tadılacak şey. : MEZE

Fas’ın plaka işareti. :  MA

Fas’ta işlenen yumuşak bir tür keçi derisi. : MAROKEN

Fas’ta sultanı devirmek isteyen kimseye verilen ad.:RUGİ

Fatih Sultan Mehmet’in şiirlerinde kullandığı mahlas.  :   AVNİ

Favori,/gözde sporcu.:AS

Faydalar. : MENAFİ

Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bir şiir kitabı.  :  ASU

Fedai. : SERDENGEÇTİ

Felç,inme. :  NÜZUL  :  AKATİZİ

Felç.: PARALİZİ

Felçli. : MEFLUÇ

Feldispat,kuvars,mika ve ortoklaz minerallerinden birleşmiş,türlü renkte billursu,çok sert bir kayaç.: GRANİT

Felsefe,bilgelik. :   HİKMET

Felsefede bir durumdan diğerine geçiş. : OLU

Felsefede değişebilen,geçici nitelik.:KİP

Felsefede nesnenin kendisi.:NUMEN

Felsefede seçmecilik.: EKLEKTİZM

Felsefede,belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen,yalnızca sınırlı,dar bir çevreye aktarılan her türlü bilgi,öğreti.:İÇREK

Ferman  :  YARLIK
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 22 Şubat 2009, 23:26:05
Feryat.:VAVEYLA

Fesleğen’de denilen,yaprakları güzel kokulu bir süs bitkisi. :   REYHAN

Fethiye ilçesi yakınlarında,doğal güzelliğiyle tanınmış bir koy ve ada.:KATRANCI

Fıçı biçiminde Libya davulu. : NEVBET

Fıçıcı keseri.  :  BARDA

Fıkıh bilgini.:FAKİH

Fıkra.:ANEKDOT

Fındık ve Antep fıstığı veya meyve konservesi katılmış sertçe veya daha yumuşak pişmiş şeker hamuru.:NUGA

Fırat vadisini çeviren kayalarda  yaşayan ve soyu tükenme tehlikesi gösteren,uzun gagalı bir kuş. :  KELAYNAK

Fırfır.: FARBALA

Fırında ekmek,börek,çörek çevirmeye yarayan bir tür kürek. : ISIRAN

Fırınları temizlemekte kullanılan ucuna bez sarılı uzun sırık.:ESE

Fışkıran su.:DAFİK

Fışkırma. :  FEVERAN
        

Fidan,yeni dikilmiş fidan.:DİKME

Fide dikilirken kullanılan ucu çatallı çubuk. :  DİKEÇ  : DİKELEÇ

Fide veya fidan dikilen yer.:ARIK

Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü.:TAVA

Fide yetiştirmek için ayrılmış toprak. : TAVA

Fihrist.  :  KATALOG

Fiiller,eylemler anlamında eski söz.  :   EFAL

Fiillerin zarf olarak kullanılan şekilleri,bağfiil.: ULAÇ

Fildişi kıyısı plakası. : Cİ

Filika büyüklüğünde  bir deniz teknesi,küçük vapur,istimbot. : ÇATANA

Filipinler’de yetişen,dokuma maddesi elde edilen bir tür muz ağacı.:MANİLA KETENİ

Filipinlerde yetişen ve Manila keneviri adlı elyafı veren muz türü. :  ABAKA

Filistin Direniş Hareketi. :   İ NTİFADA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 22 Şubat 2009, 23:39:40
Filizlenmek.:CÜCÜKLENMEK

Film seslendirmelerinde,tiyatro oyunlarında hareketlere uygun seslerin özel bazı yöntemlerle çıkartılması işlemi.:EFEKT

Filmin başlangıç yazıları.  :   JENERİK

Filmin kurgusu açısından bir bütün oluşturan plan dizisi.:SEKANS

Finlandiya parlamentosuna verilen isim.  :  EDİSKUNTA

Finlandiya’da göl.:İNARİ

Finlandiya’nın plaka işareti.:SF

Fistül.:AKARCA

Fiyatların düşmesini önlemek için ürünlerin piyasaya sürülmeyip tahrip edilmesine verilen ad:DARDANİZM

Fizik biliminin ışık olaylarını inceleyen kolu.:OPTİK

Fizikte bir iş birimi. :   JUL

Formika görünümlü  sunta .: SUNTALAM

Fosforun simgesi. : P

Fotoğraf duyarlığını belirten sayısal değer.  :   ASA

Fotomekanik işlemlerde duyarlı tabaka önüne yerleştirilen kareli veya ağımsı saydam bir malzemeden oluşan elek.:TRAM

Fransa’da 18. yüzyılın başında çok geçerli olan,kavisli çizgileri bol,gösterişli bir bezeme üslubu.:ROKOKO

Fransa’da bir ırmak. : AİM

Fransa’da bir idari bölge.: AİN

Fransa’nın güneybatısında planlama bölgesi.:AKİTANYA

Fransa’nın kuzey yarısında konuşulan Roman dili lehçeleri. :  OİL

Fransa’nın plakası. :   FR

Franz Kafka’nın sevgilisi. :   MİLENA

Frengi. : SİFİLİS : ŞANKR

Frengiye benzer bir hastalık. : PİAN

Futa. : KİK

Fütüvvet şeyhi.:AHİ

Füzeli mermi veya makinelerin,havaya fırlatılmak için üstüne yerleştirildikleri
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 22 Şubat 2009, 23:46:57
--- G ---

Gabon’da yetişen zakkumgillerden bir ağaç.:İBOGA

Gaetano Donizetti’nin bir operası. : RİTA

Gaf,:POT

Gagasındaki   deliklerden   rüzgar   estikçe   türlü   sesler   çıktığına   inanılan   bir  masal  kuşu. :MUSİKAR

Galeta ununa bulanarak yağda kızartılan bir çeşit köfte,patates v.s.:KROKET

Galeta ununa bulanarak yağda kızartılmış pirzola.: KOTLETPANE

Gambiya’nın para birimi.  :   DALASİ

Gametlerde bulunan kromozomların hepsine verilen ad.: GENOM

Gana’nın para birimi.: SEDİ

Gayrı müslim mezarlığı.  :  MAŞATLIK

Gayrı,başka anlamında eski sözcük. :   SİVA

Gaz söktürücü bir bitki./ Hoş kokulu ve baharlı meyveleri anason gibi yemeklerde ve içkilerde tat verici olarak kullanılan otsu bitki. : REZENE

Gazel ve kasidenin ilk beytine verilen ad. :  MATLA

Gazete,dergi gibi yayınlarda sayfa düzeni.:MİZANPAJ

Gazete.:CERİDE

Gazetecilik dilinde uydurma habere verilen ad. : ASPARAGAS

Gaziantep ve Kayseri yöresine özgü,yoğurt tatlısına benzer bir hamur tatlısı.:NEVZİNE

Gaziantep yöresinde yetişen beyaz bir  üzüm cinsi.: RUMİ

Gaziantep yöresine özgü bir cins çörek.:KAHKE

Gaziantep yöresine özgü bir halkoyunu. : AŞEY

Gaziantep yöresine özgü bir tür kebap. :   CARTLAK

Gazinolardaki ilgi çekici,eğlendirici gösteri:. ATRAKSİYON

Gazların hareketini inceleyen fizik bilimi dalı.:AERODİNAMİK

Gebe inek. :  AVGAN

Gebre otu.  :   KAPARİ : KEBERE

Gece korkusu.: NYCTOFOBİ

Gece ve gündüzün eşitliği. : EKİNOKS
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 22 Şubat 2009, 23:47:28
Gece ziyafetlerinde,galalarda ve gece eğlencelerinde erkeklerin giydikleri,önü açık,ceketi daha çok atlas yakalı takım elbise.: SMOKİN

Gece. : TÜN : ŞEB

Geceler anlamında eski sözcük. :  LEYAL

Geceleri sık işeme. : NİKTÜRİ

Geceleyin söylenen ağır ve feryatlı türkülerde uygulanan bir halk ezgisi. : TATYAN

Geceleyin, ateş  çevresinde  genç  erkeklerin  davul, zurna  eşliğinde  oynadıkları  bir  halk oyunu.: SİNSİN

Gecelik,gömlek,peçete yapımında kullanılan bir tür ince,yıkanabilir pamuklu kumaş.:ŞİLEBEZİ

Geçen yıl.:BILDIR

Geçerli,akan. : CARİ

Geçici,yeterli etkinliği olmayan. :   PALYATİF

Geçim. :  MAİŞET

Geçimini orman ürünlerinden sağlayan köylü. : ÇITAK

Geçişme.: OSMOS

Gedik,yarık. :   RAHNE

Gelecekçilik.:FÜTÜRİZM

Gelen evrak. :  VARİDE

Gelenek. : ANANE

Geleneksel Anadolu konut mimarlığında,ahşap yapılardaki çıkmaların altına çaprazlamasına konan dikdörtgen kesitli destek.:ELİBÖĞRÜNDE

Geleneksel Türk evlerinde bulunan raf. :  TEREK

Gelibolu yarımadasında eskiçağ kenti.: İDAİON

Gelibolu yöresinde kadınların boydan boya örtündükleri bir tür çarşaf.:ALAVURA

Gelin başlığı. : KEPEZ

Gelin çiçeği.:KALA

Gelin tacı.:KALAK

Gelincik çiçeği. :  KIZALAK : KALA

Gelincik.: ARS

Gelinin çeyizi.:DÜRÜ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 22 Şubat 2009, 23:48:01
Gelip çatma,girme.  :   HULUL

Gelip geçici. :ARIZİ

Gelirler. :  VARİDAT

Gelişigüzel toplanmış eşya. :   DERİNTİ

Gelişigüzel ve dayanıksız yapılmış anlamında: ÇER

Gelişigüzel. :   ALELITLAK

Gelişme. : NEŞVÜNÜMA

Gemi bordolarına,küpeştelerine açılan dörtgen biçimli delik.:LOMBAR

Gemi çatmasında eğri parça.:PARAÇOL

Gemi demiri.:ÇAPA.:LENGER

Gemi demirinin ucundaki yassı parça.: TIRNAK

Gemi enkazı,batık.  :  LAŞE

Gemi güvertesinin enine konmuş kirişlerinden her biri.  :   KEMERE

Gemi için,pervaneyi ters yönde çevirme.: TORNİSTAN

Gemi kiralama : ISKAPARMA

Gemi omurgası.:KARİNA

Gemi safrası. :   SABURA

Gemi yada tren yatağı.  :   KUŞET

Gemi yapılan yer.:TERSANE

Gemi yapım yeri.Gemilerin yükleme ve boşaltma yapması için rıhtımlarla çevrili havuza verilen ad. :DOK

Gemi zincirinin su içindeki bölümü. : KALOMA

Gemici çırağı,küçük yaştaki tayfa yamağı. :  MİÇO

Gemici düdüğü.: SİPSİ

Gemici,işçi gibi kimselerin eğlenmek için gittikleri içkili,danslı yer.:BALOZ

Gemicilerin eğlenmek için gittikleri içkili yer.  :   BALOZ

Gemicilerin gayret sözü.  :  HEYAMOLA

Gemicilikte halat germe. :   TİZE

Gemide direklere takılı halatları bağlamak için küpeştenin iç tarafında bulunan delikli ve çubuklu levha.:ARMADURA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 22 Şubat 2009, 23:48:37
Gemide hareket halinde bulunan bir halatın veya zincirin,bir an durdurulması için verilen komut.: ABOSA

Gemide hava bacaları.  :   MANİKA

Gemide tayfa başı.  :  LOSTROMO

Gemide teslim satış. : FOB

Gemilerde çeşitli anlamlar taşıyan ışıklı işaretlerin topluca sıralandığı direk.:NOEL AĞACI

Gemilerde denizcilik kurallarına aykırı durum. : KARAVELA

Gemilerde kullanılan demir halka. : ANELE

Gemilerde kullanılan küçük su fıçısı.  :   KARTEL

Gemilerde mizana direğinin gerisindeki yelken. : RANDA

Gemileri bağlamakta kullanılan üç yada dört kollu halat. :   YOMA

Gemileri farklı iki su düzeyinin birinden ötekine geçirmek için yapılan ara havuz.  :   LOK

Gemileri iskele,rıhtım veya şamandıraya bağlamaya yarayan kalın halat. : PALAMAR

Gemilerin alabileceği yükü belirtmekte kullanılan bir tona eşit birim.:TONİLATO

Geminin  saatteki hızını ölçen alet. : PARAKETE

Geminin arkası. :   PUPA

Geminin bağlı olduğu limanın adı yazılan düz veya yuvarlak kıç bölümü :AYNALIK.

Geminin başka bir gemiden veya kıyıdan uzaklaşması.:AVARA

Geminin cıvadrasına çekilen üçgen yelken.: FLOK

Geminin çektiği suyu göstermek için baş ve kıç bodoslamaları üzerine konulan işaretler.:KANA

Geminin en geniş yeri. :MASTURİ

Geminin hangi devlete ait olduğunu gösteren bayrak.  :   BANDIRA

Geminin içindeki en alt bölüm.: SİNTİNE

Geminin ön tarafı. :   PRUVA

Geminin rüzgar alan yönü. : ORSA

Geminin rüzgar üstüne veya altına dönmesi için yelkenlerin bazısını gevşetme,bazısını germe işlemi. :  TİRAMOLA

Geminin yan kısmı.:BORDA

Geminin zincirini toplayıp  demirini kaldırmaya hazır bulunması :APİKO
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 22 Şubat 2009, 23:49:17
Genç yanardağların çevresinde,karbondioksit ve metan gazı ile çeşitli hidrokarbon gazları sızdıran yarık veya delik.:MOFET

Genç,toy. :   TORLAK

Genelev işleten kadın,mama.:ÇAÇA

Genelge. : TAMİM

Genellikle 12 Martta görülen,Batı Karadeniz’e özgü şiddetli bir fırtına.:HUSUM

Genellikle altına gömlek veya bluz giyilen örgü kazak.:SÜVETER

Genellikle bayramlarda konuklara ikram edilen kokulu bir çörek.:NOKUL

Genellikle beyaz renkli ve damalısı da olan cilalanabilen billurlaşmış kireç taşı. :  MERMER

Genellikle bir çok Avrupa ülkesinde giyilen tahta ayakkabı.:SABO

Genellikle bir traktörün arkasına monte edilen ve zemini derince kazmaya yarayan alet.:RİPER

Genellikle dondurmanın yanında yenilen bir tatlı bisküvi. :  KEDİDİLİ

Genellikle eski bir sanat yapıtının,bir yazıtın çizilerek veya boyanarak yapılmış kopyası.:RÖLÖVE

Genellikle gece kulüplerinde,pavyonlarda genç bir kadının müzik eşliğinde dans edip soyunarak yaptığı gösteri.: STRİPTİZ

Genellikle giysinin yaka,kol,etek çevresine kendi kumaşından veya başka kumaştan geçirilen ince şerit.: BİYE

Genellikle gömlek yapmakta kullanılan,çizgili ve ince bir pamuklu kumaş.:ZEFİR

Genellikle güneşten korunmak için bir yerin üzerine gerilen bez,naylon v.s.’den yapılmış örtü.:TENTE

Genellikle hamsi veya sardalye balığından yapılan zeytinyağlı ve tuzlu balık ezmesine verilen ad. : ANÇÜEZ

Genellikle haşlandıktan sonra salata olarak yenilen,deniz kenarlarında ve tuzlu topraklarda yetişen otsu bir bitki.:DENİZ BÖRÜLCESİ

Genellikle Hindistan’da dokunan,özel motifleri olan değerli bir yün kumaş. ŞAL  :

Genellikle kadınların denize girerken saçları ıslanmasın diye kullandıkları başlık.:BONE

Genellikle kahveyle birlikte yenilen bir tür çikolata. :   TRÜF

Genellikle kışın akan,yazın kuruyan küçük çay  : DERE

Genellikle kürkten yapılmış omuz atkısı : ETOL

Genellikle ölçü aygıtlarında gösterge çizelgesi. : SKALA

Genellikle resmi yerlerde,resmi işlerde uyulması gereken kural,yol ve yöntemlerin tümü.:SEREMONİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:08:25
Genellikle şeker hastalarının kullandığı tatlandırıcı : SAKARİN

Genellikle topla yapılan yaylım ateş. :   SALVO

Genellikle uluslar arası bir serginin yapımcılığını üstlenen kişi. :  KÜRATER : KÜRATÖR

Genellikle Uzakdoğu ülkelerinde  B vitamini eksikliğinden  doğan bir hastalık. :  BERİBERİ

Genellikle Venedik’te kullanılan bir kayık.:GONDOL

Genellikle yakmak için kullanılan iri saman.: KES

General veya amiral aşamasındaki askerler.:ERKAN

Geniş açılı manzara. :   PANORAMA

Geniş cadde. :   BULVAR

Geniş kulplu kap.  :   LENGER

Geniş şal. Uzun omuz atkısı. :  ETOL

Geniş ve derin bilgisi olan. : MÜTEBAHHİR

Geniş yapraklı bir süs bitkisi.:DEVE TABANI

Geniş,engin  : VASİ

Genişlik. :   VÜSAT

Genizsi,genzel.:NAZAL

George  William  Russell  (takma adı). : AE

Gerçeğin doğaya uygun biçimde yansıtılmasını amaçlayan sanat akımı.:NATÜRALİZM

Gerçek olan,gerçeğe yada aslına dayanan.:OTANTİK

Gerçekleşme.: TAHAKKUK

Gerçekliği ve onun çelişmelerini incelemeye yarayan ve bu çelişmeleri aşmaya yarayan yolları aramayı öngören akıl yürütme yöntemi.:DİYALEKTİK

Gerçekten,doğrusu. :  FİLHAKİKA

Gerekçe. : ESBABI MUCİBE

Gerekli okul eğitimini görmeden kendini yetiştirmiş olan kimse.:ALAYLI

Gerekli,lüzumlu.: BECİT

Gerekli. : MUKTAZİ

Gerekme,gerekçe.  :  İKTİZA

Gerektiği zaman kullanılmak için saklanan tahıl. :   ZAHİRE
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:08:57
Geri alma. : İSTİRDAT

Geri çevirme. :   İRCA

Gerilim yokluğu. :ATONİ

Gerilmiş halatla taşıma.Getirip götürme halatı. :   VARAGELE

Geriye doğru uçabilen küçük bir kuş. : KOLİBRİ

Gevenden çıkarılan ve kestere de denilen bir tür zamk.: KİTRE

Geveze,sözünü bilmez anlamında yerel bir sözcük.:VAZALAK

Geveze. : RAAT

Geviş getiren hayvanlarda,dört bölümlü midenin dördüncü bölümü.: ŞİRDEN

Gevrek bir elma türü.:FERİK

Gevşek,iş bilmez,tembel.:SALPA

Gezegen. :  PLANET

Gezgin samuray.: RONİN

Gırtlağın ön tarafında bulunan ve salgısını kana veren bir bez.:TİROİT

Gırtlaktaki aşırı ve süreğen iltihap.:LARENJİT

Gidiş.  :   AZİMET

Gine’nin para birimi.: SİLİ

Giresun yakınlarında bir burun. :   YOROZ

Giriş müziği. :  PRELÜD

Girişik bezeme. :  ARABESK

Girit’in efsanevi kralı. :  MİNOS

Gitar eşliğinde seslendirilen Portekiz halk şarkısı.  :  FADO

Giyim eşyası alanında uzmanlaşmış moda desinatörü.:STİLİST

Giyim süslemede,şapka,çanta ve sepet örmede kullanılan parlak ve renkli şerit.: RAFYA

Giysi kesimi,kesimle verilen biçim. :  KUP

Giysi. :  LİBAS:  ESVAP : FİSTAN

Giysinin kenarına  paralel olarak yapılan kendi kumaşından süs. :  BİYE

Gizemcilik.: MİSTİSİZM
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:09:28
Gizemli eski yazı.:RUNİK

Gizleme,örtme.: SETR

Gizli oyun.:DALAVERE

Gizli yer,köşe bucak. :   TUN

Gizli,saklı,gizlenmiş.:PİNHAN

Gobene’de denilen bir balık. :   TORBİL

Gomalak’da denilen ve cilacılıkta kullanılan hayvansal kökenli reçine.:ŞELLAK

Gonçarov’un,uyuşuk ve iradesiz bir toprak sahibinin portresini çizdiği ünlü romanı.:OBLOMOV

Gondol’a benzer kayık. :   PEREME

Gondolcu şarkısı.:BARKAROL

Göçebe ve yarı göçebe Türkmenler arasında,genellikle ölülerin ardından söylenen ağıt  ve bozlağa benzer türkü. :   YAKIM

Göçebe,eti için avlanan bir kuş. :  ÇULLUK

Göçebelik:. BETAET

Göçücü balıkların Akdeniz’den Karadeniz’e çıkması. : ANAVASYA

Göçücü balıkların Karadeniz’den Akdeniz’e geçmesi.  :  KATAVASYA

Göğün en yüksek katı.: ARŞ

Göğüs kafesinin iç yüzünü kaplayan ve akciğerleri saran zar.:PLEVRA
        

Göğüs kemiği arkasında bulunan iç salgı bezi.: TİMÜS

Göğüs zarı. : PLEVRA

Göğüs,bağır.:DÖŞ:  TORAKS

Gök bilim.:ASTRONOMİ

Gök boşluğu.:CEVV

Gök cisimlerinin yükseltisini ölçmekte kullanılan araç.:USTURLAP

Gök gürültüsü korkusu.: BRONTOFOBİ

Gök yakut. : SAFİR

Gökçeada’da  yurdumuzun batıdaki en uç noktası olan burun. :  AVLAKA

Gökçeada’nın eski adı. :  İMROZ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:09:58
Gökkuşağı,eleğimsağma. : ALAİMİSEMA : ALKIM

Gökova körfezi kıyısında turistik bir belde.:AKYAKA

Gökova körfezinin güney kıyısında doğal güzelliğiyle ünlü bir koy.:BÖRDÜBET

Göktaşı. Taş meteorit. : AEROLİT

Gökteki ay. :  MAH

Gökyüzü. : ASUMAN

Gölge. : SAYE

Gölgede kalan taraf.: KUZ

Gölgeler. :   ZILAL

Gölgelik. :  TENTE

Gölgelik.: SAYEBAN

Gölleri inceleyen bilim dalı. : LİMNOLOJİ

Gömlek.  :  KAMİS

Gönderme , yollama. : İRSAL

Gönderme kağıdı.  :   İRSALİYE

Gönlü rahat.Sessiz,sakin. :ASUDE

Gönül alıcı davranış, kompliman.:CEMİLE

Gönül alma.: TALTİF

Görevi sadece şarap dağıtmak olan garson.:SOMELİYE

Görgülü,terbiyeli,olgun kimse. :   ÇELEBİ

Görgüsüz.:CUDAM

Görkem,ihtişam,şatafat,tantana.:DEBDEBE.:ŞAŞAA

Görme. :   RÜYET

Görsel sanatlar ve müzik alanlarında,1960’ların sonlarında NewYork kentinde ortaya çıkan,biçimde aşırı sadeliği ve nesnel yaklaşımı savunan akım.:MİNİMALİZM

Görsel sunumu içeren özel dosya.:PORTFOLYO

Görülen alemin ötesi.: MAVERA

Görüngü bilimi.  :FENOMENOLOJİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:10:33
Görüntüleme.: KLİP

Gösterge bilimi. :   SEMİYOLOJİ

Göstergebilim.: SEMİYOLOJİ

Gösteriş,şatafat.:CAFCAF

Gösteriş. :ALAYİŞ

Gösteriş.:ALAYİŞ

Gösterişi seven,varlıklı kimse.: KALANTOR

Gösterişi ve özentisi olmayan.  :  BABAYANİ

Gösterişsiz,sade yaşamaktan yana olan.:KALENDER

Gösterme,ortaya çıkarma. :  İZHAR

Götürü iş yapan.: TAŞERON

Götürü,toptan. : KABALA

Gövde heykeli. :  TORS

Gövdesi , kabuğu soyulduktan sonra yenilen veya turşusu yapılan yumru köklü,beyaz çiçekli ve otsu bir bitki. :  GİMİ

Gövdesi Hindistan cevizi kabuğundan yapılmış uzun saplı saz.: REBAP

Gövdesi kızıl kırmızı,ayakları ve yelesi siyah renkli olan at.:DORU

Göz alıcı parlak renkleri olan bir papağan cinsi.:ARA

Göz alıcı,göze çarpıcı.  : FRAPAN

Göz bebeği.:HADEKA

Göz çukuru. :ÇANAK

Göz tansiyonu.:GLOKOM

Göz.:DİDE

Gözbağcı,büyücü. :   RAİB

Gözde iris ile billur cisim arasında bulunan boşluk.  :   ARTODA

Gözde sarıya çalan kestane rengi. : ELA

Gözdeki ağ tabaka. : RETİNA

Gözdeki arpacık.:İT DİRSEĞİ

Gözdeki billur cismin saydamlığını yitirerek ağarmasından ileri gelen körlük,aksu.:KATARAKT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:11:09
Göze takılan mercek.  :   LENS

Gözle görülmeyen,yapay olarak elde edilip tıpta kullanılan bir ışınım,ultraviyole.:MORÖTESİ

Gözlemevi. :  OBSERVATUAR

Gözler,pınarlar,kaynaklar. :   UYUN

Gözleri ağrılı ve kirpikleri dökülmüş kimse.:CİPİ

Gözleri görmeyen. :  AMA

Gözpınarları. : AMAK

Gözün   içini   aydınlatıp   görmek   ve   gözü   muayene   etmek   için   kullanılan   aynaya verilen ad. :OFTALMOSKOP

Gözün ön odasına kan dolması.: HİFEMA

Gözüpek. : ACAR

Gözyaşı ile ilgili. :  LAKRİMAL

Gözyaşı kanalcığı içinde oluşan taş.:DAKRİYOLİT

Gözyaşı.: EŞK

Gramerde çıkma durumu.:ABLATİF

Gramerde özne.: SÜJE

Granitle aynı kimyasal yapıda,içinde mikrolitler olan kayaç.:LİPARİT

Gri renkli,sise benzeyen fakat yere kadar inmeyen bulut tabakası,katmanbulut.:STRATUS

Gri veya sarı renkte,etçil bir sinek cinsi.Çulluk sineği.:YEPTİS

Grip,paçavra hastalığı.:ENFÜANZA

Grup,kategori. :   ULAM

Guatemala’nın para birimi.:KETZALİ

Guatr. : GUŞA

Gurbete gitme.:CELA

Gurbette yaşayan.:ELGİN

Gurur.  :   AZAMET

Gübre,tezek.  :KEMRE

Gücenme.:İĞBİRAR
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:11:36
Gücü tükenmiş,yorgun,bitkin.: ARGIN

Gücü’de denilen ve bez tezgahında ipliği ayarlayan tarak.:NİRE

Gücünden yararlanmak için elde edilen buhar.  :  İSLİM

Güç vermek,güçlendirmek.:PEKİTMEK

Güçlü ve gösterişli,iri yarı kadın.:BABAÇKO

Güçlü,kuvvetli,sağlam.  :  BEKEN

Güçlü,şiddetli etki. :   ZARP

Güçlük,sıkıntı.:MEŞAKKAT

Güçsüz düşmek,yorulmak.:FARIMAK

Güldürücü öyküler,fıkralar anlatıp hoş ve şaşırtıcı sözler söyleyerek halkı eğlendiren kimse.:NEKRE

Güleç,güler yüzlü.:BESİM

Güleç.:BESİM

Güler yüzlü.:BEŞUŞ

Gülgillerden bir ağaç ve bu ağacın muşmulaya benzeyen yemişi. :   ÜVEZ

Gülgillerden bir ağaç.:ÜVEZ

Gülgillerden yabani bir ağaç ve bu ağacın mayhoş yemişi.:ALIÇ

Güllük körfezi kıyısında,Milas ilçesine bağlı turistik bir köy.: KIYIKIŞLACIK

Gülme,gülüş.: HANDE

Gülünç bir biçimde giyinip süslenen kadın.:RÜKÜŞ

Gülünç derecede dar ve kısa giyinmiş olan. :   ZİBİDİ

Gülüş. : HANDE

Gülüt. : GAG

Gümüş balığı. :  ATERİNA

Gümüş balığına benzer bir küçük balık. : ÇAMUKA

Gümüş parlaklığında,bilinen en hafif element.: LİTYUM

Gümüş parlaklığında,demir sertliğinde,kolay işlenir ve kolayca tel durumuna getirilir bir element.:NİKEL

Gümüş üstüne özel bir biçimde kurşunla işlenen kara nakış.:SAVAT

Gümüş,altın tellerden süsleme. :  TELKARİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:13:19
Gümüşbalığının küçüğü. : AFİS:    İLARYA

Gümüşhane ilinde,kayak merkezi olan bir dağ. : ZİGANA

Gümüşhane ilinde,sarkıt ve dikitleriyle ünlü bir mağara.:KARACA

Gümüşhane’nın Şiran ilçesi yakınlarında bir şelale. :   TOMARA

Gümüşhane’nin Şiran ilçesi yakınlarında bir şelale.:TOMARA

Gümüşhane’nin Torul ilçesinde,tabiat parkı kapsamına alınan 18 krater gölünün ortak adı.:ARTABEL

Gün doğusundan esen hafif ve tatlı rüzgar. : SABA

Gün. :   RUZ

Günahtan dönme.: TÖVBE

Günahtan sakınma,züht. : TAKVA

Gündüz sefası. :  KAHKAHA ÇİÇEĞİ

Güneş ışığını soğurarak bitkilerde karbon özümlemesini sağlayan ve bitkilere yeşil renklerini veren madde. :   KLOROFİL

Güneş odası. :   SOLARYUM

Güneş.: AFİTAP.: ŞEMS

Güneşin battığı yer, batı.  :  MAĞRİP

Güneşin doğduğu yer,doğu. :   MAŞRIK

Güneşin doğması. :   TULU

Güneşin yedi rengini ayrıştıran spektroskop.: TAYFBİN

Güneşte veya hafif alevde kurutulmuş et.:KADİT

Güneşten yayılan ısı miktarını ölçmeye yarayan alet.: HELYOGRAF

Güney  Amerika’da yaşayan bir cins deve kuşu.: REA

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin yönetsel başkenti.:PRETORİA

Güney Afrika Cumhuriyetinde doğmuş veya uzun süredir orada yaşayan ve Afrikaans dili konuşan beyaz ırktan kişiler.:AFRİKANER

Güney Afrika Cumhuriyetinin plakası. :   ZA

Güney Amerika ırmaklarında yaşayan bir balık.:DORADO

Güney Amerika kemiricisi: AGUTİ

Güney Amerika ormanlarında yaşayan,mavi ve yeşil metalik yansımalı bir kuş.:AGAMİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:13:48
Güney Amerika yerlilerinin oklarına sürdükleri çok güçlü bitkisel zehir. :   KÜRAR

Güney Amerika’da üretilen kaliteli bir kahve cinsi. :  ARABİKA

Güney Amerika’da yaban hayvanlarını yakalamakta kullanılan kement.:LASO

Güney Amerika’da yaşayan büyük su yılanı. : MUSURANA

Güney Amerika’da yaşayan iri kemirici bir hayvan.:PAKARANA

Güney Amerika’da yaşayan uzun kuyruklu bir tukan türü.  :   ARAKARİ

Güney Amerika’nın sıcak ve bataklık bölgelerinde yaşayan bir kuş. : HOAZİN

Güney Anadolu’da yabani olarak bulunan ve bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilen kırmızı çiçekli otsu bir bitki. : NAKIL

Güney Anadolu’daki konar göçer Türkmenler arasında göç kervanını yöneten genç kıza verilen ad. : ALADORLAR

Güney Ege ve Akdeniz kıyısı bölgelerimizde  Çipura balığına verilen ad. :ALYANAK

Güney kutbunda yaşayan bir kuş.:PENGUEN

Güney ve Güneydoğu Anadolu da halk arasında domatese verilen ad.  :  BANADURA

Güney yarımkürede bulunan parlak yıldız,Yıldırak.: SÜHEYL

Güney,güney rüzgarı,kaba yel. :   LODOS

Güneydoğu  Asya’da özellikle Laos’ta kullanılan ağızlı org. :  HEN

Güneydoğu Anadolu ile Irak Türk bölgesinde ezgiyle söylenen mani. : HOYRAT

Güneydoğu Anadolu’da antik kent.:ZEUGMA

Güneydoğu Anadolu’da yetiştirilen yerli koyun ırkı. :  İVESİ

Güneydoğu Anadolu’ya özgü acı kahve. :  MIRRA

Güneydoğu Anadolu’ya özgü,çekilmiş mercimek,bulgur ve soğanla yapılan bir yemek.:KÖLÜKAŞI

Güneydoğu Asya Uluslar Birliği’nin simgesi.:ASEAN

Güneydoğu Asya’da bir ırmak.  :   İRAVADİ

Güneydoğu Asya’da yaşayan kuyruklu bir maymun.:MAKAK

Güneydoğu Asya’da yaşayan yabani öküz. :   BANTENG

Güneydoğu Asya’da yetişen ve mobilya yapımında kullanılan bir cins kamış.:RATAN

Gün-gece eşitliği : EKİNOKS

Günlük yaşama ait küçük ve geçici belgeleri toplama şeklinde koleksiyonculuk. : EFEMERA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:14:15
Gür erkek sesi.:DAVUDİ

Gürcistan’ın başkenti. :   TİFLİS

Güreş meydancısı.:CAZGIR

Güreşler için boğa yetiştiren kimse.:GANADERO

Güreşte bir oyun.: KAFAKOL

Güreşte bir oyun.:BOYUNDURUK.:KURTKAPANI.:DALMA:ÇİPE

Gürgengillerden,kerestelik bir ağaç cinsi.:HUŞ

Gürültü patırtı.:DAĞDAĞA

Gürültü,patırtı,telaş,karmakarışık durum.: DAĞDAĞA

Güven mektubu.:İTİMATNAME

Güvercin kanadı. : CENAHI KEBUTER

Güvercin. :  KEBUTER

Güverte locasının altındaki demir kol. :  KASTANYOLA

Güzel avrat otu.:BELLADONNA

Güzel avrat otundan elde edilen ve hekimlikte yararlanılan zehirli bir madde.  :   ATROPİN

Güzel çiçekli bir süs bitkisi. :  KANA

Güzel koku. : RAYİHA

Güzel koku.:ARF

Güzel kokular.:ITRİYAT

Güzel kokulu beyaz çiçekler açan ağaççık.:FUL

Güzel kokulu bir kavun türü. : ŞAMAMA

Güzel kokulu çiçekleri olan tırmanıcı bir bitki.:HANIMELİ

Güzel kokulu,değişik renkli çiçekleri olan bir süs bitkisi.: ŞEBBOY

Güzel kokulu,sarı renkte,uzunca bir kavun türü.:TOPATAN

Güzel kokulu.: ITRİ

Güzel konuşma yeteneği. : NATIKA

Güzel sanatlar evi.:DARÜLBEDAYİ

Güzel sesli bir kuş.:İSKETE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 00:14:48
Güzel sesli ötücü bir kuş. : İSKETE

Güzel sevgili. : NİGAR

Güzel söyleme ve yazma yeteneği. : SELİKA

Güzel söz söyleyen,konuşkan.:DİLBAZ

Güzel ve faydalı şeyler.:BEDAYİ

Güzel ve inandırıcı konuşma.:CERBEZE

Güzel yüz.:DİDAR

Güzel,hoş (kadın). : RANA

Güzel,hoş,nefis.: OFLAZ

Güzel,ince,zarif kadın.Ceylan.: AHU

Güzel,iyi kadın anlamında kullanılan bir sözcük : HASNA

Güzel,sevimli insan.:GÖKÇEK

Güzel. : NİK

Güzeli en üstün,en yüce değer sayan kişi.:ESTET
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 21:40:50
--- H ---

Haberci,ulak. : KARAKULAK

Haberleşmeye yarayan bir tür süratli vapur.: AVİZO

Habeş piskoposlarına verilen ad. : EBUNA

Habeş soylusu. : RAS

Habeş Yahudi’si.:FLAŞA

Hac sırasında kesilen kurban.: HEDİ

Hacim,oylum. : CİRİM

Haç  : ÇARMIH

Hafıza kaybı  :  AMNEZİ

Hafif esinti.:İPİLTİ

Hafif kadifemsi bir görünüş kazandırılmış sığır derisi. : NUBUK

Hafif yağmur,serpinti.:ÇİLENTİ

Hafif yaralama  :  HACAMAT

Hafniyum’un simgesi. : HF

Haiti kökenli bir dans ve müzik.:MAMBO

Haiti kökenli,rumba ve çaça’ya benzeyen bir dans.: MAMBO

Haiti plakası. : RH

Hak ve adalete uygunluk.: NASFET

Hakim,başat,başta gelen.:DOMİNANT

Hakkı devretme.: TEMLİK

Haksız olarak alınan toprak,mal.  :   ASABALIK

Haksızlık,kıygı. :  GADR (GADİR)

Hala.:BİBİ : ÇİÇE

Halat gibi örülmüş iplik çilesi. : TURA

Halat ucu.: ÇIMA

Halat yumağı.: RODA

Halatların dikişlerinde kullanılan demir veya ağaç kama.: KAVELA

Halatta kaymayı önleyen bir düğüm biçimi.:KROPİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 21:41:33
Halı dokuma tezgahı.:ISDAR

Halı ve jakar dokuma sanayinde çözgü ipliği. :  KORD

Halı veya kilim dokunan tezgah. :  ISDAR : ISTAR

Halı,kilim veya bez dokuma tezgahı.  :  HAMA:  HANA

Halıcılıkta iplik düğümlerini sıkıştırma topağı. :   KİRKİT

Halk arasında  yaban arısına  verilen ad. : SARICA

Halk arasında ekini biçilip kaldırılmış tarlaya verilen ad. : KOZAN

Halk arasında Eylül ayına verilen ad.:VERİMAY

Halk arasında hindiye verilen ad. : CULUK

Halk arasında,herkesin söylediğini yapan,iltifat meraklısı kimseye verilen ad.:EFELEK

Halk bilgisi.:FOLKLOR

Halk dilinde  etek anlamında kullanılan sözcük.: YEKTE

Halk dilinde abla.: MADAMA

Halk dilinde acı pul biber. :  İSOT : ISIOT

Halk dilinde ağıl.: ARKAÇ

Halk dilinde atasözüne verilen ad. : ORAÇLAMA

Halk dilinde avare,işe yaramaz.:AVARA

Halk dilinde babanın kız kardeşi,hala. : EME : EMETİ: BİBİ

Halk dilinde badem. :   PAYAM

Halk dilinde bahane. :  MAHNA

Halk dilinde boşboğaz,söz taşıyan. :   YALAK

Halk dilinde büyük heybe.:ARTMAK

Halk dilinde çay demliğine veya küçük güğüme verilen ad.: HALASTAR

Halk dilinde çekül sözcüğünün aldığı biçim.:ŞAVUL

Halk dilinde çoban köpeği.:KARABAŞ

Halk dilinde çuvala verilen ad.:KELETE

Halk dilinde dikenlik anlamında kullanılan sözcük.:SİYEŞ

Halk dilinde dilsiz.:TAT

Halk dilinde ekilmeden bırakılmış tarlaya verilen ad. :   KEN
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 21:42:15
Halk dilinde kardeş. :   KADA

Halk dilinde kemik veremi.:AKARCA

Halk dilinde kertenkeleye verilen ad.:ELÖPEN

Halk dilinde keser.:KERKİ

Halk dilinde kır lalesine veya gelincik çiçeğine verilen ad.: PAMPAL

Halk dilinde klitoris,bızır.:DILAK

Halk dilinde köylerde hekimlik yapan kimselere verilen ad.:OTÇU

Halk dilinde küme,topluluk anlamında kullanılan sözcük.:ÇOM

Halk dilinde lor peynirine verilen ad. : ÇOMA

Halk dilinde mısır.:LAZUT

Halk dilinde mızıkçı,yaygaracı,gürültücü anlamında kullanılan sözcük.:KACARA

Halk dilinde minnet.: MÜDANA

Halk dilinde mutfağa verilen ad.:TAKANA

Halk dilinde otlak.:ÖRÜ

Halk dilinde parıltı.: IŞILAK

Halk dilinde pestil.: BASTIK

Halk dilinde sazlık yer.: KOVALIK

Halk dilinde sebze bahçesi.:AVAR

Halk dilinde semavere verilen ad.:KAVAZ

Halk dilinde semizotuna verilen ad. :  PİRPİRİK

Halk dilinde serçeye verilen ad. :  DARICAN

Halk dilinde sincap.:ÇEKELEZ

Halk dilinde sperm,meni.  :  ATMIK

Halk dilinde şaka anlamında kullanılan sözcük.:HORATA

Halk dilinde şarbon hastalığına verilen ad. :   YAKMA

Halk dilinde Temmuz ayı.: ORAKAYI.

Halk dilinde termometreye verilen ad.:ISIKERTE

Halk dilinde yabani tereye verilen ad : ISPATAN
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 21:42:54
Halk dilinde yanık,yırtık.. :   YİRİK

Halk dilinde yenge anlamında kullanılan sözcük. : BULA

Halk edebiyatında aşk,özlem gibi duygusal konuları işleyen şiir türü.: GÜZELLEME

Halk edebiyatında mahlas anlamında kullanılan sözcük.:TAPŞIRMA

Halk edebiyatında uyağa verilen ad. : AYAK

Halk hekimliğinde gaz söktürücü ve antiseptik olarak kullanılan,aynı zamanda kimi yiyeceklere de katılan bir cins ceviz. : MUSKAT

Halk oylaması.: REFERANDUM

Halk tarafından sevilme,tutulma. : POPÜLARİTE

Halk,topluluk.:CUMHUR

Halkalar geçirilerek yapılmış veya zincirden örülmüş zırh.:CEBE

Halojenler gurubunun dördüncü ametali olan yalın cisim.  :  İYOT

Halterde kaldırılması gereken alet. : BAR

Ham demir madeninin eritildiği büyük ocak,fırın.:HADDEHANE

Ham deriden yapılan köylü ayakkabısı.:ÇARIK

Ham ile olgun arası. : ALASULU

Ham ipeği iplik ve ibrişim durumuna getiren kimse.:KAZAZ

Ham ipekten yapılmış astarlık kumaş. :   SOF

Ham keten rengi.  :   EKRU

Ham olarak yenilen badem,erik,kayısı gibi yemişler.:ÇAĞLA

Ham üzüm.  :  KORUK

Hamal semeri. :  ARKALIK

Hamalların yük taşırken kullandıkları arka yastığı.:ARKALIK

Hamam böceği.:KAKALAK

Hamam. :  YUNAK

Hamamda kese yapan erkek. : TELLAK

Hamamlarda musluk altında bulunan ve su biriktirmek için kullanılan mermer veya taş tekne.:KURNA

Hamle.: SAVLET
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 21:43:26
Hamsi,Sargan gibi küçük balıkları tutmakta kullanılan balık ağı  :  BARABAT

Hamsigillerden bir balık. :   TİRSİ

Hamur   durumundaki  ekmeklerin, fırına  atılmadan  önce, içine  konulduğu  oyuk  gözlü tahta.: BİNİT

Hamur açılırken tezgaha yapışmaması için serpilen un.:UĞRA

Hamur açılırken yapışmaması için un serpmek.:UĞRALAMAK

Hamur tahtası. : SENİT

Hamur teknelerini kazımaya yarayan araç.:ISIRAN

Hamuru ovalayarak yapılmış kırıntılarla pişirilen çorba. : OVMAÇ

Hamurun fırına verilmeden önce dinlendirildiği , üzerinde bekletildiği tahta. : PASA

Hamurun kızgın sac üzerinde pişirilmesiyle yapılan bir tür tatlı.:AKITMA

Hanay. :AVLU

Hanım,hanımefendi.:BANU

Hanigiller familyasından bir balık türü.: LAKOZ

Hanigillerden bir balık türü.:ORFOZ

Hanigillerden,Akdeniz ve Ege’de yaşayan lezzetli bir balık.:LAHOS

Hap. :   DRAJE

Haraç.:BAÇ

Hare.Bir yüzeyde renk dalgalanması sonucu görülen parlaklık. : MENEVİŞ

Hareket etmeyen,kımıldamayan,sakin.:DİNGİN

Harfler,kısaltmalar kümesi.  :   LOGO

Harfler.:HURUFAT

Harita çıkarmaya yarayan bir aygıt.: PLANÇETE

Haritacı.: KARTOGRAF

Haritasını çıkarmak için bir araziyi üçgenlere bölme işi. : NİRENGİ

Harman aktarma ve sap yükleme işlerinde kullanılan tarım aracı.Dirgen.Yaba : ANADUT    .                   

Harman kaldırıldıktan sonra yerde kalan toprak,çöp ve samanla karışık tahıl taneleri.:BADAS

Harman yerlerindeki hububat döküntülerini toplayan kişi. :  AFARACI

Harran ovasında ünlü bir ören yeri. :   SOGMATAR
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 21:43:59
Harzemşahların ilk hükümdarı.: ANUŞTİGİN

Has ekmek.  :  FRANCALA

Has,mahsus. :ÖZE

Hasankeyf ilçesini sular altında bırakacak olan baraj.: ILISU

Hasattan sonra tarla veya bahçelerde kalan ürünleri toplama.:BAŞAKLAMA

Hasırdan örülmüş kulplu torba.:ZEMBİL

Hasırotu,saz,kamış.: KOFA

Hasta dinleme aleti. : STETESKOP

Hasta. :  SAYRI  :  BİMAR

Hastalığın bedene yerleşmesi.:RES

Hastalık etkenlerini zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı madde. : ANTİKOR

Hastalık etkenlerini zararsız duruma getirmek için vücudun çıkardığı madde.:ANTİKOR

Hastalık nöbeti,kriz. :  AKSE

Hastalık,dert.: ÇOR

Hastalıklar bilimi. :   PATOLOJİ

Hastalıklar.  :  EMRAZ

Hastalıkların kimyasal maddelerle tedavi yöntemi.:KEMOTERAPİ

Hastalıkların nedenini araştıran bilim. :  ETİYOLOJİ

Hastalıktan sonraki iyileşme. :İFAKAT

Hastanelerde perhizsiz hastalara etlisi tatlısıyla  verilen tam yemek.: ALTIDAN

Hastanın veya yakınlarının,onun daha önce geçirmiş olduğu hastalık ve sağlık durumları hakkında hekime verdiği bilgilerin tümü.: ANAMNEZ

Hat sanatında birkaç kağıdın,suları ters yönde olmak üzere üst üste yapıştırılmasıyla elde edilen mukavva.:MURAKKA

Hata ,/ hatalı pul. : ERÖR

Hatay ili Reyhanlı ilçesinde arkeolojik höyük. : AÇANA

Hatay yöresine özgü,cevizli bir hamur tatlısı.:KEREBİÇ

Hatay yöresine özgü,yan yana tutturulmuş iki kamış düdükten yapılmış çifte kaval.:ARGUN

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde Tel Açana’da denilen ünlü höyük.:ALALAH
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 21:44:36
Hatıra,yadigar. : ANDAÇ

Hatırlayan. : ANAN

Hava basıncını ve dolayısıyla bir yerin yüksekliğini ölçen alet,basınç ölçer.:BAROMETRE

Hava basınç birimi.: BAR

Hava korkusu. : AEROFOBİ

Hava yutma. : AEROFAJİ

Havacı bülteni. : NOTAM

Havada oksitlenmeyen bir element.:KROM

Havada on milyonda bir oranında bulunan bir asal gaz. :  KSENON

Havadaki toz taneciklerini ölçmeye yarayan araç.:AEROSKOP

Havadar. :  YELEÇ

Havagazı lambasının ucu.  :   BEK

Havai. :  YELEME

Havari.:APOTR

Havaya fırlatılan bir plakanın vurulması ilkesine dayanan atıcılık dalı.: TRAP

Havuca renk veren madde.  :   KAROTEN

Havuç. :  YEREGEÇEN

Havuç.: YEREGEÇEN

Havuz,göl,akarsu,deniz,okyanus gibi sulara ait ekosistemlerin herhangi bir derinliğindeki su tabakalarında,su hareketiyle sürüklenen veya yavaş olarak yüzen,hayvan ve bitkilerden oluşan mikroskobik büyüklükteki organizmalar. :  PLANKTON

Hawai adalarına özgü  gitara benzer dört telli çalgı. :  UKULELE

Hawai inanışında savaş tanrısı. :  KU

Hawai’de karşılama veya uğurlama anısı olarak verilen,çiçekten yapılmış kolye.:LEY

Hayal.  :  İMGE

Hayat hikayesi.:BİYOGRAFİ

Haydut,eşkıya. : ŞAKİ

Haylaz,serseri. : NABEKAR
        

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 22:03:17
Hayvan bilimci. :   ZOOLOG

Hayvan boyunduruğu. :   TASMA

Hayvan çulu.ALIK

Hayvan derisinden yapılmış kırbaç.:ÇAVUN

Hayvan korkusu.: ZOOFOBİ

Hayvan pisliği.:TERS

Hayvan postundan başlık.  :   KALPAK

Hayvan vebası.  :   MALKIRAN

Hayvan yavrusu.:BALAK

Hayvan,balık,sebze,meyve gibi yiyecekleri,yerinden getirerek toptan satan kimse.:MADRABAZ

Hayvanca duygu.:BEHİMİ

Hayvanı avcılığa alıştırma. : BAV

Hayvanı otlatmak. :  OTARMAK

Hayvanın bir yanındaki yük.:TAY

Hayvanın iki ayağını iple bağlayarak yapılan köstek.:DUŞAK

Hayvanlar veya  hayvan yaşamı ile ilgili Yunanca öntakı:   ZOO

Hayvanlara yedirilen bir çayır bitkisi./Bir tür sümbül. :  NARDİN

Hayvanları çayıra bağlamaya yarayan kalın ip.Hayvan bağlanan ip. : ÖRK

Hayvanları nallayan kimse.:NALBANT

Hayvanların beğenmeyerek yemedikleri iri kalbur üstü taneler. :  İRİNTİ

Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi.: KAYAR

Hayvanların kemik ve kıkırdak gibi dokularından yada bitkisel yosunlardan elde edilen saydam ve renksiz bir madde.:JELATİN

Hayvanların saman,ot,mısır sapı gibi kışlık yiyeceği.: ALAF

Hayvanların su içtikleri taş veya ağaçtan oyma kap.: YALAK

Hayvanların,özellikle atların alınlarında bulunan ve burunlarına doğru uzanan beyaz leke.:AKITMA

Hazır. : AMADE: ANIK

Hazreti  Muhammed’e yardım eden ve İslamiyet’in yayılmasına hizmet eden kimseler.:ENSAR

Hazreti  Muhammed’in aile üyelerine verilen ad. : ALİABA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 22:04:19
Hazreti Ebubekir’in lakabı.:ATİKA

Hazreti Muhammed’in hayatını anlatan kitap. :   SİYER

Hazreti Muhammed’in siyah renkli sancağının adı. :   UKBA

Hecelerin uzunluk ve kısalık,kapalılık yada açıklık değerlerine göre türlü ses kalıplarından oluşan Divan Edebiyatı nazım ölçüsü. :   ARUZ

Hediye verilen levha. :   ŞİLT

Hediye,bahşiş.  :  ATİYYE

Hekim,otacı.:DİRGER

Hekimlik taslama.: OLÇUM

Hekimlikte iştah açıcı olarak kullanılan bir bitki.  :  KANTİYANE

Hekimlikte kullanılan,sütleğengillerden bir bitkinin verdiği zamk ve özsu.:TIGALA

Hektar. :  HA

Hele,özellikle. :  BAHUSUS

Hem ısıtmaya,hem de üzerinde yemek pişirmeye yarayan büyük mutfak sobası.:KUZİNE

Henüz mayalanmamış üzüm suyu. : ŞIRA

Henüz olgunlaşmamış ekşi üzüm.:KORUK

Her biri başka perdede bir sıra kamış düdük,musikar.:MISKAL

Her dizenin ilk harfi yukarıdan aşağıya doğru okununca ortaya bir söz çıkacak biçimde düzenlenmiş manzume.: AKROSTİŞ

Her iki küreği bir kişi tarafından çekilen ve birden üç çifteye kadar  küreği bulunan savaş gemisi filikası. : PATALYA

Her şeyin evveli,tazesi,turfanda. : REYAN

Her tür organik yağa verilen ad.  :  LİPİT

Her tür organik yağa verilen ad.: LİPİT

Her türlü gösteriş ve dünya kaygılarından uzak kalmayı öğütleyen Sünni tarikatı.:MELAMİLİK

Her yanı görmeye elverişli,camlı çatı katı veya taraça,kule.: CİHANNÜMA

Her yiyeceğe canı çeken. : EKTİ

Her zaman olduğu gibi.:BERMUTAT

Her zaman.:DAİMA

Herek.:İSPALYA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 22:05:04
Herhangi   bir   kişinin,  malın   yada   durumun   niteliklerini   öğrenmek   için  toplanan  bilgi. : RANSEYMAN

Herhangi bir değerli taş yada metali sabitleştirmekte kullanılan yapışkan madde. :  ROKELA

Herhangi bir eserin tanıtılması,okunması,yorumlanması veya bir sanatçıyı anma amacıyla düzenlenen toplantı.: MATİNE

Herhangi bir nedenle armağan kabul edenin vermek zorunda olduğu karşılık.:AVİYET

Herkes tarafından kabul edilebilecek bir temele bağlanamayıp yalnız bir kişinin kendi kanısına dayanan. :  İNDİ

Hesap defteri.:EVAR

Hesap sahiplerine bankaca gönderilen mektup. :  AVİ

Hesap ve kumanda işlerini gerçekleştirmeye yarayan elektronik devre.:MATRİS

Heyecan veren edebi üslup. Dokunaklı,etkili. : PATETİK

Heyelan. :  KAYŞA

Heykel,abide anlamında yerel sözcük.:ANAK

Heykel,sütun gibi şeylerin üstüne konulduğu parça,ayak,taban. :   DURAÇ

Hıristiyan  sanatında  ellerini  kaldırmış dua eder durumda canlandırılmış insan figürüne verilen ad. : ORANS

Hıristiyan bayramı. :  YORTU

Hıristiyan beyi. :  TEKFUR

Hıristiyan sanatında ölü İsa’nın vücudunu kollarında tutan  Meryem betimlemesi. : PİETA

Hıristiyan sanatında,Meryem Ana ile çocuk İsa’yı gösteren heykel veya resim.:MADONNA

Hıristiyan ve Musevilerde gelinin güveye verdiği para veya mal.: DRAHOMA

Hıristiyanların büyük perhize girmek üzere bulundukları günler.:APUKURYA

Hıristiyanlıkta ermiş.: AZİZ

Hıristiyanlıkta kilise tarafından verilen cemaatten kovma cezası. :   AFOROZ

Hıristiyanlıkta kilise tarafından verilen cemaatten kovma cezası.: AFOROZ

Hıristiyanlıkta küçük kilise yapısı veya büyük bir kilisenin içinde bir azize adanmış ibadet yeri.:ŞAPEL

Hıristiyanlıkta,ilk günahı silmek ve Hıristiyanlaştırmak amacıyla yapılan kutsal işlem.:VAFTİZ

Hırsızlık yapma şeklinde beliren hastalık.: KLEPTOMANİ

Hırslı.:MUHTERİS

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 22:06:01
Hırvatistan ve Slovakya’da bir kont tarafından yönetilen toprağa verilen ad. :  ZUPA

Hız ve manevra yeteneği bakımından üstün niteliklere sahip küçük savaş gemisi,muhrip.:DESTROYER

Hızı saatte 120 km’yi geçen çok şiddetli ,yağmur getirmeyen fırtına. :   URAGAN

Hızla dönen  rüzgarların oluşturduğu şiddetli siklon fırtınası. :  TORNADA

Hicri takvimde 22 Aralık 31 Ocak arası.Kırk günlük kış dönemi. :  ERBAİN

Hiç görülmemiş,alışılmamış,şaşılacak veya yadırganacak şey.Ucube.: ACİBE

Hiçbir heyecan yada zihin etkisiyle uyarılmayan ruh dinginliği. :  ATARAKSİYA

Hiçbir koşula bağlı olmayan,istediği gibi davranabilen. : ERKİN

Hikaye,fıkra.:KISSA

Hilal. : AYÇA

Hile,düzen.  :   DEK: AL

Hileci.:DEKBAZ

Hilekar. : AYYAR

Himalaya dağlarında doruk.:APİ

Himalayalar’da yaşadığına  inanılan “kar adam”a verilen ad. :  YETİ

Hindistan kökenli evcil bir sığır türü.: ZEBU

Hindistan plakası. :  İND

Hindistan Prensesi .Raca karısı. : RANİ

Hindistan Prensi. : RACA

Hindistan ve Endonezya’da yetişen,kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç.  :  KINAKINA

Hindistan ve Malezya ormanlarında yaşayan ilkel maymun.  :   LORİS

Hindistan yarımadasında yaşayan kuyruksuz,çok uzun kollu maymunların ortak adı.:JİBON

Hindistan’a özgü,güreşle ragbinin karışımı olan bir spor.:KABADDİ

Hindistan’da bitkisel elyafla dokunan bir cins tafta. : DARİDAS

Hindistan’da Ekber döneminde büyük eyaletlere verilen ad. : SUBA

Hindistan’da kastlar halinde değil de kabileler halinde örgütlenmiş ve kültürleri Hindu olmayan yerli halk.:ADİVASİ

Hindistan’da kocasının cesediyle birlikte ateşe atılan ve ermiş sayılan kadın. : SATİ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 22:06:35
Hindistan’da yetişen bir ağaç. : RİTA

Hindistan’da yetişen bir bitki. : HALİLE

Hindistan’da yetişen tırmanıcı bir karabiber ağacı.  :   BETEL

Hindistan’da, bir  din  büyüğünün  çevresinde   toplananların  birlikte   oturup   eğitildikleri  yer : AKRAMA

Hindistan’ın güneyinde konuşulan bir dil.:DRAVİD

Hindistan’ın para birimi.:RUPİ

Hinduizm,Budizm ve Caynacılığın bazı mezheplerinde Batıni (içrek) uygulamaları konu alan çok sayıda metnin ortak adı.: TANTRA

Hinduizm’de servet ve iyi talih tanrıçası.:LAKŞMİ

Hinduizm’in temel ilkesi olan,hiçbir varlığı incitmeme erdemi.:AHİMSA

Hinduizmin en büyük tanrılarından biri.:ŞİVA

Hinduların kutsal kitabı. : VEDA

Hint bademi. :  KAKAO

Hint edebiyatında bir çeşit epik dram. : NATAKA

Hint İran dil grubuna verilen ad. :  ARİ

Hint irmiği. : SAGU

Hint kenevirinden çıkarılan esrara eskiden verilen ad.:HAŞİŞ

Hint kertenkelesi.:İGUANA

Hint mitolojisinde ayin içkisinin elde edildiği bitkiyi kutsallaştırma. : SOMA

Hint mitolojisinde fırtına ve yağmur tanrısı. Hindistan’da Veda tanrılarının en büyüğüne verilen ad. : İNDRA

Hint mitolojisinde ilk insan. : MANU

Hint müziğine özgü telli bir çalgı. :   VİNA

Hint müziğine özgü telli bir çalgı.:SARANGİ

Hint müziğine özgü yaylı bir çalgı.: SARANGİ

Hint okyanusunda denizaltı dağı. : OB

Hint safranı.: ZERDEÇAL

Hint sülünü.:ALE

Hint tanrısı. : RAMA : AGNİ

Hintlilerin,bağlı oldukları tarikatı belirtmek için kül veya renkli tozla alınlarına çizdikleri işaretlere verilen ad.:TİLAKA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 22:07:08
Hiperaktif çocukları sakinleştirmede kullanılan ilaç.:RİTALİN

Hipotez,faraziye.: VARSAYIM

Hiroşima’da atomdan  sağ  kurtulanlar. : HİBAKUŞA

Hisse senedi,tahvil,yabancı para gibi değerli kağıtları daha karlı görülen başka kağıtlarla değiştirme işi.: ARBİTRAJ

Hisse senedi. :ESHAM

Hitabet sanatı.:RETORİK

Hitit mitolojisinde gökyüzü krallığının ilk yöneticisi. :ALALU

Hititlerde arazi fiyatlarının saptanmasında kullanılan bir ölçü birimi. :  İKU

Hititlerin  Anadolu  da  yerleştikleri  ilk  kent  olan ve  günümüzde Kültepe olarak adlandırılan yer. : NEŞA

Hititlerin akıl ve bilgelik tanrısı.: AYA

Hizip. :  KLİK

Hizmet belgesi.:BONSERVİS

Hizmet eden.Sadık,dost. :  HADİM

Hokkabazların kullandıkları tahta maşa.:ŞAKŞAK

Hollanda’nın para birimi.:FLORİN

Honduras’ın para birimi.:LEMPİRA

Hong Kong’un  plakası. : HK

Hor görmek.  :  KARAMAK

Hor görülen,aşağılanan.:ZELİL

Horoz tepeliği,köşe-kenar-uç. :  İBİK

Horozun en gösterişli tüyü.ÇIĞA

Hortlak.:CAZU

Hoş kokulu.:ITRİ

Hoşgörü. :  TOLERANS

Hoşlanarak bakma.:TEMAŞA

Hud Peygamber döneminde Hicaz’da oturan,kötü ahlakları nedeniyle yok oldukları rivayet edilen,Kutsal Kitap’ta adı geçen bir kavim.:AMALİKA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 23 Şubat 2009, 22:07:48
Hukuk.: TÜZE

Hukukta bir mülk üzerindeki ortaklığı giderme.:İZALEİŞÜYU

Huni biçiminde çukur yer.İç bükey. : OBRUK

Hurma dalı veya kamıştan yapılan iki yanı kulplu meyve sepeti.:KAVSARA

Huysuz atları yola getirmek için dudaklarına takılan tahta kıskaç.: YAVAŞA.: EGEN

Huysuz şirret kadın.:CADALOZ

Huzur,erinç : DİRLİK

Hücre   çekirdeğinde   bulunan   ve   kromatin   tanelerini   taşıyan  ağ  biçimindeki  ipliksi  yapı. : LİNİN

Hücre bölünmesi yoluyla gerçekleşen hücre çoğalması. : MİTOZ

Hücre sitoplazmasında oluşan cansız yapı.:KOFUL

Hücre.:GÖZE

Hücrebilim.: SİTOLOJİ

Hükümdar ve hükümdar ailesi mensuplarına verilen ad.:İLİG

Hükümdarın,bütün siyasal kudreti elinde bulundurduğu yönetim biçimi. :   OTOKRASİ

Hükümler.:AHKAM

Hükümsüz.:BATIL

Hüngür hüngür anlamında bir söz.:ZARİZARİ

Hünnap,iğde gibi zeytinimsi meyve. :   UTME

Hünnapgillerden,hekimlikte ve boyacılıkta kullanılan bir bitki cinsi,güvemeriği.:AKDİKEN
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:24:33
--- I ---
Irak’ın Musul kenti yakınında Yezidiler tarafından kutsal sayılan vadi. :  LALES

ırında ekmek,börek,çörek çevirmeye yarayan bir tür kürek.:ISIRAN

Irkçılık. : RASİZM

Irmak ile dere arası büyüklükte akarsu.:ÇAY

Irmak veya dere suyunun hızlı aktığı yer. : AKANAK             

Irmaklarda işleyen bir çeşit altı düz tekne. : PELEME : TOMBAZ

Irmaklarda ve sığ sularda yük taşımakta kullanılan bir tür tekne.  :   LİMBO

Isı derecesi,sıcaklık.: SUHUNET

Isı yükselişi. : CEMRE

Isıl. : TERMİK

Isırgın. :  İSİLİK

Iskarta mal.:MARDA

Ispanak,pancar gibi sebzelerle pirinç ve bulgur karıştırılarak yapılan bir yemek.: ÇİLEME
        

Ispanakgillerden yaprakları etli bir bitki. : IŞTIR

Isparta ilinde,doğal değerlerin korunması amacıyla ulusal park kapsamına alınan göl.:KOVADA

Isparta kentinin eski adı.  :  HAMİDABAD

Isparta yakınında,1991’de tabiat parkı kapsamına alınan krater gölü.:GÖLCÜK

Isparta yöresinde yetişen ve iyi bir sofra şarabı elde  edilen üzüm cinsi. :ALGEMRE

Issız yolda hırsızlık.  :   KARMANYOLA

Işık ölçer. : POZOMETRE

Işık yoğunluğu birimi.mum.  :   KANDELA

Işık.:ŞAVK

Işıklar,nurlar.:NİRAN

Işıklı,nurlu.: NURANİ

Işın demeti.  :  HUZME

Işınbilim. :  RADYOLOJİ

Işınım dozu birimi.: REM

Izgara.:GRİL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:25:49
--- İ ---
İbadet.Allah’ın buyruklarına uyma. :   TAAT

İbni Sina’ya batıda verilen isim.  :   AVİCENNA

İbrahim Peygamberin babasının adı.: AZER

İbrani alfabesinin ilk harfi.:ALEF

İbrani rahiplerinin dinsel törenlerde giydikleri giysi. :    EFOD

İbranice v Aramcayla birlikte Yahudilerin üç temel yazı dilinden biri.: YİDDİŞ

İç Anadolu’da bir göl. :  EBER

İç Anadolu’da volkanik bir göl.: MEKE

İç bükey,konkav,obruk.:MUKAAR

İç donu.: TUMAN

İç duvar.:CIDAR

İç etek.:JÜPON

İç güdü.:İNSİYAK

İç içe mineral kabuklardan oluşan balık yumurtası biçiminde kalker,ovelit. :   PERİDOT

İç içe mineral kabuklardan oluşan balık yumurtası biçiminde kalker.: OVOLİT

İç kulakta kemik dolambacın orta bölümü. : DALIZ

İç sıkıntısı.:AFAKAN : İLİNTİ

İç yüz,sır.:BATIN

İçe kapanıklılık.: OTİZM

İçel’in Silifke ilçesinde bir antik kent ,: URA

İçi kaloit veya yağ gibi sıvı veya yarı sıvı bir madde ile dolu patolojik torba. :   KİST

İçi kremalı,üzeri çikolata kaplı pasta.:EKLER

İçi pamuk yada yün vatka ile doldurularak dikilmiş,döşemelik veya giyim eşyası yapımında kullanılan kumaş.:KAPİTONE

İçimi hoş ve tatlı su.:ZÜLAL

İçinde cinsel konularla ilgili açık saçık yazıların,resimlerin bulunduğu eser.:BAHNAME

İçinde diri balık saklanan denizden ayrılmış havuz.  :   LİVAR

İçinde fosil bulunmayan toprak.:AZOİK

İçinde gemi yapılan veya onarılan üstü örtülü büyük havuz.:DOK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:26:25
İçinde yağ yakılan toprak kandil. : PESÜS

İçine çamaşır,elbise gibi şeyler koyup sarmaya yarayan bez veya kumaş.:BOHÇA

İçine demir çubuklardan kafes konulmuş beton.:BETONARME

İçine doğduğu gibi söylenerek,doğaçlama.: İRTİCALEN

İçine hardal katılarak yapılan üzüm şırası.:HARDALİYE

İçine kor kömür doldurulan , açık havada ısınmaya yarayan ayaklı ve delikli madeni kaba verilen ad :BRASERO

İçine mendil,gecelik gibi şeylerin konulduğu kumaş bohça. :   ŞASE

İçine pekmez,peynir,yağ vs konulan yada yayık olarak kullanılan deri tulum. :   TULUK

İçine pişirilmiş kuş başı et ve sebze konularak hazırlanan bir tür börek.:TALAŞKEBABI

İçine soğan,sarımsak,maydanoz ve havuç gibi şeyler katılarak zeytinyağıyla pişirilen ve soğuk olarak servisi yapılan yemek.:PİLAKİ

İçine su biriken doğal çukur.:OBRUK

İçine yalnız kürek çekenin girebildiği uzun ve dar yarış kayığı. : SKİF

İçitim.:ZERK

İçki bardağı.:PİYALE

İçki içerken birinin şerefine,sağlığına kadeh tokuşturulması.:TOKA

İçki mahzeni.:KAV

İçki meclisi.: BEZM

İçki sunanlara verilen ad. : SAKİ

İçki veya uyku sersemliği.:HUMAR

İçki.  :   AYŞ : İŞRET

İçkiye düşkün,içkici,ayyaş. :  BEKRİ

İçli,acıklı şiir.:ELEJİ

İçmeye veya tanrıların onuruna yere şarap dökmeye yarayan,ortası bombeli,ayaksız,az derin,geniş ağızlı kap.:PATERA

İçten çürümüş ağaç : ARDAK.

İdam mahkumlarının asıldığı ağaç.:DAR

İdare kandili.  :  İLİKMEN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:26:59
İdare,yönetim. :   ZİMAM

İdrar kesesi iltihabı.:SİSTİT

İdrar yolları hastalıkları,üroloji.:BEVLİYE

İdrarını yapamama şeklinde ağır bir böbrek rahatsızlığı belirtisi,İdrarın kesilmesi.:ANÜRİ

İftihar etme,öğünme. :   ULVAN

İğ  : EĞİRMEN

İğne deliği. :   YURDU

İğne korkusu.: BELONOFOBİ

İğne yaprakları yaz kış yeşil olan bir orman ve süs bitkisi. :   PORSUK

İğneye yol açmak için kullanılan,çelikten,ince ve sivri uçlu bir alet.:BİZ

İğrenme,tiksinme. : KERAHET

İhtiyaçları devletçe karşılanan onbaşı ve çavuş rütbesindeki asker.: ERBAŞ

İhtiyar kimse.:PİRİFANİ

İki  gövdeli  (birbirine  paralel  tutturulmuş  iki  kütükten  yapılmış) deniz  taşıt  aracına verilen ad. :KATAMARAN

İki akarsuyun birleştiği yer.:KOYAR

İki anlamı olan bir sözcüğün akla en az gelen anlamının amaçlanarak kullanılması ve anlamı güçlendirme sanatına verilen ad. : İHAM

İki atlı kızak. :   ZANKA

İki ayrı ırktan gelme. :  LETİS

İki bağlantı parçasını birbirine yakın olarak eklemekte kullanılan özel parça. :  NİPEL

İki çenetli yumuşakça.:ARCA

İki dağ arasındaki sırt. : SENİR

 İki dağ yamacının kesişmesi ile oluşmuş dere yatağı.: ÇATAK

İki denizi ayıran dar kara parçası veya dünya ile ahret arasındaki yer.  :   BERZAH

İki direkli yelkenli bir gemi.:USKUNA

İki direkli,seren yelkenli,birkaç top taşıyan gemi.:BRİK

İki dörtlü ve iki üçlüden oluşan,on dört dizeli bir Batı şiir türü.:SONE

İki gemi veya gemi ile kıyı arasında haberleşmede kullanılan üç kollu işaret sütunu.:SEMAFOR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:27:39
İki kaş arası.: BELCE

İki kişi tarafından yönetilen bir çeşit yelkenli. : PİRAT

İki kişilik,alçak,oldukça geniş koltuk.:MARKİZ

İki kişilik,sportif amaçlı bir tür küçük yelkenli.:PİRAT

İki kulplu ve küfe biçimindeki  büyük sepete halk dilinde verilen ad. : KELET : KELETER

İki olay arasındaki süre.: FETRET

İki peygamber veya padişah arasında peygambersiz veya padişahsız geçen süre.:FETRET

İki renkten oluşan.:YANAL

İki sıra kürekli Antikçağ Roma teknesi. :BİREMİS

İki tarla arasındaki sınır. : AN

İki ucu açık küçük boru.ZIVANA

İki ucuna birer kişi oturup,karşılıklı olarak havada yükselip inerek eğlenmeyi sağlayan,ortasından bir yere dayalı tahta kalas.: TAHTEREVALLİ

İki veya daha çok katlı ev.:HANAY

İki veya üç telli bir saz türü.:CURA

İki veya üç yaşındaki erkek koyun.: ÖVEÇ

İki yanı ağaçlıklı yol. :ALE

İki yaşına girmiş manda.:EVERE

İki yataklı karyola. :   RANZA

İki yönlü bir dalgalı akımı,bir yönlü doğru akıma çevirmeye yarayan aygıt.:REDRESÖR

İki yüzlü,riyakar. : MÜRAİ

İki,üç veya dört kişi arasında oynanan bir tür iskambil oyunu. : PİKET

İkilem. :  DİLEMMA  :  KIYASI MUKASSİM

İkinci Abdülhamit’in Selanik’e sürgüne gönderildiği köşkün adı.:ALATİNİ

İkinci Bayezit’in şiirlerinde kullandığı mahlas : ADLİ

İkinci çağın yaklaşık 45 milyon yıllık dönemi.:TRİYAS

İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD’li erlere verilen ad.:Gİ

İkinci Dünya Savaşında ABD erlerine verilen ad. : Gİ

İkinci kez evlenen kadının beraberinde götürdüğü çocuklar.:TAYGELDİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:28:11
İkinci Mahmut devrinde feslerin tepesine püskülü tutturmak için takılan metal tepelik.:FERAHİ

İkinci Mahmut döneminde,yeniçeri ocağı kaldırıldıktan sonra kurulan yeni ordunun adı.:ASAKİRİMANSURE

İkinci. :   SANİ

İkisi dikili,üçüncüsü de bunların üzerine kapak gibi yatırılmış üç büyük taştan oluşturulmuş taş devri mezarı.:DOLMEN

İkiyüzelli kiloluk bir ağırlık birimi.:ÇEKİ

İklimbilim. :   METEOROLOJİ  : KLİMATOLOJİ

İknalar tarafından kullanılan ve iplerin üstüne atılmış her düğümün rengine göre bir anlamı olan düğüm-yazı.:KİPU

İlaç bilimi. :  FARMAKOLOJİ

İlaç kullanmadan,yalnız ısı yardımıyla aygıt ve pansuman gereçleri gibi şeyleri mikropsuzlaştırma işi.:ASEPSİ

İlaç tedavisi.  :   KEMOTERAPİ

İlaç,çare,deva. : EM

İlaçların formüllerini gösteren resmi kitap.:KODEKS

İlahi duyuru.:VAHİY

İlahiyat. :   TEOLOJİ

İleri atılmış,ortaya çıkarılmış.:LANSE

İletim. : KONVEKSİYON

İletişim dizgesi birliği.:LİNK

İletki.: MİNKALE

İlgi eki. :  Kİ

İlgisiz.:BİGANE

İlhan  Selçuk  ve  Turhan  Selçuk  tarafından  1952’de çıkarılan  siyasi   mizah   dergisinin adı. :   KIRKBİRBUÇUK

İlhanlılarda ordu müfettişine verilen ad.:YASAVUL

İlişik. : MERBUT

İlk çağdaki uygarlıkla ilgili olan. :  ANTİK

İlk doğan çocuk.:BEŞE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:28:43
İlk İncil’in yazarı sayılan, İsa’nın on iki havarisinden biri.  :  MATTA

İlk insanlar tarafından yapıldığı sanılan en eski aletlere verilen ad.: EOLİT

İlk kez Hindistan’da dokunan,yumuşak ve hafif bir çeşit ipekli kumaş.:SÜRA

İlkbaharda kırlarda yetişen,ufak yeşil yapraklı,ıspanak gibi yenilen bir bitki.:MADIMAK

İlkel benlik. :  İD

İlkel. :   PRİMİTİF

İlmekli bir tür sarma işi ve bununla yapılmış işleme.:RİŞLİYÖ

İmkansız. :   MUHAL

İmren.:GIPTA

İnanç ve bilgiyi kiliseyle,özellikle Aristoteles’in bilimsel sistemini uyumlu bir biçimde birleştirmeye çalışan Ortaçağ felsefesi.:SKOLASTİK

İnandıran,ikna eden. : MUKNİ

İnanılan kimse. : İNAL

İnanma,güvenme.: İTMİNAN

İnanmış,emin olan.:MUTMAİN

İnatçı,ayak direyen:. ANUT

İnce alay.:İRONİ

İnce bağırsağın bir yada birkaç bölümünün kronik iltihabı.:İLEİT

İnce bağırsak iltihabı. :  ANTERİT

İnce dövülmüş tavuk eti veya dana eti.(Yağsız ve sinirleri alınmış).:ESKALOP

İnce halat. :   URGAN

İnce iplik ile çok sık dokunmuş yünlü kumaş.  :   LASTİKOTİN

İnce kabuklu bir erik cinsi. : ÜRYANİ

İnce kumaştan yapılan  bir tür kadın üstlüğü.  :  MAŞLAH

İnce pide halinde ekmek.:LAVAŞ

İnce ruhlu.RAKİK

İnce yağan yağmur. : ÇİSENTİ : ÇİSE

İnce yapılı,zarif,narin.:YEPELEK

İnce yapraklar biçiminde ayrılabilen ve özellikle çatı örtüsü olarak kullanılan sistli kayaçlara verilen ad.:. ARDUVAZ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:29:14
İnce yassı elmas. : KARAVANA

İnce,düzgün dokunmuş pamuklu kumaş.:OPAL

İnce,parlak nakış.:MİRE

İncelik. : RİKKAT

İnci çiçeği.:MÜGE

İnci çiçeği.:MÜGE

İnci,boncuk,deniz kabuğu gibi malzemeyi ipe dizip kelep haline getirdikten sonra birbirine dolaşarak yapılan kısa gerdanlık.:KISTI

İncik boncuk işleri. :   TUHAFİYE

İncil bölümü.:LUKA

İncil’den önceki kutsal kitaplar.:AHDİATİK

İncil’den.:AHDİCEDİT

İnciler. : LEAL

İncirlerde döllenmeyi sağlayan  sinek. : İLEK

İngiliz uluslar topluluğuna üye olan bağımsız ülkelere verilen ad.:DOMİNYON

İngiliz uzunluk ölçüsü. : İNÇ  :   YARDA

İngiltere’de at yarışı.:DERBY

İngiltere’de kullanılan bir ağırlık ölçüsü. :   ONS

İnişli yer,bayır.: ŞEV

İnkalar’ın atası olduğuna inanılan güneş tanrısı. :  İNTİ

İnleme,inilti. : ENİN:NALE

İnleyen. : NALAN

İnorganik madde. :  MİNERAL

İnsaf,haklılık. : NASFET

İnsan bedeni çevresindeki manyetik alan. :  AURA

İnsan bilimi uzmanı. : ANTROPOLOG

İnsan gözünün algıladığı ışık şiddeti.:FANİ

İnsan kalabalığı.:CEMAAT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:29:46
İnsan nüfusunu yapı,gelişme ve dağılım açısından inceleyen bilim.:DEMOGRAFİ

İnsan omzunda veya deve,fil,at gibi hayvanlara yüklenerek götürülen,üstü örtülü,tekerleksiz taşıt.: TAHTIREVAN

İnsan sever.:FİLANTROP

İnsan topluluğu. : CEMİYETİ BEŞERİYE

İnsan ve hayvan vücudunda çıkan kabarcık,şiş. :  KOP

İnsan zihninin deney edinmeden önce,üzerine hiçbir şey yazılmamış bir tabletten farksız olduğunu belirtmek için deneyci filozofların kullandıkları deyim.:TABULARASA

İnsan,hayvan ve bitkilerin yapısını ve organlarının birbiriyle olan ilgilerini inceleyen bilim.:ANATOMİ

İnsan. :İN
        

İnsanbilim.:ANTROPOLOJİ

İnsanda ayağın yüksek olan üst bölümü.:TARAK

İnsandaki etkisi açısından tanımlanan ışınım dozu birimi.:REM

İnsanın yaratılış özelliği. :  NATURA

İnsanın,makinenin veya çevrenin bir arada uyumlu ve verimli çalışmasını inceleyen bilim dalı.:ERGONOMİ

İnsanlar için tehlikeli olmayan bir örümcek türü.:TARANTULA

İnsanlar,dünya adamları. :ALEMİYAN

İnsanların ırklara ayrılışını,bunların nereden çıktığını,oluşumunu,yeryüzüne yayılışını,aralarındaki niteliklerini inceleyen bilim. :  ETNOLOJİ

İnsanların ince bağırsağında yaşayan bir solucan türü. :  TRİŞİN

İnsanüstü. :  FEVKALBEŞER

İonya adalarından biri.: İTHAKİ

İpek ibrişim yapan kişi.  :  KAZAZ

İpek sargılı ip.Pamuk veya ipekten sicim.  :  KAYTAN

İpekli bir kumaş türü.:CANFES

İpekli peştamal.:FUTA

İpekli veya yünlü esnek dokunmuş kumaş.:JARSE

İpekten sarımtırak dallı nakışlarla işlenmiş bir tür beyaz ve ağır kumaş. : ABANİ

İplik eğirmek için kullanılan bir alet.:ÇIKRIK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:30:17
İplik kangalı.:ÇİLE

İplik sarılan zıvana.:MASURA

İpliklerin boyanmak istenmeyen bölümlerinin ağaç kabukları,yapraklar veya balmumuyla sarılarak boyaya batırılması yoluyla uygulanan bir tür boyama tekniği. : İKAT

İpotek,rehin. :   TUTU

İpucu. : KARİNE

İran Moğolları döneminde bastırılan bir tür kağıt para. : ÇAV

İran pilavı.:ÇİLAV

İran saray ve evlerinde avluya bakan,üç yanı açık sundurma.:TALAR

İran takviminde 6. ay.: ŞEHRİR

İran,Yemen ve Umman’ın para birimi. :   RİAL  :  RİYAL

İran’da Sasani hükümdarlarına verilen unvan.:KİSRA

İran’ın plakası. :  İR

İran’ın resmi haber ajansı.:İRNA

İri dişli törpü: RASPA

İri gövdeli bir papağan türü.:ARA

İri gövdeli ve kısa saplı bir tambura türü.:ÇÖĞÜR

İri gözlü kalbur  : ÇİLİNGİR

İri kemik. :OMACA

İri kepekli un.:RAZMOL

İri köpek,,çoban köpeği.:ÇOMAR

İri muşmula. : BEŞBIYIK

İri taneli misket üzümü.  :  MALAGA

İri taneli misket üzümü.:MALAGA

İri taneli siyah üzüm çeşidi.:İRİKARA

İri taneli tahıl.:YARMA

İri ve boru biçiminde beyaz veya sarı renkli çiçeği olan bir süs bitkisi.: KALA

İri ve çok mayhoş bir elma cinsi.  :   HÜRYEMEZ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:30:48
İri ve güzel çiçekli bir süs bitkisi. :  İRİS : SÜSEN

İri ve uzunca taneli bir üzüm cinsi. :   RAZAKI

İri ve verimli kiraz çeşidi. :   VAN

İri yarı,kırıcı,sinirli,asık yüzlü kimse.: AZNAVUR

İribaş. : TETARİ

İrilik.:CESAMET

İrinli yara. :  UFUNET

İrlanda Kurtuluş Ordusu. :  İRA

İrlanda’nın plakası.:EİR

İrlanda’nın resmi adı. :  EİRE

İrmik ve şekerle yoğrularak fırında pişirilen bir tür kurabiye.:ACIBADEM

İsa Derneği denilen bir Hıristiyan derneğinin üyesi.: CİZVİT

İsa Peygamberi ele vermesiyle tanınan Yahudi. :   YAHUDA

İsa Peygamberin doğum ve gizli yaşam yeri olduğu sanılan bugünkü İsrail kenti. : NASIRA

İshak Peygamberin karısı ve Yakup Peygamberin annesi olan kadın. :   REBEKA

İsilik. : ISIRGIN

İsimler. : ESAME  :  ESAMİ  :  ESMA

İskambil kağıtlarında karoya verilen ad.:ORYA

İskambil kağıtlarının dört grubundan benekleri kırmızı,kalp biçiminde olanı.:KUPA

İskambil kağıtlarıyla oynanan bir oyun.:LASKİNE

İskambilde birli.:AS

İskambilde ikiliden altılıya kadar olan kağıtlara verilen ad. :  KONÇİNA

İskambilde karo. :  DİNERİ

İskambilde koz. :  ATU

İskambilde sinek işaretine verilen bir başka ad. :  İSPATİ

İskambilde vale,bacak,oğlan. : FANTİ

İskambildeki karo rengine verilen bir başka ad. : ORYA

İskambillerle oynanan bir oyun.: OHEL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:31:18
İskandinav mitolojisinde ağıyla yakaladığı denizcileri okyanusta evine götüren,okyanus tanrısı Aegir’in karısı.:RAN

İskandinav mitolojisinde,göksel güçlerin tanrısı.:THOR

İskandinav ülkelerine özgü üflemeli bir çalgı,tarih öncesi tunç korno.  :   LUR

İskele gibi yerlere yanaşan teknelere girip çıkmayı sağlayan tahta köprü,gemi merdivenine verilen ad. : DOSA

İskele kuşu,yalı çapkını. :  BAHRİ

İskenderun’a özgü bir fırtınanın yerel adı. :   YARIKKAYA

İskoç erkeklerin giydiği kısa eteklik. : KİLT

İskorpitgillerden,Akdeniz ve Atlas Okyanusunda yaşayan lezzetli bir balık.  :  LİPSOS

İslam   inancına  göre   ölüleri   mezarında   sorguya   çeken   iki   melekten   biri. (Diğeri  Münkir).  :  NEKİR

İslam  mimarlığında  kara  ve  deniz  sınırlarının önemli  noktalarında  yer  alan  korunaklı yapı. : RİBAT

İslam devletlerinde maaş yerine veya hizmet karşılığı olarak askere ve ricale  bırakılan toprak. Padişahın toprak bağışlaması. : IKTA

İslam devletlerinde posta ve haberleşme örgütü.:BERİD

İslam dininde,Cebrail’e verilen bir ad.: RUHÜLKUDÜS

İslam dinine dönmüş olan. :  AVDETİ

İslam hukuk bilgini.:FAKİH

İslam hukukunda zina suçu işleyenlerin taşlanarak öldürülmesi.:RECİM

İslam ordularında piyade erlerine verilen ad. :  RACİL

İslam ülkelerinde kullanılan kimi mızraplı ve yaylı çalgıların ortak adı. Gövdesi Hindistan cevizi kabuğundan yapılmış uzun saplı saz. :   REBAB

İslamlıktan önce Arapların taptıkları bir put. :  TAGOT

İslimle çalışan ağırlık kaldırma makası.: MAÇUNA

İspanya plakası. : E

İspanya’da soylu kadınlara verilen onur unvanı.  : DONA

İspanya’da,Endülüs Araplarından kalma saraylara verilen ad.:ALKAZAR

İspanyol mutfağına özgü pirinç yemeği. :   PAELLA

İspanyol tiyatrosunda güldürücü kısa oyun. :  SAİNETE

İspermeçet balinası. :   KAŞALOT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:31:47
İsrail Hava Yolları.  :   ELAL

İsrail Kuzusu’da denilen tavşan iriliğinde bir memeli hayvan.:DAMAN

İsrail parlamentosuna verilen ad.:KNESSET

İsrail’de bir tür kooperatif tarım yerleşmesi.: MOŞAV

İsrail’de ortak çalışma esaslarına göre oluşturulmuş tarımsal topluluk.: KİBUTZ

İsrail’in para birimi. : ŞEKEL

İsrail’in plakası. :  İL

İstanbul boğazına adını veren tanrıça. :   LO

İstanbul Rum Patrikhanesinde,patriklerle hükümet arasındaki işlere aracılık eden sivil görevlinin sanı.  :  LOGOFET

İstanbul Sarayburnu,Ankara Ulus,Konya ve Samsun’daki Atatürk anıtları ile Afyon’daki zafer anıtını yapan  ünlü Avusturyalı heykeltıraş. : KRİPPEL

İstanbul’da Orhan Seyfi Orhon  tarafından çıkarılan haftalık dergi. : ÇINARALTI

İstanbul’daki Beyoğlu semtinin eski adı. :   PERA

İstanbul’daki en eski Bizans kiliselerinden biri.:AYA İRİNİ

İstanbul’un Ali Bey Deresi üzerinde,Mimar Sinan’ın en önemli yapıtlarından biri sayılan su kemeri  : MAĞLOVA

İstanbul’un eski adlarından biri.  :   ASİTANE : DERALİYE

İstanbul’un Güneşli köyünde bir dere.: AYAMAMA

İstatistik.  :   ASAR: AMAR

İstatistikte,bir elemanlar topluluğunun düzenlenmiş biçimi.: MATRİS

İstavrit balığının küçüğü. : KIRAÇA

İste kurutulmuş ringa balığı.:FRİGA

İsteğe bağlı.  :   İHTİYARİ

İsteğine kavuşmuş olan,mutlu. :   KAMRAN

İstek,arzu. :  UMU

İstekli.:ŞATKA

İstenç yitimi. :  ABOLİ:ABULİ

İstenmeyen diplomatik kişiler için kullanılan terim. :  PERSONANONGRATA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:32:25
İster istemez.:ÇARNAÇAR

İstikrar.:STABİLİZASYON

İstiridye,midye gibi kabuklu  hayvanları avlamak için deniz dibini taramakta kullanılan ağız kısmı demirden yapılmış bir ağ. : ALKARNA

İsveç’te 26’ya bölünmüş olan idari bölümlerden her biri. :  LAN

İsveç’te ortaya çıkan ,daha sonra başka ülkelerde de uygulanan ve yurttaşların idareden olan şikayetlerini inceleyen kamu denetçisi. : OMBUDSMAN

İsviçre’de ırmak. : AARE

İsviçre’de kanton. :  URİ

İsviçre’nin plakası. : CH

İsviçre’ye  özgü  ,ağaç  kütüklerinden  yapılma   uzun   saçaklı   çatısı   olan  dağ  evi .Kır  köşkü. :ŞALE

İş bilimi. : ERGONOMİ

İş dünyasında başarılı ve hırslı genç insanlara yapılan bir yakıştırma. :   YUPPİE

İş,hizmet buyruğu.:YUMUŞ

İşaret için yapılmış çentik veya iz.: KERTE

İşaret olarak kullanılan küçük bayrak.:FLAMA

İşe yaramaz,yıpranmış,bozulmuş,eskimiş eşya.  :  KURADA.  :   BATTAL

İşe yaramaz. : AMELİMANDA

İşini bilen,ölçülü ve hesaplı iş gören.:EVİRGEN

İşiten. : SEMİ

İşitme taşı.:OTOLİT : OTOSİST

İşleme,oya ve yazmalarda kullanılan ve adını aynı adlı bitkiden alan geleneksel Türk bezeme öğesi.:ÇARKIFELEK

İşlemede kullanılan altın suyuna batırılmış ince gümüş tel.:SIRMA

İşlenmemiş bakır.: GEN

İşlenmemiş,ekilmemiş toprak. :  BOR

İşlenmiş timsah derisi. :  KROKODİL

İşletmen. :   OPERATÖR

İştahsızlık.:ANOREKSİ

İt dirseği. :   ARPACIK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:33:03
İtaat eden.:ESLEK

İtalya’da   manda   sütünden   üretilen,  tadı   hafif,  dokusu   pürüzsüz   peynir   türüne  verilen  ad. :   MOZZARELLA

İtalya’da 20. asır başında ortaya çıkan modern şiir hareketi.:HERMETİZM

İtalya’da ve Güney Fransa’da üretilen kokulu bir likör. : AKUET

İtalya’da yaşamış antik halk.: LATİN

İtalya’nın Po’dan sonra en uzun nehri.:ADİGE

İtalya’ya özgü bir tür peynir. :   ROMANA

İtalyan mutfağına özgü bir cins pasta. :  TİRAMİSO

İtenek. :  PİSTON

İyi haber,iyi talip,uğur. :   YOM

İyi haber.:BEŞARET

İyi konuşma.  :  BELAGAT

İyi nitelik,hayır.:MEYMENET

İyi nitelikli undan yapılan ince uzun ekmek.:FRANCALA

İyi terbiye edilmemiş vahşi binek hayvanı.Azgın at. : ALAŞA

İyi,güzel,mükemmel.: OFLAZ

İyi,hoş.:NİK

İyice   dövülmüş   ve  uzun   süre   birlikte   kaynatılmış   et   ve   buğdayla   yapılan   bir  tür  yemek : KEŞKEK

İyice olgunlaşmamış ekin. : ALACATEK

İyiden iyiye.  :  ENİKONU

İyilik ederek gönül alma.: TALTİF

İyilik,lütuf,ihsan. :  İNAYET:   SALAH

İyilikler. :  HASENAT

İyiliksever  kimse..: NİMETŞİNAS

İyimser,optimist. :   NİKBİN

İzafiyet. : RÖLATİVİTE

İzin belgesi.: İCAZETNAME

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 25 Şubat 2009, 21:33:46
İzin,müsaade.:CEVAZ

İzlanda’nın plakası. :  İS

İzmarit türü bir balık.  :  KUPES

İzmaritgillerden boyu 35 cm kadar olan bir Akdeniz balığı. :   SARPA

İzmaritgillerden kemikli bir balık.:TRANÇA

İzmaritgillerden kılçıklı bir balık.:ÇİTARİ

İzmaritgillerden,boz renkli,beyaz etli bir balık.:KARAGÖZ

İzmaritgillerden,ılıman denizlerde yaşayan bir balık.:KUPES

İzmir tavlası da denilen ve daha çok Ege yöresinde oynanan bir tavla oyunu. :   MÜSTECİR

İzmir ve Ayvalık yöresinde çokça bulunan,kumun 5-6 cm altında yaşayan lezzetli bir midye türü. : AKİVADES

İzmir yöresine özgü, özellikle sabah kahvaltısında yenilen bir çeşit börek. : BOYOZ

İzmir’in  Çeşme ilçesine bağlı turistik bir belde.:ALAÇATI

İzmir’in Çeşme ilçesinin eski adı.  :  ERYTHARİ

İzmir’in eski adı.:SMYRNA

İzmir’in ilçesi Urla’nın eski adı. :  KLAZOMENDİ

İzmir’in Kemalpaşa ilçesinin eski adı. :   NİF

İzmir’in Menderes ilçesindeki antik bir kent. :   NOTİON  :  KLAROS

İzmir’in Seferihisar ilçesindeki ünlü antik kent. :   TEOS

İzmir’in Selçuk ilçesinin eski adı.:AYASULUK

İzmir-Aydın karayolunda Türkiye’nin en uzun tüneli. : SELATİN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:26:24
--- J ---

J. M. Barrie’nin,çocuk edebiyatı klasiklerinden biri olan eseri.:PETER PAN

Jacques Brel’in bir şarkısı.: JOJO

Jamaika’da 1960’lı yıllarda doğan ve daha sonra reggae’ye dönüşen müzik türü.:SKA

Jamaika’dan yayılmış iki zamanlı bir dans.: KALİPSO

Jamaika’nın plakası.:JA

James Joyce’un tanınmış yapıtı.: ULYSSES

Jant. : İSPİT

Japon çiçek düzenleme sanatı. :  İKEBANA

Japon halk türküsü. : UTA

Japon içkisi. :   SAKE

Japon imparatorlarının öldükten sonra memurlarına verdiği unvan ve görev. :   ZOKVAN

Japon imparatoruna verilen ad. : MİKADO

Japon intihar uçağı. : KAMİKAZE

Japon işi çömlek,sırlı seramik kap.:RAKU

Japon kirazı. :   SAKURA

Japon lirik dramı: NO

Japon mafyası. :   YAKUZA

Japon mitolojisinde askeri diktatör.(1192-1867 arasındaki dönem. : ŞOGUN : (SHOGUN)

Japon mitolojisinde balıkçıların tüccarların koruyucusu olan yedi su tanrısından biri. :EBİSU

Japon mitolojisinde köylü sınıfı. : NOMIH

Japon mitolojisinde savaşçılar sınıfı. : SAMURAİ : BUİSHİ

Japon mitolojisinde zenaatkar sınıfı. :  KOŞO

Japon müziğine özgü kısa ve çift kamışlı nefesli çalgı.:HİÇİRİKİ

Japon müziğine özgü telli bir çalgı.  :   KOTO

Japon tarihinde,özel malikane veya çiftliklere verilen ad.: ŞOEN

Japon tiyatro türü.  :   KABUKİ

Japon Tiyatrosu Go’da erkek oyuncunun maskesi.:OTOKO

Japonca yaratıcı anlamında sözcük.:KAMİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:26:56
Japonlara özgü bir güreş türü.: SUMO

Japonların pirinç tanrısı.  :  İNARİ

Japonların ulusal  Şinto dininde kutsal güneş tanrıçası. : AMATERASU 
        

Japonların ulusal dini Şintoizm’in en önemli güneş tanrıçası.:AMATERASU

Japonya’da bir ırmak. : AKİTA

Japonya’da bir kent. :   OSAKA

Japonya’da Buda Rahibesi.:AMA

Japonya’da Buda tapınaklarına verilen ad.: TARA

Japonya’da büyük çocukların yakalandığı dizanteriye benzer salgın hastalık.:EKİRİ

Japonya’da dinsel törenlerde okunan nesir. : NARİTO

Japonya’da kullanılmış eski bir hacim ölçüsü birimi. :   TO

Japonya’nın eski adı. :   YAMATO

Japonya’nın plakası. :   JA

Japonya’ya atom bombası atan uçak  :  ENOLA GAY

Japonya’yı oluşturan dört adanın en küçüğü.:ŞİKOKU

Jeloz’da denilen ve Eskimoların besin olarak kullandıkları yosun türü.:AGARAGAR

Jeneratör,dinamo.:ÜRETEÇ

Jeolojide buzul dönemi.:PLEİSTOSEN

Jeolojide ikinci çağın triasla kretase arasında kalan dönemi.:JURO

Jeolojide üçüncü çağ.:SENOZOİK

Jeolojide,üçüncü çağın memeliler ve maymunların gelişmiş olduğu dönemi. : MİYOSEN

Jing’un terminolojisinde insanoğlunun kadınsı bölümünü belirten ilk örnek.:ANİMA

Jiujitsu ve öteki dövüşme sanatlarında elin keskin tarafı,dirsek veya ayakla vurulan darbe.:ATEMİ

John Dos Passos’un ünlü üçleme romanı. :   USA

John Ronald Reuel Tolkien’in alegorik romanı. :   YÜZÜKLERİN  EFENDİSİ

Jokeylerin giydiği kenarsız başlık. :   TOK

Judo gibi sporlarda minder olarak kullanılan ve pirinç saplarının örülmesiyle yapılan kalın halı./Japon hasırı. :   TATAMİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:27:37
Judo ve karatede hareketleri çabuklaştırmak içi n yapılan bir dizi egzersiz.  :  KATA

Judo’da teknik olarak rakibinden zayıf kalan taraf.:UKE

Jüpiter gezegeninin bir uydusu. :  ELARA:  EUROPA:  ARİEL

Jüpiter.Müşteri yıldızı.  :  ERENDİZ

Jüpiter’in uydusu olan uzayın en kızgın kayası. :  İO


Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:28:36
--- K ---
Kaba ayakkabı.  :  KAZGAL

Kaba bir komedi türü.  :  FARS

Kaba dikiş.:LEKENDE

Kaba dokunmuş bir tür kalın yün kumaş :  ŞAYAK

Kaba saba kimse.: HIRBO

Kaba sofu. :   ZAHİT

Kaba ve çirkin,iğrenç.: GALİZ

Kaba,biçimsiz.:KUBAT

Kaba.:SAKİL

Kabadayı Rum delikanlısı. : PALİKARYA

Kabak kemaneye benzer bir Orta Asya çalgısı.: GİZEK

Kabak yapraklarını andıran geniş ve etli yaprakları olan bir kır bitkisi.:KABALAK

Kabakulak hastalığı.: YAZMA

Kabarıklık.:BOMBE

Kabartma biçimlerle ilgili baskı yöntemi.:TİPO.: TİPOGRAFİ

Kabartma. :  RÖLYEF

Kabartmalı pamuklu kumaş. :   PİKE

Kabe yakınında bulunan kuyu ve bu kuyunun Müslümanlarca kutsal sayılan suyu.:ZEMZEM

Kabe.:BEYTULLAH

Kabuğu ayıklanmamış pirinç. : ÇELTİK

Kabuğu ince,çekirdeği ufak,iri taneli bir tür beyaz üzüm.:ÇAVUŞ ÜZÜMÜ

Kabuğu kırmızı veya erguvani renkte olan ve tabaklamada kullanılan bir söğüt türü.:TAVULGA

Kabuğundan düğme ve süs eşyası yapılan deniz kabuklusu .:ABALON

Kabuğundan kinin çıkarılan bir ağaç.:KINAKINA

Kabuk. : KIŞIR

Kabuklu pirinç.:ÇELTİK

Kaburga altı.  :  DÖŞ

Kaburga ile kalça kemiği arasında kalan yer.:BÖĞÜR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:29:48
Kaburga kemiği. :  EĞE

Kaç,ne kadar anlamında bir belirteç.:NİCE

Kaçak tütün.:AYINGA

Kadeh.: KESİ

Kadeh.:PEYMANE

Kader,alınyazısı. :  TECELLİ  : FATALİTE

Kadercilik.:FATALİZM

Kadın arkadaş. :  NEDİME

Kadın başörtüsü. :   YAŞMAK

Kadın giysilerinin etek ucu,kol gibi yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılan süs.:VOLAN

Kadın hastalıklarını konu edinen tıp dalı,nisaiye. :   JİNEKOLOJİ

Kadın seslerinin en kalını ve sesi böyle olan sanatçı.: KONTRALTO

Kadın şapkalarına konulan ve yüzü örten ince tül.: VUALET

Kadın yeleği.:JİLE

Kadın. :  ZEN

Kadında cinsel isteğin hastalık derecesinde artması. :   UTEROMANİ

Kadında örtünme.:TESETTÜR

Kadınlar hamamında hizmet eden ve müşterileri yıkayan kadın. : NATIR   

Kadınlar,kızlar anlamında eski sözcük. :  İNAS

Kadınlarda doğurma yeteneğinin sona ermesi.:MENOPOZ

Kadınların özel gecelerde giydiği şık giysi veya tuvalet.: ABİYE

Kadınların sokağa çıkarken örtündükleri büyük ve dört köşe sınır.: CAR

Kadınların yüzlerine örttükleri peçe,yaşmak. :  LİSAM

Kadınların yüzlerine sürdükleri allık:. GAZE

Kadınların,cildi pürüzsüz göstermesi,renk vermesi için yüzlerine sürdükleri yarı sıvı,yarı boyalı krem.: FONDÖTEN

Kadınsı davranışları olan erkek.:EFEMİNE

Kadırga balığı. :  BALİNA

Kadife.:VELUR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:30:19
Kadifenin ince tüyü,kumaş tüyü. : HAV

Kafasının ön-art ekseni yan eksenine göre kısa olan kimse,kısakafalı.: BRAKİSEFAL

Kafatası kemikleşmeden önce kemiklerin birleşme yerlerinde bulunan kıkırdak bölüm.:BINGILDAK

Kafatasının art bölümünde ve beynin altında,hareket dengesi merkezi olan organ.:BEYİNCİK

Kafatasının içgüdü ve yeteneklerle olan ilgisini inceleyen bilim dalı. :   KRANİYOLOJİ

Kafes biçiminde bir tür el işi.:MUŞABAK

Kafkas çingenelerine verilen ad.: BOŞA

Kafkasya’da sarp bölgelere kurulan dağ köyü.: AUL

Kafkasya’da yaşayan Müslüman bir halk. : LEZGİLER

Kağıt cilası.Hattatların kağıt cilalamakta kullandıkları özel bir bileşim. :  AHAR

Kağıt parçası.:VARAKPARE

Kağıt,kumaş veya plastik madde gibi değişik maddelerden yapılan ve deri üzerine gelecek yüzüne etken madde sıvanmış olan sargı.:SPARADRAP

Kağnı ve arabalarda iki tekerleği birbirine bağlayan ağaç dingil.:MAZI

Kahırlar. : SATAVAT

Kahraman,güçlü kimse : BÖKE

Kahramanlık yada din konularında yazılıp bestelenmiş şiir :  KANTAT

Kahramanlık.:CELADET.:HAMASET

Kahve kreması.:MATE

Kahve tortusu. : TELVE

Kahveci tepsisi. : ASKI: FİNER

Kahverengiye çalan yeşil renkte olan.:KİMYONİ

Kahya.:KETHÜDA

Kakao,süt ve şekerden yapılan tatlı bir yiyecek türü.:ÇİKOLATA

Kaktüs. : ATLAS ÇİÇEĞİ

Kaktüsgillerden,yaprakları etli ve yayvan dikenli bir bitki ve bu bitkinin kalın,dikenli kabuğu olan tatlı yemişi.:FRENKİNCİRİ

Kaktüslerde bulunan dikenli iğne.:SETULA

Kalabalık korkusu. : OKLOFOBİ : DEMOFOBİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:30:47
Kalabalık,yoğun insan topluluğu. :  MAŞER  :  MAHŞER

Kalay oksit katılarak donuklaştırılmış veya kemik tozu katılarak yarı donuk hale getirilmiş cama verilen ad.:OPALİN

Kalayın simgesi. : SN

Kalb  kasının kasılması. : SİSTOL

Kalbin atışlarını yavaşlatan,sindirim sistemini ve salgıları düzenleyen sinir sisteminin adı.:PARASEMPATİK

Kalbur ve elek üzerinde kalan iri taneler.:İRİNTİ

Kalça kemiği,bel kemiği. : OMA

Kaldıraç. : MANİVELA

Kaldırılmış. : MÜLGA

Kaldırma,giderme. : REF

Kale çukuru. :  MELE

Kale muhafızı.:DİZDAR

Kale,duvar,: BAR

Kalenderler.: RİNDAN

Kalıba dökme.  :   İSAĞA

Kalıcılık,ölmezlik: BEKA

Kalımlı.:PAYİDAR

Kalın bağırsak iltihabı :  KOLİT

Kalın biçilmiş uzun tahta. :  KALAS

Kalın bir değnek üzerine monte edilmiş dört telli ve sesi yankılayan iki asmakabağı olan gitar.:VİNA

Kalın gözleme.:BAZLAMA

Kalın kafalı,anlayışsız.  :  GABİYE

Kalın öğütülmüş buğday. :   İRMİK

Kalın sopa,değnek.:MATRAK

Kalın tüylü battaniye. : VELENSE

Kalın ve dar tahta. :  LATA

Kalın,kısa ve düzgün sopa.:LOBUT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:31:13
Kalınca kabuklu,iri ve uzunca taneli bir tür üzüm.:RAZAKI

Kalınca ve açık saman renginde ipekten yapılan yarı mat bir kağıt türü. : ABADİ 

Kalıp çıkarma işi. :  MULAJ

Kalıplaşmış,basmakalıp.:KLİŞE

Kalıpta pişen bir tür meyveli pasta. :   TART

Kalıtım bilimi.:GENETİK

Kalıtım,soya çekim. :  İRS : GEN

Kalıtımın maddi temeli olan ve kromozomları oluşturan madde. : DNA

Kaliforniya’da yetişen büyük bir orman ağacı.: SEKOYA

Kalite. : NİTELİK

Kalkan balığının yavrusu. : PARPA

Kalkerli ve jipsli kayaçlarda oluşan,huni yada çanak benzeri çöküntü.  : DOLİN

Kalori. :  ISIN

Kalp atışlarındaki düzensizlik ve eşitsizlik.:ARİTMİ

Kalp kası.: MİYOKART

Kalsiyum karbonat hamurundan yapılan bir tür renkli kalem.:PASTEL

Kalyon cinsinden küçük savaş gemisi.  :   BARÇA

Kamaralarla alt güverteyi aydınlatmak için bordalardan ve güvertelerden açılan yuvarlak pencere.  :  LOMBOZ

Kamboçya para birimi. : RİEL

Kamelya.:JAPON GÜLÜ

Kamış elek. :   TEPİR

Kamıştan yapılmış kulübe. :  HUĞ

Kampus. :  YERLEŞKE

Kamu görevlilerinin işlem ve davranışlarının yasalara uygun olup olmadığını araştırmaya ve uygunluğu sağlayıcı yolları önermeye yetkili denetçi.:OMBUDSMAN

Kamuflaj.:ALALAMA

Kan aktarımı. :   TRANSFÜZYON

Kan çökeltisi. : SEDİMANTASYON

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:31:44
Kan dinmezliği. : HEMOFİLİ

Kan grubunda sabit işaret.:RH

Kan hastalıkları bilimi. :  HEMATOLOJİ

Kan işeme. :  HEMATÜRİ

Kan kanseri:  . LÖSEMİ

Kan kardeşi.  :   KANKA

Kan korkusu.: HEMATOFOBİ

Kan kurutan.: ADAMOTU

Kan oturması nedeniyle deride oluşan kızarıklık.Deri döküntüsü. :  ERİTEM

Kan pıhtısı:. TROMBUS .:ALEKA

Kan ve lenf gibi vücut sıvılarında bulunan çekirdekli,yuvarlak hücre,lökosit.:AKYUVAR

Kan.:HUN

Kana kırmızı rengini veren çekirdeksiz,yuvarlak,küçük hücre.:ALYUVAR

Kanama. :  NEZİF

Kanarya sevenler derneği.: SERİNOFİL

Kanatları küt olduğu için uçamayan,bacakları güçlü,Yeni Zelanda’da yaşayan bir kuş.:KİVİ.:APTERİKS

Kanaviçe veya telleri sayılabilecek türde kumaş üzerine renkli iplikle yapılan özel bir işleme.:GOBLEN

Kanaviçe,el işleri için kullanılan seyrek dokunmuş keten bezi. :  KANAVA

Kanda alyuvar sayısının azalmasından ileri gelen,genellikle genç kızlarda görülen kansızlık.:KLOROZ

Kanda asalak bulunması. : PARAZİTEMİ

Kanda hastalık yapan bir bakteri bulunmasından ileri gelen her türlü hastalık.:SEPTİSEMİ

Kanda,lenfte,safrada v.s.’de bulunan bir protein türü.:GAMAGLOBÜLİN

Kanın hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı.  :  HEMATİ

Kanın hemoglobinle renklenmiş kırmızı yuvarı.: HEMATİ

Kanıtlanabilen bilimsel önerme. :   TEOREM

Kansızlık. : ANEMİ

Kantoda doğu giysileriyle yapılan dansın adı. :  ARABİS

Kanun,santur gibi yatırılarak çalınan sazların ortak adı. :   YATUK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:32:11
Kanuna benzeyen bir çalgı.: SANTUR

Kanuni Sultan Süleyman’ın şiirlerinde kullandığı mahlas.:MUHİBBİ

Kanyon.:KAPIZ

Kapadokya bölgesinde bir ilk çağ kenti. : ANİSA   

Kapalı formülleri aynı,açık formülleri farklı olan maddelerin başka başka özellikler göstermesi olayı.:İZOMERİ

Kapalı jimnastik ayakkabısı. :  KES

Kapı kolunun altına monte edilen metal parça.:ROZET

Kapı mandalı. : TIRKAZ

Kapı ve pencerelerin üst eşiği.  :  LENTO

Kapı ve pencerelerin üstüne atılan ağaç,taş veya beton destek.:ATKI

Kapı veya dolap kanatlarının kenarına çakılan çıta.: BİNİ

Kapı yada pencere gibi açıklıkların üzerine konulan ağaç,taş veya beton kiriş,lento.:BOYUNDURUK

Kapı,geçit,boğaz,:BAB:  DER

Kapıcı.:BEVVAP

Kaplama olmayan.:SOM

Kaplama yada doldurma olmayan.  :  MASİF

Kaplıca,ılıca.: ÇERMİK

Kaplumbağa kabuğu.:BAĞA

Kapsam. : ŞÜMUL

Kapsama,içerme,içine alma. :   TAZAMMUN  :   TEŞMİL

Kapsız yorgan. : MİTİL

Kaptanın ve  tayfaların,   gemi  sahibine   yada   sigorta   ortaklığına  bilerek   verdikleri   zarar:  BARATARYA

Kar ayaklığı./Tokaçlı kar ayakkabısı. :  LEKEN

Kara ordusu. : NİZAMİYE

Kara yemiş ağacı. Süs bitkisi olarak bahçelerde yetiştirilen küçük bir ağaç. :   TAFLAN

Kara yumuşakçası. : ENA

Karaağaçgillerden buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç türü.:ÇİTLEMBİK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:32:41
Karabulut.:NİMBÜS

Karaciğerinden balık yağı çıkarılan bir balık. :   MORİNA

Karadeniz yöresinde haşlanmış mısıra verilen ad.: KOLİVA

Karadeniz yöresinde kadınların kullandığı iki renk üzerine çubuklu pamuklu peştamal.:FUTA

Karadeniz’de kereste taşımakta kullanılan bir tür küçük mavna.:İNEBOLU KÜTÜĞÜ

Karagöz balığına benzer bir Akdeniz balığı. :  ÇİPURA

Karagöz oynatan kimse.:HAYALİ

Karagöz oyununda Ermeni tipi.:HAY

Karagöz oyununda kullanılan tiz sesli kamış düdük.: NAREKE

Karagöz’ün başlığı. :  IŞKIRLAK

Karagözdeki kambur ve cüce tip.  :   BEBERUHİ

Karahindiba’nın sebze olarak yenen yaprakları. : RADİKA

Karakalem resimde çizgiyi yada pastel boyasını yaymak için kullanılan kendi üzerine sarılmış kağıt  veya deri.:ESTOMP

Karakter çözümlemesi veya geleceği önceden bilmek amacıyla sayıların kullanılması.:NÜMEROLOJİ

Karakter,huy,yaratılış. : SECİYE

Karakul kuzusunun kıvırcık ve parlak postu.:ASTRAGAN

Karakul kuzusunun postu.  : ASTRAGAN

Karaları  çevreleyen  ve  karalardan  sayılan,  200  metre  derinliğe  kadar  olan  sığ  deniz dipleri. :  ŞELF

Karaman’da Yörükler tarafından dokunan bir cins halı.:TÜLÜ

Karaman’ın Taşkale beldesinde,dik bir kaya kütlesine kat kat odacıklar biçiminde oyulmuş mağaralara verilen ad.:MANAZAN

Karamsarlık.:PESİMİZM

Karanlık. :   ZİFİR

Karar veremeyen,mütereddit.: DURUKSUN

Kararsız. : MÜTEREDDİT

Karasevda. : MELANKOLİ

Karayla toprakla ilgili. : BERRİ

Karbon ,fosfor gibi maddelerin,fiziksel bakımdan ayrı özellikler gösterebilmesi durumu.:ALOTROPİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:33:12
Karbonatlı kum taşı. : MOLAS

Kare : DÖRDÜL.

Kargabükenden çıkarılan etkili bir zehir.:STRİKNİN

Kargagillerden,karnı beyaz,kanatları ve kuyruğu kül rengi diğer yerleri parlak,kara uzun kuyruklu kuş.: SAKSAĞAN

Karı kocanın baba ve analarının her biri.:DÜNÜR

Karın üstü kaslarının veya boğazın kasılmasına yol açan,paniğe kapılma şeklinde görülen ruhsal ve fiziksel rahatsızlık.: ANGUAZ

Karın zarı iltihabı. :   PERİTONİT

Karın zarı. : PERİTON

Karınca yiyen hayvan. :  TAPİR : NUMBAT

Karınca yuvası.: KÖRE

Karınca. : MUK

Karından bacaklı bir yumuşakça cinsi. :   RAPANA

Karışık durum.:CURCUNA

Karışık iş. :ÇAPARIZ

Karışık renkli,birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma. : ALACA

Karma,karışık. : MUHTELİT

Karmaşık sorunların çözümünde ve incelemesinde bilimsel ve özellikle matematiksel yöntemlerin uygulanması.: YÖNEYLEM

Karmaşık.:KOMPLEKS

Karnı şiş,altı düz su kabı. :   FIÇI

Karnın açılması. :  LAPARATOMİ

Kars yöresi halk oyunu. :ATABARI

Kars yöresinde oynanan bir halk oyunu.:TEREKEME

Kars yöresine özgü bir halk oyunu. :  ASKERANİ

Kars,Ardahan ve Iğdır yörelerinde yetiştirilen beyaz yünlü koyun cinsi.:TUJ

Kars,Erzurum ve Ağrı yöresine özgü türkülü bir halk oyunu. : ENZELİ

Karşı koyan , karşı çıkan:. MUARIZ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:33:43
Karşılıklı alıp verme. : TEATİ

Karşılıklı yer değiştirme.  :  BECAYİŞ

Karşısındakine vurmak için özel olarak açılmış deliklerine parmakların geçirilmesi ile kullanılan demir parçası.:MUŞTA

Karşıtlık. : TEZAT

Kartal,atmaca gibi yırtıcı kuşlara verilen ad.:ÇALAĞAN

Kartalgillerden,leşle beslenen bir kuş.:KERKENEZ

Kas faaliyeti. : KİNEZİ

Kas yapılı ur. : MİYOM

Kasap.:CEZZAR

Kasaplık hayvanların sırtında,dikensi çıkıntı boyunca iki yandaki et.:FİLETO

Kasaplık hayvanların timüs ve pankreas bezlerine verilen ad.: UYKULUK

Kasatura,bıçak gibi kesici silahların uzun ve keskin bölümü.: NAMLU

Kasık biti.  :  KIRKAYAK

Kasık.,: ANE

Kasım patına benzer bir çiçek. : PAT

Kasımpatına verilen bir başka ad.: KRİZANTEM

Kasların kasılmasını giderici,hekimlikte kullanılan bitki. : TATULA

Kasların,özellikle diz kaslarının iradesiz kasılması.: SPAZM

Kasnağa gerilmiş kumaşa iğne veya tığla yapılan bir tür nakış. : SÜZENİ

Kastamonu’nun Abana ilçesinde bir iskele.:İLİŞİ

Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde ünlü bir kanyon.:VALLA

Kaş boyası. : MASKARA

Kaş kemerinin altına sıkıştırılarak kullanılan gözlük camı. :   MONOKL

Kaşındırıcı bir deri hastalığı.: UYUZ

Kat kat ayrılabilen şeylerde kat.:YABRAK

Kat kat çakıl ve kumdan oluşmuş yer kıvrımı.: OS

Kat,makam. : ORUN

Katalog. :  FİHRİST

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:34:13
Katar’ın başkenti.: DOHA

Kategori,zümre.:ULAM

Katılaşmakta olan bir sıvıda cisimler kristalleştikten sonra arta kalan çökelti. :ANASU

Katışıksız,saf. yalın. :  MAHZ:   RAİK

Katışıksız.:HALİS

Katip. :   YAZMAN

Katmanlarında iç içe daireler bulunan billurlu bir kalker türü.:SİPOLİN

Katmanlı kayaçların içeri doğru çukur ve alçak bölümü. :  İNEÇ

Katolik Arnavutlar.  :   MALİSOR

Katolik din adamı.:PİSKOPOS

Katolik kilisesinde bağış karşılığında günahlardan kurtulma.:ENDÜLJANS

Katolik Kilisesinin başkanı.: PAPA

Katoliklerde   ölüler  için  yapılan  dua, bu  duaya  özgü  müzik .Ölünün  hatırasına  yapılan tören. :  REQUİEM

Katoliklerde kendini dine adayan ve manastırda yaşayan kadın. : SÖR

Katotta toplanmış iyon.  :  KATYON

Katranla kıldan yapılan ve kalafat işlerinde kullanılan bir tür macun.:BİLAR

Kauçuklu yağmurluk.  :  GAMSELE

Kavalılar’a mensup Mısır valilerine babadan oğula geçmek üzere 1867’de verilen resmi unvan.: HİDİV

Kavim. : BUDUN

Kavisli,kısa,uç bölümü geniş,kabzasına doğru daralan bir tür kılıç.: PALA

Kavram Kavram. : MEFHUM : NOSYON

Kavşak.: ÇATAK

Kavşak.İki yolun birleştiği yer. : ÇAT

Kavun  ve  ahududu  karışımı  bir  tada  sahip  olan, C vitaminince  zengin  tropikal  meyveye verilen ad. :PEPİNO

Kavun,karpuz,kabak gibi bitkilerin toprak üstünde yayılan dalları.:KÖKEN

Kaya balığı. :   TOKMAKBAŞ

Kaya hanisi. :  LAGOS

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:34:40
Kaya lifi.Taş pamuğu.  :   ASBEST

Kaya ve ağaç kovuklarında su birikintisi. : KAK

Kayabalığının bir çeşidi. :  AZMANKAYA

Kayaç. :  LİPARİT

Kayaçların erimesiyle yer altı akıntıları olan kireç taşı ve dolomit bölgesi.:KARST

Kayak. : SKİ

Kayalık kıyılarda , sığ sularda yaşayan 25-35 cm uzunluğunda kırmızı benekli,mavi veya yeşil bir balık. : LAPİNA

Kaygı,üzüntü.: STRES

Kaygusuz Abdal’ın kimi şiirlerinde kullandığı mahlası. :  SARAYİ

Kayı boyuna bağlı olan ve Anadolu’nun çeşitli yörelerinde yaşayan büyük bir aşiret.:KARAKEÇİLİ

Kayık,mavna,küçük gemilerin kıyıda çekildiği yer.:ÇEKEK

Kayıngillerden bir orman ağacı.:KESTANE

Kayısı,zerdali gibi meyvelerin  kurusu. : ÇİR

Kaymakam  :  İLÇEBAY

Kaynağı mitolojik çağlara dayanan kirişli bir çalgı. : LİR

Kaynak,pınar.:BULAK

Kaynaklar,kaynakça.:BİBLİYOGRAFYA

Kaynar suda haşlanıp üzerine yağ gezdirilen mısır unu yemeği.: MAMALİGA

Kaz dağının mitolojideki adı. : İDA

Kaz dağlarında  yaşayan yarı göçebe çobanların meskeni olan kollektif yapı. :  İGERM

Kaza ile, rastgele.: EZKAZA

Kaza yada başka bir olayı karadakilere bildirmek için gemilerden denize salınan,içinde mektup olan şişe.:POTKAL

Kazak reisi. :  ATAMAN

Kazak Türklerinin soyundan geldiklerine inandıkları,efsanevi Türk hakanı ve kahramanı.:ALAŞAHAN

Kazak_- Kırgız Türklerinin saz şairleri. : AKIN

Kazakistan’ın başkenti. :  ASTANA

Kazakistan’ın para birimi. :  TENGE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:35:16
Kazanma,edinme,iş. : KİSB

Kazı.:HAFRİYAT

Kazları semirtmek için verilen mısır hamuru.:EVELEM

Kebaplık demir şiş.:SİH

Keçi kılından hayvan çulu,yem torbası gibi şeyler dokuyan kimse.: MUTAF

Keçi kılından yapılmış kumaş.  :  KEÇE

Keçi yavrusu  : OĞLAK

Keçi yolu,patika,yolak.: İZLEK

Kediden aşırı derecede korkma.: AİLUROFOBİ

Kedigillerden,çakala benzer bir hayvan.: KARAKULAK

Kedigillerden,kürkünden yararlanılan çok yırtıcı hayvan.:VAŞAK

Kefal balığına verilen bir başka ad.:TOPAN

Kefal türünden bir balık. : PAÇOZ

Kehribara verilen ad. :   SAMANKAPAN

Kekelemek yada söyleyiş hatası yapmaktan çekinerek konuşmaktan korkma. :  LALOFOBİ

Kekeme. : REKİK : KEKEÇ

Kelimesi kelimesine,hiç değiştirmeden,aynen.: MOTAMOT

Keman gibi omuza dayanarak çalınan yaylı çalgı. : REBEK

Keman yayı. :  KEMANE : ARŞE

Kemanla viyolonsel arası büyük keman,viyola. :  ALTO

Kement. :  LASO

Kemik bilye. : AKAT

Kemik veremi. : AKARCA

Kemiklerin toparlak ucu,: OM

Kemikli  balıklardan,  uzunluğu 40 cm kadar olan, sırtı pürtüklü,esmer renkli,yassı bir tür balık :PİSİ BALIĞI

Kemikli balıklardan,15-25 cm uzunluğunda,sırtı zeytuni bir tatlı su balığı. : PLATİNA

Kenar süsü.Mendil ve peçetelerde kenara yapılan işleme. : SU

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:35:50
Kenarları kagir,üstü kapak taşlarıyla örtülü mezar.: LAHİT

Kendi biten,kendi kendine yetişen bitki.:HÜDAYİNABİT

Kendi kendini tatmin. :  ONANİZM

Kendi türünün en iyi konuşanı sayılan ve Afrika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan bir papağan.  :   JAKO

Kendine çekmek,ilgi toplamak.:CELBETMEK

Kendini becerikli,usta gösteren kimse.:OLÇUM

Kendini beğenmiş. : KAKAVAN

Kendir dokuma. :  KETEN

Kendir tohumu : ÇEDENE

Kendirgillerden, sapındaki  liflerden  halat, ip, çuval  gibi  kaba  örgüler  yapılan  bitkiye verilen ad.  :  KENEVİR

Kendisine bir çocuğun eğitim ve bakımı verilmiş olan kadın. : MÜREBBİYE

Kendisinin sebep olmadığı bir zararı ödeme.:CEREME

Kene. : SAKIRGA

Kenevirden yapılmış kalın ip : HALAT

Kent civarı  yerleşim:  . BANLİYÖ

Kent dışında kurulmuş bir üniversitenin alanı ve yapıları. : YERLEŞKE

Kent soylu. :  BURJUVA

Kent veya kasabada dış mahalle. :   VAROŞ

Kerestesi makbul bir Afrika ağacı. : OKUME

Kerestesinden yararlanılan bir tropikal bölge ağacı. :   OBEŞE

Kerevet,divan.:SEDİR

Kertenkele derisi.: LEZAR

Keseli ayı.Amerika etçil memelisi.  :  KOALA

Kesenek. : İLTİZAM

Keser.: KERKİ

Kesilme,kesinti. :  İNKITA

Kesilmiş ağaç kökü. : OMACA

Kesimevi.,mezbaha. :  KANARA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:36:15
Kesimi pantolona benzeyen bir tür şalvar.:ELİFİ

Kesin bilgi. :   YAKİN

Kesin bilgi.:YAKİN

Kesinlikle uyulması gereken Kuran ve Hadis  hükümleri.: NAS

Kesit. :  MAKTA

Kesme,kesip ayırma. : HAZA

Kestane rengi.:MARON

Keşişleme karşıtı rüzgar. :   KARAYEL

Keten dövmeye yarayan tokmak. : FİLARİZ

Keten tohumu. :  BEZİR

Keten tohumundan çıkartılan bir yağ.:BEZİRYAĞI

Kıbrıs’a özgü iri ve pembe taneli bir üzüm cinsi.:VERİGO

Kıç tarafı yüksek,hızlı giden yelkenli.:ÇEKELEVE

Kıdem bakımından başta gelen. :  DUAYEN

Kıl dokuma.:ÇUL

Kıl elek. :  LEÇER

Kıl ve saçların dökülmesi veya yokluğu.:ALOPESİ

Kıl.:MU

Kılıç kını.: NİYAM

Kılıç,bıçak gibi saplı şeylerin sap içinde kalan bölümü. : PIRAZVANA

Kılıç.: TİG

Kılıçla yapılan spor. : ESKRİM

Kır hayatını ve törelerini anlatan. : PASTORAL

Kır renkli.:KIRÇIL

Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir.:İDİL

Kıranlar. : AFAT

Kırbaç kurdu. :   TRİKOSEFAL  :  ARİKOSEFAL

Kırgızistan ve Kazakistan’da bir ırmak.  : ÇU

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:36:46
Kırgızistan’ın başkenti.  : BİŞKEK

Kırgızistan’ın para birimi.: SOM

Kırgızların ünlü destanı. : MANAS

Kırık kemikleri bir arada tutmak amacıyla kullanılan tahta gibi düz nesne. : ATEL: CEBİRE

Kırık taş döşeli yol. : MAKADAM

Kırılma,parçalanma.  :   İNKİSAR

Kırılmadan bükülebilen ve ateşte niteliği değişmeyen bir mineral.:ASBEST

Kırım hanlarına ve prenslerine verilen san.  :  GİRAY

Kırıntı. :   UFANTI

Kırk çeşit yiyecekli sofra. :   ZEKERİYA  SOFRASI

Kırkılmış koyun tüyü. :   YAPAĞI

Kırklareli’nde Demirköy ilçesinde Türkiye’nin en uzun mağaralarından biri.  :   DUPNİSA

Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı İğne ada beldesinde,tabiatı koruma alanı kapsamına alınan eşsiz bir orman alanı.  :   LONGOZ

Kırlangıç balığı küçüğü. :  DERVİŞ

Kırmızı acı biberli sirkeli sos.:TABASKO

Kırmızı biber.:PAPRİKA

Kırmızı çuhadan yapılan,tepesinde püskülü olan bir tür başlık.:FES

Kırmızı mercimekle yapılan bir çorba. :  EZO GELİN

Kırmızı mercimekle yapılan çorba veya pilav.:MALHITA

Kırmızı pancar.:ÇÖĞÜNDÜR

Kırmızı renkli bir elma cinsi.:STARKİNG

Kırmızı renkli,pis kokulu,zehirli sıvı bir element.: BROM

Kırmızı renkli,tatlı,sulu ve kokulu bir erik cinsi.:ALBARDAK

Kırmızı renkte olan.: LALİN

Kırmızı zırnık. :   REALGAR

Kırmızıya çalan eflatun renk. : SİKLAMEN

Kırsal aşk şiiri.  :   İDİL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:37:11
Kısa bacaklı köpek cinsi. : BASE

Kısa çizgi.:TİRE

Kısa çizme . : EDİK

Kısa çorap. : ŞOSET

Kısa hırka. :   LİBADE

Kısa kepenek.  :  KEBE

Kısa kesilmiş saç. Erkek saçı biçiminde kesilmiş kadın saçı. : ALAGARSON

Kısa ökçeli bağsız ayakkabı.:MOKASEN

Kısa saplı odun baltası.:NACAK

Kısa tüylü bir av köpeği cinsi.:BRAK

Kısa ve özlü söz,veciz.:LAKONİK

Kısa ve yalın işaretlerden oluşan bir yazı yönteminin kısa yazılışı.:STENO

Kısa veya özlü anlatımı olan komik öykü. : ANEKDOT   

Kısa,güldürücü oyun.:SKEÇ

Kısa,kestirme yol.:KESE

Kısacası.:VELHASIL

Kısık sesli küçük keman.  :  KİT
        

Kısır döngü.:FASİT DAİRE

Kısır,hiç doğurmamış insan veya hayvan. : EREMİK

Kıskaç. :   PENSE

Kıskançlık korkusu. :   ZELOFOBİ

Kıskanma. :  REŞK

Kısrak sütünün mayalanmasıyla yapılan eski Türk içkisi. :  KIMIZ

Kış. : ŞİTA : DEY

Kışın  sisli havalarda ,ağaç dallarını,toprak yıkıntılarını kaplayan buz tabakası.  :  KIRÇ

Kışın en soğuk günleri.Karakış. :   ZEMHERİ

Kışın yapraklarını dökmeyen  mor çiçekli bir ağaççık.  :   KOMAR

Kışkırtma.:AJİTASYON

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:37:38
Kıvırcık saç.:CAD

Kıvrımları olan yün,pamuk veya ipek kumaş.:KREPON

Kıyamet günü bütün ölülerin dirilerek toplanacağı yer. :  ARASAT

Kıyamet günü İsrafil’in öttüreceği borunun adı.:SUR

Kıyı sağlık idaresince,gemilere verilen giriş-çıkış izni. :   PRATİKA

Kıyıları koruyan gemilere verilen ad. :   VARDAKOSTA

Kıyılmış,baharat katılmış etle,tütsüleme ve pişirme gibi işlemlerden sonra yapılan bir tür sucuk.: SOSİS

Kız evlat.: KERİME

Kız Kulesinin eski adı. :  DAMALİS

Kızartılmış ekmeği et suyuyla haşlayarak yapılan yemek. :   TİRİT

Kızgın,yakıcı. :HAR

Kızıl ötesi. :   ENFRARUJ

Kızıl veya yeşil renkte sert bir mermer. : SOMAKİ

Kızıl,kırmızı. : AHMER

Kızılderililerin birbirlerine armağan verdikleri dinsel bayram. :   POTLAÇ

Kızılyara adıyla da bilinen bir tür kan çıbanı. : ŞİRPENÇE

Kızlık zarı. : HİMEN

Kibirli.:KASALAK

Kil ve kum karışımı sarı renkli balçık.:LÖS

Kilidin dilinin yerleşmesi için açılan delik. :   ZIVANA

Kilime benzer,renkli ve motifli uzun yolluk,yaygı. :   ZİLİ : SİLİ

Kilise müziği  :  KORAL

Kilisede çan çalan kimse.:ZANGOÇ

Kiliselerde ana kapıdan koroya değin uzanan bölüm.:NEF

Kilit dili.: PERİCİK

Kimi  su  bitkilerinin, suyun  altındaki  organlarında  bulunan  ve  hava  boşlukları  içeren dokusu.: AERANKİMA

Kimi akıl hastalarında yangın çıkarmaya duyulan aşırı istek.:PİROMANİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:38:06
Kimi bitkilerde ve özellikle çamlarda oluşan salgı maddesi.:REÇİNE

Kimi bitkilerden elde edilen yumuşak bir reçine. :  ELEMİ

Kimi bitkilerden sızan ve katılaşarak sarımtırak bir cisim durumuna gelen bir çeşit şekerli özsu.: ÇİS

Kimi gemilerde,baş bodoslamasından omurgaya kadar uzanan ek yapı öğesi.:TALİMAR

Kimi giysilerin bol olması için yanlarına eklenen kumaş parçası.:PEŞ

Kimi göçebe Türk boylarında birkaç aileye ait çadırdan oluşan topluluk. :  AVUL

Kimi iskambil oyunlarında aynı cins iki karta verilen ad. : PER

Kimi kağıtların dokusunda bulunan ve ancak ışığa tutulunca görülen çizgi,resim veya yazı.:FİLİGRAN

Kimi mantarlarda üreme organı.:ASK

Kimi sesli harflerin üstüne konan yan yana iki nokta.: TREMA

Kimi ülkelerde profesör olmak için sınav veren kimse. : AGREJE

Kimi ülkelerde yarı asker siyasi kuruluşlara verilen ad.:FALANJ

Kimi yörelerde az kavrulmuş un ve tavuk eti ile dövülerek yapılan,pelte kıvamında bir tür yiyecek.: HERİSE

Kimi yörelerde kaput bezine verilen ad.:ÇAPAN

Kimi yörelerde mayası tutmamış hamur anlamında kullanılan sözcük :  ANİK  .

Kimi yörelerde uzun tüylü,güreşçi erkek deveye verilen ad.:TÜLÜ

Kimliği bilinemeyen gök cismi. :   UFO

Kimononun üzerine bağlanan Japon kemeri.:OBİ

Kimsesiz  :  . BİKES

Kimyasal tepkimelerin hızlarını inceleyen bilim dalı.: KİNETİK

Kimyasal tepkimelerin hızlarını inceleyen bilim dalı.Devinim bilim.  :  KİNETİK

Kira geliri getiren mülk. : AKAR (AKARET)

Kiraya veren.:MUCİR

Kirazın mayalanması ve damıtılmasıyla yapılan bir tür içki.: KİRŞ

Kireç taşı.  :   KALKER

Kireç,sönmemiş kireç.: KİLS

Kiremit ve tuğla tozlarının kireç ve su ile karışımından elde edilen bir tür harç. :  HORASAN

Kiremit yerine kullanılan veya kiremitlerin altına konan ince tahta. : HARTAMA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:38:30
Kiremit yerine kullanılan veya kiremitlerin altına konulan ince tahta.:HARTAMA

Kirli yada donuk sarı renk. :  NOHUDİ

Kirli,pis. :  MUNDAR  : MURDAR

Kişi. :   ZEYD (ZEYT)

Kişiler,zatlar. :  ZEVAT

Kişiliğin bir anlatımı olarak kabul edilen el yazısını yorumlama tekniği.:GRAMOFOLOJİ

Kişiliksiz,boş,serseri.: SAPISİLİK

Kişinin ağzının kokmasından duyduğu korku.:HALİTOFOBİ

Kişisel duyguların ilham yolu ile coşkulu ve etkili anlatımı.: LİRİZM

Kitap düşkünlüğü. :  BİBLİYOMANİ

Kitap getirmemiş peygamber. : NEBİ

Kitap korkusu.:BİBLİYOFOBİ

Kitap,takip,patik,katip örneğinde olduğu gibi,bir sözcük içindeki seslerin yerini değiştirerek elde edilen yeni sözcüğe verilen ad. : ANAGRAM

Kitap.  :  MECELLE

Kitapçı. : SAHAF

Kitre.  :  KESTERE

Klarnet. :  GIRNATA

Klarnetin atası olan eski müzik aleti.: ŞALÜMO

Klasik şiirde bir kısa bir uzun iki heceden oluşan ayak.  :   İAMBOS

Klasik Türk müziğinde iki basit usulden biri. :   SEMAİ

Klasör. :   SIRALAÇ  : CİLBENT

Klavsene benzer,telli,mızraplı,tuşlu bir çalgı. :  EPİNET

Klavsene verilen bir ad. : ÇEMBALO

Klavyeli ve telli bir çalgı.: KLAVSEN

Kocabaş./ İspinoza benzer bir kuş.  :  FLURCUN

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde,tabiat parkı kapsamına alınmış ünlü kanyon.:BALLIKAYALAR

Kocakarı.:CADALOZ

Koç burcu : HAMEL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:38:58
Kokar ağaç.  :   AYLANDIZ

Kokmuş,çürümeye yüz tutmuş hayvan ölüsü.:LEVİN

Koku satıcısı.:AKTAR

Koku.:BU

Kokulandırılmış.  :   AROMATİK

Kokulu reçine. :    PELESENK

Kolay düğüm. : İLMEK

Kolay.:ASAN

Kolayca bükülebilen ve ateşe dayanan liflerden oluşmuş,bir tür ak asbest.: AMYANT

Kolaylıklar. :TESHİLAT

Koleksiyon.:DERLEM

Kolları geriye sarkık cepken biçiminde,beyaz keçeden yapılmış kaytanla işlemeli bir çeşit ceket : KOPARAN

Kolombiya’nın para birimi.:PEZO

Kolsuz kadın giysisi.: JAPONE

Koltuk ve sandalye gibi eşyaların dikiş ve çivilerini gizlemekte kullanılan şerit.:FİTİL

Kolu çevrilerek çalınan,sandık biçiminde bir tür org.:LATERNA

Kolun  dirsekten parmaklara kadar olan bölümü.:ARIŞ

Komisyon,komite : ENCÜMEN

Komisyoncu. :   SİMSAR

Komodorlara özgü çıması çatal biçiminde kesilmiş sancak. : GİDON

Kompozisyon. :  KİTABET

Konak hizmetçisi. : AYVAZ

Konak yeri : KONALGA

Koncu ayak bileğini örtecek kadar uzun olan,bağcıklı yada yan tarafı lastikli ayakkabı.:FOTİN

Konferans,konser veya tiyatro gösterilerinin yapılabileceği gibi düzenlenmiş büyük salon.:ODİTORYUM

Konforlu,lüks hayat,parlayan,parlatıcı. : LEYAN

Kongo Demokratik Cumhuriyetinin başkenti.: KİNŞASA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:39:29
Kongo Demokratik Cumhuriyetinin eski adı.:ZAİRE

Kongo ilkellerinin inandıkları yeteneklilik gücü.:ELİMA

Kongo’nun yağmur ormanlarında yaşayan memeli bir hayvan. Bir cins antilop.: OKAPİ

Konik.  :   MAHRUTİ

Konsolos . :  ŞEHBENDER

Konu,husus./Bölüm.  :  BAP

Konusal.: TEMATİK

Konusu cansız varlıklar veya nesneler olan resim. :    NATÜRMORT

Konusu dansla anlatılan müzikli sahne gösterisi. :  BALE

Konusunu efsanelerden veya tarihi olaylardan alan,acıklı sonuçlarla bağlanan bir tür tiyatro eseri.:TRAJEDİ

Konuşma bozukluğu. : AFEMİ

Konuşmalı ve şarkılı bölümleri bir arada olan oyun.:OPERAKOMİK

Konuşulan dil,lisan.:ZEBAN

Konuşulan konu. :  SADET

Konut kapılarında menteşe ve kilidin takıldığı düşey konumdaki kalın parça.: SEREN

Konya’da bir baraj.:MAY

Konya’nın antik dönemlerdeki adı.:İKONİON

Konya’nın Çumra ilçesinde bir göl.  : HOTAMIŞ

Konya’nın Çumra ilçesinde bir göl.:HOTAMIŞ

Konya’nın Karapınar ilçesinde bir göl.: MEKE

Konya’nın Meram ilçesinde,2.Kapadokya da denilen,tüf kayalara oyulmuş antik kent.:KİLİSTRA

Konya’nın Meram ilçesinde,ikinci Kapadokya olarak da adlandırılan,tüf kayalara oyulmuş antik kent. :  KİLİSTRA

Kopça,kanca. : AGRAF

Koridor.:DEHLİZ

Korkak.:CEBİN

Korkma. : TAHAŞİ

Korkmak,ürkmek,çekinmek.:OCUMAK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:40:03
Korku,tehlike.  :  BİM

Korkulu yerler veya işler. : MEHALİK

Korkunç güzel ,erkek hemşire örneğinde olduğu gibi,birleşemeyecek ters kavramların bir araya  getirilmesine verilen ad. : OKSİMORON

Korkunç hayal.  :  HEYULA

Korkusuz,gözü pek,yürekli,cesur.:BIÇKIN

Korkutucu. :MEHİP

Koroner damarları genişletici ilaç.: İMOLAMİN

Koruma,esirgeme,gözetme. :   VİKAYE : SAHABET

Koşmaca . :  JOGGİNG

Koşu hayvanlarına yardımcı olarak koşulan hayvan.:ÇIVGAR

Koşullar.: ŞERAİT

Kovma. : TARD

Koyu gri veya sarımsı kahverengi.:BARUDİ

Koyu pekmez. : BULAMA

Koyu renkli,sert,bir çeşit yanardağ kütlesi.:BAZALT

Koyu sarı veya açık kestane rengi.:KUMRAL

Koyun barınağı.:AĞIL

Koyun postundan kürk. : KEVEL

Koyun sütünden yapılan,mahzenler de olgunlaştırılan,içi özel küflü peynir.: ROKFOR

Koyun veya keçi postu.:PÖSTEKİ

Koyun veya kuzu kaburgası içine pirinç doldurularak yapılan bir yemek.:SURA

Koyun yada keçi sürüsü.  :   DAVAR

Koyun,keçi türünden küçükbaş hayvan.: RES

Koyun,keçi veya deve pisliği. : KIĞ

Koyunlarda görülen bir tür hastalık.:KARAMUK

Koyunların başlarındaki kabarık yün.:KEPEZ

Koza.  :  KORUNCAK

Kozadaki kurtçuk.  :   KRİZALİT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:40:36
Kozalaklardan,boyu 40 m kadar olabilen ve kerestesi yapı işlerinde kullanılan bir orman ağacı.: SEDİR

Kök boyası. : ALİZARİN

Kök,asıl,cevher. :   TÖZ

Kök,sap ve yaprak şeklinde farklılaşmamış bir bitkinin yaşama ve büyüme organı.:TAL

Kök.:CEZR

Kökenbilim.  :  ETİMOLOJİ

Kökeni Orta Asya’ya kadar uzanan,en eski,serbest biçimdeki Türk güreşi.:KARAKUCAK

Köklerinin kısaltılması,dal ve sürgünlerinin bağlanması ve biçimlendirilmesi suretiyle saksıda yetiştirilen bodur ağaç.  :   BONSAİ

Kökten dincilik.  :FUNDAMENTALİZM

Kökü toz durumuna getirilip hekimlikte ishal kesici olarak kullanılan bir bitki.: RATANYA

Kökü yukarıda dalları aşağıda olduğuna inanılan cennet ağacı. :   TUBA

Kölelik,kulluk.:UBUDİYET

Kömür kalem.:FÜZEN

Kömür kalemle yapılmış resim.:FÜZEN

Kömürleştirilecek  ağaç  veya  pişirilecek  tuğlalarla  dolu  olan  ve  dışı  çamur  ile  sıvanan kümbet. :  TORAK

Köpeğin arka ayakları üzerinde ayağa kalkması. :   SALTA

Köpek ve ineklere yedirilmek üzere un ve kepekle hazırlanan yiyecek. :   YAL

Köpek. :  KELP

Köpekgillerden,postundan kürk yapılan bir memeli türü.:KARSAK

Köpekten aşırı korkmak. : SİNOFOBİ

Köpük kıvamında,tuzlu yada tatlı yiyecek.:MUS

Köpük.:KEF

Kör tırnak.  :   BAKANAK

Körelme. :ATROFİ

Körelme.:DUMUR

Köroğlu’nun gerçek adı.:RUŞEN ALİ

Körpelik,tazelik.: TARAVET

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:41:06
Köstebek. : AKUR   

Köşe,kenar,uç.: İBİK

Köşegen.:DİYAGONAL

Köşk. :   KAŞANE

Kötü dikiş sebebiyle kumaşta oluşan büzülme veya kıvrım.:POT

Kötü işlerde birine yardım eden kimse.:YARDAKÇI

Kötü kalpli.:BEDHAH

Kötü,çirkin. : ŞENİ

Kötü,sevimsiz. : MADARA

Kötücül bağ dokusu uru.: SARKOM

Kötüleme,yergi.:ZEM

Kötülük.:ŞER

Kötümser,karamsar. :   PESİMİST  : BEDBİN

Köy köy dolaşarak ufak tefek eşyalar satan gezgin esnaf.:ÇERÇİ

Köy muhtarı yardımcısı.  :  KİZİR

Köy oyunlarını yöneten kimse. :  AYNAZ

Köy yada mahalle ihtiyar heyetindeki kişi. : AKSAKAL

Köyceğiz’in eski adı.  :  KAUNOS

Köyle ilgili,köylü.:RUSTAİ

Köylere para toplamak için çıkan din adamı veya medrese softası. : CER HOCASI

Köylü kadınların giydiği kollu veya kolsuz uzun elbise.: SARAFAN

Közlenmiş patlıcan,sarımsaklı yoğurt ve kıymayla yapılan bir çeşit yemek : ALİNAZİK

Közlenmiş patlıcan,tahin ve limonla yapılan bir meze.: BABAGANNUŞ

Közlenmiş patlıcan,tahin ve limonla yapılan bir tür meze.  :   BABAGANNOŞ

Közlenmiş patlıcanla yapılan bir tür yemek. :    HÜNKAR BEĞENDİ

Kral karısı. : MELİKE

Kral sarayı. :  BAZİLİKA

Kredi kalitesinin veya borçlanma araçları üzerindeki risk derecesinin belirlenmesi operasyonu.: RATİNG

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:41:34
Kredi kartlı alışverişlerde ödemenin daha sonra denetlenmesi için verilen fiş.:SLİP

Kristof Kolomb’un Amerika seferi sırasında yönettiği üç gemiden biri. :  NİNA

Kubbe. :  KÜMBET

Kucak. : AGUŞ

Kucaktaki tombul çocuk. :  APALAK

Kudret helvası. :   ÇİS  :   MANNA

Kudret sahibi.:CEBBAR

Kuduz. : AKUR

Kul,köle.:BENDE

Kulağa asılan uzun küpe.  :   ASIRGA

Kulağı duymayan. : KER

Kulak iltihabı. : OTİT

Kulak yıkama aracı.  :   ENEMA

Kulak. : GUŞ

Kullanılacağı zaman hazırlanan losyon.:LUK

Kullanılan ortak dilden ayrı olarak aynı meslek yada   topluluktaki insanların kullandığı özel dil yada sözcük dağarcığı.  :  ARGO

Kullanıldığı çağdan daha eski bir çağdan kalma bir biçimin,bir yapının özelliği.:ARKAİK

Kullanım alanına göre bir çok modeli olan sondalara verilen ortak ad.:KATETER

Kulplu ve ağzı kapaklı,bakırdan yapılmış su kabı,güğüm.:DEBBE

Kulplu ve emzikli su kabı.  :   İBRİK

Kulplu,geniş gövdeli,dar boğazlı,emzikli veya emziksiz olabilen toprak kap.: TESTİ

Kulpsuz toprak çömlek. :   ÜZLÜK

Kuluçka.: GURK

Kum falı. :  REMİL

Kum,çakıl,çimento ve su gibi maddelerin karışımıyla elde edilen yapı malzemesi.:BETON

Kuma gömülü olarak yaşayan bir balık. : VATOZ

Kumar oynatanın oynayanlardan,kazançtan aldığı para,pay. :  MANO

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:42:05
Kumar oyununu yöneten.  :   KRUPİYE

Kumarda ortaya sürülen para.: MİZA

Kumarda sürülen para. :   MİZA

Kumardan eşit kalkma. :   TAPİ

Kumaş ve deri üzerine yapılan bir tür işleme. : AJUR

Kumaş ve kağıt süslemede kullanılan bir yöntem  :  BATİK

Kumaş veya deriden yapılan,genellikle belden kemerli,üstünde cepleri bulunan ,gömlek veya hırka üzerine giyilen kısa,hafif giysi.: MONT

Kumaş veya ince deriden,çoğunlukla düz topuklu,ayağı bütünüyle saran ayakkabı.: ŞOSON

Kumaş,kağıt v.b.’de bir bölümün öbürünün üzerine gelmesiyle oluşan kıvrım.:PLİ : PİLE

Kumaşın veya derinin cilalanması. : APRE

Kumaşlara ve çinilere uygulanan bir süsleme motifi.:ÇİNTOMANİ

Kumluk yer.:KUMLA

Kumru. :  HAKURAN

Kumtaşı. :   GRE

Kumul.Kum yığını. :  ERG.: EKSİBE

Kundak çocuklarının başlarında oluşan kepek tabakası.:KONAK

Kundak çocuklarının beline zıbının üzerinden sarılan geniş sargı. :  FASKA

Kundaklama.  :   BELEME

Kunduracıların delik açmakta kullandıkları sivri uçlu çelik tığ./Mersin balığı türü. :  BİZ

Kunduracıların,derileri vurarak inceltmek için kullandıkları metalden tokmak.:MUŞTA

Kunduz kürkü.  :  KASTOR

Kural olarak benimsenmiş,yerleşmiş ilke.:NORM

Kural. : DÜSTUR

Kurallara bağlı resim ve heykel çalışması yapan kişi veya sanatçı.:AKADEMİCİ

Kuran surelerini oluşturan cümlelerin her biri.:AYET

Kuran ve hadislerin görünüşteki açık anlamlarından başka hiçbir yorum kabul etmeyen ve kıyasa yer vermeyen Sünni  mezhep. :   ZAHİRİYE

Kuran’da adı geçen sekiz ce nnetten dördüncüsünün adı.: NAİM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:42:32
Kuran’dan on ayet okuma  :   AŞİR.

Kuran’ın bölünmüş olduğu otuz kısımdan her biri.:CÜZ

Kuran’ın harflerinden bir takım anlam ve yargılar çıkaran bir mezhep.:HURUFİLİK

Kuranda bir sure. : ABESE : ALAK:TAHA:RAD:MAİDE

Kuranı düzgün ,usulünce ve yüksek sesle okumak. :TİLAVET

Kuranı ezberlemiş kişi.  :  HAFIZ

Kuranı Kerim,Kelamı Kadim.:MUSHAF

Kuranı usulüne göre ve güzel okuyan.:KARRA

Kurbağa kurtçuğu. : ARİBAS : İRİBAŞ

Kurbağaların bilimsel adı. :  ANURA

Kurdeşen. :   ÜRTİKER

Kurnaz,cin fikirli.:HİN

Kurşun boruların ağzını açmakta kullanılan ucu sivri takoz.: BAT

Kurşun. : RASAS

Kurt.:BÖRÜ

Kurtarıcı.:HALASKAR

Kurtçuk korkusu.: AKARFOBİ

Kurtulma. : NECAT

Kurtuluş,kurtulma. : REHA : SEHA

Kuru tütün yaprağını andıran kızılımsı kahverengi.:TABA

Kuru,sıska.:KAKNEM

Kurucu, Bina inşa eden.  :   BANİ

Kurul.  :   ASAMBLE

Kurultay. :  KONGRE

Kurumuş ama devrilmemiş ağaç. : AYAĞAN

Kurumuş saplarından mobilya yapılan bambu türü. :  HEZAREN

Kurumuş sığır gübresi. :   TEZEK

Kuruntuya düşürme :İHAM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:43:54
Kurutma kabı. :   DESİKATÖR

Kurutulmuş meyveleri halk hekimliğinde kullanılan bir ağaççık. : GİLABURU

Kurutulmuş riga balığı.:FRİSA

Kurutulmuş su kabakları içine çakıl taşı doldurularak yapılan ritim sazı. : MARAKAS

Kusur,ayıp. : AVAR

Kusursuzluk.:CEVDET

Kuş başı doğranmış et ve baklava yufkasıyla yapılan bir tür kebap.:ALİ PAŞA KEBABI

Kuş başı etle yapılan bir tür börek. :  KÖBETE

Kuş bilimi.: ORNİTOLOJİ

Kuş gagası. :  NUL

Kuş kanadı.:CENAH

Kuş kanadının büyük tüyleri. : PER

Kuş tutmakta kullanılan,aynı adlı macunla bulanmış değnek.: ÖKSE

Kuş tuzağı.: KUŞMAR

Kuş üretmeye yarayan kafesli yer.: ÇİFTEHANE

Kuş yiyecek büfesi.:BÜVET

Kuş yuvası:. AŞİYAN. :   UŞ :  LANE

Kuş,tavuk yavrusu.:CÜCÜK

Kuş. : TAYR

Kuşatma,çevirme. :  İHATA

Kuşatma.:ABLUKA

Kuşdili,hasalban gibi adlar da verilen ve Akdeniz yöresinde yetişen bir bitki.:BİBERİYE

Kuşku,sanı. : REYB

Kuşkucu,şüpheci.: SEPTİK

Kuşların taşlık,katı gibi adlar da verilen midesi.:KONSA;KURSAK

Kuşların tüy değiştirme zamanı.:KARINSA

Kuşluk yemeği. : BRUNCH ( BRANÇ)

Kuşun kanat tüyü. :   TELEK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:44:24
Kuşun yavrusuna taşıdığı yem.  :  BEN

Kutlu. :  SAİD

Kutsal Hint destanı:. RAMAYANA

Kutsal Hint metinlerinin başında ve sonunda yinelenen büyülü ve mistik hece.: AUM

Kutsal kimse.: AYA

Kutsal Mısır öküzü. :APİS

Kutsal nitelikte müzik eseri.:ORATORYO

Kutuların katlama yeri. : RİL

Kutup Yıldızı. : DEMİRKAZIK

Kutup Yıldızına verilen bir başka ad.:POLARİS

Kutuplanma. : POLARİZASYON

Kuvars,mika ve feldspattan oluşmuş kayaç. :  GNAYS

Kuyruğun iskeleti.:KEMİRDEK

Kuyruk sokumu kemiği. :  PÖÇ : UCA

Kuyruklu biber’de denilen ve karabibere benzer bir tür baharat.:KEBABE

Kuyruklu yıldız.:KOMET

Kuyruklular.:URODEL

Kuyruksokumu kemiği.:UCA

Kuyruksuz kurbağanın yumurtadan yeni çıkmış kurtçuğu.:İRİBAŞ

Kuytu ve sıcak yer: ARAN

Kuyuda pişen et. :  TANDIR

Kuyumculara taslak hazırlayan kimse.:SADEKAR

Kuyumculukta kullanılan,yüzde 80 bakır,yüzde 20 çinkodan oluşan sarı renkli alaşım.:TOMBAK

Kuzey Afrika ülkelerinde kullanılan bir uyuşturucu madde.:KİF

Kuzey Afrika ülkelerinde kullanılan sarhoşluk verici toz.: KİF

Kuzey Afrika’da kurulmuş bir tarikat. :   TİCANİLİK

Kuzey Amerika’nın beş büyük gölünden biri. :  ERİE

Kuzey Anadolu dağlarında yetişen mor çiçekli bir ağaççık.:KOMAR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:44:52
Kuzey Buz Denizinde yaşayan bir martı türü.:ALK

Kuzey buz denizinde yaşayan dalıcı bir martı türü. : ALK

Kuzey Hindistan’a özgü,lavta ailesinden telli çalgı.: SİTAR

Kuzey Hindistanlı şair.Kirişna Şarkısı adı verilen yapıtı,bugün de dinsel halk bayramlarında oynanan ve yatra adı verilen oyunlardan oluşmuştur.(12. yüzyıl).:JAYADEVA

Kuzey İspanya’da tarih öncesi devirlere ait resimler bulunan mağaralardan ilki.:ALTAMİRA

Kuzey ispanya’da,özellikle Aragon’da yapılan geleneksel kur dansı.: JOTA

Kuzey kutbuyla ilgili,kuzey kutup yakınında olan.  : ARKTİK

Kuzeydoğu ve Güney Anadolu’da türkülü halk öykülerine verilen ad.  :   BOZLAK

Kuzeydoğu. : ŞİMALİŞARKİ

Kuzgun kılıcı da denilen çiçek. : GLAYÖL

Kuzu ağılı.: ÇİTEN

Kuzu derileri  üzerindeki yağları ve fazlalıkları temizlemede kullanılan iki kulplu bıçağa verilen ad. :  AŞKİ

Kuzu sesi. : ME

Küçük ada.:CAYO

Küçük ağıl.  :  KÜM

Küçük akarsu.:CAFER

Küçük bal teknesi. : LAZA

Küçük bir kelebek türü : FELFELEK

Küçük bitkilere verilen ad. : OT

Küçük bohça. :ÇIKIN

Küçük cariye. : KENİZEK

Küçük çan.:ÇINGIRAK

Küçük çocuğun yürümeye başlaması.:ADAKLAMAK

Küçük çocuk salıncağı.:ILINCAK

Küçük dana.:BUZAĞI

Küçük demiryolu treni. :  DEKOVİL

Küçük fıçı.:VARİL

Küçük hediye.:BERGÜZAR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:45:19
Küçük hıyar turşusu.:KORNİŞON

Küçük Hindistan cevizi.:MUSKAT

Küçük ispirto ocağı. : KAMİNETO

Küçük kareli kumaş.:PÖTİKARE

Küçük kertik.:ÇENTİK

Küçük kervan.:BARHANA

Küçük kıvrım.:BÜZGÜ

Küçük kova.:BAKRAÇ

Küçük kulaklı koyun yada keçi. : ÇOMU

Küçük lirik şiir türü. :   BALAD

Küçük mavi çiçekler açan bir bitki.:UNUTMA BENİ

Küçük mızrak.:NİZEK

Küçük nesne. :   ZERRE

Küçük ney. :  NEYÇE

Küçük ok. :TİREK

Küçük orak. : ROSA

Küçük otel. : MOTEL

Küçük parçalar halinde doğranmış et ve sebzelerin kızgın yağda karıştırılarak kısa sürede pişirilmesi.:SOTE

Küçük parçalardan oluşan nakışlı ve ince bir kilim türü.:CİCİM

Küçük salkımlı bir üzüm çeşidi.  :   NEFERİYE

Küçük saray. :  KASR

Küçük su birikintisi,gölcük.: AZMAK : BUGET

Küçük taneli bakla türü. : FUL

Küçük taneli bir tür çekirdeksiz siyah üzüm. :  KİŞMİŞ

Küçük taneli fındık türü. : PİKOLA

Küçük tekke.: ZAVİYE

Küçük testi,çömlek.: KUMKUMA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:45:47
Küçük testi.:DODURCUK

Küçük tonajlı yük gemisi. :  KOSTER

Küçük vagon. :   VAGONET

Küçük ve sevimli kimselere söylenen seslenme sözü.: MİNNOŞ

Küçük yayık. : ATIK

Küçük yokuş.:BAYIR

Küçük zurna. :  ARAKİYE

Küçükbaş hayvan.:DAVAR

Küçümseme.  :  İSTİHFAF

Küfürbaz. :  TAAN

Kükürt elementinin simgesi. :   S

Kükürtle demir birleşimlerinden biri.:ZAÇ

Kül rengi.:BOZ

Külde pişen çörek. : KETE

Külhanbeyi,hayta.  :   APAŞ

Kültür.  :   EKİN : HARS

Küme,yığın.  :   LODA: TUDE

Kümes hayvanlarının en yaşlı ve iri olanı.  :   BABAÇ

Künk.:BÜZ

Küpe ve yüzük taşı gibi bezek işlerinde kullanılan,mavi renkli,saydam olmayan hidratlı doğal alüminyum ve fosfattan oluşan değerli bir mineral.:FİRUZE

Küpeşte,korkuluk. :  PARAPET

Küre biçimli flüt.:OKARİNA

Kürekle yürütülen dar,uzun,hafif tekne. :  KANO

Kürekleri tersine kullanarak sandalı geriye yürütme.: SİYA

Kürkü değerli bir hayvan,kakım,as.:ERMİN

Kütahya’nın Simav ilçesinde bir kaplıca.: NAŞA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:48:02
--- L ---


Labada,efelek.  :  EVELİK

Laboratuarda damıtma işlerinde kullanılan geniş karınlı ve eğri boyunlu cam kap. :  KARNİ

Laciverde yakın koyu mavi renk.:SAKS

Lacivert kumaştan veya gri flanelden yapılma düz veya kruvaze spor ceket.:BLAZER

Laf,söz. : KAL

Lagos balığı. : KAYAHANİSİ

Lahana,şalgam gibi bitkilerin kök dışındaki bütün bölgelerinde yerleşebilen yosunumsu mantar.: AKPAS

Lahor şalı.  :  LAHURİ

Lahos’da denilen eti lezzetli bir balık.  :  GİRİDA

Laiklik,laik olma durumu. : SEKÜLARİZM

Lale bahçesi. : LALEZAR

Lale devrinin en ünlü minyatür sanatçısı.:LEVNİ

Lamaya benzeyen koyunumsu hayvan. : ALPAKA

Lanet  sözcüğünün  “nalet”, kirpik  sözcüğünün  “kiprik “  biçiminde  telaffuzunda  görüldüğü  gibi  bir  sözcük  içindeki  seslerin  yer  değiştirmesi  olayına  verilen ad. Göçüşme, yer değiştirme. :METATEZ

Lanet okuma. : LİAN

Lanet. :  KARGIŞ

Lantanın simgesi. : LA

Lapina balığının büyük cinsi.: LABROS

Lapinagillerden,güzel renkli,50 cm uzunluğunda bir balık.: KİKLA

Latin  Amerika’da  siyasal  önderleri  yüceltip  putlaştırma  geleneğine  verilen ad.:PERSONALİSMO

Lav.  :   MAGMA

Lavabo.:CAV

Lehçe. :DİYALEKT

Lehçebilim.: DİYALEKTOLOJİ

Lekecilik’de denilen soyut resim anlayışı.:TAŞİZM

Lenf düğümlerinin iltihabı. : ADENİT

Lenin’in yeni ekonomi politikası. :   NEP

Lesotho’nun başkenti. :  MASERU

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:48:37
Leş.:CİFE

Leşle beslenen bir kuş.  :   KERKENEZ
        

Letonya’nın başkenti.:RİGA

Letonya’nın para birimi,:LAT

Levreğe benzeyen bir balık. :  KALİNOS

Levrekgillerden bir balık.:SUDAK

leylak rengi.,açık mor:. LİLA

Leyleğe benzer bir kuş.  :  İBİS

Lezzetli bir balık.  :  İŞKİNE

Lezzetli bir tür turşuluk hıyar.: KORNİŞON

Liberya’nın plaka işareti.:LB

Libya’nın plaka işareti.:LAR

Lifler,teller. : ELYAF

Lihtenştayn plakası. : FL

Likapa,çay üzümü gibi adlar da verilen ve Doğu Karadeniz’de yetişen bir meyve ağacı.:ARONYA

Liman. :   MERSA

Limanlarda kıyı ile gemi arasında yük taşımada kullanılan altı düz,sağlam yapılı sac tekne.:LAYTER

Linyit,kömür tozu ve katran tortusundan basınçla elde edilen,tuğla biçimli yapı malzemesi.:BRİKET

Lipsos balığının bir diğer adı. : ADABEYİ

Litvanya’nın para birimi.  :   LİTAS

Litvanya’nın plakası. :  LT

Lodos. : AKYEL

Loğusa humması. : ALBASTI

Loğusalık. :   NİFAS

Lokma,dilim.:TİKE

Lozan antlaşmasının yapıldığı saray. :   RUMİNE

Lozan Antlaşmasının yapıldığı saray.:RUMİNE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 26 Şubat 2009, 22:49:57
Lösemi durumuna tıpta verilen ad.:LÖKOZ

Lübnan plakası. : RL

Lübnan ve Suriye’de oturan Katolik Süryani topluluğu.:MARUNİLER

Lüfer balığının irisi. :  KOFANA

Lüfer balığının küçüğü. :   ÇİNAKOP

Lüferin bir türü. :   SIRTIKARA 

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 22:57:25
--- M ---

Maaş,aylık. :   RATİBE

Macar göçebesi.:ÇİGAN

Macun.:KİT

Madagaskar plakası. : RM

Madagaskar’da yaşayan bir cins maymun. :  VARİ  : AKUMBE

Madagaskar’ın başkenti. :TANANARİVE

Maddeler. : MEVAD

Maden bilimi.:MİNERALOJİ

Maden eşya üzerine vurulan bir cins cila.:EMAY

Maden fırını. :  KÜRE

Maden kömürü katranının kuru kuruya damıtılmasından elde edilen antiseptik bir hidrokarbon.:NAFTALİN

Maden külçelerinin eritilip arındırılması. : KAL

Maden ocağında kazı yerini ilerleme yönünden sınırlayan yüzey. Kazı yerleri.  :   ARIN

Maden parlaklığı verilmiş deri veya kumaş.,simli kumaş. : LAME

Maden pisliği,balmumu. : RİM

Maden posası. :CÜRUF

Maden yada kağıt para üzerindeki kafa resmi. :   EFİJİ

Maden yeri.:ERGENE

Madeni para.: SİKKE

Madeni paranın resimli yüzü. :   TURA

Madenleri sıvılaştırma,ergitme. :  İZABE

Madenlerle birleşince tuz verebilen elementlere verilen ad.  :  HALOJEN

Madrid’de bulunan,dünyanın en ünlü müzelerinden biri.:PRADO

Mafyada suskunluk yasası.:OMERTA

Mağara.:KEHF

Mağaraları inceleyen bilim dalı. : SPELEOLOJİ

Mahkeme davetiyesi.:CELP

Makam,kat,özel yer.:ORUN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 22:57:59
Makaraları birbirine kavuşan bir palangayı açıp uzatmak işi. :  TİRAMOL

Makarna üretiminde kullanılan bir buğday türü.:DURUM

Makedonya’da yaşayan etnik bir grup. :   TORBEŞLER

Makedonya’nın başkenti.:ÜSKÜP ( SKOPJE )

Maki de denilen bir maymun cinsi. :  LEMUR

Makine yağı.  :  GRES

Makinede yapılan işleme,dikiş. :   PİKO

Maksim Gorki’nin bir romanı.  :  FOMA

Mal değişimi,trampa.:TROK

Mal olarak verilen.  :  AYNİ

Mal,mallar. : EMTİA

Malak.  :   BALAK

Malavi para birimi. :  KIVACA

Malaya dilinde delirme. : AMOK

Maldivler’in başkenti.:MALE

Malezya’nın başkenti.:KUALA LUMPUR

Malezya’nın para birimi. :   RİNGGİT

Malın satış değeri. : RAYİÇ

Mali plakası.: RMM

Mali’nin başkenti. :  BAMAKO

Malta humması.:KALAAZAR

Maltalıların altı düz,pruva tarafında bir direği olan,küçük teknelerine verilen ad.:SİPARONER

Manavadharmaşastra     diye   de   adlandırılan    Hindu    yasalarının     en   önemli    metnine verilen ad.  :  MANU  SMRİTİ

Manda bağırması.:BÖĞÜRME

Manda pastırması. / Tuzlanıp kurutulmuş yiyecek: KAKAÇ

Manda yavrusu. : MALAK

Mangal. :  KORLUK

Manganezin simgesi. : MN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 22:58:28
Manisa’daki  Ağlayan  Kaya’nın o olduğuna  inanılan, doğurganlığıyla  ünlü  Frigya Kraliçesi. :  NİOBE

Manisa’daki Spil Dağı Milli Parkında bir yayla.:ATALAN

Mankafa , sersem.: SEME

Mantar bilimi. : MİKOLOJİ

Mantar enzim karışımı. : SAMA

Mantar meşesi.Mantar katmanı çok gelişen bir tür meşe.:SEZÜ

Mantar.:MİKOZ

Mantık. : ESEME

Mantıkta önerilerinin biri veya her ikisi kanıtıyla ileri sürülen tasım. : EPİKEREM

Mantıkta ve felsefede küçük önerme.:MİNÖR

Mantıkta,birbirine bağlı iki önermeden sonraki.: SONURTU

Marangozların dört köşe delik açmakta kullandıkları alet.: ECENE

Marangozlukta tahta üzerine boydan boya açılan,kesiti kare veya dikdörtgen biçiminde kanal.: KİNİŞ

Maranta adlı kamıştan elde edilen ve bebek maması yapılan un. :  ARAROT

Mardin ilinde yaşayan Hıristiyan Nasturiler’e verilen ad. : ASURİLER

Mardin’in geleneksel sokaklarındaki kemerli geçitlere verilen ad.: ABBARA

Marksist   terminolojide ,  proletaryanın   sınıf   bilincinden   yoksun   alt   tabakasına   verilen  ad.  :   LUMPEN

Marksist terminolojide,dünyayı dönüştürmeyi amaçlayan etkinliklerin tümü.:PRAKSİS

Marmara Bölgesinin Trakya kesiminde yer alan Yıldız dağlarının eski adı.:ISTRANCA

Marmara denizinde turistik bir ada.  :   AVŞA

Martıya benzer bir deniz kuşu. : FULMAR

Masaj aktiviteli havuzlu banyo,sağlık havuzu. : JAKUZİ

Masif. : SOM

Maskeli balolarda giyilen kukuletalı uzun giysi. : DOMİNO

Mason.: FARMASON

Matbaacılıkta   sürtme   yoluyla   kağıt   veya    düzgün   bir   yüzeye  aktarılan  grafik  karakteri. :  LETRASET

Matematiğin sayıları,bunların arasındaki bağıntıları ve işlemleri konu alan dalı.:ARİTMETİK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 22:58:55
Matematik. :  RİYAZİYE

Matematikte çizgilerle ilgili olan.:LİNEER

Matematikte,aynı cinsten onluk bir küme.:DESTE

Matematikte,bir eğrinin yanından geçen ve ona ancak bir noktada değen doğru.:TEĞET

Matematikte,herhangi bir ölçü biriminin bölündüğü eşit parçalardan her biri.:ASKAT

Matematikte,karmaşık geometrik şekillerin ortak adı.  :  FAKTAL

Matematikte,türevi bilinmeyen fonksiyon.:İNTEGRAL

Maun da denilen bir ağaç. : AKAJU

Mavi hareli ela göz. :ÇAKIR

Mavi ile yeşil arası bir renk.:CAM GÖBEĞİ

Mavi kantaron,peygamber çiçeği.:BELEMİR

Mavi peri kuşu.:İRENA

Mavi renkli değerli bir taş.  :  FİRUZE

Mavi. :  MAİ

Mavimsi beyaz renkte parlak yüzlü bir maden veya bu madenden yapılmış eşya.:ÇİNKO

Mavimsi bir göz rengi.:ÇAKIR

Mavimtırak esmer renkte katı bir element.:İYOT

Maya. :FERMENT

Mayakovski’nin başını çektiği eski Sovyet edebiyat grubu. :  LEF

Mayakovski’nin sevgilisi.: LİLİBRİK

Mayalanma.  :   FERMANTASYON

Mayalanmış pirincin süzülüp arındırılmasıyla yapılan alkollü Japon içkisi.: SAKE

Mayalar’da yağmur tanrısı. : CHAC

Mayalı hamurdan,içine çeşitli katkılar konarak hazırlanan bir tür kokulu çörek.:NOKUL

Mayasız hamurdan yapılan,peynirli veya peynirsiz pide,yufka.:KATLAMA

Maydanozgillerden 20-60 cm boyunda bir bitki,kara kimyon.:KİŞNİŞ

Maydanozgillerden bir bitki ve bunun kokulu tohumu.:ÇEMEN

Maydanozgillerden bir bitki.:REZENE : NARDİN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 22:59:24
Maydanozgillerden uyuşturucu ve zehirli bir bitki.:BALDIRAN

Maydanozgillerden,hamur işlerinde ve rakı yapımında kullanılan bir bitki.:ANASON

Maydanozgillerden,ince yapraklı,bazı yemeklere konulan güzel kokulu bir bitki.: DEREOTU

Maydanozgillerden,kökleri ve yaprakları sebze olarak kullanılan bir bitki.:KEREVİZ

Maymun türü. :   LANGUR

Maymunlar dahil memeliler takımı. : PRİMAT

Mecazen beceriksiz,başarısız,dikkate alınmayan.: TATARAĞASI

Mecazen serserilerin,külhanbeylerinin kullandığı söz veya deyim.Kaba konuşma.: ARGO

Meclis,toplantı.:NADİ

Mehter müziğinde yer alan ve iki değnekle vurularak çalınan davul, bir tür kös. :NAKKARE

Mekanik ve elektrikli sistemlerde kayma sürtünmesi yerine bir yuvarlanma sürtünmesi sağlayarak enerji kayıplarını azaltmak için yataklar ile dişliler arasına yerleştirilen parça.Bilyalı yatak.:RULMAN

Mekanik. : MİHANİKİ

Mekansız. :  LAMEKAN  :  BİMEKAN

Mekke ve Medine’de  oturan ileri gelenlere dağıtılmak üzere törenle gönderilen parayı taşıyan topluluk. : SÜRRE ALAYI

Mekke’de kutsal tepe.:MERVE

Mekke’nin kuzeydoğusunda Hz Muhammed’in Allah’tan ilk buyruğu aldığı dağ.: HİRA

Mekke’ye giden yollarda hacıların ihrama geldikleri noktalar. : NİKAT

Meksika’da mısır unuyla yapılan ekmeğe verilen ad. :   TORTİLLA

Meksika’da yabani olarak yetişen bir ağacın yapraklarından çıkarılan bitkisel lif.:TAMPİKO

Meksika’da yetişen ve tohumlarından elde edilen yağı kozmetik sanayinde kullanılan bir bitki.  :  JOJOBA

Meksika’ya özgü bir tür mısır ekmeği.:TAKO

Meksika’ya özgü sert bir içki.:TEKİLA

Meksika’ya özgü,bir tür mısır ekmeği.: TAKO

Meleke.: YETİ

Melez bir koyun cinsi.:DAĞLIÇ

Melez,kırma. : METİS : AZMA: KIRIK

Melodi. : EZGİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 22:59:49
Melun ,kovulmuş,lanetlenmiş,istenmeyen. : LAİN

Meme başı üzerine yerleştirilip sütün alınmasına yarayan araç. :   TİRLE

Meme emen çocuk. : REDİ

Meme.  :  EMCEK

Memleket. :   SILA

Memur maaş,derece ve miktarını gösteren cetvel.:BAREM

Menteşe. : REZE

Menzil,amaç. : EREK

Mercan köşk.: ŞİLE

Mercimekten az büyük ,buruk lezzette meyvesi olan bir ağaç,melengiç.: ÇİTLEMBİK

Merdiven basamağı.  :   AYAKÇAK

Merdiven biçiminde çıkıntıları olan kubbe.:MUKARNAS

Merdiven parmaklığı. :   TRABZAN

Merkez. :ÖZEK

Merkür.Güneşe en yakın gezegen. :   UTARİT

Mermi olarak çakıl taşı atan bir tür top.:ÇAKALOZ 
        

Mermilerin namlu içinde veya dışındaki hareketlerini inceleyen bilim dalı.:BALİSTİK

Mersin ağacının nohut büyüklüğünde ve morumsu siyah renkli meyvesi.  :HAMBELES

Mersin balığı türü. :  ÇIĞA

Mersin’deki antik bir kent.:URA

Mersin’in Çamlıyayla ilçesinin eski adı.:NAMRUN

Mersin’in Silifke ilçesinde antik bir kent.:OLBA

Mesir macununu bulan ve bunun dağıtımıyla ilgili törenler düzenleyen 16.yy Türk mutasavvıfı ve hekimi. : MERKEZ EFENDİ

Mesleğini sadece kazanç için kullanan kimse.: BEZİRGAN

Meslek,uzmanlık.  :  KARİYER

Meşe palamudu. : PELİT

Meşime,son. : ETENE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 23:00:19
Meşin keskisi. TEBER :

Meşin torba.:DAĞARCIK

Meşinden yapılan döşek, sofra örtüsü. :  NAT

Meşru olmayan çocuk.:ANSIZ

Metal büyük tepsi.:SİNİ

Metal çubuk ve borulara diş açan aygıt.: PAFTA

Metal paranın resimli yanı.:TURA

Metal parlatma aracı. :  MISKALA

Metal saplama. : PİM

Metal yada tahta üzerine kazıldıktan sonra basılan resim.:ESTAMP

Metal,toprak gibi şeylerden yapılmış,ağzı açık,kulplu,bardağa benzeyen küçük kap.:MAŞRAPA

Metalleri birleştirmede kullanılan,kalay ve kurşun alaşımlarının genel adı.:LEHİM

Metrekare de 1 kandela’ya eşdeğer ışıltı birimi. : NİT

Metrenin on milyarda biri değerine eşit olan ışık dalgalarını ölçme birimi. : ANGSTRÖM

Mevlevi dervişlerinin ney,nısfiye gibi çalgılar eşliğinde,kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin.: SEMA

Meydan korkusu. : AGORAFOBİ

Meyhane.  :  HARABAT:   HANUT

Meyve koparmak için ucuna üçlü yada dörtlü bir çatal geçirilmiş sırık.:LALE

Meyve kurusu. : KAK

Meyve posası. : CİBRE

Meyve salkımlarına verilen ad.:UNKUD

Meyve sebze satmak için yapılmış eğreti dükkan.:SALAŞ

Meyve şekeri,früktoz.:LEVÜLOZ

Meyve ve böceklerle beslenen ötücü bir kuş.:KARATAVUK

Mezar anıt taşı.:BALBAL

Mezar,gömüt.:KABİR : SİN

Mezar,kabir. :   MERKAT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 23:00:49
Mezar. : SİN

Mezhebini gizleme. :   TAKİYE

Mezopotamya tanrısı Enki’ye verilen bir ad.:EA

Mezopotamya’da gök tanrısı.:ANU

Mezopotamya’da kullanılan eski bir hacim ölçüsü.: NEF

Mezuniyet plakası. :   BRÖVE

Mıknatıs.:DEMİRKAPAN

Mısır Güneş Tanrısı  :  . ATON

Mısır hava tanrısı.: ŞU:   SHU

Mısır inanışında gök tanrısı. :  NUT

Mısır mitolojisinde ölülerin koruyucusu olan tanrı. :   OSİRİS

Mısır tanrısı. :   SETH

Mısır turnası.:İBİS

Mısır unu yemeği.  :   MAMALİKA

Mısır unuyla yapılan yağlı bir yemek. :  KAÇAMAK

Mısır ve Suriye’deki geleneksel konutlarda sofa benzeri mekan. :  KAA

Mısır. : KOKOROZ : LAZUT

Mısır’da eski Mısırlılar çağından kalma kadın başlı aslan vücutlu heykel.:SFENKS

Mısır’da ölüler tanrısı. :   ANUBİS

Mısır’ın plakası. :  ET

Mısırlıların ölüler ülkesine verdikleri ad.:İALU

Mızmız,sevimsiz. : SİNAMEKİ

Mızrak. : CIDA

Mızrap,çalgıç. :  PENA:   TEZENE

Mihrace.: MAHARANİ

Miken kralı. : ORESTES

Mikrobik hastalıklar.:İNTANİYE

Mikrobiyoloji.:BAKTERİYOLOJİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 23:01:23
Mikropla oluşan,mikroplu. :   İNTANİ

Mikroptan ileri gelen hastalık.:İNTAN

Milas ovasında bir dağ.:SODRA

Milas’ın eski adı. : MYLASA

Milli yada mahalli konulardan esinlenerek oluşturulmuş müzik eseri. :   RAPSODİ

Milliyetçi ve terörist,1929’da kurulan Hırvat derneği.:USTAŞA

Mimarlığın şehir düzeni ile uğraşan kolu. Şehircilik.:   URBANİZM

Mimarlıkta sahın anlamında kullanılan sözcük.:NEF

Miras,bırakıt. : TEREKE

Mirasçılar arasında mirası paylaştıran ve yetimlerin hakkını koruyup idare eden şeriat memuru.:KASSAM

Mis keçisine benzer bir hayvan.  :   LERCİ

Miskete fiske vurarak oynanan zıpzıp oyunu.:MADİK

Miskin,aptal,mıymıntı. : SÜMSÜK

Misvak ağacı. : ERKE

Mitoloji. : ESATİR

Mobilya kasası.: BAZA

Mobilya koruyucu madde.:VERNİK

Mobilyacılıkta dış yüzeylerin kaplanmasında kullanılan,dış etkenlere dayanıklı plastik bir malzeme.  :  LAMİNAT

Mobilyaların   ve  otomobil  koltuklarının  kaplanmasında  kullanılan  döşemelik  bir  kumaş cinsi.: ALKANTARA

Modacılıkta ve dekorasyonda kullanılan,deri taklidi sentetik malzeme.:SKAY

Modern mantık.:LOJİSTİK

Modern Yunanca. : ELENİKA

Moğolistan’ın başkenti.: ULANBATOR

Moğollarda vergi toplamakla görevli devlet memuru.:AVAN

Molibdenin simgesi. :   MO

Monist.:TEKÇİ

Mora çalan kırmızı renk.  :   BORDO.: GALİBARDA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 23:01:49
Mora dönük canlı kırmızı renk:. RUBİ

Mora yarımadasını Yunanistan’dan ayıran boğaz.: KORENT

Moral gerçeği ve değerleri reddeden bir öğreti.Her türlü siyasal düzeni inkar eden ve toplumun birey üzerinde hiçbir baskısını kabul etmeyen görüş. : NİHİLİZM

Moritanya’nın para birimi. :  UGİYA

Motif. : ÖRGE

Motorlu araçlarda fren yapmayı sağlayan tekerlek mili üzerine yerleştirilmiş yarım ay biçimindeki alet.: BALATA

Motorlu araçlarda sarsıntıyı en aza indirmeye yarayan düzen. :AMORTİSÖR

Motorlu kara taşıtlarında direksiyon ile tekerlekler arasındaki bağlantıyı sağlayan demir çubuk. :   ROT

Motorlu taşıtlarda yedek olarak bulundurulan tekerlek. : STEPNE

Motorlu taşıtların yüksek devirde çalışması için fazla benzin akışını sağlayan alet.:JİKLE

Motorlu tulumba  : MOTOPOMP

Motorsuz büyük tekne.  :  MAVNA

Mozambik’in başkenti. :  MAPUTO

Mozart’ın,Türk müziğinden esinlenerek bestelediği ilk operası.:ZAİDE

Mucizeler. Bacakların yere basan bölümü. :  AYAT

Muğla ilinde antik bir Likya kenti. :   TLOS

Muğla’da koy.  :   KATRANCI

Muğla’nın Köyceğiz ilçesine bağlı Dalyan köyü yakınlarındaki antik kent.:KAUNOS

Muhasebeci,sayman.:AMAREGİR

Mum.: ŞEM

Muma batırılmış fitil.:ŞAMA

Mumlu boya ile yapılmış aziz resimlerine Hıristiyanların verdikleri ad.: İKON

Mumun hammaddesi.:PARAFİN

Musa’nın gönderdiği 12 kaşiften biri.  :  KALEB

Musevi din adamı.  :  HAHAM

Musluksuz su borusu.: LÜLE

Musul bölgesinde yaygın bulunan,Tanrının iyiliği,şeytanın kötülüğü temsil ettiğine,Tanrı ile Şeytan arasında sürekli bir tartışma olduğuna inanan bir İslam mezhebi.:YEZİDİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 23:02:18
Mutfakta bulaşık teknesi. : EVİYE

Mutlaka.:LACEREM

Mutlu,dileğine ulaşmış.:BERHÜDAR

Mücevher.:CEVAHİR

Mühendis cetveli.: TE

Müjde,iyi haber.:BEŞARET

Müjde.: SAVA

Mükemmel. : OFLAS

Münazara.:CEDEL

Mürekkep balığından elde edilen koyu siyah boyaya ve bu boya ile yapılan resimlere verilen ad./ Mürekkep balığı. : SEPYA

Mürekkep hokkalarına konan ham ipek.  :   LİKA

Mürekkeple yazılan yazıyı kurutmak için kağıt üzerine serpilen çok ince ve renkli kum. : RIH

Müridin tarikata girerken Şeyhe verdiği söz./Ant. : AHİT

Müslüman egemenliği altındaki Doğu Hıristiyanlarına verilen ad. : NASRANİ

Müslüman olmayanlar. :  KEFERE

Müslüman ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse.:RUM

Müslümanların bir çocuğun doğumundan yedi gün sonra Allah’a şükretmek amacıyla kestikleri kurban. : AFİKA

Müslümanlık öncesi Kabe’de bulunan üç puttan biri. : LAT: MENAT: UZZA

Müstahkem  mevki. : OR

Müşteri yıldızı.: ERENDİZ

Müzik eşliğinde ve kadın erkek birlikte gerçekleştirilen,temelinde dinsel duyguların egemen olduğu coşkulu oyunlara Alevilerce verilen ad.: SEMAH

Müzikli ve konuşmalı bölümlerin bir arada olduğu hafif konulu sahne gösterisi. :  OPERET

Müzikte armoni kurallarına göre üst üste bindirilmiş sesler.Üç yada daha çok sesin bir arada tınlaması. : AKOR

Müzikte beşli.:KENTET

Müzikte bir akor oluşturan  seslerin birbiri ardına çalınması. :  ARPEJ

Müzikte bir sesin yarım ses kalınlaşacağını belirten nota işareti : BEMOL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 01 Mart 2009, 23:15:11
Müzikte dörtlü.:KUARTET

Müzikte geceden esinlenen veya geceyi çağrıştıran beste: NOKTÜRN

Müzikte ikili.:DUO

Müzikte makam. :   TONALİTE

Müzikte sus işareti. : ES

Müzikte üçlü. :   TRİO

Müzikte yapıt. : OPUS

Müzikte yarı yavaş,orta hızda.:ANDANTE

Müzikte,ana motifin tekrarlandığı hareketli bölümlerin ana parçadan ayrılarak tekrarlanmasından elde edilen soyut parça. :   RERONDO

Müzisyenlerin topladığı bahşiş. :ALATURA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:15:14
--- N ---

Nabız atışlarını kaydeden alet.:SFİGMOGRAF

Naiplik.:NİYABET

Nakitler,paralar. : NUKUT

Nalıncı çivisi. :  KABARA

Namaz. :   SALAT

Namazda ayakta durma.:KIYAM

Namazlar.: SALAVAT

Namlusu    ince,  sivri  ve   hafifçe   eğik   uzun   İspanyol   bıçağı.    Keskin   İspanyol   bıçağı. :   NAVAHARİ :   NAVAJA

Namlusu genellikle yivli,kısa ve hafif bir tüfek.:KARABİNA

Namlusu kısa,kurşun atan bir çeşit küçük tüfek.:FİLİNTA

Namuslu,iffetli kadın.:AFİFE

Namuslu,iffetli. Temiz.: SİLİ

Namuslu.:DAVER

Napoli balıkçılarının söylediği halk türküleri.:NAPOLİTEN

Napoli mafyasına verilen ad. : CAMORRA

Napolyon döneminde Fransa’da ve Avrupa’da yaygın olan yapı,mobilya ve giyim biçemi.:AMPİR

Nar çiçeği rengi.:VERMİYON

Nar çiçeği renginde bir süs taşı.  :   GRENA

Nar,erik,kızılcık gibi yemişlerden yapılan pekmez. :  NARDENK

Nargile ile içilen bir tütün cinsi. :   TÖMBEKİ

Nargileyi kolayca içmeyi sağlayan ve nargileye takılan hortum biçiminde uzun ve bükülgen boru.:MARPUÇ

Narin,nazenin. :  YEPELEK

Nasıl,niçin.: NİTE

Nazım     Hikmet’in       Akşam     gazetesine    yazdığı      yazılarda     kullandığı     takma    ad . :ORHAN SELİM

Nazım Hikmet’in  soyadı. : RAN

Nazi hücum kıtası. :   SA

Nazi partisinin askeri polis örgütünü simgeleyen harfler. : SS

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:16:02
Negatif uç. : KATOT

Neon’un simgesi. :  NE

Nepal ve Tibet’te silah olarak kullanılan ağır pala.:KUKRİ

Nesne,şey. :   NEN

Nesnel. : AFAKİ

Neşeli olmak. : ŞETARET

Neşeli,hareketli,sokulgan.:CİVELEK

Neyzen Tevfik’in bir şiir kitabı. : HİÇ

Nezle. :   NEVAZİL:  İNGİN : DUMAĞI
        

Nijerya para birimi. :  NAİRA

Nikaragua plakası. :   NİC

Nilüfer cinsinden bir çok bitkiye verilen genel ad.:LOTUS

Nişasta,süt ve su karışımının önce pişirilmesi,buz dolabında katılaşmasından sonra ceviz büyüklüğünde kesilip şeker ve gül suyu içinde üzerine fıstık serpilerek sunulan bir tatlı türü.:SU MUHALLEBİSİ

Nişasta,şeker ve su karışımının pişirilerek soğutulmasıyla yapılan bir tür tatlı.:PELTE

Nişasta.: KET

Nişastanın sindirilmesine yarayan,tükürükte bulunan bir enzim.:PTİYALİN

Nişastayı parçalayarak şekere çeviren enzim. : AMİLAZ

Nitelik,özellik,ölçü.:UZANIM

Niteliksiz odun kömürü.:MARSIK

Nitrik asidin halk arasındaki adı.  :   KEZZAP

Noel Baba olduğuna inanılan efsanevi aziz.:AYANİKOLA

Noel yortusu. : NATİVİTAS

Nohut,patates,tahin ve soğanla yapılan bir tür meze.:TOPİK

Nohutla yapılan bir yemek. :   FALAFEL

Nokta ve çizgilerden oluşan bir alfabe kullanan telgraf sistemi.:MORS

Noktalar. :  NUKAT

Normal olarak yalnızca şizofrenlerde,düş görenlerde ve dinsel coşkuyla kendinden geçen kişilerde görülen ruh durumuna benzer etkiler yaratan maddelerin ortak adı,psikomimetik.:HALÜSİNOJEN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:24:21
Norveç,İskoçya ve Kuzey Amerika kıyılarında buzulların oluşturdukları dik yamaçlı,derin eski buzul koyaklarının aşağı kesimlerinin deniz altında kalmasıyla oluşan körfez.:FİYORT

Norveç’te kent. :  STAVANGER

Notada bir sesin yarım ton inceltildiğini gösteren işaret.:DİYEZ

Notaları değerlerine göre seslendirmeyi amaçlayan müzik çalışması.:SOLFEJ

Noter. : KATİBİADİL

nuca bağlanmamış.:MUALLAK

Nurdan varlık.:MELEK

Nuri Bilge Ceylan’ın bir filmi.:KASABA: MAYIS SIKINTISI: UZAK

Nüans. : ANAT

Nükleer bir bombanın veya merminin gücünü ölçmeye yarayan birim.:MEGATON

Nükleer birleşme. : FÜZYON

Nükleer bölünme.  :  FİZYON

Nyobyum’un simgesi. :   NB 

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:44:01
--- O ---
Obur.. :  HIRA

Oburlar.:EKELE

Ocak ayının 28’inde başlayan fırtına. : AYANDON

Odak boyutu birkaç santimetre olan yaklaştırıcı mercek.:BÜYÜTEÇ

Odalar arasında gezdirilebilen bir tür kömür sobası.: SALAMANDRA

Odun kömürü. : ALAS

Odun liflerini içinde bulunabilecek yabancı maddelerden arıtma ünitesi.:RAFİNATÖR

Odunu tornacılık ve kaplamacılıkta kullanılan,kömürü ile karakalem resim yapılan küçük bir ağaç.:İĞAĞACI

Odunundan kırmızı boya çıkarılan bir ağaç. :  BAKAM

Odunundan tarak,kaşık yapılan çok sert kereste veren bir ağaç. : ŞİMŞİR

Oğlancı.:LUTİ

Oğul otu. :MELİSA

Oğuz Türklerinin 24 boyundan biri.  :   EĞMÜR

Oğuzların Bozok kolundan bir Türkmen boyu olarak Selçuklularla birlikte Anadolu’ya gelen ve Osmanlı hanedanının kökenini oluşturan konar göçer topluluk.:KAYILAR

Ok atan,okçu.:TİRENDAZ

Ok torbası,kılıfı. : SADAK :   GEDELEÇ

Ok. : TİR

Okuma yitimi. : ALEKSİ

Okun kirişe geçen ucundaki kertik.:GEZ

Okutman. :  LEKTÖR

Okuyucu,okur. : KARİ

Okyanus bilimi. :   OŞİNOGRAFİ

Okyanus rüzgarı. : ALİZE

Okyanusların çok derin yeri. : ABİS

Olağanüstülüğüne inanılan düşsel sıvı.Büyülü içki.  :   İKSİR

Olası,olabilir. :  MUHTEMEL

Olay.  :  FENOMEN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:45:00
Olgunlaşınca kendiliğinden çatlayıp açılmayan,tek odacıklı ve tek tek tohumlu kuru meyve.:AKEN

Olgunluk sınavı.  : BAKALORYA

Olta veya tuzağa konulan yem.:BEN

Oltaya yerleştirilen düzenek.:MASARA

Oluntu. :  EPİZOT

Omlet . : KAYGANA

Omurgalıların  karaciğerinden  salgılanan   kahverengimsi   sarı  renkte safra  pigmentine verilen ad. :  BİLİRUBİN

Omuzdan bele çapraz olarak inen kılıç askısı.  :   HAMAİL

Omuzdan çapraz olarak bele inen bağ.:HAMAİL

Omuzluk.  :APOLET                 

On  beşinci   asırda   önce   İtalya’da   başlayan  sonra   Avrupa’ya   yayılan   sanat   ve   bilim. :   RÖNESANS

On  dokuzuncu  asırda  Fransa’da ortaya çıkan ve iki kişiyle oynanan bir kağıt oyununa verilen ad. : EKARTE

On altı taşla oynanan bir zeka oyunu.:DAMA

On altıncı ve on yedinci  yüzyıllarda İskoçya ve Kuzey İngiltere’de,on sekizinci yüzyıldan başlayarak da İrlanda’da yaygın olan ve genellikle tek başına yapılan halk dansı.:JİG

On beş beyitten az olmayan,bütün beyitlerin ikinci dizeleri en baştaki beyit ile uyaklı bulunan ve çoğu kez büyükleri övmek için yazılan divan edebiyatı manzumesi.:KASİDE

On birinci yüzyılın ikinci yarısında İzmir’e egemen olarak Anadolu kıyılarında ilk Türk donanmasını kuran Türk Beyi. : ÇAKABEY

On dokuzuncu asır sonlarında Fransa’da natüralistlere karşı çıkan sembolizm akımına öncülük etmiş olan sanatçılara verilen ad.:DEKADAN

On dokuzuncu asırda İstanbul tiyatrolarında ortaya çıkan eğlendirici şarkı.  :  KANTO

On dokuzuncu asırdan başlayarak İstanbul’da gerçekleştirilen renkli çizgili ve hareli cam eşyaya verilen ad.Noktalı yada dumanlı sırça,işlemeli cam işi. :ÇEŞMİBÜLBÜL

On dördüncü asırda Fransa’da kullanılmaya başlanan,taşınabilir ateşli silah. : ARKEBÜZ

On dördüncü asırda kullanılan ince,uzun çoğu kez üç köşeli hançer.: ALENAS

On dördüncü asırda Orta Anadolu’da kurulmuş Türk beyliği. :   ERETNA

On iki düzine.  :  GROSA

On iki hayvanlı eski Türk takviminde timsah yılına verilen ad.: NEK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:46:01
On iki imamdan biri. : TAKİ

On iki parmak bağırsağının  şişkince olan başlangıç bölümü. :   BULBUS

On ikinci yüzyılda Selçuklular döneminde İran’ın Kaşan kentinde üretilen bir tür seramik.:LAKABİ

On para değerinde olan sikke.:METELİK

On sekizinci asırdan başlayarak Fransa’da gelişen bir edebi tür.:FANTASTİK

On tabanlı logaritmanın kısaltması.:LOG

On üçüncü asırda İngiltere’de despot kralların yetkilerini büyük oranda daraltan siyasal bir anlaşmaya ve belgeye verilen ad. :  MAGNACARTA

On yedinci asırdan On dokuzuncu asra kadar kıyı taşımacılığında ve iç sularda kullanılan küçük Hollanda yelkenlisi. :   KAAG

Onbeş ve bazen elli altmış kilo çeken sinagrite benzer bir balık. : AKYA

Ondan sonra.:BADEHU

Ongun. TOTEM :

Onun için.:BİNAENALEYH

Onurlu,şerefli.: ALİCENAP

Onurlu,yüce gönüllü. : ALİCENAP

Operada tek solist tarafından söylenen şarkı.: ARYA

Operada,perde açılmadan önce orkestranın çaldığı parça.: UVERTÜR

Operalarda baş kadın rolünü oynayan oyuncu. :   PRİMADONNA

Operatör.:CERRAH

Optik aletlerde objektiften aldığı ışınları göze veren mercek sistemi. :   OKÜLER

Optik kaydırma. :  ZUM

Ordu ili yöresinde lokma tatlısına verilen ad.:ZİRİTLA

Organ aktarımı.:TRANSPLANTASYON

Organ katılaşması. :   SKLEROZ

Organik kimyada bir önek. :   NOR

Organizmada darbeyle oluşan bozukluk. : TRAVMA

Organizmada oluşan bir sıvının akışının durması. :   STAZ

Organizmanın 24 saatlik madde ve enerji ihtiyacını karşılayan besinlerin çeşidi ve miktarı.:RASYON


Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:46:32
Organizmanın herhangi bir noktasında bulunan bir hastalık olayının organizmanın başka bir yerine sıçraması. :  METASTAZ

Orhan Boran’ın yarattığı radyo oyunu tipi.:YUKİ

Orhan Hançerlioğlu’nun bir romanı.: ALİ

Orman gülü. : AÇELYA

Ormanlara zararlı bir böcek. : KESE

Ormanlarda oldukça yaygın bir mantar türü.:AMANİTA

Orta   çağda   Fransa’da   derebeyinin   maddi   ve   manevi   esareti     altında  bulunan  kimse. :   VASSAL

Orta  Karadeniz  yöresinde  dokunan  kalın  ve  dayanıklı  bir  tür  kumaşa: KAZAKA

Orta  ve doğu Avrupalı Yahudilere verilen ad. : ESKENAZİ

Orta Anadolu’da bir göl.:EBER

Orta Anadolu’da bir ilk çağ yerleşmesi.:ABARNA

Orta Anadolu’da Kızılırmak kıvrımı içinde kalan bölgenin eski çağlardaki adı. :  HATTİ

Orta Asya Türkleri ve Hintliler arasında yaygın olan telli bir çalgı. :  DUTAR

Orta Asya’da eski Türk mezarlarının üzerindeki türbe türü yapılara verilen ad. :  BARK

Orta Avrupa’da  bir göl. :  BALATON

Orta boylu,düşük kulaklı,tüyleri kısa bir tür av köpeği.:KOPOY

Orta çağda okyanusta kullanılmış yelkenli büyük gemi. :   NEF 

Orta çağdaki Breton saz şairlerinin aracılığıyla ortaya çıkan,biri anlatımsal,diğeri de lirik iki şiir türünün adı. :  LAİ

Orta irilikte bir deniz kuşu.:YELKOVAN

Orta kaldırım.: REFÜJ

Orta oyunu ve Karagöz’de Yahudi tiplemesine verilen ad. : CUD

Orta oyununda ,Karagözde Rum tipi.  :   BALAMA

Orta oyununda Kavuklu ile konuşarak oyunu açan oyuncu. : PİŞEKAR

Orta oyununda taklitçi.: ZUHURİ

Orta oyununun sergilendiği genellikle oval biçimli alan. :   PALANKA

Orta ve Doğu Avrupa kökenli Yahudilere verilen ad.:ASKENAZİ
        

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:51:42
Orta,ara. : MEYAN

Ortaçağda Avrupa’da kullanılmış bir tür eğri hançer.:ALENAS

Ortaçağda nakliye gemisi.:BARÇA

Ortaçağda Slav ülkelerinde,bugün Batı ülkelerindeki kontun karşılığı.:ZUPAN

Ortaçağda,şövalyelerin savaşta ve avda kullandığı,çoğu zaman zengin oymalarla işlenmiş fildişi boru.: OLİFANT

Ortaçağın en önemli atış silahı.:ARBALET

Ortadan kaldırma,yok etme. :  İZALE

Ortadoğu’da doğmuş Avrupalı.  :  LEVANTEN

Ortadoğu’da ve Afrika’da görülen yerel frengi.:BEJEL

Ortaklar. : ŞÜREKA

Ortalama.:VASATİ

Ortasında lagün bulunan Mercanada. :  ATOL

Ortodoks Hıristiyanların bağlı olduğu kilisenin başkanlarına verilen san. :   PATRİK

Ortodoks resmi.:  İKON

Oruç tutan,oruçlu.:SAİM

Oryantalizm.:ŞARKİYAT

Osman Gazi’nin kayınpederi.:EDEBALİ

Osmaniye ilinde antik bir kent.:KASTABALA

Osmaniye ilinde,ulusal park kapsamına alınan ünlü Hitit yerleşmesi.:KARATEPE

Osmanlı  devletinin  yargı  sisteminde  Şeyhülislamdan  sonra  gelen  en  yüksek  görevliye verilen ad. : KAZASKER

Osmanlı  mimarlığında  çatı  arasında  veya  dükkanların  üstünde  yer  alan  alçak tavanlı asma kat. : ŞİRVANİ

Osmanlı borçları yönetimi. :  DÜYUNU UMUMİYE

Osmanlı da devlet malı otlaklardan alınan vergi. :   OTLAKİYE

Osmanlı devlet ileri gelenlerinin kullandığı bir bıçak türü.:AKVA

Osmanlı Devletinde 1840 yılında basılmış 20 kuruş değerinde gümüş sikke.:MECİDİYE

Osmanlı devletinde celeplik yapanlara verilen ad.  :   İZLATKO

Osmanlı devletinde din,yargı ve öğretim işleriyle uğraşan devlet görevlileri sınıfı ve bunların mesleği.:İLMİYE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:52:18
Osmanlı Devletinde has ahırın en büyük yöneticisi.:MİRAHUR

Osmanlı devletinde iki alaydan oluşan askeri birlik.:LİVA

Osmanlı Devletinde kadılara ve müderrislere verilen ad.: ULEMA

Osmanlı devletinde kamu gelirlerini kiralamaya dayanan vergi toplama sistemi.:İLTİZAM

Osmanlı devletinde padişahların  hükümet anlayışları bakımından yönetiminden sorumlu oldukları halk.  :  EMANETULLAH

Osmanlı Devletinde,Rumeli’de tutulan tevzi defterlerine verilen ad.:PURUZ

Osmanlı devletinin ilk döneminde postacılık,kuryelik ve muhafızlık yapan,daha sonraki  dönemlerde törenlerde yer alan asker sınıfı. : PEYK

Osmanlı Devletinin Karadeniz’in kuzeyinde kalan sınır eyaleti.: ÖZİ

Osmanlı Devletinin son saray ressamı olan İtalyan ressam. :  FAUSTO ZONARO

Osmanlı donanması askeri.  :  LEVENT

Osmanlı donanmasında tümgenerale eş bir rütbe. :    RİYALA

Osmanlı döneminde kazaskerlere verilen san.:SADIR

Osmanlı idaresinde sancak beylerine verilen ad veya unvan.:BEYLERBEYİ

Osmanlı İmparatorluğu zamanında Avrupa kıtasında kalan topraklarımıza verilen ad.:RUMELİ

Osmanlı İmparatorluğunda , saraylarda türlü devlet hizmetleri için aday olarak yetiştirilen gençlere verilen ad. : İÇOĞLANI

Osmanlı İmparatorluğunda başbakan.:SADRAZAM

Osmanlı İmparatorluğunda deniz subay ve erlerine verilen ad.: TERSANELİ

Osmanlı imparatorluğunda okul kitaplarının genel adı. :   SUPARA

Osmanlı İmparatorluğunda okul kitaplarının genel adı.: SUPARA

Osmanlı imparatorluğunda Rumeli’de gece bekçilerine verilen ad. : PAZVANT

Osmanlı İmparatorluğunda sipahilerin aldığı en büyük tımar.:ZEAMET

Osmanlı İmparatorluğunun Trablus ve Bingazi’deki hurma ve zeytin ağaçlarıyla kuyulardan aldığı vergi.: LEZ

Osmanlı imparatorluğunun yedi saltanat sancağından biri.:AKALEM

Osmanlı mimarlığında,mukarnaslı başlıkların en üst bölümü. :   ASABA

Osmanlı padişahlarının her yıl yeniçeri ağası başta olmak üzere ocak ağalarına dağıttıkları yazlık giysi veya kumaş. :  BAHARİYE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:53:06
Osmanlı sarayında bir lalanın altındaki acemilerin birbirine hitap biçimi.:LALADAŞ

Osmanlı Sarayında bostancı,baltacı ve kapıcıların giydikleri kırmızı çuhadan veya keçeden yapılmış,yukarısı geniş ve kıvrık,boyu uzunca başlık.: BARATA

Osmanlı sarayında karavaşlar arasından seçilen padişah gözdesi.:HASEKİ

Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri yüz bin akçeyi aşan dirlik.:HAS

Osmanlı’da gece bekçisi. :  ASES

Osmanlıca nasipsiz,kısmetsiz anlamında.  :  BİVAYE

Osmanlıda ,Padişahın bir miktar toprağı birine mülki olarak veya gelirinden yararlanmak üzere vermesi. :IKTA

Osmanlılar zamanında vergi ve haraç vermeyen Müslüman ahaliye verilen ad.:BERAYA

Osmanlılarca Avusturya’ya ve halkına verilen ad.: NEMSE

Osmanlılarda  Rumeli’deki büyük toprak sahipleri.: GOSPODAR

Osmanlılarda başkomutan.: SERDAR

Osmanlılarda eyalet valilerinin buyruğundaki başıbozuk asker: SARICA

Osmanlılarda gümrük vergisi.:BAÇ

Osmanlılarda hükümdarın ata binerken üzengisini tutan kişi.: RİKABDAR

Osmanlılarda önceleri olağanüstü durumlarda,sonraları ise sürekli olarak toplanan vergiye verilen ad. : AVARIZ

Osmanlılarda sancak beylerine verilen unvan:. BAN

Osmanlılarda saraylarda hizmet eden hadımların genel adı,hadım ağası.:TAVAŞİ

Osmanlılarda sınır nişanı. :   URA

Osmanlılarda topraksız köylüden alınan kazanç vergisi. :  BADIHAVA

Osmanlılarda vergi denetimi ve tahsili ile  Maliyeye ilişkin soruşturmaları yapan memura verilen ad. :BAKIKULU

Osmanlılarda yaygınlık kazanmış bir yazı türü.:DİVANİ

Osmanlılarda yeni  evlenen erkeklerden alınan vergi. :ARUSİYE

Osmanlıların Avrupalılara,özellikle de Fransızlara verdikleri ad. :  FRENK

Osmanlıların Avusturya’ya verdikleri ad.:NEMÇE

Osmanlıların Cenova Cumhuriyetine verdikleri ad.:CENEVİZ

Osmanlı-Rus savaşında  Aziziye tabyalarındaki yararlılıklarıyla ün kazanmış Türk kadın kahraman.(1877-1978).:NENE HATUN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:53:42

Osmiyumun simgesi. : OS

Otlak. : ÖRÜ

Otlar,otlak.:ERA

Otları inceleyen bilim dalı.  :  HERBOLOJ İ

Otlatmak.:OTARMAK

Otomobilin ön düzeninde yer alan parça.: ROTİL

Otomobiller için verilen geçici gümrük belgesi.: TRİPTİK

Otsu bir bitki. :   RAVENT

Oturum.:CELSE

Oturuş.Namazda,rekat sonlarında belli bir süre oturma. :   KADE

Ova. :   YAZI

Oval. :   BEYZİ

Ovarak sürülen ilaç. :   LİNİMENT

Oymacı,hak işleri yapan sanatçı.: HAKKAK

Oynar eklemlerde oynaklığın kalmamasıyla eklemin işlemez duruma gelmesi. : ANKİLOZ

Oynar eklemlerde oynaklığın kalmamasıyla eklemin işlemez duruma gelmesi.:ANKİLOZ

Oynayan (kuşbaz,kumarbaz,cambaz).: BAZ

Oyun.:BAZİÇE

Oyuna komiklik ve neşe katan beklenmedik söz veya hareket,gülüt.:GAG

Oyunda berabere kalma. :   PATA

Oyunda kazanılan her parti.:KAMA

Ozanların çaldığı telli bir Türk sazı. :   KOPUZ 

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:57:36
--- Ö ---
Öbek. :  İLE

Öbür dünya ile ilgili,ahret ile ilgili.:UHREVİ

Öbür dünya.:DARI BEKA

Öbür dünyada verilecek olan ceza.:UKUBET

Ödünç mal. :  ARE

Ödünç verilmiş bir paranın,bir yıldan daha kısa bir dönem için hesaplanan faizlerinin ana paraya eklenmesi.:ANATOSİZM

Ödünç verme. :  İARE

Ödünç,iğreti.,emanet. : ARİYET

Öfke,kızgınlık.:CELAL

Öfke,sinir.: HARAZA

Ögeler. : ANASIR

Öğrenim görmeyen,kendi kendini yetiştiren,çocuklara yönelik öyküler ve romanlarıyla tanınan,1996 yılında hayatını kaybeden yazarımız. :  KEMALETTİN TUĞCU

Öğretici. : DİDAKTİK

Öğretim kuruluşlarında,öğrencilerin yönetmeliklere ve okul kurallarına göre söz ve karar sahibi olmaları ilkesine dayanan yönetim.:ÖZYÖNETİM

Öğütülmüş susamın koyu sıvı durumu. :TAHİN

Ökçesiz ve arkalıksız terlik veya pabuç.: ŞIPIDIK

Öksürük otu da denilen ve sarı çiçekler açan otsu bir bitki.:KAVALAK

ökümcülerin kullandığı ağaçtan yapılmış kalıp.: SAÇULA

Öküz yemliği: AKERE

Öküzgözü de denilen papatyaya benzer çiçek. : ARNİKA

Ölçek. : MİKYAS : EŞEL

Ölçü,kıstas. : KRİTER       

Ölçülerin başına konulduğunda onda bir anlamını veren bir önek.:DESİ

Öldükten sonra İsa tarafından diriltildiğine inanılan adam.  :   AZİR

Öldürme,telef etme,yok etme.: İTLAF

Öldürücü hastalık salgını. :   ÖLET

Öldürülmüş.:MAKTUL


Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:58:11
Ölen yeniçerilerin çocuklarına verilen ad. :   NANHAR

Ölene yakılan ağıt.: SAĞU

Ölmüş    kimselerle   cinsel    ilişki    kurma    biçiminde   kendini    gösteren    cinsel  sapıklık. :NEKROFİLİ

Ölü doğan kuzunun derisi.:BAĞAN

Ölü yıkama.  :  GASİL

Ölüler.:MEVTA

Ölülerin yakıldığı yer. : KREMATORYUM

Ölüm. : MEMAT: MEVT   

Ölümsüz ,ölmez. : LAYEMUT

Ölümsüzlük suyu.:BENGİSU

Ölümün ve ölme olayının psikososyal boyutlarıyla incelenmesi.: TANATOLOJİ

Ölünün ruhunun azap çekmemesi için dağıtılan,ölenlerin kılınmamış namazları ve tutulmamış oruçları için verilen sadaka. : ISKAT

Ön taraf,cephe,karşı,yamaç. : ALNAÇ

Ön. :PİŞİGAH

Önalım. : ŞUFA

Öncecilik. :  İNİSİYATİF

Önceden belirlenen bir amaca ulaşmak için tutulan yol.: STRATEJİ

Önceden delinmiş parçaları tornalamaya özgü torna tezgahı bağlama aleti.:MALAFA

Önceden ödemede bulunarak süreli yayınlara alıcı olma işi : ABONE

Önceden yazılmış ve gerekli süre içinde cevaplandırılmamış bir yazıyı yineleme.:TEKİT

Öncesiz. :  EZELİ
        

Öncü.:AVANGARD

Öndelik. : PEY

Önel,vade . : MEHİL

Önerme.:KAZİYE

Önünde çelik kanadı bulunan paletli traktör.:DOZER

Ördeğe benzer bir su kuşu.,av kuşu. : MEKE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:58:43
Ördeğe benzer,tüyleri kiremit renginde bir yaban kuşu.:ANGUT

Ördekgillerden bir yaban kuşu.:ANGUT

Örnek alınacak söz. : MESEL

Örnek veya temel olarak alınan tek biçim.:STANDART

Örnek,göstermelik,model.: MOSTRA

Örnek. : NÜMUNE

Örten,bağışlayan. : SETTAR

Örtme,kapatma. : SETR

Örtünme.:TESETTÜR

Öte. : MAVERA

Öteki dünya,ahiret.: UKBA

Ötürü,dolayı. :   NAŞİ

Övendirenin ucuna çakılmış sivri demir çivi. : NODUL

Över gibi görünüp yerme,yeriyormuş gibi görünüp övme sanatı.:İSTİDRAK

Över gibi yerme,yeriyormuş gibi övme sanatı. : İSTİDRAK

Övme. : SENA : SİTAYİŞ

Özbek güreşi,yada ayakta judo’da denilen spor dalı.  :   KURAŞ

Özdemir  Asaf’ın soyadı. :  ARUN

Özdeş.: İDENTİK

Özdeyiş.  :   KELAMIKİBAR

Özel bir biçimleri olmayan maddeler için kullanılan sözcük.:AMORF

Özel bir cam kap içinde likör,şarap,meyve ve maden suyu karıştırılarak hazırlanan içkiye verilen ad.  :  BOL

Özel bir maya mantarıyla keçi veya inek sütünün mayalanmasıyla hazırlanan ekşi içecek.:KEFİR

Özel bir şiir diliyle yazılmış yazılan epik İzlanda şiiri türü.:RİMUR

Özel görev. :  MİSYON

Özel olarak erkeklere hizmet için yetiştirilmiş Japon kadını.  :   GEYŞA

Özellikle Ayvalık  yöresine özgü acıçaça’da denilen bir balık.: PAPALİNA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 21:59:13
Özellikle diş hekimliğinde dezenfektan olarak kullanılan benzalyum klorür’e verilen ad.:ZEFİRAN

Özellikle İran’da yetişen ve nargile ile içilen bir tütün türü.:TÖMBEKİ

Özellikle kafatası sinirlerinin denetlediği kas gruplarında çabuk yorulma ve zayıflık,halsizlik gibi belirtilerle ortaya çıkan kronik hastalık.:MİYOSTENİ

Özellikle resim yapımında kullanılan sentetik bir boya./Suda ezilmiş pigmentlerin lateks içinde dağılımı sonucunda elde edilen emülsiyon boya. :  AKRİLİK

Özellikle sığırların kanını emen bir cins sinek. : İVEZ : (İVİZ)

Özellikle Trakya yöresinde yetiştirilen sulu ve hoş kokulu bir kavun cinsi. :   HASANBEY

Özgün çizim,harita,plan gibi şeylerin fotoğraf tekniğiyle çoğaltılması yöntemi.Kalıptan çekilen resim kopyası. :  OZALİT

Öznel.:SÜBJEKTİF

Özsu. :  USARE

Özümleme. :  ANABOLİZMA

Özür dileme.  :  İTİZAR

Özür,kusur,bozukluk.: DEFO

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:00:07
--- P ---
Padişah  ve  devlet  ileri  gelenlerinin  seferden  dönmeleri  dolayısıyla  yazılan  şiire verilen ad.  :   KUDUMİYE

Padişah III. Selim’in şiirlerinde kullandığı mahlas.  :   İLHAMİ

Padişah sarayında harem dairesi ile dış daireleri arasındaki bölüm.: MABEYİN

Padişah,sadrazam,vezirler ve yüksek dereceli devlet erkanının giydiği kavuk. :   YUSUFİ

Padişaha yakın olan görevliler,mabeyinciler. :   KURENA

Padişahın giyeceklerine bakan memur.:ÇUHADAR

Padişahların adına yaptırılan ve birden çok minaresi bulunan büyük camilere verilen ad,Sultanlar.SELATİN

Pafta.:YİVAÇAR

Pakistan’da müzik eşliğinde ve koro halinde söylenen şiirlerden oluşan tasavvuf musikisi türü. :KAVVALİ

Palamut balığının bir türü. : ALTIPARMAK

Palamut balığının iki kilodan büyük olanına verilen ad. :  ZİNDANDELEN

Palamut balığının iri bir türü.:PİÇUTA

Palamut balığının irisi. :   TORİK

Palamut,torik gibi balıklardan dilim dilim kesilerek yapılan salamura.:LAKERDA

Palmiye türü.:LATANYA

Paltoya benzer bir tür üstlük. :   SAKO

Pamuğu çekirdeğinden ayırmaya yarayan alet.:ÇIRÇIR

Pamuk çeşidi:. AKALA

Pamuk ipliği.Dikiş ipliği. : TİRE

Pamuk ipliğinden dokunmuş havlu. : PEŞKİR

Pamuk ipliğinden yapılan kalınca kilim. :   SAVAN

Pamuk ipliğini saran el çıkrığı.: ALAMİT

Pamuk ipliğini veya bezini bol ve soğuk su ile yıkayarak ağartma işi.: KASAR : KASTAR

Pamuk kale’nin mitolojik dönemlerdeki adı. :  HİERAPOLİS

Pamuk kozası. :  ŞİF

Pamuk yada ipekle karışık,pamuktan kalın,ensiz kumaş çeşidi. :  KUTNU

Pamuk,keten veya ipekten sık dokunmuş ince bir tür kumaş.:POPLİN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:05:00
Pamuk,yün gibi şeylerden iplik eğirmek için kullanılan,ağaçtan yapılmış araç.: İĞ

Pamukkale örneğinde olduğu gibi,kimi kaynak sularının yığdığı kalker tortu.:TRAVERTEN

Pamuklu kumaş.:BASMA

Pamuktan düz dokuma. : AMERİKAN

Panama’nın para birimi.:BALBAO

Panik. : ÜRKÜ

Panzehir. : ANTİDOT:   TİRYAK

Papağan,kartal gibi kuşların kemerli gagası.:TUMŞUK

Papağan. :   TUTİ

Papağana benzer bir kuş.  :  KAKADU

Papağanla  akraba  küçük  bir kuş. Endonezya ve Yeni Gine’de yaşayan bazı papağanların ortak adı. : LORİ

Papalığın simgesi olan üç katlı taç.:TİARA

Papua Yeni Gine’nin para birimi. :  KİNA

Para cüzdanı.:PORTFÖY

Parafinli veya plastikli kumaştan su geçirmez giysi. :   SİRE

Paragraf başındaki büyük harf.: İNİSİYAL

Paraguay çayı.  :  MATE

Paraguay’ın başkenti.  : ASUNCİON

Paraguay’ın para birimi. : GUARANİ

Paralel. : MUVAZİ

Paralı oyunlarda kar ve zarar olmadığını belirtmekte kullanılan sözcük.:TAPİ

Parça,lokma,dilim : TİKE

Parça. : LİME

Parçalanıp   dağılmış   yer   katmanlarının   birbirleriyle   olan  ilgilerini  araştıran  yerbilim  dalı. :  TEKTONİK

Parçalardan oluşmuş bütün.:İNTEGRAL

Parçanın sevimli ve cana yakın çalınacağını anlatan müzik terimi. : AMABİLE

Parıldayan. : DİRAHŞAN:  LAMİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:05:35
Parıltı. :   LEMA

Parıltısını artırmak için elmas taşlarının altlarına konan ince metal yaprak.: FOYA

Parkinson hastalığının başlıca belirtisi olan hareket yeteneğinin kaybolması. :AKİNEZİ

Parlak deri. :   RUGAN

Parlak pamuk ipliği. :   PAMUKAKİ

Parlak perkal olarak da adlandırılan,çok ince pamuklu bez.: SİNTZ

Parlak renkli tüyleri olan çok küçük bir kuş.:MANDARİN

Parlak ve saydam bir çeşit kuvars billuru.:NECEF TAŞI

Parlak yıldız.:AYYUK

Parlak yüzlü ipekli kumaş. :  ATLAS

Parlak,aydınlık. :   RUŞEN

Parlak,kaymak kağıt. : KUŞE

Parlak,mavi renkli gündüz kelebeği. : ADONİS

Parlak.: RUŞEN

Parlak.:CELİ

Parlaklığı geçici olarak artarak patlayan yıldız. :  NOVA

Parmak izine dayanarak kimlik belirleme yöntemi.: DAKTİLOSKOPİ

Parmaklara takılarak çalınan bir tür zil.: KASTANYET

Parmaklara takılıp çalınan zil veya buna benzer ses çıkarıcı alet.:ÇALPARA

Parmaklarda oluşan iltihap.,tırnakta ağrılı şiş. : DOLAMA

Parmaklık,korkuluk.: CAĞ

Parola,işaret,alamet. : İM

Pas açıcı.:ZİDA

Pas.:KÜF

Pasaklı,kılıksız.:LOKA

Paskalya  Adasındaki devasa heykellere verilen ad. :   MOAİ

Pasta hamuru. :   ŞU

Pasta,çörek.  :   GATO

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:06:08
Pastacıların,terzilerin kullandığı dişli,küçük demir çark.: RULET

Pastırmalı börek.:PAÇANGA

Patates gibi bazı bitkilerin yumrularında bulunan nişasta.: FEKÜL

Patika. :  YOLAK

Patlak çukur.: MAAR

Patlıcangillerden kötü kokulu bir bitki.:ADAMOTU

Patlıcangillerden,çeşitli renkte çiçekler açan,kokulu bir süs bitkisi.:PETUNYA
        

Patlıcangillerden,geniş yapraklı,kötü kokulu bir bitki,kankurutan.:ADAMOTU

Patlıcangillerden,kasların kasılmasını giderdiği için hekimlikte kullanılan bir bitki.:TATULA

Patolojide mantar.: MİKOZ

Pay,hisse,nasip.:BEHRE

Payı olmayan,pay almamış.: BİBEHRE

Paylama,azar. : İTAP

Pedro Almodovar’ın bir filmi.: ANNEM HAKKINDA HERŞEY:KONUŞ ONUNLA

Pehlivanları çeşitli övgü ve dualarla seyirciye tanıtan kimse.:CAZGIR

Pek bol,pek çok. :  İBADULLAH

Pek bol,pek çok.: İBADULLAH

Pek çok bilgisayar ağını birbirine bağlayan ve kendine özgü bir adresleme sistemi ile iletişim protokolüne dayalı ağ;dünya ölçeğinde ağ.: İNTERNET

Pekmez toprağı da denilen  ve üzüm şırasının tortularını çökeltmekte kullanılan  kille karışık kireçli toprak. :  MARN

Pekmezle kar karıştırılarak yapılan kar helvası. :  KARSAMBAÇ

Pekmezle yapılan bir tür tatlı.:KEDİBATMAZ

Pelerin. :  HARMANİ

Pelerinli bir çeşit palto.:REGLAN

Pembe dizi de denilen,gerçek yaşamdan kopuk TV dizilerine verilen ad. :   SOAP-OPERA

Pembe renkli şarap. : ROZE

Pembe,beyaz çiçek açan,kışın yaprak dökmeyen,zehirli bir ağaççık. :   ZAKKUM

Pencere veya kapının üst yanında bulunan ve oda havasının değiştirilmesine yarayan açılır kapanır bölüm.:VASİSTAS

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:08:31

Penye veya jarse tipi pamuklu örme kumaşlarda,genellikle tişört ve bluzlarda etek ve kol ağızlarını kapamada kullanılan dekoratif dikiş türü.:REÇME

Perçem.  :   KAKÜL

Perdeli bir üflemeli çalgı.:FAGOT

Perslerde il yöneticisi,vali.: SATRAP

Peru ve Bolivya’da yünü için yetiştirilen evcil alpaka türü. : PAKO

Peru ve Patagonya arasında yaşayan bir geyik türü. :   PUDU

Peru’da mısırdan elde edilen bir içki. :  ÇİÇA

Peru’da yaşayan uzun tüylü bir memeli hayvan.:ALTES

Pervane balığına verilen bir ad.:AY BALIĞI

Pestil.:BASTIK

Peşinat. Bir kimseye, pazarlığında anlaşılmış bir paranın küçük bir bölümünü önceden vermek. :  KAPARO

Peygamber ağacı reçinesinden çıkarılan ve hekimlikte kullanılan bir sıvı.:GAYAKOL

Peygamber çiçeği.:BELEMİR

Peygamber. :   YALVAÇ

Peygamberimizin hane halkı.  :  EHLİBEYT

Peygamberler. :  ENBİYA

Pırıltılı kristallerden oluşan doğal demir sülfürü. :  PİRİT

Pik. : FONT

Piliç. : FERİK

Piramit. : EHRAM

Pirinci kabuğundan ayırmak için kullanılan dibek.:DİNK

Pirinç ayıklamaya yarayan taş silindir. :   DİNK

Pirinç.:ERZ

Pirinçli ve yoğurtlu ıspanak yemeği. :   BORANİ

Pirzola. :  KOTLET

Pis koku.:UFUNET

Piston kolu.:BİYEL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:09:05
Pişirilmiş olan yemeğin üzerine parmesan,kaşar,dil peyniri gibi peynir çeşitlerinden birini rendeleyerek pişirmek. / Yemeğin üzerine beşamel sos dökerek yemek pişene ve sosun üzeri kızarana kadar fırında bekletmek.:GRATEN

Pişman. :  NADİM

Pişmiş balçık.:ÇİNİ

Pişmiş hamurla  yenen,özellikle tavuğun göğüs etiyle hazırlanan bir tür çorba. :  ARABAŞI

Pişmiş toprak,cüruf ve beton karışımından yapılan kiriş,putrel ve nervürler arasına konulan delikli tuğla.: ASMOLEN

Piyale,ayaklı içki kadehi. :AYAG: (EYAG)

Plan. :  TASAR

Plazma sıvısının deri altı dokusuna ve seroz zarlara yaygın biçimde sızması. :  ANAZARK

Plili.:PLİSE

Po nehrinin kolu olan bir ırmak. : PANARA

Poker,konken gibi kimi oyunlarda aynı cins iki kağıda verilen ad.:PER

Pokerde aynı renkten oluşan ama sıra izlemeyen beş karta verilen ad.:FLOŞ

Pokerde kağıtlar dağıtılmadan önce oyunculardan birinin yere sürdükten sonra önünde fişi yada parası kalmadığını belirtmek için söylediği söz.:TAPİ

Pokerde ortaya konulması zorunlu para,: POT

Pokerde rest. :   SOLT

Pokerde,sırayla birbirini izleyen değişik renkten beş karta verilen ad.:KENT

Polonya para birimi. :   ZLOTİ

Polonya,Litvanya,Belarus ve Ukrayna’da siyasal erki üstlenen meclise verilen ad.:RADA

Polonya’da millet meclisine verilen ad.: SEJM

Porselen yapımında kullanılan bir çeşit beyaz ve gevrek kil.:KAOLİN

Portekiz halk şarkısı.:FADO

Portekiz’de ağaçlı dağlık kütle.  :  GERES

Posta beygiri. :   YAM

Posta havalesi.  :  MANDAPOST

Postu kaplan postu gibi  çizgili  bir tür Afrika zebrası./Antilop. : DAV

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:10:00
Pozitif elektrot. : ANOT

Pörsümek.:SALKIMAK

Praseodim’in simgesi. : PR

Pratik. : AMELİ : KILGIN

Prensip,umde,ilke,din ve felsefe temellerinden biri./ Hipostaz. :   UKNUM

Prensip. :   UMDE

Protein sentezine yardımcı olan bir asit türü. Ribonükleik asit. : RNA

Proton verebilen maddelerin genel adı.:ASİT

Psikolojide sözsel anlatım bozukluğu.:AKATAFAZİ

Puan,nokta. :  BENEK

Pullu ve kılçıklı,küçük bir balık. : İZMARİT

Put,totem,çok güzel kadın. : SANEM

Pürüz alır. :   RAYBA 

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:18:43
--- R ---

Rabindranath Tagore’un ünlü romanı. : GORA

Raca. :   MİHRACE

Radyasyon dozu birimi.:REM

Radyasyon ölçümlerinde kullanılan temel birim.:BEKEREL

Radyasyon.:IŞINIM

Radyo  ve  televizyon  yayınlarında, film  seslendirmelerinde, hareketleri  izlemesi  gereken seslerin   doğal  kaynakların   dışında,  optik,  mekanik,  kimyasal   yöntemlerle gerçekleştirilmesi.: EFEKT

Radyumun simgesi. : RA

Raf. : SERGEN

Rafadan. : ALAKOK

Rahat eden. : MÜSTERİH

Rahim,döl yatağı.:UTERUS

Rahip,keşiş.  :   KARABAŞ

Raket. :  VURAÇ

Rakı içilen masa. : ÇİLİNGİR SOFRASI

Rakı konan 15- 20 cl’lik kulpsuz sürahilere verilen ad. : KARAFAKİ : KARAF

Rakibin bedenini kollarıyla birlikte kavrayarak yana yada arkaya savurma,devirerek bastırma biçiminde uygulanan bir güreş oyunu.:SALTO

Ramazan ayında oruç tutanların gün doğmadan önce belirli saatte yedikleri yemek.:SAHUR

Rap başta olmak üzere 1980’lerin siyah ABD müziğini ve Newyork popunu içine alan müzik türlerinin genel adı.: HİPHOP

Rapor. :   YAZANAK

Rasathane.:OBSERVATUAR

Ray aralığı 60 cm eninde veya daha az olan,arabaları buhar,hayvan ve insan gücüyle yürütülen küçük demiryolu.:DEKOVİL

Razı olma,uzlaşma. : MUVAFAKAT

Reasürans şirketlerine işveren şirket. :   SEDAN

Recep ayının kandil olarak kutlanan ilk Cuma gecesi. :   REGAİP

Reçine sakızı.:MIRRA

Reçine.Çam sakızı. :  EDEMİK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:19:12
Reçinesi hekimlikte kullanılan bir ağaççık. :   LADEN

Refakat muhribi. : ESKORT

Refik Halit Karay’ın mizah yazılarında kullandığı takma ad. :   KİRPİ

Rehin verme. : TERHİN

Rekoru ele geçirme.,skoru yenileme. : EGALE

Ren geyiği derisinden yapılmış Eskimo kayığı.:UMİAK

Rengi kırmızı ile sarı arasında değişen doğal kurşun oksit.: MASİKO

Renk körlüğü. :  DALTONİZM

Renk yuvarı,renk küre. :  KROMOSFER

Renkler.Türlü renklerde olan. : ELVAN

Renkli cam parçalarından oluşan saydam pencere süslemesi veya resim.:VİTRAY

Renkser. :  KROMATİK

Resim çizmekte kullanılan,taflan çubuklarından yapılan kalem.: FÜZEN

Resim ve heykel(yontu) sanatlarında varlıkların biçimi.:BETİ

Resimde bir nesne veya figürü derinlik duygusu içinde verme yöntemi.:RAKURSİ

Resimli. : MUSAVVER

Resmi bir daireye yazılan mektuplar. :   TAHRİRAT

Resmi bir erkek ceketi. :  REDİNGOT

Resmi temsilci heyeti.:DELEGASYON

Resmi törenlerde giyilen uzun etekli,eteğinin arkası beline kadar yırtmaçlı,siyah,resmi erkek ceketi.: FRAK

Resmi ziyafet ve davetlerde erkeklerin giydikleri,arkası yırtmaçlı,etekleri uzun ve ön köşeleri yuvarlak kesilmiş ceket. :   JAKETATAY

Ressam Gürkan Coşkun’un bilinen adı. : KOMET

Ressam tarafından kullanılan boya hacmi. : PAT

Rezene bitkisine verilen bir ad.:RAZİYANE

Rezonans. :   SESELİM

Rıhtımın su üstünde kalan bölümü.:SOM

Rivayet eden.:RAVİ

Rize ilinde balıyla ünlü bir yayla. :  ANZER

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:19:44
Rize ilinde,aynı adlı balıyla ünlü bir yayla.:ANZER

Rize yöresinde dokunan ince bez.: FERETİKO
        

Rize-Erzurum karayolunda bir dağ ve geçit. : OVİT

Rodyumun simgesi. :   RH

Roket atar.:BAZUKA

Roma iffet tanrıçası. :  DİANA

Roma imparatorlarının tacı. :  ATENA

Roma imparatoru Sezar’ın geldim,gördüm,yendim anlamındaki ünlü sözü.:VENİ-VİDİ-VİCİ

Roma mitolojisinde aşk tanrısı. : AMOR

Roma mitolojisinde bereket ve toprak ürünleri tanrıçası.:OPS

Roma mitolojisinde Jüpiter ve Mars’ın sıfatı. :  ULTOR

Roma sanatında,tapınak yada mezarlarda Tanrı heykelinin,ölü heykelinin yada kutsal eşyanın konulduğu küçük niş. : AEDİCULA

Roma tanrısı. :  LAR

Roma’nın eski adı. : RİM

Roma’yı tekrar görebilmek için,içine para atılması adet olan ünlü çeşme.:TREVİ

Romalılarda tanrı olarak düşünülen ölü ruhları.: MANES

Romanya para birimi. : LEY

Romanya’nın plaka işareti. : RO

Romatizma hastalıklarını tedavi eden tıp dalı. :   ROMATOLOJİ

Romen rakamında bin.  :    M

Ruanda’nın başkenti.:KİGALİ

Rubidyum’un simgesi. : RB

Ruh biliminde nesnelerin dokunulmaksızın hareket edişi.Uza devim. :   TELEKİNEZİ

Ruh ve sinir hastalıklarıyla,kişide görülen önemli uyumsuzlukları önleme,teşhis ve tedavi etmeye uğraşan uzmanlık dalı.:PSİKİYATRİ

Ruh. : TİN

Ruhbilim.: PSİKOLOJİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 05 Mart 2009, 22:20:16
Ruhsal bunaltı. : ANGOR

Ruhsal yaşama ve bedene egemen olmayı amaçlayan Hint felsefe sistemi.:YOGA

Rulet oyununda 1-35 arasındaki tek sayılardan her biri.:EMPER

Rum asıllı Türk besteciler.:ALEKO BACANOS-YORGO BACANOS

Rumların kutsal saydıkları kaynak veya pınar. :  AYAZMA

Rus alfabesi.  :  KİRİL

Rus dilinde   evet.  : DA

Rus halk destanı veya rapsodisi. : BİLİNA

Rus imparatorluk ailesinin toprak olarak sahip olduğu mülkler.: UDEL

Rus komünisti.:BOLŞEVİK

Rus köylü kadınların giydiği uzun elbise.:SARAFAN

Rus köylü topluluğuna verilen ad. : MİR

Rus köylüsü.:  MUJİK

Rus, Leh, Sırp, Hırvat, Bulgar  ve  Çek  halklarına  dillerindeki  yakınlık  dolayısıyla  verilen ad. :  SLAV

Rusların ünlü destanı. : İGOR

Rusya federasyonuna bağlı,doğu ucunda bir ada.:SAHALİN

Rusya ikinci meclisi. :  DUMA

Rusya’da bir ırmak. :  LENA

Rusya’da kıyı ırmağı. :   TAZ

Rusya’da yaklaşık 15 bin kişinin konuştuğu Aramca lehçesi.  :  AYSOR

Rusya’da,bir kazaya karşılık gelen yönetim bölümünü belirten Rusça sözcük. :   RAYON

Rusya’nın St. Petersburg kentinde 1764 yılında kurulmuş ünlü saray müzesi.:ERMİTAJ

Rusya’ya özgü,taze krema ile birlikte yada yahninin yanı sıra sunulan veya yağda pişirilmiş,ayıklanmış karabuğday irmiği.:KAŞA

Rutenyumun simgesi. : RU

Rüşvet verenle alan arasında aracılık eden.:RAİŞ

Rüyaları inceleyen bilim dalı. : ONİROLOJİ   

Rüzgar ve karla karışık yağan yağmur.:ÇIVGIN

Rüzgar,şimşek ve gök gürültüsü ile ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayı.:BORAN

Rüzgar,yel,hava,nefes, : BAD

Rüzgarın  estiği  yönü  göstermek  için  direk  şapkalarının  üstüne  konulan  yelkovan biçimindeki ağaç. : PİNEL

Rüzgarın veya gaz durumundaki akışkanların akış hızını ölçmeye yarayan aygıt.:ANEMOMETRE


Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:39:45
--- S ---


Sabah ve öğle arası. :  KUŞLUK

Saban demirinin toprakta bıraktığı iz. : ÇİZİ

Sabanın kaldırdığı toprak.  :   KESEK

Sabit fikir,saplantı. : İDEFİKS

Sabit manevralarda ve gemileri bağlamada kullanılan,üç veya dört kollu halat.:YOMA

Sabun otu,çevgen.:ÇÖVEN

Sac üstünde pişen yufkayı çevirmeye yarayan yassı tahta aygıt : ATARAÇ

Sacda pişirilmiş yuvarlak pide.  :  BAZLAMA

Saç kepeği,baş konağı.: DONRA

Saç kıvrımı.: LÜLE

Saç lülesi,zülüf.:BÜRÇÜK

Saç örgüsü. : BELİK

Saç tutturacağı.  :  FİRKETE

Saçın küçük tutamlar biçiminde değişik renklerde boyanmış durumu.:MEÇ

Saçma atan av  tüfeği.:KAVAL

Saçma sapan söz.:YAVE

Saçma. : ABSÜRD

Sadist.  :  ELEZER

Sadrazam kavuğu.:KALLAVİ

Sadrazamların veya devlet görevlilerinin padişaha verdikleri armağan. : RİKABİYE

Saf yün,pamuk ve sentetik elyaf karışımı bir tür sert kumaş.:DRA

Saf,tatlı su.:ZÜLAL

Safra.Karaciğerin salgıladığı acı su. :  ÖD

Safran,amber ve misk karıştırılarak yapılan güzel bir koku.:ABİR

Safranla renk ve koku verilen bir çeşit şekerli pirinç peltesi.:ZERDE

Safranla renk ve koku verilen bir çeşit şekerli pirinç.:ZERDE

Sagu’da denilen ve kimi hurma ağaçlarının özünden çıkarılan nişastalı bir maddeye verilen ad. :   HİNT İRMİĞİ

Sağana benzer bir kuş. :   SALANGAN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:40:25
Sağanak sırasında atmosfer elektriğinin boşalmasındaki parlak ışık.:ŞİMŞEK

Sağır ve dilsiz. : AHRAZ

Sağlam ve sert taş. : ÇİNKE

Sağlam,kuvvetli.  :   EKİDE

Sağlam.:BERK

Sağlamlaştırılmış.: MÜSTAHKEM

Sağlamlaştırma. :   TAHKİM

Sağlamlaştırmak.:BERKİTMEK

Sağlık yurdu,hastane.:DARÜŞŞİFA

Sahan altlığı. : NİHALE

Sahip çıkanlar,tutanlar. Hz Muhammed’in meclisinde bulunan kimseler. : SAHABE

Sahip,iye. : IS

Sahnede oynanmak için yazılmış oyun.:DRAM

Sahte,düzmece. : CALİ

Saka kuşu. :KUTAN

Saka Türklerinin ünlü destanı,: ŞU

Sakağı da denilen ve özellikle atlarda görülen ölümcül bir hayvan hastalığı. : RUAM

Sakal.  :  LİHYE

Sakarya ovasının diğer adı. : AKOVA

Sakat,kötürüm,hasta.:AHNIT

Sakat,malul.: SÖKEL

Sakırga.:KENE

Sakızla tatlandırılmış rakı. : MASTİKA

Sakin deniz. :  BONAÇA

Sakinler,bir yerde oturanlar. : SEKENE

Saklambaç oyunu.  :  EBEKAÇ

Salamuraya yatırılmış yiyecekler için kullanılan sözcük.  :   MARİNE

Salep bitkisi. :  ASILMIŞ ADAM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:43:11
Salepgillerden,bataklık yerlerde yetişen bir bitki.: DANAKIRANOTU

Salgın hastalık. : EPİDEMİ

Salisilik asidin tuzu. :   SALİSİLAT

Salkım durumundaki mavi çiçekleri olan bir bitki.  :   LOBELYA

Salkımsöğüt. Baklagillerden,sıcak iklimlerde bir çok çeşitleri yetişen ve zamk,boya gibi maddelerinden yararlanılan bir ağaç. : AKASYA

Salya. : RİK

Saman taşımak için arabalara konulan ince dallardan örülmüş büyük sepet veya çit.:ÇİTEN

Saman ve çamur karışımı ilkel tuğla.  :  KERPİÇ

Saman yığını.:  TINAZ

Samanından ayrılmamış arpa,buğday yığınları. :   NAMLI

Samanla karışık tahıl. : MALAMA

Samanlık. :  MEREK

Samanyolu. : KEHKEŞAN

Samaryumun simgesi. : SM

Samit’de denilen ve sözsüz oynanan köy seyirlik oyunlarının genel adı, dilsiz.:LAL

Samoa takımadaları devletinin para birimi.:TALA

San Marino’nun plaka.:FARAZİ

Sanal. :  FARAZİ

Sanayi ve tarımda kullanılan,tekerlekler üzerine kurulmuş,istenilen yere çekilebilen patlamalı motor veya buhar makinesi.:LOKOMOBİL

Sanayi,endüstri. :   URAN

Sancağı,yelkeni veya sereni direkten aşağı alma.Yelken indirme. : ARİYA

Sancak. :  LİVA

Sancı. : BURU

Sandalları asmaya yarayan ve gemilerin bordalarında bulunan dikmelere verilen ad.:MATAFORA

Sanma,zannetme.:ZEHAP

Sap ve kökünde bol tanen bulunan çok yıllık bir bitki.:KURTPENÇESİ

Sap yüklemede ve harman aktarmada kullanılan tahta tarım aracı.:ANADUT

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:46:33
Sapaklık,aykırılık. : ANOMALİ

Sapı veya ortası omuza geçirilebilen tek veya iki gözlü bir tür çanta.  :   HEYBE

Sapınç. : ABERASYON

Sapındaki liflerden halat,çuval gibi kaba örgüler yapılan bir bitki.:KENEVİR

Sapkınlık.:DALALET

Saplantı,sabit fikir.:İDEFİKS

Sapları ve yeşil çiçek tomurcukları sebze olarak yenen bir bitki.:BROKKOLİ

Saplı tencere.:KAÇARULA

Sara hastalığı. : EPİLEPSİ:TUTARIK: YİLBİK

Sararmayı gidermek için beyaz çamaşırların son suyuna karıştırılan mavi renkte bir toz boya.:ÇİVİT

Sararmış,solgun,sarı. :   ZERD

Saray.:DARÜSSAADE

Saraylarda harem ve hazine dairelerinin bulunduğu yer.  :  ENDERUN

Sardalye yavrusu. :PAPALİNA

Sardunya adasının kuzeybatı kıyısında İtalya’ya ait bir ada.:ASİNARA

Sarhoş olmak. :  ESRİMEK

Sarhoşlar. : MESTAN

Sarhoşluk.:SEKR

Sarı çiçekli,acı ve kokulu bir ot.:ANDIZOTU

Sarı çiçekli,keskin kokulu bir bitki.(Turşulara lezzet ve koku vermek için kullanılır).:ÇÖRDÜK

Sarı humma virüsü. : AMARİL

Sarı renkli bir üzüm cinsi.  :  EMİRALİ

Sarı tüylü kedi.:SARMAN

Sarık.:DESTAR

Sarımsağın antibiyotik etkisini gösteren maddelerinden biri.: ALİSİN

Sarımsı yeşil renkli cam parıltılı magnezyum ve demirli silikat. : OLİVİN .: PERİDOT

Sarımtırak dallı nakışlarla işlenmiş bir tür beyaz ipek kumaş.:ABANİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:48:50
Sarısabır da denilen bir süs bitkisi.  :   AZVAY

Sarkıt.:STALAKTİK

Sarma tekniğiyle yapılan bir tür işleme. : ANAVATA

Sarmal. : HELİSEL

Sarmaşık,tırmanıcı bitki.  :  AŞAK

Sarp bölgede kurulmuş Kafkas dağ köyleri. :  AUL

Sarp geçit. :  AKABE

Sarp kayalık çıkıntı.:KORNİŞ

Sarp sıradağlar.:BALKAN

Sarp,dik.: YALMAN

Satıcının,mal sahibi adına sattığı şeyden aldığı yüzdelik,satımlık. :  PEYİKE

Satır aralığı.:ESPAS

Satışa başlamak.:SİFTAH

Satrançta bir değerlendirme ve klasman sistemi.:ELO

Satürn gezegeninin en büyük uydusu. :   TİTAN

Satürn’ün bir uydusu. : REA

Savaş gemilerindeki asma yatak.:BRANDA

Savaş meydanı. : MAREKE

Savaşçı,okçu. :   VAKKAS

Savaşlarda giyilen zırh. :  ÇOKAL

Savaşta tutsak edilen veya satın alınan ve sahibinin üzerinde tam bir kullanım hakkı bulunan kadın.:KARAVAŞ

Sayfa çevresine çekilen çizgi.: ZIH

Sayfa düzeni.: MİZANPAJ

Saygı ile ağırlama. : İZAZ

Sayı boncuğu,çörkü. : ABAKÜS

Sayı farkı. :   AVERAJ

Sayılar,harfler ve semboller kullanılarak açılan bir çeşit fal.:CİFİR

Sayılmış.  :   MADU

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:50:26
Sayım. Toplanma. :  TADAT

Sayısal. :   DİJİTAL

Sayma,sayılma. : AD

Saymaca . :  İTİBAR

Saz takımında usul vurmaya yarayan tef. : DAİRE

Saz veya kamıştan yapılmış kulübe.:HUĞ

Saz,kamış,hasır otu. :  KOFA  :  KİLİZ

Sazan balığı familyasından bir tatlı su balığı.:AKKEFAL

Sazan familyasından vücudu yandan basık,sarı pullu,eti tatsız,kılçıklı bir tatlı su balığına verilen ad. :  ÇAPAK

Sazana benzer bir tatlı su balığı.: KARAKEÇİ

Sazı kurmaya yarayan burgu,kulak.: KÖK

Sazın en ince ses veren teli.: ZİR

Sazlık,kamışlık. : KİLİZMAN : BİŞE

Sebze bahçesi.:BOSTAN

Seçenek.:ALTERNATİF

Seçici kurul.: JÜRİ

Seçimin sonuçsuz kalması.:BALOTAJ

Seçkin bir sanat yapıtının taklidi. : PASTİŞ

Seçmecilik yanlısı,seçmeci.:EKLEKTİK

Seçmeli yemek. : ALAKARD

Seçmesiz yemek. :  TABLDOT

Sedir. :  DİVAN

Sekiz hecelik dizelerden oluşmuş bir İspanyol şiir türü.: ROMANS

Sekiz sesten oluşan ses dizisi.:OKTAV

Sekizer hecelik dört dizeden oluşan Hint edebiyatına özgü şiir türü. :   ŞLOKA

Selam anlamında Latince sözcük.:AVE

Selam veya teşekkür için eğilerek veya dizleri kırarak yapılan hareket. :   REVERANS

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:50:56
Selçuklu şehzadelerin eğitimiyle uğraşan öğretmen,lala.:ATABEY

Selçuklularda şehzadeleri eğitmekle görevli vezirlere verilen san.:ATABEK

Selenterelerden,toplu yada tek başına yaşayabilen basit yapılı hayvan. : POLİP

Selin getirdiği kumlu toprak. : MİL

Selülozun bir türevi.:KİTİN

Semazenlerin giysisi. :   TENNURE

Semer,oturmalık. : EYER

Semirtme.:BESİ

Senegal’in başkenti.:DAKAR

Senet. :  BELGİT

Senfonik şiirde küçük melodi parçası. : LAYTMOTİF

Sentetik bir kumaş. : PERLON

Sentetik polyester lifleri veya ipliği.:TERGAL

Sepicilikte ve hekimlikte kullanılan  tadı buruk bir madde. :   TANEN

Sepilenerek boyanmış ve cilalanmış deri. Özellikle ciltçilikte kullanılan bitkisel sepileme görmüş keçi derisi.: SAHTİYAN

Sepilenmiş koyun derisi.: MEŞİN

Serap,pusarık.:ILGIM:AL

Serap. :AL

Serbest bırakılmış cariyeler , veya köleler,azatlılar. :   UTEKA

Serbest biçimdeki geleneksel Türk güreşi.: KARAKUCAK

Serbest vuruş.:FRİKİK

Serçegillerden küçük bir kuş.:BECET

Sert bir metal.  :   KORİNDON

Sert buğdaydan elde edilen,taneleri iri,glutence zengin un.:İRMİK

Sert kabuklu,iri ve uzunca taneli bir üzüm cinsi.  :   KEÇİMEMESİ

Sert ve siyah renkli tahta. : ABANOZ

Sert,kaba. : ANİF

Sert,katı. : BERK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:51:29
Serumda meydana gelen antikor.:AGLÜTİNİN

Servet.:NEVA

Servi ağacı.: ANDIZ

Servigillerden,dipten dallanan bir süs bitkisi.: MAZI

Seryum elementinin simgesi. :   CE

Seryum filizlerinde bulunan,gri renkli bir element.:İTRİYUM

Ses yitimi:. AFONİ

Ses,ahenk,nağme.:NEVA

Seslerin  aralarında  hiç  kesinti  olmadan  birbirini  izlemeleri  gerektiğini  belirten  müzik terimi. : LEGATO

Sessiz sinemanın üç büyük komedyeninden biri olan gülmeyen adam Buster Keaton’un Avrupa’da yaygın olarak bilinen adı.:MALEK

Sessiz,huzurlu.:ASUDE

Sevap.:ECİR

Sevgi,dostluk.:VEDAT

Sevgili,yar. :  EMRE

Sevgilinin dudağı. :  LAL

Sevgilinin saçı.: ZÜLÜF

Sevinçli. :   ŞAD

Seyelan. : AKI

Seyhan ırmağının en uzun ve en önemli kolu. : ZAMANTI

Seyir   işaretlerini    taşımaya,   bir    geçidi   bir   tehlikeyi   belirtmeye   yarayan   yüzer   cisim. :  ŞAMANDIRA

Seyrek dokunmuş delikli bir kumaş. : ETAMİN

Seyrek dokunmuş,astarlık ince bez.: SALAŞPUR

Seyrek taneli,kırmızı benekli bir üzüm cinsi. :   YAPINCAK

Seyrek ve eğreti dikiş.: TEYEL :  İLİNTİ

Seyrek ve yuvarlak taneli bir çeşit üzüm. :  DİMYAT

Seyrekçe örülmüş büyük torba.:ÇUVAL

Seyyar ızgara. :  BARBEKÜ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:54:43
Seyyar soba. : SALAMANDRA

Sezar’ın selamlama şekli. :   AVE

Sıcağa ve soğuğa karşı dayanıklılığı kükürtle arttırılmış kauçuk.  :  EBONİT

Sıcak bölgelerde yetişen kerestesinden kaplamada yararlanılan çok sert bir ağaç.: TİK

Sıcak bölgelerde yetişen ve keçiboynuzu’na benzer meyveleri reçel ve şerbet yapımında kullanılan bir ağaç.:DEMİRHİNDİ

Sıcak bölgelerde yetişen yaşlı bir ağaç.:BAN

Sıcak iklimlerde yetişen bir  bitki.İlaç olarak kullanılan bir baharat. : KAKULE

Sıcak parçanın ansızın suyun içine daldırılmasıyla elde edilen çatlak cam türü.:KRAKELE

Sıcak ülkelerde yetişen bodur bir ağaç.:ANZAROT

Sıcak ülkelerde yetişen,dini törenlerde yakılan ve yanarken güzel koku veren,odunu ve kabuğu hoş kokulu bir ağaç.:ÖD AĞACI

Sıcak ve ılık denizlerde yaşayan bir balık. :  İSPAROZ

Sıcak ve ılık denizlerin kıyı bölgelerinde yaşayan kemikli bir balık türü.:SARIKUYRUK

Sıcak yenilen bir çeşit peynirli tel kadayıf.  :   KÜNEFE

Sıcak,kızgın,yakıcı.:HAR

Sıcak,nemli iklimlerde oluşan,parlak kırmızı yada kahverengiye çalan kırmızı renkli,demir oksit ve alüminyum bakımından zengin toprak.:LATERİT

Sığ deniz. : NERİTİK

Sığ sularda ağır yükleri taşımak için kullanılan altı düz tekne. : ŞAT

Sığ sulardaki çalılıkların dibinde yaşayan küçük balık.:ANABAS

Sığınak.:MELAZ

Sığır sürüsü. : NAHIR

Sığır sürüsünün otlamaya gitmeden önce toplandığı yer.:GEZEKLİK

Sığır tüccarı,kasaplık hayvan tüccarı.Koyun,keçi,sığır gibi kesilecek hayvanların ticaretini yapan kimse.. : CELEP

Sığır vebası.  :  ÇOR

Sığır,öküz anlamında sözcük. :  BAKAR

Sığırcık. : LALESAR

Sığırın öd kesesinden çıkan taş : HARAZA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:56:21

Sığırın öd kesesinden çıkan taş. :   HARAZA

Sığırtmaç,sığır çobanı. :  BAKKAR

Sığla yağı’da denilen ve günlük ağacından elde edilen balsam.:TIGALA

Sıhhi.:HİJYENİK

Sık dokunmuş yünlü bir kumaş türü.:ÇUHA

Sık gözlü ağ.: TOR

Sık sık hastalanan,sağlıksız kimse.: NANEMOLLA
        

Sıkı dokunmuş bir tür, ağır pamuklu kumaş. : DİMİ

Sıkı kapanan bir fermuar türü.:ZİP

Sıkılmış üzümün cibresinden yapılan sert bir Fransız içkisi.  :   MARK

Sıkıntı,dert.  :  GAİLE: BUN : KASVET

Sıkıntı,üzüntü.:KOYUNTU

Sıkıştırılmış bitki tellerinden yapılan mukavva yada tahta.  : FİBER

Sıkıştırma aleti,pres.:CENDERE

Sıkma,sıkarak bağlama.: ŞET

Sınır boyu.  :  SERHAT

Sınır geçme izni. :   PASAVAN

Sınır nişanı.:URA

Sınır,uç. : HAD

Sınırdan geçiş belgesi. : LESEPASE

Sır saklamayan.:BEYHAN

Sır,gizli tutulan şey.:RAZ

Sır.:GİZEM

Sıralaç. :  KLASÖR

Sıraları geriye veya kenarlara doğru yükselen tiyatro salonu.:AMFİTEATR

Sıralayan. :   RATİB

Sırf buğday yolmakta çalıştırılan tarım işçisi. :   ABERECİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:56:55
Sırlar. :   SERAİR

Sırma veya gümüş işlemeli  bir tür ipekli kumaş. : BROKAR

Sırmayla işlenmiş,sırmalı.:ZERKAR

Sırsız seramik.Sarıdan kızıl kahveye kadar değişik renklerde tuğla ve kiremitten çok daha düzgün,ince dokulu pişmiş toprak. :    TERRAKOTTA

Sırt yüzgeci uzun ve geniş küçük bir balık.:HOROZBİNA

Sırtta taşınan yük.:ŞELEK

Sıska. :  ARIK

Sıtma tedavisinde kullanılan bir ilaç.:ATEBRİN

Sıvı yakıtı kolayca yanabilecek taneciklere ayırarak püskürten araç.:BRÜLÖR

Sıvılaştırılmış petrol gazı.:LPG

Sibirya Ren geyiği./Amerika Ren geyiği.  :  KARİBU

Sicilya kökenli Newyork mafyasına verilen ad. :  COSANOSTRA

Sigara artığı.  :   İZMARİT

Sigortada yapılan değişiklikleri gösteren ve poliçeye eklenen belge.:ZEYİLNAME

Sih dininin kurucusu. : NANAK

Sihlerin Hindistan’da kurmak istedikleri bağımsız devletin adı. :HALİSTAN

Sihlerin kutsal kitap olarak belledikleri peygamber öğretilerine verilen ad,/ Hindu üstadına verilen ad.  : GURU

Siirt ve Diyarbakır yörelerinde düzenlenen “cigor” şenliği sırasında yapılması gelenekselleşmiş olan bumbar dolmasına verilen ad. :   ZİMBİLOK

Siirt yöresine özgü,kurut da denilen kurutulmuş yoğurt.  :  KEŞK

Silah olarak kullanılan ağır topuz.:GÜRZ

Silah,zırh gibi savaş aracı.:PUSAT

Silahlı. : MÜSELLAH

Silindir.:ÜSTÜVANE

Silindirik alet mili.Demir çubuk. : BARA

Silis grubundan değerli bir mineral. : OPAL

Simetri  : BAKIŞIM

Simge,sembol. :   TİMSAL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:57:26
Simge. :   REMİZ :  REMZ

Simyacıların kurşuna verdikleri ad.: AABAMA

Sina yarımadasının ortasında yer alan çöl.:TİH

Sincap. : ÇEKELEZ

Sinek. : CİBİN

Sinema Eserleri Sahipleri Meslek Birliği’nin kısa yazılışı.:SESAM

Sinema filmlerinin kültür,eğitim amacıyla korunduğu,saklandığı yer. :   SİNEMATEK

Sinema ve tiyatroda teknik ustalıkla yapılan gösteri.: TRÜK

Sinemacılıkta kamerayla geniş bir mekanın  taranmasına verilen ad. : PAN

Sinir ağrısı. : NEVRALJİ

Sinir hücresinin gövde kısmından çıkan tek uzun uzantı.:AKSON

Sinir sistemini , duyu  organlarını  oluşturan ve embriyonun dış yüzünü örten tabakaya verilen ad. : EKTODERM

Sinir tellerini kesme ameliyatı. :  LOBOTOMİ

Sinirbilim. : NÖROLOJİ

Sinop’un bir ilçesi.  :   AYANCIK

Siper. :  KAZAMAT

Sir Alexander Fleming tarafından 1928’de bulunan,metabolizma ürünlerinden elde edilen antibiyotik.:PENİSİLİN

Sivas yöresinde yaygın halay türü bir halk oyunu.: AŞİRET

Sivilce. :AKNE

Sivrisineğe benzer bir böcek.:ÜVEZ

Sivrisineğe benzer çok küçük bir sinek türü.:KUMUK

Siyah kan damarı,toplardamar.:VERİT

Siyaha boyanmış Sibirya tilkisi kürküne verilen ad. :   SİTKA

Siyaha yakın koyu yeşil.  :   NEFTİ

Siyasal erkin birkaç kişilik bir kümenin elinde bulunduğu yönetim.:OLİGARŞİ

Slav alfabesi.:KİRİL

Slayt. :DİA: DİAPOZİTİF

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:58:41
Slovakya’nın plaka işareti.:SK

Soğan ve benzeri katmerli şeylerin iç kısmı.:CÜCÜK

Soğanlı bir süs bitkisi.:AMARİLİS

Soğanlı et yemeği. :   YAHNİ

Soğuk denizlerde yaşayan bir fok türü.: OTARİ

Soğuktan donmak.:BUYMAK

Soğurma,emme. : MAS

Soğutma özelliği olan,soğutucu.:FRİGORİFİK

Soğutulmuş olarak sunulmak üzere içinde buzla kokteyl malzemelerin çalkalandığı çift çeperli kapalı maşrapa.:SHAKER

Sohbet toplantıları düzenleyen ve yöneten kişiye bazı yörelerde verilen ad.:YAREN

Sokakta bulunan sahipsiz eşya. :   LUKATA

Sokakta bulunan sahipsiz eşya.:LUKATA

Sokulgan.:CİVELEK

Sola ait,sola ilişkin.:YESARİ

Soluk borusu. : TRAKEA

Soluk kahverengi,karnı beyaz tüylü,kısa kulaklı,postundan kürk yapılan memeli bir hayvana verilen ad. : KARSAK

Soluk tıkanımı: ASFİKSİ.

Somun ile sıkıştırılacak parça arasına yerleştirilen,hafif bombeli ortası delik parça.:RONDELA

Somurtkan.:ABUS

Son,işin sonu. : ENCAM

Sonbahar.:BAĞBOZUMU

Sonda.  :   KATETER

Sonradan çıkan adet.:BİDAT

Sonradan görme.:BULDUMCUK

Sonradan ortaya çıkan.:ARIZ

Sonradan,sonraları anlamında bir belirteç.:BİLAHARE

Sonsuz,ebedi.:CAVİDAN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:59:12
Sonsuz,ucu bucağı olmayan.: NAMÜTENAHİ

Sonsuz.  :  HALİT

Sonsuzluk. :  EBET

Sonucu bakımından çok önemli olmayan yanlışlık. :   SEHİV

Sonucu bakımından çok önemli olmayan yanlışlık.:SEHİV

Sonucu önceden düşünüp önlem alan. : DURENDİŞ

Sorguç.: TUĞ

Soruşturma.: TAHKİK

Sosyal. :   İÇTİMAİ

Sovyet edebiyat eleştirmeni Mihail Mihailoviç Bahtin’in takma adı. : VOLOŞİNOV

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin ilk yıllarında uygulanan Yeni Ekonomi Politikasını simgeleyen harfler.:NEP

Sovyetler Birliği döneminde para yerine kullanılmak üzere 1921 ve 1922’de kabul edilen emek hesap birimi. :   TRUD

Sovyetlerde Gulag kamplarındaki tutuklulara verilen ad. :   ZEK

Soy ağacı.: ŞECERE

Soykırım,katliam.  :   JENOSİT

Soylu Arap atı.  :  KÜHEYLAN

Soylular,aristokrasi.:ZADEGAN

Soylular. :  KİRAM

Soyluluk,ululuk. :   KEREM

Soyluluk.HASEP

Soymuk doku,soymuk borusu. : FLOEM

Soyoluş.:FİLOGENEZ

Soysuz,dejenere. : YOZ

Soytarı.  :  KAŞMER

Soyu karışmış Avrupalı.:LEVANTEN

Soyu tükenmiş bir kuş. :  DODO

Soyunda şair yokken,hiçbir eğitim görmeden kendi kendine şair olan kimse.:NABİGA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 20:59:40
Soyut bir şeyin,bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya.: AMBLEM

Soyut,mücerret. : ABSTRE

Sömürge. :  KOLONİ: MÜSTEMLEKE

Söndürme.,borcu ödeme. : İTFA

Sönmemiş kireç.: KİLS

Söylenti. :   TEVATÜR

Söyleyiş özelliği. :   ŞİVE

Söz dizimi. : NAHV : NAHİV

Söz geçirirlik,saygınlık.:FORS

Söz karışıklığı.:PARAFAZİ

Söz yitimi. : AFAZİ

Söz,konuşma. : HANEK

Söz,sözleşme.  :  KAVİL

Söz.  :   KELAM

Sözcü. : RAPORTÖR

Sözçatar. :   STAND-UP

Sözle,bakışla,telkin yoluyla sağlanan bir tür uyku.:İPNOTİZMA

Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkı olarak söylenen müzikli tiyatro eseri.:OPERA

Sözlük yazarlığı,sözlük bilgisi.:LEKSİKOGRAFİ

Sözlükbilimci.:LEKSİKOLOG

Sözsel anlatım bozukluğu. :AKATAFAZİ

Sözü boş yere uzatma : ITNAP

Sözü boş yere uzatma : İTNAP

Sözü geçen,etkili olan.:NAFİZ

Steteskop kaşifi Fransız hekim.:RENE THEOPHİLE LAENNEC

Stoacılık. :   REVAKIYE

Stronsiyum’un simgesi. : SR

Su  kıyılarında  yaşayan, sırtı  mavi  ve  yeşil, karnı  pas  rengi  bir  kuş. / İskele kuşuna verilen ad. :  YALIÇAPKINI

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 21:00:09
Su bahçesi. : AKUALAND

Su baldıranı da denilen bir bitki.:SU REZENESİ

Su buharı gücüyle çalışan gemi.: VAPUR

Su buharı.:BUĞU

Su deposu. :  SARNIÇ

Su dolabı. : NAURE

Su düzeyindeki sıra kayalar. : RESİF

Su geçirmez,kukuletalı kısa ceket. :   ANORAK

Su kabağından yada ağaçtan oyulmuş maşrapa. :   SUSAK

Su kabarcığı.  :   HABBE

Su kıyılarında setler kuran,kürkü değerli bir hayvan.  :  KUNDUZ

Su kıyılarında veya taşların altında yaşayan kınkanatlı böcek.:AGONUM

Su kıyılarında yaşayan çok iri bir kuş.:PELİKAN

Su kıyılarında yetişen ve kökü hekimlikte kullanılan otsu bir bitki.:EĞİR

Su kızağı. :  JETSKİ

Su samuru ve kürkü. : LUTR

Su tavuğu. :  KALİNİS

Su ve sulu şeyler koymaya yarayan kulplu,emzikli kap.: İBRİK

Su yolu  : AKAÇ

Su yosunu. :ALG

Su yüzündeki sıra kayalar.:RESİF

Subaylar.: ZABİTAN

Suç.:CÜRÜM

Suçlama.:TÖHMET

Suçüstü.:CÜRMÜMEŞHUT

Suda büyük derinliklere dalabilen insanlı bağımsız araç.:BATİSKAF

Suda giyilen başlık. :  BONE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 21:00:41
Suda yaşayan,sevilen,beyaz eti için avlanan,iri bir böcek.  :  ISTAKOZ

Suda yüzdürülerek çekilen veya herhangi bir yere asılan cismin sağa sola   çarpmasını önleyen donanım. : ACEVELE

Sulak yerlerde yetişen,yaprakları salata olarak kullanılan bir bitki.:KUZUKULAĞI

Sulamaya ve yangın söndürmeye yarayan araç.  :   AROZÖZ

Sularını bir denize veya göle gönderen bölge.  :   MAİLE

Sulavesi Adalarında yaşayan bir manda. : ANOA

Sulavesi adalarında yaşayan cüce bir manda.: ANOA

Sulfata,sıtma ilacı. :  KİNİN

Sulu darı hamurunun ekşitilmesiyle yapılan bir içecek.:BOZA

Sulu,cıvık hamur.:BULAMAÇ

Suluboya resmi. : AKVAREL

Sunak. : ALTAR

Surinam plakası.:  SME

Suriye kıyısında oturmuş Sami kökenli antik halk.:FENİKELİLER

Suriye,Filistin,Mezopotamya ve Irak Arap edebiyatında kullanılan bir rubai. :  ATABE

Suriye’de oturan Samilerin büyük tanrıçasının yaygın adı.:İŞTAR

Suriye’nin plakası. :   SYR

Susama benzeyen, tohumları acı olan,halk hekimliğinde tedavi ettiğine inanılan bir bitki.:ÜZERLİK

Susamın ezilmesiyle elde edilen yağlı besin.:TAHİN

Suşi gibi çiğ balıkla yapılan bir Japon yemeği.: SAŞİMİ

Suyu alınmış meyve artığı. :  KÜSPE

Suyu emme,ıslanma anlamında eski sözcük.:NAK

Suyun  buz  tutması  ile  kaynaması  arası  seksen  eşit  parçaya  bölünerek  elde  edilen  sıcak ölçer. :  REOMÜR

Suyun arklara paylaştırıldığı yer. : ANAVUL

Sülük yapıştırma.  :   İLAK

Sülük. : ALAK   

Sülüngillerden soyu azalmış bir kuş türü.:TURAÇ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 21:01:09
Sümerlerde gök tanrısı.:ANU

Sümerlerde sağlık tanrıçası.  :   BO

Sümerlerde toprak tanrısı. :  ENKİ

Sümüksü doku.:MUKOZA

Sünger taşı.:PONZA

Sünnet etme. :   HİTAN

Sünnet olan çocuğun elini kolunu tutan ve çocuk üzerinde  babaya yakın bir hak taşıyan kimse.  :  KİRVE

Süpürge otu,funda. :  ERİKA

Süpürge otu.: PÜREN

Süpürge sapı. : TARA

Süpürge.:CARU

Sürat korkusu. :   TAKOFOBİ

Süratli,en çabuk.  :   ESRA

Süre ölçer.:KRONOMETRE

Süreç. :  VETİRE

Süreç.:VETİRE

Sürekli olarak aç kalma.:DÖNGEL ORUCU

Sürekli su akan boru.  :   MASLAK

Sürekli,iyice yerleşmiş. : PAYİDAR

Sürekli,sonsuz.:DAİM

Sürgen doku.:MERİSTEM

Sürgün.  :  LİNET

Sürme.: RASTIK

Sürükleyerek götürme.:CER

Sürüldükten sonra nadasa bırakılan tarla. : HERK

Sürülmemiş sert toprak.  :   BAİRE

Sürülmemiş tarla.Bakımsız bağ,bahçe.   :  KELEME

Sürülmemiş,ot bürümüş toprak.: MALAZ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 09 Mart 2009, 21:01:47
Sürüngen hayvanların genel adı.  :   KELER

Sürünün sıcakta dinlendiği gölgelik.  :  EĞLEK

Süryani takvimine göre sekizinci ay.:İYAR

Süs için yapılmış kumaş kıvrımı.:PLİ

Süs iğnesi. :   BROŞ

Süs lalesi.:BÜRÇÜK

Süs olarak kullanılan ziynet,altın taklidi sarı tenekeden pul. :   PENES

Süs. :  BEZEK:PİRAYE

Süsleme,tezyin. :  DONATA

Süslemecilikte kullanılan çok parlak,yeşil ve pembe dalgalı sedef.:ARUSEK

Süsleri olan kumaş. :  FİSTO

Süslü taş mezar. : LAHİT

Süslü,güzel.:ZİBA

Süslü. :  ZİBA

Süt kardeş. :  RADİ

Süt kardeşi anlamında yerel bir sözcük.: EMİŞİK

Süt mamulleri imalathanesi. :  MANDIRA

Süt şekeri. :   LAKTOZ

Sütte bulunan protein.  :  KAZEİN

Sütten kesilmiş sığır yavrusu.:BUZAĞI

Süzgeç,kevgir. : AYIRT : İLİSTİR : ELESTİR

Süzülmüş et veya tavuk suyu. : KONSOME

Süzülmüş et veya tavuk suyu.:KONSOME

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 10 Mart 2009, 21:32:22
--- Ş ---


Şah İsmail’in şiirlerinde kullandığı mahlas.:HATAYİ

Şair bahşişi.:CAİZE

Şakaklardan sarkan saç lülesi. : ZÜLÜF

Şalgama benzeyen bir bitki.:ALABAŞ

Şalvarın üstüne giyilen ve önde uzun iki parçası olan bir giysi.:ÜÇETEK

Şaman. :KAM

Şamdan. : ÇIRAKMAN

Şampiyon : BÖKE

Şampiyon.Kahraman.Güçlü kimse. : BÖKE

Şanlıurfa yöresine özgü,dürüm gibi sarılmış yufka arasına ceviz doldurularak yapılan bir tür hamur tatlısı : ŞILLIK

Şanlıurfa’nın Hilvan ilçesinde antik bir yerleşim merkezi.: NEVALİÇORİ

Şapka. :   KAPELA

Şapka.: KAPELA

Şapkasının altında ışınsı levhacıklar,sapının üst kısmında bir yaka ve dip kısmında bir etek bulunan mantar.:AMANİTA

Şarap mahzeni.:KAV

Şarap rengi. :   ŞARABİ

Şarap tadıcısı.:DEGÜSTATÖR

Şarap üretiminde kullanılan yerli bir üzüm cinsi.  :   KARASAKIZ

Şarap.: ÇAKIR : BADE

Şarapları inceleyen bilim dalı. :  ENOLOJİ

Şarbon. :  KARAYANIK

Şarkı demeti.: POTPURİ

Şarkı türünde ve piyano için hazırlanmış,genellikle kıtalar biçiminde beste. : ROMANS

Şarkı,türkü,köçekçe gibi küçük güfteli bestelerde,güftenin iki kıtası arasına,başına,sonuna da gelebilen,sözsüz çalınan parça.:ARANAĞME

Şarkılı kilise duası için bestelenmiş müzik parçası./Katolik kiliselerinde Hz İsa’nın çarmıha gerilmesini anmak için yapılan tören. : MİSSA

Şarkının sert bir biçimde vurgulandığı disko müzik üslubu.:RAP

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 10 Mart 2009, 21:33:11
Şarlatan,yalancı,hileci.: KALTABAN

Şartlar,içinde bulunulan koşullar. :  ŞERAİT

Şaşma. : TAACCÜP

Şatafat.:CAFCAF

Şeftalili,kremalı bir çeşit dondurma.:PEŞMELBA

Şehir dışı yolların iki tarafındaki toprak veya çakıl yol.:BANKET

Şehir. :  ŞAR
        

Şehirle ilgili.: BELEDİ

Şehirlerarası yolların iki tarafında yayaların yürümesine ve taşıtların trafiği aksatmadan durabilmesine yarayan çakıl veya toprak yol.: BANKET

Şehre yakın çevre.:BANLİYÖ

Şehvet.: BAH

Şehzadenin hükümdar olarak tahta çıkması.:CÜLÜS

Şeker hastalarının şeker yerine kullandığı,maden kömürü katranından elde edilen beyaz bir toz.:SAKARİN

Şeker kamışı veya şeker pancarından elde edilen bir tür şeker.: SAKAROZ

Şeker kamışı. : NAL

Şeker kamışından elde edilen sert bir içki.:KALİTEA

Şeker kamışından yapılan bir içki.:ROM

Şeker karıştırılarak pişirilmiş meyve ezmesi.:MARMELAT

Şeker posası. :  MELAS

Şeker ve nişasta ile yapılan bir tür tatlı. :   REŞİDİYE

Şekerci boyası. :  AMERİKAN ÜZÜMÜ

Şekeri çok bir tür yer elması.:BADAT

Şekerin yakılmasıyla yapılan şekerleme.:KARAMELA

Şekil,biçim bilgisi. :  MORFOLOJİ

Şeriat gereği,nikahta erkeğin kadına verdiği mal yada para. : MİHR   

Şeyh Abdülkadir Geylani tarafından on birinci yüzyılda kurulan bir tarikat.:KADİRİLİK

Şık,lüks ve gösterişli,bir törene,bir davete uygun giyim tarzı.Fantezi ve öğleden sonra giyilebilecek kadın giysisi biçimi. : ABİYE

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 10 Mart 2009, 21:33:43
Şiddetli acı ve sıkıntı.:EZİNÇ

Şiddetli yağmur. : BORAN

Şii mezhebinin bir kolu ve bu koldan olanların inancı.: RAFIZİLİK

Şiir. :   YIR  : POEM

Şili plakası.: RCH

Şimşek.  :   BALKIR

Şişman,semiz. :   SEMEN

Şişmanca,kısa boylu,yapılı. :  TIKNAZ

Şom ağızlı,kara haberci. : NAİ

Şubat sonlarında,sırayla havaya,suya ve toprağa düşerek oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi.:CEMRE

Şüphe,kuruntu.: VESVESE

Şüphe.: ŞEK

Şüpheli,kuşkulu. : MEŞKUK

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:18:54
--- T ---


Tabaklanarak boyanmış ve cilalanmış deri.:SAHTİYAN

Tabanı meşinden olan mest.Edik.: LAPÇİN

Tabanı tahtadan yapılmış deri ayakkabı.:GALOŞ

Tabiat,huy.  :  HASLET

Tabut. :   SAL

Tac Mahal’in bulunduğu kent. : AGRA

Tadarak kontrol etmek.:DEGÜSTASYON

Tadı ekşimiş ve buruk olan.  :  KEKRE

Tadı ve kokusu karabibere benzeyen bir tür baharat.:KAKULE

Tahıl için kullanılan sekiz kiloluk ölçek. :  ŞİNİK

Tahıl kuyusu. :   SARPIN

Tahıl tepsisi. : EVSECEK

Tahıl unlarından nişasta çıkarıldıktan sonra geri kalan albüminli madde.:GLUTEN

Tahıl yığını. : ÇEÇ

Tahılı aletler kullanarak başaktan ayırma işi.:HARMAN

Tahılı saman ve kavuzlardan ayırmaya yarayan,kıldan veya kamıştan yapılmış elek.:TEPİR

Tahılın taş ve samanla karışması./Harmanda ürün kalıntısı. : AFARA

Tahin,nohut,patates ve soğanla yapılan meze.:TOPİK

Tahitili kadınlardan esinlenerek oluşturulmuş bir plaj giysisi.  Üzerinde basılı büyük motifler bulunan ve Tahiti’de  göğsün üstünde yada belde düğümlenerek  giysi olarak kullanılan kumaş parçası. : PAREO

Tahminen.: TAKRİBEN

Tahsildar.:CABİ

Taht. : ERİKE

Tahta ayakkabı. Tek bir tahta parçadan yada tahta parça üzerine tutturulmuş kösele bir üstlükten oluşan ayakkabı. :   SABO

Tahta kılıçlarla yapılan Japon dövüş sporu.  :   KENDO

Tahta maşa. : ŞAKŞAK

Tahta perde. :  DARABA

Tahta ve kereste biçmeye yarayan,elektrik ve su gücüyle çalışan büyük bıçkı. : HIZAR


Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:19:28
Tahtacılar da denilen  konar  göçer Türk topluluğu. : AĞAÇERİLER

Tahtadan parçaları uç uca takılı,uzun bir boru biçiminde,perdeli bir üflemeli çalgı.:FAGOT

Tahtadan topları,tokmaklar yardımıyla bazı kurallara uyarak ve belli bir yolu izleyerek küçük kemerlerin altından geçirmeye dayanan oyun.:KROKET

Taka’dan büyük,baş ve kıç tarafı yukarı kalkık bir çeşit Karadeniz teknesi.:ÇAPAR

Takadan büyük,baş ve kıç tarafı yukarı kalkık bir çeşit Karadeniz kayığı.:ÇAPAR

Takdim etme. : LANSE

Takım yıldız. : ALTIKARDEŞ

Taklit.:İMİTASYON

Takunya. :  NALIN

Talih,şans,  uğur.. : NEVAL : KUT

Tallı bitkilerin,çoğu sularda yetişen ilkel yapıdaki örneklerine verilen genel ad.:: YOSUN

Tam olgunlaşmamış ekin.:ALACATEK

Tam tersine.:BİLAKİS

Tambura benzeyen maden gövdeli bir saz türü.:CÜMBÜŞ

Tan ağartısı.:SEHER

Tan. :  SEHER

Taneleri hayvan yemi olarak kullanılan ve mercimeğe benzeyen bir bitki.:BURÇAK

Taneleri için yetiştirilen ve dıştan bakıldığında mısırı andıran tarım bitkisi. : SORGUN

Tanelerin içini kurum karası bir tozla dolduran ekin hastalığı.:RASTIK

Tanınmış,bilinen. : MARUF

Tanısızlık : AGNOSİ

Tanıtma filmi.:FRAGMAN

Tanıtma yazısı.: JENERİK

Tanıtmalık.: PROSPEKTÜS

Tanrı birliği.:VAHDANİYET

Tanrı korusun. :  MAZAllah

Tanrı saygısı ve ahret kaygısından ötürü günah işlemekten titizlikle kaçınma.:VERA

Tanrı yoluna girme. / Tövbekar olma. : İNABE
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:22:08
Tanrı,sahip,efendi,azat olmuş köle,terbiye eden. : MEVLA

Tanrı,tanrıça,evrenin doğuşu ile ilgili düşsel,alegorik anlatımı olan halk öyküsü. :  MİTOS

Tanrı. : ÇALAP  : OGAN : YEZDAN

Tanrıcılık.: TEİZM

Tanrının insan ruhlarını yarattığı zaman.:ELEST

Tanrıtanımaz(Ateist). :   ATE

Tanrıya boyun eğme,gönlü saygı ve korkuyla dolu olma.:HUŞU

Tanrıya eş koşma. : ŞİRK

Tanyerinde güneş doğmadan önce beliren kızıllık. :  FECİR

Tanzanya plakası.  :  EAT

Tanzimat’tan Meşrutiyet’e kadar Türkiye’de kullanılan,yakası kapalı bir tür redingot.:İSTANBULİN

Tanzimat’tan sonra kolağası rütbesine eşit olan sivil unvanı.:RABİA

Tarım işçisi.:RENÇBER

Tarıma zararlı bir böcek. : MANAS

Tarımda bir yılda elde edilen herhangi bir ürünün toplamı.:REKOLTE

Tarih  öncesi dinsel  konu  ve  kahramanlarla  ilgili  olağanüstü  olayları konu alan şiire verilen ad.  :  DESTAN

Tarih öncesi çağlarda tanrılara adak olarak sunulan heykelciklere verilen ad.: İDOL

Tarihi olayların zaman bakımından sırası.:KRONOLOJİ

Tarihsel coğrafyada Anadolu’nun Lykia bölgesinde,kalıntıları Fethiye ilçesi yakınlarında bulunan antik kent.:TLOS

Tarihte Kırım Hanlığında veliahta verilen unvan.:KALGAY

Tarihte kölelerden kurulu bir asker sınıfı.:KÖLEMEN

Tarihte,demirden veya tunçtan dökülmüş,yuvarlak ve boş olan, içine patlayıcı maddeler doldurulup havan topu veya elle atılan yuvarlak bir tür bomba. : HUMBARA

Tarihte,Rumeli’de oturan Rumeli fatihlerinin torunlarına,bölge fethedildikçe Anadolu’dan getirilerek buraya yerleştirilenlere ve bunlardan oluşturulan askeri örgüte verilen ad.:EVLADIFATİHAN

Tarikat ehlinin başlığında bulunan kabarık dilimler. :  TERK

Tarikatlarda şeyhlik makamı. : POST

Tarikattan olanların barındıkları, ibadet ve törenleri yaptıkları yer.: DERGAH

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:22:40
Tarla faresi. : GELENİ

Tarla,bahçe gibi yerlerde ağaç dallarından örülmüş barınak. : ÇARDAK

Tarla,bahçe,bağ gibi yerlerden toplanan üründen arta kalanlar.:TARAŞ

Tarlada açılan su yolu,tarlayı sulamakta kullanılan tahta oluklar.: ABARA

Tarlada saban izi. : ABARA

Tarlaya atılan tohumu örtmek için gezdirilen,ağaçtan geniş sürgü.:TAPAN

Tarsus yakınlarında dinlence yeri olarak kullanılan ünlü yayla. : NAMRUN

Tarz.:STİL

Tasarı.  :   LAYİHA

Tasavvuf ve tekke müziğinde bir form. : SAVT

Taslak. :  ESKİZ

Tasvir. :  BETİM

Taş bilimi.:LİTOLOJİ

Taş dibek.: SOKU

Taş kırıntısı. :  MICIR

Taş levreği. : MİNAKOP

Taş silindir .  :  LOĞ

Taş veya ağaçtan yapılmış büyük havan.:DİBEK

Taş veya mermerden oyma mezar.: LAHİT

Taş veya tuğladan yapılmış olan. :  KAGİR

Taş.: SENG

Taşçı kalemi.: MİNKAR

Taşınabilir yatak.: SEDYE

Taşınır tahta perde. :   PARAVAN

Taşıtlara yolun açık veya kapalı olduğunu göstermek üzere renkli levhalar  ya da  ışıklarla işaret veren dikme. :   SEMATOR

Taşıtlarda lastiklerin takıldığı tekerleğin çember biçimindeki bölümü.:JANT

Taşıyan,yüklü. : HAMİL

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:23:11
Taşizm de denilen soyut resim anlayışı.:LEKECİLİK

Taşlama, iğneli söz. :   TARİZ

Taşların yapısını inceleyen bilim.: LİTOLOJİ

Taşların yüzlerini düzlemede kullanılan çekiç.:BUCARDA

Taşlayarak idam cezası. :  RECİM

Tatlı su ıstakozu.:KEREVİT

Tatlı su levreği.:PERKİ

Tatlı sularda yaşayan bir tür gelincik balığı . :  LOTA

Tatlı sülümen. : KALOMEL

Tatsız tuzsuz yiyecekler için kullanılan söz. Çürük yumurta  gibi kokan. :   SASI

Tavan tahtaları arasına konulan ince tahta.:ŞÜŞE

Tavla oyununda pul dizilen yer. :   KAPI

Tavlada üç sayısı. : SE

Tavuğun göğüs etiyle hazırlanan ve pişmiş hamurla yenen bir tür çorba.:ARABAŞI

Tavuğun istenilen yere yumurtlamasını sağlamak için kullanılan beyaz taş. : FOL

Tavuk kümesi.: PİN

Tavuk yada dana etiyle yapılan bir tür yemek. :   ŞNİTZEL

Tavuk,balık,dana ve kuzu etlerinin kemiklerinin çıkartılarak dilimlere ayrılması.:FİLETO

Tavukbalığı.:MEZGİT

Tayland’ın eski adı. :   SİYAM

Tayland’ın para birimi.:BAHT

Taze soğan ve marulla pişirilmiş kuzu eti yemeği.: KAPAMA

Tazelik,sevinç. :   NÜZHET

Tecrübeli oyuncu. :  VETERAN

Tecrübeye dayanan.:AMPİRİK

Tedirgin.:BİZAR

Tefecilik. Bir malı  çok fazla karla satma. : MURABAHA

Tehlike durumu,imdat,yardım.:CAR
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:25:19
Tehlike sınırı.:RUBİKON

Tehlikeli durum.: VARTA

Tehlikeli son.:VEHAMET

Tehlikesiz salgı bezi uru. : ADENOM

Tek at koşularak çekilen,üzeri kapalı,yanları açık bir tür araba. :   PARAŞOL

Tek başına oynanan bir iskambil oyunu.: SOLİTER

Tek bir mekanda geçen TV komedi dizilerine verilen ad. :   SİTCOM

Tek deste kağıtla oynanan bir iskambil oyunu. :   PİNAKİ

Tek düze,monoton.:YEKNESAK

Tek hörgüçlü deve. :  HECİN

Tek kağıt tabaka üzerine basılan 16 sayfalık kırılmış kitap parçası.:FORMA

Tek kişilik halk oyunu. : ALMADERE

Tek kişilik ve yelkenli yarış teknesi. :  FİNN

Tek kurşun atan bir çeşit tüfek.:MARTİN

Tek odalı daire.: STÜDYO

Tek parça hayvan postundan yapılan ceket.  :GOCUK

Tek tip,küçük,tek kişilik ve yelkenli yarış teknesi.:FİNN

Tek tohumluk kuru meyve. :  AKEN

Tek tük ağaç bulunan kayalık.  :   GER

Tek ve belirli bir yıldız.  :  KEVKEP

Tek veya çok hücreden oluşan,vücudun bütün dış ve iç yüzeylerini kaplayan doku.:EPİTEL

Tek,eşsiz,biricik.:YEKTA

Tekelci sermayedarlığa dayalı ortaklıklar birliği.:TRÖST

Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri.:DALAK

Tekke edebiyatında,insanın Tanrıdan çıkıp tekrar Tanrıya döneceğini işleyen şiir türü.:DEVRİYE

Tekli. :   SİNGLE

Tekne ziftleme.  :  KALAFAT

Teknelerde hamuru kazımaya yarayan araç.:ISIRAN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:27:43
Teknelerle suyun dibinde sürüklenerek çekilen, geniş ağızlı balık ağı. : TROL   

Tel durumundaki gümüşü,altını örerek veya bir şey üzerine kakarak yapılan iş.:TELKARİ

Tel,kurşun boru gibi uzun ve bükülebilir şeylerin halka biçiminde sarılmasıyla yapılan bağ.:KANGAL

Telgraf alfabesi. :   MORS

Telgraf işaretlerini göndermek için,bir devredeki akımı kesmekte veya yeniden vermekte kullanılan araç.: MANİPLE

Telkin yolu ile uyutmak.:İPNOTİZMA

Telli balıkçıl. : OKAR

Telli bir Azeri çalgısı. : TAR

Telli çalgılarda üzerine tellerin bindiği köprü.:EŞİK

Tellür’ün simgesi. :   TE

Temel niteliğinde olan. :ASAL:ESASİ

Temel. :  BAZ

Temeli taklide dayanan sözsüz oyun. : MİM

Temiz kalpli.:OĞUZ

Temiz,iffetli. : AKMAN

Temiz,namuslu anlamında yerel sözcük. :  ARCA

Temiz,namuslu.:SİLİ

Temiz,temiz ahlaklı.: NEZİH

Teneşir,sedir,peyke. : KEREVET

Teneşir. : SALACAK

Tenis ve golfde,topa yanlamasına vurulan darbe.:SLİCE

Tenise benzeyen ve bir tür tüylü topla oynanan oyun.:BADMİNTON

Teniste hızlı,iyi,karşılanamayan servis atışı. : ACE

Teniste topun çizdiği yol.Topu rakibin arkasına düşürmeyi amaçlayan vuruş. :  LOB

Teori.  :  KURAM

Tepelikli bir papağan. :  MAKADU

Tepesi dar,kenarları geniş,kulak hizasına değin uzanan basık bir fes türü.  :  AZİZİYE

Tepki.:AKSÜLAMEL
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:28:11
Ter.: ARAK

Terazi gözü. :  KEFE

Terazi. : MİZAN

Teraziyi denklemek için hafif gelen gelen kefeye konulan ağırlık.:ABRA

Terementi ağacının tohumu.: MENEVİŞ

Termofor. :   BUYOT

Ters,aksi. : PAHAL

Tersinden de aynı şekilde okunan sözcük yada tümce (pay ederek iki kerede yap örneğinde olduğu gibi ) . : PALİNDROM

Terzilikte ölçü almak için kullanılan,genellikle 1,5 m uzunluğunda şerit metre.:MEZURA

Terzinin belli bir ölçü ve örneğe göre kumaşa biçim vermesi işi,kesim.:FASON

Tesadüf. :   RAST

Tez canlı,içi tez,ivecen.:ACUL

Tezat.:ANTAGONİZMA

Tezhipçilerin altını dövmeleri sırasında tirşenin kenarlarından dışarı taşan parçalara verilen ad.:RAMAD

Tıbbın sindirim sistemi hastalıklarını inceleyen dalı.:GASTROENTOROLOJİ

Tığ.:BİZ

Tımar. :  ZEAMET

Tınlama.: TANİN

Tıp dilinde akciğer veremine verilen ad. :  FTİZİ

Tıp dilinde belsoğukluğu hastalığına verilen ad.:GONORE

Tıp dilinde bere ,morarma,çürük anlamında kullanılan söz. :  EKİMOZ

Tıp dilinde bir ilacın ağızdan alınacağını belirten terim. : PEROS

Tıp dilinde ergenlik,buluğ anlamında kullanılan sözcük. : ADOLESAN   

Tıp dilinde felçli anlamında kullanılan sözcük. :   PARALİTİK

Tıp dilinde idrar salgısının azalmasına verilen ad.:ANÜRİ

Tıp dilinde ishal.  :   DİYARE

Tıp’ta kuvvetsizlik: ADİNAMİ

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:28:47
Tıpta deli dana hastalığının kısa yazılışı.: BSE

Tıpta iştahsızlık.:ANOREKSİ
        

Tıraş etme,kazıma.:YÜLÜME

Tırnak kemirme hastalığı. : ONİKOFAJİ

Tırnak,boynuz,kıl gibi üst deri ürünü olan yapıları oluşturan proteinli madde. :  KERATİN

Tırnak.:CIRNAK

Tırpana balığı. Yan kanatları vücuduna yapışık,uzun kuyruklu,iri bir balık. : RİNA

Tibet antilobu. : KİRU

Tibet öküzü. :   YAK

Tibet ve Keşmir’de hircus türü keçinin tüyleriyle dokunan ve özellikle şal yapımında kullanılan çok yumuşak bir dokuma.: PAŞMİNA

Tibet’in merkezi olan kent.  :   LHASA

Tibetlilerin alfabelerine verdikleri ad.:DBUÇAN

Ticaret gemilerinde tayfaların başı.:LOSTROMO

Ticaret mallarını saklamak için rıhtımda yapılan büyük depo.: DOK

Ticari değer taşıyan yaprak tütünlerin düşük kaliteli olanı.:KAPA

Ticari malların geçici olarak konulduğu yer. :SUNDURMA

Ticari senetlerde,ödemeden sorumlu olanların ödememesi halinde üçüncü bir kişinin alacaklılara senet bedelini ödeyeceğine ilişkin verdiği güvence.  :   AVAL

Tifo gibi bazı hastalıklara eşlik eden kas zayıflığı.:ADİNAMİ

Tiftikten yapılan bir cins ince kumaş.:ŞALİ

Tilki,samur,tavşan gibi hayvanların karın taraflarından elde edilen kürk. :   NAFE

Tilkinin ense postu kürkü. : CILKAVA

Tipo baskıda kullanılmak amacıyla,üzerine kabartma olarak bir kompozisyon yada resim kopya edilmiş madeni levha. :  KLİŞE

Tire ve Ödemiş ilçelerine özgü bir tür bilye oyunu.: LEK

Tirsi balığı. : ALOSA

Titrek,titreyen.  :   LERZAN

Titreme korkusu.: TREMOFOBİ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:29:22
Titreme,ürperme. : RAŞE

Titreştirilince ana seslerden birini veren çelik alet.:DİYAPOZON

Tiyatro oyunları yazma sanatı.: DRAMATURGİ

Tiyatro sahnesine ilk çıkan Müslüman Türk kadını. : AFİFE JALE   

Tiyatro ve sinemada teknik ustalıkla yapılan hile. :  TRÜK

Tiyatroda sahne. : ŞANO

Tiyatrolarda oyunu alkışlamak için parayla tutulan kimse. : KLAKÖR

Tohum için ayrılmış tahıl,tohum.:BİDER

Tohumda embriyonu kaplayan etli bölüm.: ÇENEK

Tohumlarından elde edilen yağ,yapay kauçuk yapımında kullanılan bir bitki.:KOLZA

Tohumlarından kandil yağı,çiçeklerinden sarı boya çıkarılan otsu bir bitki. : REZEDE

Tok ve kalın ses. :  DAVUDİ

Tokat’ın Pazar ilçesinde,sarkıt ve dikitleriyle ünlü bir mağara.:BALLICA

Tokat’ta yetişen ve kaliteli bir şarap elde edilen beyaz üzüm çeşidi. : NARİNCE

Tokyo kentinin eski adı.  :   EDO

Tombala kartı. : KARTELA

Ton balığı. : ORKİNOS

Topal,aksak.  :  LENG

Topallık,aksayarak yürüme.  :   ARECAN

Toplam olarak.:CEMAN

Toplama,toplanma.:CEM

Toplanma,birleşim. : İNİKAT

Toplar damar.:VERİT

Toplardamar genişlemesi. :   VARİS

Toplardamarlarda iç zar iltihabı.:FLEBİT.:FİLİBİT

Toplu geziler için yapılmış büyük otobüs.: OTOKAR

Toplu olarak.:CEMAN

Topluluk.:CUMHUR
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:35:13
Toplum yaşayışından uzaklaşarak tek başına yaşama.:UZLET

Toprağı derince kazarak altını üstüne getirmek.  :  KİRİZMA

Toprağı kazıp siper yapmak.:ORAMAK

Toprağın nemi. :  ÖL

Toprağın suyunu çekerek yerin bataklık duruma gelmesini önleyen bir ağaç. :   OKALİPTÜS

Toprak Aşınması.  :  EROZYON

Toprak evleri sıvamak için kireç yerine kullanılan bir tür toprak.:AKTOPRAK

Toprak içinde yumru biçiminde yetişen,yenilebilen bir bitki,yer mantarı,keme.:DOMALAN

Toprak nemi.:DARBIZ

Toprak ve kireçle karışık kırıntılar,yapı döküntüsü.:MOLOZ

Toprak yığını,küçük tepe.:HÖYÜK

Toprak,kum ve saman elemeye yarayan iri delikli kalbur :ABARA

Toprak.:TURAB

Topraktan çıkıp büyüyen. : NABİT

Topraktan yapılmış tencere.:ÇÖMLEK

Toptan,götürü iş,yazılı anlaşma. : KESENE

Topu kısa aralıklarla veya yavaş yavaş vurarak ileri götürmek.:DRİPLİNG

Topun gerisini kapayan kapak. : KAMA

Topuz biçiminde yaprakları olan,yapraklarının üst yüzeyi,böcekleri yakalayan yapışkan tüylerle örtülü bitki.:DROSERA

Torba biçiminde dikilmiş yorgan çarşafı.:NEVRESİM

Tornacılıkta,bir deliğin ağzını genişletmeye yarayan çelik alet.: FREZE

Torun,evlat.:HAFİD

Toryum’un simgesi. :   TH

Toy,acemi.:ÇAYLAK

Toynaklı  memelilerin  bir çoğunun  başında  bulunan,sert maddeden oluşmuş uzantıya verilen ad. :   BOYNUZ

Toz bulutu.NAK

Toz emici alet.: ASPİRATÖR
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:35:42
Toz fırtınası.: TOZAK

Tömbeki denilen bir cins tütünün dumanının sudan geçirilerek içilmesini sağlayan araç.:NARGİLE

Töre bilimi,ahlak. Bir kimsenin davranışlarına temel olan ahlak ilkelerinin tümü.  :  ETİK

Tören ve alaylarda padişahın,vezirin yanında yürüyen görevliler.:ŞATIR

Tören yapılan taş masa. :   SUNAK

Tören,merasim. Genellikle resmi yerlerde,resmi işlerde uyulması gereken kural,yol ve yöntemlerin tümü. : SEREMONİ

Tövbe etme.:İNABE

Trabzon hurması da denilen tropikal bir meyve. :   KAKİ

Trabzon ilinde bir yayla.  :  LİŞER

Trabzon ve Rize yöresinde karabatak denilen deniz kuşuna verilen ad.: KUKARMA

Trabzon’un Akçaabat ilçesinde bir göl.: SERA

Trabzon’un Çaykara ilçesinde,1989’da tabiat parkı kapsamına da alınan,doğal güzelliğiyle tanınmış göl.:UZUNGÖL

Trafik. : SEYRÜSEFER

Traktör veya kamyonlara,daha çok yük taşımalarını sağlamak için takılan araba.:TREYLER

Tren istasyonlarında tren yolu boyunca uzanan,inilip binilen yüksekçe döşeme.:PERON

Triko eşyaların yakasını yapmada kullanılan makine. :   REMAYÖZ

Tropik bölgelerde yetişen,bazı erguvangillerden çıkarılan ve cila yapımında kullanılan bir çeşit reçine.:KOPAL

Tropikal  bölgelerde   yetişen   ve   yapraklarından  değerli  bir  tekstil  elyafı  elde  edilen  bitki. :SİSAL

Tropikal Afrika’da yaşayan ve göbekli domuz da denilen hayvan.:PEKARİ

Tropikal Afrika’da yetişen bir ağaç. :  AZOBE

Tropikal Afrika’da yetişen bir ağaç.: OKAN

Tropikal Afrika’da yetişen ve açık damarlı,siyahımsı esmere dönüşen esmer renkte,daha çok kaba dokulu,sert ve ağır bir odun veren ağaç. : VENGE

Tropikal Afrika’da yetişen ve odunu doğramacılıkta  marangozlukta kullanılan  ağaca verilen ad. : EKABA

Tropikal Afrika’da yetişen ve odunu doğramacılıkta kullanılan bir ağaç.  :  LİMBALİ

Tropikal Afrika’da yetişen ve odunu kolay işlenen büyük bir ağaç. : İROKO

Tropikal Afrika’da yetişen ve odunu marangozlukta ve kaplamacılıkta kullanılan çok büyük ağaç.: MAKORE
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:36:10
Tropikal Afrika’da yetişen ve Ohi de denilen ağaç. :  BA

Tropikal Amerika ormanlarında yaşayan bazı etçil küçük memelilerin ortak adı.:OLİNGO

Tropikal Amerika’da yaşayan kimi hafif gagalı kuşların ortak adı.:TUKAN

Tropikal Amerika’da yaşayan küçük bedenli akbaba.:URUBİ.:URUBU

Tropikal Amerika’da yaşayan tavuğa benzer bir kuş.: TİNAMU

Tropikal Amerika’da yaşayan,eflatunla karışık gri ve esmer renkte,15 cm boyunda büyük gece kelebeği cinsi.: EREBUS

Tropikal Amerika’da yetişen çok sert bir ağaç.:VERA

Tropikal bölgelerde bulunan asalak olmayan guguk kuşu.:KUKAL

Tropikal bölgelerde yaşayan kimi kertenkelelerin ortak adı.:VARAN

Tropikal bölgelerde yetişen bir ağaç.:OBEŞE

Tropikal bölgelerde yetişen ve nişastaca zengin yumru kökleri yiyecek olarak kullanılan bitki.:YAM

Tropikal bölgelerde yetişen ve yumruları besin olarak kullanılan bir bitki.: TARO

Tropikal bölgelerdeki denizlerde kesiksiz esen bir takım rüzgarların adı.:ALİZE

Tropikal denizlerin az derin sularında yaşayan bir yengeç cinsi. :  RANİNA

Tropikal ormanlarda yaşayan tavuğa benzer bir kuş. : TİNAMU

Tuğla ve harçla örülmüş,alttan obruk,yarım silindir biçiminde tavan örtüsü.:TONOZ

Tuğlaların harçla doldurulup düzeltilen aralığı. :   DERZ

Tulum.:TULUK

Tumturaklı konuşma. : AYTA

Tuna  nehrinde  hafif  savaş  gemisi  olarak  veya  yük  ve  insan  taşımakta  kullanılan  bir çeşit gemi. : NASAD

Tuna ırmağında kullanılan bir çeşit yolcu gemisi. : ORANSA

Tunus kıyılarında kullanılan üç direkli yelkenli tekne. : ÇİTİHA

Tunus’un plakası. : TN

Turfanda zamanı. : MEYA

Turku’nun İsveç’teki adı. :  AB O

Turna türü.:KARKARA

Turpgillerden,yağlı tohumlu mevsimlik bir bitki : KOLZA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:42:07
Turşusu yapılan bir tür soğan. :  INCALIZ

Turunçgillerden tadı acımsı bir meyve,greyfurt.:ALTINTOP

Tutak,sap.: KABZA

Tutam.:FİSKE

Tutturgaç:. ATAŞ

Tutuk dilli,pepe. : PEPEME

Tuzak,kapan. : FAK

Tuzlalarda deniz suyu çekilen bölüm. :   TAVA

Tuzlanmış ve deri tuluma bastırılmış peynir. : OLAMAN

Tuzlu hamurdan yapılan ince uzun çubuk,tuzlu çubuk.:BATONSALE

Tuzsuz taze peynirden nişasta ve pirinç unu konarak yapılan bir helva.:HÖŞMERİM

Tüberküloz tedavisinde kullanılan bir antibiyotik.  :   KANAMİSİN

Tüccar.:BEZİRGAN

Tüketici. : MÜSTEHLİK

Tükürükte bulunan ve nişastanın sindirilmesine yarayan enzim. : PTİYALİN

Tülbent ile patiska arası ince patiska arası ince pamuklu bir bez. :MERMERŞAHİ

Tümden çıplak olarak açık havada yaşamayı savunan öğreti.:NÜDİZM

Tümevarım.  :  ENDÜKSİYON

Tümör.: UR

Türk  müziğinde  bir  makamı, kendi  perdelerinden  daha  tiz  yada  pes  perdelerde  çalma işi.: ŞETARET

Türk aşıklık geleneğinin ve aşık edebiyatının etkisiyle Anadolu’da ve Azerbaycan’da yetişen,Türkçe ve Ermenice şiirler söyleyen,öyküler anlatan Ermeni asıllı aşıklara verilen ad.:AŞUK:AŞUĞ

Türk Halk Müziğinde  bağlama ailesinden çalgıların en küçük boylusu.Tezene ile çalınan iki yada üç telli halk sazı. : CURA

Türk halk müziğinde bir türkü türü.:UZUNHAVA

Türk Halk Müziğinde kullanılan cura,bulgari,bağlama gibi telli ve çalgıçla çalınan çalgıların genel adı. : TAMBURA

Türk kentlerinin çoğunda,surla çevrili alanın dışında kalan yerleşmelere verilen ad.:TAHTAKALE

Türk lehçelerinden biri.:ÇUVAŞÇA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:44:15
Türk müziğinde az kullanılmış pek az bilinen bir zurna türü.: ASAFİ

Türk Müziğinde bileşik makam. :  NİKRİZ

Türk müziğinde bir makam adı.  :   KARCIĞAR : ARAZBAR : REHAVİ

Türk Müziğinde bir makam.  :   EVİÇ:EVCARA  .:  SUZİNAK

Türk müziğinde bir makam.  :  BAYATİ:  ISFAHAN:  MAYE: ACEMAŞİRAN

Türk müziğinde bir makam. : NEVA .: IRAK: SABA: SUZİDİLARA

Türk müziğinde bir makam.: ARAZBAR

Türk müziğinde bir makam.: CANFEZA.:NİKRİZ.:BUSELİK

Türk müziğinde bir makam.: HİSAR.:SUZİDİLARA.:UZZAL.:ZAVİL

Türk müziğinde bir makamdan yada bir usulden başkasına geçmek.  :  GEÇKİ

Türk müziğinde bir oyun havası.: SİRTO

Türk Müziğinde bir usul. : NEMEL  .: REMEL

Türk müziğinde birleşik bir makam.:NEVESER

Türk müziğinde fasıl topluluğuna verilen ad. : İNCESAZ

Türk müziğinde iki makamın ortak adı.:REHAVİ

Türk müziğinde kullanılan zilsiz büyük tef.:BENDİR

Türk müziğinde oldukça kıvrak bir usul. :  AKSAK

Türk tuluat  tiyatrosunda baş komik görevindeki uşak tiplemesi. Hımbıl,alık. : İBİŞ

Türk Üniversitelerinde en az beş yıl profesörlük yapmış,bilimsel çalışmalarıyla kendini tanıtmış öğretim üyeleri arasından seçilerek bir kürsünün yönetimiyle görevlendirilen kimseye verilen unvan.:ORDİNARYÜS

Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınır kapısı. :  ESENYAYLA

Türkiye ile Ermenistan arasındaki sınır kapısı.:ALİCAN

Türkiye ile Gürcistan arasındaki sınır kapısı.:TÜRKGÖZÜ

Türkiye ile İran arasındaki gümrük kapısı.:GÜRBULAK

Türkiye’den göç eden Yunanlıların oluşturduğu  müzik türü. : REMBETİKO

Türkiye’nin 4. Büyük gölü. : EĞİRDİR

Türkler anlamında eski sözcük. :  ETRAK

Türklere özgü bir şekerleme.:LOKUM

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:45:16
Türklerin egemen olduğu yerlerde yaşayan Arap ve İranlılara verilen ad.: TAT

Türkmenistan’da bir kent. :  MARİ

Türkmenistan’da dokunan değerli bir halıya verilen ad. : YOMUT

Türkmenistan’da eski Orta Asya kenti.:MERV

Türkmenler arasında oynanan bir halk oyunu. :  TEREKEME

Türlü bitkilerin yaprak ve kabuklarıyla kokulandırılmış acımtırak bir içki. : AMER

Türlü dokuma maddelerinden yapılan ince halat.:URGAN

Türlü eşya ve öteberinin satıldığı Pazar yeri.: SATAK

Tütsü kabı.:BUHURDAN

Tütün dumanının bıraktığı yağlı kir.: ZİFİR

Tütün fidelerini örtmek için kullanılan hasır veya ottan örtü.:KAPANCA

Tütün fidelerinin yetiştirildiği yatak. : ANDAL

Tütün hevengi,tütün dizmek,kurutmak ve işlemek için kullanılan üstü kapalı sergi. . :ARAN

Tütün yaprağı dizesi.:YONGA

Tütün yaprağı dizisi. : PASTAL

Tütün yapraklarından çıkarılan ve sigarada bulunan zehirli madde.: NİKOTİN

Tütünleme suretiyle kurutulmuş ringa balığı.:FRİSA

Tüyleri kara,meyve ve böceklerle beslenen ötücü bir kuş.:KARATAVUK

Tüylü kundura derisi. : SÜET

Tüylü,kıllı çuha,kebe. :   BARAK

Tüysüz şeftali de denilen bir meyve. : NEKTARİN

Tüysüz,ince,sık dokunmuş yün kumaş.:ÇUHA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:49:35


--- U ---

Ucu  yanık odun. :  EKSİ: ESE

Ucu bucağı olmayan.:NAMÜTENAHİ

Ucu dövülüp fırça durumuna getirilen ve diş temizliğinde kullanılan ağaç. :  MİSVAK

Ucu halkalı cıvata.:MAPA

Ucuz,özenmeden ve bayağı cins ayakkabı yapan veya satan esnaf.:KAVAF

Uçabildikleri halde genellikle yürümeyi ve koşmayı yeğleyen 46 kuş türünün ortak adı.:TİNAMU

Uçaklarda pilot kabini .  : KOKPİT

Uçakların yanaştığı yer.  :APRON

Uçan avı bir noktaya çekmek için kullanılan içi doldurulmuş kuş.:PADALYA

Uçma korkusu.: AEROFOBİ

Uçuk sarı renkte,yağ kıvamında,güçlü patlayıcı özelliği olan bir madde.:NİTROGLİSERİN

Uçurum.  :   KALAR

Uçuş korkusu.:AVİOFOBİ

Uda benzeyen bir müzik aleti..  :   LAVTA

Ufak ateş tanesi.:CENGE

Ufuk. :ÇEVREN

Ufuklar.:AFAK

Uğur   Mumcu’nun  Politika   ve   Çivi   gazetelerinde   yazdığı   yazılarda   kullandığı   takma  ad. :MEHMET FERDA

Uğurlama.:TEŞYİ

Uğursuz. :   ŞOM  : MERET

Uğursuzluk. : FATALİTE

Uğursuzluk.: ŞEAMET

Ukrayna’nın başkenti. : KİEV

Ukrayna’nın plakası. :  UA

Ulaşım.:KORELASYON

Ulaştırma. :  İSAL

Ulusal yada yöresel konulardan esinlenerek oluşturulmuş müzik yapıtı.:RAPSODİ

Uluslar arası af örgütü. : Aİ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:50:47
Uluslar arası Basın Enstitüsünü simgeleyen harfler. :  İPİ

Uluslar arası Gazeteciler Federasyonu’nun kısaltması.:FİJ

Uluslar arası hukukta vatandaşlık hakkını kaybeden ve bir yenisini kazanamayan kimse,vatansız.: HAYMATLOS

Uluslar arası Meteoroloji Birliği. :   WMO

Umutsuz,karamsar. : MEYUS

Un elerken dökülmemesi için yere serilen örtü.  :   İTEĞİ

Un,süt ve balla yapılan bir tatlı.:MEMUNİYE

Un,süt,yumurta ile yapılan,ufak ve yuvarlak taneler biçiminde kurutulan hamur.:KUSKUS

Un,süt,yumurta,şeker veya pekmezle yapılan bir tatlı.:AKITMA

Un,yağ ve su ile elde edilen karışım,çorba sosu.(Süt ile yapıldığında ise beşamel adını alır).:MEYANE

Unutkan. : NESİ

Unutma. :  NİSYAN

Ur Keklik’de denilen ve Doğu Anadolu’da yaşayan keklik cinsi. :   KEVDERE

Ur.: NEOPLAZMA

Uranüs’ün bir uydusu.:ARİEL

Urları inceleyen bilim dalı. : ONKOLOJİ

Uruguay’ın başkenti.:MONTEVİDEO

Usanç,can sıkıntısı. : MELAL

Uskumru balığının kurutulmuşu. : ÇİROZ

Uskumru,sardalye,kolyoz gibi balıkların ufağı. :   VONOZ

Uskumru’nun 8-10 cm boyunda olanı.:VONOZ

Uskumrugillerden bir balık.: ORKİNOS

Uskumrugillerden,eti esmer,kılçıksız ve pulsuz bir balık.: PALAMUT

Uskumrugillerden,genellikle Akdeniz’de yaşayan ufak pullu bir balık.:AKYA
        

Uşak halısı ismi. :   SARPKİLİT

Uşak iline özgü,nişasta ve pekmezle yapılan bir tatlı.:PELVAZE

Ut,kanun,keman gibi çalgıların tellerini geren düğme.: MANDAL
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:51:25
Utanma duygusu. :   UT : AR

Uyak,kafiye. : REDİF

Uyanık,gözü açık. : SAK

Uyanık,uyumayan.:BİDAR

Uyanıklık. :   TEYAKKUZ

Uyarlama.: ADAPTASYON

Uydurma,gerçek olmayan,gerçekmiş gibi gösteren haber.: ASPARAGAS

Uygulanabilirlik.Yapılabilirlik. : FİZİBİLİTE

Uygun,yerinde,denk.:MEHEL

Uygur  Türklerince  11. asra  kadar  Çin’de  dokunan  çok  ince  kalite  ipek  duvar  halılarına verilen  ad. : KESİ

Uygur hükümdarlarına verilen san.  :  İDİKUT

Uyku hastalığı. : NARKOLEPSİ

Uyku ile uyanıklık arası bir durumda bulunmak,uyuklamak.: IMIZGANMAK

Uyku. :  HAB:  MENAM

Uyluk kemiğinin bilimsel adı.:FEMUR

Uyruk. :   TEBAA

Uyuklayan.  : IMIZGAN

Uyuşma,görüşme. : İTİLAF

Uyuşuk,miskin.:UYUNTU

Uz yazım. :  TELEKS

Uzaduyum. :   TELEPATİ

Uzak yerlere yolcu ve ticaret eşyası taşıyan yük hayvanı katarı. :  KERVAN

Uzakdoğu’da yetişen amerikan elmasından çıkarılan bir tür zamk./Vernik. :  LAK

Uzakta olan. :   ÜCRA

Uzaya giden ilk canlı köpek cinsi. :  LAYKA

Uzun  ve  tumturaklı  konuşma .: TİRAT

Uzun ağızlı balık. :   SARGANA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 12 Mart 2009, 21:51:55
Uzun boylu,zayıf,ince kimse.:KİKİRİK

Uzun boyunlu,kulpsuz,küçük rakı sürahisi.: KARAFA

Uzun kavkılı deniz yumuşakçası.: OTİNA

Uzun kemiklerin iki ucundaki şişkin kısım.  :   EPİFİZ

Uzun süre kadınsız kalan erkek,cinsel açlık çeken. : ABAZAN

Uzun süre saklanabilen yiyeceklerin genel adı.: ERZAK

Uzun süreli.:MEDİD

Uzun taneli bir pirinç türü.  :   BERSANİ

Uzun tecrübeler sonunda özel olarak ifade edilmiş ve halka mal olmuş söz,darbımesel.:ATASÖZÜ

Uzun tütün çubukların kullanıldığı çağlarda odanın ortasına yerleştirilen kül çanağı.:TAKATUKA

Uzun tüylü bir köpek cinsi. :   EPANYÖL

Uzun tüylü bir süs köpeği. : LULU

Uzun tüylü İngiliz köpeği.:SETER

Uzun tüylü kalpak. :   PAPAK

Uzun ve beyaz taneli bir üzüm cinsi.:DİRMİT

Uzun yapraklı palmiye. :   RAFYA

Uzun,çok ince,beyaz ve bol tüylü yapağısından dokumacılıkta yararlanılan bir koyun cinsi.:MERİNOS

Uzun,kıvırcık tüylü bir cins köpek.:KANİŞ

Uzun,sarı ve yumuşak saç. :  LEPİSKA

Uzunca kadın ceketi. :   TRUVAKAR

Uzunluğuna açılan yazma kitaplar : BEYAZİ

Uzunluğuna,boyun.:TULANİ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 14 Mart 2009, 21:23:05
--- Ü ---


Ücretle çalışan kimse.:ECİR

Ücretli Osmanlı askeri.:KAPIKULU

Üç ayaklı çember veya üçgen biçiminde demir destek.: SACAYAK

Üç Bergama Kralının ortak adı. : ATTALOS

Üç boyutlu sinema tekniği.:SİNERAMA

Üç direkli yelkenlilerde mizana direğinin en altta bulunan sereni.  :  FOA

Üç katlı bir balık ağı. : DİFANA

Üç telli bağlama.:YONGAR

Üç telli bir Rus sazı.:BALALAYKA

Üç telli ve perdesiz Japon lavtası. : SAMİSEN

Üç veya daha çok direği bulunan gemilerde  arka direk. :  MİZANA

Üç veya daha çok sayıda halat telinden elle örülerek yapılmış kısa ip. :   TİRNELE

Üç veya dört yaşına kadar olan dişi manda.:EVERE

Üçüncü jeolojik çağın,memelilerin oluştuğu dönemi.:EOSEN

Üçüncü Selim’in şiirlerinde kullandığı mahlas.:İLHAMİ

Üflemeli bakır çalgılardan oluşan orkestra.:FANFAR

Üflemeli bir çalgı. :   KEN  : KENA

Üflemeli bir çalgı.:KORNO.:ZURNA

Üflenerek çalınan perdesiz çalgı.:BORAZAN

Ülkeler. :MEMALİK

Ülser hastalığına verilen bir başka ad.:KARHA

Üniversite diplomasıyla doktora arasındaki akademik derece.:LİSANS

Üniversitelerde öğrencilerin ders seçme veya bırakma işlemi.:EKLESİL

Üniversitenin tüzel kişiliğini temsil eden,yönetiminden,öğretimin düzenli yürütülmesinden sorumlu kimse. :   REKTÖR

Ünlü Meksikalı ressam.( 1907-1954  yılları  arasında  yaşamış, ilkel   görünümlü,keskin  hatlı ve  parlak  renkli  kendi  portreleriyle  tanınmış, yaşam  öyküsü  sinemaya da aktarılmıştır).:FRİDA KAHLO

Ünlü,soylu. : ANGIN

Üreteç.  :  JENERATÖR

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 14 Mart 2009, 21:35:33
Ürkme.,insandaki etkisi açısından tanımlanan ışınım dozu birimi. : REM

Ürkü. :  PANİK

Ürünün üzerindeki fiyat etiketi.  :  BARKOT

Üst bitken.  : EPİFİT

Üst derinin en dış tabakası.:KORUN

Üstü galeta unu veya rendelenmiş peynirle kaplanarak fırına verilen yemekler için kullanılan sözcük.:OGRATEN

Üstü toprakla örtülü saman yığını. : NODA

Üstün nitelikte kadın sanatçı. :  DİVA

Üstünde hamur açılan,yemek yenilen tahta.:YASTAĞAN

Üstünde oturulan,yatılan,içi yünle,pamukla doldurulmuş döşek.:ŞİLTE

Üstüne kıyma,kıyılmış soğan ve baharat konularak fırında pişirilen pide.: LAHMACUN
        

Üstünkörü bir biçimde,geçici olarak onarma.:MERAMET

Üstünlük taslayan.:FODUL

Üstünlük. : FAİKİYET

Üşengeç. : ERİNCİK

Üzeri ekmek kırıntısıyla kaplanmış yiyecekler için kullanılan sözcük. :  PANE

Üzeri kırmızı parafinle  kaplanan bir tür peynir.:EDAM

Üzeri kırmızı,parafinle kaplı  bir tür peynir. :  EDAR

Üzeri meşin,halı gibi şeylerle kaplanmamış olan eyerin bölümü.:KALTAK

Üzerinde atlayarak ve sıçrayarak çeşitli hareketler  yapılan,çelik yaylar üzerine gerilmiş bez ve bu bez üzerinde yapılan spor. :   TROMBOLİN

Üzerinde bir çok fındık dalı bulunan dal.:ÇOTANAK

Üzerinde değişik renkler bulunan. : EBRULİ

Üzerinde döndüğü milden bağımsız olarak çalışan mekanizma. :  AVARA

Üzerinde film çevrilen stüdyo düzlüğü.:SET

Üzerinde gür ot biten,toprağı nemli düzlük.:ÇAYIR

Üzerinde kitap okunan,yazı yazılan,bazıları açılıp kapanabilen alçak,küçük masa.:RAHLE

Üzerinde kümbet biçiminde bir kapağı bulunan,oldukça büyük bir tür cep saati.:PİRYOL
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 14 Mart 2009, 21:40:22
Üzerinde maden dövülen,çelik yüzeyli,demir araç.:ÖRS

Üzerinde ölü yıkanan kerevet,salacak. :   TENEŞİR

Üzerinde yazı yazmaya,arasında evrak saklamaya yarayan deri kaplı altlık.:SÜMEN

Üzerinde yazıt veya kabartmalar bulunan dikilitaş. : STEL

Üzerine  rayların  yerleştirildiği , yere  enine  konulmuş  demir  veya  ağaç  parçaların  her  biri. :  TRAVERS

Üzerine besmele veya maşAllah yazılı altın nazarlık.:ARMUDİYE

Üzerine kumaş gerilerek nakış işlemeye yarar,çoğu dikdörtgen biçiminde olan çerçeve.:GERGEF

Üzerine rayların yerleştirildiği,yere enine konulmuş demir veya ağaç parçaların her biri.:TRAVERS

Üzerine resim yapılan bez. :   TUAL

Üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan eşya.: GLASE

Üzerine şilte serilerek yatmaya veya oturmaya yarayan sedir.:KEREVET

Üzerine yazı yazılan tabaklanmış  ceylan derisi. : RAK

Üzerleri  noktalarla  işaretli, dikdörtgen  biçiminde, 28  taşla  masa  üzerinde  oynanan  bir oyun.:DOMİNO

Üzerleri noktalı 28 dikdörtgen taşla oynanan bir oyun.:DOMİNO

Üzülme,üzüntü.:TEESSÜR

Üzüm bahçesi.  :   BAĞ

Üzüm kütüğü.: TAK

Üzüm suyunun damıtılmasından elde edilen rakı,pirinç rakısı: ARAK

Üzüm taşımaya yarayan tahta kap.. :  MAHRA

Üzüm yetiştiren.:BAĞCI

Üzüntü dert anlamında yerel sözcük. : GADA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 12:59:12
--- V ---


Vade. :   ÖNEL

Vadi. : KOYAK

Vahşi hayvan barınağı,kovuk. :  İN

Vahşi orman.:ECEME

Vakti gelmeden ölü doğan yavru.:BAĞAN

Vaktinden önce,erken doğmuş bebek.: PREMATURE

Vali  : İLBAY

Van  gölünün  kuzey  batısında  Muradiye  ovasında  Urartu  döneminden  kalma  kaleye verilen ad.  :  KEÇİKIRAN

Van Gölü kıyısındaki Urartu   kenti. : ABAİNDİ

Van’ın Erciş ilçesinde bir kaplıca.:HASANABDAL

Van’ın güneydoğusunda yüksek bir dağ kütlesi.:İSPİRİZ

Vantuz  : ÇEKMEN

Varisler. :  VERESE

Varlık bilim.: ONTOLOJİ

Varlıklı eski Rus köylülerine verilen ad.:KULAK

Varoluşçuluk.:EGZİSTANSİYALİZM

Varoluşu düşünceden çıkarsayan Descartes’çı akıl yürütme. :  COGİTO

Varsayım.:FARAZİYE

Vasıflar,nitelikler. :  EVSAF

Vasiyet etme. : İSA

Vaşak denilen hayvanın küçük bir türü.:ÜŞEK

Vazgeçmek. : FARİĞ OLMAK

Veba hastalığı. : TAUN

Vecize,kısa ve özlü söz. : LAKONİK

Vekil. : NAİP

Vekiller,bakanlar. :   VÜKELA

Veli.  :   EGE

Venedik Film Festivalinin yapıldığı küçük ada.:LİDO

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:00:56
Venedik gondolcülerinin söz ve müziği önceden yazılmadan,içlerinden geldiği gibi söyledikleri şarkı.:BARKAROL

Venezüella’nın para birimi.:BOLİVAR

Venüs gezegeni.  :  ÇOLPAN
        

Venüs,Çulpan.: ÇOBAN YILDIZI

Verem mikrobunu kapmış ama henüz hastalığa yakalanmamış zayıf vücutlu kimselerin vereme yakalanmasını önlemek için bakıldıkları sağlık kurumu.:PREVANTORYUM

Vergide kaynaktan kesme.:STOPAJ

Veri. : MUTA

Verimli toprak.:BİTEK

Verme,ödeme.  :  İTA

Veteriner  :  BAYTAR

Vezir kavuğu. : KALLAVİ

Vezir.  :   ASAF

Vietnam   krallık hanedanı. : LE : Lİ

Vietnam plakası. :   VN

Vietnam’ın para birimi.:DONG

Villa tipi küçük ev.: ŞALE

Virgül biçimindeki bakteri.:VİBRİYON

Viyolonsele verilen ad. :   ÇELLO

Vizon. :   MİNK

Voleybol.:UÇANTOP

Voleybolda yukarıdan aşağıya topu sertçe yere vurmak.:SMAÇ

Volga ırmağına tarihte verilen bir ad.: İTİL

Volkan bölgelerinde,belli aralıklarla su ve buhar fışkırtan sıcak kaynak.:GAYZER

Vurgun hastalığına karşı uygulanan emniyet durakları.:AKSONA:AKSUNA

Vurguncu,dalavereci.,spekülatör. : AFERİST

Vurma.:DARP


Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:01:33
Vuruşma,savaş. :  KITAL

Vücudu silindir biçiminde,gaga gibi ince uzun sivri ağızlı bir balık : ZARGANA

Vücudun herhangi bir yerinde oluşan şişkinlik.:BEZE

Vücudun mikroorganizmalara ve öbür yabancı maddelere karşı gösterdiği bağışıklığı inceleyen bilim dalı. :  İMMÜNOLOJİ

Vücutta doğuştan organ eksikliği veya yer değişikliği. :  EKTOPİ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:02:28
--- Y ---


Yaban armudu. : AHLAT

Yaban gülü.: NESTEREN

Yaban havucu.:KARAKAVZA

Yaban kazı.  :  LÖKEŞE:   SAKARMEKE

Yaban kedisi.:GAPAR.:OSELO

Yaban mersini. :  KEÇİ YEMİŞİ

Yaban sümbülü adıyla da bilinen bir kır bitkisi.:KEDİNANESİ

Yaban tere’si. : HOROZCUK

Yabancı devlet elçiliklerine ait arabaların plakalarında kullanılan kısaltma.Kor diplomatik.:CD

Yabancı korkusu.XENOFOBİ

Yabancı ülkelerde okuyacak öğrenciler için gönderilen kabul belgesi. : AKSEPTANS

Yabancı ülkelerde,doçent olmak için sınav vermiş kimse,doçent.:AGREJE

Yabancı,gurbette yaşayan,garip.  :  ELGİN

Yabancı. :  YAD : ÇITAK

Yabancılara tanınan ayrıcalıklar.:KAPİTÜLASYON

Yabancılık.:EGZOTİZM

Yabani dişi eşek. :ANE

Yabani elma. : ACUK

Yabani ıspanak. : SİRKEN : PAZI

Yabani mercanköşk.: FARE KULAĞI

Yabani yonca,tirfil.  :   KORUNGA

Yabani zeytin  :  DELİCE

Yadırganacak yönü olma,gariplik,tuhaflık.:GARABET

Yadigar.:BERGÜZAR

Yağ çözeltisi. :  MİSEL

Yağ dokusunun,bulunduğu yerde büyümesiyle oluşan zararsız ur.: LİPOM

Yağ,un ve et suyu katılarak hazırlanan özel sos.:VELUTE

Yağda kızartılarak,üzerine şeker yada şerbet dökülen bir hamur tatlısı.  :   LALANGA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:31:04
Yağı alınmış sütten yada yoğurttan yapılan peynir. :  KEŞ

Yağı alınmış sütten yapılan ve çökelek de denilen peynir. :  EKŞİMİK

Yağmur çisentisi. :   REŞ

Yağmur damlası.:JİK

Yağmur kuşu.  :  KALİNİS

Yağmur,soğuk gibi dış etkilere karşı başa geçirilen,giysiye dikili veya ayrı olarak kullanılan başlık.: KUKULETA

Yağmur.  :  BARAN

Yağmurluk.:TRENÇKOT

Yağsız ve mayasız hamurdan yapılan ve külde pişirilen çörek.:KETE

Yahudi dinsel törenlerinde kullanılan yünlü veya ipekli şal. :   TALET

Yahudi tapınağı. :   SİNAGOG  :  HAVRA

Yahudilerde Tevrat’ın gizli anlamlarını araştırma işi.: KABALA

Yahudilerin,Yahudi olmayan kişi ve kuruluşlara verdikleri ad.  :  GOY

Yahudiliğin simgesi olan yedi kollu şamdana verilen ad.:MENORA

Yakalama,tutma,ele geçirme.:DERDEST

Yakanın devrik bölümü. :  KLAPA

Yakarca. :   TATARCIK

Yakarı. : DUA

Yakası kürklü ve kolsuz kaput. : ŞİNEL

Yakası kürklü ve kolsuz kaput.:ŞİNEL

Yakasız erkek gömleği. :  MİNTAN

Yakıcı. :   SUZAN

Yakın arkadaşları tarafından Stalin’e verilen ad.:KOBA

Yakışıksız ve saygısızca davranan.: DENSİZ

Yakışır,yerinde,uygun. : REVA

Yakıt. : MAHRUKAT

Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan,insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta. : MU
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:31:30
Yaklaşık 12.000 yıl önce Pasifik’e gömüldüğüne inanılan,insanlığın ve uygarlığın anayurdu sayılan kıta.:MU

Yaklaşık 3cm genişliğinde yumuşak,kösele şerit.: VERDELA

Yakup Peygamberin karısı.:LEA

Yalan dolan.:KATAKULLİ

Yalancı safran.:ASPUR

Yalancı,hileci.:KALTABAN

Yalanlama.: TEKZİP

Yalanlar   ve   hikayeler   uydurmaya   yol   açan   yapısal   eğilim.  Yalan   söyleme   hastalığı. :  MİTOMANİ

Yaldızlama.: TEZHİP

Yaldızlı. :  DORE

Yalınayak kimse.:DALTABAN

Yalıtılmış.:İZOLE

Yalıtkan.  :  İZOLATÖR

Yalman. : SARP

Yalnız atomlarının kitleleri yönünden farklı olan aynı kimyasal element.:İZOTOP

Yalnız baş harflerle yazılan kısa imza.:PARAF

Yalnız başına  ilerleyen ve öbür hastalıklı durumlara bağlı olmayan hastalık. : İDİOPATİ

Yalnız bir giysilik dokunmuş,üstün nitelikte kumaş parçası. :   KUPON

Yalnız erkek bireyler veren döllenmesiz üreme.: ARENOTOKİ

Yalnız güldürmeyi değil,daha çok düşündürmeyi ve yergiyi amaçlayan mizah.:KARAMİZAH

Yalnız iki geniş yüzü testere ile düzeltilmiş tahta.:BUL

Yalnız pruva direği kabasorta,öbür direkleri sübye donanımlı olan,genellikle üç direkli yelkenli gemi.:NAVİ

Yalnız tabanı bulunan,ayağa kordon ve kayışla bağlanan açık ayakkabı.:SANDALET

Yalnız,tek,sırf. :   SALT

Yalnızlık korkusu.  :  EREMOFOBİ

Yaltakçı.:DALKAVUK

Yalvarma,dua. : NİYAZ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:32:03
Yan etki.:KOMPLİKASYON

Yan gelip yatma.  :  KEKA

Yan tutularak çalınan,orkestrada yer alan bir üflemeli çalgı.: FLÜT

Yan yan giden.:ÇALIK

Yan yana konmuş iki küçük davuldan oluşan ritim çalgısı.:BONGO

Yan yana tutturulmuş iki kamış düdükten yapılmış çifte kaval.: ARGUN

Yan,taraf,cihet.:CANİP

Yan.:BÖĞÜR

Yanağın alt kısmı. :  ENEK

Yanardağ ağzı. :  KRATER

Yanardağ kayalıkları arasında bulunan bir feldispat türü. :   TRAKİT

Yanardağlardan fırlayan parça.:LAPİLLİ

Yanarken güzel koktuğu için tütsü olarak kullanılan bir ağaç.:ÖD

Yandan görünüş. :   PROFİL

Yandığında renkli ve parlak ışıklar saçan,şenlik gecelerinde yakılan havai fişek.: MAYTAP

Yangın bombalarının doldurulmasında kullanılan bir madde.: NAPALM

Yangın çıkarma saplantısı olan.: PİROMANİ

Yankı bilimi. :  AKUSTİK

Yankıca.:EKOLALİ

Yanlış kelime,yanlış söz. :  GALAT

Yanmış kömür tanesi.:CEMRE

Yansıca.  :  EKOPRAKSİ

Yansıma,yankı,inikas. :AKİS

Yansıma.,piyasada etki. :  İNİKAS

Yapağı veya keçi kılının dokunmadan,yalnızca dövülmesiyle elde edilen kaba kumaş.:KEÇE

Yapağıdan elde edilen,eczacılıkta ve parfümeride kullanılan,sarımtırak renkte bir yağ.:LANOLİN

Yapan,işleyen.:FAİL

Yapay dokuma ipliği.: ORLON
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:36:06
Yapay reçine.(Formaldehit ile fenolün yoğunlaşması sonucu elde edilir.) : BAKALİT

Yapı çıtası.:BAĞDADİ

Yapı vs yapımında kullanılacak çakılları,taşları elde etmek için,büyük kayaları kırıp ufalamaya yarayan makine.: KONKASÖR

Yapıda kullanılan dört köşe veya yuvarlak,kalınca sırık.: MERTEK

Yapılabilirlik.:FİZİBİLİTE

Yapılarda gereç taşımak için kullanılan,dört kollu ve iki kişinin taşıdığı tahta araç.:TESKERE

Yapılarda yayvan kemer.:SEPET KULPU

Yapıların duvar ve tavanlarına süslemeler yapan usta,bezekçi.:NAKKAŞ

Yapıların kaba ağaç ve tahta işlerini yapan kimse.:DÜLGER

Yapıların üst katlarından ana duvarların dışına,sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon.:CUMBA

Yapılması zorunlu olan.:FARZ

Yapısal.: STRÜKTÜREL

Yapışık,ikiz meyve.: ÇATAK

Yapışkan çamur.:BALÇIK

Yapma boyaların yapımında kullanılan bir madde.: ANİLİN

Yaprak hamuru(milföy) ile hazırlanan bir çeşit soslu börek.:VOLOVAN

Yaprak sapı. : ANAK   

Yaprak sigara.:SİGAR

Yaprak.: VARAK

Yaprakları çay gibi haşlanarak içilen bir Güney Amerika bitkisi.: MATE

Yaprakları sebze olarak yenen bir bitki.:LABADA

Yara izi. :   NEDBE

Yara.:CERİHA

Yaradılış,huy,karakter.: SECİYE

Yaradılış.  :   HİLKAT : CİBİLLİYET

Yaralama.:CERH

Yararlanan. : MÜSTEFİT

Yararlı. :   NAFİ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:36:34
Yarasa,gece kuşu. :  VATVAT

Yaraşırlık. : LİYAKAT

Yaratan.: SANİ

Yaratıcılığa dayanmayan,el melekesi ile yapılan iş.: RUTİN

Yaratılmış bütün canlılar.:ENAM

Yardakçılar:. AVENE

Yardım amaçlı,eğlenceli toplantı.  :  KERMES

Yardım etme. : MUAVENET

Yardım. : İANE

Yardımcı. :  YARDAK  : YAMAK : EL ULAĞI : YAVER

Yargıcı. :  FATALİST

Yarı kömürleşmiş bitki yakıtı. :   TURBA

Yarı kuru toprak. : ALAKUR   

Yarı yaş,yarı kuru  nemli toprak. : ALATAV

Yarı yavaş anlamında müzik terimi,adagio ile antantino arası.:ANDANTE

Yarı,yarım. : NISIF

Yarık,çatlak. : ŞAK

Yarık,gedik. :   YARA

Yarık,yırtık.:YİRİK

Yarıldığında tohumların ortaya çıktığı kabuk.:ÇENET

Yarım baş ağrısı. : MİGREN

Yarım gün. :   PARTTAYM

Yarım ipekli,bürümcük türü bir kumaş.:HELALİ

Yarım kafiye.:ASONANS

Yarım kilogramlık bir ağırlık ölçü birimi.: LİBRE

Yarım ton ince ses. : DİYEZ

Yarış atlarının bakımıyla yükümlü ve antrenman için zaman zaman onlara binebilecek yetenekte seyis.:APRANTİ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:37:04
Yarış teknesi.: ŞARPİ

Yas havalarına uygulanan bir halk ezgisi. :  LELEMENDİ

Yasaklama,engelleme. : MEN

Yasalar. : KAVANİN

Yasemin yaprağı. :  BERKİ SEMEN

Yassı gümüş külçesi.  :  LAVAŞA

Yassı uçlu büyük iğne.:ÇUVALDIZ

Yassı ve büyük yemek tabağı. : PİYATA

Yassı ve dar biçimli metal parça :LAMA

Yassı ve düz taş.:KAYRAK

Yassı,basık.:PAT

Yaşama veya iş görme isteğini yitirmiş.:BEZGİN

Yaşamına ilişkin bilgiler,Herodotos’a ve Firdevsi’nin Şehnamesine dayanan,İranlıların efsanevi hükümdarı.  :  FERİDUN

Yaşamından umut kesilen,öleceği kesinlikle bilinen bir hastanın acısını bir an önce dindirmek amacıyla ve hastanın isteği üzerine doktorlar tarafından öldürülmesi. :   ÖTANAZİ

Yaşatkan sinir sistemini oluşturan iki sistemden biri. :   PARASEMPATİK

Yaşça yakın,boydaş,yaşıt.:ÖĞÜR:AKRAN

Yaşlanmak. :FARIMAK

Yaşmak.:BÜRGÜ

Yat limanı. : MARİNA

Yatak doldurmaya yarayan yün,pamuk,kıtık gibi şeyler.:İÇİRİK

Yatar koltuk.:PULMAN

Yatay güneş saati,yükseklik tahtası.:BASİTA

Yatay güneş saati. :   BASİTE

Yatay güneş saati.:BASİTE

Yatay. :   UFKİ

Yatırılmış sermayenin,bir kuruluşun veya bir yatırım konusunun gelir sağlayabilme olanağı,verimlilik.: RANTABİLİTE

Yatırım,mevduat.: PLASMAN
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:40:40
Yatıştırıcı.: MÜSEKKİN

Yatsı namazından sonra kılınan üç rekat namaz. :  VİTİR

Yavan,tatsız.:ZIRTLAK

Yavaş,ağır anlamında kullanılan müzik terimi. : ADAGİO

Yavru.:BALA

Yavşan otu da denilen mavi ve beyaz renkte çiçekler açan bir bitki. :   VERONİKA

Yay çizer. :  PERGEL

Yay.:ZEMBEREK

Yaya kaldırımı. :  TROTUAR

Yaygın medya kuruluşlarına giremeyen veya girmek istemeyenlerin çıkardığı dergilere verilen ad.: FANZİN

Yayılma. :   TAAMMÜM

Yayımlayan. : TABİ

Yayla çiçeği. : AMBERİYE

Yayla evi  : KOM

Yayla veya bahçe kulübesi,/ küçük köy. :   TOL

Yayla. : PLATO

Yaylı at arabası. : BRİK

Yaylı bir pensle tutturulmuş küpe,iğne vs.: KLİPS

Yaylı kerevet. : SOMYA

Yayvan sepet. : SELE

Yaz aylarında giyilen bol ve geniş dikimli astarsız hafif ceket.: KANADİYEN

Yaz mevsimi.: TABİSTAN

Yaz mevsimi.: TABİSTAN

Yazarı bilinmeyen,anonim. :   LAEDRİ

Yazı bilgisi.  :  GRAFOLOJİ

Yazı ile bildirme. : İŞAR

Yazı ve müzikte alışma ve öğrenmek için yapılan çalışma,el çalışması.: MEŞK
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:41:07
Yazı veya konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi,uzun ve tumturaklı konuşma.:TİRAD

Yazı veya resim başlığı.:ANTET

Yazı yazan,bir yazıyı kaleme alan kimse.:REDAKTÖR

Yazı yazma,kaleme alma.:REDAKSİYON

Yazıcı uç adı verilen ve gölgesi düzlemsel bir yüzeye düşen basit bir çubuktan oluşmuş ilkel güneş saati.:GNOMON

Yazılı kağıt. :  KETAL

Yazılmış bir metin üzerinde gereken düzeltmeleri yaparak yazıyı yayıma hazır duruma getirme.: REDAKSİYON

Yazılmış,yazılı. : MUHARRER

Yazım.:İMLA

Yazın güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum.:ALAGÜN

Yazın,edebiyat. :  LİTERATÜR

Yazınsal.:EDEBİ

Yazıtbilim.:EPİGRAFİ

Yazlık davar ağılı:  ÇALAMAR

Yazma yitimi.: AGRAFİ

Yazma yitimi.Ellerde ve parmaklarda hiçbir sakatlık olmamasına rağmen ruhsal nedenlerle yazma yetisini yitirme. : AGRAFİ

Yedek.: REDİF

Yedi Osmanlı saltanat sancağından birinin adı. : AKALEM   

Yelken açma komutu. : AMORA

Yelken bağı.:CAMADAN

Yelken devrinde muhabere ve irtibat hizmetlerinde kullanılan hızlı ve hafif gemi.  :   AVİZO

Yelken gemilerine mizana direği denilen kıç direkte eğik duran bayrak sereni. :   GİZ

Yelken indirme.(Fora karşıtı).  :  MAYNA

Yelkenin ucunda ip geçirmek üzere yapılmış göz.:MATA

Yelkenlere açılan deliklere ve halat ilmiklerine geçirilen metal halka. :   RADANSA

Yelkenleri germe veya gevşetme işlemi : TİRAMOLA

Yelkenlerin iç yanları. : ALABANDA

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:41:34
Yelkenlerin indirilmesi için verilen komut.: AMORA

Yelkenli  gemilerde  yelken  açmak  için  kullanılan, yatay  bağlanmış, uçları  ince  göndere verilen ad. :  SEREN

Yelkenli bir tekne.  :  KEÇ

Yelkenli gemilerde arka direk.: MİZANA

Yelkenli gemilerde gabya çarmıklarını  ana direğe bağlayan kısa çarmıklar. : RİLİ

Yelkenli gemilerde gabya çarmıklarını ana direğe bağlayan  kısa çarmıklar.:RİLİ

Yelkenli gemilerde gabyarların direklere çıkması için verilen komut.: ARİVA

Yelkenli gemilerde iki direk arasına gerilen üçgen yelken. : VELENA

Yelkenli gemilerde pruva direğinin en altta bulunan ana sereni ve bu serene bağlanan yelken.:TRİNKETA

Yelkenli gemilerde serenlerle donanımlarının bakımıyla görevli tayfa.: GABYAR

Yelkenli ve kürekli eski bir gemi türü.:ÇEKTİRİ

Yelkenli yük teknesi. :    SALAPURYA

Yellenme. :   ZARTA

Yelve.  :  FLURYA

Yelyutan’da denilen bir kuş.: SAĞAN

Yemek altı. :   ORDÖVR

Yemek bilgisi. :  GASTRONOMİ

Yemek listesi. :   MÖNÜ

Yemek pişirmek için kullanılan ızgaralı,ayaklı taşınabilir ocak.:  MALTIZ   
        

Yemek. :  AŞ:TAAM

Yemeklere,çorbalara ve salatalara mayhoş bir tat vermesi için katılan ve narın kaynatılması ile elde edilen bir çeşit pekmez.:NAR EKŞİSİ

Yemekten önce,genellikle tuzlu çerezle alınan,çoğunlukla damıtık alkollü içki.:APERİTİF

Yemen ve Etiyopya’da yetişen,yaprakları uzun süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaç.:KAT

Yemin. : ANT : KASEM : İLA

Yemiş.:BAR

Yengeç. :   SERETAN

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:42:00
Yeni çıkmaya başlamış ekin. :  FİREZ

Yeni doğmuş çocuk. : NEVZAT

Yeni ve parlak.: ÇİL

Yeni Zelanda plakası. :   NZ

Yeni Zelanda’da yaşadığı bilinen soyu tükenmiş bazı uçamayan kuş türlerinin ortak adı.:MOA

Yeni Zelanda’nın nemli ormanlarında yaşayan,yeşilimsi papağan.: KAKAPO

Yeni Zelanda’nın yerli halkı.:MAORİ

Yeni,çok yeni olan şey.:NEVİN

Yeni.:CEDİT

Yeniçeri kuruluşunda görevi alaylarda selam törenlerini düzenlemek ve yönetmek olan subay.:ODABAŞI

Yeniçeri ocağına yeni girmiş delikanlı.:CİVELEK

Yeniçerilere verilen üç aylık ücret.: ULUFE

Yeniçerilerin kayıtlı olduğu defter.: ESAME

Yeniden canlandırma,diriltme. :   İHYA

Yeniden geri alım vaadiyle satış anlaşması.:REPO

Yer bilimi.:JEOLOJİ
Yer değiştiren maldan alınan vergi.Osmanlılarda gümrük vergisi. :  BAÇ

Yer eksenli yörünge üzerine,deneme uyduları yerleştirmek amacıyla geliştirilmiş Avrupa uzay füzesi.:ARİANE

Yer fıstığı. :  ARAŞİT: KİKİRİK

Yer jimnastiğinde,vücudun yatış pozisyonundan ayaküstü duruma geçme hareketi.: KİPE

Yer kabuğunun maddesi.  :  KAYAÇ

Yer kırığı,fay. :  ESİK

Yer mantarı,domalan. :  KEME

Yer mantarı,keme. :  DOMALAN

Yer mantarı.: KEME

Yer ölçmeye yarar düğümlü ip.:GEZ

Yer ölçümünde uzaklık saptama,hizalama işlemlerinde kullanılan beyaz ve kırmızı şeritler halinde boyanmış ağaç veya metal çubuk. : JALON

Yer sarsıntılarının oluş kökenini,deprem işleyişini,boyutunu,etkilerini ve alt yapısını  araştıran jeofiziğin bir alt kolu. :   SİSMOLOJİ
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:42:33
Yer yuvarlağının yıl içinde Güneşe en uzak olduğu nokta. : AFEL

Yer. :  MAHAL

Yerbilimde tekne.: İNEÇ

Yerdeki çamuru kazımak için bir değneğin ucuna geçirilen yassı demir.:CEMEK

Yerdeki karın yüzünde buz tutmuş olan tabaka. :  KÖREŞE

Yerden sıçrayan çamur. : ZİFOS

Yere çakılan kısa ve kalın kazık.:ÇAKAK

Yergi ile ilgili.: SATİRİK

Yergi,mizah. : SATİR

Yerin iç yapısı ile yerin sarsıntı ve yük altında dinamik davranışını araştıran bilim dalına verilen ad.  :   JEOFİZİK

Yerin üst yapısı ve yerin geçirdiği evrimleri ve değişimleri inceleyen bilim dalı.  :  JEOLOJİ

Yerinde bırakma. :   İPKA

Yerinde duramayan kimse,yönlendirme. : AJİTE

Yerine koyma.: TELAFİ

Yerleştirme. :  TABİYE

Yerme. :  KOV

Yeryüzünde yalnız Birecik’te Fırat vadisini çeviren kayalarda yaşayan uzun gagalı bir kuş.:KELAYNAK

Yeşil abanoz. :  İPE

Yeşil abanozun öteki adı.:AKAMPSİS

Yeşil ırmağın bir kolu. :  TERSAKAN

Yeşil ırmak’ın antik dönemlerdeki adı. :  İRİS

Yeşil ve pembe dalgalı sedef.:ARUSEK

Yeşile çalan toprak rengi. :HAKİ

Yeşilırmak    deltasının   kuzeydoğu   kesiminde,  yüzlerce   kuş   türünü   barındıran   küçük  göl.  :  SİMENLİK

Yeşille lacivert arası renk.: ÖRDEKBAŞI

Yeter sayı. :  NİSAP

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:47:36
Yeterli etkinliği olmayan,bir süre için,geçici.: PALYATİF

Yeterlilik belgesi.  :BRÖVE

Yeterlilik.  :  KİFAYET

Yetimhane.:DARÜLFÜNUN

Yetimler okulu.:DARÜŞŞAFAKA

Yetişmemiş karpuz.: ŞALAK

Yetkili. : MEZUN

Yetkin,olgun.  :   KAMİL

Yıl aşırı,iki yılda bir.:BİENAL

Yılanbalığıgillerden,Avrupa kıyılarında yaşayan,eti lezzetli büyük bir balık.:MAGRİ

Yılanbalığına benzer,eti lezzetli bir balık. :  KUFA

Yılanbalığına benzer,yırtıcı,eti beyaz,göğüs yüzgeci olmayan deniz balığı. :   MURANA

Yılancık da denilen,el,ayak ve yüzde kızartı ve şişmelerle kendini gösteren hastalık.:ALAZLAMA

Yılankavi. : HELEZONİK

Yıldırım. : SAİKA

Yıldız çiçeği. : DALYA

Yıldız falcılığı.:ASTROLOJİ

Yıldızların yüksekliğini ve açı uzaklığını gözlemeye yarayan alet. :   OKTANT

Yıldızların yüksekliğini ve açı uzaklığını gözlemeye yarayan alet.:OKTANT

Yırtıcı bir kuş. :  BALABAN

Yırtıcı kuşlardan bir doğan çeşidi.:ÇAKIRDOĞAN

Yırtık,yarık.:ÇAK

Yısa veya laçka edilmekte olan bir halatın ve zincirin kısa bir süre elde tutulup bırakılmaması için verilen emir. : AGANTA

Yiğit,cesur,bahadır.:KELEŞ

Yiğit.:CİVANMERT

Yiğitlik,kahramanlık.:CELADET

Yiğitlik,yararlılık.:BESALET

Yirminci asır başlarında ev içi sahneleri canlandıran ve ev yaşamını konu alan resim tarzına verilen ad. : ENTİMİZM
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:48:10
Yiyeceği ortaklaşa sağlanan toplantı. : ARİFANE

Yiyecek,içecek şey.: AZIK

Yiyecek,içecek,özellikle ekmek : NİMET

Yiyecek. Azık. : NEVALE

Yiyecekleri dondurarak saklayan buzdolabı.:DİPFRİZ

Yiyecekleri önce una ve yumurtaya,sonra istenirse galeta ununa bulayıp kızartmak.:PANE

Yiyen,yiyici kimseler. : AKİLE   

Yiyicilik,rüşvet alma.  :   İRTİKAP

Yoga felsefesini uygulayan derviş.:YOGİ

Yoğrularak yuvarlanmış topak edilmiş bulgur. : TAPAŞ

Yoğun. : KESİF

Yoğunlaç.  :  KONDANSATÖR

Yoğunluğu   çok  düşük  cam, vernik, kauçuk  veya  köpük  görünüşünde  lastiğe  benzeyen madde.: POLİÜRETAN

Yoğunluk ölçer. :  DANSİMETRE

Yoğurt,pekmez gibi koyu şeyleri suyla inceltmek,sulandırmak. :   ÖZEMEK

Yoğurtlu yumurta yemeği.:ÇILBIR

Yok etme,kökünü kurutma.  :   ERADİKASYON

Yok olma,yok edilme.:ZEVAL

Yoksul,çıplak,saf,saf ırk.: ARİ

Yol bakımı ve kontrolü için demir yollarında kullanılan küçük araba.:  DREZİN

Yol çukuru.:KASİS

Yol kontrol ve bakımı için demiryollarında kullanılan küçük araba.: DREZİN

Yol üzerinde oluşmuş çukur.:KASİS

Yol ve tarla kenarlarında yetişen otsu bir bitki.: DEVEDİKENİ

Yol,yapı v.s. yapımında kullanılacak çakılları,taşları kırıp ufalamaya yarayan makine.:KONKASÖR

Yol. : RAH :TARİK

Yolcu.:SAFİR
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:48:42
Yolculukta veya askerlikte kullanılan,boyuna veya bele asılı olarak taşınan,genellikle aba veya deri kaplı,metal su kabı.:MATARA

Yollarda,toprak damlarda yeri bastırmak veya tarlalarda toprağı ezmek için gezdirilen taş silindir.:LOĞ

Yonga.: TALAŞ

Yontulmuş yapı taşı.  :   BİÇME

Yorgun,bitkin.:BİTAP

Yorumlama. :   ŞERH

Yosma.:KOKET

Yosun sapçığı. :   SETA

Yoz beğeni. :KİÇ : KİTCH

Yozgat ilinde ortaya çıkarılan ve Anadolu’nun tam bir kronolojisini göstermesi bakımından büyük önem taşıyan höyük. :  ALİŞAR

Yozgat ilinde ünlü bir höyük.:ALİŞAR

Yön,taraf.:CİHET

Yönetici. : ZİMAMDAR

Yönetmelik.: TALİMATNAME

Yönlü bir eksen üzerinde bir noktanın başlangıç noktasına olan uzaklığının cebirsel değeri.:APSİS

Yöntem bilim. :  METODOLOJİ

Yöntem,yol,usul.:RACON

Yudum.:CURA

Yugoslav ulusal dansı. : KOLO

Yumurta biçiminde olan,oval,beyzi.: SÖBE

Yumurta biçimli ve sekiz delikli bir flüt. : OKARİNA

Yumurta hücresinin embriyon oluşurken gelişerek aldığı ilk biçim,blastula.: MORULA

Yumurta sarısı,zeytinyağı ve limonla yapılan bir tür koyu soğuk salça.:MAYONEZ

Yumurta ve irmikle yapılan bir tatlı.:REVANİ

Yumurta verimi çok,genellikle beyaz tüylü bir tavuk ırkı.:LEGORN

Yumurta,süt ve un ile hazırlanan tatlı veya tuzlu hamur.:KREP

Yumurta,şeker ve un ile yapılan,yumuşak pasta.:PANDİSPANYA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:49:08
Yumurtadan yeni çıkmış civcivin ağzının kıyısında bulunan ve zamanla kaybolan sarı renk.:KEF

Yumurtadan yeni çıkmış ve henüz ayakları oluşmamış yavru kurbağa. : İRİBAŞ

Yumurtalarını ekin yapraklarına bırakan zararlı bir böcek. :   SÜNE

Yumurtayı kabuksuz olarak kaynar suyun içerisinde pişirmek.:POŞE

Yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince sac.:TENEKE

Yumuşak deri./ Üzerine saydam bir cila tabakası çekilmiş olan eşya. :  GLASE

Yumuşak huylu.:HALİM

Yumuşak keçe. :  FÖTR

Yumuşak ve gümüş rengi postu için avlanan kemirici bir hayvan. :   ÇİNÇİLYA

Yumuşak ve hafif ,odunu doğramacılıkta kullanılan bir Afrika ağacı.: EKABA

Yumuşak ve hafif bir ipekli kumaş. :   SÜRA

Yumuşak yer. : NAÇE

Yumuşak:. NAİM

Yumuşama. :  DETANT

Yunan abecesinde bir harf.: TETA: ERA: GAMA: ALFA: DELTA  : EPSİLON: BETA

Yunan barış tanrıçası. : EİRENE

Yunan dansı. : SİRTAKİ

Yunan felsefe okulu.  :  ELEA

Yunan mimarlığının üç biçeminden biri.  :   İON

Yunan mitolojisinde Afrodit’in gözdesi olan genç delikanlı.:ADONİS

Yunan mitolojisinde altın postu aramaya çıkan Argo gemisinin kaptanı.:İASON

Yunan mitolojisinde çok hızlı koşmasıyla tanınmış avcı kız.:ATALANTE

Yunan mitolojisinde Dionysos’un ceviz ağacına dönüştürdüğü Lakonia’lı genç kız.:KARYA

Yunan mitolojisinde doğa tanrıçası.: ARTEMİS

Yunan mitolojisinde doğa,vahşi hayvanlar,av,bereket,erdenlik ve doğurganlık tanrıçasına verilen ad. : ARTEMİS

Yunan mitolojisinde dokuz sanat perisinden biri. : ERATO

Yunan mitolojisinde düz olduğuna inanılan yer çevresinde akan ırmak.:OKEANOS

Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:49:32
Yunan mitolojisinde evlilik ve kadın yaşamının tanrıçası. : HERA

Yunan mitolojisinde intikam tanrıçası. :   NEMESİS

Yunan mitolojisinde Odysseus’un eşi.:PENELOPE

Yunan mitolojisinde savaş tanrısı.:ARES

Yunan mitolojisinde şafak tanrıçası. : EOS

Yunan mitolojisinde toprak ve tarım tanrıçası. : DEMETER

Yunan mitolojisinde tutku tanrıçası: ATE

Yunan mitolojisinde Zeus’un habercisi olan tek kanatlı zafer tanrıçası. : NİKE

Yunan mitolojisinde,kuğu kılığına giren Zeus’la karşılaşması bir çok sanatçıya esin kaynağı olmuş ünlü kadın.: LEDA

Yunan rakısı.: UZO

Yunan ulusal dansı. : ROMAİKA

Yunanistan’ın plakası. :   GR

Yunanlı tarihçi Ksenophon’un  Onbinlerin Dönüşü adıyla da bilinen ünlü eseri.:ANABASİS

Yunus balığının iri bir türü. : FALYANOS

Yunus balıklarının yetiştirildiği ve seyircilere gösteri yaptırıldığı deniz suyuyla doldurulmuş havuz. : DELFİNARYUM

Yurdumuzda da yaşayan bir tür yaban ördeği.: MEZGELDEK

Yurdumuzda da yaşayan ötücü bir kuş. :   ÇÜTRE

Yurdumuzda kurulmuş 21 Köy Enstitüsünden biri.:SAVAŞTEPE:KEPİRTEPE.:AKSU:CİLAVUZ

Yurdumuzda yetişen meşe türlerinin uzunca,fındığa benzeyen,sert ve pürüzlü,bir yüksük içinde bulunan,tanen bakımından zengin meyvesi.: PALAMUT

Yurdumuzda yetişen sofralık bir üzüm cinsi.  :  HÖNÜSÜ

Yurdumuzda yetişen ve palaz’da denilen bir fındık cinsi. : AGRAP

Yurdumuzun bir çok yöresinde yaşayan küçük bir kuş: ALAMECEK

Yurdumuzun hemen her bölgesinde yaşayan ötücü bir kuş. : ÇIVGIN

Yurdumuzun orman alanlarında da yaşayan bir kuş.:TIRMAŞIK

Yurdumuzun sulak alanlarında kışlayan,küçük bedenli bir ördek cinsi. : SÜTLABİ

Yurdumuzun sulak alanlarında yaşayan yabani ördek cinsi.:YEŞİLBAŞ

Yurdumuzun sularında yaşayan ördeğe benzer bir kuş. :  KİRİK
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:50:03
Yurt,baba ocağı gibi sevilen şeylerden ayrılmış olan,uzak kalmış olan.: CÜDA

Yurt,sıla özlemi.:DAÜSSILA

Yurtseverlik. : HAMİYET

Yutak yangısı. : FARENJİT

Yuva.: LANE

Yuvarlak ve bombeli bir tür şapka. : MELON

Yuvarlak ve bombeli bir tür şapka.:MELON

Yuvarlak ve yassı biçimli nesne,ağırsak.: KURS

Yuvarlak,yassı ve sipersiz başlık.: BERE

Yuvarsı kemer. :  DOM

Yüce,kudretli  :  . BAYAR

Yüce,kudretli.:BAYAR

Yüce,yüksek. : ALİ

Yücelik,yükseklik. , :   ULVİYYET

Yük asansörü.: ELEVATÖR

Yük treni. : MARŞANDİZ

Yüklük,yatak yorgan konulan yer. :   MUSANDRA

Yüksek  ve  alçaktan  mermi  atabilen  top  ve  havanların  bazı  özellilerine  sahip  kısa namlulu top. :OBÜS

Yüksek basınçlı atmosfer kütlesi.:ANTİSİKLON

Yüksek bir makama sunulan mektup yada dilekçe. :   ARİZA

Yüksek dereceli devlet görevlileri ile elçilerin oturması için ayrılan konut.:REZİDANS

Yüksek ısıda pişirilmiş topraktan yapılan vazo,çanak,çömlek gibi nesne. :   SERAMİK

Yüksek kabartma gibi bir zemine bağlı veya alçak kabartma gibi yassılaştırılmış olmayan,üç boyutta da gelişmiş olan heykelcilik yapıtı.:TAMOYMA

Yüksek makamlardaki devlet adamları.:RİCAL

Yüksek sesle inleme. : RENANET

Yüksek sesle yapılan çağrı,duyuru.,tellalla duyurma: CAR

Yüksek sosyete yaşamını seven.:MONDEN
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:50:27
Yüksek tepe,dağ.: KEPEZ

Yüksek,yüce.:BÜLENT

Yükseklik korkusu. : AKROFOBİ

Yükseklik.  :  İRTİFA:  KOT

Yükselme,yücelme. : TEALİ

Yükselteç.:AMPLİFİKATÖR

Yükselti.: RAKIM

Yükümlülük.:VECİBE

Yün eğirme aracı.:KİRMEN

Yün eğirmekte kullanılan çıkrığın adı.Pamuk ipliğini saran el çıkrığı. : ALAMİT

Yün kumaşların havlarına kıvırcık görünüm  kazandırmak için yapılan uygulama: RATİNAJ

Yün veya pamuk gibi maddeleri tokmak ile kabartan kimse.  :  HALLAÇ

Yünden dokunmuş yaygı,kilim. :SİLİ

Yünden dövülerek yapılan kalın ve kaba kumaş. : ABA

Yünlü yada pamuklu bir dokuma. : ABADAN

Yünsü tüylü bir av köpeği cinsi.:BARBE

Yürek atışı.  :   DARABAN

Yürek darlığı.,aşırı sıkıntı,kaygı,bunaltı. : ANKSİYETE

Yürek paralayan,tüyler ürpertici.:CANHIRAŞ

Yürüme korkusu.: BASİFOBİ

Yürürlükte bulunan antlaşmalara göre olması gereken veya süregelen durum : STATÜKO

Yürütme.:İCRA

Yürüyen merdiven. : ESKALATÖR

Yüz altı taşla oynanan bir oyun. : OKEY

Yüz güzelliği.:CEMAL

Yüz örtüsü. Peçe. :  NİKAP  : YAŞMAK : BÜRGÜ

Yüz,çehre,beniz.:BET

Yüzgeçleri dikenli ve zehirli bir balık.: BARSAM
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:50:51
Yüzgeçlerinde zehirli dikenleri bulunan,eti beyaz ve lezzetli bir balık.:İSKORPİT

Yüzme havuzu.PİSİN

Yüzölçümü. : MESAHA

Yüzü çiçek hastalığından kalma küçük yara izleri taşıyan,aşırı çiçek bozuğu olan kimse.:ÇOPUR

Yüzü yay biçiminde bir çeşit keser.:AYDEMİR

Yüzün rengi,bet beniz. :   NEVİR
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:51:47
--- Z ---


Zaç yağı,sülfirik asit.:KARABOYA

Zakkum : AĞI AĞACI

Zaman,vakit (yerel sözcük) :ADAR

Zamanbilimi.Zaman dizini. : KRONOLOJİ

Zamansız,uygun zamanda olmayan. :   NAGAH

Zambakgillerden bir kır bitkisi,mahmur çiçeği.:ÇİĞDEM

Zambakgillerden,beyaz renkli ve güzel kokulu bir çiçek. :   SÜMBÜLTEBER

Zambakgillerden,soğanından ilaç olarak yararlanılan bir takım maddeler elde edilen bir bitki.:ADASOĞANI

Zambiya’nın başkenti. :  LUSAKA

Zamir. : ADIL

Zamklı cila. :  LIKA

Zar ile oynanan kumar.:BARBUT

Zararlı bir bitki./Koyunlarda görülen bir hastalık. :   KARAMUK

Zatülcenp. :   SATLICAN

Zatürree.: PNÖMANİ :  BATAR

Zayıf ve cılız. : ENEZE : DEBİL : HIRA

Zayıf,çelimsiz,etsiz.: LAGAR

Zebercet taşı.: PERİDO

Zehiriyle ünlü olmasına karşın insanlar için tehlikeli olmayan bir örümcek türü.:TARANTULA

Zehirlemek,ağılamak.: OTALAMAK

Zehirli bir bitki türü.:BALDIRAN

Zehirli bir örümcek cinsi. : AKALAR

Zehirli bir örümcek türü.  :   KARADUL

Zehirli bir örümcek türü.:BÖ

Zehirsiz,çok güçlü büyük bir yılan.:PİTON

Zeka geriliğinin ileri bir şekli.,doğuştan ahmak,aptal. :  İDİOT

Zeka. :ANLAK

Zeki,anlayışlı,akıllı kimse.: FEHİM
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:57:48
Zen düşünmenin ereği olan ruhsal uyanış.: SATORİ

Zencefilgillerden ıtırlı bir bitki.:KAKULE

Zengin bir kadının yardımcısı olan,onun ,işlerini yapan kadın.:NEDİME

Zengin. : VARSIL

Zeravent’de denilen ve kökleri halk hekimliğinde kullanılan sarılgan bitki.:LOĞUSA OTU

Zerdüşt dininde  Ahura Mazda’nın oğlu olan ateş tanrısı. :  ATAR

Zerdüşt dininin iyilik tanrısı. :   AHURAMAZDA
        

Zerdüşt dininin kutsal kitabı.:AVESTA

Zevk ve eğlenceye düşkün,uçarı.: SEFİH

Zeytin biçiminde,beyaz unlu,tadı mayhoş bir yemiş.  :  İĞDE

Zeytingillerden bir ağaç ve bu ağacın beyaz,eflatun veya pembe renkte,güzel kokulu çiçekleri.:LEYLAK

Zeytinin sıkılıp yağı alındıktan sonra geriye kalan küspesi. :   PİRİNA

Zeytinyağı çıkaran kimse. :   ZEYTAN

Zeytinyağı,soğan ve maydanozla yapılan bir tür fasulye salatası.:PİYAZ

Zeytinyağında kızarmış sarımsak ve rendelenmiş domates ile yapılan garnitür.:PROVANÇALE

Zıplama,sıçrama. :  RAKADAN

Zırh veya silah.:CEBE

Zırh.Silah.:CEBE

Zırhlı hayvan.: TATU

Zihin açıklığı.:FİTNAT

Zihin.:AN

Zihinsel özürlü.:MONGOL

Zikreden,anan. Tekkelerde ayinde ilahi okumakla görevli hanende. :  ZAKİR

Zikreden,anan.:ZAKİR

Zimbabwe’nin başkenti. : HARARE

Zimbabwe’nin eski adı.:RODEZYA

Zina işleyen. :   ZANİ

Zirve,doruk. : ŞAHİKA
Başlık: Bulmaca sözlüğü
Gönderen: kardelen - 15 Mart 2009, 13:58:27
Zona. : HERPES ZOSTER

Zonguldak yöresine özgü bir halk oyunu. : AMANİ

Zoolojide kuyruklular.: URODEL

Zorba.:CEBERRUT.:MÜSTEBİT

Zorla alma.:GASP

Zorlama,bir işi zorla yaptırma.:ZECİR

Zorlu ve ezici güç.:SATVET

Zorlu,katı,şiddetli.: YEĞİN

Zulümler,kıyımlar.: MEZALİM

Zurnalarda,kamış düdüğün bulunduğu lüleye takılan yuvarlak plaka.:AVURTLAK

Zurnalı ve tulumlu bir çalgı.:GAYDA

Zurnanın dudaklara gelen kamış bölümü. :  SİPSİ

Zümrüde benzer değerli bir taş. :   ZEBERCET

Züppe. : DANDİ: SNOP