Dürrî Ahmed Efendi - Ansiklopedik Bilgi

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı busegül

  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Adana
  • 20005
  • +360/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Allah birdir ve Muhammed (s.a.v.) onun elçisidir.
    • Uyanan Gençlik
Dürrî Ahmed Efendi - Ansiklopedik Bilgi
« : 27 Mayıs 2013, 16:31:47 »
Sultan Dördüncü Mustafa Han ve Sultan Üçüncü Ahmed Han devri devlet adamlarından ve şâirlerinden.

Aslen Vanlıdır. İstanbul’a geldikten sonra, Sultan Dördüncü Mustafa Han zamânında, devrin vezirlerinden Abdi Paşanın cizyedârı Hüseyin Ağanın adamlarındandı. Âlim, edip ve silahşördü.

Abdi Paşa tarafından saraya alınarak yetiştirildi. Önce Dîvân kâtipliği, sonra Dîvân-ı hümâyûn hocalığı, Anadolu muhâsebeciliği ve başka görevlerde bulundu. 1721 yılında şıkk-ı sânî defterdârlığı pâyesiyle İran’a orta elçi olarak gönderildi. Bu vazîfesinden dönüşünden hemen sonra 1722 yılında vefât etti.

Son vazîfesiyle ilgili olarak bir Sefâretnâme yazdı. Eserin yazma nüshâlarından biri, İstanbul Üniversitesi Kütüphânesinde Târih Yazmaları sırasında 3328 numarada kayıtlıdır. Ayrıca, 1820’de Paris’te basılmıştır. Dürrî Ahmed Efendinin bu târihî eserinden başka, Türkçe ve Farsça şiirleri vardı. Gazel ve kasîdeleri âlimâne ve ârifânedir. Devrin şâir ve edipleri tarafından takdir edilmiştir. Özellikle manzum târih düşürmekte pek mâhirdi. Sultan Üçüncü Ahmed Han, Hicrî 1132 (Mîlâdî 1719) târihinde hastalanmıştı. Bir müddet sonra eski sıhhatine kavuşunca, devrin şâirleri, Hak teâlâya şükrâne olarak birer “Sıhhatnâme” yazdılar. Dürrî Ahmed Efendi de pek güzel bir sıhhatnâme yazıp pâdişâha arz eylemişti. Şöyle diyordu:

Hak budur kim inhirâfından mizâc-i pâkinin
Oldu gûyâ ser-te-ser eczâ-yi âlem bî-karar

Vâkı’a, âlem tezelzül bulmamak mümkin midir
Kâlıb-i dünyâya zîrâ rûhdur ol Şehriyâr

Rûh olunca nâhoş, elbette beden bîmâr olur
Rûhdur kasr-ı ten istihkâmına çünki medâr

Hâsılı rûh-ı musavverdir bu server âleme
Çok zamân yâ Rab ânı tahtında eyle berkarâr

Dürrî Efendi şunu anlatmak istiyordu: “Doğrusu, Sultânın pâk mizâcı, sıhhati bozulduğu için, sanki bütün âlem de bozuldu, kararsız kaldı. Âlemde bozulma olmaması mümkün değildir. Zirâ Sultan şu görünen dünyânın rûhu gibidir. Rûh rahatsız olunca, elbette beden de rahatsız olur. Çünkü, ten sarayı istihkâmının dayanağı rûhtur. Kısacası, bu hükümdâr âlem için ruhtur. Ey Allah’ım onu tahtında devamlı tut.”