[b]hâric (A) [ خارج ] dış, dışarı hâricen (A) [ خارجا ] dıştan, dışarıdan hâricî (A) [ خارجی ] dış ile ilgili hariciye (A) [ 1 [ خارجيه dışa bağlı, dışarıya ilişkin 2dışişleri bakanlığı harîd (F) [ خرید ] satın alma harîdâr (F) [ خریدار ] müşteri, alıcı harîf (A) [ 1 [ حریف rakip 2meslektaş harîk (A) [ حریق ] yangın hârika (A) [ خارقه ] harika hârikulâde (A) [ خارق العاده ] olağanüstü harîm (A) [ 1 [ حریم kutsal 2harem 3avlu harîm-i ismet (F) [ حریم عصمت ] kutsal saha harîr (A) [ حریر ] ipek harîrî (A) [ حریری ] ipekli hâris (A) [ حارث ] çiftçi hâris (A) [ حارس ] bekçi harîs (A) [ حریص ] hırslı hâristan (F) [ خارستان ] dikenlik harita (A) [ خریطه ] harita harmen (F) [ خرمن ] harman harmengâh (F) [ خرمنگاه ] harman yeri harmühre (F) [ خرمهره ] katır boncuğu harnub (A) [ خرنوب ] keçi boynuzu hârpuşt (F) [ خارپشت ] kirpi hârr (A) [ حار ] kızgın, yakıcı harrât (A) [ خراط ] doğramacı hars (A) [ حرث ] kültür harsî (A) [ حرثی ] kültürel harvâr (F) [ خروار ] eşek yükü hârzâr (F) [ خارزار ] dikenlik hâs (A) [ 1 [ خاص özgü, has 2saf 3özel has (F) [ خس ] çöp hasâdet (A) [ حسادت ] kıskançlık hasâil (A) [ خصائل ] hasletler, tabiatlar hasâis (A) [ خصائص ] nitelikler, özellikler hasâr (A) [ خسار ] zarar, hasar hasarât (A) [ خسرات ] zararlar hasardîde (A-F) [ خساردیده ] hasarlı hasâret (A) [ خسارت ] zarar, hasar hasâset (A) [ خساست ] pintilik hasb (A) [ حسب ] göre hasbe (A) [ حصبه ] kızamık hasbelkader (A) [ حسب القدر ] kaderden ileri gelen, kadere bak hasbetenlillah (A) [ حسبة لله ] rızası için hasbihal (A-F) [ حسب حال ] halleşme, dertleşme hasbihal etmek halleşmek, dertleşmek hasbü’l-mâhiye (A) [ حسب الماهيه ] yapı bakımından hasebe (A) [ حصبه ] kızamık hased (A) [ حسد ] kıskançlık hased etmek kıskanmak hasen (A) [ حسن ] güzel hasenât (A) [ حسنات ] iyilikler hasene (A) [ حسنه ] güzel, iyi hasenülhulk (A) [ حسن الخلق ] huyu güzel hasf (A) [ خسف ] ay tutulması hâsıd (A) [ حاصد ] ekin biçen, hasatçı hâsıl (A) [ حاصل ] ortaya çıkan, var olan hasıl etmek meydana getirmek, ortaya çıkarmak hâsıl olmak ortaya çıkmak, var olmak hâsılat (A) [ حاصلات ] kazanç, gelir hâsılât-ı gayr-i sâfiye [ حاصلات غير صافيه ] brüt gelir hâsılât-ı sâfiye [ حاصلات صافيه ] net gelir hasıl-ı kelâm [ حاصل کلام ] sözün kısası hâsılı kısacası, sonuç olarak hasım (A) [ خصم ] düşman hasîb (A) [ 1 [ حسيب değerli 2muhasebeci hâsid (A) [ حاسد ] kıskanç hasîn (A) [ حصين ] sağlam, müstahkem hasîr (A) [ حصير ] hasır hâsir (A) [ خاسر ] zarar eden, hüsrana uğrayan hasis (A) [ خسيس ] pinti hasîsa (A) [ خصيصه ] karakter hasiy (A) [ خصی ] iğdiş, hadım edilmiş haslet (A) [ خصلت ] tabiat, yaratılıştan gelen huy hasm (A) [ خصم ] düşman, hasım hasmâne (A-F) [ خصمانه ] düşmanca hasmî (A-F) [ خصمی ] düşmanlık hasnâ (A) [ حسنا ] güzel kız, güzel kadın hasr (A) [ حصر ] tahsis etme, ayırma, vakfetme, adama hasret (A) [ حسرت ] özlem hasret çekmek özlem duymak hasretkeş (A-F) [ حسرت کش ] hasret çeken hasretmek adamak, ayırmak, tahsis etmek hassa (A) [ خاصه ] özellik hassâd (A) [ حصاد ] orakçı hassas (A) [ حساس ] duygulu, hassas hassâsiyyet (A) [ حساسيت ] hassaslık hâsse (A) [ خاصه ] duyu hâsseten (A) [ خاصة ] özellikle, hele hele hâssuâmm [ خاص و عام ] herkes hâste (F) [ خاسته ] kalkmış, ayağa kalkmış haste (F) [ خسته ] hasta hâste (F) [ 1 [ خواسته istemiş 2istek hastegî (F) [ خستگی ] hastalık hâstgâr (F) [ خواستگار ] görücü hâstgârî (F) [ خواستگاری ] görücülük hasûd (A) [ حسود ] kıskanç hasûdâne (A-F) [ حسودانه ] kıskanarak, kıskançlıkla hasûdî (A-F) [ حسودی ] kıskançlık hâşâ (A) [ حاشا ] uzak dursun, hâşa hâşâk (F) [ خاشاک ] çerçöp haşeb (A) [ خشب ] odun haşem (A) [ حشم ] maiyet haşerat (A) [ حشرات ] haşereler, börtü böcek haşere (A) [ حشره ] böcek, haşere haşhaş (A) [ خشخاش ] haşhaş haşîn (A) [ خشين ] kaba, sert hâşiye (A) [ 1 [ حاشيه kenar 2şerh kitabı haşmet (A) [ 1 [ حشمت görkem 2hiddet haşmetmeab (A) [ حشمت مآب ] görkemli, haşmetli haşmgîn (F) [ خشمگين ] öfkeli, hışımlı haşr (A) [ حشر ] kıyamet, haşır haşv (A) [ 1 [ حشو doldurulmuş, yararsız söz 2kuru ot haşyet (A) [ خشيت ] korkma haşyetengiz (A-F) [ خشيت انگيز ] korku salan, korkunç hatâ (A) [ 1 [ خطا yanlış, hata 2kusur hataâlûd (A-F) [ خطا آلود ] hatalı, yanlış dolu hatab (A) [ حطب ] odun hatâbahş (A-F) [ خطا بخش ] hataları affeden hatâen (A) [ خطاء ] yanlışlıkla hatâiyyât (A) [ خطائيات ] hatalar, yanlışlıklar hatakâr (A-F) [ خطاکار ] hatalı, hata yapan hatâpûş (A-F) [ خطاپوش ] hataları örten hatar (A) [ خطر ] tehlike hatarât (A) [ خطرات ] tehlikeler hatarnâk (A-F) [ خطرناک ] tehlikeli hatâyâ (A) [ خطایا ] yanlışlar, hatalar hâtem (A) [ 1 [ خاتم mühür 2yüzük hâtıf (A) [ هاتف ] gaipten gelen ses hâtır (A) [ خاطر ] hatır, gönül hâtıra (A) [ خاطره ] hatıra, hatıra gelen hatıra getirmek aklına getirmek, düşünmek hâtıra hutûr etmek hatırlamak, anımsamak hâtırat (A) [ 1 [ خاطرات hatıralar 2anı kitabı hâtırâzâr (A-F) [ خاطر آزار ] gönül inciten, hatır kıran hâtırâzürde (A-F) [ خاطر آزرده ] kalbi kırık hâtırşinâs (A-F) [ خاطرشناس ] hatırbilir hatîa (A) [ خطيئه ] kabahat hatîb (A) [ خطيب ] hatip hâtime (A) [ خاتمه ] son hâtime vermek son vermek hatîr (A) [ 1 [ خطير tehlikeli 2yüce hatm (A) [ 1 [ ختم hatim, hatim indirme 2mühürleme hatn (A) [ ختن ] sünnet hatt (A) [ 1 [ خط çizgi 2yol 3yeni terlemiş bıyık hattâ (A) [ حتی ] üstelik, hatta hattâb (A) [ حطاب ] oduncu hattat (A) [ خطاط ] hattat, güzel yazı yazan hatve (A) [ خطوه ] adım havâ (A) [ هوا ] hava havadar (F) [ هوادار ] açık mekanlı havâdis (A) [ 1 [ حوادث yeni haberler 2olaylar havaî (A) [ هوائی ] havaya ait havâkin (T>A) [ خواقين ] hakanlar havale (A) [ حواله ] ısmarlama, havale havali (A) [ حوالی ] yöre havârik (A) [ خوارق ] harikalar havâss (A) [ 1 [ خواص seçkin kişiler 2nitelikler havâtîn (T>A) [ خواتين ] hatunlar, saygın hanımlar havâyic (A) [ حوایج ] ihtiyaçlar, gereksinimler hâven (A) [ هاون ] havan hâver (F) [ خاور ] doğu hâveran (F) [ خاوران ] doğu ve batı hâverşinas (F) [ خاورشناس ] doğubilimci, oryantalist, müsteşrik havf (A) [ خوف ] korku havf eylemek korkmak havfnâk (A-F) [ خوفناک ] korkulu hâvî (A) [ حاوی ] içeren, ihtiva eden havl (A) [ 1 [ حول güç 2çevre havsala (A) [ حوصله ] kavrama gücü, havsala havz (A) [ حوض ] havuz hayâ (A) [ حيا ] utanma, haya, ar hayâl (A) [ خيال ] hayal, düş hayâlât (A) [ خيالات ] hayaller, düşler hayâlen (A) [ خيالا ] hayali olarak hayâlet (A) [ خيالت ] hayalet hayalî (A) [ 1 [ خيالی hayalî, hayal ürünü 2Karagöz oynatan hayalperest (A-F) [ خيال پرست ] hayalci hayat (A) [ حيات ] yaşam hayatbahş (A-F) [ حيات بخش ] hayat veren hayât-ı cinsiye [ حيات جنسيه ] cinsel yaşam hayât-ı diniye [ حيات دینيه ] dinsel yaşam hayât-ı rûz-i merre [ حيات روز مره ] gündelik yaşam hayatî (A) [ حياتی ] hayatla ilgili, yaşamsal hayâtiyyât (A) [ حياتيات ] biyoloji, yaşambilim haydud (Macarca>A) [ حيدود ] eşkiya, haydut, yolkesen hâye (F) [ خایه ] yumurta, haya hayf (A) [ حيف ] yazık, vah vah hayır (A) [ خير ] iyilik, hayır hayırhah (A-F) [ خيرخواه ] iyiliksever hayız bk hayz hayl (A) [ 1 [ خيل yılkı, at sürüsü 2zümre hayli (F) [ خيلی ] çok, fazla hayme (A) [ خيمه ] çadır haymegâh (A-F) [ خيمه گاه ] çadır kurulan yer haymenişin (A-F) [ خيمه نشين ] göçebe, çadırda yaşayan hayr (A) [ خير ] iyilik, hayır hayran (A) [ 1 [ حيران şaşkın 2hayran, tutkun hayrendiş (A-F) [ خيراندیش ] iyi düşünceli hayret (A) [ حيرت ] şaşkınlık hayretbahş (A-F) [ حيرت بخش ] hayret verici hayretkâr (A-F) [ حيرت کار ] hayret eden hayretzede (A-F) [ حيرت زده ] şaşkın haysiyyet (A) [ حيثيت ] şeref, onur hayvan (A) [ 1 [ حيوان canlı 2hayvan hayvanî (A) [ حيوانی ] hayvansal hayvaniye (A) [ حيوانيه ] hayvana özgü, hayvansal hayy (A) [ حی ] diri hayyât (A) [ خياط ] terzi hayye (A) [ حيه ] yılan hayyir (A) [ خير ] çok iyilik eden hayz (A) [ خيض ] regl, aybaşı hazâin (A) [ خزائن ] hazineler hazân (F) [ خزان ] güz, sonbahar hazar (A) [ حضر ] güvenlik hazer (A) [ حذز ] sakınma hazerat (A) [ حضرات ] hazretler hazf (A) [ حذف ] silme, kaldırıp atma hâzık (A) [ حاذق ] usta, yetenekli, ehil hazır (A) [ 1 [ حاضر huzurda 2hazır, mevcut hâzırûn (A) [ حاضرون ] bulunanlar, hazır olanlar hâzi (A) [ خاضع ] alçakgönüllü hazîn (A) [ حزین ] hüzün dolu hâzin (A) [ خازن ] haznedar hazine (A) [ خزینه ] hazine hazinedar (A-F) [ خزینه دار ] haznedar, hazinenin birinci derecede sorumlusu hazîre (A) [ حظيره ] etrafı çevrili yer (mezarlık vs) hazm (A) [ حضم ] sindirim hazret (A) [ حضرت ] sayın, hazret hazz (A) [ حظ ] sevinç, haz[/b]
|