İslâmiyet ve Yazı

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Ders Hocası

  • Hocanın Biri
  • *******
  • Join Date: Eki 2016
  • Yer: Hatay
  • 63863
  • +526/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Arslaner
İslâmiyet ve Yazı
« : 28 Ocak 2018, 15:34:19 »
İslâm’ın doğuşuyla beraber dünya ölçüsünde yeni bir uygarlığın da temelleri
atılmıştır. Kısa zamanda Orta Asya’dan Atlas Okyanusu’na kadar genişleyen
İslâm coğrafyasında yaşayan çeşitli uluslar bu uygarlık çatısı altında
birleşmiş, Kur’an dili ve yazısı uluslararası güçlü bir dil haline gelmiş, kültür
birliği sağlamıştır.

İlâhî kaynaktan insanlığa ulaşan ilk mesajda ilim ve ona
vasıta olan yazının sosyal gelişme ve yükselme için gerekliliği vurgulanmış,
bilgisizliğin ise her türlü geriliğin nedeni olduğu gösterilmiştir. Zamanla
İslâm dininin öğretilmesi, Kur’an’ın yazılması, korunması ve yayılmasına
duyulan ihtiyaç yazının önemini bir kat daha artırmıştır. Hicrî I ve II.
yüzyıllarda yazı bir taraftan alfabe, şekil ve imlâ yönüyle gelişme
gösterirken, diğer taraftan da sanat yazısı seviyesine yükselmiş, olağan üstü
bir güzellik kazanmış, İslâm sanatlarının en önemli şubelerinden biri
olmuştur.

Kur’an’ı Allah’ın sözüne yakışır bir güzellikte yazma heyecanı, arayışı
gayret ve titizliği, “Güzel şeyler güzel kaplara konur” anlayışı, yazının sanat
yazısı seviyesine yükselmesinde en önemli etken olmuştur. Kur’an yazısı dinî
bir gayretle asırlar boyunca İslâm milletleri tarafından işlenerek güzel ve
mükemmel hale getirilmiş, mânası ile bütünleşerek dinî bir sanat kimliği
kazanmıştır.

Kur’an’ın hedeflerinden biri de insanoğlunun gönül gözünü açarak maddî
ve mânevî güzellik karşısındaki hassasiyetini, yaratılışında var olan sanat
yeteneğini geliştirip bu yeteneğe yön vermektir. Müslüman hassas, içli;
güzeli arayan ve görebilen bir ruh yüceliğine ve temizliğine sahip olmalıdır.
İslâm medeniyetinin estetik değerlerinden biri olan, “Allah güzeldir, güzeli
sever” hadisiyle müslümanların arınmış bir ruh güzelliğine sahip olmalarını,
iç temizliğinin de hayatın bütün safhalarına, iş ve sanat hareketleri olarak
yansımasını ister.

Güzellikleri görmeyen göz kördür. “(Sana karşı çıkanlar)
hiç yeryüzünde dolaşmadılar mı? Zira dolaşsalardı, elbette düşünecek
kalpleri, işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki gözler kör olmaz; lâkin
göğüsleri içindeki kalpler kör olur” (el-Hac 22/46). Âyet ve hadislerde
medenî yükselişin ancak ilim ve sanatla olabileceğinin öğütlenmesi,
müslümanların ilim ve sanat aşkını harekete geçirmiş, onları güzel yazı
yazmaya yöneltmiştir.

Yazının insan için önem ve gerekliliğine işaret eden pek çok âyet ve hadis
vardır. Allah’ın insanlığa ilk hitabı “Oku” ve “Yaz” emridir. “Rabbinin
adıyla oku. O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. O keremine nihayet olmayan
rabbinin adıyla oku ki O, kalemle yazmayı, bu vasıta ile insana bilmediğini
öğretti (Okumamaktan) sakın! Muhakkak ki ilme ihtiyaç hissetmeyen insan
azar” (el-Alak 96/1-6).

Bu âyetlerde, yazı öğrenimini Allah’ın kendi nefsine
bağladığı, yazmanın ve ilim öğrenmenin insanoğluna verilmiş sayısız
nimetlerinden biri olduğu vurgulanmıştır. Yine, “Hokka ile kaleme ve kâtibin
satıra dizdikleri ve dizecekleri hakkı için yâ Muhammed” (el-Kalem 68/1)
âyeti ile de yazının önem ve faziletine işaret edilmiştir. Bize kadar ulaşan ve
yazı yazmaya teşvik eden hadislerde de, “İlmi yazıyla bağlayınız” (Aclûnî,
Keşfü’l-hafâ, I, 130),

“Çocuğun annesi ve babası üzerinde üç hakkı vardır:
Güzel yazmayı, yüzme ve ok atmayı öğretmek ve ona helâl rızık yedirmektir”
(Münâvî, Feyzü’l-kadîr, III, 393) buyurularak bilginin unutulmaması ve
kaybolmaması için yazıyla bağlanması gerektiği, güzel yazı öğrenmenin
gerekliliği, bunun insanın akıl ve his dünyasını zenginleştirerek mutluluk
vereceği ifade edilmiştir.