Cep telefonları, tablet bilgisayarlar, saat ve PDA’ lar gibi taşınabilir cihazlar günümüzün vazgeçilmez mobil iletişim araçları arasında yer almaktadır. Bu tür cihazlardaki kamera, sesli arama, mesajlaşma servisi gibi daha birçok hizmeti ve uygulamayı çalıştırmak için mobil işletim sistemleri geliştirilmiştir. Mobil işletim sisteminin tasarımı ve özellikleri masaüstü makineler üzerinde çalışan genel amaçlı bir işletim sisteminden daha farklıdır.
Mobil cihazların ekran boyutu, bellek, işlemci kapasitesi, pil ömrü, bilgi işlem ve iletişim kabiliyetindeki sınırlılıklar gibi gerek fiziksel gerekse işlevsel kısıtları mevcuttur. Bu nedenle, günümüzde destekledikleri özelliklere bağlı olarak farklı mobil işletim sistemleri geliştirilmiştir. Örneğin bir PDA işletim sistemi akıllı bir telefonunkinden farklıdır. Geçmişten günümüze mobil işletim sistemi mimarisi de basitten karmaşığa doğru evrilen bir süreç izlemiş ve özellikle son 10 yıllık dönemde mobil işletim sistemi tasarımı üç fazlı bir gelişim yaşamıştır: PC tabanlı bir işletim sisteminden, gömülü işletim sistemine ve ardından bugünkü akıllı telefon odaklı işletim sistemine dönüşüm. Pek doğaldır ki, donanım, yazılım ve internet teknolojilerindeki yenilikler söz konusu değişimlerin ana etkenleridir. Donanım sanayi mobil araçları tasarlamak için ilk olarak mikroişlemcileri ve çevre birimlerinin boyutlarını azaltarak işe başladı. Başlarda yeterince küçük ve aynı zamanda yüksek işlemci yeteneği özelliklerine sahip bir cihazı geliştirmek mümkün olamadı.
Piyasada ya PC büyüklüğünde bir dizüstü bilgisayar ya da telefon büyüklüğünde ama daha yavaş çalışan bir PDA bulabiliyorduk. PDA’ lar için geliştirilmiş mobil işletim sistemlerinde de genelde çoklu görev yönetim özelliği veya üç boyutlu grafik desteği yoktu. Ayrıca ilk işletim sistemlerinde bugün rutin olarak kullandığımız termometre, görüntünün dönmesi, dokunmatik ekran gibi algılayıcılar (sensörler) da mevcut değildi. Yazılım boyutunda süreci incelediğimizde de benzer bir gelişim gözlenebilir. Özellikle taşınabilir dizüstü bilgisayar gibi cihazlarda yazılım, kullanıcı verimliliği (klavye, fare girişi/kullanımı vb.) üzerine odaklanmıştır. Adından da anlaşılacağı gibi kişisel veri yardımcısı yazılımların sunduğu gibi kullanıcıya kişi bilgileri, e-posta ve benzeri kişisel verileri yönetme imkânı veren yazılımların ilk başlarda işletim sistemlerinde önceliği yoktu. Zamanla kullanıcının bir mobil cihazdan beklentileri doğrultusunda bu ve benzeri yazılımların mobil işletim sistemlerine entegrasyonu başlamıştır. İnternetin gelişimi de dönüşüm ihtiyacını ortaya koymaktadır. Özellikle Web 2.0’ dan sonra ağ inanılmaz bir bilgi kirliliğine dönüşmüştür.
Ağda kullanıcının arama, düzenleme ve veri madenciliği yapmasını bekleyen milyonlarca bilgi yığını depolanmıştır. Öte yandan artık kullanıcı interneti sadece bir şeyleri arama mecrası olarak değil yaşam alanı olarak kullanmaya başlamıştır. Dolayısıyla kişi tüketici formdan çıkmış ve üre-tüketici (proconsumer) forma evrilmiştir. Her geçen gün ağa katılan insan sayısı fazlalaşmakta, sosyal etkileşimler artmakta ve ağdaki bilgi birikimi de internet uygulamalarının gelişmesiyle kullanıcı merkezli üretime dönüşmektedir. Bunlara ilaveten, internetin bulut bilişim hizmetiyle artık kullanıcıların yazılım arama ve depolama derdi kalmamıştır. Bulut bilişim hizmeti sahip olduğumuz tüm uygulama, program ve verilerimizi sanal bir sunucuda yani “bulutta” saklanması ve internete bağlı olduğumuz herhangi bir ortamda cihazlarımız aracılığıyla (bilgisayar, telefon, tablet vb.) bu bilgilere, verilere, programlara kolayca ulaşım sağladığımız hizmetler bütününe verilen isimdir.
Aslında günlük hayatta bulut bilişimi birçoğumuz kullanıyoruz. Örneğin, sosyal ağlardaki (Facebook, Twitter) birçok veri (yüklediğiniz fotoğraf, coğrafi koordinatlar, video, müzik, belge vs. ) o sitelerin kendi bulutlarında depolanmaktadır. Verilerin bu şekilde depolanması, beraberinde kesintisiz gözetlenme konusunu gündeme getirmiştir. Özetle, yukarıda saymaya çalıştığımız donanım, yazılım ve internet dolayımlı bu ve benzeri gelişmeler, mobil işletim sistemlerinin; kendi kendine yeten, açık ve erişilebilir sistemlere dönüşmesine neden olmuştur.
Mobil piyasasında farklı işletim sistemlerinin ve uygulama geliştirme platformlarının varlığı, teknoloji piyasasında farklı dengelerin, çözümlerin ve aktörlerin doğmasına sebep olmuştur. Mobil işletim sistemleri çok çeşitlilik gösterse de bazıları kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayamadığından çoktan kullanıcılar tarafından terkedilmeye başlanmıştır.
Bugün popüler olarak kullanılan mobil işletim sistemleri arasında; Google’ dan Android, Apple’ dan iOS, RIM’ den BlackBerry OS, Symbian Vakfı’ nın geliştirdiği Symbian, Palm’ ın Web OS’ u, Microsoft’ un Windows Mobile’ ı sayılabilir.
Bugün akıllı telefonlara tam teşekküllü bir bilgisayarın birçok özelliği eklenmiş durumda. Bunların arasında yüksek hızlı işlemciler, geniş depolama alanı, çoklu görev, yüksek çözünürlüklü ekranlar ve kameralar, çok amaçlı iletişim donanımı gibi birçok özellik sayılabilir.
Tüm bu sistemlerde bir menü ve uygulama alanı bulunur. Ekranın en üst kısmında, aynı masaüstü işletim sistemlerinin görev çubuğunda olduğu gibi bir bildirim alanı yer alır. Bu alanda ağa bağlanma durumu (Wi-Fi), pil durumu, servis sağlayıcı, saat, tarih gibi bilgiler mevcuttur. Bekleme alanı adı verilen geniş bölümde uygulamalar ekrana yayılmış şekildedir. Dokunmatik ekran sayesinde kullanıcı sağa sola kaydırma hareketleriyle söz konusu uygulamaların simgelerine erişebilir.
Mobil işletim sistemi işlevlerinin birçoğunu ünitenin başında genel işletim sisteminin görevleri konusunda belirtmiştik. Ancak burada farklı özellikleri de ekleyerek genel hatlarıyla bir mobil işletim sisteminin işlevlerini açıklamakta fayda var:
• [b]Çoklu Görev: [/b]Bu özellik mobil cihazda aynı anda açılan programların işletim sistemi tarafından aynı zamanda çalıştırılmasını sağlar. Bir diğer deyişle, başka uygulamalar kullandığınız ya da cihazı kullanmadığınız sırada arka planda belirli görevler gerçekleştirilebilir. Bu sayede, uygulamalar arasında hızla geçiş yapabilir ve uygulamaları açtığınızda veya geri döndüğünüzde güncellenen içerikleri görüntüleyebilirsiniz.
• [b]Zaman Uyumlama/Paylaşımı İşlevi (İşlem ve Süreç Yönetimi): [/b]İşletim sistemi, uygulama programlarının belirli bir sıra ve sürede çalıştırılmasını planlar. Tıpkı bir zaman çizelgesi gibi programların önceliklerini belirler ve yönetir.
• [b]Bellek Ayırma ve Yönetimi:[/b] İşletim sistemi, mobil cihazın belleğinin hangi bölümlerinin kullanımda olduğunu ve hangi alanların kullanılmadığını takip etme, sü- reçlere bellek tahsis etme, tahsis edilen belleği geri alma ve bellek ile sabit disk arasındaki değişim işlemlerini yerine getirmekle sorumludur.
• [b]Dosya Sistemi:[/b] Dosya daha önce de belirtildiği gibi verilerin toplandığı birimlerdir. Sanal olarak cihaz, bütün verileri dosya olarak saklar ve dolayısıyla farklı birçok dosya tipi içerir: Program dosyaları, resim, metin dosyaları gibi. İşletim sistemi dosyaları organize etme ve yönetme işlevini de üstlenmiştir. Dosya sistemi olarak isimlendirilen bir arayüz ile işletim sistemi dosyaların içindeki bilgileri düzenler.
• [b]Giriş/Çıkış Birimleri Yönetimi:[/b] İşletim sistemi cihazın giriş ve çıkış birimlerini de yönetir. Kullanıcıdan mobil cihaza ham verinin gönderilmesini sağlayan birime giriş birimi (mikrofon, optik kalem, tuş takımı vb.), mobil cihazdan işlenmiş olan veriyi kullanıcıya iletilmesini sağlayan birime ise çıkış birimi (kulaklık, yazıcı vb.) adı verilir. Mobil cihazlarda ayrıca kamera, dokunmatik ekran gibi hem giriş hem de çıkış birim elemanları mevcuttur. Cihaz ilk açıldığında işletim sistemi bu birimleri tanır ve yönetir.
• [b]Koruma ve Güvenlik:[/b] Mobil işletim sistemleri güvenlik açısından masaüstü tabanlı işletim sistemlerinden daha ileri düzeydedir. Yalnız bu durum güvenlik açığının olmadığı anlamına gelmemelidir. Mobil işletim sistemi bazıları uygulamaların kullanacağı izinleri, kullanıcıya bırakmış durumdadır. Öte yandan, her mobil cihaz kullanıcısı, söz konusu izinler ve kötü yazılımlar konusunda yeterince bilgili olamayabilir. Dolayısıyla aslında kötü bir yazılım kullanıcıdan izin istediğinde bilinç- sizce izni uygulamaya verebilir. Ticari işletim sistemleri bu izinleri zaten kullanıcı- ya sunmadığı için kullanıcı böyle bir problemle karşılaşmaz. Ayrıca mobil işletim sistemleri veri güvenliği fonksiyonunu da üstlenmiştir. Veri kayıplarını önlemek amacıyla işletim sisteminde şifreleme özelliği vardır.
• [b]Çoklu Ortam Özellikleri:[/b] Mobil cihazlar farklı ses, video ve görüntü formatlarını destekler ve medya kütüphaneleri içerebilir. İşletim sistemi bu sistemleri de çalıştırır ve yönetir. Örneğin iOS işletim sistemindeki “Siri” adı verilen dikte özelliği işletim sisteminin yönettiği bir uygulamadır. Siri, sesi metne çeviren bir uygulamadır. Bu sayede kullanıcı ses komutuyla yazı yazabilir, mesaj gönderebilir ve arama yapabilir.
Son yıllarda teknoloji pazarında en sıkı rekabet mobil alanda ve özellikle cep telefonunda yaşanmaktadır. Bu kıyasıya rekabet özellikle Apple’ ın geliştirdiği iOS ve Google’ un ürünü Android işletim sistemleri arasında görülmektedir.
Bu iki işletim sistemi de Linux tabanlı ve hem cep telefonları hem de tablet bilgisayarlar da çalışabilen formdadır. Aralarındaki en önemli fark iOS’ un kapalı bir ekosistem yani güvenli ve virüsün olmadığı bir ortam oluşturma özelliğine sahip olmasıdır. Öte yandan, Android her ne kadar açık bir sistematikle çalışsa da her geçen gün güvenlik, hız gibi nedenlerle kapalı bir ekosisteme doğru bir dönüşüm yaşamaktadır. Bugün masaüstü işletim sistemlerinden daha yaygın ve kronik hale gelen mobil işletim sistemleri arasında bir tercih yaparken birçok faktörü dikkatte almak gerekebilir. Bunlar kullanıcıdan kullanıcıya değişim göstermesine karşın, kullanım kolaylığı ve arayüz, performans, uygulamalar, sı- nırlamalar ve esneklik, erişebilirlik, güncellemeler bu özelliklerden bir kaçı. Örneğin mobil cihazlara yazılımlar (uygulamalar) internetten üzerinden indirilmektedir. Kullanıcı bu uygulamaları iOS işletim sisteminde yalnız Apple mağazasına giderek ücretli veya ücretsiz olarak temin edebilirken, Android sistemlerde hem Android Market hem de alternatif mağaza uygulamalarıyla bu ürünlere erişmeniz mümkün. Android’ in alternatif mağaza uygulamasıyla müşteriyi kısıtlamaması iOS’ a göre esneklik özelliğini ön plana çıkarırken, aynı zamanda ciddi bir güvenlik problemine de işaret etmektedir, çünkü Android Market dışından yazılımlar alan kullanıcı, az önce belirttiğimiz gibi zararlı yazılımları da beraberinde mobil cihazına kurabilir.
iOS’ un 2010-2012 yılları arasında artan kullanım trendi, 2012’ den sonra düşüşe geçerken, Android’ in bu süreçteki hızlı ivmelenmesi oldukça dikkat çekicidir. Diğer taraftan masaüstünde ikinci sırada yer alan Apple, mobil işletim sistemlerinde bu arayı tamamen kapatmış ve pazar payının bugün dahi yarısını elinde tutmaktadır. Bakalım yakın gelecekte liderlik kimin elinde olacak?
|