[color=red][size=12pt][b]- T -[/b][/size][/color]
Taaddi Başkasının Hakkında El Uzatma.
Taaddüd Birden çok
Taahhüdü ihlal Borclunun haciz zaptında borcu kabul ve ödemeyi taahhud edip, tahhüdünü yerine getirmemesi.
Taahhütname Kişinin kendi ad ve hesabına, bir gerçek kişi veya tüzel kişiye karşı, sözleşmeli ya da sözleşmesiz olarak, bir işin yapılmasını veya bir şeyin teslimini üstlendiğini gösterir belge.
Taalluk Ilişiği olma; asılma; ilgi
Taayyün Tayin olunma; belli olma; belirme
Taazzuv Uzuvlaşma, bir biçim alma, teşkilâtlanma, organlara ayrılma.
Tabiyet Kişi veya şeyleri devlete bağlayan siyasi ve hukuki bağ; vatandaşlık. yurttaşlık; bağımsızlık
Tacir Ticaretle uğraşan; bir ticari işletmeyi kısmen dahi olsa kendi adına işleten kimsedir.
Tadât Sayma; sayılma; sayım
Tadil Değiştirme; değişiklik
Tafsil Etmek Ayrıntiları ile anlatmak.
Tagyir Bir şeyi değiştirme, başkalaştırma, aslından saptırma
Tağyir Başkalaştırma; değiştirme; bozma tahakkuk gerçekleştirme; gerçekleşme
Tahaddüs Ortaya çıkmak
Tahakkuk Gerçekleşme, meydana gelme, bir şeyin doğruluğunun ortaya çıkması
Tahakküm Hakimiyet ve kontrol altına alma.
Tahassul Hasıl olma; sonuç olarak ortaya çıkma
Tahavvül Değişme; dönme
Tahdîdât Sınırlamalar; kısıntılar
Tahdidî Sınırlayıcı, tüketici.
Tahfif Hafifletme; azaltma
Tahkik Soruşturma.
Tahkikat Soruşturma
Tahkir Aşağılama, onur kırma, onuruna dokunma
Tahlif Yemin
Tahliye Boşaltma; salıverme; serbest bırakma.
Tahliye taahhütnamesi Kiracının, kiralananı belli bir tarihte boşaltacağına ilişkin yaptığı yazılı irade beyanı.
Tahmil Yükleme
Tahnit "Bozulmaması için ölüyü ilaçlama.
Tahrip Harabetme; yıkma; kırma; bozma
Tahrir Yazım
Tahrir Yazma; yazım
Tahriren Yazılı olarak
Tahsin Beğenme
Tahsis Emrine verme; özgüleme.
Tahşiye Çıkıntı yapmak
Taht Alt; aşağı
Tahtani Binanın alt kısmı
Tahtani fevkani Altlı üstlü
Tahvil Değiştirme; değiştirilme; borç senedi
Tahvilat Tahviller
Takaddüm Önce gelme; önde gelme
Takarrür etmek Kararlaşmak; kararlaştırmak; istikrar kazanan kararlar
Takas Vadesi gelmiş, aynı cinsten ve karşılıklı iki alacağın birbirine sayışılması.
Takbih "1. Çirkin görme, beğenmeme.
Takibat Kovuşturma
Takrîr Önerge; anlatma; anlatış; tapuda malını sattığını veya ipotek ettiğini söyleme
Takrir etmek Sağlamlaştırmak
Taksim Ortak mülkiyette bulunan bir malın, ortaklar arasında yapılan bir sözleşmeyle veya dava açmak suretiyle bölüştürülmesi.
Taksir Iradi olarak işlenen bir icra ya da ihmal eyleminden, fail tarafından istenmemiş olmalarına rağmen, kanunun cezalandırdığı sonuçların meydana gelmesi hali
Takyidat Sınırlama, kısıtlama.
Takyit Kısıtlama
Takyit Sınırlama; kayıtlama; şarta bağlama; kısıtlama
Talâk Islâm hukukunda boşanma
Talik "1.Belli bir zamana bırakma, erteleme.
Ta'lık Geciktirme; askıda bırakılma
Talil Sebep gösterme; illetlendirme, bir şeyi bir illete bağlama.
TALİMAT "1. Yönerge:
Talîmâtnâme Yönetmelik
Tanık "Duruşmada bilgisine, görgüsüne başvurulan kimse, şahit.
Tapuyu misil Tarafsız bilirkişinin belirteceği tapu; bedel; değer baha
taraf ehliyeti Hukuk davalarında davacı veya davalı olarak yer alabilme ehliyeti. Medeni haklardan yararlanan herkes kural olarak taraf ehliyetine de sahiptir. Ancak bunu ya bizzat kullanır ya da kanunî mümessili onun adına bu ehliyeti kullanılır.
Taraf teşkili Taraf oluşturma. Davanın taraflarından biri olabilme yeteneği. Uluslararası ihtilaflarda müzakerenin taraflarından birisi olma durumu.
Tarafeyn İki taraf.
Tardetmek Kovmak, Def etmek, Uzaklaştırmak
Tarh Çıkarma, ıtrah etme, bir sayıdan diğerini çıkarma, vergi koyma, kişinin kazancından vergi payı çıkarma, belirleme. Çoğulu tarhiyyâtdır; vergi koyma işlemleri.
Tarik Yol; yöntem
Târik Terkeden; bırakan
Tariki âmm Herkesin geçebilmesi için bırakılan yol; kamunun yararlandığı yol;
Tarumar Dağınık. Karışık. Perişan
Tasarruf Bir şeyden yararlanabilme ve o şey üzerinde fiili veya hukuki işlem yapabilme gücü.
tasarruf etme Kullanma ve yapma harcama, yönetme, bir şeyi sevk ve idare gücü. Harcamadan bekletme, biriktirme, tutumlu olma. Çoğulu tasarrufâtdır; işlemler, muâmeleler, harcamalar.
Tashih Düzeltme; resmi bir kütüğün, bir hukuki işlemin düzeltilmesi
Tasnif Düzen
Tasrih etmek Açıklamak; belirtmek
Tasvib Doğru bulma; uygun görme; onaylama
Tatbika medar imza Uygulamaya elverişli imza
Tathir Temizleme
Tavassut Aracılık; ara bulma; aracı olma
Tavazzuh Aydınlanma
Tavzif Görevlendirme
tavzih Vâzıh hale getirme, açıklama, bir konuyu anlaşılır hale getirme, çoğulu tavzihâtdır; açıklamalar. Hmk md. 455 vd.
Tavzîh Açıklama
Tazammun etmek Öngörmek; sonucu doğurmak; içine almak; kapsamak
Tazminat Maddi veya manevi zarara karşılık ödenen bedel; zarar ödencesi;hukuka aykırı olarak başkalarına verilen zararların ödetilmesi biçiminde müeyyidedir.
TAZYİK Baskı, sıkıştırma, zorlama, baskı tatbik etme, darlaştırma. Tbmm:, türkiye büyük millet meclisi. 23 nisan 1920'de kurulmuş ve toplanmıştır. Türk temsili demokrasisinin yasama organıdır. 1982 anayasasına göre her 5 yılda bir yapılan genel seçimle seçilen 5
tazyik hapsi Yapılması gereken bir edim yapılmadığında borçlu kişinin onu yapması veya edimi ifası için hapsen tazyikte bulunulurdu. Hapse konulma hali ve böylece borcun ödenilmesini sağlama durumu. Şimdi bu tür bir yaptırım yoktur. Şahitlik veya bilirkişilikten, yemi
Teadül Beraberlik; denklik; birbirine denk gelme
Teahhur(teehhür) Gecikme; temerrüt
Teâmül Örf ve adet; öteden beri olagelen, insanlar arasında yapılagelen belli bir davranış.
Teati Karşılıklı gönderme
Tebaa Uyruk; bir devletin hükmü altında bulunan kimseler
Tebâdür Akla gelme; hatırlanma
Tebârüz ettirme Belirtme; ortaya koyma
tebcil Öğme, medhetme, yüceltme, üstün kılma.
Tebdil Değişme; değiştirilme
Tebdil Değiştirmek
Tebeddül Değişiklik
Tebeddül Değişiklikler
Tebellüğ Bir tebliği alma; tebliğ edilen bir yazıyı imza ile teslim alma
Tebellür Netleşme; net olarak ortaya çıkma; aydınlanma
teberru Bağış, hibe, karşılıksız olarak mal bağışı. Çoğulu teberruâtdır; bağışlar, yardımlar, hibeler.
Tebeyyün Ortaya çıkmak
Tebeyyün etmek Saptanmak ; ortaya çıkmak; aydınlanmak
TEBLİĞ Bildirme, duyurma, anlatma, yazılı bir emri, mahkeme yazısını ilgili şahsa teslim etme, imzasını alma. Çoğulu tebliğâtdır; duyurular, anlatmalar.
Tebligat Bir hukuki işlemin yetkili makamca, ilgili kişinin bilgisine sunulmak üzere, kanun ve usule uygun olarak yazı veya ilanla bildirilmesi.
Tecdit Yenileme; tazeleme, açıkça anlaşılacak şekilde önceki borcun, yeni bir borç kurarak ortadan kaldırılması; yenileme.
Tecessüm Boyut kazanma, cisimlenme Halit TEK
Tecezzî Bölünme; doğranma
Tecvîz Ceza verme; caiz görme
Tecziye Ceza, cezalandırma Mustafa ÖZCAN
TECZİYE Cezalandırma; ceza verme.
Tedabir Tedbirler önlemler
Tedarik Sağlama; temin etme
Tedavül Sürüm; elden ele gezme; dolaşma; kullanılma
tedbir Tedbir, Tedebbür: Bir işin iyi ve sıhhatli olması için arkasını, önünü gözeterek takdir ve idare etmektir. Bütün evreni yönetmek, her işi evirip çevirmek. Tabii düzenini ayakta tutmak, kanunların işlemesini sağlamak.
Tedenni Gerileme, Gerilemek, Düşme.
Tedip hakkı Ana babalara tanınmış çocuğa öğüt vermek, ihtirada bulunmak
Tediye Ödeme; bir borcun ödenmesi
Tedricen Azar azar; yavaş yavaş; aşamalı olarak
Tedvîn Hukuku birleştirmek amacıyla,hukukun bir dalı ile ilgili yasa halinde kurallar koyma
Tedviren vekaleten
Teehhür Gecikme; sonraya kalma
Teemmül Düşünüp taşınma; etraflıca düşünme
Teessüs Kuruluş; kurulma; yapılma; yapılanma
Tefehhüm Anlamak; akıl erdirmek
Teferruat Ayrıntı, geleneklere göre bir malın daha iyi ve daha verimli kullanılmasında yararı olan, asıl mala sıkı sıkıya bağlı bulunmayan, az bir masraf ve hasar ile asıl maldan ayrılabilen mallara mk. Da teferruât denilir. Bir dairedeki asılı levhalar, avizeler,
Teferruğ Satın alanın aldığı mülkün ferağ işlemini yaptırması, tapu kaydını kendi üzerine çevirme
Teffiz Bkz. tefvîz
Tefhim Verilmiş olan kararın veya hükmün,duruşmada hazır bulunan taraflara yargıç tarafından sözle bildirilmesi
tefrik ayırma
Tefrişat Döşeme araçları; bir yeri döşemek için kullanılan eşya
Tefvîz Ihale; sipariş etme; havale etme; dağıtım; ısmarlama; bir taşınmazı belli bedel karşılığında üçüncü kişinin üzerinde bırakma
Tehâlüf Yargıcın iki tarafa da yemin vermesi; birbirine zıt olma
tehir erteleme
Tehir erteleme Ara verme
tehlikeli hükümlü işlediği suçun nitelik ve icra şekli göz önüne alındığında toplum için ciddi bir tehlike oluşturan ve cezaevi güvenlik ve nizamını ihlal edebileceği yönünde kuvvetli delil bulunan hükümlüdür.
Tek taraflı irade beyanı Hukuki bir ilişkide taraflardan birinin, o ilişki bakımından hüküm ve sonuç doğurmaya yetecek şekilde iradesini açıklaması.
tekabül Karşılamak,karşılıklı kabulleniş, takasta bulunma.
Tekabül etmek Karşılamak; karşılık olmak
Tekaüd Emeklilik
Tekâyüd Birbirine hile yapma
Tekdir Azarlama, Paylama
Tekeffül Birine kefil olma; kefalet verme; garanti etme
tekellüf Külfetli iş yapma, birisine yük yükleme, sıkıntı verme. Yapmacıktan iş yapma.
Tekemmül Tamamlanma; olgunlaşma
TEKERRÜR Tekrarlama, tekrar etme. Bir kimsenin bir suçu işleyip hakkında hüküm verildikten sonra yeni bir suç işlemesi durumu. Mükerrirlik hali. Tck md: 29.
Tekevvün etme Yaratılma; meydana gelme
Tekid Pekiştirme, üsteleme. Önceden yazılan bir yazının peşine ikinci defa bir yazı daha gönderme. Güçlendirme.
teksif Kesâfet arz etme, yoğunlaştırma, bir noktada dikkat toplama, sıkıştırma.
tekzib Yalanlama, kizbetme, asılsız bir haber üzerine bunu düzeltmek için basın kanununa göre ilgili kişinin mahkeme kararıl ile basın aracına gönderdiği düzeltme yazısı, yalanlama yazısı. İlgili kişinin bu hakkı kullanmasına tekzib hakkı denir ki, asılsız haber
Telâfi Zararı karşılama; giderme; eksikliği giderme
telahuk Lühûk etme, bitişme, peşinden bir şeye yetişip ona katılma, eklenme. Birbirine katılma. Sonraki bütçenin öncekine katılması veya genel bütçeye yan bazı bütçelerin katılmasına da mülhak bütçe denilmektedir.
Telâhuk Birbirine katılma; yarışma; hakların yarışması
telhis Hülâsa etme, kısaltma, özetleme.
Telhîs Hülasa etme; özetleme; özet
Telif Yazma; uzlaştırma
Telif hakları Fikir ürünü eserler üzerinde yaratıcısının sahip bulunduğu haktır.
Telvis etmek Kirletmek
Temadi Sürüp gitme; süregelme; devamedegelme; sürme; uzama
temayül TANINMA, MEZİYETLERİYLE TANINIR OLMA, ÜSTÜN GELME, ŞÖHRETE ERME.
temdid Uzatma, medîd hale getirme. Kanunlarda tanınan sürenin bir kısım makamlarca, hâkimce vb. Lerince bir daha uzatılması durumu. Pas. K md. 13.
Temellük Mülk edinme; kendine mal etme; sahip olma; sahiplenme; devralma
Temerrüd Direnme; borcun ifasında gecikme, bir yükümlülüğün yerine getirilmesinde oluşan gecikme; direnme
temerrüt Direnme, inad etme, meredleşme, meredlik gösterme. Alacaklının alacağını teslimde ve borçlunun da borcunu ifada inadına direnmesi, geciktirmeye sebebiyet vermesi. Bk md. 90, 95. Borsa'da yapılan işlemler sonucunda, taahhütlerin gerektirdiği ödeme veya men
Temettü Kâr; kazanç payı; yarar
temhir mühürleme
Teminat Belli bir hukuksal durumu (genellikle borcun ödenmesini) sağlamak için verilen garanti.
Teminat akçesi Bir sözleşmenin kurulması için taraflardan birinin diğerine vermek yükümlülüğünde bulunduğu para
Temlik Devir, alacağın bir başkasına devri, mülkiyetinin geçirilmesi. Alacağın devredilmesi. Bk md. 165.
Temlikname Bir hakkın diğer bir kimseye geçirildiğini gösteren belge
Temşiyet Meşiyet, dileme, icrada bulunma, yürüme ve yürütme.
temyiz İyiyi kötüden; hayrı, şerden ayırt edebilme yeteneği, akıl gücü. İlk derece mahkemelerince verilen yargı kararlarının esas ve usûl açısından denetime tabi tutulduğu üst derece mahkemesi. Bu denetim isteme işine de temyiz işlemi denilir. Cmk md. 305, 326.
Temyiz Kudreti İyiyi kötüden ayırma ve makul biçimde davranışta bulunma yeteneği.
tenakus Eksikleştirme, azaltma: iki kişinin verecekleri şeylerde karşılıklı olarak azaltmaları, noksanlaştırmaları.
Tenakuz Çelişme, çelişki, tutmazlık
Tenâküz Çelişki
Tenbih Uyarma; uyarı
Tenezzül Inme; alçalma; düşme; kendine aykırı gelen bir işi veya durumu kabul etme
TENFİZ İnfaz etme, bir hükmü uygulama, gereğini yerine getirme. Bir şeyi geçerli kılma.
Tenkis Indirme; azaltma; eksiltme
Tenmiye Nemalandırma; artırma; işletme
Tensip Uygun görme
Tenvîrât Aydınlatma; ışıklandırma
Tenzil Indirtme; azaltma
Terâküm Birikme; biriktirme
Tercihe şayan Üstün tutulan; yeğlenen; tercih edilen
Terditli Kademeli
tereke Ölen kimseden, geride bıraktığı mirasçılarına kalan mal, ölenin terkettiği, sağlara bıraktığı mal.
Tereke (terike) Miras bırakanın mirasçılarına geçen kalıtı; kalıt; mirasçılara kalan malvarlığı
Terekküp etmek Oluşmak
Teressübât Tortulanmalar; dibe çökmeler; durulmalar
Terettüp etmek Düşmek; doğmak; ait olmak; sırası gelmek; gerektirmek
Terhin Rehin olarak verme; emanet bırakma
Terkin Boyama, çizme, bozma, bir kaydın çizilmesi. Tapu kaydının düşürülmesi. Bir kimse üzerinde görülen bir taşınmazın bu durumunun sona erdirilmesi. Bir şeyin parçası ve temel rüknü haline getirme. Asıl unsur yapma. Mk md. 933, 935.
Terkip Birleştirmek, Bir araya getirmek. Halit TEK
Termim Tamir etme; onarma; düzeltme; iyileştirme
tersim Resmetmek, bir şeyin çizgilerle şeklini çizmek, çizgilerle ortaya koyup anlatmak.
Tersîmât Resmetmeler; resmini yapmalar; çizmeler
Tertip Sıra; düzen; düzenleme
Tesâhub Sahip çıkma; koruma
Tescil Resmi kütük veya defterlere bir konunun (hakkın) yazılması, kayıt düşülmesi.
teşdid Şiddetlendirme, ağırlaştırma, bir suçun cezasının bazı nedenlerle ağırlaştırılması ve aktarılması. Bunun sebebleri ne de teşdîd sebebleri denilir. Meselâ taammüden adam öldürme, kamu malını çalma, küçüklere laf atma vs. Gibi.
Teşdit Makul orandan arttırma, şiddet, şiddetini arttırma, güç verme Mustafa ÖZCAN
Tesellüm Teslim alma
teselsül Birden çok kimsenin alacaklıya karşı aynı borcun tamamını yükümlenmelerine veya birden çok alacaklının tek bir borcu istemeye hakkı olduğunu gösteren durum;dayanışma Zincirleme. Zincir gibi birbirine bitişik kısımlar olma. Silsile peyda etme Man: Bak: Del
Teşevvüş Karışıklık; kargaşalık
teşhis Şahıslandırma, tanıma, bir kimseyi tanıma suretiyle kim olduğunu ortaya koyma, belirleme.
Teşmil Kapsamına alma; yayma
Tesmiye Ad koyma; isimlendirme; belirleme
teşrii Yasama faaliyeti, kanun yapma, kanun koyma işi. Laik hukukta bu yetki ya halkın temsilcilerinindir ya da baştaki yöneten az bir grubundur. İslâm hukukunda ise temelde allah’ındır. Hakikî şâri o'dur. Hz. Peygamber mecâzî anlamda şâridir. Bu faaliyett
Teşrik Yaptığı bir işe ortak almak.
Teşviş Karma karışık yapma, iyiyi kötüye katma, zihnin karışık bir durum alması.
Tesviye Sonuca bağlama; çözümleme; gereğini yapma; seviye; düzdüzeltme
Tevakkuf Bağlı olma; durma
Tevarüs Bir kimseden miras kalma; mirasa konma; kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme
TEVDİ Bırakmak, vedia olarak bir yere emânet etme.
Tevdi etmek Vermek; bırakmak; sunmak
Teveccüh Yönelme; yakınlık duyma; sevgi
Tevellüt Doğum; doğma
Tevessül etmek Başvurmak; kalkışmak; girişmek
Tevfik Uydurma; uygunlaştırma
tevfikan Uygun olarak, uygun biçimde.
tevhid Birleme, tekleme, vahdetleme, allah'ı tek olarak kabul etme. İslâm'ın temel amacı allah'ı birlemek ve ona öylece inanmak, şirke sapmamaktır.
tevil Bir kâpalı sözü yorumlama, bir başka anlam katma, amacı dışında farklı biçimde yorumlama.
te'villi ikrar Yoruma müsâid ikrar. Sanığın ikrarının yoruma müsaid olması durumunda yargıtay bunu kabul etmemektedir.
tevkif Tutma, bekletme, bir yerde tutma. Çoğulu tevkifâtdır; tutuklamalar kitle halinde içeri sokma. Para alacaklılarının istihkâklarında yapılan kesintiler, içeride tutulan paralar. Cmk md. 104.
Tevkif Müzekkeresi Tutuklama müzekkeresi. Bu müzekkere hâkim tarafından kesilir, üzerinde sanığın kim olduğu, işlediği .:uç ve tutuklama sebebleri ayrıntılı şekilde yazılır. Cmk md. 106 vd.
Tevkil Vekil olarak tayin edilmiş kimsenin, vekillik yetkisini bir başkasına devretmesi.
Tevlit etmek Doğurmak
Tevliyet Vakfın işlerini yönetmek
Tevliyet davası Mütevellilik davası; vakfın işlerine bakma göreviyle ilgili dava
tevsi Genişletme, yayma, vüsatini sağlama. Çoğulu tevsîâtdır; genişletme işleri.
Tevsî' Genişleme
Tevsîk Belgelendirme
Tevzi Dağıtma
teyit Destekleme, güçlendirme, tasdik etme.
Tezad Zıdlık gösterme, iki şeyin çelişki arzetmesi.
Tezahür etme Belirme, görünme, ortaya çıkma
Tezâyüd Artış; çoğalma
Tezkere-i sâmiyye Sadrazamlık makamından yazılan tezkere
Tezyif Değersiz olarak gösterme, aşağılama.
Tezyinat Süslemeler
Toplu iş sözleşmesi Işçi sendikaları ile işveren veya işveren sendikaları arasında yapılan ve iş şartlarını, tarafların hak ve borçlarını düzenleyen yazılı bir anlaşmadır.
Trampa Değişim
Tutanak Zabıt, zabıtnâme. Bir toplantı ve duruşma ile sorgulama sonunda düzenlenen resmî nitelikli tutanak.
tutuklama Tevkif, ceza muhakemesinde kişiyi koruyucu ve önleyici bir tedbirdir. Cmk md. 104 vd. Nda yer alan ve adresi belli olmayan, ağır cezalı bir suçun sanığı olan, delilleri yok etme gibi ihtimallerin bulunması durumunda hâkimce alınan önlem. Hürriyeti kısıtla
tutuklu Mevkûf, tutuklama kararı verilen.
Tüzel Kişi Kendisini oluşturan gerçek kişilerin üzerinde ve onlardan bağımsız bir varlığı ve belirli bir amacı bulunan.
Tüzük Bir kanunun uygulamasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak şartıyla ve Danıştayın incelemesinden geçirtilerek Bakanlar Kurulu tarafından çıkartılan yazılı hukuk kurallarıdır.
|