Müslümanlarla Bizans arasında yapılan ilk savaş olan Mûte Savaşı’nın sebebi Hz. Peygamber’in Busrâ emirine gönderdiği elçi Hâris b. Umeyr el-Ezdî’nin, Mûte’den geçerken, Bizans adına bölgeyi idare eden Hıristiyan Gassânî emiri Şurahbil b. Amr tarafından öldürülmesidir. Diğer taraftan Resûl-i Ekrem’in aynı yıl içinde (Rebiülevvel 8/Temmuz 629) bölge halkını İslâm’a davet için Belkâ’ya bir günlük mesafedeki Zâtuatlah’a gönderdiği onbeş kişilik heyet üyeleri, oka tutularak şehit edildi. İçlerinden sadece Ka‘b b. Umeyr yaralı olarak kurtuldu ve bu acı haberi Medine’ye getirdi.
Devletlerarası hukukun ihlal edilerek elçisinin öldürülmesini bir savaş sebebi sayan Hz. Peygamber, Mûte’ye göndermek üzere Zeyd b. Hârise kumandasında 3.000. kişilik bir ordu hazırladı. Zeyd’in şehit düşmesi halinde Cafer b. Ebû Tâlib’in, Cafer şehit düşerse Abdullah b. Revâha’nın kumandanlık yapmasını, Abdullah da şehit düşecek olursa askerlerin kumandanı kendilerinin seçmesini emretti. Mûte’ye kadar giderek elçiyi öldüren Şurahbil b. Amr ve halkını önce İslâm’a davet etmelerini, kabul etmezlerse savaşmalarını istedi. Kadınları, çocukları, yaşlıları ve manastırlara çekilmiş münzevileri öldürmemeleri, evleri yıkıp tahrip etmemeleri, ağaçları kesmemeleri talimatını verdi. Ardından ordusunu Seniyyetü’l-Vedâ tepesine kadar uğurladı.
İslâm ordusunun Medine’den kuzeye doğru hareket ettiğini öğrenen Şurahbil b. Amr, o sırada bölgede bulunan Bizans imparatorundan yardım istedi. İmparator Herakleios İran’la savaş için hazırladığı birlikleri onun yardımına gönderdi. Bölgede yaşayan Arap kabilelerinin de bu orduya katılmasıyla Bizans ordusunun mevcudu yüz bini aşmıştı. Üç bin kişilik ordusuyla Maân’a kadar gelip orada karargah kuran Zeyd b. Hârise, düşman ordusunun büyüklüğünün öğrenilmesi üzerine meseleyi arkadaşlarıyla müzakere etti. Hz. Peygamber’e haber verilip ondan gelecek talimata göre hareket edilmesi teklifi kabul edilmek üzereydi. Ancak üçüncü kumandan olarak tayin edilen Abdullah b. Revâhâ, etkili bir konuşma yaparak, savaşılması gerektiğini, yenseler de yenilseler de iki mutlu sondan birine (zafer ve şehitlik) ulaşacaklarını söyledi. Bunun üzerine savaş kararı alındı ve Mûte’ye doğru harekete geçildi.
Mûte’ye varınca savaş düzenine geçen İslâm ordusu, kendisinin en az otuz katı olan büyük bir orduyla savaşa girdi. Çarpışmaların ilk safhasında Zeyd b. Hârise şehit düştü. İkinci kumandan Câfer b. Ebû Talib de şehit düşünceye kadar kahramanca çarpıştı. Onun ardından sancağı devralan ve şiirler okuyarak savaşan Abdullah b. Revâhâ’nın da şehit düşmesi üzerine, askerler Hâlid b. Velid’i kumandan seçtiler. Akşama doğru kumandayı eline alan Hâlid, hava kararıncaya kadar çatışmayı devam ettirdi. Onun etrafında kenetlenen sahabiler, ani saldırıyla pek çok düşman askerini öldürdüler. Geceleyin iki taraf karargahına çekildi.
Hâlid b. Velid, düşman ordusunun büyüklüğünü dikkate alarak farklı bir taktik uygulamayı düşündü. Ordunun sağ tarafındaki askerleri sola, soldakileri sağa, öndekileri arkaya ve arkadakileri öne almak suretiyle, düşman üzerinde geceleyin kendilerine yardım birliklerinin katıldığı intibaını uyandırmaya ve ani bir taarruzun ardından birliklerini emniyet içinde çöle doğru geri çekmeye karar verdi. Sabahleyin ani bir taarruza geçti.
Karşılarında değişik simalar gören düşman askerleri, Müslümanlara yardım geldiğini sanıp korkuya kapıldılar ve gerilemeye başladılar. Beklediği anın geldiğini gören Hâlid, ordusunu hızlı bir şekilde geri çekti. Kendileri için bir tuzak kurulmasından ve Hâlid’in kendilerini çöle çekip orada savaşmak istemesinden endişe eden düşman askerleri, müslümanları takip cesaretini gösteremeyince savaş sona erdi. Hâlid b. Velid, ordusunu Medine’ye getirdi (8/629). Bu savaşta 15 şehit verilmiştir.
Mûte’de iki ordu arasındaki çatışmalar devam ederken kendisine savaş alanı gösterilen Hz. Peygamber, mescidinin minberinden kumandanlarının şehit düşme anlarını ashâbına şöyle anlatmaktaydı:
“Zeyd sancağı eline aldı, şimdi vurulup şehit düştü. Sonra sancağı Câfer aldı, o da şehit oldu. Sancağı daha sonra Revâhâ’nın oğlu aldı ve o da şehit düştü. Sancağı son olarak Allah’ın kılıçlarından biri aldı. Nihayet Allah, mücahitlere fethi müyesser kıldı.”
Hz. Peygamber, bu sözleriyle Mûte Savaşı’nın Müslümanlar açısından bir zafer olduğunu müjdelemişti. Medine’ye ulaşan Mûte gazilerini savaştan kaçanlar olarak görenleri de uyardı ve onların savaş gereği geri çekilen muzaffer askerler olduğunu söyledi. Büyük bir düşman ordusu karşısında çok az zayiat vererek geriye çekilmeyi başaran Hâlid b. Velid, bu sebeple Hz. Peygamber’in kendisine verdiği “Seyfullah” (Allah’ın kılıcı) lakabıyla meşhur olmuştur.
|