Türk milletinin yetiştirdiği en büyük tasavvuf erlerinden ve Türk dili ve edebiyatı tarihinin en büyük şairlerinden Yunus Emre XIII. yüzyılın ikinci yarısıyla XIV. yüzyılın ilk yarısında yaşamıştır.Bu çağ,Selçukluların sonu ile Osman Gazi devrelerine rastlamaktadır.
İç Anadolu da mevsimin kurak geçtiği bir yılda Yunus birçok keramet ve inayetlerini duyduğu Hacı Bektaş´a gelip yardım istemeyi düşündü. Sığırının üstüne bir miktar alıç (yabani elma) koyup dergaha gitti. Huzura varınca armağanını sunduktan sonra, bir miktar buğday istedi.Hacı Bektaş ona lütufla muamele ederek,bir kaç gün dergahta misafir etti.Yunus geri dönmek için acele ediyordu.Dervişler Pir´e Yunus´un acelesini anlattılar.O da: "Buğday mı ister,yoksa erenler himmeti mi " diye haber gönderdi.O buğday istedi.Bunu duyan Hacı Bektaş tekrar haber gönderdi: "İsterse o alıcın her tanesince nefes edeyim!" dedi.Yunus buğdayda ısrar ediyordu.Hacı Bektaş üçüncü defa haber gönderdi: "İsterse her çekirdek sayısınca himmet edeyim" dedi.Yunus yine buğdayda ısrar edince;emretti,buğdayı verdiler.Yunus dergahtan uzaklaştı.Yolda yaptığı kusurun büyüklüğünü anladı.Pişman oldu.Geri dönerek kusurunu itiraf etti.O vakit Hacı Bektaş,onun kilidini Taptuk Emre´ye verildiğini isterse ona gitmesini söyledi. Yunus bu cevabı alır almaz hemen Taptuk dergahına koşarak başına geleni anlattı. O da Yunus´u dergahın odunculuğuna tayin etti. Yunus 40 yıl bu hizmette bulunduğu halde,dergaha eğri ve yaş odun getirmedi. Hakikate varmak için geçirdiği çilekeşlik devrinde Yunus Emre´nin dergaha hiç eğri ve yaş odun getirmediğini farkeden Taptuk Emre bir gün Yunus´a: "Dağda hiç eğri odun kalmadı mı " diye sordu.Yunus: "Dağda eğri odun çok,lakin senin kapına odunun bile eğrisi yakışmaz" diye cevap verdi. Yunus, İç Anadolu´da çiftçilikle uğraşan bir Türkmen köylüsü iken gönlüne aşk ateşi düşen ve Hak yoluna eriş¬mek için uzun süre çaba sarfeden, daha sonra bir mürşide bağlanarak ona tam bir teslimiyet göstermek suretiyle ta¬savvuf yolunda yüksek derecelere erebilmiş bir derviş ola¬rak karşımıza çıkmaktadır. Şeyhine kırk yıl hizmet edip seyr ü sülûkünü tamamladıktan sonra kendisi diyar diyar dolaşarak halkı irşat etmiştir.
Yunus Emre daha XIII. yüzyılda Türkçe´nin anlatı gücünü herkese göstermiş büyük bir şairdir. Zamanın bir çok bilimini öğrenmiş, fakat bunlar kendisini tatmin etmediği için dervişliğe talip olmuştur. Hakiki aşka ulaşmış, ölmeden önce ölmenin sırrına ermiş, şiirleri ile gönüller sultanı olmuş, şöhreti kesintisiz olarak günümüze kadar gelmiştir. O sözün önemini ve gücünü çok iyi kavramış, edebiyatımızda belki de sözle ilgili en güzel methiyelerden birini yazmıştır.
Söz ola kese savaşı söz ola bitüre başı Söz ola ağulu aşı balıla yağ ede bir söz
Yunus sözün önemini bildiği için kendisi de güzel ve etkili söz söylemeyi hedeflemiştir. Bunda da kendisinin başarılı olduğunun farkındadır:
Yûnus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin Ballar balım buldum kovanım yağma olsun
Yunus kendisindeki bu üstün söz söyleme yeteneğini insanlığın iyiliği, mutluluğu ve barışı için kullanır. Sözün anlaşılır ve güzel olmasını da yeterli görmez onun doğru olmasını da ister. Sesini çok geniş kitlelere duyurmak için Türkçe´nin inceliklerinden ve sanat gücünden yararlanır. F. Köprülü "Yunus Emre´nin sanatı tamamiyle millî, yani tamamıyla Türk bir sanattır" der. Türk halkı onun anlattıklarında kendini bulmuş, onun sevgi ve kardeşlik dolu mesajlarını benimsemiş, çe¬şitli meclislere bestelenen ilâhileriyle konuk olmuştur. Türk halkının önemli anma ve kutlama günlerinde oku¬nan mevlidlerde mutlaka Yunus´tan ilâhiler de söylenir. Yunus´un şiirlerinde en çok işlenen konular ilâhî aşk, Allah ve peygamber sevgisi, ölüm, gurbet, tabiat, dinî ve ahlâkî öğütlerdir. Yunus´a göre her şeyin özü aşktır, her şey aşkın eseridir. Varlığın oluşumuna sebep olan, Allah ı bildiren ve bulduran aşktır. Ölüm bu dünyanın geçiciliğini hatırlatmak, ebedî olan ahiret hayatına hazırlıklı olmak gerektiğini vurgula¬mak için sıkça işlenir. Ölüm düşüncesi çok keskin tablo¬larla gözlemlere dayandırılarak canlı sahneler hâlinde or¬taya konur. Cennet ve cehennem halkın kolayca anlayabi¬leceği biçimde insana yaklaştırılır. Yunus aynı zamanda kendisini, devrini ve devrindekileri eleştirir. Onun şiirlerinde sosyal tenkit de vardır. Bunları yaparken tek amacı vardır: İnsanlığı iyiliğe, doğ¬ruluğa ve güzelliğe çağırmak. O bunları şöhret ve çıkar için yapmaz.
Yaşanılan hayat ve halkın kültürü Yunus´un duyuşu ile birleşerek şiirine yansır ve ona hayat verir. Kendi yaşayışındaki hoşgörü, alçak gönüllülük ve samimiyet men¬kıbelerinin doğmasına yol açmıştır. O, inandığı gibi yaşa¬yan yaşantısını ve duygularını içtenlikle dile getiren bir ermiştir. Onun fikrî ve edebî kaynağının temelinde İslâm imanı vardır. Ayrıca kendisinden önce ortaya konan tasavvufi dü¬şünceye de vakıftır. Yunus´un mistik yönü buradan gelir. Eserlerinde sosyal çalkantılar ve buhranlarla çalka¬lanan bir dönemde en çok ihtiyaç duyulan kanaat, sabır, teslimiyet, tevekkül gibi konulara sıkça yer verir; dünyaya, mala mülke bel bağlamamak, nefsin isteklerine uymamak gerektiğinden söz eder. Allah´ın buyruklarına uyma¬yı, ona tam bir teslimiyetle bağlanmayı, onun rızasını kazanmayı tavsiye eder. Onun davası anlaşmazlıkları, kavgayı ortadan kaldırmak, kötülükleri aşk ateşiyle temizlemektir. Allah´ın en mükemmel eseri saydığı için insanı sever, yüceltir, en aziz varlık bilir. "Kendisi¬ni bilen Rabbini bilir" hadisinin de gereği olarak insanın Rabbini tanıması ve ona kavuşması için önce kendisini ta¬nımasını ister. Kişinin Hakk´ı kendi nefsinde, gönlünde, canında bulabileceğini dile getirir:
İstemegil Hakk´ı ırak gönüldedir Hakk´a turak Sen senligün elden bırak tenden içerü cândadur
Aşk, Yunus´un yanından hiç ayrılmıyor. O bir aşk şairi, bir aşk adamıdır. Söyledikleri hep aşktandır, aşkı¬nın eserirdir. Yunus´un şiirleri gözden geçirildiğinde en çok kullanılan kelimelerden birinin aşk olduğu görülür. Bu bazen doğrudan aşk kelimesi ile anlatılırken bazen da sevü, mihr, muhabbet gibi yakın anlamlı kelimelerle ifade edilir. Müstakil olarak aşkın anlatıldığı birçok şiiri vardır. Tasavvuf insana her türlü kirden arınmanın yolunu gösterir. Bu arınmanın temelinde Allah a karşı duyulan aşk vardır. Allah ı bildiren de bulduran da aşktır. Zaten Allah a kulluk etmenin özünde de Allah aşkı vardır. Ya¬ratılışın sebebi, her şeyin ilk kaynağı aşktır: Evvel yer gök yoğıdı varıdı ´ışk bünyâdı ´Işk ezelden kadîmdür ´ışk getürdi ne varı En büyük aşk, Allah ın Hz. Muhammed e, Hz. Muhamedd in de Allah a karşı duyduğu aşktır. Çünkü Yüce Yaratıcı Hz. Muhammed için Sen olmasaydın felekleri yaratmazdım buyurmuş ve ilk olarak nur-ı Muhammed i yaratmıştır. Yunus Allah´ın sevgilisi olan (Habibullah) Hz. Muhammed´e duyulan sevgi ve muhabbeti de aşkla ifade et¬miştir:
´Işkun ile ´âşıklar yansun yâ Resûlallâh İçüp ´ışkun şarâbın kansun yâ Resûlallâh
Şol seni seven kişi komış yolına başı İki cihan güneşi sensün yâ Resûlallâh
Sevgi veya nefret Allah için olduğu zaman bir anlam ifade eder. Böyle yapılan kulluk issanı olgunlaştırır. Bu güzel hasletleri kazanmış kimseler hiç kimseyi incitmez, kimsenin gönlünü kırmaz, yerine göre evrensel boyut da kazanır. Bu yüzden bazı kimseler Yunus u hümanist olarak nitelendirir. Hümanizm insan sevgisi anlamında olsa da XVII. Yüzyıl aydınlanma dönemi filozofları hümanizmi bütün sorunların insandan başka bir kaynağa başvurmadan sadece insanda çözülebileceğini savunurlar ve insanı tek ölçü olarak kabul ederler. Dolayısıyla bu görüş dini ve Allah inancını tamamiyle reddeder. Gönlü Allah aşkıyla dolu olan Yunus u hümanist olarak değerlendirmek tamamiyle yanlış bir fikirdir. Yunus´un şiirlerinde er, eren, evliya kelimeleri tevhit hakikatiyle idrak edenler için kullanılır. İşte Yunus´un kendisi de böyle bir derviştir. O da başlangıçta her insan gibi aklı ve imanı ile dinî konuları öğrenip Allah ve varlık konusunda bir düşünceye sahip olmuş, ancak tasavvuf yo¬lunda seyr ü sülûkünü tamamladıktan sonra bu düşünce¬leri değişmiş, daha yüksek bir idrak seviyesine ulaşmıştır. O bütün varlıkta Hakk´ın varlığının ve birliğinin idrak edilmesi anlayışının savunucusudur. Ezelî ve ebedî varlık Allah´ın zâtından ibarettir. Onun yoktan var ettiği yarattı¬ğı âlem ise onun varlığına delil ve tecellîlerine aynadır. Kâinatın varlığını ve manasını inkâr etmez, Allah insanı ve kâinatı kendisini bildirmek için yaratmıştır. Derviş, tasavvuf yolunda aldığı eğitimle tüm varlıkta Hakk´ın varlığını ve birliğim müşahede eder. Kişi bu ma¬kama ulaşınca Hakk´ın huzurunda olmanın feyzine ka¬vuşmuştur. Bu sadece bir akılla anlamak değil zevk ve hal olarak yaşamak demektir. Bu da bir çeşit bilme ve görme¬dir. Bu da gönül gözü ile mümkün olmaktadır.
Yunus temeli ilâhî sevgiye dayanan ilâhî. Tabiî Hukuk gözü ile gerçek İslam´ın temsilcisi olarak nitelenmeyi en fazla hak etmiş olan şairlerdendir. Bir ülkenin manevî hazinesi içinde Yunus´un, şiirlerinin bulunması paha biçilmez bir mutluluktur. Yunus´a soralım: Bu eşsiz bilgeliği hangi kaynaktan aldın Yunus ta riya yoktur. Bütün değerler öğretisini gerçek değerleri tebliğ eden Allah elçilerinin gerçek tebliğleri arasında fark görmeyen, bütün gerçek elçileri aynı dinin temsilcileri sayan İslam´dan, geniş anlamı ile bütün gerçek Peygamberlerin tebliğlerini kapsayan tek ilahî dinden aldığını belirtir:
Uş yine nazar oldu bu bizim canımıza Muhammet bünyad urdu dîn ü îmânımıza Peygamberler serveri din direği Muhammed Gör ne gevherler koymuş bu bizim canımıza
Kur´an-ı Kerim´e göre de Allah sevgisi ancak bu sevgi ile ger¬çekleşir. Peygamber reddedilerek Allah sevgisi olmaz (Al-i İmran, 3, 31). Resul-i Ekrem (S. A.) insanlığa Kitab ve Hikmet öğretmeye gelmiştir. (bkz: Cuma Suresi). Kur´an-ı Kerîm, Resul-i Ekrem´in (S.A.) ve önceki elçilerin tebliğ ettikleri ilahî hikmet öğretisinin önemini belirtir. (Bakara, 2, 269). Bugün ve dün; insanlığın özlemle ulaşmaya çalıştığı Hukuk (Adalet) Devleti ve İnsan hakları öğretisinin temelinde işte bu sar¬sılmaz kaya vardır: Gerçek değerler öğretisi, İlahî sevgi ve adalet değerlerine dayanan değerler dizisi! Yunus, sadece zahirde kalanlardan değildir, ancak, "bâtınîlik" iddiası ile aynı ve İslam dışı yollar tutturanlardan da değildir. Yunus dü¬şüncesinin ürünlerine baktığımızda, Onun Kur´an ölçüsünde olduğunu gö¬rürüz. Bu açıdan Yunus "İslam şairi" olarak nitelenmeyi en çok hakkedenlerdendir: Mumsuz baldır Şeriat, tort(u)suz yağdır tarikat Dost için balı yağa ne içün katmayalar İşte bu¬rada, temel değer ve bütün diğer değerlerin zorunlu kaynağı olan "İlahî sevgi" ve ondan kaynaklanan insanlık sevgisi ile, "zahir" ve "batın", tam bir denge ile uzlaştıran bir hakîmin, bir bilgenin ko¬nuştuğu görülür.
BEN YÜRÜREM YANE YANE Ben yürürem yane yane, Aşk boyadı beni kane Ne akilem ne Divane, Gel gör beni aşk neyledi Gah eserem yeller gibi, Gah tozaram yollar gibi Gah akaram seller gibi, gel gör beni aşk neyledi
*** *** Akan sulayın çağlaram, Dertli cigerem dağlaram Şeyhim anuban ağlaram, gel gör beni aşk neyledi Ya elim al kaldır beni, ya vaslına erdir beni Çok ağladım güldür beni, gel gör beni aşk neyledi
*** *** Mecnun oluban yürürem, ol yari düşte görürem Uyanıp melul oluram, gel gör beni aşk neyledi Miskin Yunus biçareyem, baştan aşağı yareyem Dost ilinden avareyem, gel gör beni aşk neyledi
*** *** Akıl : Akıllı Divane : Deli, Meczup Melül : Elem
________________________________________ SEVELİM SEVİLELİM Hak cihana doludur, kimseler Hakkı bilmez Onu sen senden iste, o senden ayrı olmaz Dünyaya gelen geçer, bir bir şerbetin içer Bu bir köprüdür geçer, Cahiller onu bilmez
*** *** Gelin tanış olalım, işin kolayın tutalım Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz Yunus sözün anlar isen, mani´sini dinler isen Sana iyi dirlik gerek, bunda kimseler kalmaz
*** *** Mani : Anlam
________________________________________
GÖNÜLLER YAPMAYA GELDiM Benim bunda kararım yok, bunda gitmeye geldim Bezirganım mataım çok, alana satmağa geldim. Ben gelmedim da´vi için benim işim sevi için Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim
*** *** Dost eşruğu deliliğim, aşıklar bilir neliğim Devşuruben ikiliğim, birliğe bitmeye geldim Yunus Emre aşık olmuş, ma´şuka derdinden olmuş Gerçek erin kapısında ömrüm harcamaya geldim
*** *** bezirgan: Tüccar mata : Mal,erzak dav´i : Dava peşinde koşmak,kavga,dava. sev´i : Sevgi eşruk : Sarhoşluk devşuruben : Kaldırıp bitmek : Kavuşmak maşuk : Allah (aşık olunan)
________________________________________
DİLSİZLER HABERİN Dilsizler haberin kulaksız dinleyesi Dilsiz kulaksız sözü, can gerek anlayaşı Dinlemeden anladık, anlamadan eyledik Gerçek erin bu yolda yokluktur sermayesi
*** *** Biz sevdik aşık olduk, sevildik maşuk olduk Her dem yeni dirlikte, bizden kim usanası Miskin Yunus ol veli, yerde gökte dopdolu Her taş altında gizli, bin imran oğlu MUSİ
*** *** di rlik: Hayat imran oğlu MUSİ : MUSA peygamber
________________________________________ AŞK KİTABIN OKURUZ Söylememek harcısı, söylemeğin hasıdır Söylemeğin harcısı, gönüllerin pasıdır Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan Halka müderris ise, hakikatte asidir
*** *** Şeriat haberini şerh ile eydem işit Şeriat bir gemidir, hakikat deryasıdır Ol geminin tahtası her nice muhkem ise Deniz mevci kat olsa, tahta uşanasıdır
*** *** Bundan içeri haber işit, eydeyin ey yar Hakikatin kafiri, şer´in evliyasıdır Biz talib-i ilimleriz, aşk kitabın okuruz Calap müderris bize, aşk hod medresedir
*** ***
Harcısı : Uygunu Has : Güzel Şeriat : Kuranın Dışsal, açık anlamı Şerh : Açıklama Eydem : Söyleyim Hakikat : Kuranın gizli anlamlarının bilindiği makam Muhkem : Kuvvetli Mevc : Dalga Kat : Kesme Uşanmak : Kırılmak Kafir : İnkar eden, gerçeği örten Şer´in : Şeriatın Evliya : Hak dostu,Hakiki dindar Talib-i ilim : İlim öğrenen Hod : Kendi, zaten
________________________________________ NİCE BESLEYESİN Nice bir besleyesin, bu kadd ile kameti Düştün dünya zevkine unuttun kıyameti Dürüs, kazan, ye yedir, bir gönül ele getir Yüz KABEden yiğrektir, bir gönül ziyareti
*** *** Uslu değil delidir Halka Salusluk satan Nefsin müslüman etsin var ise kerameti Yunus imdi sen dahi, gerçeklerden olagör Gerçek erenler imiş, cümlenin ziyareti
*** *** Kadd : Boy,pos Kamet : Boy Dürüs : Toplayıp biraraya getirme Yiğrek : Daha iyi Salusluk: Hilekarlık Keramet : Olağanüstü işler, haller
________________________________________ BU BİR ACAİB HALDİR Bu bir acaip haldir bu hale kimse ermez Alimle davi kılar, Veli değme göz görmez İlm ile hikmet ile, kimse ermez bu sırra Bu bir acaib sırdır, ilme kitaba sığmaz
*** *** Alem ilmi okuyan, dört mezhep sırrın duyan Aciz kaldı bu yolda, bu aşka el uramaz Yunus canını terk et, bildiklerini terk et Fena olmayan suret, şahına vasıl olmaz *** *** Davi : Savunulan sey Veli : Amma lakin Fena : Benliği terkedip yokluk halinde olma
________________________________________ AŞK MAKAMI Aşk makamı al ır, aşk kadim ezelidir Aşk sözünü söyleyen, cümle kudret dilidir Diyen o, işiten o, gösteren o Her sözü söyleyen o, suret can menzilidir *** *** Suret söz kanda buldu, söz sahibi kaçan oldu Surete kendi geldi, dil hikmetin yoludur Bu bizim işretimiz, oldur bu lezzetimiz İçip esridiğimiz, aşk şerbeti gölüdür Yunus sözünde yalan, görmedi mumin olan Ömrün zülmete salan, marifet yoksuludur
*** *** Ali : Yüksek,yüce Menzil : Ulaşılacak yer İşret : Eğlence Eşrimek: Sarhoş olmak Zülmet : Karanlık Marifet: Tasavvufta üstün bir makam
________________________________________
HAK BİR GÖNÜL VERDİ
Hak bir gönül verdi bana, ha demeden hayran olur Bir dem gelir şadan olur, bir dem gelir giryan olur Bir dem gelir söyleyemez, bir sözü şerh eyleyemez Bir dem cehalette kalır, nesne bilmez nadan olur
*** *** Bir dem dev olur ya peri, viraneler olur yeri Bir dem uçar BELKIS ile sultan-ı ins u can olur Bir dem varır mescitlere, yüz sürer anda yerlere Bir dem varır deyre girer, incil okur ruhban olur
*** *** Bir dem gelir İSA gibi ölmüşleri diri kılar Bir dem girer kibr evine, Firavn ile Haman olur Bir dem döner CEBRAİLE rahmet saçar her mahfile Bir dem gelir gümrah olur, miskin Yunus hayran olur
*** *** Hayran : Şaşkın Şadan : Sevinçli Giryan : Ağlayan Beşaret: Mujdelenmek Şerh : Açıklama Nadan : Cahil Deyr : Kilise Ruhban : Rahip Mahfil : Toplantı yeri Gümrah : Sapmış
________________________________________ AŞKIN ALDIN BENDEN BENİ Aşkın aldı benden beni, bana seni gerek seni Ben yanarım dün ü günü, bana seni gerek seni Ne varlığa sevinirim, ne yokluğa yerinirim Aşkın ile avunurum bana seni gerek seni
*** *** Aşkın aşıklar öldürür,Aşk denizine daldırır Tecelli ile doldurur,bana seni gerek seni Aşkın şarabından içem,Mecnun olup yola düşem Sensin dün ü gün endişem, Bana seni gerek seni
*** *** Sufilere sohbet gerek, Ahilere ahret gerek Mecnunlara Leyla gerek, bana seni gerek seni Eğer beni öldüreler, külüm göğe savuralar Toprağım anda çağırır, bana seni gerek seni *
** *** Cennet dedikleri ne ki, bir kaç köşkle birkaç huri İsteyene ver onları, bana seni gerek seni Yunus-durur benim adım, gün geçtikce artar ödüm İki cihanda maksudum, bana seni gerek seni
*** *** Tecelli: Allah eserlerinin mevcut olanda görünmesi Sufi : Derviş Maksud : Amaç
________________________________________
BİR KEZ GÖNÜL YIKTIN İSE
Bir kez gönül yıktın ise Bu kıldığın namaz değil Yetmişiki millet dahi Elin yüzün yumaz değil
*** ***
Yol odur ki, doğru vara Göz odur ki, Hakkı göre Er odur ki alçak dura Yüceden bakan göz değil
________________________________________ İLİM İLİM BİLMEKTİR İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin, ya nice okumaktır Okumaktan mani ne, kişi Hakkı bilmektir Çün okudun bilemedin, ha bir kuru emektir
*** *** Okudum bildim deme, çok taat kıldım deme Eri hak bilmez isen, abes yere yelmektir Dört kitabın manisi, bellidir bir elif te Sen elif dersin hoca, manisi ne demektir
*** *** Yunus der ki Ey hoca Gerekse var bin Hacca Hepisinden iyice Bir gönüle girmektir
*** *** Taat : İbadet Abes : Boş yere, boşuna Yelmek : Ardından gitmek Manisi : Anlamı
________________________________________ EY BENİ AYIPLAYAN Ey beni ayıplayan, gel beni aşktan kurtar Elinden gelmez ise, söyleme fasid haber Hiç kimsene kendinden, halden hale gelmedi Cümlemizin halini, maşuk eder mukarrer
*** *** Aşıkların her hali, Maşuk katında biter Sözün var ona söyle, benim elimde ne var Her kim aşk kadehinden,içti ise bir cura Ona ne yad ne biliş, ona nesrik ne humar
*** *** Dost yüzünden nikabı, her kim giderdi ise Hicap kalmadı ona, ayruk ne hayr u ne şer Şeriat edebinden korkaram söylemeye Yokise eydeyidim daha ayrıksı haber Dost kılıçından Yunus ölürse gam değil Dost göğünden uyanan, Maşuk burcundan doğar
*** *** Fasid : Bozucu, fesat Mukarrer : Kararlaştırılmış Cur´a : Yudum Yad : Yabancı Biliş : Tanıdık Humar : İçkinin verdiği başağrısı Nesrik : Sarhoş Ayrıksı : Aykırı Nikap : Perde, yüz örtüsü
________________________________________ HABER EYLEN AŞIKLARA Haber eylen aşıklara, Aşka gönül veren benem Aşk bahrisi oluban denizlere dalan benem Gördüm göğün meleklerin, her biri bir işteymis Hak Calabın zikrin eden İNCİL benem KURAN benem
*** *** Gördüm diyen değil, gören Bildim diyen değil, bilen Bilen O´dur, gösteren O, Aşka esir olan benem
*** *** Deli oldum adım Yunus Aşk oldu bana kılavuz Hazrete değin yalınız Yüz sürüyü varan benem
________________________________________ BU ZAMANDA MÜSLÜMANLAR Müslümanlar zamane yatlı oldu Helal yenmez, haram kıymetli oldu Fakirler miskinlikten çekti elin Gönüller yıkıben heybetli oldu
*** *** Peygamber yerine geçen hocalar Bu halkın başına zahmetli oldu Yunus gel aşık isen tevbe eyle Nasuh´a tevbe ucu kutlu oldu
*** *** Nasuh tevbesi : Bir daha bozmamak üzere edilen tevbe
________________________________________ AŞIKLAR ÖLMEZ Ya rab bu ne derttir derman bulunmaz Benim garip gönlüm aşktan usanmaz Aşık ki cana kaldı aşık olmaz Canın terketmeyen, ma´şukun bulmaz
*** *** Aşk pazarıdır bu canlar satılır Satarım canımı kimseler almaz Aşık, bir kişidir, Bu dünya malın Ahiret korkusun bir pula saymaz
*** *** Bu dünya ol ahiretten içeri Aşıkın yeri var kimseler bilmez Yunus öldü diye sela verirler Ölen hayvan imiş, AŞIKLAR ÖLMEZ
*** ***
GÖNÜL CALABIN TAHTI Miskinlikte buldular, kimde erlik var ise Merdivenden ittiler, yüksekten bakar ise Gönül yüksekte gezer, dem-be-dem yoldan azar Dış yüzüne o sızar içinde ne var ise
*** *** Ak sakallı pir hoca, bilemez hali nice Emek vermesin hacca, bir gönül yıkar ise Sağır işitmez sözü, gece sanar gündüzü Kördür münkirin gözü, alem münevver ise
*** *** Gönül Calabın tahtı, CALAP gönüle baktı İki cihan bedbahtı, kim gönül yıkar ise Sen sana ne sanırsan ayrugada onu san Dört kitabın manası budur eğer var ise
*** *** Bildik gelenler geçmiş, konanlar geri göçmüş Aşk şarabından içmiş, kim mana duyar ise Yunus yoldan azuban, yüksek yerde durmasın Sinle sırat görmeye, sevdiği didar ise
*** *** Dem-be-dem : Zaman zaman Münevver : Bilgili, aydın Calap : ALLAH Pir koca : İhtiyar Bedbaht : Talihsiz Sin : Mezar Sırat : Cennet yolu Didar : Allaha kavusma, hakkın yüzü
________________________________________ KİME GÖNÜL VERİR İSEM Kime gönül verir isem, benim ile yar olmadı Halim bilip derdim sorup bana vefadar olmadı Haktan meğer takdir idi, Aşık oldu gönlüm sana Hiç kimseler bencileyin, aşka giriftar olmadı
*** *** İbrahime Nemrud odunu, aşktır gülistan eden Aşktan nazar ericeğiz, gülzar oldu nar olmadı Aşkta kahırlar çok olur, Aşıklara gayret gerek Yunus aşık oldun ise, aşıklarda ar olmadı
*** *** Giriftar : Tutkun olmak, tutulmak Gülistan,gülzar : Gül bahcesi Nar : Ateş Ar : Utanma
________________________________________ AŞK VER BANA İlahi bir aşk ver bana, kandalığım bilmeyeyim Yavı kılayım ben beni, isteyiben bulmayayım Al gider benden benliği, doldur içime şenliği Diriliğimde öldür beni, varıp orda ölmeyeyim
*** *** Bülbül olup öteyim, dost bahçesinde yatayım Gül oluben açılayım, ayruk dahi solmayayım Aşkdır derdin dermanı, aşk yoluna koydum canı Yunus Emre eydur bunu, bir dem aşksız olmayayım. *
** *** Kanda : Nerede Yavı kılmak: Kaybetmek Ayruk : Artık, baska Eydur : Söylemek Dem : An,vakit
________________________________________ AŞK işitin ey yarenler, kıymetli nesnedir aşk Sultanları kul eyler, hikmetli nesnedir aşk Akilleri şaşırır deryalara düşürür Kayaları söyletir, kuvvetli nesnedir aşk
*** *** Aşksızlara verme öğüt, öğüdünden ala değil Aşksız adem hayvan olur, hayvan öğüt bilir değil
________________________________________ SUFİYİM HALK iÇiNDE Sufiyim halk içinde, tesbih elimden gitmez Dilim marifet söyler gönlüm hiç kabul etmez Söylerim marifeti, saluslanırım katı Miskinliğe dönmeye gönlümden kibir gitmez
*** *** Görenler elim öper, tac u hırkaya bakar Söyle sanırlar beni, zerrece günah etmez Dışımda ibadetim sohbetim hoş taatım İç pazara gelince bin yıllık ayyar etmez
*** *** Dışım derviş içim boş, dilim tatlı sözüm hoş Amma ettiğim işi dinin değişen etmez Yunus eksikliğini Allah´ına arz eyle Onun keremi çoktur sen ettiğin o etmez
*** *** Saluslanmak : Hilekarlık, düzenbazlık.
________________________________________ DERVİŞLİK DEDİKLERİ Dervişlik dedikleri hırka ile tac degil Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil Durmuş marifet söyler, erene Yunus Emrem Yol eriyle yoldadır, yolsuza yoldaş değil
________________________________________ HİC BİR KİŞİ BİLMEZ BİZİ Hiç bir kişi bilmez bizi, biz ne işin içindeyiz Ne hırsımız baydır bizim, ne nefsimiz içindeyiz Bir kimsenin devletine, ta´nediben biz gülmeyiz Ne munkiriz alimlere, ne tersanın Hacındayız Yunus eydur hey sultanım, özge şahım vardır benim Ko dünya altın gümüşün, ne bakır-u tacındayız
*** *** Bay : Zengin Ta´netmek : Yermek, kınamak Özge : Başka Tersa: Hıristiyan Munkir : İnkar eden
________________________________________ ERENLER YOLU Canım erenler yolu inceden ince imiş Süleymana yol kesen şol bir karınca imiş Eydürler idi bana aşık avare olur, Geldi başıma gördüm, ol söz yerince imiş
*** *** Dört kitabın manisin okudum hasıl ettim Aşka gelicek gördüm, bir uzun hece imiş İki kişi söyleşir Yunus´u görsem diye Biri eydur ben gördüm bir AŞIK koca imiş
________________________________________ AB-I HAYAT Ab-I hayatın çeşmesi aşıkların visalidir Sohbeti aşk ile eder, susamışları yakmaya Aşk mı derim ben ona Tanrının uçmağın seve Uçmak hod bir tuzaktır eblehler canın tutmağa
*** *** Aşık olan miskin olur Hak yoluna teslim olur Her ne dersen boyun tutar Çare yok gönül yıkmaya *** *** Ab-ı hayat : Ölümsüzlük suyu. Ledun ilmi, Hakka kavuşma. Visal : Kavuşma Uçmak : Cennet Hod : Kendi. Ebleh : Budala Miskin: Benliği terketmiş Boyun tutmak: Teslim olmak
________________________________________ İŞİTİN EY YARENLER İşitin ey yarenler Aşk bir güneşe benzer Aşk olmayan gönül Misal-i taşa benzer *** *** Taş gönülde ne biter Dilinde agu tüter Nice yumusak söylese Sözü savaşa benzer
*** *** Geç Yunus endişeden Gerekse bu bişeden Ere aşk gerek evvel Ondan dervişe benzer *** *** Yaren : Dost Agu : Zehir Bişe : Orman
________________________________________ SENSİN KERİM Sensin kerim sensin rahim, Allah sana sundum elim Senden artuk yoktur emim, Allah sana sundum elim Ecel geldi vade erdi, Bu ömrüm kadehi doldu Kimdir ki içmeden kaldı, Allah sana sundum elim
*** *** Gözlerim göğe süzüldü, canım göğüsten üzüldü Dilim tetiği bozuldu, Allah sana sundum elim Geldim salacam sarılır, Dört yana sela verilir El namazıma derilir, Allah sana sundum elim
*** *** Cun cenazeden şeştiler, üstüme toprak saçtılar Hep koyubeni kaçtılar, Allah sana sundum elim Yunus tap uzattın sözü, Allah´ına tutgil yüzü Didardan ayırma bizi, Allah sana sundum elim
*** *** Emim : İlacım Salaca: Tabut taşıyan tahta Sela : Ölüm haberinin duyurulması Şeşmek: Çıkarmak Tap : Yeter, kafi Didar : Allahın cemali, yüzü
________________________________________ ÇAĞIRAYIM MEVLAM SENİ Dağlar ile taşlar ile çağırayım mevlam seni Seherlerde kuşlar ile çağırayım mevlam seni Sular dibinde mahi ile, sahralarda ahu ile Abdal olup ya hu diye çağırayım mevlam seni
*** *** Gökyüzünde İSA ile Tur dağında MUSA ile Elindeki asa ile çağırayım mevlam seni Derdi okus EYYÜP ile, gözü yaşlı YAKUP ile Ol MUHAMMED mahbub ile çağırayım mevlam seni
*** *** Hamd u şükrullah ile, vasf-ı kulhuvAllah ile Daim zikrullah ile çağırayım mevlam seni Yunus okur diller ile, ol kumru bülbüller ile Hakkı seven kullar ile çağırayım mevlam seni
*** *** Mahi : Balık Ahu : Ceylan Abdal : Derviş ya hu : Allah Okus : Çok Mahbub: Sevgili
________________________________________ DERTLİ DOLAP Dolap niçin inilersin, Derdim vardır inilerim Ben Mevlaya Aşık oldum, Onun için inilerim Benim adım dertli dolap, suyum akar yalap yalap Böyle emreyledi CALAP, Derdim vardır inilerim
*** *** Beni bir dağda buldular, Kolum kanadım kırdılar Dolaba layık gördüler, derdim vardır inilerim Ben bir dağın ağacıyım, Ne tatlıyım ne Acıyım Ben Mevlaya duacıyım, Derdim vardır inilerim
*** *** Şol dülgerler beni yondu, her azam yerine kondu Bu iniltim Haktan geldi, Derdim vardır inilerim Yunus burda gelen gülmez, Kişi muradına ermez Bu fanide kimse kalmaz, Derdim vardır inilerim.
*** *** CALAP : Allah ________________________________________ LA ŞERiKE OKURSUN La şerike okursun, sonra şerik katarsın Bire iki demegil, fitne kimden tutarsın Cun KURAN gökten indi, Onu Allah buyurdu Ondan haber ver bana, ha kitaptan ötersin
*** *** İlim okumaktan gerek kendözünü bilmektir Kendözünü bilmezsen bir hayvandan betersin Kılarsın riya namaz, günahın çok hayrın az Dinle neye varır söz, Cehennemde bitersin
*** *** Halka fetva verirsin, Ne için sen tutmazsın İhlas ile gelirsen bizden nesne utarsın Sen fakihsin ben fakir, sana hiç tan´umuz yok İlmin var amelin yok, günahlara batarsın
*** *** Utarsın : Kazanırsın Tan : Kınama
________________________________________ CANIM KURBAN OLSUN Canım kurban olsun senin yoluna Adı güzel kendi güzel Muhammed Şefaat eyle bu kemter kuluna Adı güzel kendi güzel Muhammed
*** *** Mu´min olanların çoktur cefası Ahirette olur zevk u sefası Onsekiz bir alemin Mustafa´sı Adı güzel kendi güzel Muhammed
*** *** Yedi gökleri seyran eyleyen Kürsi´nin üstünde cevlan eyleyen Mi´racda ümmetini dileyen Adı güzel kendi güzel Muhammed
*** *** Dört caryar anun gökçek yaridur Anı seven günahlardan beridur On sekiz bin alemin sultanıdur Adı güzel kendi güzel Muhammed
*** *** Aşık Yunus nider dünyayı sensiz Sen hak Peygambersin şeksiz şüphesiz Sana uymayanlar gider imansız Adı güzel kendi güzel Muhammed
*** *** Kemter : Değersiz Cevlan : Dolaşma Şek : Şüphe Şefaat : Bağışlanmasını dileme
________________________________________ CANLAR CANINI BULDUM Canlar canını buldum bu canım yağma olsun Assı ziyandan geçtim dükkanım yağma olsun Ben benliğimden geçtim gözüm hicabın açtım Dost vaslına eriştim gumanım yağma olsun
*** *** Benden benliğim gitti hep mülkümü dost yuttu La-mekana kavm oldum mekanım yağma olsun Taalluktan üzüştüm ol dosttan yana uçtum Aşk divanına düştüm divanım yağma olsun
*** *** İkilikten usandım birlik hanına kandım Derd-i şarabın içtim dermanım yağma olsun Varlık cun sefer kıldı dost andan bize geldi Viran gönül nur doldu cihanım yağma olsun
*** *** Geçtim bitmez sağınçtan usandim yaz u kıştan Bostanlar başın buldum bostanım yağma olsun Yunus ne hoş demişsin bal u şeker yemişsin Ballar balını buldum kovanım yağma olsun
*** *** Assı : Kar, kazanç Hicab : Perde, örtü, utanç Vasl : Kavuşma Guman : Şüphe La-mekan : Mekansız Kavm : Kavim, yaşanılan yer, topluluk Taalluk : Alaka, ilgi Üzüşmek : Kesilmek, koparılmak Sağınç : Emel, istek
________________________________________ DERVİŞLİK DER Kİ BANA Dervişlik der ki bana sen derviş olamazsın Gel ne diyeyim sana sen derviş olamazsın Derviş bağrı taş gerek gözü dolu yaş gerek Koyundan yavaş gerek sen derviş olamazsın
*** *** Döğene elsiz gerek söğene dilsiz gerek Derviş gönülsüz gerek sen derviş olamazsın Dilin ile şakırsın çok maniler dokursun Vara yoğa kakırsın sen derviş olamazsın
*** *** Kakımak varmışsa ger Muhammed de kakırdı Bu kakımak sende var sen derviş olamazsın Doğruya varmayınca Murşide ermeyince Hak nasib etmeyince sen derviş olamazsın
*** *** Derviş Yunus gel imdi ummanlara dal imdi Ummana dalmayınca sen derviş olamazsın
*** *** Kakımak : Kızmak, öfkelenmek Umman : Büyük deniz, okyanus
________________________________________ TAŞTIN YİNE DELİ GÖNÜL Taştın yine deli gönül sular gibi çağlar mısın Aktın yine kanlı yaşım yollarımı bağlar mısın Nidem elim ermez yare bulunmaz derdime çare Oldum ilimden avare beni bunda eğler misin
*** *** Yavı kıldım ben yoldası onulmaz bağrımın başı Gözlerimin kanlı yaşı ırmak olup çağlar mısın Ben toprak oldum yoluna sen aşırı gözetirsin Şu karşıma göğüs geren taş bağırlı dağlar mısın
*** *** Harami gibi yoluma arkuri inen karlı dağ Ben yarimden ayrı düştüm sen yolumu bağlar mısın Karlı dağların başında salkım salkım olan bulut Saçın çözüp benim için yaşın yaşın ağlar mısın
*** *** Esridi Yunusun canı yoldayım illerim kanı Yunus düşte gördü seni sayru mısın sağlar mısın
*** *** Yavı kılmak : Kaybetmek Yaşın yaşın : Gözyaşları döke döke Sayru, sayrı : Hasta
________________________________________ ŞÖYLE GARiP BENCiLEYiN Acep şu yerde varmola şöyle garip bencileyin Bağrı baslı gözü yaşlı şöyle garip bencileyin Gezerim rum ile şamı, yukarı illeri kamu Çok istedim bulamadım, şöyle garip bencileyin
*** *** Söyler dilim ağlar gözüm, gariplere göynür özüm Meğerki gökte yıldızım, şöyle garip bencileyin Nice bu dert ile yanam, ecel ere bir gün ölem
eğer ki sinim de bulam, şöyle garip bencileyin
Bir garip olmuş diyeler, üç günden sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar, şöyle garip bencileyin Hey Emrem Yunus biçare, bulunmaz derdine çare Var imdi gez şardan şare, şöyle garip bencileyin
*** *** Bencileyin : Benim gibi Bağrı başlı : Gönlü yaralı Göynümek : İçten yanmak Sin : Mezar Şar : Şehir
________________________________________ SELAM OLSUN Azrail alır canımız, kurur damarda kanımız Yuyıcağız kefenimiz, saranlara selam olsun Gider olduk dostumuza, eremedik kastımıza Namaz için üstümüze, duranlara selam olsun
*** *** Sözdür söylenir araya, kimse değmez bu yaraya İltup bizi makbereye, koyanlara selam olsun AŞIK oldur HAKKI seve, HAK derdine kıla deva Bizim için hayır dua edenlere selam olsun
*** *** Aşık Yunus söyler sözü, Kan yaş ile doldu gözü Bilmeyenler bilsin bizi, Bilenlere selam olsun
*** *** Makbere : Kabir İltmek : İletmek, götürmek
________________________________________ DERViŞLiK YOLU Bu dervişlik yoluna, aşk ile gelen gelsin Ya dervişlik neydiğin, bir zerre duyan gelsin Hele biz iş bu yola, gelmedik riya ile Bu melametlik donun, bizimle giyen gelsin
*** *** Gözüyle gördüğünü, örte eteği ile Bu yol çok ince yoldur, yüreği duyan gelsin Her kim sever Allahı, rahmet kılar vAllahi Dil sevgisiyle olmaz, Aşk ile yanan gelsin
*** *** İşbu sözü diyenden, bize nişan gerektir Sözün kısası budur, canına kıyan gelsin Yunus söz ile kimse, kabliyete geçmedi Bud u vücud dermiyan ortaya koyan gelsin
*** *** Melamet : Kınanma Kabliyet : Öne geçmek Bud u vücud dermiyan : Varlığını vücudunu aradan çıkaran
________________________________________ ŞOL CENNETİN IRMAKLARI Şol cennetin ırmakları akar Allah deyu deyu Çıkmış islam bülbülleri öter Allah deyu deyu Salınır tuba dalları, Kuran okur hem dilleri Cennet bağının gülleri, kokar Allah deyu deyu
*** *** Kimi yiyip kimi içer, hep melekler rahmet saçar İdris nebi hulle biçer, biçer Allah deyu deyu Altındandır direkleri, Gümüştendir yaprakları Uzandıkca dudakları, biter Allah deyu deyu
*** *** Aydan arıdır yüzleri, misk-i amberdir sözleri Cennette Huri kızları, gezer Allah deyu deyu Hakka aşık olan kişi, akar gözlerinin yaşı Pür nur olur içi dışı, söyler Allah deyu deyu
*** *** Ne dilersen Haktan dile, Kılavuzla gir bu yola Bülbül aşık olmuş güle, öter Allah deyu deyu Açıldı gökler kapısı, rahmetle doldu hepisi Sekiz cennetin kapısı, açar Allah deyu deyu
*** *** Rıdvan-durur kapı açan, idris-durur hulle biçen Kevser şarabını içen, kanar Allah deyu deyu Miskin Yunus var yarına, koma bugünü yarına Yarın Hakkın divanına, varam Allah deyu deyu
*** *** Tuba : Cennet Ağacı Hulle : Elbise Nebi : Peygamber Rıdvan : Cennet, Cennet meleği
________________________________________ ELHAMDULİLLAH Haktan gelen şerbeti içtik elhamdulillah Şol kudret denizini geçtik elhamdulillah Şol karşıki dağları, meşeleri bağları Sağlık safalık ile aştık elhamdulillah
*** *** Kuru idik yaş olduk, kanatlandık kuş olduk Birbirmize eş olduk, uçtuk elhamdulillah Vardığımız illere şol safa gönüllere Halka tapduk manisin saçtık elhamdulillah *** *** Beri gel barışalım, yad isen bilişelim Atımız eğerlendi estik elhamdulillah İndik Rum´u kışladık, çok hayır şer işledik Uş bahar geldi geri göçtük elhamdulillah
*** *** Dirildik pınar olduk, irkildik ırmak olduk Artık denize dolduk, taştık elhamdulillah Taptuğun tapusuna, kul olduk kapusuna Yunus miskin çiğ idik, piştik elhamdulillah
*** ***
________________________________________ HAKKI BULDUM CAN İÇİNDE Baştan ayağa değin, Haktır ki seni tutmuş Haktan ayrı ne vardır, Kalma guman içinde Bir isen birliğe gel, ikiyi bırak elden Bütün mana bulasın, sıdk u iman içinde
*** *** Girdim gönül şehrine, daldım onun bahrine AŞK ile gider iken, iz buldum can içinde Bu izimi izledim, sağım solum gözledim Çok acaibler gördüm, yoktur cihan içinde
*** *** Yunus senin sözlerin, manadır bilenlere Söylenecek sözlerin devr-i zaman içinde
*** *** Guman : Şüphe Bahri : Deniz
________________________________________ CAN İÇİNDE CAN OL Can olgil can içinde, kalma guman içinde İstediğin bulasın, yakın zaman içinde Rüku secde de kalma, Ameline dayanma İlm u amel gark olur, naz u niyaz içinde
*** *** İkiligi terketgil birlik makamın tutgil Canlar canın bulasın, işbu dirlik içinde Şeriat korucudur, hakikat ordusunda Senin için korunur, hasıl ordu içinde
*** *** Aynel-yakin görüptür, Yunus mecnun oluptur Bir ile bir oluptur, Hakkel-yakin içinde *** *** Aynel-yakin : Hakka Aşık olanların ulaştığı mertebe Hakkel-yakin : Aşkın artıp, HAK ile BiR olma, (ayrılığın kalkması)
________________________________________ BÜTÜN ALEM BiR İÇİNDE Onsekizbin alemin cümlesi BiR içinde Kimse yok BiR den ayruk, söylenir BiR içinde Cümle BiR onu BiRler, cümle ona giderler Cümle dil onu söyler, her BiR tebdil içinde
*** *** Kim gördü onu ayan, ne nakşu ne hod nişan Söz "len terani" dir, Musa´ya Tur içinde Yunus sen ne dilersin, dostu görem der isen Ayandır görenlere, ol gönüller içinde
*** *** Tebdil : Değişik görünmek, değişik ayruk : Başka Len terani : Allahın, Musa Peygambere "Beni göremezsin" hitabı Ayan : Açık, açıkca ortada
________________________________________ OL CALABIMIN AŞKI Ol calabımın aşkı bağrımı baş eyledi Aldı benim gönlümü, sırrımı faş eyledi Hergiz gitmez gönülden hiç eksik olmaz dilden Calab kendi nurunu gözüme tuş eyledi
*** *** Can gözü onu gördü, dil ondan haber verdi Can içinde oturdu, gönlümü arş eyledi Bir kadeh sundu cana, can içti kana kana Dolu geldi peymane, canı sarhoş eyledi
*** *** Esruk oldu canımız, dur döker lisanımız Ol calabımın aşkı, beni sarhoş eyledi Yunus imdi avunur, dostu gördü sevinir Erenler mahfilinde aşka cünbüş eyledi *** *** Faş : Gizliyi açıklama Tuş etmek : Yönelmek, yöneltmek Peymane : Büyük Kadeh Mahfil : Meclis, toplantı yeri
________________________________________ SUN KADEHİ EY SAKi Doldur bize sun kadehi, Aşk şarabından ey saki Ol denizden içir bize, k´andan içer seyh u faki Kim ki bir dem sohbet ola, mufti müderris mat ola Bir ilahi devlet ola, ondan içen oldu baki
*** *** Okudun yedi mushafı, ha taat gösterir safi Çünki amel eylemedin, gerekse var yüzyıl oku Bin kez hacca vardın ise, Bin kez gaza kıldın ise Bir kez gönül kırdı, ise gerekse var yollar doku
*** *** Gönül mü yeğ, Kabe mi yeğ, eyit bana aklı eren Gönlü yeğ-durur zira kim gönüldedir dost durağı Yunus işin budur, hemen tutgil gönüller eteğin Dilersen baki olasın, gönüller oldu baki
*** *** K´andan : ki ondan faki : FIKIH alimi
________________________________________ YA MUHAMMED CANIM ARZULAR SENİ Arayı arayı bulsam izini İzinin tozuna sürsem yüzümü Hak nasip eylese görsem yüzünü Ya Muhammed canım arzular seni
*** *** Bir mübarek sefer olsa da gitsem Kabe yollarında kumlara batsam Hub cemalin bir kez düşte seyretsem Ya Muhammed canım arzular seni
*** *** Yunus metheyledi seni dillerde Sevilirsin bütün bu gönüllerde Ağlayı ağlayı gürbet ellerde Ya Muhammed canım arzular seni
*** ***
________________________________________ GELDi GEÇTi ÖMRÜM BENİM Geldi geçti ömrüm benim, şol yel esip geçmiş gibi Hele bana şöyle geldi, şol göz yumup açmış gibi İşbu söze hak tanıktır, Bu can gövdeye konuktur Bir gün ola çıka gide, kafesten kuş uçmuş gibi
*** *** Bir hastaya vardın ise, bir içim su verdin ise Yarın anda karşı gele, Hak şarabın içmiş gibi Bir miskini gördün ise, bir eskice verdin ise, Yarın anda karşı gele, Hak libasın biçmiş gibi Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalır derler Meğer HIZIR, İLYAS ola, Ab-ı hayat içmiş gibi *** ***
________________________________________ AŞIK - MAŞUK Helal kıldı maşuka, Aşık kendi kanını Maşuk nakşından okur, Aşk eri kuranını Yardan ayrı olunca, asılıp ölmek yeğdir Aşık kendi bırakır boynuna urganını *** *** Gitmez aşık gözünden, hergiz maşuk hayali Nitekim ZELHA verir YUSUF un nişanını Dirlik budur maşuka, Aşık yolunda öle Sorarlar ise eydem aşıkın burhanını *** *** BELKIS ile SÜLEYMAN aşka düştü bir zaman İsteyip bulmadılar bu derdin dermanını Gökteki HARUT MARUT, Aşk için indi yere Zühre yüzün görünce unuttu rahmanını
*** *** FERHAD bu aşk yolunda başın külünge tuttu HÜSREV ŞİRİN derdinden dosta verdi canını LEYLA ile MECNUN işi aceb gelir bu halka Abdurrezzak terketti aşk için imanını Zamane vefaları cefa gelir Yunus´a Bir doğru yar bulunca feda kılar canını
*** *** Burhan : Delil Güzaf : Bos laf Külüng : Kazma
________________________________________ SEVEREM BEN SENİ CANDAN İÇERİ Severem ben seni candan içeri Yolum vardır bu erkandan içeri Beni sorma bana benden değilem Suretim boş yürür dondan içeri
*** *** Tecelliden nasib erdi kimine Kiminin maksudu bundan içeri Senin aşkın beni benden alıptır Ne Şirin dert bu dermandan içeri
*** *** Şeriat tarikat yoldur varana Hakikat Marifet andan içeri SÜLEYMAN kuş dili bilir dediler SÜLEYMAN var SÜLEYMAN dan içeri
*** *** Unuttum din diyanet, kaldı benden Bu ne mezheptir, dinden içeri Dinin terk edenin küfürdür işi Bu ne küfürdür imandan içeri Geçer iken Yunus şeş oldu dosta Ki kaldı kapıda andan içeri *** *** Suret : Yüz, dış görünüş Don : Elbise Tecelli: Görünme, belirme Gün : Gündüz, güneş Şeş olmak: Karşılaşma, raslamak
________________________________________ BULDUK OL CANI Aşk ile ister idik yine bulduk ol canı Gömlek edinmiş giyer suret ile bu teni Girmiş surette geçer, cümle işleri düzer Geri kendiye söyler, gevher ile bu kanı *** *** Bu dünya bir pazardır, suretler dükkan olmuş Bu dükkana giriben, oldur satan bu kanı Bir niceler kayırır, bunca malım kaldı der Veren oldur alan ol, sormaz nedir ziyanı Yunus imdi sen senden, ayrı değilsin candan Sen sende bulmaz isen, nerde bulasın anı *** *** Suret : Yaratılmış şeyler Kan : Maden
________________________________________ BİR SAKİDEN İÇTİK ŞARAP Bir sakiden içtik şarap, Arştan yüce meyhanesi Ol sakinin mestleriyiz, canlar onun meyhanesi Bir meclistir meclisimiz, anda ciğer kebap olur Bir şemdir burda yanan, güneş onun pervanesi
*** *** Aşk oduna yananların, Kulli vücudu nur olur Ol od bu oda benzemez, hiç belirmez zebanesi Ondaki mest olanların, "Enel hak" tır sözleri Hallac Mansur gibidir en kemine divanesi
*** *** Ol meclisin bekrileri, şol şah-ı Edhem gibidir Belh şehrinde yüzbin ola her guşede viranesi Yunus bu cezbe sözlerin cahillere söylemegil Bilmezmisin cahillerin nice geçer zamanesi
*** *** Saki : İçki dağıtan Mest : Sarhoş Peymane: Kadeh Şem : Hepsi Zebane : Alev Kemine : En aşağı Bekri : Sarhoş Guşe : Köşe Cezbe : İlahi sarhoşluk hali
________________________________________ SÖYLEYEMEM Ey yarenler eydemezem, canım neye yandığını Dil ile vasfedemem, gönlümü kim aldığını Gönlüm dolu sığmaz dile, Aşıktır ol kim hal bile Aşk niceyi verdi yele, anlayamaz nolduğunu
*** *** Aşktan haber bilenlerin, Aşk derdiyle dolanların Küfrü iman olanların, ayıplaman güldüğünü Ağlamak gülmektir aşıka, dirilmek ölmektir aşığa Kahr ile lütfü bir bilir, bilmez melul olduğunu
*** *** Aşık yunus eyledi lal, Yunus kanı aşka helal Koy verin etsin paymal, görmesin ayrıldığını
*** *** Eydemezem : Söyleyemem Vasfetmek : Tasvir etmek Melul : Üzülen Kahr : Güçlük, zor Lütuf : İhsan, iyilik Paymal : Ayak altında çiğnenmiş
________________________________________ EZELDEN VAR İDİ Ezeliden var idi, canımda bu aşk odu Eşkere etmez idim, bilirdim ki dost koydu Ben razıyam bu yolda, günde bin kez yanarsam Şekerden daha tatlı, şirindir aşkın tadı
*** *** Aşk anadan doğmadı, kimseye kul olmadı Hükmüne kıldı esir, cümle bilişi, yadı Aşka mecnun olanlar, assı ziyandan farig Korkmaz ıssı soğuktan, pes ne biliser odu
*** *** Ezeli : Evveli olmayan Eşkere : Açıklamak Biliş : Tanıdık Yad : Yabancı Assı : Kazanç, kar Is : Sahip Farig : Vazgeçmiş
________________________________________ SIRRA ERDİM Ben bunda seyr eder iken, aceb sırra erdim ahi Bir siz dahi sizde görün, dostu bende gördüm ahi Bende baktım bende gördüm, benim ile BiR olanı Suretime can vereni, Kimduğini bildim ahi
*** *** İsteyuben bulamazam, o ben isem ya ben hani Seçemedim ondan beni, bir kez o oldum ahi Maşuk benimledir bile, ayrı değil kıldan kıla Irak sefer bizden kala, dostu yakın gördüm ahi
*** *** Munim oldum yoksul iken, benim oldu kevn-i mekan Yerden göğe magrib meşrik, yere göğe doldum ahi Nitekim ben beni bildim, bu oldu ki HAKKI buldum Korkum onu buluncadı, korkudan kurtuldum ahi Yunus kim öldürür seni, veren alır tatlı canı Bu canlara hükmedenin, kim olduğun buldum ahi
*** *** Acep : Garip Ahi : Kardeş Kimduğini: Kim olduğunu Munim : Nimet veren(Hak) Kevn-i Mekan :Var olan her şey Magrib, Meşrik : Doğu, Batı
________________________________________ AŞK BAHRİSİ Benem ol aşk bahrisi denizler hayran bana Derya benim katremdir zerreler umman bana Kafdağı zerrem değil ay u güneş bana Haktır aslım şek değil, Murşittir kuran bana
*** *** Yok iken ol barigah, var idi ol padişah Ah bu aşk elinden ah, dert oldu derman bana ADEM yaratılmadan can kalıba girmeden Şeytan lanet olmadan arş idi seyran bana
*** *** Yaratıldı MUSTAFA, yüzü gül gönlü safa Ol kıldı bize vefa, ondandır ihsan bana Şeriat ehli ırak eremez bu menzile Ben kuş dilin bilirim, söyler SÜLEYMAN bana Yunus bu halk içinde eksikliktir HAK bilir Divane olmuş çağırır, dervişlik buhtan bana
*** *** Bahri : Bir cins deniz ördeği, deniz Derya : Deniz Katre : Damla Umman : Okyanus Zerre : En kucuk parca Murşit : Rehber, Hak aşığı, Şeyh Arş : Göğün en yüksek katı Safa : Berraklık Vefa : Sözde durma, İhsan : Lütuf, bağış Şeriat : Kuranın yüzeysel emirleri Ehil : İş bilen Menzil : Varılacak hedef Buhtan : İftira
________________________________________ NİTELİĞİM SORAN Niteliğim soran işit hikayet Su vu toprak od u yel oldu suret Dört muhalif nesneden dört duvarın Sazıkar eyledi verdi keramet
*** *** Yel ile toprağı kıldı muallak Su içinde odu tuttu selamet Rızkı ömrü tamam eyledi henüz Şeş cihet olmadan tuttugu kisvet
*** *** Baki tertiplerimi şerh edeyim İnayet mevcudu sem´u basaret Aklımın haberi bugünkü değil Onu er derisen evvelki ayet Yunus ile bu ne denli nasibim Gönül dost durağı, dilim şehadet
*** *** Sazıkar : Uygun Muallak : Asılı, havada duran Şerh : Açıklama İnayet : Yardım Sem : İşitme Basaret : Görme
________________________________________ AŞK İMAMDIR BİZE Aşk imamdır bize, gönül cemaat Kıblemiz dost yüzü daimdir salat Dost yüzün göricek, şirk yağmalandı Anıncun kapıda kaldı şeriat *** *** Gönül secde kılar, dost mihrabında Yüzün yere vurup kılar münacat Münacat gibi vakt olmaz arada Kim ola dost ile bu demde halvet *** *** Şeriat eydur, sakın şartı bırakma Şart ol kişiye kim ede hiyanet Erenler nefesi devletli rumuz Onunla fitneden olduk selamet "Beli" kavlin dedik evvelki demde Henuz bir demdir, ol vakt u bu saat *** *** Derildi beşimiz, bir vakte geldi Beşi bir eyleyip, kim kıla taat Biz kimse dinine hilaf demeziz Din tamam olucak doğar muhabbet *** *** Doğruluk bekleyen dost kapısında Gümansız ol bulur ilahi devlet Yunus ol kapıda kemine kuldur Ezelden ebede dektir bu izzet *** *** Şirk : Allaha ortak koşma Mihrab : Kıbleyi gosteren yer Münacat : Yalvarma Halvet : Yalnız kalma Beli : Yaratılan ruhların Allaha verdikleri söz (Evet sen rabbimizsin anlamında) Rumuz : İşaret, söz, simge Fitne : Hile, ayartma Kavl : Söz Derilmek : Düzenlenmek Hilaf : Karşı, aksi Güman : Şüphe Kemine : Aciz, en değersiz
________________________________________ AŞIKLARA DİN NE HACET Din umillet sorar isen, aşıklara din ne hacet Aşık kişi harab olur, harab bilmez din diyanet Aşıkların gönlü gözü maşuk diye gitmiş olur Ayruk surette ne kalır kim kılısar zühd u taat *** *** Taat kılan uçmağ için din tutmayan tamu için Ol ikiden farig olur, neye benzer bu işaret Her kim dostu sever ise, dosttan yana gitmek gerek İşi gücü dost olucak, cümle işten olur azat *** *** Onun gibi maşukanın haberini kim getirir CEBRAİL-İ MURSEL sığmaz, böyle olundu işaret Soru hesap olmayısar, dünya ahret kovana MUNKER u NEKiR ne sorar terkolucak cümle murad Havf u reca gelmez onda varlık yokluk bırakana İlm u amel sığmaz onda ne terazi var ne sırat *** *** Ol kıyamet pazarında her bir kula BAŞ kaygısı Yunus sen aşıklar ile hiç görmeyesin kıyamet *** *** Hacet : İhtiyaç Di anet : Dini kurallar, yordamlar Farig : Vazgecmek Havf u reca : Korku ve ümit
________________________________________
CIKTIM ERiK DALINA Çıktım erik dalına anda yedim üzümü Boştan ıssı kakıyıp, der ne yersin kozumu Ağrılık yaptı bana, buhtan eyledim ona Çerçi de geldi dedi, niye aldın kuzumu
*** *** Kerpiç koydum kazana, poyraz ile kaynattım Nedir diye sorana, bandım verdim özünü İplik verdim çulhaya sarıp yumak etmemiş Becid becid ısmarlar, gelsin alsın bezini
*** *** Bir serçenin kanadın, kırk katıra yüklettim Çift dahi çekemedi, şöyle kaldı kazını Bir sinek bir kartalı salladı urdu yere Yalan değil gerçektir ben de gördüm tozunu
*** *** Bir kut ile güreştim, elsiz ayağım aldı Güreşip basamadım göyündürdü özümü Kaf dağından bir taşı şöyle attılar bana Öylelik yola düştü, bozayazdı yüzümü
*** *** Balık kavaga çıkmış, zift turşusu yemeğe Leylek koduk doğurmuş baka şunun sözünü Gözsüze fısıldadım sağır sözüm işitmiş Dilsiz çağırıp söyler dilimdeki sözümü
*** *** Tosbağaya sataştım, gözsüzsepek yoldaşı Sordum sefer nereye, Kayseri´ye azimli YUNUS BİR SÖZ SÖYLEDİN,HİÇ BİR SÖZE BENZEMEZ MUNAFIKLAR YÜZÜNDEN ÖRTTÜN MANA YÜZÜNÜ
*** *** Issı : Sahibi Kakımak: Kızmak Koz : Ceviz Buhtan : İftira Çerçi : Seyyar satıcı Becid : Acele Küt : Kötürüm Göyündürmek : Kendi kendine yanmak Koduk : Sıpa Gözsüzsepek : Köstebek Munafık: İçi dışı bir olmayan, sahte müslüman
________________________________________
SÖZLERİN ASLI Ey sözlerin aslın bilen, gel de bu söz kandan gelir Söz aslını anlamayan, sanır bu söz benden gelir Söz karadan aktan değil, yazıp okumaktan değil Bu yürüyen halktan değil, halık avazından gelir
*** *** Ne elif okudum ne cim varlığındandır kelecim Bilmeye yüzbin müneccim, taliim ne ıldızdan gelir Şule bize aydan değil, Aşk eri bu soydan değil Rızkımız bu evden değil, derya-yı ummandan gelir
*** *** Biz bir bahane arada, Ayruk de elden ne gele Hak cun emir eyler, Cana bu keleci andan gelir Yunus bir dert ile ah et, Kahr evinde neyler rahat Bu derde derman keffaret, bir ah ile suzdan gelir
*** *** Kandan : Nereden Halık : Yaratan, Allah Elif, cim : Arap alfabesinden harfler Keleci : Söz Müneccim : Yıldız falcısı Ildız : Yıldız Şule : Işık Rızk : Nimet Ayruk : Başka Kahr : Dert Derman : İlaç, şifa Keffaret : Karşılık Süz : Yanıp tutuşma
________________________________________
KOĞIL ÖLÜM ENDİŞESİN Koğıl ölüm endişesin, Aşıklar ölmez bakidir Ölüm aşıkın nesidir cun nur-u ilahidir Ölümden ne korkarsın çünkü hakka yararsın Bil ki ebedi varsın, Ölmek fasid işidir
*** *** Kal u bela denmeden, Kadimde bile idik Biz bir uçar kuş idik , vücut can budağıdır Yunus beşaret sana, gel derler dosttan yana Ol kimseye ol ana KULLUN YERCİ aslıdır
*** *** Koğıl : Bırak Fasid : Fesatcı, bozguncu Kal u bela : Yaratanın, Rabliğini ruhlara onaylattığı söz Kadim : Ezel, öncesi olmayan zaman, Allah Biliş : Tanışıklık Beşaret : Müjde Kullun yerci : Herşey döner (Haktan gelen hakka dönecektir)
________________________________________ AŞIKMIDIR Canını aşk yoluna vermeyen aşık mıdır Cehdeyleyip ol dosta ermeyen aşık mıdır Dost sevgisin gönülde, can ile berkitmeyen Tul-i emel defterin dürmeyen aşık mıdır
*** *** Nefs arzusundan geçip, aşk kadehinden içip Dost yoluna er gibi, durmayan aşık mıdır Dün ü gün ü riyazetde halvetlerde diz çokup Sohbetlerde baş çatıp, durmayan aşık mıdır
*** *** Yunus imdi ol dostun, cefasına sabreyle Yüreğine aşk odun, Urmayan aşık mıdır
*** *** Cehd : Gayret Berkitmek : Pekiştirmek Tül-i emel : Aşırı isteklerden oluşan emeller Nefs : Öz varlık, can, arzular emeller kaynağı Riyazet : Nefs terbiyesi Halvet : Yalnızlık Cefa : Zorluk, sıkıntı Od : Ateş Urmak : Vurmak
________________________________________ HAKİKATIN MANASI Hakikatin manisin şerh ile bilmediler Erenler bu dirliği, riya dirilmediler Hakikat bir denizdir, şeriattır gemisi Çoklar gemiden çıkıp, denize dalmadılar
*** *** Bunlar gelip kapıya, şeriatta durdular İçeri giribeni ne vardır bilmediler Dört kitabı şerh eden, Asidir Hakikatte Zira tefsir okuyup, Manisin bilmediler
*** *** Yunus adın sadıktır, bu yola geldin ise Adın değşirmeyenler, bu yola gelmediler
*** *** Hakikat : Gerçek, sırların açıldığı makam Şeriat : Din yolunda dışsal emirleri içeren başlangıç aşaması Tefsir : Açıklama
________________________________________
VÜCUD ŞEHRİ İşbu vücud şehrine bir dem giresim gelir İçindeki sultanın yüzün göresim gelir İşidirim sözünü, göremezem yüzünü Yüzünü görmekliğe, canım veresim gelir
*** *** Erenlerin sohbeti, arttırır marifeti Bi-dertleri sohbetden, her dem süresim gelir Miskin Yunusun canı, dört tabiat içinde Aşk ile can sırrına pinhan varasım gelir *** *** pinhan : Gizli
________________________________________
AŞK ÖDÜ Aşkın ödü ciğerimi yaka geldi yaka gider Garip başım bu sevdayı çeke geldi çeke gider Kar etti firak canıma, Aşık oldum sultanıma Aşk zincirin dost boynuma, taka geldi taka gider
*** *** Arada olmasın naşı, onulmaz bağrımın başı Gözlerimin kanlı yaşı, aka geldi aka gider Aşık Yunusun sözleri efgan eder bülbülleri Dost bahçesinde gülleri, koka geldi koka gider
*** *** Firak : Ayrılık
________________________________________
SEMA Bu sema´a girmeyen sonra peşiman olur Erişir bizim ile ser-be-ser düşman olur Dosttur bizi okuyan, üstümüzde şakıyan Şimd´üçbuçuk okuyan derin Danışman olur
*** *** Hey biçare Danışman, Et dervişi dervişhan Dervişlere erişen, işine pişman olur YUNUS eydur MEVLANA, epsem otur yerinde Bu sohbete doymayan sonra sevişken olur
*** *** Epsem : Dilsiz
________________________________________
ARİFLER ORTASINDA Arifler ortasında Sufilik satmayalar Cun Sufiye ihlas oldu, Aşka riya katmayalar Ya gel bildiğinden eyit, yahut bilenlerden işit Teslimin ucun tutup, hiç sözü uzatmayalar
*** *** Kuran´ı virip idi, gönüle evim dedi Gönül ev ıssın bilmez ademden tutmayalar Mumsuz baldır şeriat, tortusuz yağdır tarikat Dost için balı yağa ne için katmayalar
*** *** Evvel ADEM yanıldı, uçmakta buğday yedi İşi HAKtan bilenler şeytandan tutmayalar Şirin huylar eyleğil, tatlI sözler söyleğil Sohbetlerde YUNUSu hergiz unutmayalar
*** *** Arif : İ lim irfan sahibi Sufi : Derviş, mutasavvıf Uçmak : Cennet Hergiz : Asla
________________________________________
HAK İSTEYEN
Ey dünü gün HAK isteyen, bilmezmisin HAK kandadır Her kandasam anda hazır, kanda bakarsam andadır İstemegil HAKKI ırak, Gönüldedir HAKKA durak Sen senliğin elden bırak, tenden içeri candadır
*** *** Gir gönüle bul andadır, benliğinin defterin dur Ol has gevher bil andadır sanam kim ol ummandadır Ol ummanda yüzbin gevher bir zerreden oldu kemter Ol cana zeval mi erer, canı ab-ı hayvandadır
*** *** Eyleğil suretin viran, can sırrıdır ona eren Batın gözüdür dost gören zahir gözü yabandadır Kim ki gaflet icre geçer, canı zeval suyun içer Derviş gönlü arşta uçar, çünki mekanı ondadır
*** *** Ab-ı hayvan : Ebedilik veren su Batın : İç, gizli Zahir : Dış, görünen
________________________________________ YAR YÜREĞİM YAR
Yar yüreğim yar, gör ki neler var Bu halk içinde bize güler var Ko gülen gülsün, HAK bizim olsun Gafil ne bilir, HAKKI seven var
*** *** Bu yol uzaktır menzili çoktur Geçidi yoktur, derin sular var Girdik bu yola Aşk ile bile Gurbetlik ile bizi salar var
*** *** Her kim merdane, gelsin meydane Kalmasın cana kimde hüner var Yunus sen bunda meydan isteme Meydan içinde merdaneler var
*** ***
________________________________________
AŞKIN OKU
Dost senin aşkın oku key katı taştan geçer Aşkına düşen kişi can ile baştan geçer Dün ü günü zar olur aşkın ile yar olur Endişesi sen olan, cümle tesvişten geçer
*** *** Aşkına düşenlerin, yüreği yanar olur Kendini sana veren, düğeli işten geçer Dünyanın muhabbeti agülü aşa benzer Ahırın sanan kişi, agülü aştan gecer
*** *** Başında aklı olan, ücrete amel etmez Hurilere aldanmaz, göz ile kaştan geçer Yunusun gönlü gözü, doludur HAK sevgisi Sohbet ihtiyar eden, yad u bilişten geçer
*** *** Key : Pek çok Tesviş : Kargaşa Düğeli : Bütün, hepsi İhtiyar : Seçmek, Seçkin
________________________________________
ERENLER NEREDEDİR
Bilirmisiniz ey yarenler, gerçek erenler kandadır Kanda baksam anda hazır, Kanda isterem andadır Aşksızlara benim sözüm, benzer kaya yankısına Bir zerre aşkı olmayan, belli bilin yabandadır
*** *** Yalancılık eylemeğil aşka yalan söylemeğil Bunda yalan söyleyenin, anda yeri zindandadır Ey kend´özün bilmeyen söz manisin bulmayan Hak varlığın istersen, Us ilm ile Kurandadır
*** *** Allah benim dediğine, vermiş verir aşk varlığın Kimdeki var bir zerre aşk Calap varlığı ondadır Niceler eydur Yunusa Kocaldın sen aşkı koğıl Bu aşk bize yeni geldi, henuz dahi turfandadır
*** ***
________________________________________
AŞKLA GELEN ERENLER
Aşkla gelen erenler içer aguyu nuş eder Topuğa çıkmayan sular, deniz ile savaş eder Bu sohbete gelmeyenler, HAK nefesi almayanlar Sürün onu burdan gitsin, Durur ise çok iş eder
*** *** Cahildir mani´den almaz oturur kararı gelmez Öleceğini hiç sanmaz, yüzbin yıllık teşviş eder Dağ ne kadar yüksek ise yol onun üstünden aşar Yunus Emrem yolsuzlara yol gösterdi vu hoş eder
*** ***
|