Gülay Öztürk yazıları

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11650
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #80 : 23 Aralık 2009, 22:53:24 »
[b]Gelişiyle insanlığı karanlıktan aydınlığa çıkaran Yüce Peygamberimiz
(a.s.m.), bütün söz, fiil ve davranışlarıyla bizlere örnektir. Kur'an-ı
Kerimde meâlen "And olsun ki, Allah'ın rahmetini ve âhiret gününe kavuşmayı
umanlar ve Allah'ı çokca zikredenler için, Allah'ın resûlünde size güzel bir
nümûne vardır" (Ahzâb: 21) buyuran Rabbimiz, onun her yaş ve her kesimden
insana rehber olduğunu belirtmiş oluyor.

Yüce Peygamberimiz (a.s.m.) bizim için en güzel "öğretici, uyarıcı ve
müjdeleyici"dir.

Hayatlarının en fırtınalı ve en hareketli dönemini yaşayan gençler hakkında
buyurduğu, "Gençliğin tehlikelerinden sakınınız." (Kenzü-l Ummâl, 2: 258)
şeklindeki hadîs, o en büyük muallim ve terbiyecinin çok mühim bir
uyarısıdır.

Hadiste birbiriyle çok yakından ilgili olan iki kavram var: Gençlik ve
tehlike.

Gençlik, insan hayatının en duygusal dönemidir. İnsanın gerek maddî
organlarının, gerekse mânevî duygularının çok canlı olduğu bu devrede, en
kritik problemlerle karşılaşılır.

Çünkü gençlikte, insanın nefsi kötülüğü emrederken, sahip olduğu potansiyel
de bu kötülüğü işlemeye imkân verir.

Söz gelişi, yasak eğlence, içki, kumar, zinâ, hırsızlık gibi kötülükler
gençlikte daha kolay işlenebilir.

Gençler, ömürlerinin en güçlü, en dinamik ve en hareketli dönemini
yaşadıkları için ölümü pek düşünmezler. Daha yolun başındadırlar ve
yaşlanmaya uzun yıllar vardır. Namaz ve benzeri ibâdetler için, "Daha
genciz, yaşlanınca kılarız" gibi bir gaflete düşerler.

Halbuki ölüm genç-ihtiyar ayırımı yapmamaktadır. Nice gençler hayatının
baharında ölümle tanışmaktadırlar. Hiç kimse Azrail'le (a.s.) "ne kadar
yaşayacağı hususunda" sözleşme yapmış değildir.

Kaldı ki, Allah ibâdetleri sadece ihtiyarlar için emretmemiştir. İslâm
"ihtiyarlar" dini değil, her yaştaki insanın dinidir. Bu bakımdan yaşlanınca
namaz kılmaya başlayan birisi, âhirette hesap verirken hemen kurtulacak
değildir. Ona, "ergenlik çağından ihtiyarlık dönemine kadar niçin ibâdet
etmediği" mutlaka sorulacak, eğer affedilmezse azabını çekecektir.

Allah, herkese sonsuz rızık vermekte, ihtiyaçlarını karşılamaktadır. İnsana
verilen nimetlerin en çok olduğu devre ise, gençlik dönemidir. Bunun için
Rabbimize en çok ibâdet etmemiz gereken dönem de "gençlik" çağıdır.

Gerçek bu iken tehlikelerle çepeçevre kuşatılan gençler, nefis ve şeytanın
oyununa gelerek Allah'ın emir ve yasaklarına uymayabiliyorlar.

İşte Peygamberimiz (a.s.m.) gençleri bu hadisle uyarıyor, gaflete
dalmamalarını, insî ve cinnî şeytanlara aldanmamalarını öğütlüyor.

Bir gencin düşmanı sadece şeytanlar mıdır?

Hayır!

Hattâ şeytanlar en büyük düşman bile değillerdir.

Çünkü, Yüce Peygamberimiz (a.s.m.), bu konuda da bizi îkaz ederek, "Senin
düşmanların (içinde) en şiddetli düşmanın iki tarafın arasındaki nefsindir"
(Keşfü-l Hafâ, 1:412) buyuruyor.

Demek ki, insanın en başta gelen düşmanı bizzat kendi nefsidir. Yani insanı,
günahlara, kötülüklere, heveslere sevk eden duygudur.

Nefsin en güçlü olduğu ve en fazla istekte bulunduğu dönem de, yine gençlik
devresidir.

Şu halde gençler, nefsin kötü isteklerini yerine getirmemek için de dikkatli
olmak zorundadırlar.

Belki bazı gençler, "Ben nefsime hâkim olabilirim. Zaten çok sâkin ve
günahlardan uzak bir hayatım var" diye düşünebilir.

Oysa bu da nefsin bir oyunudur. Böyle düşünen kimse, nefisle yaptığı
mücâdeleyi çok sıkı tutmaz, duyarlılığı kaybeder.

Çünkü, nefse güvenilmez. Hazret-i Yûsuf (a.s.) bir peygamber olduğu halde,
"Ben nefsimi temize çıkarmam. Çünkü nefis, dâimâ kötülüğe sevk eder—ancak
Rabbim rahmet ederse o başka" (Yûsuf:53) demiştir.

Tüm peygamberler gibi "günahsız" olan Hazret-i Yûsuf (a.s.) böyle derse,
bizim nefsin oyunlarına karşı çok dikkatli olmamız gerekir.

Gençliğin tehlikelerini şöyle özetleyebiliriz:

1- Tûl-u emel beslemek: Ölümü düşünmeden sanki sonsuza dek yaşayacak gibi
uzun emeller taşımak. Bu durum, insanı fâni hayata daldırır, âhiretine
çalıştırmaz.

2- Hissiyâta göre hareket etmek: Gençlik, insanın en sağlıklı, en güçlü ve
en duygulu dönemi olduğu için akıldan ziyâde duygular ön plândadır. Gelip
geçici zevkler, oyun ve eğlenceler çekici gelir. Eğlence yerlerinde
çoğunlukla gençler bulunur. Orta yaşlılıkta ve ihtiyarlıkta ise, hem vücudun
zayıflığı, hastalıkları, hem de hayatın sorumlulukları daha fazla olduğu
için kişiler duygusal hareket edemezler.

3- Gençlik günahlara ve kötü alışkanlıklara daha açıktır: Gençlik devresi,
içki, kumar, zina gibi günahlara daha çok düşüldüğü bir dönemdir.

Tüm bu tehlikelere karşı Yüce Peygamberimizin (a.s.m.) tavsiyelerine sımsıkı
sarılmamız gerekir.


selam ve dua ile...[/b]

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11650
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #81 : 23 Aralık 2009, 22:54:49 »
[b]esselamun aleykum değerli kardeşler

Bu mail bugün geldi bana ve sizinle paylaşmak istedim.
evet,işbaşinda o zaman.
bodrumda ,sandiklarda ,posetlerde sakladığımız kitaplarda çıkarma zaman geldi..

paylaşmak zamanı..

paylaşırken mutlu olur insan.
paylaşırken karsinda kine de mutlu eder..
paylaşırken Mevlaya hoşnut eder insan..
ufak bir yardım diye kendinize boş yere üzmeyin.
hangi hayırlı amel ile cennete gireceğimizi Rabbim bilir..

belki bir gülümseme ile...
belki bir kitap ile...
sizi Allah için seviyorum...

Gülay Öztürk[/b]

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11650
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #82 : 23 Aralık 2009, 22:56:10 »
[b]Nedense bir cok ülkenin Hanimlari evlense dahi Bakimini güzelligini korurken bizim "türk hanimlari" kendini cabuk birakiyor...

En Sevdikleri sözde "alan almis satan satmis" kime süsleneyim

Bakim derken Islami cercevede uygun bir bakimi kastediyorum...

Mesela bir ev hanimi bütün gün evde is yaparken rahat kiyafetler giyiyor, yerine göre yemegi vs o giysiler ile yapiyor ve dogal olarak aksam olunca üstü basi kirli veya koku almis olabiliyor.


Buna ragmen esini ister kapida ister evde karsilarken üzerine degistirmeyi düsünmüyor.

Oysa o Insan bütün gün calisirken sonra, gözlerini harama bakmaktan sakindiktan sonra eve geldiginde onun icin süslenmis bir Hanimi karsisinda gördügünde eminimki cok ferahlayacaktir

Aslinda süslenmek, güzel görünmek Kadinin fitratinda olan seylerdir Buna ragmen secmis oldugunuz Esinize karsi niye birakiyorsunuz kendinizi?

Mesela insan nasilsa evlendim diyor...

ama hic korkmuyor ""bana olan sevgisi zamanla eksilir yada ona karsi ilk gündeki görünümüm ile olayimki Sevgisi hep ayni sekilde baki kalsin....

Her hanim temiz ve kendine karsi bakimli olan bir esi ister. Ayni sekilde bunu Bayanlarda yapsa Esleriniz sevinmezmi?

Bence Islami bir kadin dahada gözönünde oldugu icin bir "örnek" temsil ettigi icin bu konuda dahada dikkat etmesi gerekiyor.

Evlendikten sonra, dogumlardan sonra dogal olarak bir kadin kilo alir. Fakat o kilolar üzerinde kalmasi lazim dogal diye birsey yok. Elbette dogum yapmadan önceki halinizi alamazsiniz ama en azindan hedefi oraya koyarsaniz fazla bir degisim olmaz.

Sonra disarida Dügüne gider gibi süslenen bayanlar, güzel kiyafetlerine misafirlige veya disariya saklayanlar, neden bunlari Rabbinizin huzuruna giderken giymiyor yada neden Esiniz icin evinizde giymiyorsunuz?

İnsan Sevdigi icin süslenip güzel görünmek istemez mi?

Gülay Öztürk[/b]

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11650
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #83 : 23 Aralık 2009, 22:57:32 »
[b]Hakiki sevgi üç şekilde ortaya çıkar, daha doğrusu varlığını belli eder:

"1- Seven, sevdiğinin sözünü, başkalarının sözüne tercih eder.

2- Seven, sevdiğinin sohbetini, başkalarının sohbetlerine tercih eder.

3- Seven sevdiğini memnun etmeyi, başkalarını memnun etmeye tercih eder."

İmam Gazali..

Sevgi nedir?

Sevgi birseye ve bir kimseye muhabbet besleme duygusudur,ve biz insanlarda dogustan bulunan bir duygudur.

Topluma huzuru ve Kardesligi getirendir sevgi.

Kur´an,kalplerin sevgi ile birlesmesine önem verir.Müminin Gönlü sevgi ile doludur.

ALLAHU Teala iman edenlerin kalplerini sevgi ile birlestirmistir,onlari bu sevgi ile baglilikla güclendirmistir.

Cenabi Hakk söyle buyuruyor:

"Ve kalplerinin arasini sevgi ile birlestirdi.Yoksa yeryüzünde ne varsa hepsini harcasaydin,yine onlarin kalplerini birlestiremezdin.Fakat ALLAH,onlarin arasini sevgi ile birlestirdi..."(el-Enfal,8/63)

Bizler icin en büyük mutluluk,ALLAH SEVGISINE ulasmaktir.

(((RABBIM En sevdigimizi En Sevdigin eyle, Degmesin SANA yaklasmayacak Sevgi Yüregimize..)))

AMIN...

Gülay Öztürk[/b]

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11650
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Gülay Öztürk yazıları
« Yanıtla #84 : 23 Aralık 2009, 23:00:30 »
[b]Dünyada en çok sevilen,uğruna canlar verilen,Efendimiz'dir..(sallallahu aleyhı ve sellem)
Onu en çok sevenler,ayağına bir diken batmasın diye,canlarını
ortaya koymuşlardır..
O'na saldıranlar ulaşamasın diye,etrafına etten duvar örmüşler...
Sevgilerinin bedeli canlar olmuş...
Çünkü O en çok sevilen insan,bütün insani güzellikleri kendisinde en
mükemmel toplanmış olandır..
O'na düşmanlık,insanlığa düşmanlıktı...

O'na dostluk insanlığa dostluktu...

Dost oldular ,dostluğun timsaline..
Sevgi beslediler,sevgi okyanusunun sahilsizliğini gösterene...
O ki,kendisini öldürmeye gelenleri bile,sevgisiyle ebediyyen dirildiği
sevgi zirvesiydi..
Şefkatinde eşsizdi...
Başkasının için ağlamayı öğretendir...
O'ndan öğrendiğimiz en önemli seyi ,sevgi olduğunu...
Bu sebeble ,yüreğimizin Sultan'ı oldu...
Bu sebeble yüreğimiz sevgilisi oldu...

Seni çok seviyorum Ya Rasulüllah!!
canım Peygamberim..s.a.v.

Gülay öztürk[/b]