Gönderen Konu: Üniversiteli Müslüman genç nasıl olmalı acaba?  (Okunma sayısı 5007 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Black_house

  • Administrator
  • Tecrübeli üye
  • *****
  • İleti: 4502
  • +462/-0
  • Cinsiyet: Bay
  • Sen, Seni Sevdiğinle Bil Ey Can! "O" Seninledir.
    • Uyanan Gençlik
[b]ÜNİVERSİTE VE MÜSLÜMAN GENÇ

Üniversite gençliği ve üniversiteli Müslüman genç nasıl olmalı acaba? Bunun üzerinde beyin fırtınası yapmaya çağırıyorum sizleri ve vicdanınızın sesini. Acaba Müslüman genç üniversite gençleri arasında nasıl bir tavır takınmalıdır? Takiyye yapıp onlar gibi mi davranmalı yoksa Müslümanlığının verdiği civanmertliğimi sergilemelidir?

Üniversitede okuyan Müslüman genç günah tohumlarının atıldığı yerde kendini geliştirip İslami dava uğruna çalışma gayesinde bulunan bir –tabiri caizse- zavallıdır. Bir çöplükte yeşermeye çalışan gül misali Müslüman gençte üniversite ortamından temiz ve ilk günkü saf niyetlerle günaha bulaşmadan mezun olmaya çalışan biridir. Müslüman genç kesinlikle olduğu ortamı bir nimet bilip nankörlük etmeden tebliğ çalışması için çok iyi kullanmalı diğer Müslüman gençler için örnek olmalıdır. Olduğu yeri bir üs gibi kullanmalıdır. Arkadaş çevresinden yetişmiş eleman çıkarmaya çalışmalıdır. Arkadaş çevresini ve kendisini günaha batmaktan korumaya çalışmalıdır.

Üniversite ortamında birçok ideoloji yaşamakta ve kendini mümkün mertebece üniversiteden çıkmayacak şekilde kök salmaktadır. Müslüman genç ideolojilerin çalışma sistemlerini kendi tebliğ çalışması için öğrenmeli ve İslami Hareket metoduna göre adapte etmelidir.

Üniversite ortamı günahların barındığı yaşadığı bir alandır. Namuslu, iffetli, temiz Müslüman gençlerin avlanıldığı vahşi bir alandır. Müslüman genci vahşi ormanlarda aslandan kaçan bir ceylan gibi düşünebiliriz. Tebliğci Müslüman’ın görevleri temel kitabımız olan Kur’an-ı Kerimden alıntılarla öğrenelim:

1. Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir ümmet olsun. İşte kurtuluşa erenler bunlardır.
2. Siz, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmetsiniz; maruf (iyi ve İslâm'a uygun) olanı emreder, münker olandan sakındırır ve Allah'a iman edersiniz. Kitap Ehli de inanmış olsaydı, elbette kendileri için hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler vardır, fakat çoğunluğu fıska sapanlardır.
3. Bunlar, Allah'a ve ahiret gününe iman eder, maruf olanı emreder, münker olandan sakındırır ve hayırlarda yarışırlar. İşte bunlar salih olanlardandır.
4. Allah'tan bir rahmet dolasıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.
5. Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliğe emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler ve Allah'a ve Resulüne itaat ederler. İşte Allah'ın kendilerine rahmet edeceği bunlardır. Şüphesiz, Allah, üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.

Ayetlerde tebliğci Müslüman’ın nasıl davranması ve hangi özellikleri taşıması gerektiğine dair bilgiler yer almaktadır. Bunları uygulayan biiznillah Daru-s Selam’a(Cennete) girmeye hak kazanacaktır. Bir hadis örneği verelim bu konu hakkında bakalım Resulullah ne emrediyor bizlerin kurtuluşu için:
1. Ümmü Külsüm Bintu Ukbe radıyAllahu anha anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı işittim, diyordu ki: "İki kişinin arasını düzelten, hayır söyleyip, hayır tebliğ eden kimse yalancı değildir."
Tebliğci gencin örnek alması gerektiği kişiler şunlar olmalıdır: Yürüyen Kur’an olan Resulüllah, Resulullah’ın takipçileri olan sahabeler, sahabelerin takipçisi olan tabiinler, tabiinlerin de takipçisi olan tebe’e tabiinler olmalıdır. Hasan el Benna gibi Seyyid Kutup gibi prof. Abdullah Azzam gibi, Halid el İslambuli gibi Şeyh Ahmet Yasin vb. gibi şahadet âşıklarını takip etmeleri gerekir. Tabi bunların yanında batıl yolda olanların hayatından da örnek alabilir. Batıl dava adamlarının hareket metodunu olduğu gibi değil de İslami düşünceye göre adapte ederek almalıdır.

Batıl yolda giden dava adamlarının hayatlarına bakarsak ne kadar samimi olduklarını davalarına bağlı olduklarını göreceğizdir. Bunlar ibret olmalı bize ve davamıza daha bir bağlanmalıyız. İslami dava adamlarının hayatlarını da bakarsak onlarda samimidir ama ibret olmaları bakımından batıl dava adamlarını almalıyız. Çünkü yolları batıl olmasına rağmen bizden daha fazla davalarına bağlılıkları var.

İslami davaya başlayan genç başını bu uğurda vermeye hazır olmalıdır. Gerektiği yerde canını seve seve vermelidir. Bilmelidir ki şehit olacaktır ve Kur’an da ki şu müjdelere nail olacaktır:

1. Ve sakın Allah yolunda öldürülenlere "ölüler" demeyin; hayır onlar diridirler. Fakat siz bunun şuurunda değilsiniz.
2. Allah yolunda öldürülenleri sakın 'ölüler' saymayın. Hayır, onlar, Rableri katında diridirler, rızıklanmaktadırlar. Allah'ın kendi fazlından onlara verdikleriyle sevinç içindedirler. Onlara arkalarından henüz ulaşmayanlara müjdeler vermektedirler ki onlara hiç bir korku yoktur, mahzun da olacak değillerdir. Onlar, Allah'tan bir nimeti bir fazlı (bolluğu) ve gerçekten Allah'ın mü'minlerin ecrini boşa çıkarmadığını müjdelemektedirler.

Müslümanların ikinci kaynağı olan hadislerden birkaç örnek verelim:

[size=13pt]ـ1ـ عن عثمان رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]سَمِعْتُ رسولَ اللّه # يَقُولُ: رِبَاطُ يَوْمٍ في سَبِيلِ اللّهِ خَيْرٌ مِنْ ألْفِ يَوْمٍ فيمَا سِوَاهُ مِنَ المَنَازِلِ[. أخرجه الترمذى والنسائى .
[/size]
1. (986)- Hz. Osman (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim şöyle diyordu:
"Allah yolunda bir günlük ribât, diğer menzillerde (Allah yolunda geçirilen) bin günden daha hayırlıdır."
[size=13pt]
ـ5ـ وعن أبى هريرة رَضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال قال رسول اللّه مَنْ قَاتَلَ في سَبِيلِ اللّهِ فُوَاقَ نَاقَةٍ لِتَكُونَ كَلِمَةُ اللّهِ
هِىَ الْعُلْيَا وَجَبَتْ لَهُ الجَنَّةُ. أخرجه الترمذى.»وَفُوَاقُ النَّاقَةِ قدر ما بين الحَلْبتين من استراحة .
[/size]
5. (990)- Ebu Hüreyre (radıyalahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"(Müslüman erkeklerden) kim, Allah yolunda, ilâyı kelimetullah için, devenin iki sağımı arasında geçen müddet kadar savaşacak olsa cennet kendisine vacib olur."

Yukarıda ilâyı kelimetullah(cihat) hadisini kullandık. Ehl-i sünnet ve-l cemaat âlimlerince ve nahiv âlimlerine göre cihat; Allah yolunda yapılan her şey demektir. Yani sadece silahlı mücadele değildir. Silahlı mücadele cihadın en üst mertebesi olmaktadır. Allah için yaptığın bir konuşma veya yazdığın bir yazıda bu cihettendir. Sevap farkı mutlaka vardır. Silahlı mücadeledeki zorlukla diğer cihat türleri kesinlikle kıyaslanamaz.

Üniversite Müslüman genç için bir cephanedir. Bu cephane beyin cephanesidir fikir cephanesidir. Müslüman genç her kesimden insan kazanabilir ve onlarda İslami dava için çalışma gayreti içinde olurlar. Bunun içinde çok harikulâde bir döner sermaye vardır. Her kazanılan genç bir sevap teşkil etmekte o da kazandıkça kazandıklarından sevap almakta ve bu şekilde ta Resulullah’a kadar dayanan bir sevap zinciri bulunmaktadır.

Müslüman genç başkalarını kurtarma çabasında değil kendini kurtarma çabasındadır. Yani kurtulabilmek için birini kurtarması gerekir. Böylece hiçbir Müslüman pasif kalmaz birbirlerini kurtarmaya çalıştıkları gibi kendilerini de kurtarmış olurlar. Bizinillah!

Bu dediğimize bir noktada delil olmak üzere yüceler yücesinin hadisine işaret ederek yazımı noktalamak istiyorum. İsteyenler hadisi kaynağından bulup okuyabilirler biz burada sadece hadisin konusunu ve kaynağını vereceğiz:

“Amellerin insanı kurtaramayacağına dair ” Buhari;14c.6395,

[/b]

[quote][/quote]

 

Voiser