Satış Yöntemleri

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Aşık-ı sadık

  • ****
  • Join Date: Kas 2008
  • Yer: İzmir
  • 840
  • +230/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Âşîk-ı sâdık
Satış Yöntemleri
« Yanıtla #10 : 10 Mart 2009, 23:03:31 »
[b]Personeli Yönlendirebilme

Lider, iş dünyasında ya da siyasi hayatta sıradan insanların olağanüstü işler başarmasını sağlayan kişidir. İnsanların ortak bir amaca hizmet etmeleri için onlara yön çizen takım kaptanıdır. Günümüzde liderlik becerilerine işletmenin tüm organizasyonunda ihtiyaç duyulur. Gerçek liderlerin yönetimindeki işletmelerde satışlar sürekli yükselen bir grafik çizerken, kötü yönetilen örgütlerde ise durum tam tersine işlemektedir. Burada çalışanlar birbiriyle sürekli bir çatışma halindedir.

Ciddi iletişim sorunları yaşanır, dedikodu ve düşmanlık ön plandadır. Saygının olmadığı, kimsenin birbirine yardım etmediği ve bilgiyi paylaşmadığı bu işletmelerde yöneticinin çalışanlarını yönlendiremediği bir gerçektir. Şayet sizin de departmanınızda bu tür sorunlar yaşanıyorsa yönetim ekolünüzü tekrar gözden geçirmelisiniz. Sorunu, "Ne yapayım birbirleriyle geçinemiyorlar ya da kıskanıyorlar," diyerek personelin üstüne atma yerine, aynaya bakarak, hatanın sizden kaynaklanma ihtimalini araştırın.

Örgütü başarılı kılmak için delegasyon, planlama ve hedeflere odaklı bir çalışma ortamı geliştirin. Yukarı kademelerden gelen işleri/mailleri incelemeden ve katkıda bulunmadan astlarınıza delege etmeyin. Ya da tam tersi, astlarınıza hazırlattığınız bir çalışmayı incelemeden üstlerinize göndermeyin. Kimi kurnaz yöneticiler üstlerinin kendilerinden istediği bir satış raporunu ya da projesini hemen astlarına hazırlatarak, çalışmanın üstüne kendi adını yazmaya çalışır.

İş istenen bir şekilde başarılı çıkarsa "Ben yaptım," diye övünmeyi, hatalı çıkarsa "Ben yapmadım, astlarımdan şu kişi yaptı," diye sorumluluktan kaçmayı tercih ederler. Bir lider kesinlikle bu şekilde davranmamalı ve insanların emeğine her zaman saygı duymalıdır. Çatışmaların sona erdiği, herkesin satışa yönlendiği ve birbirine gönüllü destek olduğu bir satış süreci ortaya koymalıdır.[/b]

Çevrimdışı Aşık-ı sadık

  • ****
  • Join Date: Kas 2008
  • Yer: İzmir
  • 840
  • +230/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Âşîk-ı sâdık
Satış Yöntemleri
« Yanıtla #11 : 10 Mart 2009, 23:03:57 »
[b]Çantalı Satışcı Heyecanı

Bir satış yöneticisi, önce çeşitli kademelerde görev almalı, satış deneyimi ve heyecanı yaşamalı, daha sonra bir takımı yönetmeye talip olmalıdır. Bu deneyimin çok farklı şekilleri ve isimleri bulunmaktadır. Kendini alaylı olarak (üniversite eğitimi almamış ama yıllar içinde tecrübe kazanan) nitelendiren kimi satışcılar, geçmişlerini anlatırken 'Çantalı Satışcı' olduklarını söylemekten gurur duyarlar.

Kavram genel olarak şunları ifade etmek amacıyla kullanılır:

o Satışın çok çeşitli ve zor alanlarında uzun yıllar görev alındığını,
o Müşterilere ulaşmak ve ürünü satmak için tek tek ziyaretler yapıldığını,
o Satış hayatının ilk yıllarında kapı kapı dolaşarak müşteri arandığını,
o Derinlemesine bilgi sahibi olunduğunu,
o Satış heyecanının halen ilk günkü gibi sıcak sürdüğünü.

Bu açıklamalardan yola çıkarak, "Her yöneticinin benzer bir şekilde deneyim kazanması şarttır," çıkarımı yapılamaz. Ancak, 'Çantalı Satışcı' gibi, sahada geçirilen zaman, satış sürecinde hem tecrübe hem de işten keyif alma açısından önemlidir. Bugün kimi satışcılar dışarıya çıkıp müşterilerle ve dağıtım noktalarıyla ilişki kurmayı sevmez, satışı masadan telefonla yönetmeyi tercih eder.

Bayileri ise ziyaret edilmemekten ve yöneticiyi görememekten şikâyetçidir. Bu son derece yanlıştır; satış, heyecan gerektiren bir iştir; departmanda en tepedeki yöneticiden, işe yeni başlamış elemana kadar herkesin, göreviyle orantılı şekilde, sahada 'Çantalı Satışcı gibi' yer alması gerekmektedir. Anlatılanlardan çıkarılacak sonuç şudur: Profesyonel bir satışcı, müşterilerine mutlaka zaman ayırmalı, sorunlarını dinlemeli, yeni ürünlerini tanıtmalı ve sadece kendi mağazalarını değil, rakip firmaların da yaptığı çalışmaları yakından incelemelidir.

Aynı yaklaşım, pazarlama departmanları için de geçerlidir. Biz pazarlama birimiyiz, oturup strateji üretiriz, diyorsanız, işletmenizin kapanmasına az bir zaman kaldığının farkında değilsiniz demektir. Coca Cola'nın efsanevi pazarlama müdürü Sergio Zyman şöyle der: "Pazarlamanın tek amacı, ürününüzün daha fazlasını, daha çok insanın, daha sık satın almasını sağlamaktır."

Bu misyon kurumsallaşmamış işletmelerde sadece satışcılara yüklendiği için pazarlamacılar sahadan habersiz ve izole bir şekilde yaşamaktadır. Şayet bu düşüncelerle örülmüş bir örgütle yöneticiyseniz departmanınızı yeniden yapılandırmaya çalışın, bu çabanız işletmenizin geleceği için hayati bir önem taşıyacaktır.[/b]

Çevrimdışı Aşık-ı sadık

  • ****
  • Join Date: Kas 2008
  • Yer: İzmir
  • 840
  • +230/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Âşîk-ı sâdık
Satış Yöntemleri
« Yanıtla #12 : 10 Mart 2009, 23:04:14 »
[b]Sabırlı Olma

Globalleşen dünyamızın neredeyse her yerinde şiddetli rekabet yaşanmaktadır. Yeni ekonomik düzende satış departmanları tüketicilerle eskisinden çok daha fazla işbirliği yapmalıdır. Kurulan işbirliğinin devamlılığı için ise müşterilere karşı her zaman sabırlı ve hoşgörülü olunmalıdır. Bu hareket tarzı özellikle (satıcı ve alıcı arasında yapılan) birebir toplantılarda belirleyici rol oynar. Burada aşırı tepki veren, sinirlenen ve sabırsız davranan kişiler istediği sonuçlara kesinlikle ulaşamaz.

Satışta şöyle bir söylem vardır: "Herkesi dürüst gör ve saygılı davran, ancak tedbirli olmayı da ihmal etme." Bu son derece doğrudur, satış yöneticileri beden dilinden iyi anlamalıdır. Çünkü kimi zaman kurnaz alıcılar ürünün fiyatını yüksek bulduğunu ya da aradığı nitelikleri tam taşımadığını iddia ederek, ekstra bir şeyler talep edebilir.

Hatta daha da ileriye giderek, toplantıyı terk ediyormuş gibi, blöf bile yapabilir. Alıcıya ürünün gerçek değeri anlatılmalı ve pazarlık sürdürülmeye çalışılmalıdır. Pazarlığı devam ettirmek, hem satışcıya hem de alıcıya, ürün ve hizmetlerin sağlayacağı yararları/alternatifleri daha iyi karşılaştırma olanağı verecektir.

İşletmede unvanınız ve göreviniz ne olursa olsun unutmayın ki, satışın her aşamasında sabırlı olunmalıdır. Satış temsilcilerinin eğitim süresi için de aynı şeyler geçerlidir. İşe aldığınız deneyimsiz bir satış temsilcisinden hemen büyük projeler sonuçlandırmasını istemeyin. Eğitimlerini tamamlamalarını bekleyin ve sonra satışa yönlendirin.

Sabırlı davranmanın zorunlu olduğu bir başka yer ise müşterilerin çok sık ziyaret ettiği mağazalardır. Her satışcının bilmesi gereken temel kural şudur: Müşteri, işletmenin varoluş nedenidir. Satış esnasında ve sonrasında müşterilere karşı kibar davranılmalı ve sordukları sorulara (dikkatle dinleyerek) doğru cevaplar verilmelidir. Konuşurken sözlerini kesmek, ilgi göstermemek ve sabırsız davranmak işletmede satışların düşmesine yol açabilir.[/b]

Çevrimdışı Aşık-ı sadık

  • ****
  • Join Date: Kas 2008
  • Yer: İzmir
  • 840
  • +230/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Âşîk-ı sâdık
Satış Yöntemleri
« Yanıtla #13 : 10 Mart 2009, 23:04:43 »
[b]Satışcının İkna Yeteneği

İşletmeler artan rekabet koşullarında rakiplerine göre avantaj sağlayabilmek için, yüksek sayıda tüketiciyi ikna etmeye çalışmaktadır. Bugün dünyanın en gelişmiş ekonomilerinden biri olan A.B.D.'de bile özel sektör, tüketicileri ikna etmeye yönelik olarak büyük harcamalar yapmaktadır. Satış literatüründe 'ikna', alıcılar tarafından inandırıcı ve cazip bulunan bir yaklaşım olarak tanımlanmaktadır.

Bu yaklaşım sürecinde, satışcı ikna yeteneği ile müşterilerine, neden kendi ürünlerim tercih etmeleri gerektiğini net bir şekilde anlatarak satışı sonuçlandırmaya çalışmaktadır. Kimi çevrelerde yeteneğin doğuştan var olduğu yaygın bir kanıysa da ben geliştirilebilen bir özelliğe sahip olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, satış eğitimlerinde ikna tekniklerine, müşterileri satın almaya yönelten nedenlere ve taleplerinin nasıl karşılanması gerektiğine ayrıntılı olarak yer verilmelidir.

Kişisel ve toplumsal ihtiyaçların gün geçtikçe arttığı ekonomik yaşamda, 'ikna yeteneği' kimi sektörlerde ve işletmelerde satışların üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Özellikle dağıtım kanalları ülke geneline yayılmış işletmelerin coğrafi satış performansında bu durum daha belirgin bir şekilde görülmektedir.

Örneğin, nüfusun ve talebin yoğun olduğu bir bölgenin satış müdürü, kendisinden çok daha küçük bir bölgenin yöneticisi tarafından (başarılı ikna teknikleri sayesinde) satış adetleri bazında geçilebilmektedir. Uzun yıllardır yönetici olarak çalıştığım GSM sektörünü ele alırsak, İstanbul diğer illerden daha büyük bir müşteri potansiyeline sahiptir. Telefon kullanıcısı ve abone (Telsim, Turkcell, Aria ve Aycell) sayılarına bakıldığında da bu durum kolaylıkla görülebilir.

Şayet tüm bu göstergelere rağmen Marmara Bölgesi'nin satışları diğer bölgelerin gerisinde kalıyorsa, bunun nedenlerinin çok iyi analiz edilmesi lazımdır. Sorunu hemen bölge yöneticisine yüklemek ve "Dağıtım kanallarını ikna etmede başarısızdır," diyerek yargılamak son derece yanlıştır, ister satış yöneticisi olun, isterseniz başka bir departmanın yöneticisi, karşılaştığınız her sorunu objektif kriterlere göre araştırın ve değerlendirin. Bu size asıl sorunun bulunmasında ve çözümünde yol gösterici olacaktır.

Örnek olarak verilen bölgenin satışları şu nedenlerden dolayı düşük olabilir:

o Bölgenin kapsadığı alanın çok büyük olmasına rağmen tahsis edilen kaynaklar yetersiz gelebilir.
o Çalışanlarda motivasyon sorunu olabilir ve bu, satışlara olumsuz yansımaktadır.
o Bölge yönetimi ile bayi teşkilatı arasında iletişim sorunları yaşanabilir.
o İşletme dışında gelişen birtakım olaylar (deprem, sel vb.) satışları olumsuz etkilemiş olabilir.
o Ürünün karakteristiği bölgenin taleplerine uygun olmayabilir.

Tüm bu nedenlerin sayısını artırmak mümkündür. Ancak kural olarak, işletmenin mevcut kaynakları satış teşkilatına (yerel unsurlar da dikkate alınarak) adil bir biçimde dağıtılmışsa, müşteri potansiyeli en yüksek olan bölgenin satışlarının da en yüksek olması beklenir. Şayet bunun tam tersi bir durum söz konusuysa satış yöneticisinin becerileri gözden geçirilmelidir. Çünkü bugün yaşanmış birçok örnek, satıcılar en zor koşullarda bile ikna becerileri ile nasıl başarıya ulaştığını göstermektedir.

Bu konuda bir örnek vermek istiyorum: Geçmişte çalıştığım bir işletmede, İzmir bölge müdürümüz görevinden ayrılmıştı. Bölgede pazar kaybına uğramamak için kendisinin yerine hemen bir satış şefini vekâleten görevlendirdik. Bu kişi yaptığı başarılı çalışmalar ile çok kısa bir süre içinde (aynı personel ve kaynaklar ile) bölgenin satış grafiğini yükseltti, İzmir'e yaptığımız ziyaretler ve toplantılarda da çalışan personelin ve bayilerin kendisini çok sevdiğini, onlarla çok güçlü bir iletişim kurduğunu gözlemledik. Burada, aynı koşullar altında satışların artmasının temel nedeni, yöneticinin başarılı bir ikna yeteneğine sahip olmasıydı.

Ünlü bir satış gurusu şöyle der: "işletmelerde satış sadece mantığa göre değil, duygulara da seslenerek gerçekleşir." Buna katılmamak mümkün değil, gerçekten de müşteriler sadece ihtiyaçları oldukları için satın almazlar. Şayet böyle olsaydı, zengin bir ailenin birbirinden farklı marka ve modellerde 3-5 tane otomobili olmazdı. Yani tüketicinin mantıksal amacı sadece bir yerden bir yere ulaşmak olsaydı tek ve ucuz bir araba ile bu sorunu kolaylıkla çözebilirdi. Satışcı bu duyguları iyi bilerek hareket etmelidir.

Sonuç olarak, ikna yeteneği, bugün olduğu gibi, gelecek yıllarda da tüketicileri etkilemeye ve ürünleri satın almaya teşvik edecektir. Satış sürecinde bu belirleyici rolün hızla değişen kavram ve kuramlara rağmen etkisini sürdürmeye devam edeceğini düşünüyorum.

Başarılı bir ikna süreci için aşağıdaki konulara dikkat edilmelidir:

A. ÜRÜNÜN TANIKLARI

Kişi ya da kuruluşların söz konusu ürün ya da hizmetlerden nasıl memnun kaldıklarının anlatımı ya da referans gösterilmesidir. Yöntem, ikna sürecindeki tüketiciler üzerinde oldukça etkilidir. Özellikle televizyon reklamcılığında çok sık olarak, ürünü kullanan ve memnun kalan kişiler ya da test eden müşterilerin görüşlerine yer verilmektedir. Bugün bu tür reklamların içinde çok başarılı örnekler bulunmaktadır. Ancak bazıları tüketicileri ikna sürecinden uzaktır.

Örneğin, reklam oyuncusunun gülen bir yüzle (rastgele gittiği izlenimi verilen) bir evin kapısını çalması ve kapıyı açan hanıma ürünü test için vermesi ürün tanıklığı açısından çok gerçekçi bir izlenim yaratmamaktadır. Bazen de hayatında hiç elde bulaşık yıkamamış olduğu belli olan bir ünlü sanatçının bakımlı elleriyle, "Ben bulaşıklarımı bu ürünle yıkıyorum, çok başarılı sonuçlar alıyorum," demesinin ikna ediciliği tartışmalıdır.

Bu reklamlar, ürün tanıklığı açısından olmasa da, insanların ünlüleri takip etmesi, kendilerini onlarla özdeşleştirmeleri ve bir üst sınıfa dahil olma arzuları açısından başarılıdır. Uluslararası pazarlarda mücadele eden birçok marka da zaten benzer konseptlerde reklamlara başvurmaktadır. Burada önemli olan, ürün tanıklığı için seçilecek kişilere ya da unsurlara doğru karar verilmesidir.

Hocam Yrd. Doç. Dr. Yusuf Gayumi şöyle der: "Ürünün tanıkları doğru ve dikkatle seçilmelidir. Yanlış tercihler işletmeye yarardan çok zarar verir. Ama bugün birçok işletme bu gerçeği göremiyor." Bu bağlamda, satışcı, ürünleriyle özdeşleştireceği tanıkları ve olayları iyi bir analiz ve araştırma yaparak seçmelidir. Sahadan aldığı verilerin yardımıyla, pazarlama ve reklam departmanlarına görüşlerini mutlaka bildirmelidir. Buraya kadar anlattıklarımız ürün tanıklığının sadece bir boyutudur.

Diğer önemli bir boyutu ise işletmenin ürün ve hizmetlerini satın alıp memnun kalan firmaların yer aldığı bir referans dosyasının hazırlanmasıdır. Satışcı bu dosyayı potansiyel müşterilerine sunmak üzere oluşturur. Dosyanın sunum şekli, içinde yer alan firmaların büyüklüğü ve memnuniyeti tanıklık etkisini güçlendirecektir. Bu nedenle satışcı konuya gereken hassasiyeti göstermeli ve zaman ayırmalıdır.

B. FİZİKSEL KANIT

Fiziksel kanıt, alıcıların ürünü görmesi, diğer ürünlerden farklı ya da üstün yönlerini bizzat test etmesidir. Böylece tüketiciler elde edecekleri yararları birinci elden öğrenmiş olacaktır. Otomobil firmalarının, yeni ürettikleri modelleri sürücülerin görmesi ve denemesi için onları çeşitli kampanyalarla showroomlarına davet etmesi buna en güzel örnektir.

Bugün müşterileri satış noktalarına çağırmak ve onları ikna etmek için çok başarılı yöntemler kullanılmaktadır. Yaşadığım bir örnek olay şöyledir: Bir gün otomobil firmalarından birinden adıma bir davetiye geldi. İçinde de bir anahtar bulunuyordu. Davetiyede şöyle yazıyordu: "Değerli müşterimiz, yeni model araçlarımızı ... tarihleri arasında test sürüşü yapmanız için sizi showroomlarımıza bekliyoruz. Şayet test sürüşü yapacağınız otomobilin kapısını size ulaştırdığımız anahtar ile açabilirseniz çekilişe katılma hakkı kazanacaksınız. Çekiliş sonucunda ise değerli birçok armağanı kazanma şansına sahip olacaksınız."

Burada firma tüketicilerin, ürünlerini bizzat yerinde görmesini, denemesini ve satın alma sürecini başlatmasını amaçlamaktadır. Davetiye ile araba anahtarı vermek ve 'kapıyı açın ve kazanın' sloganı ile desteklemek, otomobil sektöründe yıllardır uygulanan 'showroomlarımıza gelin, arabanıza ücretsiz servis yapalım' kampanyalarına göre daha yaratıcıdır. Satış yöneticileri bu şekilde farklı çalışmalar planlayarak tüketicileri ikna etmelidir.

Fiziksel kanıt konusunda bir başka örnek vermek gerekirse, bugün kimi mağazalarda ürünler tüketicilerin ulaşamayacağı bir sergileme şekliyle satışa sunulmaktadır. Bunun temel nedeni İşletmenin, ürünler çizilir ya da hasar görürse bir daha satılamaz endişesidir. Güvenlik nedenleri de bu kaygıları artırmaktadır.

Oysa ürünleri cam dolapların ardına gizlemek ve yanına, okunamayacak kadar küçük yazılarla, teknik özelliklerini (ağırlığı, boyutu, özellikleri vs.) yazmak satın alma sürecinde büyük engel teşkil etmektedir. Sorunun farkında olan profesyonel satış şirketleri tüm dekorasyon ve güvenlik sistemlerini bu beklentilere göre düzenlemektedir. Bu şekilde tüketicinin ürünlere dokunması, incelemesi ve fikir sahibi olması sağlanmaktadır.

Benzer bir yaklaşım da, ürünlerin test edilmesi için küçük boyutlarda numune (diş macunu, şampuan vb.) yapılıp promosyon olarak dağıtılmasında görülmektedir. Genel prensip şudur: Müşteri, ürün ve satışcı birbirine ne kadar yakınsa ikna kanalları da o derece iletkendir. Yönetici olarak çeşitli yöntemler yardımıyla ürünlerinizi tüketicilerin denemesini sağlamalı ve memnuniyet düzeyini yakından ölçmelisiniz.

C. MANTIKSAL AÇIKLAMA

Mantıksal açıklamada satışcı, müşterilere, ürün ve hizmetlerini tercih ettikleri takdirde edinecekleri kazanımları ve kârları net bir şekilde anlatır. Örneğin, bir firmanın geçmişte yoğun olarak gazetelere verdiği reklamlarda kendi x marka ürünlerini alıp kullanan kişilerin ayda ne kadar tutar elektrik tasarrufu yapacakları rakamlarla anlatılmaktaydı. Aile fertlerinin bu önemli harcama kalemini kontrol altına almasıyla başka giderlerine kaynak yaratabilecekleri gösterilmekteydi.

Eğer yönetici olarak siz de rekabetin yoğun yaşandığı bir pazarda çalışıyorsanız, tüketicilere, ürünlerinizi almaları için iyi bir neden sunmalısınız. Ama önce kendinize şu kritik soruyu sorun, "insanlar birçok firma ve ürün arasından neden sizi tercih etmelidirler?" Şayet vereceğiniz cevaplar, "Biz eski firmayız, bizi nasıl olsa tercih ederler, biz başkayız vb." net değilse tüketiciler ikna olmayacaktır. Mantıksal açıklamada başarılı olmak için fiyat, ürün, hizmet vb. alanlarda bir yarar ve değer sunmalısınız.

D. YETKİLİ GÖRÜŞÜ

Ürün ve hizmetlerin sahip olduğu faydaların konunun uzmanı kişiler ya da kurumla tarafından onaylanmasıdır. İşletmenin ürünlerine duyulan güvende son derece etkili bir yöntemdir. Satışın yerine ve yöntemine göre müşterilerinize ister reklamlar yoluyla, isterse de karşılıklı görüşme esnasında bu görüşleri sunabilirsiniz.

Diş macunu reklamlarında çeşitli enstitülerin ürün hakkında hazırladıkları raporlar ve açıklamalar buna en güzel örnektir. Böylece tüketicide markaya karşı güven yaratılmaktadır. Benzer bir örnek, televizyonlarda gösterime giren Calgon reklamlarında görülmektedir. Ekranda yetkili bir kişi ürünü kullanan ev hanımlarının çamaşır makinelerinin (kireçlenmediği için) daha uzun ömürlü olduğunu anlatmaktadır.

Tüketicilere ürünü kullanmalarını tavsiye etmektedir. Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere yetkili görüşü, satış sürecinde ve müşterileri ikna etmede etkin rol oynamaktadır.

[/b]

Çevrimdışı Aşık-ı sadık

  • ****
  • Join Date: Kas 2008
  • Yer: İzmir
  • 840
  • +230/-0
  • Cinsiyet: Bayan
  • Âşîk-ı sâdık
Satış Yöntemleri
« Yanıtla #14 : 10 Mart 2009, 23:05:07 »
[b]Ürünü İyi Tanımak

Yeni ekonomik yapıda ürün teknolojilerindeki gelişme ve karmaşıklaşma eğilimi giderek artmaktadır. İşletmeyi ve ürünlerini eskisinden çok daha belirsiz ortamlar beklemektedir. Yaşanan bu süreç içinde satışcılar ürünlerinin teknik özelliklerini, üstün ve zayıf yönlerini çok iyi bilmek zorundadır.

Bir satışcının saha ziyaretleri yapmaması nasıl sakıncalıysa, sadece sahaya odaklanarak, işletme merkezinde verilen teknik eğitimleri almaması da sakıncalıdır. Müşterilerin ya da satış noktalarının sorularına yanlış ve eksik cevap verilmesi hem satışcıya hem de ürünlerine olan güveni olumsuz etkiler.

Bu nedenle, bir işletmede tüm bölümler, ürünleri görevleri ile orantılı derecede tanımalıdır. Örneğin, muhasebe departmanında çalışan bir personele, yakın çevresinden çok basit bir soru geldiğinde, "Ben bilmiyorum, müşteri hizmetlerini arayın ya da satın almak istiyorsan satış departmanının telefonunu vereyim, nerede mağazamız var sana söylesin," diyorsa bu çok kötü bir imaj yaratacaktır. Elbette her departman öncelikle kendi uzmanlık alanında bilgi donanımına sahip olmalıdır ama işletmenin ana faaliyet konusu ve ürünlerini de iyi bilmek zorundadır.

Bu zorunluluk satış departmanları için çok daha hayati önem taşır. Müşteriler satışcıların bilgi eksikliğini genellikle affetmez. Şunu kesinlikle unutmayın: Vereceğiniz her doğru ve ikna edici cevap, size yeni müşteriler kazandıracaktır. Bir mağazaya girdiğinizde, beğendiğiniz ürünle ilgili sorduğunuz sorulara satış temsilcisinin verdiği cevapları düşünün. Bilgisi yetersizse ya ürünü almaktan vazgeçersiniz ya da o mağazaya bir daha girmek istemezsiniz.

Yaşanmış bir örnek şöyledir: Geçmişte çalıştığını işyerinin yakınında, öğlen yemekleri için sipariş verdiğimiz bir kafe bulunuyordu. Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle, kafenin işletmecisi ve çalışan personeli değişmişti. Bu değişimle birlikte, siparişleri alan tecrübeli elemanın yerine, deneyimsiz bir başka kişi işe alınmıştı. Telefonla sorulan her soruya, "Bir saniye, içeriye bir sorayım, kalmış mı," diye cevap veren personel, uzun süre telefonda beklettikten sonra, "Özür dilerim, ne istemiştiniz, siparişinizi bir daha alabilir miyim?" diye yanıtlar vermekteydi.

Bu yaklaşımı, satışa sundukları ürünleri tanımadığını ve bilmediğini gösteriyordu. Birkaç hafta süren bu sıkıcı diyalogların ardından, başka bir yerden sipariş vermek zorunda kalmıştık. Aslında ben müşteri olarak satın almak istediğim ürünün içinde kullanılan malzemelerin ölçülerini sormuyordum, sadece basit bir şekilde sipariş vermeye çalışıyordum.

Satışını yaptığı ürünün rafta olup olmadığını bile bilmeyen bir satışcı hayal edebiliyor musunuz? Maalesef ülkemizde bu hayaller gerçek olmakta ve birçok işletmenin ticari hayatı sona ermektedir. İster bakkal dükkânı isterse de milyar dolarlık bir işletmenin sahibi olun, eğer satışcılarınız ürünleri tanımıyorsa işiniz çok zordur.

Yönetici ya da patron olmanız fark etmez, yukarıda verilen örnekteki gibi bir yer işletiyorsanız, en azından bir gün müşteri gibi sipariş verin, telefonun ucundaki eleman sizi kızdırıyor ve satın almaktan vazgeçiriyorsa, nerede yanlış yapıldığını bulun ve hemen düzeltmeye koyulun. Elemanlarınızın bilgi ve deneyim eksikliğini gidermeye çalışın.

Daha ilginç bir örnek vermek gerekirse, diyelim ki televizyonda reklamını gördüğünüz bir otomobili incelemek için satış noktasına gidiyorsunuz ve satış temsilcisine arabayı soruyorsunuz, temsilci size, "Bilmiyorum, bir gidip bakayım, içerde var mı," diyor. Ya da arabayı gördünüz ama sorduğunuz hiçbir soruya doğru cevap verilemiyor. Bence orayı hemen terk edin ve başka bir satış noktasına gidin. Gerçekten de ürün bilgisinin yetersizliği tüketicilerin satın alma sürecinde kuşku ve tedirginlik yaratmaktadır. Satışcıların bu eksikliklerini mutlaka gidermesi gerekmektedir.

Satışcının ürün bilgisine sahip olmasının faydaları şunlardır:

o Ürünün iyi tanınması satış isteğini ve arzusunu artırır,
o Ürünün sahiplenmesini sağlar,
o Müşteri itirazlarına daha kolay cevap verilmesine yardımcı olur,
o Satışcının özgüvenini artırır ve cesaret verir,
o Müşterinin güvenini kazanma konusunda son derece etkilidir.

Sonuç olarak müşterilere ürün veya hizmetlerle ilgili yeterli ve doğru bilgi verilmesi hâlinde, satış ihtimali güçlenir.

Profesyonel satışcı bu nedenle eğitimleri gereksiz ve zaman kaybı olarak görmez, bilgiye büyük değer verir. Bu düşüncede olmayan kişilerin ise satışcılık yerine başka bir meslek tercih etmeleri hem kendileri hem de işletmeleri için daha faydalı olacaktır.[/b]