Birdal Kanmış ile Röportaj

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı kardelen

  • *****
  • Join Date: Nis 2008
  • Yer: Hatay / İskenderun
  • 3198
  • +238/-0
  • Cinsiyet: Bay
Birdal Kanmış ile Röportaj
« : 20 Şubat 2016, 11:46:23 »
[img width=300 height=189]http://www.uyanangenclik.com/gallery/14_20_02_16_11_39_44.jpeg[/img]
Yurt içinde ve yurt dışında birçok tarihi eserimizin ilgiye, tamire ihtiyaç duyuyor olduğu inkar edilemez bir gerçek. Bu konuda eskiye göre giderek artan bir bilinçlenme var. İyileştirme, ıslah faaliyetleri de daha fazla. Ama yeterli olmuyor. Daha fazla gayret gerekiyor. Dergide yer alan ve “Modern Zamanlarda Bir Akıncı” başlığını taşıyan röportaj da, bir İngilizce öğretmenimizin şahsi çabalarla neler yapabileceğini gösteriyor. Röportajda dile getirilen hikayenin kahramanı 18 senelik İngilizce öğretmeni Birdal Kanmış. Kendisiyle Arif Ziya Ardıç konuşmuş. Birdal öğretmen, kitap okumaktan, motosikletiyle yurt içinde ve yurt dışında seyahat etmekten büyük zevk alır. Fırsat buldukça seyahate çıkar. Balkanlar ve Avrupa’da Osmanlı’nın bilinen ve bilinmeyen eserlerini ziyaret edip fotoğraflamak ve videoya alabileceği yerleri gezmek ister. Daha ziyade unutulmuş, ihmal edilmiş yerlerdir görmek istediği. Bu düşünceyle internette araştırma yaparken, “Malkoç Bey’in mezarı bulundu” şeklinde bir haberle karşılaşır. Araştırmasını derinleştirir ve türbenin Bulgaristan’daki yerini tespit eder. Hatta Malkoç Bey’in büyük oğlu Mehmed Bey’in mezarının da Gebze’de olduğunu öğrenmiş Birdal öğretmen.
Birdal Kanmış. 18 senelik İngilizce öğretmeni. İstanbullu. Kitap okumayı çok seviyor ve fırsat buldukça seyahat ediyor. Meşhur akıncı ailesinin, Malkoçoğullarının isim babası Malkoç Bey’in türbesinin harap haldeki fotoğraflarını internette görünce dayanamayıp Bulgaristan’a gittiğini ve türbeyi o harap halinden kurtardığını anlatınca “kimdir bu modern çağların akıncısı” diyerek, hikâyesini dinlemek için kendisiyle buluştuk…

  Malkoçoğlu sülalesinin atası olan Malkoç Bey’in Bulgaristan’daki kabrini ve kabrin o harap halini tesadüfen öğrendiniz. Yerinizde duramayıp oralara kadar gittiniz. Bu hikâye böyle başladı bildiğimiz kadarıyla. Devamını sizden dinleyelim. Başlangıçta niyetiniz daha farklıydı. Ama tabiri caizse Malkoç Bey sizi kendine çekti.

  Evet öyle de söylenilebilir. Şuradan başlamak istiyorum hikâyemize. Kitap okumaktan sonra en büyük hobim motosiklettir. Fırsat buldukça yurtiçi ve yurtdışı gezileri yaparım. Geçen yıl Balkanlar ve Avrupa’da Osmanlı’nın bilinen ve bilinmeyen eserlerini ziyaret edebileceğim, fotoğraflayıp videoya alabileceğim yerleri gezmek istemiştim. Oralarda daha ziyade unutulmuş, ihmal edilmiş yerleri fotoğraflayıp videolar çekmek istedim. İnternette araştırma yaparken bir anda “Malkoç Bey’in mezarı bulundu” şeklinde bir haberle karşılaştım. Araştırmayı derinleştirince Malkoç Bey’in Bulgaristan’daki türbesinin yerinin tespit edildiğini, hatta yakın tarihlerde Malkoç Bey’in büyük oğlu Mehmed Bey’in mezarının da Gebze’de bulunduğunu öğrendim.

Malkoç Bey'in türbesini kendi imkanlarıyla tamir ettirdi

Malkoç Bey’in türbesinin hali insanı hüzünlendirici durumdaymış. 2003 yılında Türk Tarih Kurumu’nun ‘Yurt dışındaki Türk Kültür Varlıkları Envanteri Projesi’ çalışmaları sonucu türbe bulunmuş ve Malkoç Bey’e ait olduğu tespit edilerek resmi kayıtlara geçirilmiş. Türbe arazisi içinde başka akıncıların mezarları da bulunuyormuş ve onlar da bakıma muhtaçmış. Türk ve Bulgar yetkililer türbeyi ziyaret etmişler ama hiçbir onarım ve iyileştirme çalışması yapılmamış. Bu durum üzerine Birdal öğretmen 2014 Şubat ayında yarıyıl tatilinde türbeye gidiyor. Neler yapabileceğiyle ilgili olarak ön araştırma yapıyor. Türbenin bulunduğu köyü de araştırıyor. Köyün nüfusu 50-60 kişidir. 35-40 civarında Türk yaşamaktadır köyde. 1989 yılında çok göç vermiş. 1950’li yıllara kadar köyün ismi Malkoçevi imiş. Sonra adı değiştirilmiş ve Bulgar kadın kahramanın takma adı olan Burya (Fırtına) ismi verilmiş köye.

Türbenin bulunduğu arazinin yaklaşık 10 dönüm olduğunu, arazi içinde büyük oranda yıkılmış bulunan yaklaşık yüz yıllık bir caminin olduğunu ifade ediyor Birdal Bey. Türbeye ilk geldiğinde çok kötü bir manzarayla karşılaşmış. Çatısında hınzır derileri ve kafatasları varmış. Fotoğraflar çekerken köyün en yaşlısı Mümin Amca’yla tanışmış. Veliko Tırnovo şehri müftüsüyle telefonla görüşmüş. Türbeyi tamir etmek istediğini söylemiş. Müftü, kendilerinin de tamir etmek istediklerini, ama masrafları karşılayamadıklarını söylemiş.

Birdal Bey yakın eş ve dosttan bu konuda destek temin ediyor. Daha detaylı incelemeler yapıyor tamir için. Bulgaristan’daki resmi daireler çok zorluk çıkarmışlar. Nihayet izinler alındıktan sonra çalışmalar başlamış. Ama bu defa da farklı zorluklar, imkansızlıklar baş göstermiş. Kalacak yer sıkıntısı, türbede elektrik ve suyun olmaması işleri zorlaştırmış. İki gün kiraladığı araçla şişelerle su taşımış. Dolaylı yollarla bu tamirat işini çok engellemeye çalışmış Bulgar makamları. Kararlılıkla tamirat işine başlanmış. Çatıdaki hınzır derilerini temizlemek olmuş ilk iş. Orijinal duruma sadık kalınarak tamamlanmış tamirat. Daha sonra türbenin içine Türkiye’den götürülen dua ve isimlerin yazılı olduğu levhalar yerleştirilmiş. On bir günde biten çalışmalardan sonra dualarla sandukanın örtüsü takılmış. Birdal öğretmen işler bitince bir türlü ayrılmak istememiş oradan. Türbenin tamiri için bulunduğu köyde iftarlara da katılmış Birdal Bey. Müslümanların namaz kıldıracak imam bulamadıklarına şahit olmuş. Müftülüğün dini eğitim alacak gençler aradığını gözlemlemiş. Bu konuda hepimizin biraz daha fazla hassasiyet göstermemiz gerektiğini ifade ediyor.

Bu büyük hizmetinden dolayı ve bu kutlu davranış için Birdal öğretmene ve ona destek verenlere teşekkür ediyoruz. Allah bu hizmetlerinden razı olsun.

Kaynak: Yedikıta Dergisi 90. sayısından (Şubat 2016)