Hukuk Sözlüğü

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11651
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Hukuk Sözlüğü
« : 21 Ağustos 2013, 18:20:38 »
[color=red][size=12pt][b]- A -[/b][/size][/color]

Abrama
Deniz taşıtlarını yönetme 

Acenta
Ticari mümessil ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak belirli bir bölge içinde daimi bir suretle ticari bir işletmeyi ilgilendiren akidlerde aracılık etmeyi veya bunları o işletme adına yapmayı mesle 

Açık artırma
Bir malın, teklif veren kişiler arasında en yüksek bedeli öneren kimseye satılmasını sağlayan satış biçimi. 

Acir
Kiraya veren kimse 

Aciz
Ödeme güçsüzlüğü. 

Aciz vesikası
Alacaklı alacağının tamamını alamamışsa kalan miktar için kendisine verilen vesika (İİK 143) 

Ada
Çevresi yollarla sınırlandırılmış bulunan, çeşitli parselleri kapsayan arsa parçası. 

Adâd
Adetler; sayılar 

Adalet
Haklılık; hakka uygunluk 

Adem-i ifâ
Yapmamak; yerine getirmemek; borcu ödememek 

Adem-i iştirak
Katılmamak 

Adem-i selahiyet
Yetkisizlik 

Adem-i vüsuk
Gercek olmamak 

Adi kira
Kiraya verenin, belli bir ücret karşılığında bir şeyin kullanılmasını kiracıya bıraktığı sözleşme. 

Adi şirket
Iki veya daha çok kimsenin, ortak bir amaca ulaşmak için emeklerini ve mallarını birleştirmeyi kabul ettikleri sözleşme ile kurulan ortaklık. 

adli
adaletle ilgili demektir. adalet teşkilatı bünyesinde anlamına da gelir. 

Adlî kaza
Cezai, hukuki, ticari, nizalı, nizasız yargı 

Adlî müzaharet
Adli yardım 

Ağlep
Kuvvetli, Büyük. 

Ahar
Başkası; üçüncü kişi; yabancı 

Ahde vefa
Söze bağlılık, sözleşmeye bağlılık 

Ahit
Söz verme 

Ahkam
Hükümler 

Ahkâmı huzuriyye
Hakim önünde yargılanmayla ilgili yöntem hükümleri 

Ahkâmı mahsusa
Özel hükümler 

Ahkâmı müteferia
Ayrıntılı hükümler 

Ahkâmı mütehalife
Aykırı değişik hükümler 

Ahvâl
Durumlar; haller; vaziyetler 

Ahval-i Şahsiye
Hakiki şahısların hukuki varlıklarıyla ilgili olan hukuki hallerdir : Doğum, evlenme, boşanma, evlat edinme, tabii bir çocuğu tanıma, ölüm vakıaları gibi (MK35 ve; Nüfus K). 

Ahz
Almak 

Ahzukabz
Bir miktar meblağın elden tesellüm edilmesi veya o miktar meblağın kasa hesabına kaydı 

Ahzukabz
Kendine mal etme. Para tahsili yapmaya yetkili olma

Aile hukuku
Aile ilişkilerini düzeneleyen hukuk kurallarıdır. 

Aile şirketi
Bir ailenin bireylerinden oluşan ortaklık. 

Aile yurdu
Bir kimsenin, ailenin gereksiniminden büyük olmamak ve bizzat kendisinin veya ailesinin işletmesi ya da oturması koşuluyla, aile bireylerinin geçimi ve oturmasını sağlamak amacıyla ayırdığı taşınmaz ve ekleri. 

Akamet
Neticesizlik, kısırlık, sonuç alınmama. 

Akar
Taşınmaz mal; kiraya verilen ve gelir sağlayan şeyler 

Akarâtı mevkufe
Vakfedilmiş, gelir getiren mallar 

Akdetmek
Sözleşmek; kararlaştırmak; düzenlemek; bağlamak 

Akd-i mebhusünanh
Sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme 

Akd-i mezbur
Sözü geçen akit, anlaşma, sözleşme 

Akd-i muvazaa
Karşılıklı ödün verilerek yapılan akit, anlaşma, sözleşme 

Akd-i sahih
Geçerli, doğru, kusursuz akit, anlaşma, sözleşme 

Akit
Tarafların birbirine uygun idare beyanlarıyla husule gelen ve onlara karşılıklı vecibeler yükleyen anlaşma 

alâ
çok iyi 

Alâhilâf'ül-kanun
Kanun hilafına; yasaya aykırı olarak 

Alâkadar
Ilgili; ilişkili 

Alât
Aletler; araçlar 

Aledderecat
Sırasıyla; derecesine göre 

Alelhesap
Hesaplaşmak üzere; hesaba sayarak; sayışılmak üzere; doğan kârdan bir bölümünün ileride tamamı üzerinde hesaplatılmak üzere önceden ödenmesi 

Ale-l-ıtlak
Genel olarak; rasgele; bir sınır ile bağlı olmayarak 

Ale-l-umûm
Genel olarak; umumi bir biçimde; bütün 

Alelusul
Usulüne uygun; 

Aleniyet
Açıklık 

Alettakrib
Takriben; yaklaşık olarak 

Alonj
Ticari bir senet üzerinde ciroların veya sair muamelelerin çoğalması dolayısıyla o senede eklenen kağıt. 

Amade
Bir işi yapmaya hazır; hazırlanmış 

Amel
Iş; edim; fiil 

Amele
Işçi; emekçi, ırgat 

Amelî
Işe dayanan; iş üstünde; tatbikî; pratik; uygulamalı 

Amenajman
Doğal kaynakların işletilmesi 

Amme
Kamu 

Amme intizamı
Kamu düzeni 

Anagayrimenkul
Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın bütünü. 

Anayapı
Kat mülkiyetine konu olan taşınmazın esas yapı kısmı. 

Angaje
Sözle veya yazılı olarak bağlanan; bağımlı 

Ani edim
Bir anda yapılan belli davranış ya da davranışlarla yerine getirilen edim 

Anmuhakemetin
Muhakeme yaparak; yargılama yoluyla 

Antrepo
Gümrüklere gelen ticari eşyanın konulduğu, korunduğu yer; ardiye; ambar 

apostille
5 Ekim 1961 tarihli Lahey Sözleşmesi hükümleri uyarınca, kararda imzası olan hakimin, o yargı yerinde yetkili ve görevli olduğunu gösterir tasdik şerhi. 

APPEL
İstinaf 

Arazi mahlule
Mutasarrıfın mirasçı bırakmadan ölümü ile mahlûl olan arazi-i emiriyye 

Arazi-i emiriyye
Beytülmâle ait olarak devlet tarafından kişilere dağıtılan yerler, topraklar; beylik arazi 

Arâzi-i haraciyye
Haraca bağlı arazi; 

Arâzi-i memlûke
Mülk; timar toprağı; mülkiyet yolu ile tasarruf olunan yerler 

Arâzi-i metrûke
Halkın gereksinimi ve kullanımı için terk edilen arazi 

Arâzi-i mevât
Hiç kimsenin tasarrufu altında olmayan ve halka terk ve tahsis edilmemiş bulunan,yüksek sesli bir kimsenin sesi işitilmeyecek derecede köy ve kasabalar gibi yerlerden uzak bulunan kıraç, taşlık, pırnallık gibi yerler 

Arazi-i mevkufe
Geliri belirli bir konuya tahsis olunan yer; vakıf olunmuş arazi 

Arâzi-i mezrû‘a
Ekilen arazi 

Arazi-i miriye
Devlete ait arazi 

Arâzi-i öşriye
Ürününden onda bir Devlet payı alınan ve üzerinde her türlü mülkiyet tasarrufları bulunan arazi 

Arâzi-i selîha
Çıplak arazi 

Ariyet
Menkul ve muayyen bir malın karşılıksız olarak kullandırılmasının başka bir şahsa bırakılmasını ve kullanıldıktan sonra geri verilmesini tazammun eden akit(BK: 299 vd.) 

Arîz ve amîk
Genişlik ve derinliğine; enine boyuna; 

Arsa
Belediye sınırları içinde, belediye tarafından parsellenerek üzerine inşaat yapmak için ayrılan arazi parçası. 

Arsa payı
Kat mülkiyetinde arsanın, kanunda belirtilen esasa göre bağımsız bölümlere ayrılan ortak mülkiyet payı. 

Arz
Sunma; gösterme; bildirme; önüne koyma; anlatma (bir büyüğe) 

Arzuhal
Dilekçe 

Arzuhal
Dilekçe 

Asgarî
En az; en aşağı; en azından; en düşük; en küçük 

Ashab-ı intikal
Verasetin geçişinde hak sahipleri 

Asrî
Zamana uygun; çağdaş; modern 

Ateh
Bunama; bunaklık 

Atıf
Yollama; yöneltme; yükleme; bağlama; eğme; meylettirme; ilişkili bulma 

Aval
Bonoya imza atarak sorumluluk altına girmiş kişiler lehine verilen bir tür kefalettir. 

Avans
Alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme; öndelik 

Avârız
Kazalar; belâlar; borçlanma ve hak kazanma yeterliliğini kısan veya yok eden haller 

Avdet
Dönüş; geri gelme; dönme 

Ayn
Para dışında, kazanılabilen bütün servet öğeleri 

Aynî
Mala ilişkin; eşyaya bağlı; malın mülkiyeti ile ilgili; herkese karşı ileri sürülebilen 

Ayni haklar
Eşya üzerinde doğrudan doğruya mutlak egemenlik yetkisi veren ve herkese karşı ileri sürülebilen haklar. 

Azamî
En çok; en büyük; en yüksek 

Azil
Verilen temsil yetkisinin ortadan kaldırılması 

Azimet
Gidiş; yola çıkma 

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11651
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Hukuk Sözlüğü
« Yanıtla #1 : 21 Ağustos 2013, 18:21:47 »
[color=red][size=12pt][b]- B -[/b][/size][/color]

Bâ tapu
Tapulu; tapu ile tasarruf olunan 

Bâb
Kapı 

Bâb
Konu, husus 

Ba'dehû
Daha sonra 

Bâ'de'l-isticar
Kira sözleşmesinden sonra 

Bâ'de'l-istirdad
Geri aldıktan sonra 

Bâdî olmak
Sebep olmak 

Bağımsız bölüm
Kat Mülkiyeti Kanunu'na göre, ana gayrimenkulun ayrı ayrı ve başlı başına kullanılmaya müsait bağımsız mülkiyete konu olabilen bölümleri. 

Bağıt
Akit 

Bâhir
Belli; besbelli; açık; apaçık 

Bahri
Denize ait 

Bâ-husus
Hele; özellikle; üstelik 

Baîd
Uzak; ırak 

Bâîs olmak
Sebep olmak; göndermek; gerektirmek 

Baki
Sürekli; daimî; artan; kalan; kalımlı; kalıcı; ölümsüz; saklı duran 

Bakiye
Artan 

Bâlâ
Yukarı; yüksek; üst; yüce 

Baliğ
Eren; varan; bulan; yetişen; toplam; büluğa; ergin; 

Bâligân-mâbelâğ
Ziyadesiyle; bol bol 

Bariz
Açık; göze çarpan; belirgin 

Basiret
Doğru görüş; uzağı görüş; önceden görüş; seziş; uyanıklık; anlayış; kavrayış; dikkat; sağgörü 

Batıl
Doğru ve haklı olmayan; çürük; bozuk; sakat; boş; hukuken geçersiz; dayanaksız; temelsiz; beyhude; hüküm ifade etmeyen 

Batıl
Doğru ve halı olmayan, çürük, bozuk, sakat, bos, hukuken geçersiz, dayanaksız, hüküm ifade etmeyen 

Bayi
Bazı maddeleri satma izni olan kimse; satıcı; satış yeri 

Becâ
Yerine; uygun; bedava; karşılıksız; parasız; emeksiz 

Becayiş
İki memurun kendi rızaları ile ilgili makamın tasdikıyle aralarında memuriyet, makam ve vazifelerini değiştirmeleri. 

Bedâyî
Sermayeler; anamallar; 

Bedel-i misil
Emsaline uygun peşin para 

Bedialar
Göze güzel görünen şeyler; estetik 

Bedihî
Açık olan; besbelli; apaçık; akla; kendiliğinden gelen 

Bediî
Güzellik ölçülerine uyan; güzel; güzellik 

Beher
Her biri 

Belagat
Iyi konuşma; sözle inandırma yeteneği; söz sanatlarını inceleyen bilgi dalı 

Beraat
Aklanma 

Berât
Rütbe, nişan ve imtiyaz verildiğini bildiren ferman 

Berâyı tetkik
Inceliyerek 

Berhava
Havaya gitmiş; kaybolmuş; uçurulmuş; yararsız; boş 

Berî-üz-zimme
Zimmetten kurtulmuş; aklanmış 

Ber-mucib-i talep
Talep mucibince; istem gibi 

Ber-vech
Olduğu gibi; olarak 

Ber-vech-i bâlâ
Yukarıda olduğu gibi 

Ber-vechi peşin
Peşin olarak 

Beşerî
Insanoğlu ile ilgili; insanî; insana mensup 

Betekrar
Tekraren; tekrarla 

Bey ü şira
Almak ve satmak 

Beyanname
Bir makama veya kamuoyuna yapılan açıklama belgesi. 

Bey'i
Satım; satma; satış; satılma; 

Bey'i bât
Kesin satış 

Bey'i bi-l vefâ
Kararlaştırılan süre içinde satılanı geri almak koşulu ile yapılan satış sözleşmesi 

Bey'i mukayaza
Malı mal ile değiştirmek; trampa 

Bey-i sarf
Parayı paraya satmak; para bozmak 

Beyn
Ara 

Beynelmilel
Herkes tarafından kabul edilen, uluslararası 
Beyn'en-nâs
Halk arasında 

Beytülmal
Maliye hazinesi 

Beyyine
Bir olayın veya işlemin doğruluğunu ortaya koyabilmek için hakimi iknaya yönelik yöntem veya her türlü vasıta ; delil, şahit 

Beyyine külfeti
Mahkemede bir beyan ve iddiayı kanıtlama yükümlülüğü MK 6. madde 

Bidâyet
Başlama; başlangıç 

Bidâyet mahkemesi
Ilk mahkeme; davaları birinci derecede gören ve çözümleyen mercii 

Bi-eyyi-hâl
Herhalde; mutlaka; elbette 

Bigüna
Herhangi bir 

Bihakkın
Hakkıyla, hak ederek 

Bi-hakkın
Hakkıyle; hakkı olarak, gerçekten; tamamiyle 

Bi-haseb-il verase
Veraset nedeniyle; verasetten doğma 

Bi-hükm'ül-kanun
Kanun hükmü gereğince; yasa kuralı ile 

Bila
?.sız 

Bilâ kayd ü şart
Kayıtsız ve şartsız 

BİLAHARE
Sonradan 

Bil-ahire
Sonra; sonradan 

Bilâkis
Tersine olarak; tam tersine; aksine; sonunda 

Bilâ-müddet
Süresiz 

Bilanço
Bir kuruluşun, belli bir tarihte, alacaklı ve borçlu bulunduğu değerleri gösteren özet muhasebe cetveli; işletmenin finansal durumu ve faaliyet sonuçlarını gösteren tablo. 

Bilâ-sebeb
Sebepsiz 

Bilâtefrik
Tefrik etmeksizin; ayırmaksızın 

Bilbeyyine
Delil ile; tanık ile; ispat ile 

bilcümle
bütün 

Bil-cümle
Bütün; hepsi; tamamı 

Bil-farz
Tutalım ki; diyelim ki; sayalım ki; söz gelişi 

Bilfiil
Gerçekten; fiilen; hakiki olarak; iş olarak; iş edinerek 

Bililtizam
Bile bile 

Bilistirdad
Geri alarak; geri alınarak 

Bilmukabele
Karşılık olarak, (Davranış töresinde) ben de, size de, sizlere de. 

Bilmuvafakat
Razı olarak 

Bilmüzakere
Müzakere ederek; üzerinde görüşüp tartışarak 

Bilmüzayede
Artırma ile; artırarak 

Bi-l-müzayede
Müzayede ile 

Bi-l-rü'ye
Görerek; görülerek 

Bî-ma'nâ
Manasız; anlamsız 

Binâberin
Bundan dolayı; bunun üzerine; bu nedenle 

Binâen-alâ-zâlik
Bundan dolayı; bunun üzerine 

binaenaleyh
Bundan dolayı, Bunun üzerine 

Binâen-aleyh
Bunun üzerine; dolayısıyla; bundan dolayı 

Bi-n-netîce
Netice olarak; sonuç olarak 

Binniyabe
Naip eliyle; vekillik ile; vekaleten 

Bisud
Faydasız;yararsız. 

Bîtâp
Bitkin; güçsüz; takatsız; yorgun 

Bî-taraf
Tarafsız 

Bitarıkıl'evlâ
Evveliyetle; öncelikle 

Bi-t-tabi
Tabiatiyle; doğal olarak 

Bkz. yaylak, kışlak.


Bölünebilir edim
Niteliğinde veya değerinde esaslı bir değişme olmaksızın, birden ziyade parçalara ayrılarak ifa edilebilen edim 

Bölünemez edim
Niteliğinde veya değerinde esaslı bir değişme olmaksızın, birden ziyade parçalara ayrılarak ifa edilemeyen edim 

Bono
Bir kimsenin diğer bir kimseye veya onun emir ve havalesine, belirlenen vadede, belirli bir tutarı ödeme taahhüdünü içeren, özel biçim ve hükümlere tabi ticari senet; emre yazılı senet. 

Borç ilişkisi
İki taraf arasında mevcut olup bir şeyin verilmesi,yapılması veya yapılmamasını öngören hukuki bağdır. 

Bühtan
İftira, kara çalma 

Bürûz
Belirme; ortaya çıkma 

Butlan
Geçersizlik 

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11651
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Hukuk Sözlüğü
« Yanıtla #2 : 21 Ağustos 2013, 18:23:12 »
[color=red][size=12pt][b]- C -[/b][/size][/color]

C.SAVCISI
MÜDDEİUMUM 

Câmi
Cem eden; 

Câmia
Topluluk; zümre 

Cânî
Cinayet işlemiş olan kimse 

Canîb-i beytülmal
Hazine tarafı 

Canîb-i vakıf
Vakıf tarafı 

Canîp
Yön; taraf; cihet; yan 

Cari
Uygulanan; yürürlükte olan 

Cari Fiyat
Bir malın satışında ilan veya fiyat listesi veya etiket ile umuma arz olunan veya ticaret odalarıyla belediyeler ve borsalar gibi salahiyetli yerlerce tesbit edilen fiyat. 

Casus Belli
Savaş nedeni, savaş gerektiren olay 

Cây-i teemmül
Etraflıca düşünülmeye değer; düşünülmesi yerinde olur 

Cebel
Dağ, yüksek tepe. 

Cebrî
Zorla yapılan; zor kullanarak yaptırılan; zor altında; güç kullanarak 

Cebri icra
Kendi istekleriyle borçlarını ödemeyen borçluların, borçlarını Devlet kuvveti ile ödemelerinin sağlanması; ilgili icra dairelerinin, (gereğinde) zor kullanarak, borçluyu borcunu ödemeye zorlamaları 

Cebri satım
Malikinin isteğine bakılmaksızın, resmi makamlar tarafından yapılan satım 

celb-i menafi
Fayda sağlamak 

Celesat-ı âti
Gelecekteki celseler, oturumlar 

Celile
Büyük; ulu 

Celpname
Yargılamada,davacı,davalı,tanık,bilirkişi gibi kimseleri mahkemeye getirtmek için yapılan çağrı 

Celse
Mahkemelerde bir muhakemenin, duruşmanın ve sair meclislerle heyetlerde müzakerelerin yapılması için, nisap dairesinde, azanın her toplantısı. Celselerin açılması ve kapanması ve inzıbatı mahkeme veya heyet reislerine aittir.(CMUK.378) 

Ceman
Toplam olarak,toplamı 

Cemetmek
Toplamak; bir araya getirmek 

Cemi ezmân
Bütün zamanlar; zamanların toplamı 

Cenin
"1- Kendisine gebe kalınan çocuk. 

cenup
güney 

Cereme
Başkası tarafından yapılan veya kaza sonucu ortaya çıkan zararı ödeme; para cezası 

Cereyan
Bir şeyin gelişme, olma durumu 

Cerh ü iptal
Çürütme ve yok sayma; geçersiz hale getirme 

Cevâmi'
Camiler; mescitler; toplanılan yerler 

Cevâz
Izin; müsaade; caiz olma 

Cevâz bahş
Izin veren; müsaade eden 

Cevaz-ı İstihdam Kararı
Görülen idari lüzum ve zarurete binaen azledilmek suretiyle vazifesinden uzaklaştırılan memurun yeniden memuriyete alınabilmesi için azleden dairece verilmesi icabeden karar. 

Cevher
Maya; öz; değerli taş; elmas 

Cevval
Davranışları çabuk ve kesin olan 

Ceza
Suç işleyen kişilerin karşılaşacakları tepkidir,yani kanunun suç işleyen kimseye uygulanmasını öngördüğü müeyyidedir. 

Ceza şartı
Ceza koşulu; alacaklının zararını karşılama şartı 

Cezaevi
Hükümlü ve tutukluların kaldığı yer, Ceza infaz kurumu 

Cezrî
Asıl ile ilgili; kökle ilgili; kökten; temelden 

Cibâyet
Alma; toplama; vergilerin ve başkaca devlet gelirlerinin tahsili 

Cihet
Yön; taraf; amaç 

Cins tashihi
Tapu kütüğünde kayıtlı bir taşınmazın niteliğinin değiştirilerek kütüğe, başka bir nitelikte tescil edilmesi. 

Ciro
Çifte yetki veren havale; ticari senedin, arkasına yazılan yazı veya imza ile başkasına devri. 

Cismanî
Cisimle, bedenle ilgili; bedensel 

cismanî zarar
Kişinin vücut bütünlüğüne verilen zarar. 

Cism-i câmid
Cansız cisim 

Cürmiyet
Suç hali; suçluluk 

Cürmü meşhut
Suçüstü; göz önünde işlenen suç 

Cürüm
Kabahat olmayan 

Cürüm tasnii
Bir kimse hakkında cürüm uydurmak 

Cüz
Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri; kısım; parça; bölük 

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11651
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Hukuk Sözlüğü
« Yanıtla #3 : 21 Ağustos 2013, 18:24:42 »
[color=red][size=12pt][b]- Ç -[/b][/size][/color]

Çek
Ödeme aracı; kanun ile belirlenen şekilde düzenlenen, keşidecinin emrinde para bulunan banka üzerinden çekilebilen havalesi 

Çevrimdışı D®agon

  • Ezberletmez Öğretir
  • *******
  • Join Date: Mar 2008
  • Yer: Ankara
  • 11651
  • +524/-0
  • Cinsiyet: Bay
    • Arif Hocam
Ynt: Hukuk Sözlüğü
« Yanıtla #4 : 21 Ağustos 2013, 18:25:32 »
[color=red][size=12pt][b]- D -[/b][/size][/color]

Dâfi
Defi'de, savuda bulunan kimse 

Dahiliye Vekâleti
İçişleri Bakanlığı 

Dava
Bir kimsenin diğer kimseden hakim huzurunda hakkını istemesi. 

Dâyin
Borç veren; alacaklı 

Deâvî
Davalar 

Defaât
Kereler; kezler; yollar 

Def'aten
Bir defada; birden 

Defâtir
Defterler; birlikte dikilmiş kağıtlar 

Defi
Taraflardan birinin, hususiyle müddeialeyhin kendisine karşı açılan davada edadan kurtulmak için bavurduğu her türü vasıta. 

Def'i def
Def'e karşı def'; savuya karşı savu 

def-i mefasid
Zararı yok etmek 

Defter-hâne
Taşınmaz mallara ilişkin tasarrufların kayıt 

Defter-i hakanî
Eskiden taşınmaz mala ilişkin tasarruf işlemlerinin kayıt ve tescil edildiği defter 

Defter-i hakanî idaresi
Eskiden taşınmaz mala ilişkin tasarruf işlemlerinin kayıt ve tescil edildiği daire 

Değer baha
Bir malın iktisadi duruma göre kıymetini ifade eden fiyat 

Delâlet
Gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık 

Delâlet-i bil'işare
Işaret ederek, hatırlatarak gösterme 

Delil
Kanıt; tanıt; ipucu 

Delil-i celî
Aşikar delil; belli, apaçık kanıt 

Demdeme
Hiddetli söz. Avaz. Hosa gitmeyen sesler 

Demirbaş
Bir taşınmazın kiraya verilmesinde kiraya dahil olan, kiralamanın sonunda aynı cins ve değerde iade edilen veya değer eksilmesi kiracı tarafından tazmin edilen eşya 

Demokratik devlet
Halkın devlet yönetimine katılması esasına dayanan devlettir. 

Depozito
Bir sözleşmeden dolayı doğabilecek zararlara karşı verilen teminat; bir taahhüt sırasında yatırılan güvence parası. 

Der-akap
Hemen; arkasından 

Derç
Sokma; arasına sıkıştırma; gazeteye yazma; toplama; biriktirme 

Derc etmek
Araya sokmak; arasına sıkıştırmak 

Derceb etmek
Cebe atmak; kendine alıkoymak 

Derdest
Görülmekte olan 

Der-dest-i rü'yet
Dava görülmek üzere ele alınan, eldeki dava 

Der-kâr
Malum; aşikar; bilinen; belli 

Dermeyan etmek
Ileri sürmek; öne sürmek; ortaya koymak; anlatmak 

Der-piş
En önde; göz önünde bulunan; öngörü 

Der-pîş etmek
Öngörme; göz önünde bulundurma 

Der-uhte
Üstüne alma; yüklenme; üstlenme; sağlama 

Desise
Hile; oyun; entrika 

Devair
Daireler 

Devlet Şurası
Danıştay 

Devletler Özel Hukuku
Kişilerle devlet arasındaki bağı (tabiyeti), bir ülkede yabancıların sahip olduğu hakları ve çeşitli ülkelerde geçerli olan kanunların çatışması nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlıkları çözmeyi ve bunun için çeşitli bağlama kuralları getirmeyi konu alan huku 

Devremülk hakkı
Mesken olarak kullanılmaya elverişli bir yapı veya bağımsız bölümün ortak maliklerinden her biri lehine, bu yapı veya bağımsız bölümden yılın belli dönemlerinde istifade etmek üzere, müşterek mülkiyet payına bağlı olarak kurulan irtifak hakkı. 

Deyn
Borç 

Dilekçe
Bir isteği üst makama ulaştıran yazı, 

dilemma
müskül durum,ikilem 

Disiplin cezaları
Belli bir statü içinde bulunan kimselere hizmet ve iç düzenle ilgili kurallara aykırı davranışta bulundukları zaman uygulanan cezalardır. 

Dispeççi
Deniz kazasindan sonra gemi, yük ve navlunla ilgili kimselerin ugradiklari zararlari ve bunlar tarafindan yapilan masraflarin nasil, kimler tarafindan ve ne oranda karsilanacagini belirleyen uzman.  Sefa ÖZBEY

Divan-ı Muhasebat
Büyük Millet Meclisine bağlı ve devletin bütün varidat ve masraflariyle mallarını ve hesaplarını onun namına murakabe edenlerin hesaplarını tetkik ve muhakeme ile mükellef bir heyet. 

Dîvân-ı Muhasebat
Sayıştay 

Donatan
Gemisini gemi ticaretinde kullanan gemi sahibidir 

Dûçâr
Tutulmuş; uğramış; yakalanmış 

Düçâr
Tutulmuş; uğramış; yakalanmış. 

Dûn
Aşağı; aşağılık; altta; aşağıda 

Dûr
Uzak 

Düstur
Kaide, asıl kaide, hattı hareket kaidesi manalarında da kullanılmıştır ki hukuki hükümleri maksada uygun ve veciz surette ifade eden şekil. 

Düstûr
Kanun; kaide; yasa; devlet yasalarını içine alan kitap; genel kural; başyasa; yasalar dergisi 

Düzenleme
Bir sözleşmeyi veya işlemi yapan kimsenin iradesini dinledikten sonra, iki tanık önünde ve yöntemine uygun olarak noter tarafından baştan sona kadar yazılarak, ilgililer ve hazır bulunanlar tarafından imzalanıp noter tarafından da onanan senet